HadısŞerifKülliyatı 166-01

166- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 166

166- Hadis-i Şerif Külliyâtı Ders 166

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

‘’Elhamdülillahi Rabbi’l-âlemin Vessalâtü Vesselâmü Alâ Rasûlüna Muhammedin ve Alâ Âlihi ve Sahbihî Ecmaîn.”

 

‘’Bismillâhi Zîşan azîmu sultan şedîdül burhan kaviyyül erkâm mâşââllahu kân Eûzubillahi min külli şeytâni insün ve can’’

‘’ Rabbi eûzu bike m‘in hemezâtiş şeyâtîn ve eûzu bike Rabbi en-yahdurûn’’

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Sevgili dostlarımız,

 

Şimdiki derslerimiz de yine hadis-i şerifler külliyâtından keşif notlarımız olarak devam ediyor. Evet, değişik konulara değinen hadis-i şerifler;

 

Hz. Câbir (Radıyallâhu Anh) anlatıyor. “Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) Efendimiz buyurdular ki;”(Taharet maksadıyla) taş kullanmak tektir. Şeytana atılan taş tektir. Safa ile Merve arasında say’ tektir, tavafta tektir. Öyleyse sizden biri (taharet için) taş kullanacaksa bunu da tek yapsın.” bunu da Sahîh-i Müslim haber vermektedir.

 

(İnnallâhe vitrun yuhibbul vitrâ). ‘’Yüce Allah tektir teki sever’’.

 

“Ey Kur’an dostları, Kur’an-ı Kerim’in dostları! Her şeyde teke riâyet ediniz.” yine Peygamberimizden gelen bir haber de. İşte bu Yüce Allah’ın tekliğini cihâna duyurmak konusunda hiç mi hiç unutmamak konusunda da dünyayı bir uyarı vardır. Ayrıca nefislere, iblislere karşıda bir uyarıdır ve alınan tedbirdir ve fazilettir.

 

Evet, sevgili dostlarım, İbnu Abbâs (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor. Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) şöyle buyurmuştur; “Atılan taşlardan kabul edilenler kaldırılmasaydı, (Sebir Dağı)’ndan daha büyük bir yığın ortaya çıkardı”. Buraya da dikkat et! Rezîn ’in ilâvesi olarak et-Terğib Ve’t Terhib’inde kaydedilmiştir.

Onlardan kabul edilenler Yüce Allah tarafından kaldırılır. Eğer öyle olmasaydı bunları dağlar gibi yığılmış görürüz. Münzîr ’in verdiği bilgiye göre, hadis-i şerifi Taberânî ve Hâkim de tahriç etmişlerdir. Görüyorsunuz kabul edilen taşlar diyor kaldırılmasaydı… Şeytana atılan taşlar bunlar kıymetliler. ‘’Yığınlar halinde dağlar gibi yığılırdı’’ buyuruyor kabul edilenler Cenab-ı Hak tarafından kaldırılıyor. Ey Müslüman! Niçin kaldırılıyor bu kabul edilenler? İşte yarın mahşerde sana fazilet olarak dönecektir bunlar.

 

Dakika 5:00

 

Yalnız dışında ki şeytana taş atıp içinde ki şeytanı besleyenler biraz dikkatli olsunlar. Esas kişi içindekini taşlamayı bilmeli, dışındakine taş atmak kolaydır. İçindekini taşlayacaksın bu da nefsinle, iblisinle yapılan savaştır. Allah’a itaat edersen nefsine ve iblise itaat etmezsen bu bir savaştır. Sende kahramansın. Bunu yapmazsan dışını taşlayıp içinde şeytan besleyenlerden olma. Uyarmak birbirimize karşı görevimizdir.

 

Şimdi de halk taksîr hacıların tıraş olması veya saçların kısaltılması konusu, bunun birine “halk” birine “taksir denmektedir.

