AmeldeFıkhı 113-01

113- Amelde Fıkhı Ekber Ders 113

AMELDE FIKHI EKBER DERS 113

 

 

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

(Elhamdülillahi rabbil alemin vessalatü vesselamü ala rasulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain Velhamdüleke ya ilahel alemin )

 

Kıymetli İzleyenlerimiz;  av hakkındaki ameli fıkıh konusundaki amelde Fıkhı Ekber derslerimiz devam ediyor. Buraya kadar bazı bilgiler keşif notları verdik. Şimdi de yine konumuzun devamı ile dersimiz devam ediyor. Besmeleyi kasten terk etmemek cumhuru ulemanın elde ettiği hükme göre şarttır. Yani bir Müslüman avcı avını salarken silahını atarken kasten besmeleyi terk etmemelidir. Şafiilere göre ise şart değildir. Sünnet avcının silahını attığında yahut ta avlayıcı gönderdiğin de besmele çekmesidir. Bismillah diyerek ‘’Bismillahi Vallahu Ekber’’ diyerek besmelesini okur ve yahut av hayvanını ava gönderir veyahut da silahını ava doğru atar. Avcı kasten besmeleyi terk edecek olursa cumhura göre bu ay yenilmez yenmez yani üzerine Allah’ın adı anılmayan şeylerden yemeyiniz, bu ayeti kerime Enam Suresi’nin 121. ayeti kerimesidir, buna dayanmıştır cumhur’u ulema, sizin için yakaladıklarından yiyiniz ve üzerlerine de Allah’ın adını anınız, bu da Maide suresinin 4. ayeti kerimesidir. Bir önceki de Enam Suresi’nin 121. ayeti kerimesi idi. Müslümanın kestiği kasten olmadığı sürece besmeleyi unutursa o zaman yine helaldir, unutmak ayrı şeydir, kasten terk etmek ayrı şeydir, üzerine Allah’ın anılmayan şeylerden yemeyiniz ayeti ise besmelenin kasten terk edilmesi haline haml edilmiştir. Çünkü o bir fısktır. Yani kasten besmele terk edilirse o bir fısktır. Yani İslam’ın dışına çıkmaktır. Hanbelilere göre kıymetliler onlar da bakın ne diyorlar. Bir sahih hadisi şeriflere istinaden Ey Allah’ın resulü dedim ben köpeğimi gönderiyor ve besmele çekiyorum şöyle buyurdu; şayet köpeğini gönderir besmele çeker ve o av yakalar ve öldürürse ondan ye, şayet avdan yemiş ise sen ondan yeme, çünkü o kendisi için tutmuş demektir. Yine sordum köpeğimi gönderiyorum onunla birlikte bir başka köpek bulu veriyor, hangisinin onu yakaladığını da bilemiyorum şöyle buyurdu; o vakit yeme, çünkü sen kendi köpeğini gönderirken besmele çektin başka köpek için çekmedin, sevgili Peygamberimizden bu rivayeti Buhari, Müslim gibi kıymetli muhaddislerimiz rivayet etmişlerdir.

 

Dakika 5:08

 

