HadısŞerifKülliyatı 154-01

154- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 154

154- Hadis-i Şerif Külliyâtı Ders 154

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

 

‘’Elhamdülillahi Rabbi’l-âlemin Vessalâtü Vesselâmü Alâ Rasûlüna Muhammedin ve Alâ Âlihi ve Sahbihî Ecmaîn’’

Eûzü bikelimâtillahittammâti min gadabih ve elimi igâbih ve şerri ibâdih ve min şerri hemezâtiş şeyâtîn ve eûzu bike Rabbi en yahdurûn’’

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

 

Çok sevgili ve muhterem efendiler,

 

Hacc-ı temettü ile ve haccın iptali ile ilgili derslerimiz devam ediyor.

 

İkrime anlatıyor; İbn-i Abbâs (Radıyallâhu Anh) Hazretlerine Mut’a-tul Hacdan sorulmuştu şu cevabı verdi; “Vedâ haccında Muhâcirler, Ensârîler ve Rasûlullah’ın (Aleyhissalâtu Vesselâm) zevceleri hep ihrâma girdiler, biz de girdik. Mekke’ye geldiğimiz zaman Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm): “Kurbanlık nişanlayanlar hâriç, herkes hacc için giydiği ihrâmı umreye çevirsin” diye emretti. Evet, “herkes hacc için giydiği ihrâmı umreye çevirsin” diye emretti. Biz de Beytullah’ı tavaf ettik. Safâ ve Merve de Say’ı yaptık, (ihrâmdan çıkar)ak kadınlarımıza geldik, elbiselerimizi giydik. Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) şunu da söylemişti; “Kim kurbanlık nişanlamışsa kurbanlığı mahallîne varıncaya kadar ihrâmdan çıkmasın!” Terviye akşamında (yani zilhiccenin 8’inci günü) bize hac için ihrâma girmemizi emretti. (Harem bölgesinin dışına çıkarak ihrâmlarımızı giyerek hacca başlayıp) menâsiki tamamladığımız zaman yani haccın kurallarını Mekke’ye geri gelip Beytullah’ı, Safâ ve Merve’yi tavaf ettik. Böylece haccımız tamamlanmış âyet-i kerimenin buyurduğu üzerine (Meâlen): “Haccı da umreyi de Allah için tam yapın. Fakat (herhangi bir sebeple bunlardan) alıkonursanız, o hâlde kolayınıza gelen kurban gönderin…” (Bakara Sûresi’nin 196’ncı âyet-i kerimesi)nden bunları anlamaktayız. “Üzerimizde kurban borcu kalmıştı” diyor, Buhârî bunu haber veriyor.

 

Ebû Zer Hazretleri (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) demiştir ki; “Hacda mut’a sadece Muhammed’in (Aleyhissalâtu Vesselâm) Ashâbına hastır”. Bunu da Müslim, Ebû Dâvûd, Nesâî, İbn-i Mâce haber vermiştir.

Ulemânın buradaki getirdiği açıklığa göre buradaki mut’anın mânâsı haccı bozarak umre yapmaktır. Yani hacca niyet etmiş sonra ondan vazgeçerek umreye niyet etmesi ki umreyi tamamladıktan sonra, tekrar hacca niyet etmesidir. İşte bu hacc-ı temettüdür, ihrâmdan çıktıktan sonra terbiye günlerinde tekrar hacc için ihrâma girme zamanı hacca başlamasıdır.

 

Dakika 5:02

 

Veda haccında ashâba helâl kılınmıştır. Sonraki yıllarda câiz görülmemiştir.

 

Ebû Cemre anlatıyor; İbn-i Abbâs (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretlerine mut’a’dan sordum: “Bana onu yapmamı emretti, hacda kesilen kurbandan sordum. “Bu hususta” dedi, “deve veya sığır, davar veya kana ortak olmak imkânların var, (bunların hepsi meşrudur). Ebû Cemre der ki; insanlar mut’ayı mekruh addediyorlardı. Eve (gelip uyudum). Rüyamda birisini gördüm (bana gelip); “Makbul umre, mebrûr hacc!” diye müjdeledi. Hemen İbn-i Abbâs (Radıyallâhu Anh) Hazretlerine gelip haber verdim. Bana: “Allah’u Ekber! Ebû’l-Kâsım’ın (Aleyhissalâtu Vesselâm) sünneti!” dedi. Bunu da Buhârî, Müslim haber vermektedir.

 

İbn-i Ömer (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri demiştir. Kim hacc aylarında umre yapar, sonra Mekke’de hacc zamanı gelinceye kadar ikâmet ederse bu kimse, hacc da yaparsa mutemettidir. Bu durumda kolayına gelen bir kurban kesmesi vâcip olur. Eğer kurban bulamazsa, üç günü hac sırasında, yedi günü de döndüğü zaman olmak üzere (on gün) oruç tutar.

İmâm-ı Mâlik derki; “Bu hüküm, o kimsenin hac zamanına kadar orada ikâmet etmesi ve aynı sene içinde hac yapması hâlinde câridir”.

