HadısŞerifKülliyatı 130-01

130- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 130

130- Hadis-i Şerif Külliyâtı Ders 130

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

‘’Elhamdülillahi Rabbi’l-âlemin Vessalâtü Vesselâmü Alâ Rasûlüna Muhammedin ve Alâ Âlihi ve Sahbihî Ecmaîn.”

 

‘’Eûzu billahi mimmesteâzebihi Muhammed Mustafa Sallallâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem ve Mûsâ ve Îsâ ve İbrâhimüllezi veffâ ve min şerri mâ halekâ ve zereâ ve bereâ ve min şerri mâ tahtes-serâ ve min şerri külli dâbbetin Rabbi ahîzün bina sıyetihâ inne Rabbi Alâ sırâtın-müstakîm, velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyîl azîm’’.

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

 

Çok kıymetli ve muhterem efendiler,

 

Şehâdet, şehitlik hakkındaki derslerimiz devam ediyor. Hadis-i şerifler külliyâtından keşif notları veriyoruz konumuz şehitliktir.

 

İbn-i Mes’ûd (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor: “Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) buyurdular ki; “Rabbimiz Yüce Allah yolunda savaşan şu kimseye taaccüp etmiştir; “Arkadaşları hezimete uğrayıp kaçmıştır, ancak o kaçmanın haram olduğunu düşünerek, kendisine düşen sorumluluğun idrâki ile geri dönerek, öldürülünceye kadar düşmanla çarpışmıştır. Bunun üzerine aziz ve celil olan Yüce Allah (Celle Celâlüh) meleklere iftiharla şöyle der; “Şu kuluma bakın! Benim nezdimde olan mükâfatı düşünüp katında olan cezâdan korkarak geri döndü, savaşa girişti öldürülünceye kadar savaştı ve şehit oldu”.

İşte Ebû Dâvûd’un verdiği haber şehitler hakkında budur. Yeryüzünde bu kahramanlar, şehitler dünyanın en büyük kahramanlarıdırlar. Öbür âlemde de yüksek derecelere kavuşmuşlardır. Savaşı kazanmanın asil sırrı âyet-i kerime ile sabittir ki düşmandan daha sabırlı olmaya bağlıdır.

Ey Müslümanlar! Düşmanlarınızdan daha cesur, daha sabırlı, olman gerekiyor. Sen de îmân var, sende İslam var. İzzet Allah’ta, Peygamber de mü’mindedir. Sen mü’minsin ey Müslüman, izzet sende! Allah’ta Peygamber de Mü’min de izzet vardır. İzzet nedir? Mağlup olmayan gâlibin, gâlibiyetin sahibi demektir Allah’ın lütfuyla. Yüce Allah kendisi azîzdir ezelî-ebedî mağlup olmaz mağlup olmayan tek gâlip odur. Peygamberine ne yapıyor? Sen de sana verdiğim izzetle sende diyor izzet sende. Ey mü’min sende yüce değerlere îmân edip Müslüman olduğun için ve o şiârı îmânın izzet şiârını kendi ruhunda, kalbinde taşıdığı için Yüce Allah sana da izzet verir. Allah’ın azîz kıldığını kimse zelîl kılabilir mi?

İşte efendiler, Müslüman, gâvurdan çok mu çok tarife sığmaz üstünlükleri vardır Müslüman’ın. Başta îmândır, onun yanında Amel-i Sâlih’tir, onun yanında Yüce İslam’ın bütün değerleri ile donanmış bir Müslüman, Allah’ın emrinde bir asker olan bir Müslüman Allah’ın askeri Peygambere tâbî olmuş olan bir Müslüman’ı düşünün.

