HadısŞerifKülliyatı 13-01

13-Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 13

Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 13

 

 

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

‘’Elhamdülillahi rabbil alemin vesselatu vesselamu ala rasulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain, rabbi zidni ilmen ve fehmen ve elhıkni bis salihin vec alni min verasati cennetin naim, rabbi euzubike min hemezatişşeyatın ve euzu bike rabbi eyyahzurun’’

 

Çok kıymetli ve muhterem efendiler; usulü hadis ilminden keşif notları vermeye devam ediyoruz. Amacımız hadis külliyatının tamamından inşallah keşif notları vermektir. Şimdiki dersimiz nesih meselesidir, hadiste de nesih nedir? Şimdi ona bakacağız. Cenabı Hak Kuran-ı Kerim’de ‘’Bakara Suresinin 106. Ayeti Kerimesinde’’ herhangi bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya unutturursak onun yerine daha hayırlısını veya onun benzerini getiririz buyuruyor. Ehlisünnet âlimleri bakın ne diyorlar? Neshi ittifakla kabul ederler. Başta Mutezile başka itikadi mezhepler yukarıdaki ayeti eski şeriatların neshi ile tevil ederek İslam da nesih olamayacağını iddia etmişlerdir. Bunlar Ehlisünnetin dışındadırlar, ehli bidat görüşüdür. Ahkâmdaki kolaylığı suhuleti tahrif kaldırıp yerine zor ve ağır hükümler, taliz koymak nitekim ‘’Nisa Suresi 160. Ayette’’ Yahudilere bir kısım helalin haram kılındığı belirtilir. Evet, ağır hükümden taliz vaz geçilir yerine hafif hükümler tahfif konur. ‘’Enfal Suresinin 66. Ayeti Kerimesinde’’ bunun örneği görülmektedir. Cenabı Hak neshi yani bir hükmü kaldırıp yerine yeni bir hüküm koyduğu zaman, bunun çeşitli nedenleri, hikmetleri dürüm dürümdür. Hz. Ali (R.A) halka kıssalar anlatan birisine rastlar, ona nasih ve mensuhu biliyor musun? Diye sorar, öbürü hayır diye cevap verince öyleyse mahvolmuşsun ve başkalarını da mahvediyorsun der. Aynı rivayet İbni Abbas Radıyallahu Anh ’tan da yapılmıştır. Hz. Huzeyfe’den de yapılan rivayete göre kendisine bir mesele sorulduğu zaman fetvayı nasih ve mensuhu bilen kimse verir der ve soruya cevap vermekten kaçınır.

 

Dakika 5:12

 

