HadısŞerifKülliyatı 229-01

229 – Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 229

229- Hadis-i Şerif Külliyâtı Ders 229

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

 

‘’Elhamdülillahi Rabbil-âlemin vesselâtü vesselâmü alâ Rasûlina Muhammedin ve alâ âlihi ve ezvâcihi sahbihî ve etbâihi ve ıtratihi ecmaîn’’

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

 

 

Çok kıymetli ve muhterem izleyenler,

 

Dersimiz diyetlerle ilgili devam ediyor. Hz. Âişe (Radıyallâhu Anha ve Erdahünne ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) Ebû Cehil İbnü’l Huzeyfe’yi zekât tahsildarı olarak gönderdi. Adamın biri sadaka ödeme meselesinde onunla inatlaştı, Ebû Cehil (R.A) adama vurup başından yaraladı, hemen Hz. Peygamber’e (A.S.V) gelip: “Ey Allah’ın Rasûlü kısas istiyoruz” dediler. Rasûlullah (A.S.V) onlara size şu, şu miktar diyet vereyim dedi ise de râzı olmadılar. Rasûlullah (A.S.V) miktarını daha da artırarak size şu, şu miktar diyet vereyim dedi, onlar yine râzı olmadı. Hz. Peygamber (ASV) daha da artırarak size şu, şu kadar diyet vereyim dedi, bu sefer râzı oldular. Bunun üzerine (A.S.V) Efendimiz ben bu akşam topluma konuşup onlara râzı olduğunuzu bildireceğim dedi. Pekâlâ dediler. Rasûlullah (A.S.V) hitabesinde bu Leysliler bana kısas talebi ile geldiler, ben onlara kısasa bedel şu, şu miktar diyet teklif ettim, onlar da râzı oldular. Siz de râzı mısınız? Diye sordu, fakat berikiler hayır râzı değiliz dediler. Muhâcir ’un onlara kızıp üzerlerine yürüdü. Rasûlullah (A.S.V) onlara dokunmamalarını emretti. Muhâci’run da ileri gitmekten vazgeçti, sonra onları çağırıp, onlara verdiğini artırdı ve sordu râzı oldunuz mu? Evet dediler. Rasûlullah (A.S.V) tekrar ben halka hitap edip râzı olduğunuzu bildireceğim dedi. Onlar pekâlâ dediler. Rasûlullah (A.S.V) halkı çağırarak râzı mısınız? Diye sordu. Evet, râzıyız dediler. Bu da Ebû Dâvûd ve Nesâî’nin haberidir. Evet, sevgili dostlarımız! İçinde bulunduğun ortamın en iyi duruş şartlarını Allah ve Rasûlü daha iyi bilir.

 

Hilal İbn-i Sirac İbnü Mücaa an-Ebîhi an-Ceddihî tarîkinden anlattığına göre Ceddi Mücaa Hz. Peygamber’e (A.S.V) gelerek, Benî Zülûl Kabilesine mensup Benî Selüs tarafından öldürülmüş olan kardeşinin diyetini talep etti. Rasûlullah (A.S.V) ona, eğer ben bir müşrik için diyete hükmetseydim, kardeşin için hükmederdim, fakat ben sana diyet değil bunun yerini tutacak bir bedel vereyim dedi. Ve ona, Aleyhissalâtu Vesselâm Benî Zülûl müşriklerinden elde edilecek ilk humus’tan 100 deve vereceğine dâir senet yazdı. Mücaa bu 100 deveden bir miktarını almıştı, tamamını almadan Beni Zülûl Kabilesi Müslüman oldu.

