AmeldeFıkhı 162-01

162- Amelde Fıkhı Ekber Ders 162

 AMELDE FIKHI EKBER DERS 162

 

Çok kıymetli ve muhterem izleyenler bu yüceler yücesi olan rabbimize bitmez tükenmez Hamdü senalar olsun.

(Elhamdülillah mül el mizan ve mümtehel ilm ve vemeblial rıda ve zinetel arş estağfurullah hatta tuğfel Allahu Ekber hatta tuğfer Allahümme Salli ve sellim ve barik ala Muhammed ve ala ali Muhammed biadedi ilmih)

Kıymetli izleyenler; amelde Fıkhı Ekber’in dersleri, devam ediyor. Ondan keşif notları veriyoruz ve konumuz hul. İnşallah bu konuda kıymetli âlimlerimizin 4 mezhep başta olmak üzere bunlarında başında Hanefiler olmak üzere bütün İslam âlimlerinin, fakihlerimizin, müçtehitlerimizin onların kıymetli görüşlerini ortaya konan hükümleri bizimde onlardan aldığımız keşif notlarını size derslerimizin akışı içinde vermeye devam ediyoruz. Cenabı Hak razı olduğu kullarından eylesin en doğruyu insanlara takdim eden bütün yanlışlardan Allah’a sığınan, sakınan, tedbirini alan, tevekkül ve teslimiyette bulunan kullarından eylesin. Amacımız sizlere en ehil âlimlerimizin görüşü ile hareket etmek fıkıh konusu dünyayı onlar asırlardır okutarak geldiler, okutarak gidiyorlar mezhep demek dünyayı okutan gerçek âlimlerin ekolü okulu ve müçtehitler okulu demektir. Fetva oradan çıkmaktadır. İşte dünyaya bu ilimleri asli olarak verirseniz ondan sonra fertte terakki etmeniz daha kolay olur. Aslı inkâr edenlerin ne kökü olur ne kütüğü olur. Bunlar kurumuş odun olurlar sonrada yok olurlar bunlara da dikkat lazım sahte bilgilerle bu işler yürümez. Kıymetliler hul dediğimiz zaman bunun sözlük anlamı yüce İslam’da ki yeri bunları bir, bir sizlere müçtehitlerin keşfi ile bizde onlardan aldığımız keşiflerle sizlere devam ediyoruz. Bilgi alıyoruz bilgi veriyoruz. Yurda biz kendimize layık gördüğümüz her güzelliği gerçek ve hakikati size de layık görüyoruz amacımız bu. Hul çıkarmak ve gidermek örfteki manası ise evliliği ortadan kaldırmak demektir hul. Hanefi uleması hepsine Allah o ulemanın ve diğerlerinin hepsine çok rahmet eylesin. Hanefi uleması hanımın kabul etmesi şartıyla nikâh mülkiyetini kaldırmaktır. Hul bir bedelle olur. Hanımın kabulü aranır maliki uleması hul bir bedel karşılığında boşamaktır.

Dakika 5:02

Görüyorsunuz kıymetli âlimlerimiz o mezhepte, bu mezhepte aynı gerçeği her yönüyle keşfedip insanlara bildiriyorlar. Yüce İslam’ın hizmetinde bunlar ilmen bunlar âlim zatı muhteremler her birisi bir müçtehit dünyada eşine rastlanmaz bunlar kâşif ve filozof bunlar bunların değerini iman, İslami ilim ve onun irfanıyla cihana bakanlar İslam’ın, imanın, Kuran’ı Kerimin ferasetiyle hareket edenler işte o zaman kimin âlim kimin etiketli cahil olduğunu bilir. Kıymetliler bir bedel karşılığı olur mubarae şu kadar mal mukabili senin nikâhından beri oldum demesi ve kadınında bunu kabul etmesidir. Bu ve buna benzer tarifler yapılmaktadır. Vaki olan ayrılmadır yani ortada bir vukuat var oda ayrılmadır. Hul kocaya hanımını boşaması veya kadının bir bayın talak vaki olması üzere bir mal vermesidir. Şafi uleması da bakın ne diyor; bir bedel ile eşlerin arasındaki ayrılmadır diyor. Aynı tarifi aynı keşfi yapıyorlar görüyorsunuz,  mezhep âlimlerinin ne kadar güzel zengin görüşleriyle bakın zenginliğe zengin katıyorlar onun için ulemanın ihtilafı rahmettir.  Mezheplerin 4 olması, 4 yönden bütün âlemin ilmen rahmete kavuşması ilmin âleme tecelli etmesidir bütün yönleriyle keşfedilmeyen taraf kalmamış öyle güzel keşfetmiş âlimlerimiz mezhep âlimlerine gece gündüz rahmet okuyun başta bu 4 mezhebe kim bunlar? Hanefi uleması, maliki, şafi ve Hanbeli ulemaları ki bunlara çok rahmet okuyun bunlara yakın olan diğer faydalı âlimlerimizin faydalı yönlerini de alıyoruz biz zararlı yönlerine zaten diyoruz ehlisünnete bakın bu tarafları uymuyor onları da keşfedip sizlere doğruları ehlisünnete uymayanlarında bildiriyoruz. Bakın şafiler bir bedel ile eşlerin arasındaki ayrılmadır. Şu kadar mal vermen şartıyla seni hul yaptım veya boşadım deyip kadınında bunu kabul etmesi gibi. Buda şafilerin bakın öbürleriyle aralarında hiç fark yok olan faklar da zenginliktir. Hambelilere göre bedel karşılığında hanımından ayrılmasıdır. Bak Hambelilerde böyle dediler. Yine Hambeliler bedel hulun bir rüknüdür dediler. Şimdi biz mezheplerinin tamamının görüşünü verirken bakın hem zenginlik ortaya çıkıyor hem de bilgi, beyin ve ruhlarda kalıcı oluyor. Olayı bir bakıyorsunuz Hanefi ekollünden okuyorsunuz öbür ekollerden okuyorsunuz öbür mezheplerin derken sizde zenginleşiyorsunuz ama farkında olursunuz ama olmazsınız ona ben karışmam gerçek bu

Dakika 10:01

Meşruluğu bunun âlimlerin çoğuna göre hul caizdir bir beis yoktur.  Çeşitli sebepler yüzünden kadın kocasından nefret edebilir,  bu kadının kurtulma çarelerinden biridir. Talak hakkına paralel olarak evlilikten kurtuluş için başka yolu meşru kılmıştır. Talak erkekte olduğu için erkek talakla karıyı kurtarmak istemeyebilir. O zamanlarda ne yapman gerekiyor kadına da bu fırsatlar veriliyor. İmkânı olanın imkânı dâhilinde imkânı olmayanlar ise bunlara da başka çareler var fakat bu ilimlerin fıkıh ilmini müçtehitlerin bu zengin ilmini herkes iyi takip ederse çare çok kadının erkeğe fidye vermesinde her iki taraf içinde günah yoktur. Bakara suresi 229 eğer gönül rızasıyla o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa onu da afiyetle yiyin. Buda Nisa suresi ayeti kerime 4 aralarında bir sulh yapmalarında onlara günah yoktur.  Buda Nisa suresi ayet 128 sevgili peygamberimizden gelen haberlere ve onlara dayanan deliller ise Sabit Bin Kays’ın hanımı Resulullah (s.a.v) gelip ya ResulAllah onu ne dini nede ahlakından ayıplamıyorum bunu kocası için söylüyor kadın lakın İslam’da nimete nankörlük etmekten korkuyorum dedi. O şanlı peygamber (a.s.v) ona bahçesini, geri verir misin dedi oda evet dedi. Hz. peygamber (a.s.v) da kocasına bahçeyi kabul et ve onu bir talakla boşa buyurdular. Çünkü bunu kadın istiyor. Hem de kocasının iyi olduğunu söylüyor ama başka bir aralarında demek ki neden var her şeyi açıklanmaz. Peygamberimizde vay efendim iyi bir kocan var niye ayrılıyorsun falan demiyor. Yani bak kadın Rabbime asi olmaktan korkuyorum dinin emirlerine yanlış davranmaktan da korkuyorum. Çok kıymetli ve muhterem izleyenler hul ile dersimiz devam ediyor. Yine Kuran’ı Kerimin Nisa suresi ayet 20 de kadının vereceği fidye hususunda ikisine de bir günah yoktur. Bir eş yerine bir eş değiştirmek isterseniz ve onlardan birine de kıntar yani çok Mehir vermişseniz ondan hiçbir şey almayın buyuruyor ayeti kerimede. Bu ayeti kerimenin hükmü hakkında cumhura göre bu ayetin manası razı rızası olmadan almak şeklindedir. Rızasıyla olursa caizdir. Cumhur bu manayı anlamıştır ve doğru olan budur. Hul konusunda Hanefi uleması yine hul mubarae talak mufaraka ve alıp satma lafızları gibi lafızlarla anlaşılmış olmaktadır.