Kendisine peki bunu kim bilir? Diye tekrar sorunca. Ömer (R.A) diye cevap verir. İşte kıymetliler, din adına konuşan kişilerin nasihi, mensûhu da bilmesi gerekir. Neshin çeşitleri Mütevatir hadisin Mütevatir hadisle neshi, haberi vahidin haberi vahit ile neshi, haberi vahidin Mütevatir hadis ile nesh. Namazlara ve orta namaza devam edin, Allah’ın divanına tam huşu ve taatle durun ‘’Bakara Suresi 238. Ayeti Kerimede’’ Namazda sükût etmekle diyor emir olundum, namaz da bu ayet gelinceye kadar rastgele konuşanlar vardı işte konuşma ortadan kaldırıldı. Neshin bilinme yolları konusunda da bakın ne buyuruyor; size kabirleri ziyaret etmeyi yasaklamıştım buyurur Peygamberimiz, artık onları ziyaret edebilirsiniz diyor bakın, o da neshe uğradı önceki yasak kalktı, yerine kabir ziyareti serbest bırakılan nasih hüküm geldi önceki mensûh oldu. Evet, (Küntünne raeytüküm anziyaratil kuburi fuzuruha) Yine başka bir haber de Hz. Peygamber Aleyhisselatu Vesselam’ın en son yaptığı 2 işten biri ateşte pişen bir şey yenince abdest almayı terk etmek oldu. Ateş de bir şey pişer de onu yerse abdest tazeliyorlardı önceden, sonradan o hüküm de kalktı o abdest tazelemeye gerek olmadığı hükmü ortaya kondu. Yine Ubey İbnu Kââb der ki (R.A) İslam’ın başlangıcın da bir ruhsat olarak gusül meninin gelmesi ile gerekli oluyordu. Sonra haşefenin haşefe ve duhulü ile haşefenin haşefeye duhulü ile meni gelmese de gusül emredildi. İşte bu da nasih, mensûh olayına bir örnek hadisi şeriftir efendiler. Hacamat yapan doktorun da hacamat olan kişinin de orucu bozulur önceleri böyle deniyordu, sonra hacamat olan kişinin orucu bozulmadığı gibi doktorunki de bozulmayacağı hükmü kondu. Evet, kıymetliler, Resulullah (A.S.V) ihramlı ve oruçlu iken hacamat oldu daha sonra da. İşte bu hükümle de önceki hüküm ortadan kalkmış oldu. Kim Hamir içerse dayak cezası verin, 4. sefer tekrar ederse cezasını ağırlaştırın. Şimdi bu hüküm de daha sonradan ne yapıldı – Allah’ın bir benim de Allah’ın Resulü olduğuma şehadet eden Müslüman kişinin kanı şu üç sebep dışın da kesinlikle helal olmaz.

 

Dakika 10:23

 

Cana Can kısas, zina eden evli, İslam’dan irtidat eden, bu hadisle de içkinin dördüncü sefer içeni öldürün diyen o hükmü ortadan kaldırıldı. Yine ona tedip cezası verilmeye devam edildi, ölüm cezası kaldırıldı. Kimse idam edildi mi? Edilmedi. Evet, kıymetli ve muhterem efendiler; demek ki nasih, mensûh olayını da hangi hükümler nasihtir, hangileri mensuhtur bir fetva veren hoca efendinin bunları da vermek zorunluluğu vardır. Hadisi şeriflerde ki ihtilaf konusuna da gelince hadisi şerifler arasın da görülen tearuzu giderme de sırayla şu yollara başvurulur. Cem ve telif nesih, tercih, tevakkuf, cem ve telif bir araya getirmek dağınık olanları bir araya getirmek toplamak demektir. Istılahta ise ihtilafı akli ve nakli delillerle gidererek her iki hadisle de amel etme imkânını göstermektir. Buna cem ve telif denmektedir. Bu da ulemanın işidir yine, ulema bu mesele de üç metot ortaya koymuşlardır, tahsis, takyit, hamil metotları. Tahsis manalardan bir kısmını o lafzın şümulünden dışarı çıkarmak, tahsis edici denen bir delille yapılmaktadır. Kim namaz vakti uyur veya unutursa kaçırdığı namazı hatırlayınca kılsın hadisi şerifi ikindi namazından sonra gün batıncaya kadar, sabah namazından sonra da gün doğuncaya kadar namaz kılmayı yasaklayan hadisi tahsis etmiştir, o mekruh vakitler de unutularak veya uyuyarak kaçırılan farzların eda edebileceğine işaret etmiştir. Buda yine ulemanın üzerin de durduğu ince noktalardan biridir, çünkü ikindinin geciktiren bir kişi sünneti kaçırmış fakat farzı kılma durumu doğmuştur bu hadisi şerife göre. Yine sabah namazının farzından başka güneşin doğma zamanlarına kadar nafile veya sünnetin kılınamayacağı ama sabahın sünneti farzından önce güneş doğmamış ise kılınacak kadar bir vakit varsa sadece o kılınabilir. İşte kıymetliler; hadisin Kuran-ı Kerim ile tahsisi, hadisi şerif’te ben insanlar (La ilahe illallah) deyinceye kadar onlarla savaşmakla emir olundum buyurur hadisi şerifte Peygamberimiz.

