[jw7-video]

29- Amelde Fıkhı Ekber Ders 29

AMELDE FIKHI EKBER DERS 29

(Elhamdülillahi Rabb’il âlemin. Vessâletü vessalâmû âlâ Rasulûna Muhammedin ve âlâ âli Muhammed.)

Çok kıymetli ve muhterem izleyenler. Amelde Fıkh-ı Ekber ile ilgili keşif notlarımız, fıkıh okulumuz; okumak ve okutmak ile ilgili derslerimiz devam ediyor. Dersimiz namazın vaktinin girdiğini bilmek, namazın sıhhatinin (bunları) diğer şartları olarak görmekteyiz. ’İbadetin kesin ve şüphe bulunmayan bir niyet ile yapılması gerekir’. Nisâ Suresi 103. ayet-i kerimede; Yüce Rabb’imiz: ‘’Şüphesiz, namaz müminler üzerine vakit ile belirlenmiş olarak farz kılınmıştır’’. Bütün namazlar vakitleriyle farz kılınmıştır. Kıymetli izleyenler. Ayet-i kerimeden de anlamaktayız bunu. Küçük ve büyük hadeslerden temiz olmak, namazın vaktinin girdiğini bilmek, küçük ve büyük hadeslerden temiz olmak. Çünkü Sevgili Peygamberimiz buyurduğu gibi Şanlı Kur’an’da da yine ayet-i kerimelerde Yüce Rabb’imiz buyurmaktadır. ‘’Allahu Teâlâ, temizlenilmeksizin hiçbir namazı kabul etmez. Abdest bozan kimse abdest alıncaya kadar Allahu Teâlâ sizden birinin namazını kabul etmez’’. Peygamberimiz’den gelen haberler böyle olduğu gibi Yüce Allah (C.C) buyuruyor: ‘’Ey iman edenler! Namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi yıkayın, ellerinizi dirseklere, dirseklerle beraber yıkayın’’ -ve abdest ayeti daha önce de geçtiği gibi yine buyuruyor- ‘’Cünüp olursanız temizlenin’’. İşte kıymetliler abdesti de boy abdestini de namaz abdestini de Yüce Rabb’imiz bu ayet-i kerimede açıkça bize emir buyuruyor. Onun için namaz kılan kişi hadeslerden temiz olması gerekmektedir. ‘’Sizden biri namazda yellendiğini zaman, namazdan ayrılıp abdest alsın ve bu namazını iade etsin’’. Hanefilere göre namaz kılarken abdestin kasıtsız olarak bozulması ile namaz hemen bâtıl olmaz. -Ne yapar- özürsüz olarak bir rükün miktarı eğleşmek ile bâtıl olur. Çünkü abdesti bozulan derhal kurallarına uyarak abdestini tazeleyip namazına devam edecektir. Mâlikîler de Hanefiler gibi düşünmüşlerdir. Bu hüküm ‘bir dirhem’den fazla kanın bulaşması hâlinde namazını keser’. Kanı yıkama imkânı bulunan en yakın bir mekânı geçmemelidir. Mekân yakın olmalıdır, kıbleye sırt çevirmemelidir. Kıbleye sırt çevrilirse namaz bâtıl olur. Yolda çiğnenmiş herhangi bir necaset de olmamalıdır.