Dakika 15:20

Ben seni şu kadar mala hul yaptım veya sana mubarae ettim veya senden ayrıldım veya bin dinara kendini boşa veya senin nefsini veya talakını sana şu kadara sattım demesi ve kadınında bunu kabul etmesi gibidir. Demek ki hulde bu 5 lafız Hanefi ulemasında önemlidir. Buda mubarae, talak, mufaraka ve alıp satma lafızlarıdır. Maliki uleması da onlarda bunlardan mubarae, sulh, fidye veya mufadat lafızlarını almışlardır. Oda kadının boşanması karşılığında bedel ödemesidir. Şimdi şafi ve Hanbeliler hul sarih talak sözüyle olduğu gibi niyet bulunması halinde kinayeli sözlerle de olur dediler. Sana nefsini şu kadar sattım satın aldım demesi gibi. Bunlar kıymetli ve muhterem efendiler bu âlimlerimizin bakın işi ne kadar güzel keşfettiklerini işin ne kadar rahmetle genişlediğini ve kolaylaştığını görmekteyiz. Hulun şer-i hükmü Sabit Bin Kays’ın hanımının Radıyallahu anhüm ve erdahüm ve ecmain kısasından dolayı kadın hul isterse kabul etmesi sünnettir. Durum normal ise kadının hul istemesi mekruhtur Sevban hadisidir. Sevgili Peygamberimiz (a.s.v.)  şöyle buyurmuştur. Hangi kadın hiçbir huzursuzluk yok iken kocasından boşamasını isterse cennetin kokusu ona haramdır buyurmuştur. Size o Mehir’den gönül rızasıyla hibe ederse onu afiyetle yiyin buyuruyor Cenabı Hak Kuran’ı Kerimde Nisa suresi ayet 4. Hanbeli uleması kocanın hule zorlaması halinde hul batıldır diyor buda güzel keşiflerdendir. Onu dövmesi, baskı yapması, nafakası ve nöbeti haklarını vermemesi, suretiyle olduğu zaman işte bu o zaman batıldır demiştir. Onlara verdiğinizin bir kısmını geri alabilmek için onlara baskı yapmayın buyuruyor kim? yüce Rabbimiz Allah’u Teâlâ Nisa suresi ayet 19 da. Şafi uleması hul caizdir Allah (C.C) en hoşlanmadığı helal talaktır buyrulmuştur. Allah’ın emirlerini yerine getirememekten korkarlarsa hayati zaruret görüyorsunuz bu her konuda insanlar ne yapar en iyiyi yakalamak ister en güzeli. Eğer ortada sebep yoksa ayrılığa neden yoktur. Sebep varsa o sebepte eğer insanları yanlışa sürükleme tehlikesi varsa orda çareyi de İslam ortaya koymuştur. Yani yüce İslam bütün çarelerin bulunduğu dinin adıdır 4 mezhepte bunun müracaat merkezidir. Yani herkes oraya müracaat etsin çünkü orda yetkili etkili âlimler var 4 mezhebin içi ilim dolup taşmaktadır.

Dakika 20:23

Malikilere göre hulun kadının isteği ile olmasını tehdit veya zarar olmadan ondan ayrılmakta istekli olmasını şart koşarlar buda malikiler ki bakın dolaylı yollardan aynı şeyler söyleniyor. Hasanı Basri hanımını zina ederken görse yine hul caiz olmaz demiştir. Hasanı Basri burada tek kalmıştır.  Davud ez zahiri caiz olmaz demiştir. Hul mahkeme kararıyla mı olur? Buda şart değildir Hanefi ulemasına göre 2 tarafın rızasıyla alakaları kesme akdidir. İkaleye benzer dedi Hanefi uleması o büyük dahi âlimler. hulun vakti sevgili Peygamberimiz (a.s.v) hul yapan kadının halini sormamıştır.  Hulun rükünleri çünkü kadın öyle istiyor onun isteklerini mesela sen yok sayamazsın, onun isteklerini, arzularını, mazeretlerini o âlemlerin rahmet Peygamberi zaten keşfetmiştir. Hulun rükünlerine gelince Hanefi ulemasının dışında cumhuru ulema kabil, mucip, ivaz, muavvaz ve siga bunlar göz önünde tutulmuştur.  Kabil bedel vermeyi kabul eden, Mucip koca veya velisi veya vekili, ivaz hul karşılığı verilecek şey, muavvaz ise kadının uzvu yani ondan istimta etmesi sîgası ise şu kadar mal karşılığı sana hul yaptım gibi sözlerdir.  İcabın kocadan sadır olması gerekmektedir çünkü kabil bedel vermeyi kabul edendir istimta mülkiyetin var olması lazımdır bedelin hanım tarafından ödenmesi lazımdır hulde malikiler Hanbeliler hul bedelsiz gerçekleşir demişlerdir. Hanbelilerde racih olan bedel hul de bir rükündür demişlerdir. Burada sîgadan maksat bu hul veya hul manasına gelen lafızlardır. Hanımın kabul etmesi icap ve kabulün bir birine uygunluğu da şarttır.  Hanefi ulemasına göre hulun rüknü olarak icap kabul esas almışlardır. Her konuda Hanefi ulemasında rükûn icap ve kabuldür. Vasfı ve neticeleri cumhura göre hul bir muavaza akdidir.

 

Dakika 25:03

Şafiler için de tarih izleri de bulunan bir muavvaza akdidir demişlerdir. Yine Hanefi uleması hul koca açısından bir yemindir dönmesi sahih olmaz koca onun mal vermeye kabul etmesine târif etmiştir. Târif bir yemindir. hul kadın açısından da mani bir muavaza akdidir. Kadının fidye vermesinden ibarettir. Ebu Yusuf ve Muhammed’de hul eşlerden her ikisine göre de yemindir demişlerdir. Dönmesi de sahih olmaz kocanın hul teklifi o meclisle sınırlı kalmaz. Yine tercih şartı sahih olmaz. Buna bu tercih şartına terim olarak hıyat denmektedir. Zamana izafe etmesi caizdir. Hambelilere göre hulu bir şarta tabi etmek sahih değildir. Maliki ve şafi uleması hul talik etmek sahihtir dediler. Hanımının bundan dönüşü sahih olur. Yine öğrendiği mecliste kabul edebilir. Hul teklifi kadından gelirse tercih hakkının olmasını şart koşması caizdir. İmamı Ebu Yusuf ve imamı Muhammed’le Hambeliler kocanın tercih şartı koşması sahih olmaz. Ebu Yusuf ve Muhammed’e göre de hul her iki taraf için bir yemindir demişlerdir. Hulun şeraik’i konusun dada kocanın talak verme ehliyetine sahip olması cumhura göre akıllı ve baliğ olmasıyla mümkün olur. Hambeliler mümeyyiz çocuğun talakına cevaz vermişlerdir.  Sefihin hulu da sahih olur. Koca veya vekilin dışında sahih olmaz velinin hulu çocuk veya delinin onlar adına hul yapması sahih olur. Yani mükellef olmayan çocuk veya delinin velisinin onlar adına hul yapması sahih olur. Tabi bunlar maslahat gereğidir faydayı celb etmek zararı def etmek esasına dayalıdır. İmam-ı Azam Ebu Hanife Şafi ve Ahmet Bin Hambeli’n babanın küçük veya deli oğlunun hanımını ne hul ile ne talak ile boşamasına cevaz vermemişlerdir. Bunu Hanefilerin şafilerin ve şafi ve mezhep görüşleri değil bunlar İmamı Azam’ın kendisi şafinin kendisi Ahmet bin Hambeli’nde kendisi o kıymetli ekolun başındaki kıymetli âlimlerin şahsi içtihatlarıdır ve mezheplerinin görüşü olarak yansımamaktadır. Talak sadece baldırdan tutanın hakkıdır hul de talak manasınadır. İmamı malik babanın küçük oğlu ve kızı adına hul yapabileceğini söylemiştir.

Dakika 30:01

Buda İmamı Malik’in yine kendi şahsi görüşüdür. Mezhebinin görüşü değildir. Hastanın hulu sahih olur. Hulde vekâlet, vekâlet vermesi de sahihtir. Fuzulinin hulu Hanefi ve Hambeliler fuzulin hulu ’ne cevaz vermişlerdir. Hanımın hule mahal olması sahih bir nikâh akdi bulunmalıdır. Hanefi ulemasına göre hasta kadının hulu sahihtir. Malikilere göre haramdır. Bunların ikisi de doğrudur çünkü bakış açıları sahih olmasını da maslahatı var haram olmasının da nedeni de var yani niye o öyle dedi niye bu böyle değildi sakın sanmayınız ve bunun bir yine ne kadar bir çıkış rahmet kapısı olduğuna bakınız bunlar güzelim içtihatlar güzelim fetvalar hükümlerdir. Şafilere göre kadın hul yapar ve ölürse bakılır. Mehri misilden fazla değilse malının tamamından ayrılır. Mehri misilden fazla ise bu fazlalık malın 3/1 inden ayrılır. Yani bu bedel içindir. Hul bedelinin Mehir olabilecek bir mal olması lazımdır. Hanefi ulemasına göre mütekavvim bir mal olmasıdır. Cumhura göre ise mülk edinilmesi sahih olan bir şey hul bedeli olabilir. Buda Cumhur’un görüşü olmayan veya meçhul bir şeyin karşılığında hul,  şafiler hariç cumhura göre hul sahihtir. Hanefiler elindeki şey üzerine beni hul et yani bunu kadın kocasına diyor. Arapçada  ب harfini kullanarak kadın kocasına 1000 liraya 3 talakla boşa dese oda 1 talak boşasa kadının binin 3 te birini ödemesi lazım gelir ب harfi ivaz olan şeylerin başına gelir. İvazda karşılığı olan şeylere taksim olunur. İlim kaynıyor ulemanın kaleminden ilim akıyor ve deryalar ilimle kaynıyor bu âlimlerimizin güzelim çalışmalarıyla ala harfini kullanarak beni bin liraya bin lira karşılığında 3 talakla boşa dese oda bir talak verse –İmam-ı Azama göre kadının hiçbir şey ödemesi lazım gelmez. Ve bir rici talak vaki olur. Ala kelimesi şart için kullanılır. ب bunun aksinedir. Çünkü o ıvaz için kullanılır. İmam-ı Azam’a göre sahih olan budur. Ebu Yusuf ve Muhammed ve şafilere göre kadının bin liranın üçte birini ödemesi gerekir. Talakta bir bayın talak olur. Ala kelimesi muavvaza akitlerinde ب  harfi yerinde kullanılır.