Evet, sevgili dostlarımız, Tamamen saçların dipten kestirilmesine halk denmektedir taksîrde kısaltmaktır. Halk ve taksîr Hanefîlere göre vacip Şâfiîlere göre rükündür. Harem bölgesi dâhilinde tıraş olması gerekir bir hacının, aksi takdirde kurban cezâsı gerekir. Tıraş olmadıkça ihrâmdan çıkılmış sayılmaz. Kadınlar saçlarının uçlarından bir miktar keserek kısaltırlar. Tıraş veya taksîr haccda Cemretü’l Akabe’ye taş attıktan sonra kurbanda kestikten sonra tıraş olma işi yapılır. Daha önce olursa dem gerekir, umrede say’ biter bitmez tıraş olur.

 

Evet, sevgili dostlarımız!

 

Hz. Enes (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) Cemretü’1-Akabe’ye geldi, taşlarını attı, sonra Mina’daki menziline yani (konakladığı yere) geldi ve kurbanını kesti. Sonra berbere: „Al!“ dedi ve sağ yanını işaret etti. Sonra sol tarafını işaret etti, sonra (kesilen saçları) halka vermeye başladı. İşte Sevgili Peygamberimizin sakal ziyaretini buraya dayandığını görmekteyiz. “Bir rivâyette şöyle denmiştir: ‘’Sağ yandan kesileni sağındakilere, sol yandan kesileni de Ümmü Süleym’e verdi’’. Bunu da Buhârî Müslim ve diğerleri haber vermektedir.

Bir rivâyette de şöyle denmiştir: ‘’Sol taraftan kesilenleri Ebû Talha’ya verdi ve ona: “ Bunu halka dağıt’’ diye buyurdu. Hadis-i şerif tıraşa sağ taraftan başlamanın sünnet olduğunu göstermektedir, Ebû Hanife berberin sağı esas alınmalı başın solundan başlanmalı demiştir.

 

Evet, sevgili dostlarımız, Hz. Ali (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor; “Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) kadının saçını tıraş etmesini yasakladı.” bu da Tirmizî’nin verdiği haberdir.

Rezîn ’in ilâvesinde “…Hacda da, umrede de” ziyâdesi vardır. Bu ziyâdeden sonra (Rezîn ilâveten şunu) der ki: “Onlara sadece taksîr (yani kısaltma) gereklidir. Yani kadınlar saçlarını dibinden kesmezler, uçlarından alırlar bu kadar buna taksîr denir.

 

Dakika 10:23

 

İbnu Ömer (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; “Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm): “Ey Allah’ım, tıraş olanlara rahmet et diye dua etmişti”. Yanındakiler:

“Kısaltanlara da ey Allah’ın Rasûlü!” dediler. Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) Efendimiz: “Ey Allah’ım tıraş olanlara rahmet et!” diye duasını tekrar etti. Yanındakiler tekrar:

“Kısaltanlara da ey Allah’ın Rasûlü!” dediler. Bu sefer:

“Kısaltanlara da!” buyurdu.

Bunu da Buhârî, Müslim ve diğerleri haber veriyor.

 

Sahîheyn’in Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri’nden kaydettiği bir rivâyet şöyledir: „Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm): „Ey Allah’ım, tıraş olanlara mağfiret et!“ demişti. Yanındakiler:

„Ey Allah’ın Rasûlü! Kısaltanlar içinde (dua ediver!)“ dediler. Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) yine: „Ey Allah’ım, tras olanlara mağfiret et!“ buyurdu. Yanındakiler:

„Ey Allah’ın Rasûlü! Kısaltanlar içinde (dua ediver!)“ dediler. Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm): „Ey Allah’ım, tras olanlara mağfiret et!“ dedi. Yanındakiler:

„Ey Allah’ın Rasûlü! Kısaltanlara da (dua ediver)“ dediler. Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) (bu üçüncü talepte): „Kısaltanlara da!“ dedi.“

Bunu da Buhârî, Müslim haber vermektedir sevgili dostlarımız. Evet, bunun sebebini, gizli sırlarını Allah ve Râsulü daha iyi bilmektedir.