 

Dakika 5:04

 

Bilâhare Mücaa geri kalan develeri Hz. Ebû Bekir (Radıyallâhu Anhüm) Hazretlerinden talep etmek üzere ona geldi. Rasûlullah’ın (A.S.V) borç senedini gösterdi. Hz. Ebû Bekir (Radıyallâhu Anhüm) kendisine Yemâme’den gelecek zekâttan ödemek üzere 12000 sa yani 4000 “sa” buğday, 4000 “sa” arpa, 4000 “sa” hurma yazdı. Rasûlullah’ın verdiği yazıda borç senedinde şunlar yazılıydı; Bismillâhirrahmânirrâhîm bu Peygamber Muhammed’den (A.S.V) Benî Süleym’li Mücaa İbn-i Mürae’ye verilmiş bir borç senedidir. Bu kendisine öldürülen kardeşine bedel olarak Ben’i Zülf müşriklerinden gelecek ilk humustan 100 deve vereceğim. Bu da Ebû Dâvûd’un haberidir.

Hz. Câbir (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) her kabileye bir diyet yazdı, hiçbir âzâdlıya kendini âzâd edenden başka bir Müslümanı kendine Mevlâ ittihâz etmesi asıl âzâd edenin izni olmadan helâl değildir, Bu da Nesâî’nin haberidir.

 

İbn-i Şihâb (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; Diyete iştirâkte tatbikat sünnet yani şöyledir; Âkile amden yapılan öldürmelerin diyetine hukûken iştirâk etmez. Gönül rızâsıyla ederse o başka, kezâ âkileye az da olsa çok da olsa kölenin bedelinden yüklenmez. Kölenin bedeli ne miktara baliğ olursa olsun ona malı olarak tasarruf edenedir. Çünkü o şu hadis-i şerife binâen ticaret mallarından bir ticaret malıdır. Amden öldürenin diyetine sulhen tespit edilen diyete, itiraf yoluyla sübut bulan cinayete terettüp eden diyete, işlenen bir cinayete terettüp eden erşe yani diyete ve kölenin bedeline âkile iştirâk etmez. Kendi arzusu ile iştirâk ederse o başka. Kezâ bir başka tatbikat dahi şöyledir; Kişi hatâen hanımını yaralasa diyet öder fakat kısas yapılmaz. Ancak kadına amden oluşan kötülüğü sebebiyle kısas yapılır. Bana ulaştığına göre Hz. Ömer (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) buyurmuştur ki; kadın nefsinin üçte birine ulaşan ve aşan yaralamalar amden olduğu takdirde erkekten kısas isteyebilir. Bu da Rezîn’in açıklamasıdır.

 

Tarık İbn-i Şihâb (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; Müzaha heyeti Hz. Ebû Bekir’i Sıddık (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretlerine gelip sulh istediler, Hz. Ebû Bekir onları yerlerinden, yurtlarından edecek harp ile rezil rüsva edecek sulh arasında muhayyer bıraktı, heyet mensupları yerden yurttan edeceği mücliyyeyi anladık.

 

Dakika 10:02

 

Rezil rüsva edecek mahziye ne demektir? Diye sordular. Sizden silahları ve binekleri alacağız, sizin mal ve mülkünüzden elimize geçenleri ganimet yapacağız. Bizden ele geçirdiklerinizi bize iâde edeceksiniz, bizden öldüklerinizin diyetini borçlanacaksınız, sizin ölüleriniz cehennemlik olacak, onlar için herhangi bir ödeme yapmayacağız. Yüce Allah Rasûlünün Halîfesine ve Muhâcirlerine sizi mâzûr kılmalarına sebep olacak bir durum iyi hal gösterinceye kadar kabileleri, develerin peşini takip etmeye bırakacak onlara karışmayacaksınız. Hz. Ebû Bekir (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) bu söylediklerini heyet mensuplarına teklif olarak arz etti. Hz. Ömer (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) söz alıp şunu söyledi; Bahsettiğin yerden yurttan edecek, savaş ve rezil rüsva edecek sulh sözün var ya ne güzel de söyledin! Ya şu sizden ele geçirdiklerimizi ganimet yapacağız, bizden ele geçirdiklerinizi iâde edeceksiniz sözün var ya ne güzel söyledin! Bizden öldürdükleriniz için borçlanacaksınız. Sizin ölüleriniz cehennemlik sözüne gelince, bizim ölülerimiz Allah’ın emri üzerine savaştılar ve öldürüldüler. Onların ecirleri Allah’ın üzerinedir, onlar için diyet yoktur. Heyet Hz. Ömer’in (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) söylediği şartlar üzerine beyat yaptı. Derim ki, bu rivâyeti tam olarak Şerafettin el-Barizî zikretti, rivâyeti tahriç edene nispet etmedi. Bu rivâyeti Câmiu’l Kebir müellifi zikretmedi, ancak Buhârî rivâyetten sadece Hz. Ebû Bekir (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri’nin şu sözünü kaydetti; Yüce Allah Rasûlü ‘nün Halîfesine ve Muhâcirlere sizi mâzûr kılmalarına sebep olacak bir durum gösterinceye kadar kabileleri develerin peşini takip etmeye bırakacak, onlara karışmayacaksınız. Bu kısım Kitabu’l Ahkâmın sonunda senetsiz olarak mevcuttur gerisi yoktur.