Dakika 35:07

Evet, buda ayrı bir zenginlik koca hanımına ب harfiyle kendini bin liraya 3 talakla boşa dese veya bunu ala harfi kullanarak söylese kadında kendini 1 talakla boşasa hiçbir şey vaki olmaz.  Şafiler ise mal olması belirli olması teslim edilebilir olması gibi sevende şart olan bir şeyin bulunması şarttır demişlerdir. Hulun şartları Malikiler mülk edinilmesi ve satış caiz olan bir şey olmalıdır. Caiz olmayan bir şeye sebep olmamalıdır hul kadının kendi isteğiyle olması lazımdır.  Hambelilere göre ise bakın bunlar biraz daha şartları artırıyorlar bir bedel ödenmesi talakı sahih olan koca tarafından yapılması her iki tarafında ciddi olması baskı yapmaması sarih veya kinayi lafızlardan birisiyle olması talak niyeti olmamalıdır. Derhal uygulamalıdır.

Tamamı hule dâhil olmalıdır hanımın tamamı hile olmamalıdır.  Görüyorsunuz işi sağlama almak için her yönden kıymetli keşifler yapılıyor. Niye? Bu din işi Allah’ın emirlerini sağlam kavramak insanlığa onu sağlam aktarabilmek. Hükümleri ortaya sapa sağlam koyabilmek ulema bunun için gecesini gündüzünü ömrünün tamamını vermiş göz nurunu ömrünün tamamıyla göz nuruyla hizmete devam eylemiş. Hul bedeli alma, kocanın bedel alması caizdir. Hanefilere göre Mehir’den daha fazla bedel laması mekruhtur. Çünkü sevgili Peygamberimiz (a.s.v) ona bahçesini geri verir misin?  Demiş oda evet fazlasıyla dediğinde Hz. Peygamber (a.s.v) Fazlasına gelince hayır buyurmuştur. Görüyorsunuz ki bur dada Mehir zaten kadına verilmişti Mehir olarak o bahçe kadında boşanmak için geri veriyor onu bunu adı da hul ’dur işte. Cumhur ise eğer huzursuzluk kadın tarafından gelirse daha fazla alabileceğine cevaz vermişlerdir. Buda doğru keşiftir ve cumhur var işin başında da bu keşfi yapanlar cumhur ulemadır. Kadınlara verdiğiniz mallardan herhangi bir şeyi geri almanız size hela değildir. Ancak eşlerin Allah’ın koyduğu hudutları koruyamamaktan korkmaları hali müstesnadır. Şayet Allah’ın koyduğu sınırları koruyamamalarından korkarsanız kadının boşanması için bir bedel vermesinde her ikisine de bir günah yoktur bakara suresi ayet 229. Ayeti kerimede rabbimizin buyruğunu böyle anlıyoruz. Resulullah (a.s.v) ona hanımından sadece bahçesini almasını fazla almamasını emretti şeklindedir. Buda diğer bir rivayettir rivayetlerde zenginlik katmaktadır.

Dakika 40:04

Bütün zenginliğin kaynağı Kuran-ı Kerim ve Peygamber’imizdir. Oradan da ulema zengin keşifler yapmışlardır. İbni Abbas ve ibni Ömer (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain) bir kadın mirası ve saç bağı veya yemeni karşılığında kocasına hul teklif etse bu caiz olur demişlerdir. Saç bağından daha değersiz bir şey karşılığında kocama hul teklif ettim de Osman Bin Affan buna bunla cevaz verdi demiştir. Bu bir icmadır. Hz. Ali’nin itiraz ettiğine dair rivayette sahih değildir. Aksilik kocadan kaynaklanıyorsa âlimlerin ittifakıyla bir şey alması mekruhtur. O zaman kocası karısından hiçbir şey alamaz alırsa asgari mekruhtur. Eğer bir eşi bırakıp ta yerine başka bir eş almak isterseniz onlardan birine yüklerle Mehir vermiş olsanız dahi hiçbir şeyi geri almayınız. Rabbimiz böyle buyuruyor ayet nisa suresi 20 kocanın hanımını hul istemeye zorlaması böyle bir şeye zorlaması buna baskı yapması Hanefi,  şafi ve Hambelilere göre ondan bir şey alması helal olmaz dediler. Baskı yaparak kocasından karıdan bir şey almak istiyor. Baskı yaparak karıdan bir şey almak asla helal değildir. Onlara haksızlık ederek ve zor kullanarak tutmayınız. Bakara suresi 231 ve onlara verdiğinizin bir kısmını ele geçirmek için olası sıkıştırmayınız. Nisa suresi ayet 19 Zaruret olmadıkça hul yapmak haramdır bunu da unutmayınız zarar vermek haramdır. Zarar vermek ve zararı zararla mukavele yapmak yoktur. Malikilerde kocanın hanımına zarar vermesi halinde bir şey alması helal olmaz. Yani koca alamaz hiç bir şey almışsa geri vermesi üzerine vaciptir. Demiştir Maliki uleması. Maliki uleması dediğimiz zaman ulemanın tamamı demektir. Hanefi uleması dersek yine aynıdır diğerleri de böyle her ikisi de birbirlerinden hoşlanmıyor karı koca haklarını yerine getiremeyeceklerinden korkuyorlarsa ittifakla hul bedel alması o zaman caizdir. Şayet Allah’ın koyduğu sınırları koruyamamalarından korkarsanız kadının boşanması için bir bedel vermesinde her ikisine de bir günah yoktur bakara suresi 229 kıymetli efendiler dersler zor gibi görünüyor ama dersleri devamlı dinlerseniz bir söz vardır sağır sultan bile anlar neticede ama dersler iyi takip edilmelidir.

Dakika 45:00

Bir takım hak ve menfaatler karşılığında hul yapmak konusun dada para ve mal veya mal menfaat olması sahihtir. Çocuk emzirme karşılığında hul buda sahihtir. Hambeliler hul sahih olur anneler çocuklarını tam 2 sene emzirsinler. Buyurdu peygamber efendimizde sütten ayrıldıktan sonra süt kardeşliği yoktur buyurmuşlardır. Hadana veya belli bir müddet çocuğun kefaletini yapma karşılığındaki hul hakkında da ne dediler hul sahih olur. İmam-ı Şafi Hazretleri özellikleri anlatılarak tespit ve tespit edilmedikçe anlaşma sahih olmaz demiştir. Bak burada da işi sağlama alınması istenmiştir. Bunlar ne güzel âlimlerdir. Cenabı hak bunlara pek çok rahmet eylesin Resulullah (a.s.v) efendimiz ücretini tayin edilmeden ücretli çalıştırmasını yasakladı.  Bak orda da ücretli kaça çalıştığını bilmesi gerekiyor. Peygamberimiz bunu da şart koştu. Cumhur ise ücretin tayinini şart koşmamaktadır. Örf böyle cereyan etmekle Müslümanlar bunu hoş görmektedirler. Burada da işçinin hakkı zayi olmayan bir örfün içinde yaşanıyorsa cumhurun dediği doğrudur. Ama Peygamber efendimizin dediği daha doğrudur. Musa (A.S) Kendini karın tokluğu ve iffetini koruma karşılığında 8 veya 10 sene kiraladı denilmektedir. İşte ulema her şeyi delil olarak Kuran-ı Kerimden alıyor, sahih sünnetten alıyor, icma’dan alıyor ve kıyas yapıyor. İstimbat âlemi bunlar müçtehit bunlar çocuğun buluğ çağına kadar kalması karşılığında hul yapmak. Hanefi ulemasına göre hul sahih olur. Şart sahih olmaz. Erkek çocuk üzerindeki hak babanındır. Annenin değildir. Kızının buluğ çağına kadar yanında bırakılması karşılığında ona hul teklif etse hul de şartta sahih olur. Bu iki mesele arasındaki fark erkek çocuk hadane çağından sonra babasına daha çok muhtaç olur. Kız çocuk ise annenin eğitimine ve öğretimine daha çok muhtaçtır. Buda fıtratın gereği bir teşhistir ve mükemmeldir. Malikiler erkek çocuğun buluğ çağına kadar anneyle beraber kalma şartına cevaz vermişlerdir. Onlara göre erkek çocuğun hadane müddeti buluğ çağına kız çocuğun ise evleninceye kadardır. Malikilerde buda daha garantilidir. Hanefi ulemasına göre hadane hakkından vazgeçme karşılığı da hul buda sahihtir. Malikilerde cevaz Malikilerde cevaz vermişlerdir Hanefilere katılmışlardır. Çocuğun zarar görmemesi esastır. Babanın çocuğun hadane ’sini yapabilir olmasıdır. Çocuğun nafakası karşılığında hul Hanefi ve Malikilere göre sahihtir.