 

Rasûlullah’a (Aleyhissalâtu Vesselâm) öbürleri sordu: “Ey Allah’ın Râsulü tıraş olanların farkı ne ki, onları rahmet temenni ederek teyit ettiniz? Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm), çünkü onlar verilen emre uymada şekke ve tereddüde düşmediler cevabını verdi.

 

Ey Müslümanlar! Allah’ın emrinde Peygamberin emrinde gevşeklik yapmayın, tereddüde düşmeyin. Allah’ın emrine, Peygamber’in emrine sıkı sarılın. İşte görüyorsunuz geri kalıyor tereddüt edenler. Emre uymayı daha güzel ifade eden tıraşı öbürüne üstün tutarak onlara rahmet duasında bulundu. Hiç saçı yoksa ustura veya tıraş makinesinin başının üzerinden geçirilmesi kifâyet eder de demişlerdir.

 

Evet, sevgili dostlarımız, Yüce İslam kolaylıklar dinidir yalnız ihlâsla Allah’ın emirlerini sırf Allah için yap. İhlâsla yaptığın şey sana faziletle döner. Sulehâ (sâlih, iyi, yarar, selâhiyet, günah işlemeyen) tövbe sırasında saçlarını tıraş ettirmişlerdir.

Hanefîlere göre dörtte birinin tıraşı yeterlidir.

Sadece Ebû Yusuf yarısı demiştir.

İmâm-ı Şâfiî merhum ise en az üç saç telinin kesilmesi yeterlidir demiştir. Bazı Şafiîlerin tek bir kılın kesilmesi de yeterlidir dediği de rivâyet edilmiştir.

 

Dakika 15:21

 

Evet, kıymetli efendiler!

 

Şimdi de tahallül hakkında yani ihrâmdan çıkma meselesi;

 

Tahallül ihrâmdan çıkmayı yasaklardan kurtulmayı ifâde eder. Mîkâtta hac veya umreye niyet ile başlar. Tahallül de helâl kelimesinden gelir ve ihrâmın getirdiği yasakların kalkması mânâsına gelir. Umre için ihrâm giymiş olan Safa ile Merve arasında Say’ı tamamladığı zaman tıraş olur ve ihrâmdan çıkar. Hacc için ihrâma giren temettü ve kıran haccına niyet etmişse Mina’ya gelip ‘’Yevm-i Nahr’’ de cemretu’l akabeye taş atıp kurbanını kestikten sonra tıraş olur ve ihrâmdan çıkar. Bu söylenen sıraya uymak Hanefîlerde vaciptir, uymayana dem (yani kurban) gerekir. Tıraş safhasına gelen ihrâmlı kendi kendine tıraş olabilir veya başkasını tıraş edebilir. Tıraş olan bir hacıya cimâ dışında bütün ihrâm yasakları helâl olur. İfâza tavafını yapınca o da helal olur. Umre ihrâmından çıkmak üzere tıraş olana her şey helâl olur.

 

Evet, sevgili dostlarımız!

 

Abdullah İbnu Amr İbnü’l Âs (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; „Resulullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) Vedâ haccında Mina’da, halkın meselelerini kendisine sorması için durmuştu. Bir adam gelip bakın ne sordu Peygamberimize:
„(Ben kurbanın tıraştan önce olacağını) bilemedim ve kurbandan önce tıraş oldum?“ dedi. Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm):
„(Simdi de kurbanını) kes, burada bir beis yok“ cevabını verdi. Bir başkası daha gelip:
„(Taşı kurbandan önce atmak gerektiğini) bilemedim ve taşlamayı yapmadan kurban kestim“ dedi. Buna da:
„Simdi taşını at, bunda bir mahzur yok!“ diye cevap verdi. O gün Resulullah (Aleyhissalâtu Vesselâm)’a „Sunu önce, yaptık“; „Bunu sonra yaptık“ seklinde takdim te’hirle ilgili her ne soruldu ise hepsine: „Yap bunda bir mahzur yoktur!“ diye cevap verdi.“