 

Dakika 5:40

 

Yerdeki gökteki ordularla sana Allah’ın yardımı her an hazır ve nâzırdır. Çünkü (وَلِلَّهِ جُنُودُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَكَانَ اللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمًا) buyrulmuştur. Allah’ın himâyesine gir, Allah’a ilticâ et, O’nun emrinde bir kul, ol O’na tam teslim, tevekkül içinde ol. Ötesine karışma. Kulluk görevini yap, kulluk görevi tam bir tedbirdir. Yani tedbirini al, kulluk görevini yapmazsan görevini yapmamış tedbirini almamış olursun. Dikkat et! Bugünkü Müslümanların bir kısmında bu boşluğu görüyoruz yanlışlığı görüyoruz. Kendi görevini de Allah’a yüklemeye kalkanlar var. Bizim görevimiz Allah’a kulluktur, kulluk görevimizi iyi yapmaya gayret edeceğiz, işte o zaman teslim ve tevekkül ile beraber Allah’ın himâyesinde olacağız. Çünkü Allah Mü’min ve Müheymin’dir, Allah hâfızdır el-Hâfîz, yani kullarını korur esirger ve muhafaza altında tutar, koruması altında tutar. Allah’ın koruduğuna kimse bir şey yapabilir mi? Onun için ey Müslüman gel teslim ol Allah’a (Celle Celâlüh) ve tevekkül de bulun! Bunu becerirsen Allah’tan bunu iste, yakîni iste. Allah’ın rızâ hâlini iste. Yakîni ve rızâ hâlini kazanırsan her şeyi kazanmış olursun.

 

Abdü’l-Habîr İbnu Kays İbn-i Sâbit İbn-i Kays İbn-i Şemmâs an-Ebîhî an-Ceddihî (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: „Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm)’a Ümmü Hallâd adında bir kadın yüzü örtülü olduğu hâlde gelerek Allah yolunda öldürülmüş olan oğlu hakkında sormak istedi. Ashâbtan biri kadına: „Sen, yüzü örtülü olduğun hâlde gelip oğlundan mı soracaksın?“ dedi. Kadın: Oğlumu kaybetti isem de hayâmı kaybetmedim“ dedi. İşte gördün mü İslam kadınını, aslan, kahraman İslam kadını bu işte.

Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) kadına:

“Oğlun iki şehit mükâfatı elde etmiştir!” dedi. Kadın:

“-Bunun sebebi nedir, ey Allah’ın Rasûlü?” dedi. Bakın, Sevgili Peygamberimiz (Aleyhissalâtu Vesselâm) şu cevabı verdi:

“Çünkü onu Ehl-i Kitap öldürdü!”.

İşte bunu da Ebû Dâvûd haber vermektedir. Bakın Hristiyan ve Yahûdî’nin öldürdüğü bir Müslüman’a Allah iki şehit sevabı veriyor. Bunun sebebi nedir? Çünkü İslam’ın îmânının içinde bütün milli îmân geçmişin geleceğin değerlerinin hepsi İslam içinde olduğu için Müslüman çok şey kazanıyor.

 

Dakika 10:35

 

 

Müslüman’ın îmânı gerçek îmândır. Hristiyan, Yahûdî eğer gerçek îmân etseydi kendi kitabına derhal Müslüman olması gerekiyordu. Müslüman olsaydı ona da iki ecir verilecekti iki kat sevap da ona verilecekti ama hepsini kaybetti Müslüman olmadığı için.

 

Sehl İbnu Huneyf (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor; “Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm): “Kim sıdk ile Yüce Allah’tan şehit olmayı talep ederse, Yüce Allah onu şehitlerin derecesine ulaştırır, yatağında ölmüş bile olsa” buyurdu.

 

Ey Müslüman, halis bir îmân İslam niyetini taşı, senin ruhun şahlanan bir ruhtur, milli ruh, İslam ruhu. Her an için meydanlarda kahramanca cihâd eden kalp ve ruhun îmânın sahibi sensin ey Müslüman! Bu niyeti taşı, kahramanca her an Allah’ın emrinde cihâd etmeyi o yolda şehit olmayı niyetinde bu aslanı besle. Her an şehit olmaya hazırım diyen bir niyetin, samîmî, ihlâs dolu bir niyetin olsun. Bu niyetin sen de oldukça yatağında ölsen bile şehitsin şehit. İşte Peygamberimiz veriyor bu müjdeyi. Bizim haddimize mi düşmüş, Kur’an-ı Kerim’de sahîh hadis-i şerifte olmayan şeyleri kimseye söylemeye bizim haddimize mi düşmüş söylersek yanlış yapmış oluruz, doğruların adresi İslâmî ilimlerdir.  O da Kur’an-ı Kerim, sahîh sünnet, icmâ ve kıyastır. İşte size aslî delillerden bilgi vermeye bilgi almaya bilgi vermeye çalışıyoruz. Sevgili dostlarımız, bu haberi de Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî, İbn-i Mâce gibi muhaddislerimiz haber vermektedir.