Dakika 5:14

Çünkü öyle olursa namazı bâtıl olur. Yine konuşmaması gerekir, konuşursa namazı bâtıl olur. Abdesti bozulan kişi hiç konuşmadan, bu kurallara riayet ederek gidip abdestini tazeleyip yeniden namazına devam etme şansı vardır -bu imkânlar varsa-. Yine necasetten temiz olmak kişi hadesten temiz olması şart olduğu gibi necasetten de temiz olmak, namazın sıhhatinin şartlarındandır. ‘’Sana hayız hâli geldiği zaman namazı bırak, hayız hâli gittiği zaman kanı yıka ve namazını kıl’’. Bu bedevinin işlediği yere kova ile su dökün. Kıymetliler bunlar da birer birer hatırlatmadır. Hayızlı olan hayızından temizlenince hemen -ne yapar- namazına başlar. ‘’Elbise, beden ve mekân temizliği ile ilgili çeşitli meseleler’’. Bedenle ilgili, beden ve mekânın temizliği ile ilgili şimdi konulara şöyle bir göz atalım. Hanefilere göre ayakların konduğu yer ile alnın, ellerin ve dizlerinin konacağı yerler de olması gerekir. Bunların dışında yerlerin pis olması namazı bozmaz. Bu normal olmayan ortamlarda, namazı bozan pisliğin bu sayılan yerlerde olmaması gerekiyor. Ayakların konduğu yer ile alnın, ellerin ve dizlerin konacağı yerler de (pis) olduğu zaman, namaz bozulur. Bunların dışındaki yerlerin pis olması namazı bozmaz. Şimdi insanlar normal olmayan şartlarla karşı karşıya gelirler. İslam dini, hayat dini olduğu için en mutlu en müreffeh ortamları; sana fazileti ortaya koyduğu gibi en sıkışık, en zor en dar zamanları da hesaba katarak ortaya kolaylığı Yüce İslam koymuştur. Bunları dinlerken hayatı kolaylaştıran bir İslam’ın olduğunu unutma, öyle dinle. En mutlu hayat tarzı, Yüce İslam’ın hayat tarzıdır. Şafiî ve Hanbelilere göre bu durumda namaz bozulmaz. Bakın onlar da böyle keşfetmişler. Pisliği taşıdığı hâlde bilmeyerek namaz kılsa Mâlikîler dışındaki üç mezhebe göre namazı bâtıl olup, kaza edilmesi lazımdır. Mâlikîlerde, unutma durumlarında bu vaciplik düşer. İşte kıymetliler böyle bir kimse unutarak yahut aciz olduğu hâlde namaz kılarsa bu namazı yeniden kılması gerekmez. Kime göre? Mâlikîlere göre, öbürlerine göre gerekir. Mekân veya elbisenin, necis olması durumunda Mâlikîlere göre necis bir elbise ile namaz kılınır. Diğerlerine göre ayakta çıplak olarak namazını kılar. Bunlar normal olmayan şartlar; zaruri, zor ve dar ortamları -bakın- bu kâşif gerçek âlimler incelemişler her biri bir kanaat ile -ne yapmışlar- görüşlerini belirtmişlerdir.