Şafiiler ise burada şöyle demişlerdir; kasten veya sehven besmele çekilmeden kesilen hayvan mübahtır demiştir Şafiiler. Ama bu Müslüman için tabii. Müslüman besmele çeksin veya çekmesin o her halükarda Allah adına keser. Yine Şanlı Peygamberimiz Şöyle buyurmuştur; Bizden herhangi birisi hayvan keserken Allah’ın adını anmayı unutursa durum ne olur? Diye Peygamberimize sordum diyor. O Cihan Peygamberi şöyle buyurdu; Allah’ın adı her Müslüman’ın kalbindedir yani unutsa da dili söylemese de Müslüman kalbinde Allah’ın adını muhafaza eder diye Müslüman’ın burada imanına samimiyetine ihlas’ına işaret edilmiştir. Çünkü Müslüman kasten besmele terk etmez. Kıymetliler üzerine Allah’ın adı anılmayan şeylerden yemeyiniz. Çünkü o bir fısktır. Yine burada bunu hatırlatıyor ki fısk ise Allah’ın kitabında Allah’tan başkası adına kesilen diye tefsir edilmiştir. Ayrıca bu tefsir yapılmıştır. Yani fısk burada bakın ne diyor, bu cümlede şöyle bir baktığımız zaman fısk Allah’ın kitabında Allah’tan başkası adına kesilen diye tefsir edilmiştir. Eğer bir insan Allah’tan başkasının adını anıyorsa o kişi onun ameli fısktır ve Allah’tan başkası adına kesilen hayvan da yenmez. Bunun için Müslüman’ın durumu farklıdır, hadisi şerifler besmele çekmenin mendup olduğu şeklinde yorumlamıştır. Kim? Şafii âlimleri. Avı izlemesi gerekir, kimin avcının, yine yetişsin veya kesebilsin, kusuru olursa eğer yanında av kesme imkânı var da kesmeden ölürse o av yenmez, zaruret söz konusu olmadığında ıstırari kesim yeterli değildir. Çünkü yanında sen av yanında can çekişiyor sen kesmiyorsun bu ıstırari değil ihtiyaridir. Kesim fırsatı olduğu halde kesmediğin için yenmez. Hanefilere göre avına yetiştiğinde kesilen hayvandan daha ileri derecede bir hayatı bulunursa, mesela bir gün veya yarım gün gibi bir süre kesilmiş hayvandan daha fazla yaşayabilecekse buna rağmen ölünceye kadar kesmeyi terk ederse, o av yenilmez demişler. Burada da Hanefîler böyle bir keşifte bulunmuşlar bir gün veya yarım gün gibi. Şanı yüce Allah (cc) kestikleriniz müstesna buyurmuştur. Bu ayeti kerimenin bu cümlesine de dikkat edilmesi gerekir kesimle mükellef olanlar, köpeğini gönderdiğinde üzerine Allah’ın adını zikret şayet onu senin için yakalar ve sen de henüz hayatta iken ona yetişirsen onu kes buyurmuştur.

 

Dakika 10:06

 

Hem ayeti kerimeden anlaşılan Yüce mana budur. Hem de Peygamberimizin açıklık getirdiği şanlı hadislerin anlamı da budur. Kesilmiş hayvanın hayatına benzer bir canlılığı var iken kesilmesi ona yetişecek olursa kesilmesi lazım değildir. Mesela kesilmiş hayvanın hayatına benzer bir canlılığı kalmış, başka bir şey kalmamış. Eğer öyle bir son anda öyle bir durum varsa, yetişmeyecek kadar kesimine o zaman o hayvan yenir, kesmek lazım da gelmez. Ölüyü kesmiş olursun. Çünkü o hükmen ölmüştür, aleti bulunmadığından veyahut da vakit darlığından dolayı onu kesmek imkânı bulamadıysa kesemedi ise zahir rivayete göre yenilmez. Hanefi mezhebinin 3 imamından gelen başka rivayete göre ise istihsanen yenilir. Çünkü fetvalar burada Hanefilerin verdiği fetvalar orada sağlıklı görülmektedir. Öbürleri de kıymetli olmakla beraber bunun daha sahih olduğunu da söylemiştir âlimler. Hanefilerin verdiği hükmün daha sahih, daha sağlam olduğunu da söylemişlerdir. Malikiler ise öldürücü yerlerinden darbe almış ise diyor alet tarafından olması hali bundan müstesnadır ki yani onu keser diyor, kesebilir, Malikiler kessin diyor, Şafilerle Hanbelilere göre onlar da öldürücü bir yerden yaralamış ise diyor av hayvanı, mezheplerin ittifakı ile kesmeden yenilmesi mübah olur denilir. Kesimin hiç bir faydası olmaz dediler. Çünkü zaten hem kesilmiş hem de ölmüş hayvan kesilir mi dediler. Bu incelemelerin keşiflerin hükümlerin hepsi doğrudur kıymetliler. Herkes kendi mezhebinin kıymetini bilsinler. Burada bunu yapamayacak olursa yine helal olur, yani kesme zamanı kalmamış ve köpek de zaten eğitilmiş bir köpek, onun yaralanmasıyla da kesilmiş sayılmaktadır. Kesme fırsatı bulamayanlar için, köpeğin yaralaması kesme yerine geçer de dediler ki her türlü incelemişler ayeti kerimelere, sünnete, sahih sünnete göre âlimlerimiz çok güzel incelemişler, kusur sebebiyle eğer yetişemezse ve hayvan da kişinin avcının kusurundan dolayı ölürse o zaman haram olur dediler. Yani bu işler ihmale gelmez kusurlu davranmaya da gelmez fırsatını buldun mu onu kesmen gerekir. Kesme imkânın olmadığı zaman da zaten ulema durumu incelemiş sana hükmü ortaya koymuştur, alıştırılmış yani eğitilmiş köpeğin sana getirdiği senin de üzerine Allah’ın adını anarak kesme imkânını bula bildiğini kes ve ondan ye, şayet onu kesmeyecek olursan ondan yeme diyor; kim Peygamberimizden gelen bir haber bu.

