[jw7-video]

118- Tefsir Ders 118 hayat veren nurun keşif notları

 

118- Kur’an-ı Kerim Tefsîr Dersi 118

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

(Nisâ Sûresi 1’inci Âyet-i Kerime’den 10’uncu Âyet-i Kerime’ler)

 

Kıymetli ve muhterem efendiler;

İnsanı ve hayatı yaratan Yüce Allah hayat veren reçeteyi de yazmış ve ortaya koymuştur. İşte hayat veren derslerimiz devam etmektedir.

استعيذ بالله

يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيرًا وَنِسَاء وَاتَّقُواْ اللّهَ الَّذِي تَسَاءلُونَ بِهِ وَالأَرْحَامَ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيبًا ﴿١﴾

وَآتُواْ الْيَتَامَى أَمْوَالَهُمْ وَلاَ تَتَبَدَّلُواْ الْخَبِيثَ بِالطَّيِّبِ وَلاَ تَأْكُلُواْ أَمْوَالَهُمْ إِلَى أَمْوَالِكُمْ إِنَّهُ كَانَ حُوبًا كَبِيرًا ﴿٢﴾

Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbiniz ’den korunun, azâbından korunun ve onun azâbından korkun. Korkulacak tek varlık O’dur, sevilecek tek varlık O’dur, öbürleri O’nun için sevgidir, öbürleri O’nun için korkudur. Kendi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık bağlarını kırmaktan sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözeticidir. Öksüzlere mallarını verin ve kötüsünü onlara vererek, iyisiyle değiştirmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza karıştırıp yemeyin zîrâ bu, büyük bir günahtır. İşte (حُوبًا كَبِيرًا) dediği buydu.

وَإِنْ خِفْتُمْ أَلاَّ تُقْسِطُواْ فِي الْيَتَامَى فَانكِحُواْ مَا طَابَ لَكُم مِّنَ النِّسَاء مَثْنَى وَثُلاَثَ وَرُبَاعَ فَإِنْ خِفْتُمْ أَلاَّ تَعْدِلُواْ فَوَاحِدَةً أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ ذَلِكَ أَدْنَى أَلاَّ تَعُولُواْ ﴿٣﴾

وَآتُواْ النَّسَاء صَدُقَاتِهِنَّ نِحْلَةً فَإِن طِبْنَ لَكُمْ عَن شَيْءٍ مِّنْهُ نَفْسًا فَكُلُوهُ هَنِيئًا مَّرِيئًا ﴿٤﴾ 

وَلاَ تُؤْتُواْ السُّفَهَاء أَمْوَالَكُمُ الَّتِي جَعَلَ اللّهُ لَكُمْ قِيَاماً وَارْزُقُوهُمْ فِيهَا وَاكْسُوهُمْ وَقُولُواْ لَهُمْ قَوْلاً مَّعْرُوفًا ﴿٥﴾

Yüce Rab; Eğer öksüz kızlarla evlendiğinizde onlara karşı adâletli davranamamaktan korkarsanız, hoşunuza giden diğer kadınlardan 2, 3 ve 4’e kadar evlenebilirsiniz. Eğer adâleti gözetmekten korkarsanız, o zaman bir tane ile veya elinizin altındakiyle yetinin. Doğruluktan ayrılmamak için bu daha elverişlidir. Kadınlara Mehirlerini gönül hoşluğu ile verin. Eğer onlar gönül rızasıyla size bir şey bağışlarlarsa onu afiyetle yiyin. Allah’ın sizi başına diktiği mallarınızı aklı ermezlerse vermeyin; o mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.

Dakika 4:55

Kıymetli dostlarımız,

Nikâhta kadın İslam kadını nikâh kıyıldığı an sigortalanır ve Mihri verilir. O Mihri sadece nikâhı yapılan o kızın veya kadınındır. Ne kocanın, ne ana tarafının, ne baba tarafının, ne koca tarafının kimsenin değildir sırf kadınındır. Mehir kadının birinci derece de ana sermayesi nikâhta kadına verilir. Mehir kadının hakkıdır erkek tarafı gücü nispetinde Mehir vermeye mecburdur ve sigortalanır. Nikâh kadının İslam da mükemmel bir sigortasıdır. Bunun için Kur’an-ı Kerim’i doğru anlamalı hayatı, insanı, kadını, erkeği yaratan Allah işte kadına, erkeğe mutlu bir hayat ortaya oymuş o hayatın bütün ortaya mutluluk verecek ne lâzımsa Kur’an-ı Kerim de onları emretmiştir. Nikâhta evlilik konusun da iyi anlamadan, iyi dinlemeden ulu orta Kur’an’ın emirlerine karşı çıkılamaz, Kur’an-ı Kerim’e hiç karşı çıkılamaz, Allah’a karşı çıkılamaz çünkü Kur’an Allah’ın kitâbıdır. Kadını da karşı çıkamaz, erkeği de çıkamaz, kimse ağa da çıkamaz, paşa da karşı çıkamaz. Allah’ın kitâbıdır Allah’a karşı çıkılmaz. Kur’an-ı Kerim’i doğru anlamayanlar, anlayamayanlar, birde üstelik karşı çıkanlar Kur’an-ı Kerim’in hükümlerini kadınlara karşı başka türlü lanse edenler hem Allah’a iftira ediyorlar, hem kadına iftira ediyorlar, hem kadının hakkını onlar gasp ediyorlar. Kadına Kur’an-ı Kerim de Allah gereken hakkını vermiş, erkeğe de vermiş ikisi bir bütün vücut olarak hayatın en değerli varlığı kadın, erkektir. Bunun arasına girenler şeytandır. Kadın hakkı deyip erkeği dışlayanlar, erkek deyip kadını dışlayanlar ikisinin arasına giren çağdaş şeytanlardır. Kur’an-ı Kerim insanoğluna hakkını vermiştir. Kadına kadın olarak kadınlık ilkeleri, kadınlık yapısı, sosyolojik, psikolojik, ruhsal, bedensel, kadının fiziki yapısını yaratan Allah kadını iyi bildiği için çünkü kendi yarattı. Yarattığını bilmez mi kadının mutlu olması için kurallar koymuş, erkeğe de onun mutluluğu için kurallar koymuş, ikisi bir vücuttan yaratılmış, kadın erkek bir tek vücuttan yaratılmıştır. Bunların arasına girip kadını kadınlıktan çıkaranlar, erkeği erkeklikten çıkaranlar, kadını erkekleştirenler, erkeği kadınlaştıranlar ve ikisinin ruhsal ve bedensel yapısını erkeğe yakışanı erkek olmak, kadına yakışanı kadın olmaktır. Fıtratı korumaktır, fıtratı korumazsan başına gelecekleri düşün. Ne zaman? Dünyada, mezarda ve mahşerde, hayatı yaratan Allah kadının erkeğin mutlu olması için hayat veren ilkeleri ortaya koymuştur. Kur’an-ı Kerim’i doğru anlayalım, hayatı doğru anlayan Kur’an-ı Kerim’i doğru anlar, Kur’an’ı doğru anlayan hayatı doğru anlar. Çünkü hayatı yaratan, kâinatı yaratan, Kur’an-ı Kerim’i gönderen Allah Bütün âlemin mutluluğuna ki bütün âlemin netice de hizmeti insanadır. İnsanın da Allah’a itaat etmesi için, ibadet ve îmân etmesi için, Allah’ı tanıyıp emrine girmesi için insanoğlu erkeği ve kadınıyla mükemmel yaratılmıştır.