Dakika 50:04

İddet nafakasından vazgeçmesi karşılığında hul de sahih olur. Apaçık bir ahlaksızlıkta bulunmadıkça onları evlerinden çıkarmayınız. Onlarda çıkmasınlar buda talak suresi ayet 1 Rabbimizin bu emri fermanı Hambelilere göre hul ile mal karşılığı talak arasında ki fark konularında hul şeran batıl sayılan bir bedelle kocanın hiçbir şeyi almaya hakkı olmaz talak bayin olur. Hul şeran batıl sayılan bir bedelle de yapıldığı zaman böyle dediler Hanefiler. Talakta bedel batıl olsa talak rici olur. Hanefilere göre hul bir kinayedir. Kinayelerle meydana gelen ayrılma bayindir. Mal karşılığı talak ise sahihtir. Bedel şeran sahih ise talak bayin olur. Hul lafsı talaktan kinaye olur. Talak lafsıda kendisiyle rici talakın vaki olduğu sarihin çeşitlerinden biri olur. İmam-ı Azam Ebu Hanife fakat iddet nafakası düşmez demiştir. Mehir ve evlilik esnasında dondurulmuş eski nafaka gibi karı kocadan her birinin nikâh sebebiyle diğeri üzerine vacip olan bütün hakları sagıt olur fakat iddet nafakası sagıt olmaz o düşmez demiştir. Bu Büyük imam dahi imam İmam-ı Azam mal karşılığı boşama ile hiçbiri düşmez. Anlaştıkları mal vacip olur. Buna işaret ediyoruz ki burada vacipler hep farz anlamındadır. Cumhuru ulema ki bunların içerisinde sadece Hambeliler yok fakat Hambelilerde azhar görüşleriyle buraya katıldıklarını görüyoruz. Yine bu ulemanın tamamına göre bu bir bayin talaktır. Ahmet bin Hambeli den gelen başka bir haber hul bir fesihtir. Dolayısıyla talakların sayısından bir şey eksilmez bir mal karşılığı talakın ise bayın bir talak olup talakların sayısını eksilttiğinde ihtilaf yoktur. Hulun neticeleri Hanefi maliki şafi uleması yine Ahmet bin Hambeli’nden kendisinden gelen bir rivayetinde hul bedelsiz ve niyetsiz bile olsa bununla bir talakı bayin vaki olur. Kadının boşanması için bir bedel vermesinde her ikisine de bir günah yoktur. Ayeti kerime bakara suresi 229 Ahmet bin Hanbeli’den gelen bir başka rivayet hul bir fesihtir. Yine ibni Abbas ve diğerleri talak 2 defadır buyurduktan sonra devamla kadının boşanması için bir bedel vermesinde her ikisine de bir günah yoktur. Buyurmuştur. Eğer erkek bu iki boşamadan sonra kadını bir daha boşarsa kadın başka bir erkekler evlenmedikçe kendisine helal olmaz.

Dakika 55:00

Yine Hambeliler hul, hul fidye ve benzeri bir lafızla olmuşsa talakı bayındır. Veya kinayeli talak lafızlarıyla olmuş ve talaka niyet etmişse talakı bayin olur. Hul, hul lafsıyla yapılır. Talaka niyet etmemişse hul bir fesihtir. Bununla talakın sayısın da eksilme olmaz. Mubarae mubarae kocanın hanımına 1000 lira karşılığında senin nikâhından beri oldum deyip onunda bunu kabul etmesidir. Bu bir kinayedir. Niyet bulunuyorsa hul meydana gelir Hanefilere göre ise mubarae hul gibidir. Niyet etmese bile bununla vaki olan şey talaka bayindir demiştir. Hanefi ekolunun yüksek şahsiyetleri (rahmetullahi aleyhi ecmain) ve görüyorsunuz ulemanın ne güzel çalıştıklarını. Hul de mahkeme kararına bağlı değildir. Hul fasit şartlarla batıl olmaz. Hul Bedelini ödemesi lazımdır. İmam-ı Azam’ın o müthiş keşfi hul sebebiyle eşlerden her birinin hakkı olarak diğerinin zimmetinde bulunan bütün haklar ve borçlar ve Mehir ile dondurulmuş eski nafaka gibi hul ile ayrılmak istedikleri o evliliği ilgilendiren haklar düşer. Ödünç emanet rehin ve satılan malın parası gibi evlilikle ilgili olmayan haklara gelince fakihlerin ittifakı ile bunlar hul ile düşmez. İddet nafakası da düşmez. Bu hul esnasında vacip olur. Cumhur cumhuru ulema ve imamı Muhammed ise zikredilmedikçe hiçbir şey düşmez yani düşürüleceği açıkça zikredilmedikçe hiçbir şey düşmez diyor. Bunu da diyen cumhuru ulema İmam-ı Muhammed’dir. İmam-ı Muhammed biliyorsunuz Hanefi ulemasının kıymetli bir âlimidir. Hul hanım açısından bir muavaza akdidir. Muvazaaların ise iki tarafın üzerinde anlaştığı şeyin dışında bir etkisi yoktur. Hul ile boşanan kadına talak verilir mi? İmam-ı Azam’a göre verilir. Cumhura göre ise burada mal talak verilmez. İmam-ı Şafi ve Ahmet bin Hambeli hul ’den sonra talak olmaz çünkü hul yapılan kadına hiçbir şekilde talak verilmez. İmam-ı Azam Ebu Hanife hul yapılmış kadın iddetinde oldukça ona talak verilir. İddetinde oldukça diyor bakın bu büyük kâşif âlimlerin güzel keşiflerine bakınız. Hepsini ne kadar güzel keşfediyorlar (Rahmetullahi aleyhi ve ecmain) cumhurda ibni Abbas ve ibni Zübeyir’in (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm ve Ecmain) hul yapılana talak verilmez. Sözünü delil getirdiler

Dakika 1:00:14

İmamı Azam-a göre, iddet, nikâh hükümlerindendir. Cumhura göre ise iddet talak hükümlerinden sayılır. Dolayısıyla hul yapılana talak verilemez. Hul yapılan kadına, iddeti içinde dönüş ricad olmaz. Kadının fidye, bedel ödemesinde buyurmuştur. Zühri ve Said Bin Müseyyeb ’in Koca isterse bedeli alır, bu takdirde dönüş hakkı yoktur. İsterse bedeli geri verir, dönüş hakkını kullanır. Âlimlerin çoğu kocanın hul yaptığı hanımıyla rızasını alarak iddeti içinde evlenebileceği üzerinde ittifak etmişlerdir. Müteahhir âlimlerden bazıları da ne kocası nede bir başkası iddet içinde o kadınla evlenemeyeceğini söylemişlerdir. Hul veya bedelindeki ihtilaf yemin ettirilerek sözü kabul edilir. Şafilere göre burada delil iki erkeğin şahitliğidir. Koca ben seni şu kadara mesela bin dinara boşadım dese kadında hayır parasız boşadın dese veya boşamadın dese kocanın bu sözüyle kadın bayin boş olur. Kadın ortada bir bedel söz konusu olmadığına yemin edebilirse kocanın ondan bedel alma hakkı yoktur. İmam-ı Malik delil yoksa kocanın sözü muteberdir. Koca Mübte-i davacı kadın Mütde-i Ali davalıdır. İmamı-ı şafiye göre satış ikisine de yemin ettirilir satış akdindeki gibi ve kadının Mehri misili ödemesi lazım gelir. Bunu da İmam-ı Şafi Hz. söylemiştir. Ve güzel söylemiştir. Hepsi de Cenabı Hak çok, çok rahmet eylesin. Çok kıymetli ve muhterem izleyenler şimdide karı kocayla arasındaki ayrılmayla ilgili mahkeme kararı hâkime intikal eden ayrılmalar konusunda bütün hak mezheplerimiz başta Hanefiler maliki şafi ve Hambeliler olmak üzere bu konuda söz sahibi olan bütün İslam âlemlerinin görüşlerini de sizlere keşif notları olarak vermeye çalışacağız. Amelde Fıkhı Ekber’le dersimiz devam ediyor. Konumuz mahkeme kararıyla karı kocanın ayrılma meselesi talak kocanın irade ve isteğiyle vaki olurken ayırma ise hâkimin hükmüyle vaki olmaktadır. Mahkemenin ayırması talak da olabilir. Fesih de olabilir, nafaka temin etmeme ila hastalık geçimsizlik, hapis, kayıplık veya taassüf gibi