 

Dakika 15:07

 

Kasten kesmedin, yanında kesme şansın da vardı, o zaman yenmez dedi. Deniz avı ihramlı içinde helaldir, kara avı böyle değil. Sizin için deniz avı ve onu yemek, size de yolcuya da faydalı olmak üzere helaldir. İhramda bulunduğunuz sürece kara avını yemek üzerinize haram kılındı. Sahih bir hadisi Şerif’te de şöyle buyrulmuştur; Sizler ihramlı olduğunuz takdirde kendiniz avlamadığınız veya sizin namınıza avlanmadığı sürece kara avı helaldir buyruldu. Bu da hadisi şerifin anlamı açıktır izah etmeye gerek yoktur. Avını görmesi yerini tespit etmesi, tahmin etmesi, köpeğini ona göre göndermesi gerekir. Bu Maliki Şafii ve Hanbelilerin zikrettiği bir şarttır. Bu ekolün âlimlerine göre durum böyledir. Av olduğunu gözleriyle görmesi. Maliki üzerinde açıkladığı şekilde galip zan ile bilineni malum olan gibi kabul edilerek yenilir demişlerdir. Şafiiler görmesini şart koşmuşlardır, köpeğin kendiliğinden gitmesi helal değildir. Besmele ile köpeği avcı kendi göndermesi gerekir dediler. Düşüp öldüğü yeri bilinmemesi hali, bakın her konuyu incelemiş bu kıymetli âlimlerimiz. Kendi okundan başka izin olmadığı bir şekilde bulursa Hanefilere ve Hanbelilere göre o av mübahtır yenilir, ama kendi attığı oktan başka attığı darbelerle öldüyse o av yenmez. Avına okunu atar bir veya iki gün sonra onu bulur ve onda sadece senin okunun izi var ise ondan ye. Eğer suya düşmüş ise ondan yeme. Çünkü boğulmuş ölmüştür o. Boğulmuş ölenler yenmez. Yine Şafiiler şöyle dediler; Oku ile ölmediğini anlarsan haramdır dediler, adam ok attı ama oku ile ölmedi başka nedenlerle öldü. İşte o zaman yenmez dediler. Ey Allah’ın Resulü biz avcı kimseleriz bunu Adiy Bin Hâtem söylüyor,  Şanlı Peygamberimize (A.S.V.) bizden herhangi bir kişi ava atış yapar, iki veya üç gece onu görmez. Ondan sonra da ölü olarak bulursa hükmü nedir? Şöyle buyurdu Cihan Peygamberi (A.S.V.) eğer orada okunun izini görür ve yırtıcı bir hayvanın izi bulunmazsa ve senin okulun onu öldürdüğünü bilirsen ondan yiyebilirsin buyurmuştur. Yani burada delillerle beraber ulema kendi hükümlerini kendi görüşlerini ortaya koyuyorlar, delillere istinat ederek yapıyorlar, sonra nassın olduğu yerde İçtihat etmiyorlar, nassın bulunmadığı zaman ne yapıyorlar o zaman İçtihat ediyorlar, kıyasa başvuruyorlar. Malikiler de şu delile istinaden Peygamber Efendimiz (A.S.V.) avcının gözünden kaybolduğu takdirde avlanan hayvanı yemeyi mekruh görmüş.

 

Dakika 20:21

 