Dakika 10:30

Ey muhterem hanımefendiler! Kimsenin dediğine bakmayın Allah’ın dediğine bakın. Allah Kur’an-ı Kerim’de, Sünnette, icmâda ne dediyse Hz. Muhammed ve Ashâpları bugüne kadar 14 asırdır dünya İslam Âlimleri, Müçtehit Âlimler, yüksek şahsiyetler İslam’ı güzel anlayarak buraya kadar getirdiler. Bizde emin ellere teslim etmek üzere ne yapacağız? Sağlam kadrolar yetiştireceğiz. Îmânlı kahraman kadınlarımız, kahraman erkeklerimiz, îmânlı zürriyetler îmânlı kadrolara bu yüce dâvâyı teslim edip bizde emaneti koruyacağız, emin ellere teslim edeceğiz. Cenab-ı hak işte bu âyet-i kerimler de sosyal hayatı ve insanoğlu için bu dünya da kadın erkek için onun sosyal ihtiyaçları neyse ruhu için, bedeni için, aile için nikâhta ferdî, ailevî, içtimâi, millî ve devlet olarak yüce ilkeler Allah’ın ilkeleri ortaya konmuştur. Bunları bilip doğru yaşamak, sevgiyle dolup birbirini sevgiyle kuşatmak îmânın karşıyı kuşatması Allah’a inandın mı, O’nun emrine girdin mi? Artık tabii ki mahlûkata karşı sen de tükenmeyen okyanuslar gibi bir sevgi ruh âleminde dolup taşacaktır. Allah’ın sev dediklerini seveceksin. Tabii bu nereden başlar? Önce Aileden başlar Ailenin içerisin de nikâhla beraber bu sevgiyle karşılıklı bir akitleşme olur. Îmân, sevgi, ahlâk, İslam’ın ilkeleriyle karşılıklı bu anlaşma yapılıp nikâh akdi gerçekleştiği zaman bir sevgi ve îmân devleti işte bir aile kuruluyor, devletin çekirdek devlet ortaya çıkıyor. Bura da o îmân ve İslam’ın ilkeleriyle, Allah sevgisiyle ve ebedî ve ezelî olan Yüce Allah’a bağlılığınla O’ndan aldığın yüce feyizler ve ilhamlarla aileni seviyorsun Allah için, ailen seni seviyor, çocuklarını seviyorsun evin de sanki sevgi okyanusunun için de senin evin bir saadet gemisi olarak yaşamaya devam ediyorsun. İçinde seyahat ediyorsun, o senin evi sevgi okyanusu için de seyahat eden, Allah’a giden bir gemi misâli ortaya bir devlet kuruluyor. Yani yüzen adalar misâli her şey tükenir Allah’a îmân ve sevgi tükenmez. Yeter ki taklit ve sahte sevgileri sevgi zannetme asîl sevginin kaynağı Allah’ı sevmek, Allah’ı sevilmekle başlar. Bunun için kadınlara Mehirlerini gönül hoşluğuyla verin. Yüce Allah öyle diyor. Eğer onlar size gönül rızasıyla bir şey bağışlarlarsa onu afiyetle yiyin. Allah’ın sizi başına diktiği mallarınızı aklı ermezlere yani gücü yetmez, zayıf aklı daha kemâle ermemiş kimselere vermeyin;

Dakika 15:07

O mallarla onları besleyin, kollayın, gözetin, giydirin, yedirin, ihtiyaçlarını giderin ve onlara güzel söz söyleyin. İşte şanlı Kur’an nur saçıyor, hayat veriyor. Ne diyor?

وَابْتَلُواْ الْيَتَامَى حَتَّىَ إِذَا بَلَغُواْ النِّكَاحَ فَإِنْ آنَسْتُم مِّنْهُمْ رُشْدًا فَادْفَعُواْ إِلَيْهِمْ أَمْوَالَهُمْ وَلاَ تَأْكُلُوهَا إِسْرَافًا وَبِدَارًا أَن يَكْبَرُواْ وَمَن كَانَ غَنِيًّا فَلْيَسْتَعْفِفْ وَمَن كَانَ فَقِيرًا فَلْيَأْكُلْ بِالْمَعْرُوفِ فَإِذَا دَفَعْتُمْ إِلَيْهِمْ أَمْوَالَهُمْ فَأَشْهِدُواْ عَلَيْهِمْ وَكَفَى بِاللّهِ حَسِيبًا ﴿٦﴾

لِّلرِّجَالِ نَصيِبٌ مِّمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالأَقْرَبُونَ وَلِلنِّسَاء نَصِيبٌ مِّمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالأَقْرَبُونَ مِمَّا قَلَّ مِنْهُ أَوْ كَثُرَ نَصِيبًا مَّفْرُوضًا ﴿٧﴾

Şimdi bu âyetlerin de bak içeriğine bir bakalım;

Evlenme çağına gelen yetimleri gözetip deneyin. Onların akılca olgunlaştıklarını görürseniz, mallarını kendilerine teslim edin. “Büyüyeceklerde mallarına sahip olacaklar” endişesiyle onları isrâf ederek, tez elden yemeyin. Zengin olan, onların malını yemekten çekinsin. Fakir olan ise, meşrû sûrette yesin mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, bunu şahitler karşısın da yapın. Hesap görücü olarak Allah yeter.

Hesaba çekecek sakın yanlış iş yapma! Sakın ola ki haksız yere kimsenin malını yeme, yetim malı falan sakın yiyim deme, bütün vücudun ateşle dolacağını bunu hiç unutma! Mal hak yiyenin, yetim malı yiyenin ateş yediğini unutma!

Ana, baba ve akrabaların mîras olarak bıraktıkların da erkeklerin hissesi vardır. Kadınların da ana, baba ve akrabaların bıraktıkların da hisseleri vardır. İşte Kur’an-ı Kerim kadına, erkeğe Allah’ın taksimatıyla ne yapmış? Kadında vâristir, erkekte varistir. Bunlar az olsun, çok olsun Farz kılınmış bir hissedir. Yani herkesin hakkını verin mîrası da gerçek anlam da adâletli bir şekilde yerine getirin. Kimse kimsenin hakkını yemesin.

وَإِذَا حَضَرَ الْقِسْمَةَ أُوْلُواْ الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينُ فَارْزُقُوهُم مِّنْهُ وَقُولُواْ لَهُمْ قَوْلاً مَّعْرُوفًا ﴿٨﴾

وَلْيَخْشَ الَّذِينَ لَوْ تَرَكُواْ مِنْ خَلْفِهِمْ ذُرِّيَّةً ضِعَافًا خَافُواْ عَلَيْهِمْ فَلْيَتَّقُوا اللّهَ وَلْيَقُولُواْ قَوْلاً سَدِيدًا ﴿٩﴾

إِنَّ الَّذِينَ يَأْكُلُونَ أَمْوَالَ الْيَتَامَى ظُلْمًا إِنَّمَا يَأْكُلُونَ فِي بُطُونِهِمْ نَارًا وَسَيَصْلَوْنَ سَعِيرًا ﴿١٠﴾

 

Korkunç haberler var dikkat et! Ne diyor; Paylaşma sırasında akrabalar, öksüzler, yoksullar hazır bulunurlarsa, onlara da bir şey verin ve onlara güzelce sözler söyleyerek gönüllerini alın. Bu mîras düşmeyen akrabalar hakkındadır. Yoksa mîras âyetleri geldikten sonra zaten Allah taksimatını kendi yapmıştır.

