HadısŞerifKülliyatı 148-01

148- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 148

148- Hadis-i Şerif Külliyâtı Ders 148

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

اَلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ*

وَالصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينَ*

‘’ Rabbi eûzu bike m‘in hemezâtiş şeyâtîn ve eûzu bike Rabbi en-yahdurûn’’

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

 

Sevgili dostlarımız,

 

Haccın fazileti hakkında derslerimiz devam ediyor, hadis-i şerifler külliyâtından keşif notları.

 

Ebû Bekir İbnu Abdirrahman anlatıyor (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn); Bir kadın Rasûlullah’a (Aleyhissalâtu Vesselâm) gelerek: “Ben haccetmek için hazırlık yapmıştım. Bana (bir mâni) arız oldu ne yapayım?” “Ramazan’ı Şerif’te umre yap, zîrâ o ayda umre tıpkı hacc gibidir” buyurdu Sevgili Peygamberimiz. Bu da Muvattâ, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî, İbn-i Mâce gibi muhaddislerimiz haber vermektedir.

 

Hz. Âişe’yi Sıddıkâ (Radıyallâhu Anha ve Erdahünne Erdahüm Ecmaîn) Annemiz anlatıyor; “Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) buyurdular ki: Hiç bir kul, kurban günü, Allah indinde kan akıtmaktan daha sevimli bir iş yapamaz. Zîrâ kesilen hayvan, kıyâmet günü boynuzlarıyla, kıllarıyla, sınnaklarıyla gelecektir. Hayvanın kanı yere düşmezden önce Allah indinde yüce bir mevkie ulaşır. Öyle ise, onu gönül hoşluğu ile îfa edin.“ (Rezîn şunu da açıklamıştır: „Kurban sahibine, hayvanın her bir tüyü için sevap vardır.“). Büyük hayvan kesmenin daha sevaplı olduğu anlaşılmaktadır, sınnak, tırnağa tekâbül eden kısma denir, kurbanlıklarda paça denen kısımlardır.

 

Evet, sevgili dostlarımız Ebû Bekir Sıddık (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor; Rasûlullah’a (Aleyhissalâtu Vesselâm): “Hangi hacc daha efdâldir?” diye sorulmuştu. “Yüksek sesle telbiye getirilip, kurban kesilerek yapılan hacc!” diye cevap verdi. Bunu da Tirmizî haber veriyor.

Hanefî mezhebine göre en efdâl hacc da mezkûr kurbanın vacip oldu hacc-ı kırandır. Azık ve binek işte hacc için bu iki şey varsa temelde bunlar nedir? Allah’ın Rasûlü: “Bana yol nedir?” diye soruldu da: “Azık ve binektir” diye cevap verdi.

 

Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor; “Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) buyurdular ki: “Küçüğün büyüğün, zayıfın, kadının cihâdı hacc ve umredir.” Nesâî, İbn-i Mâce haber veriyor. Öyleyse cihâda muktedir olamayan sözgelimi çocuk kadın veya yaşlı birisi hacc veya umreyi yaparak aynı sevabı kazanabilecektir. Çünkü yüce İslam’da herkesin gücüne göre teklif vardır.

 

Dakika 5:01

 

Haccın vücubu hakkında da bakın Peygamberimizden gelen haberleri sizlere duyurmaya çalışalım;

Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri,
Bir gün Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm)  bize şöyle hitap etti: „Ey insanlar, size hacc farz kılınmıştır. Şu hâlde haccı edâ edin. Cemaatte bulunan bir adam: „Her sene mi, Ey Allah`ın Resulü?“ diye sordu. Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) cevap vermedi. Adam sorusunu üç kere tekrar etti. Bunun üzerine: „Ben sizi bıraktıkça siz de beni bırakın, (Mademki sükût ettim, niye sormada ısrar ediyorsunuz?) Şâyet (sorunuza) „Evet!“ deseydim, her yıl haccetmek vacib oluverirdi (yani farz olurdu) ve buna güç yetiremezdiniz. Şunu bilin ki, sizden öncekileri helâk eden şey, çok sual sormaları ve peygamberleri hakkında ihtilâflarıdır. Size bir iş emrettiğim zaman, bunu gücünüz yettiğince îfa edin (yerine getirin), bir yasaklamada bulunduğum vakit de ondan kaçının (bu emir ve yasakla ilgili olarak aklınıza gelen her şeyi sormaya kalkmayın)“ Buhârî, Müslim, Nesâî bunu da haber vermektedir.