 

Evet, sevgili dostlarımız!

 

Biraz daha bunu açıklayacak olursak Buhârî de kabile adı Büzaha diye kaydedilmiştir, Mu’cemu’l-Buldân’da Büzaha diye harekelenmiştir. Teysir’de Bezzaha şeklinde harekelenmiş olması bir hatâ olabilir. Büzaha Necip bölgesinde Tay Kabilesine ait bir suyun adıdır. Hz. Ebû Bekir’in (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) devrinde Ridde Savaşları sırasında orada mühim bir vaka usule geldi. Peygamberliğini ilân eden yalancılardan Tüleyha İbn-i Huveylid el-Esedî etrafında Eset, Katafan Kabilelerini toplayarak büyük bir güç teşkil etmiştir. Hz. Ebû Bekir buna karşı Müseyleme’nin işini bitirmiş olan Hâlid İbn-i Velîd (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretlerini göndermişti. Hâlid önden Ensâr’ın müttefiki olan Ukkâşe İbn-i Mihsan el-Esedî’yi göndermişti. Tüleyha Benî Esedî’n suyu olan Müzaha’da Ukkâşe’yi karşılamış ve şehit etmiştir. Uyeyne İbn-i Hısn Benî Fezâre ’den 700 kişinin arasında Tüleyha ile birlikteydi. Arkadan Hâlid geldi, Hâlid (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) burada Tülayha’nın ordusunu bozguna uğrattı, bu bozgundan sonra Esed ve Katafan Kabileleri Hz. Ebû Bekir’e beyat yapmak üzere heyet gönderdiler.

 

Evet, sevgili ve muhterem izleyenler!

 

Borç ödeme konusunda bunun Adab-ı Muaşerat’ından bahseden hadis-i şerifler külliyâtı ile dersimiz devam ediyor.

 

Hz. Peygamber (A.S.V) borcun sebep olduğu kader kadar ciddi bir keder, göz ağrısı kadar dayanılmaz bir ağrı yoktur buyurdular. Borç Allah’ın yeryüzündeki zillet boyunduruğudur. Yüce Allah bir kulu zelil etmek dilerse onu boynuna geçirir. Kişi borçlarınca konuşur yalan söyler, vaad eder, sözünü tutmaz. Şu hâlde ödeme ihtimâli zayıf zarûrî olmayan borçlanmalardan kaçınmalı. Borçtan kaçının zîrâ o gece kader gündüzde zillet vesilesidir, nefsimi elinde tutan zâtâ kasem olsun bir adam, Allah yolunda öldürürse sonra ihyâ edilse, tekrar öldürürse sonra ihyâ edilse tekrar öldürürse üzerindeki borcu ödenmedikçe cennete giremez. Borçlu ölenin borcu vârislerince ödenmelidir. Evet, bunlar Peygamber Efendimizden rivâyet edilmiştir. Evet, sevgili dostlarımız! İşte gerçekler ortada borçlu ölen kimse kabirde bağlıdır, onu kurtaracak tek şey borcunun ödenmesidir.