Dakika 20:00

Bu ölçülere uyularak da herkes mîrası adâletli bir şekilde paylaşacaktır. Kendileri, geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdir de onların geleceğinden endişe duyacak olanlar, yetimler hakkında da aynı endişeyi duysunlar. Şöyle düşün, kendi çocuklarını nasıl düşünüyorsan yetimleri de düşün diyor Cenab-ı Hak. Allah’tan sakınsınlar ve doğru söz söylesinler. Müslüman dâima sözün en doğrusunu söyler. Özü doğru, sözü doğrudur. Müslümanın îmânı vardır, İslam’ı vardır içi ile dışıyla kişi Müslümandır ve dosdoğrudur. (فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ) “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” emrini Yüce Rabbimiz vermiştir. Yüce Rab bize bakıyor kullarım ne yapıyor diye O, seni sürekli görüyor. Sen acizsin göremiyorsun O’nun gördüğünü unutma, O’nun yaşattığını unutma malı mülkü her nimeti veren O’dur O’nu unutma, taksimi doğru yap hak yeme, kimsenin hakkını yeme! Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, muhakkak ki karınlarını ateşle doldurmuş olurlar ve cehennemi boylarlar diyor. İşte son okuduğum âyet-i kerime de diyordu. Ne diyordu? ( إِنَّمَا يَأْكُلُونَ فِي بُطُونِهِمْ نَارًا ) “O yetimlerin mallarını yiyenler karınlarını ateşle dolduranlardır.” (وَسَيَصْلَوْنَ سَعِيرًا) Ne diyor? “Cehennemi ateşi boylayacaklar, ateşe girecekler” diyor. Allah’ın yer de, gök de tükenmez nimetleri var. Hak yeme helâlinden ye, helâlde şifa vardır, sıhhat afiyet vardır. Haram da belâ vardır, dert vardır. Her haram içinde patlayan bir bomba gibidir unutma bunu, her günah için de patlayan bomba gibidir. Bu illâ bir bomba gibi patlaması şart değil, bir virüs mikrobu içinde ortaya çıktığı zaman virüsler var çeşitleri bunlardan birisi musallat olsa mikroskop ile zor gösteren o küçük canlılar, kalem ucu kadar bir nokta da ne canlılar yaşıyor. Bu mikroplardan biri sana sarıverse, ciğerine sarsa, kalbine sarsa, herhangi bir hücreye gitse dokunsa, bir organı çalışmaz hâle getirse, bir sinir sistemine dokunuverse vay geldi hâline. Bir kanser hücresi ora da üremeye başlasa doktorlar da kansere yakalanıyor doktor, doktoru kurtaramıyor. Niye? Allah’ın takdirinin dışına kimse çıkamaz. Hepsi kuldur herkes âciz, herkesin gücü bir yere kadar oradan öte yok ki her şeye kâdir olan Allah’ın emrinde yaşa Kur’an-ı Kerim her şeye kâdir olan Allah’ın ortaya koyduğu hayat kitâbı ebedî saadet kitâbı nur saçıyor hayat veriyor. İslam hayatını yaşa, Kur’an’ın ilkelerine uy, çağdaşlık, çağların önünde gitmek, göklere yükselmek Kur’an ile olur, Allah’ın sevgisiyle olur, Allah’ın rızâsıyla olur onun yolun da çalışmakla olur. Tâğutlara, putlara taparak kişi gider nereye gider? Aşağı gider. Yukarı çıkarsa ne olur? Helâk olmak için aşağı atılmak için çıkar yukarı.

Dakika 25:00

Hiçbir müşrik yukarı çıkıp da düşmediğini gördün mü sen? Parçalanmadığını gördün mü? Firavunlar yükseldi. Niçin yükseltti Cenab-ı Hak onları? helâk etmek için hepsi helâk oldu. Tâğutların bir kısmına istidrâç verdi, ne yaptı? Aşağıya attı, parçaladı etti hepsini helâk oldular. Allah’ı inkâr ederek şirk koşarak Kur’an’ı tanımayarak, gerçek hayatı tanımayarak mutlu olabileceğini mi zannediyorsun? Bu bir intihardır, kendini mahvetmektir. Seni-beni Allah yaratacak biz Allah’ı tanımayacağız öyle mi? O zaman Allah bize yoktan yarattıysa huzuruna alıp hesaba da çekecek. Hepsini kâdir Kur’an-ı Kerim ne söylüyorsa hepsi doğrudur Allah’ın sözleridir, şek ve şüphe yoktur.

Şimdi bu âyet-i kerimelerin üzerinde sizlere bazı keşfi açıklamalar getirelim, Tefsir notları, keşif notları verelim. Daha iyi anlaşılmış olur İnşâ’Allah’u Teâlâ çünkü önemli olan her konuyu, her âyeti kelime, kelime doğru anlamaktır. Bütün mesele bura da şimdi anlamadan eğer Kur’an-ı Kerim’i okuyup geçirirse Kur’an’dan fazla bir şey elde edilmiş olmaz. Gâyesine hizmet edilmiş olmaz. Kur’an’ın gelme gâyesi nedir? Seni ebedî mutlu etmektir. Nasıl mutlu olacaksın? Onu iyi anlayacaksın, gereğini yapacaksın, hayatına uygulayacaksın. Yudum, yudum Kur’an’da ki ebedî hayat veren feyizleri kalbin yudumlayacak. Kur’an nur saçıyor, feyiz üstüne feyiz veriyor, ilim üstüne ilim veriyor. İlimler üst yücelik, tabiatüstü yücelik, harikalar üstü yücelik Kur’an-ı Kerim de işte oradan alınacak feyizler bunlar. Millete çok konuşup az bilgi verenler var. Kur’an-ı Kerim deryalardan daha derya. Niye? Çok konuşup da zaman israfı yapıp da topluma az bilgi veya çarpıtarak bilgi veriyorsunuz? Kur’an-ı Kerim dosdoğru doğrudan doğruya hak bilgidir. Niye çarpıtarak konuşuyorsunuz? Dosdoğru konuşansanız bunu, bunun için kıymetli dostlarım, Kur’an-ı Kerim dosdoğru hayat veren nurun kaynağıdır. Bunu milletten esirgeyenlere dikkat edin. Bunu milletten esirgeyenler var, çarpıtanlar var, doğru anlatmayanlar var ve zaman öldürenler var ve kendine çağıranlar var, kendinin reklamını yapanlar var ve gerçek ilim adamlarını ve tarihini, bütün kıymetli müçtehitlerimizi Ehl-i Sünnet yolunu dışlamak isteyenler var. Bunları siz elinizin tersiyle bunları siz dışlayın dışlanacaklar bunlar. Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâat yolunu kim dışlıyorsa, kendine terviç yapıyorsa, kendine çağırıyorsa bunları kendi elinizle öte itin, bizzat Allah’a, Peygambere, Kur’an’a, Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâat yolunda ki asîl ilim kaynaklarına geldiğimiz zaman sizi kimse kandırmayacaktır. Ne şeriat diyerek kandırabilirler, ne tarikat diyerek, ne hakîkat diyerek, ne felsefe diyerek, ne doğulu, ne batılı diyerek, ne mond diyerek hiçbir türlü kandıramazlar. Niye? Kur’an-ı Kerim’in, İslam’ın o kadar sağlam kaynakları var ki, güneşin üzerini örtmek mümkün değil ki güneşin üstü örtülmez.

Dakika 30:00

Kişi ancak kendi üstünü örter, kendini karanlıkta bırakır. Hakîkati dışlayanların Hak’tan kendileri dışlandıklarının farkına varsınlar. Onun için biz sizlerdeniz, sizde bizdensiniz. Biz de ayrım yok, bizde doğru olacak, doğru egemen olacak nerede doğru o bizimdir, nerede yanlış o bizden değil, senden de değil. Çünkü sen bendensin, ben sendenim bütün insanlık Allah’ın kulları bütün insanlığa faydalı olmak Yüce Allah’ın bütün nimetlerini âdil bir şekilde sosyal adâleti uygulayarak ilâhî taksimi iyi anlayıp, iyi kavramak birbirimizi bir defa kesinlikle kendi canı gibi bilmek. Senin canın benim canım, benim canım senin canın. İslam insanlığı böyle kucaklıyor. Yüce Allah bütün âlemleri rahmetinin tecellîsiyle yaratmış, inanan inanmayan ayrımı bile yapmamış, ana sermayeyi herkese vermiş. İmtihan âlemini kurmuş imtihanı kazananlara diyor ki: Birde benin Rahmeti-Rahimim var, ebedî nimetlerim var. Yeter ki îmân edin, yeter ki Amel-i Sâlih işleyin, yeter ki benim Peygamberim Hz. Muhammed’e tâbî olun, İslam’ın şeriatının kânûn ve kurallarını uygulayın. Kur’an’ı iyi anlayın, iyi kavrayın hayatınıza yerleştirin. Hayat bulun ebedî hayatı bulun diyor Cenab-ı Hak ebedî hayatı, ölümsüz hayatı bize takdim ediyor, buyur ey kulum buyur. Neyle diyor bunu? Kur’an-ı Kerim ile diyor, İslam’la, Hz. Muhammed’le bu ölümsüzlüğü, mutluluğu bize takdim etmiş. Teklif ediyor buyurun size ölümsüz hayatı vereceğim, cenneti bunun için hazırladım diyor. Cennette ölüm yok, İslam dünyanın da cenneti ama bir türü bu İslam’ı birileri kendisi anlamamış, kavrayamamış, inanmamış, kendisi gibi olmasını isteyen birileri var. İşte bu oyuna gelmesin kimse, bu tuzağa kimse basmasın. İblîs Allah’ın rahmetinden bir kovuldu insanoğlundan intikam almak için tâ kıyâmete kadar çalışıyor. İblîsin adamları var, kadrosu var. Kur’an düşmanları, hak düşmanları, îmân düşmanları bunlar dâima küfürden yana, zâlimden yana, milletin hakkını sömürenlerden yana bu kadro daima sömürüdür. Bu kadronun işi gücü sömürüdür, şirktir, nifâktır. İslam bunları da kurtarmaya gelmiştir. Bunları da îmâna, İslam’a çağırıyor.