 

Evet, Peygamber Efendimize soru da ısrar etmek kendi boynuna yük almaktır, kendi boynuna yük almakla kalmaz ümmetin de boynuna yüklenmesine sebep olurdu. Bakın Peygamberimiz sükût etti de ümmetini her yıl farz olmaktan kurtarmaya çalıştı. Namaz oruç zekât gibi ibadetlerin tekerrür etmesi sebeplerinin tekerrür etmesi sebebiyledir. Haccın sebebi olan Beytü’l Haram tekerrür etmediği için ömürde bir defa umre emre uymakla farz düşer. Hanefîlerin ekseriyetince benimsenen görüş budur.

Evet, sevgili dostlarımız, çünkü namaz günde beş kere sana farz kılınmıştır her gün, oruç senede zekât da yıllıktır. Onun için bunların sebepleri ne yapıyor? Tekerrür etmesi sebebiyle farz olmuşlar. haccın sebebi olan Beyt’ül Haram tekerrür etmediği için ömürde bir defa umre yapmakla, emre uymakla farz olan haccı yerine getirmekle farz düşer. Hanefîler bu hükümdedirler. Yüce Allah’ın Kitâb’ında helâl kıldıkları helâl, haram kıldıkları da haramdır. Sükût buyurdukları da affa mazhârdır. Öyleyse Yüce Allah’ın affettiğini kabul edin, zîrâ Allah hiçbir şeyi unutmamıştır. Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) şu âyet-i kerimeyi okudu; “Rabbin unutkan değildir” (Meryem Sûresi âyet 64). “Yüce Allah (Celle Celâlüh) bir kısım farzlar koydu. Sakın bunları terk etmeyin, bir kısım da yasaklar koydu, sakın onları çiğnemeyin, haddi tecâvüz etmeyin haram işlemeyin. Bir kısım şeylerde de unutarak değil size merhametinden sükût buyurdu sakın onları kurcalamayın”.

 

Dakika 10:00

 

Evet, Sevgili Peygamberimizden ümmetine irşadı hükümlerdir. “Aşırılar helâk olmuştur” buyurdu. Ey insanoğlu hiçbir konuda aşırı hareket etme, onun için aşırılar helâk olmuştur buyruldu.

 

Hz. Ali (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor; Rasûlullah Efendimiz şöyle buyurdular; „Kim kendisini Beytullahi`l-haram`a ulaştıracak kadar azık ve bineğe sahip olduğu halde haccetmemişse onun Yahûdî veya Hristiyan olarak ölmesi arasında fark yoktur. Zîrâ Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur: „Oraya yol bulabilen insana, Allah için Kâbe’yi haccetmesi gerekir.” (Ali İmran Sûresi âyet 97), bunu de Tirmizî haber vermektedir ayrıca.

 

Evet, sevgili dostlarımız, maddî imkâna rağmen farz olan haccı terk etmek ya bunun vacip olduğunu inkâr ve istihfaftan gelir bu ise küfürdür ya da Emr-i İlâhî’ye isyândan gelir. Öyleyse küfre düşerek Yahûdî veya Hristiyan mertebesine inme tehlikesiyle baş başadır.

 

İbnu Abbâs (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor;

 

Akra` İbnu`l-Habis (Radıyallâhu Anh), Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) `a: „Hacc her sene midir, ömürde bir kere midir?“ diye sordu. Rasûlullah Aleyhissalâtu Vesselâm): „Bir keredir, fazla yapan nâfile olarak yapmış olur!“ buyurdular. Bunu da Ebû Dâvûd, Nesâî, İbn-i Mâce haber vermektedir.

 

Evet, sevgili dostlarımız!

 

İbnu Abbâs (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Rasûlullah’ın (Aleyhissalâtu Vesselâm) şöyle dediğini rivâyet etmiştir; “İslam’da Hac yapmamak (sarûret) yani böyle bir durum yoktur.” Ebû Dâvûd haber veriyor.