 

Ebû Mâlik el-Eş’arî (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor: “Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) buyurdular ki:

 

“Kim Yüce Allah yolunda evinden ayrılır, sonra da öldürülür yahut atı veya devesi (yere atıp) boynunu kırar veya bir zehirli sokar veya yatağında ölürse Allah’ın dilediği hangi musibetle ölmüş olursa olsun şehit olarak ölür” buyruldu. Peygamberimizden gelen haber, bunu da Ebû Dâvûd haber vermektedir.

Ebû Davud’un diğer bir rivâyetine bakıyoruz ki bakın ne haber veriyor; “Rasûlullah’a (Aleyhissalâtu Vesselâm): “Ey Allah’ın Rasûlü, kim cennete gidecek?” diye sorulmuş. O’da şu cevabı vermiştir; “Peygamber cennetliktir, şehit cennetliktir, çocukken ölen cennetliktir, diri diri gömülen çocuk cennetliktir”. Ebû Dâvûd haber veriyor yine bunu da.

 

Çocuk tâbirinin içine buluğa ermeyen kız, erkek bütün çocuklar dâhildir. Gayrimüslim çocukların durumu çeşitli rivâyetler muvacehesinde tartışılmış ise de esas olan onlarında cennetlik olmalarıdır. Diri diri gömülen kız çocuğunun kıyâmet günü hangi günah için öldürüldüğü kendisine sorulduğu zaman, ey çocuk kâtilleri, o çocukların diri diri o zamanın putperestleri kız çocuklarını diri diri canlı canlı gömüyorlardı.

 

Dakika 15:56

 

Bugün dünyada bunun kılık kıyafet değiştirilmiş bu cinâyet devam ediyor dünyada. Evet, bunları anlatmaya insanın vicdanı bile tahammül edemiyor. Bugünün cinâyetleri daha farklı, o günkü câniler bugün başka türlü câniler devam ediyor. “Diri diri gömülen kız çocuğunun kıyâmet günü hangi günahı için öldürüldüğü kendisine sorulduğu zaman”.

 

Ey kâtiller, Müslüman olun, kâtillikten vazgeçin! İnsanlığın koruması, kurtulması İslam’a bağlıdır. İster inan ister inanma bu bir gerçek. İslam’ın insanlığı kucaklaması Allah’ın merhametinin insanlığı kuşatmasıdır, Allah’ın rahmetinin insanlığı kuşatmasıdır. Allah’tan daha merhametli, ondan daha nâmütenâhi uçsuz bucaksız rahmet sahibi başkası var mı? İslam Yüce Allah’u Teâlâ’nın rahmetinin, merhametinin, ilminin tecellîsidir, adâletinin tecellîsidir. Bütün güzelliklerin tecellîsidir bunun adı İslam’dır. Tekvîr Sûresi’nin 8 ve 9’uncu âyet-i kerimesinde Cenab-ı Hak böyle buyuruyor. “Diri diri gömülen kız çocuğunun kıyâmet günü hangi günahı için öldürüldüğü kendisine sorulduğu zaman” sorulacak kimsenin yaptığı yanına kalmayacak. Herkes hesaba çekilecek. Ağaymışsın, paşaymışsın, işçiymişsin, patronmuşsun fark etmez. Allah’a hesap vereceksin. İster inan ister inanma bu bir gerçek, hakîkat. Seni yoktan yaratan Allah öldürüp diriltecek, mahşere getirecek, büyük mahkemede hesaba çekecek. O mahkemenin hâkimi Allah’u Teâlâ’dır. Bütün hâkimler de orada Allah’a hesap verecek. Hâkimlerin hâkimi, hükümdarlar hükümdarı, şahlar şahı, esir muktedir hükümdar Yüce Allah’ın kendisidir. Orada şefaatçi, şefaat-i uzmanın sahibi Hz. Muhammet’tir ve onun yanında diğer Peygamberler, âlimler, şehitlerdir. Aklını başına al! Biz hatırlatıyoruz ister kulaklarını tıka, duymayayım de istersen bütün pür dikkat iyi anla, iyi dinle. Bunun kârı da sana zararı da sana. Kulağını tıkarsan bunu zararı kime? Kör, sağır olarak mahşere geleceksin. Sana, zararı sana. Kur’an-ı Kerim’e, İslam’ın ilimlerine kulağını tıkayanlar mahşere kör, sağır, ahraz olarak geleceklerdir. Niye? Dünyada sen bunları anlamadın dinlemedin, anlamak, dinlemek istemiyordun. Aç Kur’an-ı Kerimi de bak, sana mahşere sen kör sağır olarak gelince diyeceksin ya Rabbi ben kör sağır değildim.