Şimdi Nisâ Sûresi’nin baş âyetlerinden on âyetin sizlere kısa öz anlamını verdikten sonra birde bu sûre hakkında ve sûrenin içeriği ve o âyetlerin keşfi hakkında size hayat notlarından bazı notlar takdim etmeye çalışacağız. Nisâ Sûresi, Nisâ kadın demektir. Kur’an-ı Kerim’in uzun sûrelerinden birisidir ve 4’üncü Sûre-i Celile’dir. Fâtihâ, Bakara,  İmrân’dan sonra Nisâ Sûresi gelmektedir. Nisâ kadın demektir. Kadın sûresi yani kadınlara kadın haklarına, kadının sosyolojik, biyolojik, ruhsal ve bedensel ihtiyaçlarına Cenab-ı Hak ne yapmış? Uçsuz bucaksız mutlu bir reçete yazmış Kur’an’la işte Kur’an-ı Kerim’deki bu sûrenin adı Nisâ Sûresi’dir. Nisâ kadın demektir ve Medine’de nâzil olan sûrelerdendir yani medenî sûredir. 176 âyet olarak ekserin kabul ettiği âyet sayısı 176’dır.

Dakika 35:40

Kadınların hukûkî ve içtimâi haklarını, insanlığın kardeşliğini, kadına, yetime şefkati, korumayı, evlenme, mîras, emirler, hükümler, aile terbiyesi, temizlik, namaz, beş vakit namaz, cihâd Allah yolunda, hayırda yarış ve İslam’ın yükselmesi için elinden gelen gayretin içinde olmak ve amirler hakkında yine Âdemin yaratılışı gibi birçok konuları içermektedir Nisâ Sûresi. Bu sûre ve Hac Sûresi bakın; Ey nas! Diye başlamaktadır. Cenab-ı Hak; Ey insanlar! Diye bu sûrelere başlamıştır bu sûrede ve Hac Sûresinde böyle yani bütün insanlığa seslenmektedir. İnkârcılara, kâfirlere hitaptan sonra dâima Cenab-ı Hak deliller getirmiştir. Mü’mine ise nimetler gelmiştir. Mü’minlere hitap ettikten sonra (يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُو) hitaptan sonra mutlaka mü’mine nimetler, mutluluklar takdim edilmiş. İnkârcılara ve bütün insanlığın inanamayan sınıflarına da hitap ederken de Cenab-ı Hak deliller ortaya koymuştur. Niçin deliller koymuş? İnanmaya îmâna çağırıyor da onun için. Cenab-ı Hak bütün kullarının kurtuluşunu istiyor. Ama inanmayan kul inanmamakta diretiyor. İşte suç artık kendinde kalıyor. Kur’an-ı Kerim de bütün âyetler, Hz. Muhammed, İslam’ın bütün emirleri bütün insanlığın kurtuluşuna gelmiştir. İnsan kendi eliyle ne yapıyor? Kendi rahmetini yok etmeye ondan kaçıyor, kendi mutluluğunu kendisi yok etmeye çalışıyor. Yazık olmuyor mu? Bir insan durduğu evi yakarsa, bastığı dalı keserse buna akıllı denir mi? İslam seni yaratanın seni ebedî mutlu olman için sana sunduğu ezelî ve ebedî rahmettir, rahmet tecellîsidir. Sen bunu kabul etmiyorsun. Yazık ediyorsun kendine de, başkalarına da. Yine kıymetli dileyenler; insanoğluna kadın, erkeğe şöyle bir bakın sûrenin başında insanoğlunun Âdem’in yoktan yaratıldığına bir bakın ve Havvâ’nın da Âdem’in vücudundan yaratıldığına bir bakın biri diğerinin canından kopmuş bir çift olarak yaratılmıştır. Yani bu insan olan kadınla erkek bir vücuttan yaratıldılar. Âdem’in vücudundan Havvâ yaratıldı. Şimdi burada ki müennes zamirini Havvâ’ya gönderenler vardır hâlbuki orada ki ilk yaratılan nefis müennes bir kelimedir.

Dakika 40:00

Müzekker değildir nefis, nefis müennes olduğu için bunun Havvâ’ya gönderenler Havvâ’dan yaratıldı diyenler vardır ki bu gerçeklere, çoğunluğa ve Cumhur’a ve Ehl-i Sünnet anlayışına aykırıdır. Bunu da burada açıklayım yoktan Âdem (AS.) yaratılmıştır, onun vücudundan da Annemiz Hz. Havvâ yaratılmıştır. Yani kadın erkek bir vücuttur, tek vücuttur bu vücut ikisi bir bütündür. Birini birinden ayırırsanız eğer birini birinden ayırır, eğer birini öbüründen dışlarsanız insanoğlunu ortadan iki mahvetmiş olursunuz. Orta da mutluluk denilen bir şey kalmaz. Dünyada ki varlıkların en güzeli kadın için erkek, erkek için kadındır. Bu dünyevî varlığın aslı budur, güzellik buradadır, sevgi buradadır ve dünya nimetinin en mükemmeli burada yaşanır. Eğer kadını erkekten, erkeği kadından koparırsanız o zaman işte insanlığı ortadan iki biçmiş olursunuz mutluluğun yarısını almış atmış olursunuz kalan yarısı da yoksa temelli onu hüsranın içine atmış olursunuz yazık olur. Ama İslam bunların ikisini de donattığı için ikisini bir bütün olarak ele aldığı için hele de nikâhla iki îmânların iki îmânlı şahıs, iki îmânlı kadın erkek nikâhla bir raya gelip de bir devlet, aile devleti, çekirdek devlet kurulduğu zaman bak sen orada ki mutluluğa. Ama ikisinde de aynı inanç da, aynı kıvanç da olacak birisine ak dediğine öbürü kara, birisinin kara dediğine öbürü ak diyorsa orada zaten inanç birliği, kıvanç birliği, tasa birliği olmaz. Olmayınca da artık ötesini sen düşün! Bunun için Müslüman kadın Müslüman olmayan hiçbir milletle evlenemez. İslam da bir yükseklik vardır yüksek olan kimsenin emrine giremez. Gayri Müslim’in hele şirkin, küfrün, nifâkın emrine giremez. Îmân şirkin mahiyetin de şirkin emrinde olamaz. İslam Allah’ın hâkimiyetidir. Sen bunu alıp da Allah’a inanmayan, Kur’an’a inanmayanın, İslam’a inanmayanın, yüce değerlere inanmayanın emrine götürüp de İslam’ı esir ve mahkûm yapamazsın. Onun için Müslüman bir mü’mine kadın mü’min erkekten başka kimseyle evlenemez. Doğru söyleyin İslam’ın emri bu şimdi erkeğe de gelince, erkek îmânın, İslam’ın hâkimiyetini kuracağına inanıyorsa ehli kitâbın kızlarını alması sadece mekruh olarak caizdir. Bunun da yine Ulemâ konusun da âyetlerin anlaşılmasında İslam’ın hâkim olduğu dönemlerle ilgilidir diyen ilim adamlarımız ve Sahâbî bulunmaktadır. Çünkü îmân ve İslam hak ve hakîkat delaletin emrine mahkûm olamaz, esir edilemez. Erkek de buna dikkat etsin erkekte hür ve namuslu Müslüman kadınlarla evlenmesi faziletli olan da budur.