 

Dakika 15:00

 

Ayeti kerime ise kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, Allah’ın ve Resul’ünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dinini din edinmeyenlerle boyunlarını büküp kendi elleriyle cizye verene kadar savaşın. ‘’Tevbe Suresi Ayeti Kerime 29 da’’ Cenabı Hak böyle buyuruyor. İşte bura da hadisi şerif Kuran’ı Kerim ile tahsis yoluna gidilmiştir. Hadisi şerifin, Kuran-ı Kerim’i tahsisi, ‘’Nisa Suresinin 23. Ayeti Kerimesinde’’ kişiye haram olan evlenmeler teker teker sayıldıktan sonra 24. Ayetin de bunlar dışın da kalanların helal kılındığı (وَأُحِلَّ لَكُم مَّا وَرَاء ذَلِكُمْ) denilerek ifade edilir. Resulullah (ASV) erkeğe nikâhı altın da bulunan kadının teyze veya halısını nikâhlamayı yasaklayarak ayetin umumi ruhsatını tahsis etmiş ve hüküm bura da tahsis yapılmıştır. Burada da hadisi şerifin, Kuran-ı Kerimi tahsis etmesidir. İşte kıymetliler; hadisin kıyasla tahsisi ben insanlarla (La ilahe illallah) deyinceye kadar savaşmakla emir olundum bunu dediler mi? malları da canları da emniyettedir. Hz Ebubekir (R.A) zekâtı namaza kıyas ederek harp etme kararın da ısrar eder. Hz. Ömer dâhil Ashap bu karara katılırlar. Ulema bu örnekten hareketle (La ilahe illallah) deyinceye kadar savaşmakla emir olundum hadisinin ifade ettiği amil hükmün bu kıyasla tahsis olunduğu neticesini çıkarmışlardır. Evet, kıymetliler bazı kabileler şöyle dediler; Peygamber Efendimizin dünyadan göçtükten sonra hakka yürüdükten sonra bazı kabileler namaz kılarız fakat zekât vermeyiz diye itiraz etmeleri üzerine bu durum ortaya çıkmıştır. Ebubekir Hazretleri de o zaman halife idi. Namazı kılan kişinin zekâtı da vermesi gerekeceğini, zekâtın namazdan ayrılmayacağını farzların birbirine kıyas edilerek Ebubekir namazı kılan zekâtı vermezse, zekâtı verinceye kadar onlarla savaşacağını söyledi. Çünkü o da Allah’ın kesin emirlerindendir. İşte bu şekil de hadisin kıyasla tahsisi ortaya çıkmıştır. Bir de takyit meselesi vardır ki mutlak bir ifadenin içine giren manalardan bazılarını dışarı çıkarmak suretiyle mukayyet tarafından açıklanması diye tarif edilir takyidin tarifi. İki mütearız hadisi birbirine zıt olan kayıtlara tabii tutarak aralarındaki ihtilafı gidermektir. Mutlak olan mukayyete göre tefsir edilerek ihtilafın halli yoluna gidilir.

 

Dakika 20:03

 