Dakika 1:05:00

Ayırma, talak irtidat ve eşlerden birisinin Müslüman olması gibi sebeplerle akit fasit olduğu için ayrılmalarda fasittir. Yani fesih olarak ortaya çıkar. Hanefi uleması, talak evliliğe son vermek, Mehir ve benzeri geçmiş hakları kabul etmektir fesih ise akdi bozmak evet talak evliliğe son vermek Mehir ve benzeri geçmiş hakları kabul etmektir. Fesih ise akdi bozmak, devamına engel olmaktır. İmam-ı malik Hz. sebep esas alınır, arzusuyla değil dinin emirleri gereği, ayrılıyorlarsa fesihtir. Eşlerin isteğiyle oluyorsa talaktır. Nafaka temin etmediği için ayırma konusunda da Hanefi uleması ayırmak caiz olmaz demişler imkânı geniş olan nafakayı imkânlarına göre versin, rızkı daralmış bulunanda nafakayı Allah’u Teâlâ’nın (C.C) kendisine verdiğinden ayırsın Allah hiç kimseye gücünün yettiğinden başkasını yüklemez. Allah daima bir güçlükten sonra, bir kolaylık yaratır. Talak suresi ayet 7 koca zülüm etmiyorsa bizde zülüm edemeyiz, yine zengin ise nafaka vermemesi zalim o zaman kişi zalimdir nafaka vermeye zorlama için hapsetmek gibi başka yollara başvurulur. Sevgili Peygamber’imiz Hanefilerin görüşünü teyit etmektedir. Peygamber’imizden gelen haber ve okuduğumuz, ayeti kerime, Hanefiler desteğini o ayet ve Peygamberimizden gelen haberden almaktadır. Cumhuru ulema, Malik, şafi, Ahmet Bin Hanbel ayırmaya cevaz vermişlerdir. Onlara haksızlık ederek ve zor kullanarak tutmayın bakara suresi ayet 231 bundan sonrasını ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salıvermektir. Bakara suresi ayet 229 Sait Bin Müseyyibe hanımına sarf edecek nafaka bulamayan kişi ile hanımı ayrılır mı dedim Ebu Zenat söylüyor sünnete göre dedi sahih sünnet ile Resulullah’ın sünnetini kastediyor. Yine Hz. Ömer onları hesaba çekin ya nafaka versinler veya boşasınlar. Boşarlarsa onlara geçmiş, nafakalarını göndersinler, şimdi cumhurun görüşünü ileri sürdüğü iddialar Hanefilerin görüşünün zaten, içerisinde bulunmaktadır. Onun için koy, kolaya ayrı ayırmamak, fakirse ona yardım etmek gerekir nafaka temin edememe sebebiyle meydana gelen ayırmanın cinsi konusunda Malikiler bir rici talaktır dediler.

Dakika 1:10:08

Şafi ve Hambeliler ancak mahkeme kararıyla olur. Mahkeme kararıyla meydana gelen ayrılma ise fesihtir. Kocanın ricat dönme hakkı yoktur. Şafi ve Hambelilerde böyle söylediler. Özür konusuyla ayrılma konusuna da gelince mesela bunlardan erkek de görülen, cep, ünne ve hasa ve kadında görülen, ratak ve karan gibi özürlerdir. Cüzzam, cinnet, Baras, sel yani akciğer hastalığı Baras alaca hastalığı Zührevi hastalıklar. Sadece erkek de bulunan, uzvi özürlüleri, cep hastalığı, erkeklik uzvunun kesik olması unne, erkekliğin yeterli olmaması, hasa, iğdişlik hastalığı, iğdişlik yani itiras, yaşlılık veya hastalık sebebiyle erkekliğin birleşmeye gücünün yetmemesi hali sadece kadında bulunan uzvi özürlüler, ratak hastalığı uzun bir et parçasıyla kapalı olması yine karan hastalığı, karan kemik veya ur bulunmasıdır. Birleşmeye mani olan hastalıklardan, afel hastalığı bir yağ tabakasının bulunmasıdır buda birleşmenin zevkini engelleyen hastalıktır. Buhur hastalığı, kötü bir kokudur. Buda birleşme sırasında meydana gelir. Fetak hastalığı, yine ön ve peşinden bir yırtığın ortaya çıkması, kadında da erkekte de buluna bilen özürler cinnet, cüzzam, Baras büyük ve küçük abdestini tutamama, basur, nasur gibi hastalıklar nasur anüsün içinde bulunan akıntılı yara demektir. Basur zaten biliyorsunuz şimdi özür sebebiyle ayrılma hususunda, ulemanın keşfine bir bakalım. Zahirler ayırmak caiz olmaz demişlerdir. Hastalık sebebiyle Cumhur ise burada çoğunluk vardır ulemadan cevaz vermişlerdir. Şimdi özür sebebiyle ayrılma talebinde bulunma eşlerin her ikisinin demi yoksa sadece kadının mı? Hakkı olup olmadığı konusunda Hanefi uleması ilk sözü söyleyen kıymetli dahi âlimlerdir bunlar. Diğerlerinde de olduğu gibi Hanefiler sadece, kadının hakkıdır derler, yani özür sebebiyle ayrılmak, iddiası kadının hakkıdır talak verme hakkına sahip olmadığı için kadında talak yoktur. Erkekte talak vardır. Üç mezhebin imamları ise eşlerden her birinin, ayrılma talebinde bulunmasına cevaz vermişlerdir.

Dakika 1:15:03

Bu keşiflerin hepsi mükemmeldir. Yerine göre öyle olması yerine göre diğerlerinin görüşü gibi olması her zaman mümkündür ve olmaktadır. Ayırmayı mubah kılan özürlüler,4 mezhebin İmam-ı ve İmamiye cep ve unne kusurlarından dolayı mahkemenin eşleri ayırabileceği üzerinde ittifak etmişlerdir. Cep ve unne açıklamasını daha önce yaptık. Neydi, cep hastalığı erkek deki organı kesik olması, unne de yeterlilik olmaması yine bu hastalıklarda mahkemenin eşlerini ayırabileceği üzerinden ittifak etmiştir. Kim? 4 mezhep ve imamiye Ebu Hanefi ve İmam-ı Ebu Yusuf ise İmam-ı Azam ve imam-ı Ebu Yusuf ise nikâhı fes etme şu üç özür sebebiyle caiz olur. Cep, unne ve hasa ayrılmaları, lazımdır demişlerdir. Hasa neydi? İğdişliktir erkeğin iğdiş olmasıdır. Kıymetli ve muhterem efendiler, cinnet, cüzzam, Baras, ratak yahut karan gibi diğer özürlere gelince, ne nikâh fes edilir, ne ede diğer eşe tercih etme hakkı tanınır. Sahih Hanefi mezhebinde, gerçek sahih olan da budur. İmam-ı Muhammed ise kocada ise hanımının fes etme veya tercih etme hakkı vardır. Kadında bulunursa kocanın tercih etme hakkı olmaz kadında bulunabilecek özürler sebebiyle kocanın asla nikâhı fes etme hususunda tercih hakkı olmadığı üzerinde ittifak etmiş, Bunların kocada bulunması halinde ise ihtilaf vardır. İmam-ı Malik ve Şafiye göre eşlerden birisi nikâhı fes edebilir. Şafilere göre özürler 7’dir. Cep, unne, cinnet, cüzzam, Baras, ratak ve karan hastalıklarıdır. Buhur sunan yani koltuk altı kokusu istihaza akıntılı yaralar, körlük müzmin hastalık saflık hasa ve ifta ifta nedir? Ön ve arka uzuvların arasının yırtık olması idi daha öncede belirtmiştik bu gibi özürler sebebiyle nikâh fes edilmez. Malikilere göre özürler 12’dir. 3ü eşlerin her 2sindede olabilir. Cinnet, cüzzam ve baras’dır. Erkek de olanlar hasa, cep, unne ve itiraz yani cinsel birleşme gücünün olmaması, sadece kadın da görülen, görülmüş olan ratak, karan, buhur, afel, ifta özürleridir.

Dakika 1:20:00

Evet, kıymetliler şimdi, hasa neydi? İğdişlik demiştik. Bunlardan cep ve unne ile açıkladık, hepsini açıkladık. Atak karan buhur afel neydi bir yağ tabakasının kadında organlarını kaplamış olmasaydı. Bunlardan birde ifta vardı. Şimdi, buda bunlara benzer, rahatsızlıklardan bir tanesi bulunuyor, kellik dişlerin, hastalıklı olması gayri meşru birleşmeden dolayı bekâretin bozulmuş olması körlük, şaşılık, topallık müzmin hastalık ve benzeri şeyler özür sayılmaz demişledir. Bunları da söyleyenler malikiler İmamiye göre özürler 11 tanedir. Cinnet hastalığı hasa, unne ve ceptir. 7 si kadında bulunur. Bunlarda cinnet, cüzzam, Baras, karan, ifta, körlük ve yatalak hastalıktır. İmam-ı Ahmet bin ham bele göre tenasül uzuvlarında bulunan, her türlü özürden tiksindirici özürlülerden veren ve idrar, yollarının iltihaplı olması gibi Zührevi hastalıklardan dolayı nikâh fes edebilir. Hambelilere göre özürlüler 8’dir. Her birinde buluna bilir, bunlarda cinnet, cüzzam ve baras’dır. Cep ve unne’dir. Sadece erkek de bulunur, bunlar sadece kadında bulunan da Fetak, karan ve afel’dir. Karan ile afel aynı şeydir. Basur, nasur, akıntılı yara, akıntılı yaradan basur, nasur ve benzeri hastalıklardan dolayı erkeğin nikâhı fes etme hakkı vardır. Kellik, körlük, doğuştan topallık ellerin ayakların kesik olması, özürlerden sayılmaz dedi. Hambeliler Zühri Şurayih ve Ebu Sevre göre tiksinti veren her türlü özürden dolayı ayrılma caizdir, demişlerdir. Kısırlık, dilsizlik, topallık, sağırlık, elin veya ayağın kesik olması, husyeleri çalışmayan ibni Sender bir kadınla evlenmişti, Hz. Ömer ona bu durumunu kadına bildirdin mi? dedi o da hayır deyince Hz Ömer bildir ve seninle kalıp kalmamakta onu serbest bırak dedi. Hambeliler sınırlama getirmemişlerdir. Evliliğin gayelerinin en mükemmel şekliyle, gerçekleşmesine mani olan özrü esas almışlardır.