Bunu da Buhârî, Müslim, Muvattâ, Ebû Dâvûd, İbnu Mâce, Tirmizî gibi zât-ı muhteremler haber vermektedir. Bu da başka bir kolaylığı ortaya koymaktadır. Bunların şu sırayla yapılmasının matlup olduğunu söylemekte icmâ eder. Evet, kıymetliler, ulemâ İslam Ulemâsı Mina’da Yevm-i Nahr de dört vazife bulunduğunu bunların şu sırayla yapılmasının matlup olduğunu söylemekle icmâ etmişlerdir. Akabe cemresine taş atmak, büyük şeytanı taşlamak, kurban kesmek, tıraş veya taksir yapmak, ifâza tavafı, bunları sırayla yapmakta ulemâ matlup olan bu sıraya riâyet edilmesidir demişlerdir.

 

Dakika 20:01

 

İbnu Abbâs (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn): Bu sıra bozulursa dem gerekir der. Hanefîler Saîd İbnu Cübeyr, Katâde, Hasan-ı Basrî, Nehâi de böyle hükmederler. İbnu Abbâs’ın hadis-i şerifini almışlardır bunlar, Şâfiî ve Selef ’in Cumhuru ve Ashâbu’l-Hadis câizdir dem gerekmez derler. Evet, efendiler bunların hepsi güzel mi güzeldir.

Bakın matlup olmakta icmâ edilmiş sırayı takip edin diye esas istenen o sırayı takip etmek. Ama yanıldın da yapamadın bakın orada da bir kolaylık veya fazilet devreye girmektedir. Dem kesebilen dem keser dem kesemeyene de bir vebal yoktur.

 

Usâme İbnu Şerik (Radıyallâhu Anh) anlatıyor; “Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) ile birlikte ben de hacca çıktım. Halk kendisine müracaat ediyordu. Gelenlerden bazısı:

“Ey Allah’ın Rasûlü!  Tavaftan önce sa’y yaptım, bazı şeyleri vaktinden sonraya bıraktım veya vaktinden önce aldım (ne buyurursunuz, hükmü nedir?)“ seklinde soruyordu. Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) da:
„Bunda bir günah yok. Ancak bir kimse bir Müslümanın ırzını makaslarsa (gıybetini ederse) o zâlimdir. İste günah isleyen ve kendini helake atan odur. “ buyurdu. Bunu da Ebû Dâvûd haber veriyor.

Sevgili dostlarımız,

 

Nâfi anlatıyor; İbnu Ömer (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn),  ifâza tavafını yapmış, fakat cehâletle henüz tıraş olmamış, kısaltma da yaptırmamış bir adama rastladı. Adama, donup tıraş olmasını veya saçını kısaltmasını, sonra da Beytullah’a yeniden ifâza tavafında bulunmasını emreyledi.“ Bu haberde Muvattâ’dan gelmektedir.

Evet, sevgili dostlarımız, bunlar Amel’de Fıkh-ı Ekber bölümünde işlendi, Hadis-i Şerifler bölümünde de konularla ilgili hadis-i şerifler size veriyoruz bu hadis-i şeriflerden hüküm çıkaranlar da fâkihlerimizdir. Bunun için fâkihlerimizin hükmüne dikkat edilmelidir.

Evet, sevgili dostlarımız, Cenab-ı Hak cümlemizin amellerini makbûl Say’ını meşkûr ticaretini lentebûr, haccını da mebrur eylesin ve rızâsına yakîne ve cemaline ulaştırsın. Her yaptığını Yüce Allah’ın rızâsı için yapan kullarından eylesin.

 

Dakika 24:12

 

(Visited 68 times, 1 visits today)