Dakika 45:06

Câizler var mekruhlar var ama ora da büyük tehlikeler de var. Tehlikeyi görmeden fazileti kaybederek ileride ortaya çıkacak problemleri de önceden İslam dini hepsinin hesabını, kitâbını yapmıştır. Onun için burada ki durum kimsenin hakkına tecavüz değildir. İlâhî ölçülerin gereğidir. İslam evrenseldir bütün insanlığa dosttur, barıştır, îmândır, İslam’dır, hakîkattir. Ama başkalarının İslam’a bakışı böyle değil bunları nereden biliyorsunuz derseniz yaratan Yüce Allah Kur’an da bunların ölçülerini de koymuş bunlara dikkat edilecektir. Bunun için kadınla erkeği bir defa yaratan nasıl yarattığını ve ikisinin nasıl bir varlık olduğunu Kur’an-ı Kerim’i iyi bilerek kadın erkeği tanıyacaksınız. Sadece biyoloji, sadece anatomi okuyarak insan tanınmaz. İnsanın orada siz etini, kemiğini, kanını fiziksel yapısından tanırsınız. İnsanın asîl varlığı ruhu, kalbidir ruhun muhteviyatı, kalbin muhteviyatıdır. Kalbin ve ruhun mutlu olacağı bütün değerler Kur’an-ı Kerim’dedir. Bunu sosyolog bilir, ne Psikolog bilir, ne biyologlar bilir, ne öteki bilir, ne beriki bilir. Onu Allah, Peygamber ve Allah’ın kitâbı Kur’an-ı Kerim bu değerleri ortaya koymuştur. Dünya da az çok ilerleme varsa insanlığın Kur’an-ı Kerim’i anladığı kadar ilerlediğini unutma! Daha iyi anlasaydı daha iyi ilerleyecekti. Ama bu konu da Kur’an-ı Kerim de müjdeler var. Enfüsî ve Âfâkî âyetlerimizi göstereceğiz inanmayanlar da inanacaklardır diye İnşâ’Allah İslam hakîkati bir gün o kabul etmeyenler de edeceklerdir inanmayanlar da inanacaklardır ve İslam bütün âlemlerin dostudur, kurtarıcısıdır, ezelî ebedî mutluluk kaynağıdır. İslam bir hakîkattir bunu inkâr etmek mümkün değildir. İnkâr eden kendini inkâr ediyor farkın da değil. Allah’ı inkâr etmekle Allah yok olmaz. Kur’an’ı yok etmekle Kur’an yok olmaz. Güneşi bütün dünya yok diye bağırsa güneş parlamaya devam eder. İslam 14 asır dünyayı aydınlatmış, ebedî aydınlatarak devam edecektir. Yâsin Sûresi’nin 36’ncı âyetine şöyle bir bak ne diyor Cenab-ı Hak; (سُبْحَانَ الَّذِي خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا) (İlâ Âhiri’l Âyeh) tüm çiftleri yaratan o Subhân’dır diyor. Subhân olan Allah işte o Subhân bütün çiftleri o yarattı diyor. Çiftler ne her şeyi çift yarattı. Bütün mahlûkat çift yaratılmış. Elektrik bile pozitifi var negatifi var baksana birine dişi birine erkek diyorlar. Her şeyi çift yaratan Allah kendisi tek olan bir varlık, eşsiz bir varlık (Ferdüs-Samed) olan bir varlık. Onun için İmâm-ı Âzâm Yüce Allah’ı överken, tesbih ederken ne diyor, onu öyle övüyor ki bak ne diyor; (Subhâne’l ebediyyû’l-ebed) diyor.

Dakika 50:00

Ebediyyû’l-ebed olan, Subhân olan, eksik sıfatların tamamından münezzeh olan, bütün temizlikler yücelikler kendin de bulunan, bütün âlemlerin canlı cansız her şeyin tesbih ettiği Subhân ki diyor, O Subhân ebediyyû’l-ebed olan Subhân’dır diyor.

(Subhânel vâhidi’l ehad) O diyor zâtında da tek, sıfatlarında da tek olan bir Subhân’dır diyor. Her şeyin de tek Cenab-ı Hak hem vâhid, hem Ahad hem de (Subhânel ferdis-samed) her şeyin O’na muhtaç olduğu öyle bir fert ki diyor O Samed olan bir ferttir herkes O’na muhtaç O kimseye muhtaç değil diye İmâm-ı Âzâm’ın yalvarışı, tesbihi devam ediyor. Kur’an-ı Kerim’i açıp da âyetlere iyi bakarsanız Yüce Allah’ı ne güzel tanırsınız. Tabii aczinizle, cehlinizle, gafletinizle gücünüz nispetin de tanırsınız. Esas O Yüce Allah kendi dediği gibidir. Bütün mahlûkatın dillerini, akıllarını, ilimlerini bir araya getirseniz Allah’ı övsek hakkıyla övmüş olmayız. O kendi dediği gibi eşsiz yücedir. Biz kendi tanıyabildiğimiz aczimizle tanıyabildiğimiz kadar tanıyoruz. Bütün mahlûkat O’nun kudreti karşısında âciz… Onun için kıymetli dostlar, kıymetli ve değerli yaratılan Allah’ın kulları Şanlı Kur’an’ı, nur saçan Kur’an-ı Kerim’i iyi anlayalım ki hayat bulalım. Dâhili hârici emniyet İslam’dadır. İç dünyanda emniyet huzur istiyor musun? Bunu İslam’dan, Kur’an’dan alacaksın alacağını. Hâricî emniyet huzur istiyor musun? Kur’an-ı Kerim ortaya koyduğu tedbirleri ne yapacaksın? Uygulayacaksın. Emniyet düşmana karşı tedbir hepsi burada bulunmaktadır. Tehlikeli İslam toplumunun insanlık âleminin için de münâfıklar tehlikelidirler, onlar kötülük tohumudurlar. Yani nasıl ki her şeyin bir tohumu var oda tohum ne yapar? Gelişir, çoğalır, ürer münâfıklar kötülük tohumudur başka işe yaramazlar. Münâfığın îmân etmesi de, tövbe etmesi de zordur. Allah bütün münafıkların tamamına da, müşriklere de, münkirlere de, fâsık, fâcirlere de gerçek Tevhîd Îmânını nasîb eylesin. Biz bunun için çırpınıyoruz ama münafıkları dikkat edin kötülük tohumu, şer mikroplarıdırlar. İnsanlığın için, için fitne fesat kaynatırlar bunlara karşı da tedbirli olun diyor. Şimdi bütün gördüğünüz varlıklar insanoğlu ve şu kâinatta tabiatın için de ne varsa bunların tamamı Allah’ın eseridir. Tabiatın eseri değil, tabiat bütün varlığıyla Allah’ın eseridir. İşte bugünkü dünya da felsefeler de ve okutulan kitaplar da eksik olanlardan biri bu bütün üniversiteler de, bütün okullar da ilk başta işe başlarken îmânla, besmeleyle bütün âlemlerin tamamı, bütün varlıklar başta insanoğlu ve tabiat tamamen bunların hepsi Allah’ın eseri.

Dakika 55:12

Hepsi insan için yaratılmış insanda Allah’ın emrinde ona kulluk etmek îmân ve Amel-i Sâlih işlemek üzere yaratılmış. Ne yazık ki bugünkü dünya da işte eksik olanların en başında bu geliyor. Kimisi natürizmi insanlara öğretmeye çalışıyor, kimisi animizmi natüristler tabiatı ilâhlaştırıyor. Animistler ruhları ilâhlaştırmaya çalışıyor, bir taraf hepsini inkâr ediyor, bir taraf her şeye şüpheyle yaklaşıyor. Şimdi bunların tamamı insanlığa zarar veriyor, insanlığın mahvolması için çalışıyor. İnsanlığı kurtaracak olan İslam’ın ortaya koyduğu gerçek îmânlar îmân ve hayat dersleridir ki bu da Kur’an-ı Kerim’in âyetleri, Hz. Muhammed’in bizzat kendisi ve hadis-i şerifler, icmâ ve kıyastır ve ondan sonra fer’i deliller gelmektedir.