Dakika 1:25:09

Yani feshin caiz olması için özür sebebiyle ayrılmanın şatları dava açmış olması ve mahkeme kararının şart olması ittifakla kabul edilmiştir. İçtihat edilebilen ve fakihler arasında ihtilaf edilen bir meseledir. Bu yüzden ihtilafı kaldırmak için hâkimin kararını zaruridir demişlerdir, yine ihtilaf etmekteler, hâkimin hükmü bu ihtilafa, son verecektir. Kesik yani mecbub hâkim derhal ayırır? Unne veya hasa hâkim Hanefi ve ham bellere göre bir sene tecil eder bunlardan dolayı, yine Hanefi ve Hambeliler bakire idiyse, kadınları muayene ettirilir. Tek bir kadının sözü kabul edilir. Hanefilere göre iki kadınına gösterilmesi daha iyidir, bakire değildir derlerse, kocaya yemin teklif edilir. Yemin ederse kadının hakkı kalmaz, yeminden çekinirse bir senelik tecil devam eder, bu müddet sonunda yine kadınların şahadetine göre hükmedilir. Bu olmazsa hanımın sözüne bakılır, malikiler yemin ettirilir demiştir. Cep, unne ve hasadan başka bir şey ise Malikilere göre tedavisi mümkün görünmeyen, bir şey ise hâkim eşleri derhal ayırır demişlerdir. Şafilere göre unne özrü hanımın talebi üzerine bir sene müddet verir. Kocaya yemin ettirilir, koca yeminden kaçınırsa, kadına yemin ettirilir. Kadında tek tarafı nikâhı fes edebilir, buda şafilere göredir. Özür sebebiyle ayrılmanın şartları, ayrılma talebinde bulunanın bu özrü akit sırasında bilmemesi gerekir, akitten sonra özre razı olmuş olmamalıdır. Özre razı olmazsa şafilere göre hemen fes etmek Hambelilere göre de ne zaman isterse fes etmek üzere hıyarı ayıp sabit olur yani muhayyerlik Evlilikten sonra meydana gelen özür, özür evlenmeden önce var olan, eski bir şey ise ayrılmanın cevazı hususunda 4 mezhep arasında ihtilaf yoktur. Evlendikten sonra eşlerden birinde meydana gelen özür, konusunda ihtilaf vardır. Hanefi ulemasına göre erkek cinnet getirse, cinsi birleşme gücünü kaybetse, bir defada olsa temasta, bulunabilmiş ise o kadının o bir defalık birleşmeyle fesih talep etmeye hakkı yoktur. Birden sonraki birleşmeler ise, onun diyaneten hakkıdır. Kazaen değildir, yani hukuken değil diyanet endir.

1:30:00

Malikiler özür kadında ise, kocanın nikâhı bozma hakkı yoktur. Özür kocada ise bakılır. Cinnet, cüzzam, Baras gibi durumlarda bir şey ise kadının, ayrılmayı talep etme hakkı vardır. Cep, unne ve hasa gibi hastalıklar nedeniyle, ayrılmayı talep etme hakkı yoktur. Şafi ve Hambeliler, ayrılma caiz olduğuna hükmetmişlerdir. Şafiler zifaftan sonra meydana gelen unne’yi bu hüküm dışında tutmuşlardır. Yine Hanefi ve malikiler ayrılma bir talakı bain’dir, cinsi konusunda, talak sayısını üçten eksiltir. Sahih evlilikten sonra meydana gelen ayrılma Malikilere göre fesih değil talak olur. Bain talak olarak kabul edilmesinin sebebi kadına gelecek zararın defi içindir. Şafi ve Hambeliler özür sebebiyle ayrılmak talak değil, fesihtir. Fesih talak sayılarını eksiltmez, koca yeni bir nikâhla hanımını geri getirebilir, ayrılma kadın tarafından geldiği zamanda bu talak değil yine fesihtir. Mehir’e etkisi, Hanefi uleması erkekteki tenasül organına ait özürler zifaftan veya halvetten önce ise kadın mehrin yarısını alır. Ayrılık koca yüzünden olmuştur, zifaftan veya halvetten sonra ise, kadının üzerine iddet vacip olur. Mehrin tamamını alır. Maliki uleması ayrılma zifaftan önce, olmuş ve talak boş, yani boş sözü ile yani talakla yapılmışsa kadının hiçbir yerde bir hakkı olmaz, ayrılma zifaftan sonra ise bakılır özür kocada ise kadın anlaşılan mehrin tamamını hak eder özür kadında ise yine zifafta bulunması sebebiyle, mehrin tamamını alır. Velisi, babası, oğlu, kardeşi gibi özrün varlığından habersiz olmayacak bir yakını ise aldattıkları için Mehri tazmin ettirmek üzere onlara müracaat eder, velisi uzak velisi ise, kadına başvurur, şafiler zifaftan evvel özür sebebiyle yapılan fesih, Mehri düşürür, zifaftan sonra ise kadın Mehri misil alır. Özür akitten ve temastan sonra meydana gelmiş ise mehrin tamamını alır dediler. Hambelilere göre nikâhın fesi zifaftan önce olmuşsa kadının hakkı olmaz.

Dakika 1:35:00

Fesih zifaftan sonra olup özürde bilinmiyor da ise kadın konuşulan Mehri alır. Yine Hz. Ömer’in şu sözü hangi erkek kendisine cinnet veya cüzam veya Baras bulunan bir kadınla evlenirse ona dokunursa kadın Mehrini alır. Bu Mehir kadın velisinin üzerinde kocanın bir alacağı olur. Yine gurur konusunda da tercih hakkı koca aldatılsa bakirelik, Müslümanlık, hürlük, asillik gibi böyle olmadığı ortaya çıksa fes etme hakkı olur mu? Hıyar-ı gurur veya istenilen vasfın olmaması hıyar yani tercih hakkı diye bilinen meseledir. Galip, görüş bu hakkın, sabit olduğu şeklindedir. Hanefiler hariç cumhurun görüşü budur. Hanefi ulemasına göre eşlerden biri diğeri hakkında istenilen bir sıfatın bulunmasını şart koşsa, aksi ortaya çıksa tercih hakkı yoktur. Kocanın Mehri misilden fazla Mehri lazım gelmez, koca nikâh da şart koşsa nikâh, nikâhı fes etmeye hakkı yoktur. Malikiler seni şu Müslüman ile evlendirdim, Yahudi veya Hristiyan çıksa veya seni şu hür kadınla evlendirdim dese oda cariye olarak anlaşılsa şu bakire ile dese oda dul çıksa veya eşlerden biri diğeri hakkında yaşın küçük olması, güzel olması gibi bir vasfın bulunmamasını şart koşsa sonrada aksi ortaya çıksa nikâh akdi yapılmıştır o kabul edip etmemek de serbesttir, Buda Malikilerin görüşüdür. Şafiler istediğinin aksi ortaya çıksa nikâh sahihtir demişlerdir. Şartı koşanın şart yerine getirilmediği için fes etme hakkı vardır. Zannederek evlense zan fes etme hakkını doğurmaz, kusur kendilerindedir, araştırmamışlar ve şart koşmamışlardır. Kocanın özürlü ve köle olduğu ortaya çıkar kadında hür olursa kadının nikâhı fes etme hakkı olur. Hambeliler adam kadını aldatmış olursa kadın nikâhı fes etmekle etmemek arasında serbesttir, fes etme velilerin buna itiraz etme hakları vardır. Erkek kadının Müslüman olmasını şart koşsa oda kâfir çıksa, fes etme hakkı vardır. Bakire olmasını şart koşsa oda fes etme hakkı yine vardır, oda bakire olmasını şart koşsa oda bakire olmasa fes etme hakkı vardır.