Mutlak olan mukayyede göre tefsir edilerek ihtilafın halli yoluna gidilir. Bunlar hep ulemanın sahasıdır. Su temizdir onu hiçbir şey kirletmez hadisini bakın öte yandan şu iki kulle miktarın da olunca pislik tutmaz hadisi ile ne yapılmıştır, belirtilen miktardan daha az olan suyun kirlenebileceğini ifade etmektedir. Rengi veya tadı değişmedikçe su pislik tutmaz. Ahvali selâse yani renk tat ve koku değişmedikçe işte bu hadisi şerifler ne yapmışlardır ve mutlak olan mukayyede göre tefsir edilerek ihtilafın halli yoluna gitmişlerdir. Takyit yoluyla yapılan bu cem işlerinin sonucunu şöyle ifade ederek aradaki ihtilafı kaldırınız. İki kulle veya daha fazla olan su, kıvam, renk, koku, rengi tadı kokusu. Bunlar gibi asli vasıflarından biri duyu organlarının hissedeceği ölçü de değişmedikçe herhangi bir şeyle kirlenmez. Bu miktardan az olan su içerisine pislik düştü mü evsafı değişmese de kirli sayılır, keza evsafından biri değişen su iki kulleden çok da olsa kirlenmiş demektir. İşte o günün şartlarına göre ulema ne güzel incelemiş, ne güzel bir ilmi sonuçlara varılmış. İşte hadisi şeriflerden hüküm çıkarmak her babayiğidin işi değildir, Müçtehitlerin işidir. Onun için muhaddisler hadislerin senet ve tapularını korurlar ve getirirler müçtehidin önüne koyarlar, müçtehit hem tapuya, hem senede, hem de içindeki manaya oradan çıkarılacak hükümlere göre hareket eder. İşte hadisi şeriflerden, ayeti kerimelerden hüküm çıkaranlar fakihlerdir, müçtehitlerdir. Her başına sarık koyan sırtına cübbe giyen müftü değildir, fetva veremez ancak mukallit olanlar müçtehit olmayan ne kadar hocalar, müftüler, vaazlar, imamlar varsa bunların hepsi müçtehidin fetvasını bilip onu vermek zorundadırlar. Yoksa ayeti kerimelerden hüküm çıkarılması gereken ayetlerden ve hadisi şeriflerden hüküm çıkartma salahiyeti müçtehit olmayanların hakkı değildir. Onun için gerçek müftüler müçtehitlerdir, müçtehit mana da bugün müftü yoktur, istisnalar kaideyi bozmaz. Onun için bir müftü fetva verirken bugünün müftülerine diyorum bunu, hangi müçtehidin içtihadına göre ayeti kerimelerden, hadisi şeriflerden çıkarttıkları hükme göre, hangi müçtehidin içtihadına göre fetva veriyorsun bunu sor öğren. Onun için bu konu da en yetkili ekoller Hanefilerin, Malikilerin, Şafiilerin, Hanbelilerin ekolleri en yetkili fetva ekolü bunlardır.

 

Dakika 25:17

 

Buradaki müçtehitlerdir, bu kanaldan gelmişlerdir, bir de bu kanala yakın olan müçtehitler vardır, bunları mukallitlerin iyi bilmesi gerekir. Hem müçtehidin fetvasını bilmiyor, kendisi de müçtehit değil bunların sözüne güvenilmez, bunların sözü incelenmesi gerekir. Zaten kuzunun kuyruğunun koptuğu noktalardan biri budur. Ehliyetli olmayan kişiler hep ehliyetli makamları işgal etmişlerdir, istisnalar yine kaideyi kuralı bozmaz. Bugün (Elham’ı) Fatiha’nın anlamını bilmeden emekli olan din adamlarının çoğunluğuna bir bakın, ilmi olarak Fatiha’nın dahi içeriğini bilmeden günde 40 defa Fatiha okuyan bir adamı düşünün, beş vakit namaz da Fatiha-i Şerif 40 defa okunur bir gün de, ömür boyu ne kadar okuduğunu siz düşünün, gün de 40 defa okuduğu Fatiha’nın anlamını bilmeden emekli olanların haddi hesabı yok. İlmihalini bilmeden emekli olanların haddi hesabı yok. Bunları hoca yaparsanız yokluk ve zaruret zamanlarını artık bir tarafa bırakın, bir zamanları Türkiye’de Allah demenin yasak olduğu günleri hesap ederseniz, bunu bir müddet belki mazur kabul edebilirsiniz, mazeretten kaynaklandığını kabul edebilirsiniz. Ama bu mazeret sürekli olmadığına göre gerçek ulemayı gerçek âlimleri yetiştirmezseniz o zaman problem çıkıyor işte ne diyor her dili dönün beş on kişi arkasına toplayan ne yapıyor, ben hocayım diye çıkıyor ümmeti bölmeye çalışıyorlar. O zaman ilim ortadan kayboluyor kişiler devreye giriyor, kişileri devreden çıkarın ilmi ortaya koyun. Biz besmele çeken herkesi bazen bağrımıza basar severiz. (La İlahe İllallah Muhammedün Resulullah) diyen mümin bizim kardeşimizdir. Bizim amacımız birilerini dışlamak değil gerçeği ortaya koymak, İslami ilimleri ortaya koymaktır. İşte bir cemaati arkasına toplayıp da Vatikan’a götürenleri misyonerler ile işbirliği yapanları, veli liderim de liderim, önderim de önderim, şeyhim de şeyhim diyenlerin haddi hesabı yok. Allah demiyor adam Peygamber demiyor ilimden orta da bir haber, yok ya şeyhim de şeyhim diyor, liderim de liderim, önderim de önderim, hoca da benim hoca diyor, şeyh de benim şeyh diyor. Bundan kurtarın ümmeti Muhammedi, Kuran-ı Kerime, onun ilmine irfanına yöneltin milleti. İşte bizim çırpıntımız budur kişileri devreden çıkarmak, gerçek âlimin ilmini İslami ilimleri ortaya koymak. Adam Kuran’ı Kerim’i bilmiyor ama hiçbir hoca beğenmiyor bu da çok yanlış, hadisi şerifleri bilmiyor ama tenkit etmediği insan yok, ağzına geleni konuşuyor. İşte bunlar hep rotasını kaybetmiş başıbozuk bir yaşantıdır.