Muvattâ’nın bir diğer rivâyetinde de der ki; “Yüce Allah’a yemin olsun, haccdan önce umre yapıp (bu sebeple) kurban kesmem, hacdan sonra Zilhicce ayında umre yapmamdan daha sevimlidir”.

 

Abdurrahman İbn-i Harmele el-Eslemî anlatıyor; “Bir adam gelip Saîd İbnü’l Müseyyeb’e: “Haccdan önce umre yapayım mı?” diye sormuştu.

Şöyle cevap verdi; “Evet, Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) hacc yapmazdan önce umre yaptı” diye cevap verildi.

 

Hz. Âişe-i Sıddıkâ annemiz (Radıyallâhu Anha ve Erdahünne ve Erdahüm Ecmaîn) şöyle demiştir ki: “Oruç, umre yapıp hacca kadar temettüde bulunup da hac için ihrâma girmesinden Arefe gününe kadar kurban bulamayan kimse içindir. Eğer orucu tutmazsa, Mina günlerinde tutar”. Evet, bunu da İbn-i Ömer (Radıyallâhu Anh) Hazretleri de böyle hükmediyordu. Bunu da Muvattâ haber veriyor.

 

Sevgili dostlarımız,

 

Tekrar hatırlatmakta fayda var bunlar hadis-i şeriflerdir bu hadis-i şeriflerin hükmünü fâkihler Fıkıh İlminde açıklamışlardır. Buralardan anlayamadığınız kısımları fâkihlerin fıkıh ilminden oradan zaten anlatıldı bunlar, Amelde Fıkh-ı Ekber derslerimizde bunların hepsi anlatıldı. Burada da hadis-i şerifler külliyâtından sizlere keşif notları veriyoruz ki hadis-i şerifler İmâm-ı Âzâm’ın temsili misâli ile çiçek tarlasına benzerler. Bu nasıl ki çiçeklerden nasıl ilaç yapılacağını doktor eczacıya söyler. Hadis-i şeriflerden de nasıl hüküm çıkarılacağını fâkihlerimiz bilir.

 

Dakika 10:15

 

Hükmü onlar çıkarırlar. Onun için fıkıh ilmini ihmâl etmemek gereklidir. Amel’de Fıkh-ı Ekber’de bunları biz sizlere keşif notları olarak verdik, şimdi de o çiçek tarlasından faydalanmaya devam ediyoruz.

 

Müslim’in bir diğer rivâyetinde şöyle buyrulmuştur; “Deve ve sığır da ortak olmamız emredildi. Bizden her 7 kişi bir deveye iştirâk edecekti”.

Evet, bu da bize ayrı bir hükmü bildirmektedir. Hacc için yapılan niyeti umreye tahvil etmek herkese câizdir diye hükmedenlere Ahmed İbn-i Hanbel ve bazı Zâhirîler bu hadis delil olmuştur. Ancak İmâm-ı Mâlik, Ebû Hanîfe, İmâm Şâfiî ve başkaları hacc için yapılan niyetin umreye çevrilmesi Ashâb-ı Güzin’e has bir ruhsattır demiştir daha önce açıklandığı gibi. Hacc için yapılan niyeti herkesin her zaman umreye tahvil etmesi câiz midir? Meselesinde ulemâ büyük çoğunluğu ile hayır demiştir. Bu tatbikat sadece Ashâb-ı Güzin’e mahsus kalmış, sonraki Müslümanlar hakkında nesh edilmiş olduğu kabul edilmiştir. Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) Efendimiz, hayızlı kadın tavaf hariç haccın bütün emirlerini, kurallarını, menâsikini edâ eder. Temizlendikten sonra da tavaf ve dilerse umre yaparak haccını eksiksiz ikmâl eder.

Hz. Âişe-i Sıddıkâ vâlidemiz (Radıyallâhu Anha ve Erdahünne Ecmaîn), umrede yapabilmek için kardeşiyle tenime gidip yeniden ihram giymiştir. Evet, bunlar uygulanarak temelde yapılarak gelinmiştir.

 

Evet, sevgili ve muhterem izleyenler!

 

Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd ve Nesâî’den kaydedilen bir rivâyette: İbn-i Abbâs (Radıyallâhu Anha ve Erdahünne Ecmaîn) demiştir: Câhiliye Arapları hac aylarındaki umreyi yeryüzünde işlenebilen günahların en büyüğü biliyorlardı. Kezâ muharrem ayını da safer diye isimlendirip, bere iyileşip eser kalmadığı ve safer ayı çıktığı vakit umre yapmak isteyene umre helâl olur diyorlardı. Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) ve Ashâb-ı Güzin (Radıyallâhu Anhüm) Hazerâtı hacc için ihrâma girmiş olarak 4 Zilhicce sabahı Mekke’ye geldiler. Gelir gelmez Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) hacc niyetlerini umreye tahvil etmelerini emretti. Bu ashâp nezdinde büyük bir hâdise oldu.

Ey Allah’ın Rasûlü! “Neleri helâl addedeceğiz?” diye sordular. “Bütün ihrâm haramları helâl olacak” diye cevap verdi.