Dakika 1:40:00

Bakire olmasını şart koşsa oda dul çıksa Ahmet Bin Hambeli’n bu hususta iki şekilde yorumu vardır, fes etme hakkı yoktur, ikincisinde göre vardır, aranan bir sıfatı şart koşmuştur, buda Hambelilerin Ahmet bin Hambeli’nin görüşüdür. Geçimsizlik veya zarar, meselesinde izzet, şeref ve haysiyete yapılan itamlar küfürlerle sövüp sayması, yermesi, dövmesi haram kıldığı şeyleri yapmaya mecbur etmesi gibi onu terk edip iltifat etmemesi ve benzeri şeyler bu cümledendir. Geçimsizlik yüzünden, ayrılma konusunda Hanefi ve şafi, Hambeliler ayrılmaya cevaz vermezler. Malikiler hayatının bir cehenneme dönüşmemesi için geçimsizlik ve zarar, yüzünden cevaz vermişlerdir. Zarar verme ve zarara zarar ile mukabele etme yoktur kadın mahkemeye takdim eder, şikâyetini ispat edebilirse hâkim onu boşar. Eğer koca ile hanımının araların açılmasından korkarsanız erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin buyuruyor Cenabı Hak nisa suresi ayet 35 yine 2 hakem ihtilaf ederlerse sözleri geçerli sayılmaz, ayrılmamaları neticesine varılırsa geçerli sayılır. Hakemler eşlerin ayrılmasında ittifak ederlerse cumhura göre vekâlet kocadan alınarak uygulanır, eşleri ayırma yetkisi yoktur. Talak koca veya kocanın vekil, vekil ettiğinin dışında hiç kimsenin elinde değildir. Şeran talak kocaya mal vererek boşatma hulde hanıma bırakılmıştır, yani talak kocaya bırakılmış, hulde hanıma bırakılmıştır, onların izni olmadan caiz olmaz. Malikilere göre hakemlerin kararları uygulanır, delilleri eşleri ayırmadan birleştirmede onlara bırakılmıştır, erkeğin ailesinden bir hakem hanımın ailesinden bir hakem gönderin hakemlerde aranan şey şartlar konusunda da adil iki erkek olması ehliyet sahibi olması şarttır. Anlaşmazlık yüzünden meydana gelen ayrılmanın cinsiyeti konusunda, mahkemenin verdiği talak, talakı bain’dir.  Talakı taassüf, taassüf hakkı kötüye kullanmaktır.  Miras kaçırmak için onu boşaması bir taassüf sayılır ayrı kalma sebebi Hanefi ve şafilere göre hanımın ayrılma talebinde bulunmaya hakkı yoktur, nafaka vermeye mecbur eder yeri biliniyorsa hâkim o yerdeki hâkime yazıyla bildirerek nafaka vermeyi kocayı mecbur eder.

Dakika 1:45:02

Maliki ve Hambeliler Hanım bundan zarar görürse hanımın ayrılma talebinde bulunması caizdir. Zarar verme ve zarara zararla karşılık verme yoktur, Hz. Ömer de hanımlarından ayrı kalan erkekler hakkında mektup gönderip ya, nafaka vermelerini veya onları boşamalarını emretmiştir, Malikiler ilim tahsili ve ticaret gibi bir mazeret sebebiyle olmasıyla mazeret olması sebebi arasında fark yoktur demişler. Uzun ayrılığı esah olan görüşlerinde bir sene veya daha yukarı diye sınırlamışlardır, bir görüşe de üç senedir yeri bilinmiyorsa derhal ayrılır gelmesi veya boşaması veya nafaka göndermesi için onu uyarır, ila ve nafaka vermemesi yüzünden yine bayin olmaz fesih olur. Hambeliler caiz olmaz Hz. Ömer kazaya çıkanlar için böyle tahin etmiştir, bu ayrılık fesih Olur, talakların sayını azaltmaz hanım tarafından yapılan ayrılma fesih olur mahkeme kararıyla olur, kadının talebi olmadan caiz olmaz, hapis sebebiyle ayrılma konusunda malikiler hariç fakihlerin çoğu çoğunluğu ayırmaya cevaz vermemişlerdir şerri bir delili yoktur. Malikilere göre bir sene veya daha fazla ayrı kalmadan ayrılma talebinde bulunmaya cevaz vermişlerdir, Mahkeme ayırır bu ayrılma talaka bain olur. İla sebebiyle olan ayrılma konusunda da ila yemin manasındadır sözlükte ila veya zihar cahiliye de birer talak idiler. Araplar ila’yı bir sene ve daha fazla süre yemin edip sonra müddetin bitiminde yemini yenileyerek bu yolla hanımına eziyet vermek kastıyla kullanıyorlardı. İslam bunun hükmünü değiştirdi, bunu en uzun olan 4 ay olan müddetle sona erenle bir yemin sayılmıştır. 4 ay bitmeden hanımına dönerse yeminini bozmuş sayılır veya Allah’ın ismiyle veya sıfatlarından bir sıfatıyla yemin etmişse yemin kefaleti vermesi lazım gelir. Cahilliğe insanının ila’sı bir sene iki sene ve daha fazla idi Allah’ Teâlâ (C.C) onu 4 ayla sınırladı, buyuruyor İbni Abbas diyor bunu İslam ila’lı bir talak olarak bıraktı zaman tahdidi getirdi. Kadınlarından perhiz yeminini ila edenler için 4 ay beklemek vardır şayet dönerlerse şüphesiz Allah gafurdur, Rahimdir yok eğer talaka azmetmişlerse şüphesiz Allah söylediklerini iştir, kurdukları tuzakları bilir. Bakara suresi 226, 227 ila da eza olduğu için cumhura göre haramdır.

Dakika 1:50:00

İla Hanefilere göre tahriren mekruhtur istilah manasıyla ila belli bir müddet için hanımıyla münasebette bulunmamaya yemin etmektir bu Hanefilerin tarifidir. Malikiler hanımıyla 4 aydan fazla münasebette bulunmamaya yemin etmesidir, demişlerdir. Malikiler ila’yı sadece Müslüman koca yapabilir, Müslüman olmayan yapamaz akıllı ve baliğ olan yapar yine 4 aydan az müddet için ila olmaz. Şafiler ila’yı Malikilerle aynı görüştedirler, Hambeliler 4 aydan fazla veya 4 ay münasebette bulunmamak üzere yemin etmesidir, ila lafızları sahih veya kinayeli bir lafızla olur. Hanefi ve malikiler vallahi 4 ay sana yaklaşmaya cam bu sarih bir lafızdır. Hambeliler ise Cumhur’a göre eğer sana Hambeliler hariç cumhura göre eğer sana yaklaşırsam üzerime hac farz olsun, meşakkat olan sözler ve sarihtir. 2 rekât namaz farz olsun Hanefilere göre bu meşakkat olmadığı için ila sayılmaz üzerime 100 rekât namaz farz olsun ila yapmış olur. Hanefilerde Sarih ilanın iki lafzı vardır. Cima ve temas, kurban mübadaa ve vat, şafilere göre sarih ila cinsi teması terk etmeye veya bekâret bozmamaya, yemin etmektir. Hambelilere göre sarih ilanın üç lafzı vardır. Vallahi sana yaklaşmayacağım. Seninle zifafa girmeyeceğim, bekâretine dokunmayacağım gibi sözlerdir Hambeliler, seni vat etmeyeceğim, cima etmeyeceğim, sana dokunmayacağım, mübaşerette bulunmayacağım, sana el sürmeyeceğim, sana yaklaşmayacağım, sana gelmeyeceğim, seninle mübadaa organlarının karşılaşması, bunu yapmayacağım, sana kocalık etmeyeceğim, senden dolayı gusül almayacağım, kazaen sarih lafızlardır bunların hepsi. Yani mahkemece, örfte cinsi temas manasına kullanılır, bunlar. Şafilerdeki dokunma, mübadaa, mübaşere, gelmek, sarmak, yaklaşmak, ifta, el sürme zifaf ve benzeri sözler kinayeli lafızlardır. Cinsi temas niyetinin bulunması lazım gelir. Hanefilere göre niyetin bulunması, zaruri olan kinayeli lafızlar, sana dokunmayacağım, gelmeyeceğim, seni sarmayacağım yaklaşmayacağım, girmeyeceğim yanına, sen bana haramsın, bu ila’dır. Niyet ederse, zihardır. Hambelilere göre niyet bulunmadıkça ila olmayacak kinayeli lafızlar, vallahi senin ve benim başımı hiç bir şey birleştiremez, yatağına yaklaşmaz olayım, aynı çatı altında olmayayım, yanında uyumaz olayım, sana kötülük edeceğim, kızacağım ayrılığım uzun sürecek, cildim cildine değmez olsun gibi kinayeli lafızlardır bunda da Hambelilere göre.

1:55:20

4 aydan fazla bir müddet içinde cimayı terk etmeye niyet etmedikçe ila yapmış olmaz, ila hangi dille olur? Her dille ila sahih olur.  muli yemine cima yapmaktan kaçınan kişidir, ilanın rükünleri ve şartları konusunda Hanefi uleması bunun rüknü bir müddet hanıma yaklaşmamak üzere yemin etmesidir. Cumhura göre ise rükün halif mahlüfün bih, maflüfü aleyh ve müddet halif ila yapan kişidir.  Malikiler Müslüman her koca ila yapabilir Hanefiler talak ehliyetine sahip her koca ila yapabilir, münkir kölenin ila’sı sahih olur. Şafilere göre talakı sahih olan ila’sı sahihtir, hastanın hapisteki kişinin hür ve kölenin Müslüman ve kâfirin iğdiş edilmiş sarhoş olan bunların ila’sı sahihtir, bunların talakı sahih olur. Hambeliler Allah’ın ismi veya sıfatlarından birisini kullanarak,4 aydan fazla cima yapmamaya yemin eden her koca ila yapmıştır. Birleşmeden aciz olan kişinin ila’sı sahih olmaz. Nezir, talak, ila yapan kişinin ila’sı sahih olmaz, ratak ve benzeri özür bulunan kadına karşı yapılan ila sahih olmaz, kâfirin, kölenin, öfke halindekinin sarhoşun hastanın ila’sı sahihtir. Evet, kıymetliler buda Hambelilere göre cumhurun Müslüman olmayanın ila ’sına cevaz verdiği Malikilerin ise cevaz vermediği anlaşılmış oluyor, mahlüfün bih ismiyle yemin edilen ittifakla bu Allah’ın ismi ve sıfatlarıdır. Hambeliler hariç cumhura göre talak ve Azad etme oruç tutma, namaz kılma, hac etme için nezirde bulunma gibi neticede bir hüküm bir ifade eden her yeminle de ila eden ila için yemin edilebilir. Hambeliler ise sadece Allah’ın ismi veya sıfatlarından biri ile yemin edilebileceği talak veya nezir ve benzerleriyle yemin yapılabileceği görüşündedirler. Maliki ve Hambeliler 4 ay müddet tayin edilir sonra ila hükmüyle hükmedilir demişlerdir. Hanımına zihar yapılıp zihar kefaletini vermeyen kişide ila müddeti tanınır ve hanıma eziyet etmek niyetinden dolayı ila hükmü sabit olur.