 

Dakika 21:05

 

Cenab-ı Hak sana diyecek. Sen gerçeklere kulağını tıkayan sen değil misin? Gerçeklere göz yumup oradan sıvışan çekip giden adam sen de deyip de İslam’a hiç yaklaşmayan, Kur’an’ı anlayıp dinlemeyen sen değil misin? Anlayacaksın, dinleyeceksin, öğreneceksin, îmân edeceksin, Amel-i Sâlih işleyeceksin. Allah’ın emrinde kul, Peygambere tâbî olan bir ümmet olacaksın. Görevin bu sen bunun için yaratıldın. (وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ ). Unutma bu âyeti kerimeyi de! Hiçbir âyeti unutmaya sakın unutayım deme, Peygamberimizin hiçbir sözünü unutayım deme! İslam’ın ilimlerine kalbini ver. Kalp kulağını dinle. Bütün gayretini oraya bağla. O zaman Allah’u Teâlâ’nın ebedî zenginliği içinde sana fakirlik yoktur. Çünkü Allah’ın himâyesinde olan bir adama Allah gerçek zengin, ‘’El Ganiyyul Muğnî’’ Allah’ın kendisi. O’nun hıfzın da, O’nun rahmeti fazlı içinde olan bir insana ebediyyû’l-ebed fakirlik yoktur. İyi bir Müslüman ol ebedî zengin ol. Allah’a teslim ol tevekkül de bulun. Allah ebedî zengin ama O’nun hiçbir şeye ihtiyacı yok kuluna vermeyi seviyor. Sende almayı öğren, istemeyi öğren. Kula gidip de el açma, kula yalvarma, bütün varlığınla Allah’a yalvar, Allah’tan iste ama yalvarış iki türlüdür. İbadet ederek, îmân ederek, amel işleyerek, gerçek yalvarış budur buna fiili dua denir. Bir de kavlî dua, sözlü dua vardır.  Gerçek görevini yaparak eğer fiili duayı bir de kavlî duayı yaparsan ikisi de geçerli olur. Allah’a isyân ederek Allah’tan iste, bu kavlî duadır. Farzları terk ediyorsun, vacipleri terk ediyorsun, sünnetleri terk ediyorsun, haram, helâle dikkat etmiyorsun. Burada bir sen âsî ve zâlimsin. Hem isyân edeceksin Allah’a hem de Allah’tan isteyeceksin. Tokadı yediğin ile cehennemi dibine bulursun. Tövbe istiğfâr et günahlarına. İsyân etme itaat etmeye gayret et zaten âcizsin. Aczi olan insanlar aczini bilen insan en güzel ibadetleri yapsa, yapıyor zaten peygamberler ama en çok Allah’tan korkan onlar, âlimler en güzel ilmi biliyorlar en çok korkan onlar en çok ağlayan sızlayan onlar. Niye? Kendi aczini biliyor. Âcizin Kâdir’e karşı kulluğu dört dörtlük olma şansı var mı? Ancak imkânı dâhilinde imkânları dâhilinde gücünün yettiği kadarını yapabiliyor. Ötesine gücü yeter mi? Sen burada aczini bil, zaten senin acizliğin de ki eksiklik sana yetip artıyor. Bir de sen tut Allah’a isyân et, verdiği imkânları isyânda kullanıyorsun, itaat de kullan.

 

Dakika 25:50

 

Evet, sevgili dostlarımız!