Ve olur ki yerdeki haşerelerden birisi onu öldürmüştür buyurmuştur. Yani avcı avını takip etmeli, avcı kendinin vurduğu veyahut da eğitim görmüş köpeğin yakaladığı avlardan yemeli, başka nedenlerle ölmüş avlar yenmez. Av gözden kaybolur ve kendi darbesiyle öldüğü kesin olarak bilinmez veya zannedilmezse bütün mezheplere göre böyle bir av yenilemez dediler, bütün âlimlerimizin ittifaken görüşü budur. Buda en az zanlı galip egemen olacaktır. Avın suya düşmesi yahut ta yüksekçe bir yerden yuvarlanması veya başına vurulması gibi durumlarda, eğer av suya düşerse yüksekçe bir yerden düşüp yuvarlanıp ölürse, bir şey onu çiğner ve ölürse mezheplerin ittifakı ile bu av yenmez. Bütün âlimler onun yenmeyeceğini de ittifak etmişlerdir. Eğer suya düşerse ondan yeme. Peygamberimiz söylüyor bunu. Öldürücü bir yerine isabet etmişse zararı olmaz. Yani sen attın öldürücü bir yerine dokundu bu şekil öldüyse o zaman yenir. Çünkü senin vurmanla, yaralamanla av yakalanmış veya ölmüş olmaktadır. Şimdi aletlerde de aranan vasıflar vardır. Mesela av aletleri, eğitim görmüş köpek veya diğer hayvanlar veyahut da silah veya silah cinsi. Şimdi silahlar bir defa canlı hayvandan kesilen parça onun meytesi gibidir. Hanefiler silahlar konusunda kesilen organ diyor bak mesela vücudunda bir parça koptu fırladı. O yenilmez dediler veyahut da silahı vurdun bir tarafına, silah atmadın da patlatmadan silahın demirini kundağını vurarak öldürdün o av yenmez. Buna dikkat et, canlıdan kopartılan şey meytedir, hayvanın bir parçası koparsa canlı iken o kopan parça yenmez buyruldu, çoğunluk tarafını yer, az olan kısmı ise canlıdan ayrılmış parça gibidir yenmez buyurdular. Şimdi diş, tırnak ve kemiktir ki görüş ayrılıkları burada söz konusudur. Mesela taş avlanmak caiz değildir taş ile bu da bir mesela av aleti kabul edersen taşı veya toprağı taşı vurdun hayvan öldü o av yenmez. Çünkü kan akmaz, yara yapmaz, kanı akıtan av aletleri olacak. Uçsuz bir ok, mesela ucu yok, ucu sivri değil bir sopa enine ama isabet ederse o av yenmez. Çünkü ava kullandığın alet, av aleti, hayvanı yaralayacak kanı akıtacak durumda olacak.

 

Dakika 25:03

 

Ona taş vurmakla, sopa vurmakla öldürdüğün zaman o yenmiyor, o ölmeden kesersen olur, bu keskin kısmın ona isabet ettiğini bilinmesi gerekmektedir. Mesela ucu sivri bir aletin elinde var ama sivri yerini değil de başka tarafını vurdun hayvana o yenmez, o sivri tarafı ona yara açacak, kan akacak. Şimdi diyor ki yine gelen haber de ben miradı ava atar ve isabet ettiririm şöyle buyurdu; Sen bu şekilde ki sopanı yani el miradı atıp da avı delersen ondan ye. Yani elinde ucu sivri bir aleti var, sopa şeklinde o sivri kısmı ama isabet eder yara açar kan akarsa o zaman yenir. Onun başka tarafı dokunursa yenmez. Şayet o elindeki miradın yani sopanın sivri olmayan yan tarafı ile keskin olmayan tarafı ki ona isabet ederse ondan yeme. Kim buyuruyor bunu? Sevgili Peygamberimiz (A.S.V.). O Şanlı Peygamber Efendimiz (A.S.V.)  küçük taşlar atmayı yasakladı ve şöyle buyurdu; bu ne avı öldürür, nede düşmanı yaralar, olsa olsa gözü çıkartır ve işi kırar buyurdular. Şimdi taş konusuna da zaten değindik. Küçük taşlar içinde böyle buyurdu Peygamberimiz. Aletler eğer yan tarafları ile öldürür ve yaralamazlarsa av mübah değildir, yenmez yan tarafı bir yüzü ile ava isabet eden kılıç gibi, mesela elinde kılıç var ama keskin tarafını vurmadın da onun yan tarafını kesmeyen yerlerini vurdun avda öldü yenmez. Mızrak, kılıç, ok ve buna benzer keskin ve sivriltilmiş bir alet ile vurularak avlanılan hayvanın eti yenilir. Hep bunların keskin ve sivri kısımlarıyla olduğu zaman yenilir. Kuranı Kerim ve Şanlı sünnete, sünneti şerif de buna dair deliller vardır. Sivri tarafıyla av vurulur, yakalanır o zaman yenir, ağırlık ile öldürülürse av yenmez. Çünkü o zaman içindeki aletin yaralama değil de ağırlığı ile hayvanı öldürmüş olur. Hayvanın vücudu delinmezse yenmez, delinmiş ise yenir, yani yaralamış sivri yeri veya keskin yeri onu kesmiş kanını akıtmış, yaralayıcı av hayvanı eğitilmiş olması halinde avlanmak helaldir. Malikilerin dışındakilere göre avdan yememesi gerekir demişler. Eğer eğitilmiş değilse eğitilmiş olmayan köpek öldürürse veya onun emsali olan av hayvanları, avlayan hayvanlar, şimdi buna benzer eğitilebilen her türlü hayvan avlanma hayvanıdır, yani avları avlayan eğitilmiş hayvanlardır. Bütün pak ve temiz şeyler size helal kılındı, onları alıştırarak ve Allah’ın size öğrettiklerinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanlarında size tutuverdiklerinden yiyiniz. Bu da Maide Suresi 4. Ayeti kerime de Yüce Rabbimiz böyle buyurmuştur Şanlı Kur’an’da.