Dakika 2:00:00

Üzerine yemin yapılan şey ki mahlüfün aleyh buda cimadır seninle cima etmeyeyim, gusül almayayım gibi sarih ve kinayeli lafızlardan her biriyle olur. Burada müddet konusu da Hanefiler hariç cumhura göre kocanın 4 aydan fazla hanımıyla birleşmemeye yemin etmesidir. Hanefilere göre ise bu müddetin en azı 4 ay ve daha fazla olmalıdır, Hanefilere göre 4 ay sözünde ila yapmış olur,4 aydan azından ila yapmış olmaz. Hanefilere göre dönüş bitmeden olmalıdır, buna göre ilanın müddeti 4 aydır. Cumhura göre dönüş 4 ay bittikten sonra olur, demişlerdir ilanın şartları. Evet, kıymetli ve muhterem izleyenler dersimiz devam etmektedir kıymetli izleyenler ilanın şartları Hanefi uleması ilanın şartları şöyle açıklarlar. Kadının ila ’ya mahal olması kocanın talak niyetinde ehliyetine sahip olması zimminin oruç ve hac gibi ibadet olanların dışında bir şeyle yaptığıyla sahihtir. İlanın müddeti içinde hanımına yaklaşmaz ise talak vaki olur. ila’yı bir mekân ile kayıtlamaması lazımdır, başka şarta da bağlamaması gerekir yasağın sadece yaklaşmaktan olması lazımdır. Cumayı terk etmesi oda 4 aydır, çünkü Allah’u Teâlâ (C.C) eğer talaka azmeder azmederler kasas verirlerse muhakkak Allah işitendir bilendir, Hanefilerin delili dönüşü 4 aydan sonra 4 ay içinde olmalıdır, Cumhur ise ila için 4 ay 4 ayı şart koşmuşlardır. İbni Abbas cimaya mani olan her yemin ila’dır demiştir. Hambeliler mutlak ile sadece yemindir delillide şudur, demişler Ubey ve ibni Abbas ila yapanların yerine yemin edenler diye okumuşlardır. İbni Abbas ila kelimesini Allah’a yemin edenler diye tefsir etmiştir söz mutlak söylendiği bir zaman mecaz manasına değil hakikat manasına alınır. Allah için üzerime oruç tutmak veya hac veya umreye yapmak farz olsun dese cumhura göre bu ila olur. Hanefiler ise meşakkatli bir şey yapmayı adarsa zaman işte o zaman ila olur. 2 rekât namaz kılmayı adasa bu kişi ila yapmış olmaz meşakkat yoktur.100 rekât namaz kılmayı adasa ila yapmış olur. 4 aydan fazla hanımına yaklaşmamaya yemin etmelidir ilanın şartlarından biri Hz. Ömer sordu kadın kocasından ayrı kalmaya ne kadar sabredebilir dediler 2 ay 3. Ayda sabrı azalır 4.biter.

Dakika 2:05:06

Müddetin 4 aydan fazla olması lazımdır bir anlık bir fazlalık kâfidir önden münasebette bulunmaya yemin etmesi lazımdır. Yani bulunmamaya önden münasebette bulunmamaya yemin etmesi lazımdır.  Yine kişi hanımı olmalıdır, Kadınlarına yaklaşmamaya yemin edenler 4 ay beklerler.  Bakara suresi ayet 226 rici talaktan iddet bekleyen kadına karşı ittifakla ila sahih olur ona talak vere bildiğine göre de ila yapılır. Bain talak ile boşananın zevci yet alakası kesildiği için ona ila sahih olmaz Müslüman ehli kitap hür veya cariye olsun her hanıma ila sahih olur.  Kadınların yaklaşmamaya yemin edenler 4 ay beklerler ayeti kerimesi umumidir. İla zifaftan önce de sonrada sahih olur. ratak ve karan özrü bulunan kadına da sahih olmaz. Yine ila yapan koca ile ilgili akıllı ve baliğ olmak, Malikilere göre Müslüman olmak, şafi ve Hambelilere göre Müslümanın ve kâfirin hürün ve kölenin iğdiş olanın yine hastanın hapisteki kişinin ve sarhoşun ila’sı sahihtir.  Malikilere göre kâfirin ila’sı sahih değildir. Eğer dönerlerse Allah Gafur’dur Rahim’dir mağfiret rahmet ve ehliyettir yine ehliyet rahimdir ayeti kerimesinde açıklanan dönmekle mazhar olunacak mağfiret ve rahmet ehliyetine çünkü kâfir ila’dan dönmesi sebebiyle onun için ne bir rahmet hâsıl olur ne bir mağfiret kâfir eğer dönerlerse Allah Gafur Rahimdir.  Mağfiret ve rahmet ehliyet ne sahih değildir kim? Kâfirler bunlar önce iman etmesi gerekir. İla gazaplı hal dede sakin hal dede sahih olur ila talak zihar ve diğer yeminler gibidir. Hanefilere göre dünyevi ve uhrevi hükmü vardır uhrevi hükmü hanımına denmezse günahkâr olur. Dönerlerse Allah Gafurdur Rahimdir buyuruyor. Hanefilere göre ila tahrimen mekruhtur dünyevi hükümlerine gelince dönme ve yemine sadık kalma dönmenin hükmü dönerse ya kefalet veya yeminini tahrik ettiği şey lazım gelir. 4 ay içinde yaklaşırsa yemin kefaleti vacip olur yemin kefaleti ya bir gün 10 fakiri doyurmak veya onları giyindirmek ya da bir köle azat etmektir hiçbirini yapamazsa peş peşe 3 gün oruç tutması vacip olur.

Dakika 2:10:00

Yine hatırlatayım diyor burada ki vacipler farz anlamındadır. Yemin şart ceza ile yapılmışsa hac farz olsun gibi sen boş ol demiş ise yeminden döndüğü zaman şart koştuğu şeyi yapması lazımdır.  Yemin edilen şeyi yapması gerekir. Evet, kıymetliler yaklaşmamaya yemin ettiği hanımına yaklaşmamak suretiyle yeminine sadık kalmasının hükmü ise dönüş yapmadan müddet biter bitmez meseleyi mahkemeye götürmeye lüzum kalmadan yaptığı zulme karşı ceza olarak ve karına başka bir koca ile evlenerek kadınlık hakkına ulaşabilmesi için o erkekler onu kurtarmak suretiyle maslahatını düşünerek derhal bir talakı bayin vaki olmasıdır.   Bunun talakı bain olduğuna dair Hanefilerin delili Hz. Osman’ın, Hz. Ali, ibni Mesut ibni, Abbas, ibni Ömer ve zahit bin sabitinde onlarla bulunduğu bir gurup kıymetli Sahabelerin direğidir. 4 ayın geçmesi talakı bayindir (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain) Züfer hariç bu Hanefiler bu talak yemini değil mübtede tabir olur onunla münasebette bulunuyorsa yeminini bozmuş olur yemin kefaleti lazım gelir ila düşer yeminin bozulmasıyla ila kalkar. İmam-ı Züfer talak yemine tabidir demiştir. Hanefilerin delili mani olma, mani olmadır. kefalet ise Allah’ın ismi şerifine saygısızlıktan dolayı vacip olur tekerrür etmezse bir defa sayılır. Hanefiler ila’dan dönme söze, sözle ve fiile olur kadının hakkı önden temasta bulunmasıdır.  Koca bunu yapmamakla zalim sayılır sözle sana döndüm şu üç şeyin bulunması şarttır cimadan aciz olmak söz teyemmümün abdestin bedel olması gibi cimanın yerine bedeldir. Acziyet hakiki olanı küçük veya ratak uzvunun kesik olması,  hapiste bulunup birleşmede bulunmaması gibi hallerdir hükmü veya şerri acziyet ise ihramlı olup hac vaktine henüz 4 ayın bulunması gibi hallerdir acizliğin devam etmesi lazımdır.  Nikâh mevcut olması lazımdır. Her iki dönüş çeşidin dede dönüşün 4 ay bitmeden önce olması şarttır,4 ay geçinceye kadar dönmezse kadın bir talakı bayin ila kocasından ayrılır evet dersimiz devam etmektedir, cenabı hak gerçekleri bilen onları hayatında uygulayan iki cihanda mutlu olan kullarından eylesin.

Dakika 2:14:35

(Visited 73 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}