 

Dakika 30:05

 

Din adamına Müslümana bunların hiçbiri yakışmaz. Müslüman ve din adamları gerçeği ortaya koyarak hareket ederler. Kuran-ı Kerimi, sahih sünneti, İcmayı kıyası asli delilleri bilerek konuşmak lazım. İlmi ortaya koy inanan inanır, inanmayan inanmaz o onun bileceği bir iş ama sen ortaya gerçeği koy. Ferdi, içtimai ve devlet olarak hepimize düşen görevler var, bunları yerli yerince yaparsak Cenabı Hak yardımcımız olur ve bunları da yalnız ve yalnız Allah için yapmamız gerekiyor. Allah için olmayan işlerden hayır çıkmaz. Evet, kıymetli efendiler; Cem ve telif, mütearız hadislerin hepsiyle amel imkânlarını bulup çıkarmayı gaye edinen bir ameliyedir. Bu da hamlin iyi anlaşılması için söylenmiştir. Tedavi usullerinizden en faydalı olanlar kan aldırmak, bal şerbeti ve dağlamadır. Vücudunu dağlattıran Allah’a tevekkül etmemiştir, ben de dağlamayı sevmem buyurmuştur Peygamber Efendimiz. Onun için bakın işte bunlar bize ışık tutan haberlerdir. Yine nesih yoluyla bunlardan birinin nasih diğerinin mensûh olduğu ihtimali üzerin de durulması lazım, mesela 2 hadisi şerif birbirine ters düşerse bunlar nasih mi? Mensûh mu? Diye ona bakman gerekir. Yine tercih meselesine de gelince birinin üstünlüğünü tespit ederek, tespit etmek gibi manalara gelen tercih birini diğerine üstün kılacak bir vasfı ortaya çıkarıp buna dayanarak onu öne alıp diğerini terk etmek manasına gelir tercih. İki hadis ortaya çıkmıştır ama biri öbüründen senedi, tapusu, Ravi de metin de biri öbüründen daha güçlü ise o tercih edilir. Bu da ulemanın işidir yine. Ravi’nin hali ile ilgili tercihler sebebi, Ravi’nin çokluğu ali isnat, nazil isnada tercih edilir. Ravi’nin fıkıh bilmesi tercih sebeplerindendir, Ravi’nin nahiv bilmesi tercih sebeplerindendir. Lügat bilmesi hıfzı olması tercih sebeplerindendir. Zabıtta üstün olan tercih edilir bunun gibi ulema bunları da enine boyuna incelemiştir kıymetliler. Onun için sahih hadis kitaplarımızdan elde edilen bütün hadisi şeriflerin hükmü de fıkıh ilmin de ortaya konmuştur. Yüce İslam sapasağlamdır. Problem nerde? İslam’ı bilmemektedir, İslam’ı biliniz öğreniniz, Allah için öğrenin bana hoca desinler diye öğrenmeyin beni bana bilgiç desinler diye öğrenmeyin Allah için dinini öğren, Allah için yaşa, Allah için hakkın emrin de ol bâtıla karşı koy.