Kıymetli dostlarımız, buna dikkat edelim! Her şeyin Allah’ın yaratmasıyla olduğunu, her şeyin Allah’ın eseri olduğunu kimse unutmasın! Bütün dünyayı, tabiatın hepsini bir araya getirseniz tabiattaki kânûnların tamamını Allah’u Teâlâ kendisi işletiyor. Tabiat Allah’ın kânûn ve kurallara göre işliyor. Yoksa ne insanlar ne de tabiat sinek yaratamaz kimse. Cenab-ı Hak üremenin kânûnlarını kendi tabiata koymuş, bunları yoktan yaratmış ve üreme kânûnlarını da yaratmış ve rahata yerleştirmiş. Bugün bir kadından, bir erkekten bir insan yavrusu, bir çocuk meydana geliyorsa önce Hz. Âdem’in yaratılışına, Havvâ’nın yaratılışına bir bakıver. Sonra göklerin ve yerin, iklimlerin, güneşin, ayın, gezegenlerin bunların yoktan yaratılışı olmadan kimse kendini yaratma şansı var mı? Birileri diyecek ki peki, Allah’u Teâlâ için ne diyorsun Allah’ın varlığı zarûrî kudretinin iktizasıdır. Yaratan yaratılmaz bir defa bunu kulağına küpe et. O Vâcibü’l-Vücûd varlık, O’nun yokluğu düşünülmeyen, varlığı zarûrî olan, varlığı O’nun zâtının iktizâsı olan, eşi benzeri bulunmayan bir varlık. Senin tabiat dediğin bunlar hep yaratılmış ve tabiatın içindekiler yaratılmış. Bunlara ilâhlık payı verilir mi? Bunun için Allah’ı tanımak herkesin fıtrî görevidir. Fıtratının gereğidir, yaratılışının gereğidir. Îmân aslîdir, küfür sonradan insanın icadıdır. Yani insan kendi uydurmuş ve kazanmıştır küfrü aslî değildir tamamen insanın kendi uydurmasıdır. Îmân aslîdir Allah’ın varlığı ise ezelî, ebedî zarûrîdir, Vâcibü’l-Vücûd ’dur. Küfre yerde gök de zerre kadar ne mahâl, ne imkân vardır, şirke de imkân ve ihtimâl yoktur. Bunu insan kendi uydurdu bunları onun içinde cehennemi hak etti, kendine yazık etti. Olacak şey değil bunlar. Allah şirkten, küfürden, nifâktan, şikaktan, kötü ahlâktan hepimizi muhafaza eylesin. Îmânı parlayan, îmânı kâmil ile Amel-i Sâlih’le yaşamayı, ebedî yaşamayı nasîb eylesin.

Dakika 1:00:04

Şöyle bir kendini yokla, senin varlığına bir bak şu kafanı buraya kim koydu, kafanın içindeki o sinir sistemine bir bak! Şu sana gözleri verip seni gördürene, kulak verip duydurana, duyurana bir bak! Sana akıl verip konuşturana düşündürene, şu parklarını nasıl güzel kollarını bak omuzlarına nasıl güzel yerleşmiş, vücudun ne kadar güzel yaratılmış. Organ ve sistemlerine bak bunu kör tabiat yapar mı? Tabiat yaratılmış, yaratılmış yaratmaz. Bunun yaratanı yaratıcı tek Allah’u Teâlâ’dır. Aklını başına al! Öyle Kur’an anlatıyorum diye Kur’an-ı Kerim’in kenarında dolaşan, kendi çarpık fikirlerini Kur’an diye sunan zihniyete de dikkat et! Onun için özellikleri ayrı vazifesi birbirini tamamlayıcı, değişik tabiatlı bir çifttirler. Kim? Kadın-erkek özellikleri ayrı, ayrı kadının özelliği ayrı, erkeğin özelliği ayrı ne kadar güzel yaratılmış. Bunların vazifesi birbirini tamamlayıcı değişik tabiatlı bir çifttirler. Bir kişiden eşini de Cenab-ı Hak yaratmış. Bak kişiyi yaratıyor, eşini de ondan yaratıyor. Bir kişiden dünya dolusu insan üretiliyor. Ürüyor, yetiştiriliyor. Niye? Kânûn, Cenab-ı Hak üreme kânûnlarını da yaratıyor, yoktan insanı yaratıyor üreme kânûnlarını da yaratıyor. Diğer mahlûkata da bunu eriyor ama diğer mahlûkat tabiatta görevli mahlûktur. Ekosistem de onlara Allah görevlenmek üzere yaratmış hepsi insana çalışıyor, hizmet ediyor. Bütün mahlûkat insana hizmet eder, insanda Allah’ın emrine girecek, Allah’ın emrinde yaşayacak, ebedî nimetlerini ve ezelî nimetlerini şükrünü ada etmek için tam Müslüman olacak. Tam Müslüman olmadan şükrü nimetlerin şükrünü eda etmiş olmazsın. Ancak görevini yaptığın zaman Allah lütfuyla seni şükretmiş kabul edecek. Yoksa sen bu aczinle hangi nimetin şükrünü edâ edebileceksin? Meselâ bir kere gözün gördü o gözün şükrünü eda etmek için o gözü yaratıp oraya kendin takabilmen lâzım. Bunu yapamazsın diğerleri de böyle, o zaman kulluk görevimizi yapalım da Allah bizi lütfuyla şükretmişlerden kabul ediyor. Lütfuyla da cenneti veriyor yine bu hazır sermayeyi, ana sermayeyi vermiş birde ebedî sermayeyi veriyim kullarım diyor bize yalnız îmân ve Amel-i Sâlih isterim. Şükretmek için îmân ve iyi bir Müslüman olun diyor. Kur’an-ı Kerim benim anayasamdır, kânûnlarımdır bunları bir, bir uygulayın diyor. Başka kânûnları başının üstüne koyup da onların kisvesini bak içine bürünüp kibrinden, gururundan yanına yaklaşılmayan, ilâhî kânûnları tanımayan, Allah peygamber tanımayan, üstelik tanıyanlara en ağır cezâları vermeye kalkışan, özgürlük ve hürriyet tanımayan, insan hürriyetini bizâtihi kendi elleriyle katleden zihniyete şöyle bir bakın. Bunlar çağdaşlıktan bahsederler, insan haklarından bahsederler, sosyolojiden bahsederler ve çağdaş medeniyetten bahsederler. Bunlar çağın en medeniyetsiz insanlarıdır.