Görüldüğü üzere İslam’da (sarûret) yoktur hadisi hacc yapabilecek güçte olan kimseye kadın olsun erkek olsun hacc etmemek için ileri sürebileceği her çeşit mâzeret kapısını kapamaya müteveccihtir. Hadis-i şeriften ruhbanların ki tarzında bekârlığın reddi ile anlaşılabilir. Zîrâ İslam başkaca mâzeret olmadıkça dindarlık ve züht mülâhazaları ile bekâr kalmayı câiz görmemiştir tecviz etmemiştir, meşrû addetmemiştir yani meşru değildir.

 

Yine İbnu Abbâs (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor; Rasûlullah’ın (Aleyhissalâtu Vesselâm) şu sözünü rivâyet etmiştir; “Hacc yapmak isteyen acele davransın.” buyurdular bunu da Ebû Dâvûd haber veriyor. “Zîrâ sizden kimse başına ne gelecek bilmez, hastalanacak mı fakir duruma mı düşecek” bu hadisi şerife dayanan Ebû Hanîfe İmâm-ı Mâlik ve bir kısım Şâfiî Ulemâsı haccın fevri bir vecibe olduğunu ileri sürmüşlerdir, terâhi değil fevrîdir demişler, (yani haccın farz olduğu sene haccına git) diyor. Bunu erteleme diyor.

 

Dakika 15:05

 

Hz. Câbir (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor; “Rasûlullah’dan (Aleyhissalâtu Vesselâm): “Umre vacip midir?” diye sorulmuştu, şu cevabı verdi: “Hayır! Ancak umre yapmanız faziletli bir ameldir.” bunu da Tirmizî haber veriyor. Bir kısım âlimler Şâfiî, Ahmet Bin Hanbel vesâire umrenin vacip olduğunu söylerken diğer bazıları İmâm-ı Mâlik, Ebû Hanîfe İmâm-ı Âzâm vesâire nâfile olduğuna hükmetmişlerdir. Tabii kaynakların hepsi incelendikten sonra fakihlerimiz bu hükümleri açıklarlar.

 

İbnu Abbâs (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretlerinin “Umre vaciptir” dediği rivâyet olunmuştur. Bunu da Tirmizî haber veriyor. Tabii ki burada bütün kaynaklar incelenince kanaatini ne yapar Fâkih bu hüküm üzerine koyar.

 

Şimdi de dersimiz mîkâtlarla devam edecektir.

 

Mîkât; Hacc için gelenlerin ihrâm giymeleri şart olan yerlerden her birine mîkât denmektedir. Zülhuleyfe, Zât-ı Irk, Cuhfe, Karn, Yelemlem gibi. Mekke’de bulunanların hacc için mîkâtı Mekke’dir, umre için Mekke’nin Harem Bölgesi’nin dışında ihrâm giymesi gerekir. Bu maksatla Mekke’ye en yakın (Tenim) mevki vardır. Oraya gidip ihrâm giymesi gerekir ihrâm giyme vaktine de mîkât denir. Mîkât mahallerinden önce de ihrâma girilebilir. İhrâm ile ilgili yasaklar ihrâmın giyildiği yerden itibâren başlar mecbûrî ihrâm giyme yerleri gelinen istikametlere göre şöyledir:

Zülhuleyfe, Medine istikâmetinden gelenlerin mîkâtıdır, Mekke’ye en uzak mîkâttır Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm), vedâ haccında burada ihrâma girmiştir, şimdilerde Abar-ı Ali veya Ebyar-ı Ali denilmektedir, Mekke’ye 450 kilometre uzaklıktadır. Cuhfe Şam yönünden gelenlerin mîkâtıdır, Mekke’ye 187 kilometre mesâfededir. Zat-ı Irk Irak istikâmetinden gelenlerin mîkâtıdır. Karn “Necid bölgesi” cihetinden gelenlerin mîkâtı olup Mekke’ye 54 kilometre mesâfededir. Yelemlem, Yemen tarafından gelenlerin mîkâtıdır Mekke’ye uzaklığı 54 kilometredir. En yakın olanı bu ikisidir “Karn ile Yelemlem ”dir. Haccın farz vacip ve sünnet olan herhangi bir fiiline haccın kuralları menâsik denmiştir. Kızıldeniz’in Süveyş cihetinden gelenler Cuhfe yakınındaki “Râbiğ” hizasında, Cidde tarafından gelenler Cidde de ihrâma girmektedirler, buralar da mîkât sayılmaktadır.