 

Bakın Ebu’n-Nasr (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri haber veriyor. “Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) Uhud şehitlerine uğradı ve: “İşte bunlar var ya bunlar için şehadet ederim” dedi. Ebû Bekir (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri: “Ey Allah’ın Rasûlü biz onların kardeşleri değil miyiz? Onlar nasıl Müslüman oldular ise biz de Müslüman olduk, onların cihâd etmeleri gibi biz de cihâd ediyoruz!” dedi. Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) şu cevabı verdi;

 

“Evet, (söylediğiniz hususlar doğru), ancak benden sonra ne gibi bidatlar çıkaracağınızı bilemiyorum” diyor.

Ey hak yoldan, bidat yollarına sapanlar, bu hadis-i şerifi iyi anlayın!

 

Hazreti Ebû Bekir (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri ağladı, ağladı ve sonra:

 

“-Yani biz senden sonra yalnız kalacağız? (diye eseflendi). Bu da Muvattâ’nın haberidir. Allah’ın himâyesine her an sığın ey Müslüman.

 

(Allâhümme elhimnî rüşdî ve gınî şerre nefsî). Bu dua gibi dualara devam et.

 

Uhud ‘da 64’ü Ensâr’dan, 6’sı Muhâcirinden olmak üzere 70 Müslüman şehit düşmüş idi. Evet Hz. Câbir ’in (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) babası 9 tane kız çocuğunu yetim bırakmıştı. Sadece ve sadece Allah’ın rızâsını düşünüyordu. Bunların hepsi böyleydi. Enes İbnü Nadr;

 

“Ben cennetin kokusunu duyar gibi oluyorum”. Daha savaşın başlangıcında böyle diyenler vardı. “Ben cennetin kokusunu duyar gibi oluyorum” diyerek savaşa katılmıştır. Evet, cennet kokusu geliyor şehitlere.

Amr İbnu Cenup gibi bazıları savaşa giderken: Ya Rabbi, beni artık aileme döndürme, şehâdeti nasîb eyle diye dua etmiştir. Bazıları yaşlı oldukları için Hz. Peygamber (Aleyhissalâtu Vesselâm) tarafından şehirde bırakıldıkları hâlde şehit olmak ümidiyle habersizce savaşa katıldılar. Sâ’d İbn-i Vakkâs ve Hüseyin İbn-i Câbir bunlardandır. Şârihler îmânlarının sıhhatine, büyük günahlardan uzak olduklarına, dini tebliğ ve tağyir etmediklerine, dünya menfaatleri için aralarında rekâbet ve kıskançlık yapmadıklarına vesâire diye biraz daha açarlar. Yani Peygamberimizin onlar hakkında ben şahidim, bunlar cennetliktir buyurmasını açıklıyorlar.

 

Evet, sevgili dostlarımız, işte müjdeler, fâni dünyayı değerlendiren zât-ı muhteremler, büyük kahramanlardan bir grup şehitlerdir. “Peygamberler, Sıddıklar, Şehitler, Sâlihler” en öndedirler. Protokol böyle işler, Kur’an-ı Kerim’deki protokol budur. Tekrar ediyorum “Peygamberler, Sıddıklar, Şehitler, Sâlihler”. Onun için sıdıkların içerisinde gerçek âlimlerin hepsi bulunmaktadır. Şehitlerin içinde de bütün şehit olanlar, kahramanlar olduğu gibi yine îmânda kemale ermiş, ilim irfân da kemâle ermiş, sürekli şehit olmayı isteyen, Allah yolunda ölenler, öldürülenler. İki gruba dikkat et, Allah yolunda kimisi yatağında ölür ama Allah yolunda ölür, bu da şehittir. Biri de Allah yolunda öldürülür. Bu da apaçık bir hakîkî şehittir. Şehitler hükmî ve hakîkî olarak kısımlara ayrılırlar.

 

Evet, kıymetliler İnşâ’Allah bundan sonraki dersimizde cihâdın vacip olması konusunda ve cihâda teşvik konusunda bir sonraki dersimiz oradan başlayacaktır İnşâ’Allah’u Teâlâ.

 

Dakika 32:41

 

(Visited 29 times, 1 visits today)