Nesâî ’den ki rivâyette eser yerine veber yün denmiştir. Mânâ yün çoğalınca olur. Kezâ safer ayı çıkınca tâbirinden sonra veya şöyle dedi: Safer ayı girince tâbiri ilâve edilmiştir.

 

Dakika 15:12

 

Buhârî, Müslim ve diğerlerinden bu haberin rivâyet edildiğini görüyoruz. Haccla ilgili bir câhiliye geleneğini yıkmıştır Peygamberimiz. Onlar hacc mevsiminde umre yapmıyorlardı, Peygamberimiz bu geleneği câhiliye putperest geleneğini yıktı attı, diğerlerinde olduğu gibi. Hattâ Hz. Âişe’nin umre yapması için Rasûlullah’ın (Aleyhissalâtu Vesselâm) gösterdiği husûsî alâkayı İbn-i Abbâs (Radıyallâhu Anha ve Erdahünne Ecmaîn) İbn-i Hibbâ’nın kaydettiği bir rivâyette bu maksatla yorumlamıştır.

 

Evet, sevgili dostlarımız!

 

“Haram ayları geciktirmek yani nesih ancak küfür de bir artış sebebidir. Onunla kâfirler şaşırtılır. Onlar bunu bir yıl helâl bir yıl haram sayarlar ki Yüce Allah’ın haram kıldığına sayıca uysunlar da varsın Allah’ın haram ettiğini helâl kılmış olsunlar. Bu sûretle de onların amellerinin kötülüğü kendilerine süslenip güzel gösterildi. Yüce Allah o kâfirler güruhunu hidâyete erdirmez”. (Tevbe Sûresi’nin 37)’nci âyet-i kerimesinde Cenab-ı Hak nesih yapanların nasıl ki küfürde daha da ileri gittiklerini açıklamaktadır.

Safer: lügat olarak boş demektir. Bu sebeple yağma ayına safer denmiştir. Müslim ve Tirmizî de şöyle gelmiştir; Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) buyurdu ki; “Umre kıyamete kadar hacca dâhil oldu. Yani umre ameli hacc-ı kıran yapmak isteyenin hacc ameline dâhil oldu”. İşte Müslim ve Tirmizî’nin haberi bu da.

 

Hacc-ı kıran yoluyla umre ile haccın birleşebileceğini hac aylarında umre yapılabileceğini tebliğ etmektedir. Şârihler Rasûlullah’ın (Aleyhissalâtu Vesselâm) hayatında hacc aylarında dört kere umre yaptığını bunlardan üçünün Zilkâde ayında birinin de Vedâ haccı sırasında cereyan ettiğini anlatırlar.

Evet, sevgili dostlarımız, İşte görüyorsunuz ki Yüce İslam putperest câhiliye geleneklerini ortadan kaldırmış, artık ebediyyû’l-ebed yenilikler, gerçek hak ve hakîkatler ile ilgili kurallar ortaya konmuştur. Ne mutlu Yüce İslam’ı doğru anlayıp doğru yaşayanlara! Yüce İslam’ı doğru anlamanın adresi fâkihlerimizin fıkıh ilmidir. Kur’an-ı Kerim’i baştan sona size tefsir ilmini verdik, onunla ilgili hadis-i şerifleri verdik fıkıh ilmini itikatta, Amel’de Fıkh-ı Ekber ilmini de verdik keşif notları olarak. Şimdi tasavvuftan da size notlar verdik, tıp ilminden de, şimdi hadis-i şerifler külliyâtından keşif notları veriyoruz. İnşa’Allah bu dersimiz ömrümüz kifâyet eder Mevlâ’nın izniyle bitirebilirsek İslam tarihini de ayrıca İnşa’Allah onu da vermeye çalışacağız oradan da keşif notları olarak.

 

Dakika 20:00

 

Kur’an-ı Kerim gerçek tarihinde bizzat kendisidir. Kur’an-ı Kerim gerçek hak ve hakîkat olan tarihtir. Ayrıca geçmişin geleceğe haberleri de vardır Kur’an-ı Kerim de. Sahîh sünnette böyledir, fıkıh ilmi de böyledir içinde tarihten nice nice haberler mevcuttur. Ama özel olarak İnşa’Allah bunları da vermeye çalışacağız. Bunlar Lütfu İlâhî olarak Rabbimizin izniyle başarı O’ndan zafer O’ndan, her şey ondan.

 

Elhamdülillahi  bi-adedi küllih ve mil’el-mîzân ve müntehe’l-ilmi ve mebleğa’r-rızâ ve zinete’l-Arş’’.

 

‘’Subhânallah Elhamdülillah Allah’u Ekber bi adedi halkıh ve mil’el-mîzân ve müntehe’l-ilmi ve mebleğa’r-rızâ ve zinete’l-Arş’’.

 

‘’Allahümme salli ve Sellim ve barik Alâ Muhammedin ve Alâ âli Muhammed bi-adedi ilmih’’

 

Evet, kıymetli ve muhterem efendiler, İnşa’Allah bir sonraki dersimizde yine hacc-ı temettü ile ilgili devam edecektir.

 

Dakika 21:31

 

(Visited 41 times, 1 visits today)