 

Dakika 30:16

 

Görüyorsunuz Şanlı Kuran hayat kitabıdır. Av hakkında da sana hükümler ortaya koymuştur, hadisi şerifler de onun delilidir ayrıca, dedi ki Şanlı peygamber’e (A.S.V.) doğan kuşunun avı hakkında soru sordum. Mesela doğan, atmaca gibi kuşlarla da av yapılıyor, o senin için av yakaladığı zaman ondan ye diye buyurdu. Eğer bunlar da atmacalar, şahinler bunlar senin için av yakalıyorsa onlarda avcı hayvanlardır, onların yakaladıkları da yenir. Ebu Yusuf aslan’la ayıyı bundan istisna etmişlerdir. Aslan senin için av yakalamaz, ayı da böyledir demiştir. İmamı Ebu Yusuf o kıymetli âlim, başkaları için çalışmazlar bunlar, kendisi için çalışırlar demiştir, bu da hayvanları iyi keşfetmenin bir belgesidir. Çaylağı da istisna etmişlerdir, domuz zaten kullanılmaz, domuzda aynı şekilde burada müstesnadır, çünkü domuzdan hiçbir türlü kullanmak caiz değildir, ne parası ne kılı ne onu başka türlü canlı kullanmak caiz değildir, domuz hayvanların içinde aynen necis olan en haramlardan biridir, necistir ve ondan faydalanmak asla caiz değildir. Ulemanın hükmü de bu. Şanlı Kuranı Kerim’de bunu açıkça beyan etmiştir. İmamı Ahmet ( r a ) simsiyah köpeği de istisna etmiştir. Simsiyah köpek hakkında Peygamberimiz’den mucizevi bir haber vardır, onu insanlar aklıyla kendi bilgileri ile hatta ilim yoluyla keşfedemezler. Ne zaman ki nurlu İslam’ın ilimlerinden faydalanılarak eğer bilimde ilerlerse o zaman belki keşfedebilirler. Çünkü Peygamberin verdiği haber bilimler üzerinde tabiatüstünde yüce bir ilimdir. Bu siyah köpek, köpeğin alameti şöyledir gözlerinin çevresinde 2 siyah çizgi bulunan simsiyah köpeğe dikkat ediniz, çükü o şeytandır ve şeytandan faydalanmak ise caiz değildir, sonra şeytanı barındırmakta zaten caiz değildir. Hanbelilere göre domuzun öldürülmesi sünnettir, yaralamak, yararlanmak haramdır, yani domuzdan faydalanmak haramdır, öldürmek sünnettir dediler Hanbeli âlimleri. Kuduz köpeğin de öldürülmesi zaten gerekir ve vaciptir dediler. Buradaki vacip farz anlamındadır. Çünkü Hanbeliler de vacipler farzdır. Hanefilerin dışında öbürleri de öyledir, eziyet vereceği için barındırılması da haramdır, yani kuduz köpeği barındırmakta çünkü bulaşıcı tehlikeli yönleri de bulunmaktadır. Avcı hayvanda aranan şartlar kıymetli dostlarımız kendisi için avlaması gerekiyor, gerekiyorsa o eğitilmemiştir, kendisi için avlamayacak avcı hayvan, sahibi için avlayacaktır, o zaman eğitilmiş av hayvanı sayılırlar.