 

Dakika 35:05

 

Bizim aczimizle diyeceğimiz bunlar. Evet, kıymetliler; tahammül ile ilgili tercih sebepleri rivayetin keyfiyeti ile ilgili tercih sebepleri, vürut vaktine göre tercih sebepleri, haberin lafzına göre tercih sebepleri, bunlar ulema tarafından da hepsi incelenmiştir. Hükümle ilgili tercih sebepleri, tahrime delalet eden ibaheye veya vücuba delalet edene tercih edilmiştir. Harici sebeplerle tercih sebebi, tevakkuf yoluyla yani her iki hadisi de amel dışı bırakmak, birini diğerine tercih ettirecek bir karineyi bizzat buluncaya kadar ulema burayı da çok iyi incelemiştir. Bu konu da bakın Hz. Peygamber (A.S.V)’in vefatına kadar sabah namazına kadar kunut yaptığını ve biraz kunut yapıp sonra terk ettiğini haber veren Hz. Enes (R.A)’in rivayetinin 2 haber taarruz edince tesakutla her ikisi de amelden düşer kaidesince amelden kaldırılan ve geriye Hanefilerin benimsediği İbni Mesut ve başkalarından Hz. Peygamber (A.S.V) 2 ay müddetçe bazı Arap kabilelerine beddua ederek kunut yaptı sonra terk etti hadisinin kaldığını Ebu Hafs Ömer En Nesefi söyler. Fakat tatbikatta Şafiiler bu görüşle amel etmezler. Bu da onların kendi görüşlerine aittir. Onun için kıymetliler; ulema eğer bir konu da ihtilaf da yapmışsa o da rahmettir, ulemanın işine cühela karışamaz. Yine yüce Allah temizlik olmadan namaz kabul etmez, ganimetten devlet malından çalınanla da sadaka kabul etmez hadisidir, muarazadan salim olan sahih hadise muhkem denir. Bunun en güzel örneği de işte bu hadis-i şeriftir. İhtilaf üzerine telifatlar, güvenilir kaynaklara iyice bakılmış iyice incelenmiştir. Kütübü Sitte, Muvatta gibi kaynaklar bu mevzu da en güvenilir kaynakları teşkil ederler. Bunların hadisleri makbuldür bütün ulema bunu kabul etmiştir. Ehlisünnet uleması, Ehlisünnetin dışın da kalanlar, hadisi şerifler hakkın da ileri geri rastgele konuşurlar o sözlere itibar edilmemiştir edilmemelidir. Hadisi şerif mensûh olabilir, muhalefet halin de olabilir, farklı anlamış olabilir amel edilmemiş olabilir, bunların hepsini ulema incelemiştir. Güvenilir şerh helal hadis ahkâma müteallik ise haram helal bildiriyorsa ve alışveriş şufa gibi muamelat ve kul hakkını ilgilendiren konulara giriyorsa şerhe müracaat bir zaruret olur.