 

İbnu Ömer (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri dedi ki: “Hac ayları Şevval, Zilkâde ve Zilhicceden de 10 gündür” buyurdular.

 

Dakika 20:01

 

Bunu da Buhârî haber vermektedir. “Şevval, Zilkade, Zilhicceden de 10 gün”, “Hacc bilinen aylardandır o aylarda hacca girişen kimse bilmelidir ki hacda kadına yaklaşmak sövüşmek, dövüşmek yoktur.” (Bakara Sûresi 197)’de buyrulmuştur. İmâm-ı Mâlik bütün Zilhicce ayının hacc mevsimine dâhil olduğunu kabul etmiştir. Evet, bu da bir zenginliktir ayrıca.

 

Hişâm İbnu Urve merhum anlatıyor; “Abdullah İbnu Zübeyr (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Mekke’de 9 yıl ikâmet etti. Bu esnâda Zilhicce ‘nin hilâli ile yüksek sesle telbiye’ye başladı. (kardeşi) Urve de onunla aynı şeyi yapardı”. Bunu Muvattâ haber vermektedir.

 

Kâsım İbnu Muhammed anlatıyor; Hz. Ömer (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Mekkelilere şöyle hitap etti; “Ey Mekkeliler! Ne oluyor da uzak diyardan gelenler saçları dağınık vaziyette iken sizler yağlanıyorsunuz?” bunu da Muvattâ haber vermektedir.

Terviye, suya kandırmak veya gördüğü rüya üzerine düşünmek demektir. Mekke’de kana kana su içerek yola çıktılar ve böyle yaptıkları için o güne (Terviye günü) denmiştir. Hz. İbrâhim oğlu İsmâil ‘in kurban edilmesi ile ilgili rüyayı da o gece görmüş bunun için de o güne (Terviye günü) denmiştir.

 

 

Evet, sevgili dostlarımız!

 

“Ata’ya Mücâvir (Mekke’de ikâmet eden) hacc için ne zaman telbiye de bulunur?” diye sorulmuştu. Şu cevabı verdi; “İbnu Ömer (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) mütemeddi olarak gelince, (Terviye günü), öğleyi kılıp, devesine bindi mi hacc için telbiye de bulunurdu.” Bunu da Buhârî Şerif haber veriyor.

“Ben Rasûlullah’ı (Aleyhissalâtu Vesselâm)bineği yola çıkarıncaya kadar telbiye yapar görmedim diye cevap vermiştir.

 

İbnu Abbâs (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) şunu söylemiştir; “Hacc için, sadece hacc aylarında ihrâma girmek sünnettendir”. Bunu da Buhârî Şerif haber veriyor.

Hacc ayları: “Şevval, Zilkâde ve Zilhiccedir”.

 

İbnu Ömer (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor; “Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) buyurdular ki: “Medineliler Zülhuleyfe ’de, Şamlılar Cuhfe ’de, Necidliler Karn ’da ihrâma girer telbiyeye başlar.” Bunu da Buhârî, Müslim, Muvattâ, Tirmizî, Ebû Dâvûd, Nesâî haber vermişlerdir.

 

Evet, sevgili dostlarımız, bir rivâyette İbnu Ömer der ki: “Bizzat işitmemek ile berâber, bana söylendiğine göre, Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) buyurmuştur ki: “Yemeniler de Yelemlem ’de ihrâma girerler.” Bunu da yine Buhârî, Müslim haber vermektedir.

İnşâ’Allah’u Teâlâ derslerimiz yine mîkâtlarla ilgili haccla ilgili devam edecektir. Cenab-ı Hak bütün amelleri ihlâs ile yapılan amel-i sâlih ameller işleyen zümreye ilhâk eylesin. Îmânlarımızı kâmil eylesin amellerimizi sâlih eylesin. Kendi yolunda Cenab-ı Hak sıhhat afiyetle ona hakîkî kulluk yapmayı nasîb eylesin.

 

Dakika 25:34

 

(Visited 42 times, 1 visits today)