Dakika 1:05:00

Bunlar Allah’ı inkâr eden zihniyettir. Çağdaş bunlar Allah’ın karşıtı kişilerdir. Allah’a karşı koyarak, kânûnlarını yok sayarak, inananları cezâlandırarak çağdaşlık oluyorsa yarın Azrâil de çağın canlarını bir, bir aldığı gibi geçmiş çağın, bu çağın da, gelecek çağın da canlarını bir, bir alacak. Hangi kisve de olursan ol, hangi mevki makam da olursan ol, ister ben olayım, ister sen ol fark etmez Azrâil gelip ruhları alacak. Îmânlı ruhlar seve, seve Allah’a giderken, îmânsız ruhlar çırpına, çırpına kaçmak isteyecek, kaçsana Azrâil’in elinden kaçamaz kimse kaçamaz. Bütün dünyanın ordularını bir araya getirin bunların hükmü güvercin kuşları hükmü kadar kalmaz. Azrâil’in ordularının yanında bütün generalleri, devlet adamlarını getirin zengin kodamanları Azrâil’in orduları karşısında ne olur bunlar? Kanatları yolunmuş kelebekten de âciz kalırlar. Bunların eli Azrâil’in can alırken ki durumu karşısın da ne olur? Örümcek ağı kadar da güçleri kalmaz örümceğin evi kadar da. Aklını başına alsın! Kim? Biz hepimiz Âdemoğluyuz, biz bizdeniz, hepimiz bizdeniz, biz sizden, siz bizdensiniz. Herkes aklını başına almalı, Allah’ın huzuruna îmânla, Kur’an’la, Muhammed’in getirdiği ortaya koyduğu İslam’ın değerleriyle Allah’ın huzuruna gidebilmeli. İşte kurtuluş bura da, imtihanı kazanmak bura da. O zaman Arş Üniversitesinin imtihanını kazanmış oluyorsun. Arş-ı Âlâ’nın biliyorsunuz ki altında cennetler var, uçsuz bucaksız cennetler Arş Üniversitesinin imtihanını kazandığın zaman o Arş’ın altında ki cennetlere bir, bir yerleşeceksin. Bu dünyayı, bak dünya demek en edna, en aşağı da demek. Cennet ise yukarıda onun üstün de kürsü, onun üstün de Arş-ı Âlâ var. Onun ötesin de ne var? Uçsuz, bucaksız saray lâ mekân var. Lâhutî Âlem bütün mekânları kuşatmış hepsini içten ve dıştan zerreyi kuşattığı gibi bütün âlemleri kuşatan da yüce bir kudret var. Allah (C.C) var. İşte biz insanlara doğruyu söylemeye aczimizle mecburuz. Bunun için çalışıyoruz mecburuz, hiç kimseye ihanet edemeyiz. Doğruyu söylememek ihânettir. Küfür Allah’a iftirâdır, inkârdır, ihânettir. Şirk Allah’a iftirâdır, nifâk Allah’a iftirâdır, inkârdır.

Cenab-ı Hak bu âyetler de bir de nikâhtan bahsetti biliyorsunuz.

(Tenâkehû tenâselü feinnî übâi bi-kümül ümeme yevmel kıyâmeti velev bissuguti) Ne diyor?

Evleniniz, çoğalınız çünkü ben düşük çocuk bile olsa ümmetlere karşı sizinle iftihâr ederim diyor. Kim?  Hz. Muhammed, Hz. Muhammed îmânlı ümmetiyle mahşer de sevinmek istiyor, iftihâr etmek istiyor. Onun için evleniniz diyor, çoğalınız diyor. Nüfus planlaması şöyle bir düşünün. Nüfus planlaması ne demektir?

Dakika 1:10:00

Zendin kodamanlar diyor ki, çok fazla çocuk üretmeyin nasılsa biz malı yığdık size mal kalmaz demek istiyorlar. Siz ne ile besleyecek siniz? Allah ne diyor; âlemlerin bütün nimetini rızkını ben yarattım, bütün rızık benden, yer de gök de bütün nimetler benden. Bu dünya insanlarının tamamına yetip artacak nimetler yarattım ben diyor. Ama aranız da âdil bir şekilde taksimat yapın sosyal adâleti sağlayın diyor Allah’u Teâlâ zengin kodamanlar insanlığı sömürenler ne diyor? Nüfus planlaması yapın çünkü çocuklarınız aç kalır diyor. Şeytan da aynı şeyi söylüyor hayır işleme diyor fakir kalırsın. Ne bu çocuklar bunları nasıl doyuracaksın diyor. Dikkat et! İlâhî adâleti uygula dünya da ne şarkta, ne garkta, ne şimâlde, ne cenup da herkese yetecek Yüce Allah’ın bu gübreyi arzda nimetleri doldurmuştur. Ama adâleti uygula herkese iş, herkese aş fazlasıyla var ama birileri sömürmesin, vampirlikten sömürüden vazgeçsinler, adâleti sağlasınlar. Nüfus planlaması onların işine geliyor. Peygamberimiz böyle diyor, Yüce Allah’ta rızık bendendir diyor, yaratıcı benim çalışacaksınız diyor, doğru çalışacaksınız. Müslüman dünyanın en çalışkan adamıdır, en doğru adamıdır, olmak zorundadır. Çalışmıyorsa o kendi kendinin miskinliğidir, rezaletidir. Ama buna rağmen yine İslam ne yapar? Adâletini uygular sosyal adâletten, merhametten vazgeçmez. İslam tamamen Allah’ın rahmeti, merhameti ve adâletidir. Onun için İslam dini dünyaya huzurlu bir düzen kurmak için Cenab-ı Hak ne yapmış? Kendi kânûn ve kurallarını Hz. Muhammed’e görev vermiş. Bunu yeryüzün de uygulasın ümmetin kıyâmete kadar. Onun için İmrân Sûresi’nin 59’uncu âyetinde: “Topraktan yarattı sonra da (كُن) dedi”. Ne dedi? Topraktan insanoğlunu topraktan, melekleri nurdan, şeytanı ateşten alevinden yarattı. Demek ki, Cenab-ı Hak yaratmanın her türlüsünü bildiği için dilediğini dilediği gibi yaratmaktadır. İbn-i Mâce… Sonra insanoğluna ruh verdi dikkat et ona (كُن) dedi. Ruhu da ona verdi ruhu da yarattı. Ruhta mahlûktur. Cenab-ı Hak vücutta ruhu tuttuğu müddetçe ona hayat veriyor. Ruh beden de olduğu müddetçe o ruhta hayatı Cenab-ı Hak yaratıyor hayat yaratıyor. Ruhun mahiyetini yaratan biliyor. Niceliğini, niteliğini O biliyor. Bugün ruh konusunda Kur’an-ı Kerim’den İslam’dan daha sağlam bilgi verecek bir kaynak bulamazsınız. Çünkü bunlar Allah’tan gelen haberler, hayat veren dersler, Arş-ı Âlâ’dan gelen dersler ve İslam yeryüzünde tabiatüstü Levh-i Mahfûz Üniversitesinin dersleridir, Arş’ı Âlâ dersleridir. Tabiatüstüdür İslam. İnsanüstüdür, akıl üstüdür. Akıllar bu yüceyi kavramak için insana ilk defa akıl ilk yaratıklardandır akıl. Cenab-ı Hak ilk defa Nur-u Muhammedî’yi aklı evveli ve kalemi yaratıyor. Niçin? İşte bu yüce dersleri anlasınlar, kavrasınlar, Yüce Allah’a kulluk yapsınlar ebedî mutlu olsunlar diye. Hayatı O veriyor O yarattı hayatı sen Allah’ın mülkünde hem O’nun nimetlerini yiyeceksin, mülkünde barınacaksın hem de Allah’ın kânûnlarını İslam’ı Kur’an’ı tanımayacaksın.

Dakika 1:15:37

Yarın mahşerde ne diyeceksin? O zaman hazır ol. Îmânın karşılığı amelin karşılığı, güzel amelin karşılığı da hazır küfrün ve kötü amelin karşılığı da hazır. Bunun karşılığına faturasına hazır ol.