 

Dakika 40:11

 

Ehliyetli tercümeler önemlidir, şimdi hüküm bildirmeden hadisi şerifleri ortaya koyanlar, bunun hükmünü fıkıh ilmindeki fakihlerden öğren demeleri de gerekir. Yüce Allah’u Teâlâ’nın en çok sevmediği kimse sığırın dili ile yalanması gibi dilini dişleri üzerin de dolaştıran hatiptir. Hadisi şerifi, şimdi bunu güzel faideyi insanları aldatma vasıtası yapmak gibi, adam milletten dilenecek ama dini alet ederek milleti soymaya kalkan din kisvesi altın da sahte hatipler vardır, sahte hatibeler vardır, bunlara dikkat edilmesi gerekir. Yine metot bilgisi muhataba göre hitap, bunlar da önemlidir istikbal ile ilgili haberler teşbihe dayanır. Pek çok içtimai fitneleri dine zarar verecek şahısları Deccal olarak isimlenmiş bunlara karşı çıkıp tahribatlarını tamir edecek kimselere de Mehdi demiştir. Dikkat edin! Dine zarar verenleri Deccala benzetilmiş dine iyice hizmet edenleri de Mehdiye benzetilmiştir. Kötüler ve iyiler hep Deccal ve Mehdi olarak isimlendirilir. İyiler Mehdi misali, kötüler Deccal misali gibi değerlendirmeler yapılmıştır. Fakat hiçbir aklı başın da olan bir kişi, kastedilen Mehdiyim ben demesi bunlar doğru şeyler değildir. Ben Mehdiyim Mehdi ben Mehdiyim demez, ancak Allah’a kulluğuna devam eder. Allah’a kul Hz. Muhammed’e tabi olur bu da yine Yüce İslam’ın ilmel yakin dini bilerek yapmak lazım, birinin yazdığını önüne koymuşlar adam papağan misali onu okuyup duruyor. Doğru mu, yanlış mı? Oraya da bakmıyor ya ayna da sadece kendinden başkasını görmek istemiyor, bu gibi kuruntuya kapılmış şeytanın askerleri var, şeytanın subayları var bunlara dikkat edin. Din kisvesi altın da bunlar ümmete zarar veriyor, İslam’a zarar veriyor, bunlara şeyhlik süsü vermişler, Mehdi süsü vermişler ve bunları süslemişler, allamışlar pullamışlar cahillerin önüne sunmuşlar, cahiller de onu şeyhtir meşayihtir zannediyor. Bunlara dikkat edin! Tekrar ediyorum ayetler, Hadis i Şerifler konusun da, İcma konusun da, kıyas konusun da, yetkili olanlar müçtehit fakih âlimlerdir, onların ilmiyle hareket ediniz, yüce İslam’ı da öğrenmek için bütün gücünüzle gayret ediniz bizden söylemesi. Hadisler de rakamlar bazı tahkikler de bunlar iyice üzerin de durulmuş hadisler çeşitli vesilelerle hadisi şeriflere rakamlar da verilmiştir.

 

Dakika 45:19

 