 

Dakika 35:19

 

Bunda ittifak edilmiştir ulema arasında. Hanefi âlimleri ise köpeğin eğitilmesi 3 defa avdan yemeği terk etmesi ile gerçekleşir demişlerdir. Kuşların eğitilmesi ise çağrıldığı zaman sahibine uyuyup geri dönmesidir dediler. Doğan ve buna benzer kuşların eğitilmesi ise çağırınca ne yapacak sahibinin yanına gitmesi gerekir. İşte o zaman eğitilmiş sayılır. Hz. Abbas’tan gelen bir haberdir bu. O da Şanlı Peygamber’den almış olduğundan dolayı. İmamı Azam gibi şanlı bir âlimden de şöyle haber gelmiştir. Üç defa yemeği terk etmek eğitilmişlik  için ölçü olarak kabul edilemez. Bu konuda onu eğitenin görüşüne itibar edilir demişlerdir. Yani köpeği salıp 3 defa avı yemezse bu eğitilmiş olmasına yetmez, onu eğitene de sorun ona itibar edin demiş İmamı Azam. Bu da işi daha da sağlam tutmanın adıdır. Ebu Yusuf ile Muhammed’e göre burada bu iki imam İmamı Azam’ın talebeleridir, Ebu Yusuf ile imamı Muhammed, eğitilmiş olması 3 defanın tamamlanmış olmasından sonra söz konusudur demiştir bunlarda. Şafilerle Hanbeliler gidecek, kovalandığı zaman koşacak, yememiş olacak, yani avını yememiş olacak eğitilmiş köpek hakkında söylüyorlar. Malikiler ise ilk iki şartın bulunması yeterlidir dediler. Malikilerle Şafiiler, belirli bir sayı yoktur dediler, tecrübe sahibi olanların bilgisine başvurulur dediler. Hepsi de güzel söylediler. Kıymetliler burada İslam’ın rahmet caddeleri geniş tutuluyor. Hayat şartlarına göre görüyorsunuz keşifler yapılıyor, zorluklar ortadan kaldırılıyor, rahmet yayılıyor ve ulema bunun için çalışıyor. Şanlı Kuranı Kerimi, sahih hadisleri bunun için keşfediyorlar. Eğitilmiş köpeğini besmele çekerek salarsan o da yakalar ve öldürürse ondan ye, şayet avdan yemişse sen yeme, çünkü ben onun kendisi için yakalamış olacağından dolayıdır bu. Av hayvanı kendisi için yakalamayacak, sahibi için yakalayacak ayeti kerimede buna işaret edilmiştir. Etinden bir defa yese Malikilerin dışında cumhura göre helal olmaz dediler. Kıymetli efendiler, Mekke ve Medine’de Harem bölgesi içerisinde avlanmak caiz değildir, mübah değildir. İttifakı ile âlimlerimizin burada eziyet ve zarar vereceği bir tutum ve davranış vardır. Buralar avlanma sahası değildirler. Onun için yasaklanmıştır. Ankebut Suresi’nin 67. ayeti kerimesinde bizim emniyetli bir harem kılmış olduğumuza bakmazlar mı?

 

Dakika 40:11

 

Ve onun av hayvanı ürkütülmez Şanlı Peygamber diyor, buyuruyor Mekke ve Medine için. 5 fasık, bozguncu, ifsat edici vardır ki bunlar Harem bölgesinin içinde de dışında da öldürülür. Bunlar karga, çaylak, akrep, fare, kuduz köpek, zehirli yılan gibi yine aynı zaman da bunların sayısının dokuza kadar çıkarıldığı haberler de bulunmaktadır. Sizin için deniz avı ve onu yemek size de yolcuya da fayda olmak üzere helal kılındı. İhramda bulunduğunuz müddetçe kara avı size haram kılındı. Kıymetliler Şanlı Peygamber ihramlı olduğunuz takdirde kendiniz alamadığınız veya sizin için avlanılmadığı sürece başkasının avlamış olduğu kara avı sizin için helaldir buyurdular. Şanlı peygamber (A.S.V.) ona Ebva da yahut ta Veddan, Mekke ile Medine arası bir yerdir ki orada iken bir yaban hayvanı hediye ettiler Şanlı Peygamberimize, Peygamber Efendimiz onu geri çevirdi. Çünkü İhramlı idi. Ancak onun bundan üzüldüğünü görünce şöyle buyurdu; senin bu hediyeni ihramda oluşumuz sebebiyle kabul etmedik buyurmuştur.

 

Dakika 42:19

 

(Visited 82 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}