Sevgili Peygamberimizden İbn-i Mâce’nin de rivâyet ettiği bir hadis-i şerifte şöyle rivâyet olunmuştur; Havvâ Annemiz Âdem Aleyhisselâmın bir kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Bu kabuk bu kemiğin eğri bir kaburga olduğu rivâyeti de vardır. Doğrultayım derseniz kırılır onun fıtratı fıtrat ne ise odur. O onun fıtratında öyleyse onun öyle olması lâzım ama ne fazla doğrultmaya kalk nede onu eğriltmeye kalk, fıtratını koru bu kadını korumaktır. İslam aynı zamanda koruyucu hekimliktir. Bütün mikroplara, yanlışlara, hurâfelere karşı, bâtıla karşı hakkın korumasıdır. Eğer korunmak kurtulmak istiyorsan Allah’ın emirlerine itaat edeceksin, riâyet edeceksin. Hem Allah emri tanımayacaksın hem de niye korunmuyorum benim bu başıma gelenler nedir diyeceksin isyân ederek bir defa itaat olmaz. Ne yap? İsyanı terk et, isyansız itaat et. O zaman bak nasıl korunuyorsun, nasıl esirgeniyorsun rahmetin ve fazlı keremin içinde nasıl mutlu oluyorsun isyânı terk et itaat et. Bak sen bu işin tadına! Bunun için doğrultayım dersen kırılır yani kırılmak ne demek iş ta boşanmaya kadar gider demek. Onların erkekleştirilmesi de onları kırmaktır kırıp atmaktır. Eğer kadını erkeğin yerinde erkeği de kadının yerinde kullanırsan bu bunları kırmaktır. Kadını kendisinin fıtratına göre o kendi değerleriyle kendi ortamında kadını orada ne yapacaksın? Kendi özellikleriyle ona özgür, hür bir ortam adâletli bir ortam, mutlu bir ortam hazırlayacaksın ki, o insanlığın annesidir. Anne olmak dünyada filozof olmaktan daha zordur. Aklına gelen mütefekkirim diyor, filozofum diyor ama gerçek bir annenin görevi filozoftan daha ağırdır. Çünkü bu insanlığı yönetecek, insanlığa ışık tutacak, evlâdı ve insanı yetiştiren annedir kadındır. Bunu orada burada çarçur edemezsin bunu, isrâf edemezsin üstelik taşıyamayacağı yükleri buna yükleyemezsin. Zulmediyorsun kadın hakkı verdiğini söylüyorsun. Öyle ağır işlerde kadını çalıştırıyorsun ki, erkeğe verdiğin ücreti bile vermiyorsun. Hem de zavallının gücü yetmediği hâlde. Adâletin adı var. Gerçek sosyal adâletin, merhametin aslı gerçeği İslam’dadır, Kur’an-ı Kerim’dedir yani Allah’tadır Allah’ın ortaya koyduğu değerlerdedir.

Dakika 1:20:07

Bunun için kadını erkekleştirmek, erkeği kadınlaştırmak bunları kırıp atmak demektir. Zarûretler, sağlıkla ilgili problemler hariç onlar değil istisnâlar kâideyi bozmaz. İstisnâi durumlardan bahsetmiyoruz genel anlamda kadından, genel anlamda erkekten bahsediyoruz. İstisnâi olarak kadının da, erkeğin de problemleri olabilir onlar ayrı şey. O zamanda devreye ne girer? Onun sağlığı ve fıtratı için en ehil eller ona müdahale eder tedavisi için en ehil eller ehil olmayan eller ona dokunmayacaktır. İslam burada da koruyucu hekimliğin bir şartı da budur. İşi ehline vereceksin ehil eller gerçek uzmanlar iş başında olacak. İhânet edecek ellere sen bu kutsal emanetleri kıymetli değerleri verirseniz işte o zaman ortaya neler çıkıyor. Bugün tavuk, civcivi öldürmekten insan öldürmek daha basit hâle geldi. İnsanlıktan merhameti aldınız, vicdanları aldınız, insandan değeri aldınız birde şimdi insan haklarından bahsediyorsunuz. Kitleler halinde insan öldürüyorsunuz. İslam en büyük değeri insana vermiş bütün âlemleri Allah insan için yarattım diyor cenneti de insan için şuanda hazır ol vaziyette duruyor insan için. İnsana gerçek haklarını hürriyetlerini, özgürlüklerini veren Kur’an-ı Kerim, İslam’dır kadınına da erkeğine de. Cenab-ı Hak ne diyor; Bakara Sûresi 35’de: “Cennette kalın” dedi. Kime? Babamız Âdem’e, Annemiz Havvâ’ya. Onlarda yanıldılar, unuttular, yanlış iş yaptılar cennetten çıkarıldılar, imtihan dünyasına geldiler. Şimdi imtihan dünyasındayız burada imtihana dikkat edin kazanalım ki, cennete girelim. Bak imtihanı orada bitek yasak vardı tek bir yasak cennette şu ağaca yaklaşmayın demişti Cenab-ı Hak unuttular şeytanın vesvesesine kandılar. Cennetten çıkarıldılar dünyaya indiler. Tenzili rütbe var burada. Şimdi tövbe istiğfarı ve imtihanı kazanıp tekrar cennete girmek zorundayız. A’raf Sûresi’nin 19’uncu âyetine bak bu gerçekleri bir, bir görürsün. Şimdi şeytan cennette olan babamız Âdem’e, Annemiz Havvâ’ya bu vesveseyi verdi şimdi bize her gün veriyor. Kur’an’ı dinleme diyor, Kur’an’ı anlama diyor, bunlar çağ dışıdır diyor. Ne Kur’an, ne din, ne îmân diyor. Şeytan ve orduları insandan kadroları, şeytan kafalı insan kitleleri bunlara dikkat et! Şuanda şeytan o zaman bir kere yolunu buldu ve vesvese verdi şimdi ise sürekli vesvese veriyor. Bu vesvesenin karşısında Allah var, Peygamber var, Kur’an var, ilim irfân var, melekler var, kalbimiz de bize yardım eden sakın şeytana aldanma diyen kalbin merkezin de kürsüsünde vaaz eden, Kur’an’ı anlatan bir hilim meleği var. Kalbinde hak hakîkat güneşi parlıyor. Kur’an’dan da kalp havuzuna feyizler, hakîkat, ilim irfânları onun feyzi akıyor kalbine Kur’an’dan besle kalbini şeytana karşı başarılı olmanın şartı bu yoksa inkâr ederek ben keyfime bakarım hayatımı yaşayacağım ben.

Dakika 1:25:00

Ne Kur’an’ı, ne İslam’ı dersen nefsinle baş başa, iblîsin ile baş başa yaşarsın. Yarında Azrâil (AS.) canını alırken uyanırsın. Eyvah dersin yazık olmaz mı? Yaratılış babadan başlıyor. Dikkat et! İlk defa yoktan yaratılan Âdem babamızdır yani erkek babadan başlıyor yaratılış ve çocuklar hep erkek niye olmuyor? Her şey takdir ile dişide erkekten yaratılıyor. Dikkat et! Havvâ annemiz Âdem babamızdan vücudundan yaratıldı işte biraz önceki hadis-i şerifi sizlere duyurduk. Şimdi hayat yaratılış babadan başlıyor. Çocuklar hep erkek olmuyor, dişi de erkekten yaratılıyor, türeme önce erkekten başlıyor. Bu ne demektir? İşte tabiatüstü ilâhî kudretin gereğidir. Tabiatüstü ve akıl üstü harika ki, Allah’u Teâlâ her türlü yaratmayı bildiği için insanı böyle yaratıyor erkekten başlatıyor. Erkek yalnızlıktan, kısırlıktan kurtulmuş oluyor. Büyük nimet erkeğe ne yapıyor? Dünya da en büyük nimet erkek için kadın, kadın için erkektir. Bunu unutma onun için birbirinin kıymetini bilmeyen kadın erkek Kur’an’ı bilmiyor demektir. Hayatı bilmiyor, Allah’ı iyice tanımamış, Allah’ın emirlerini tanımamış, ruhun gıdasını tanımamış demektir. Yazık olmuyor mu? İnsanlık âleminden bu dersler esirgeniyor. İnsanlık âlemine geldi Kur’an-ı Kerim Arap’a, Türk’e gelmedi bütün insanlara geldi. Hz. Muhammed bütün insanlığın Peygamberi, İslam bütün insanlığın dini, Kur’an-ı Kerim bütün insanlığın kitâbı. Neden esirgeniyor? Üniversitelerin en başköşesinde Kur’an dersleri okutulmalıdır dünyanın bütün üniversitelerin en başında Allah’ı tanıyan Kur’an’la işe başlamalıdır. Başlamıyorsan kendin bilirsin. Biz söyleriz utmak, tutmamak herkesin kendi özgür iradesine bağlıdır. Bizde dayatma yok zorbalar dayatıyor Kur’an okunmayacak, zorbalar dayatıyor sen özgürce inancının gereği gibi yaşamayacaksın, benim dediğim gibi yaşayacaksın diyen dayatmacılar var o dayatmacılardır o insanların huzurunu elinden alan.

Dakika 1:28:30

 

 

 

(Visited 173 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}