 

Hz. Câbir anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) borçlu olarak ölen kimsenin cenazesine namaz kılmazdı, bir cenaze getirilmişti borçlu olup olmadığını sordu? Evet, 2 dînâr borcu var denince, arkadaşınızın namazını siz kılın dedi ve kendisi kıldırmaktan kaçında. Ebû Katâde ben ödeyeceğim ey Allah’ın Rasûlü dedi! Bunun üzerine kalkıp namazı kıldırdı. Borçlu olan kimse kendi adına borcu ödeninceye kabrinde rehinlenmiş gibidir, Rasûlullah bu sözü namazını kıldırması için getirilen cenazenin borçlu olduğunu öğrenin Cebrâil (AS.) borçlu olanın namazını kıldırmaktan benim men etti diyerek imtina buyurduktan sonra söylemiştir. Evet, sevgili dostlarımız! Kim borçluya mühlet tanır veya bağışlayıverirse Yüce Allah (C.C) kendi gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı günde, yani kıyâmet gününde onu gölgesinde gölgelendirilir. Kim bir fakire borç verirse, tanıdığı vadeden önce geçen her gün alacağı para kadar sadaka vermiş gibi sevaba nâil olur. Ödeme günü gelince tehir ederse her gün için iki misli sadaka vermiş gibi sevaba nâil olur. Yine Müslim’den gelen bir rivâyette şöyledir; Sizden önce yaşayanlardan biri ölünce hesaba çekildi, teraziye girecek hiçbir hayrı yoktu. Ancak zengindi insanlara karışır, borç verir.

 

Dakika 20:01

 

Hizmetçisine de darda olanlara bağışlayın emrederdi. Allah’u Teâlâ Hazretleri böyle davranmaya biz ondan daha lâyığız, günahlarını bağışlayıverin diye emretti. İşte görüyorsunuz, Cenab-ı Hak kulunu affetmek için bahâne arıyor. İyi ameller bulunsun ey Müslümanlar! Güzel ameller işleyin. Ödünç para vermek de bunlardan biridir, borçluya kolaylık göstermek bunlardan biridir. Borçlu borcunu ödeyemezse buna bağışlayıvermek bunlardan biridir.
Ebû Mûsâ (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) buyurdular ki: Allah’u Teâlâ nazarında bir kulun Allah tarafından yasaklanan kebilelerden sonra berâberinde getirebileceği en büyük günahlardan biri, kişinin ödenecek karşılık bırakmadan üzerinde borç olduğu hâlde ölmesidir. Borçlu ölmek ne kadar tehlikeli Ebû Dâvûd’un haberi bu da. Şehidin borcu hâriç bütün günahları affedilir, kendisinde kul hakkı her şeyin üstünde tutularak en büyük günah addedilmiştir. Hâlbuki bu hadis-i şerifte borç büyük günahların altında tutulmaktadır. Bu iki hadis-i şerif nasıl telif edilir dersen, derim ki o hadiste borçtan yasaklamak çekindirmek için mübâlağa tarîkiyle öyle söylenmiştir. Bu hadis ise zâhirine uygun mânâ da vârit olmuştur dediler.

 

Evet, sevgili ve muhterem izleyenler!

 

Ebû Hûreyre (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) buyurdular ki: Kim ödemek arzusuyla insanların malını alırsa, Allah onun borcunu ona bedel edâ eder. Kim de telef etmek niyetiyle halkın malını alırsa, Yüce Allah onu telef eder. Bu da Buhârî’nin haberidir. Yüce Allah (C.C) borcunu ödeyinceye kadar iyi niyet sahibi borçlu ile beraberdir buyurdu demiştir. Yani Peygamberimizden bu haber de. Hz. Âişe-i Sıddıkâ Annemiz ’in (Radıyallâhu Anha) bir rivâyetinde de: Rasûlullah (A.S.V) şöyle buyurmuştur; “Borcunu ödeme niyetinde olan hiçbir kul yoktur ki Yüce Allah’tan yardım görmesin.” Yani borcunu ödemek için samimi ise bir adam Allah ona yardım eder.

 

Evet, sevgili ve muhterem izleyenler! İnşâ’Allah’u Teâlâ derslerimiz devam edecektir.

 

Dakika 23:59

 

(Visited 19 times, 1 visits today)