Yine Zehebi 70 tanesini teker teker saymıştır. Yani istikbale göre söylenen hadisi şerifler hakkında da bunlar rakamlandırılmış kesretten kinaye olmak üzere kullanıldığını da ifade etmişlerdir. Talim de kolaylık olsun diye de yeni kesretten kinaye olarak konuşulmuşlardır, tebliğ de yardımcı unsurlar, bunlar üzerinde de durulmuş yüce Allah ahiret, Yüce Allah ve ahirete inanan ya hayır konuşsun ya sükût etsin. İşte bu çok önemli hayır konuşmak demek din hakkın da konuşacaksan İslâmi ilimleri bilmen gerekir, bildiklerin dışına çıkma bilmediklerini öğrenmeye çalış iyice bildiklerini de anlatmaya çalış. Her kötü şeyin şeytanla veya şeytanın ameli ile ifade edildiğini belirtir. Evet, kötülüğün önderi şeytanı lain olduğu için. Eyüp (AS.) biliyorsunuz hastalık zamanın da doğrusu şeytan bana yorgunluk ve azap verdi diye Cenabı Hakka şikâyet etmiştir. Cenabı Hak da onu şifasına kavuşturmuştur, onu söylememi şeytandan başkası unutturmadı. Musa Aleyhisselamın yanındaki arkadaşı da böyle demiştir, Hızır’ı aramaya gittikleri zaman, ‘’Kehf Suresi 63’’ Eyüp Aleyhisselamın sözü de ‘’Sad Suresi 41. ayeti kerime.’’ Muhakkak ki o çılgın ateşin dibin de bitip çıkacaktır ki tomurcukları şeytanların başları gibidir, bu da ‘’Saffat Suresi 64-65’dir.’’ Evet, kıymetliler; kötülükler şeytanın kendine ve onun ordusuna insanlardan ve cinlerden şeytan tarafın da olan hepsine kötülükler o tarafa mal edilmiştir. Allah’tan tarayana Peygambere tabi olanlar ise Allah’a itaat etmek için, isyan etmemek için ne yaparlar – yüce İslam’ı bilerek öğrenerek yaşamak isterler. Herkesin kusuru var mıdır? Vardır. Günahı var mıdır? Vardır. Ancak Mümin ve Müslüman ne yapar? Kusurunu günahına tövbe istiğfar eder, yanlıştan kötülükten vazgeçer iyilikte yarışmaya devam eder. Yattığınız zaman şeytan her birinizin ensesine üç düğüm atar Peygamberimizden gelen haber ve her bir düğümü vururken gecen uzun olsun der, uyanıp Allah’ı zikredersen düğümün biri çözülür, abdest alırsa bir düğüm daha çözülür, namaz da kıldı mı hiç bir düğüm kalmaz hepsi çözülür. Böylece dinç olarak sabaha erer, geceleyin kalkmadığı takdir de tembel uyuşuk bir ruhla sabaha erer.

 

Dakika 50:05

 

İşte kıymetliler o kulaklarına şeytanın akıtmış olduğu birisidir, yanın da geceyi hep uyku ile geçiren birisinden bahsedilince Hz. Peygamber (A.S.V) böyle buyurdu; o kulaklarına şeytanın akıtmış olduğu birisidir demiştir. Yani gaflet, kasvet, Allah’a kulluk yapmamak bunlar şeytanı lainin etkisi altın da kalmadır. Nefisle iblis insanların baş düşmanıdır, böyle kendinize çeki düzen vermeniz şeytan gibi saçı sakalı karışık olmaktan daha iyi değil mi? Demiş Peygamberimiz. Yani Müslümanların kendine bakım yapması bakımlı olması emredilmiş, saçı sakalı karışık olmayı da şeytana benzetmiştir. Birbirinize silahı çevirerek şakalaşmayın zira bilemezsiniz şeytan boşandırıverir de kendinizi cehennem çukurun da bulursunuz. Burada da tedbirli olmayı rastgele hareket etmemeyi tehlikeden uzak kalmayı insanın gaflete düşeceği unutacağı, ihmal edeceği yerler olabilir. Onun için tedbir gibi akıl yoktur buyurur Peygamberimiz Efendimiz, tedbirli ol. Evet, çok kıymetli ve muhterem efendiler; bugünkü dersimizin de inşallah sonuna gelirken şu duayı yapıverelim; Ya Rab Rahmeten lil âlemin olan Resuli Ekrem (A.S.V) ve teslimatın hürmetine kusurlarımızı, eksiklerimizi affeyle. Yazılanlara tesiri halk eyle rıza-i barine vesile eyle. Şanlı Kur’an’ın yolun da sünnetin caddeyi Kübra’sın da gitmek nasip eyle, bütün insanlığın bu ilahi nurdan hissedar olmasını müyesser eyle. Bizlere de hizmet nasip eyle, ihlası Ethem ver, âmin, âmin tam ihlaslı kullarından eyle, bütün amelleri salih eyle, ya Rabbelalemin sayımızı meşkûr, zemmimizi mağfur, ticaretimizi lentebur eyle iki cihan da El Fatiha.

 

Dakika 53:57

 

(Visited 261 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}