Dakika 10:24

Ve cadde-i İslamiye geniş mi geniştir. ‘’Böyle bir kişi temiz elbise bulursa namazını vakit içinde iade eder. Eğer necis bir elbise ile yahut ipekli elbiseyle yahut altın ile yahut altın yüzük ile çıplak olarak kılmışsa vakit içinde bu namazı iade eder’’. Yani yeniden kılar. Avret yerini örtecek elbise bulamazsa, oturarak namazını kılıp Hanefilerle Hanbelilere göre ima yoluyla namaz kılar. Hallal’in kendi ile İbn-i Ömer’den gelen bir haberde şöyle diyor: ‘’Bunlar oturarak namaz kılarlar, başları ile imada bulunurlar’’. Yine İbn-i Abbas’tan gelen haberde ise -bakın-, ‘’Gemide namaz kılan ile çıplak olarak namaz kılan kimseler oturarak namaz kılarlar’’. Bunlar içinde bulunduğu ortama göredir. Necis elbise ile kılıp çıplak olarak kılmazlar. Bakın, ortam öyle bir durum ki ya necis elbise var veyahut çıplak olman gerekiyor. Bakın burada çıplaklığa karşı ‘hiç temiz elbise bulma şansı olmayan için çıplak olma, necis elbise ile kılıp çıplak olarak kılma’ diyor. Örtmek necaseti gidermekten daha kuvvetli bir emirdir. Yani İslam’da örtünme kesin emirdir, en güçlü emirlerden diyor. Kıymetli fakihlerimiz fıkhî eserlerine bunları da almışlar. Yine ‘’Uyluklarını ört’’. Sevgili Peygamberimiz birine, ‘’uyluklarını ört’’ diyor. Şimdi bu konuda örtülü olma konusunda ittifak vardır. Namazda örtülü bulunmanın şart olduğu hususunda kesin kes ittifak vardır. İttifak edilen husus, tabii daha kuvvetlidir. Tesettür, örtünme konusunda İslam âlimleri ittifak etmişlerdir. Bugün birileri çıkmış eğer ihtilâf varmış gibi gösteriyorlarsa; o bugünkülerin çıplaklığı teşvik eden ve Yüce İslam’ı önceki büyük âlim ve kâşifler gibi anlamayan, Kur’an’ı, sünneti ve asırlardır yaşanan İslam’ı görmeyen, bilmeyen, görmek istemeyen, bilmek istemeyen ve çıplaktan(olmaktan) yana olan var. Tabii durumu başka türlü değerlendirmeye çalışıyorlar. Şimdi Şafiîlere göre su bulamazsa; su veya toprak bulamayıp abdest veya teyemmüm alamayan kimselerde olduğu gibi, namazını kılar. Fakat onu sonradan iade eder. Çünkü necis bir elbise ile kılınan namaz ile farz düşmez. Hanefiler bu meselede ayrım yaparak şöyle demişlerdir. Eğer elbisenin dörtte biri ve daha fazlası temiz ise bununla namaz kılmak vaciptir.

Dakika 15:00

Çünkü başka (yol) yok, öyle bir kimse çıplak olarak namaz kılamaz. Çünkü 1/4 kemâl mertebesindedir. Avret yerinin açılması konusunda olduğu gibi 1/4 bütün yerin de kabul edilir, demişlerdir. Şeriat birçok yerde dörtte biri, bütün yerinde kabul etmiştir. Mesela İranlı kişinin başının dörtte biri tıraş etmesi yine abdestte başın dörtte birini mesh etmesi gibi. Evet, çok kıymetli pek muhterem efendiler, bu İslam caddesinin ne kadar rahmet dolu ve geniş ve en kolay olduğunu bu mezhep âlimleri inceleyerek ortaya koymuşlardır. ‘’Bütünü necis olan bir elbise içinde namaz kılmak, çıplak olarak namaz kılmaktan daha iyidir’’. Bu görüş Ebu Hanife ile İmamı Ebu Yusuf’un görüşleridir. Bunun da kaynağında birçok fıkhî kıymetli eserler bulunmaktadır. El Bedayi de bunlardan birisidir. ‘’Oturarak ima ile namaz kılmak, ayakta çıplak olarak kılmaktan daha faziletlidir. Çünkü örtünme emri daha kuvvetlidir’’. Elbisedeki kirin necasetin yerini unutmak konusunda; burada da (kişi) kanaatine göre hüküm verir temizliğine, kanaatine göre devam eder. ‘’Kişinin durmakta olduğu yer ile alnını koyduğu yer temiz ise namazın sahih olmasına engel değildir’’. Bu da yine kıymetli fıkıh eserlerinde Merakıl Felah’ta, Dürrul Muhtar’da ve diğerlerinde görmekteyiz. Şafiîlerde esas olan görüşe göre namazı sahih olmaz. Çünkü köpek, ister büyük ister küçük olsun bizzat kendisi necistir. Bu da köpek konusunda Şafiîlerin görüşüdür. Hanefilerde ise köpeğin dış yüzü temizdir. Bir necaset görülmediği müddetçe, domuz hariç, diğer hayvanların dışına benzer. Ölmedikçe köpek necis olmaz birde vücudunda necaset eseri yoksa durum böyledir, ama domuz necistir her yönüyle -aynen- necistir. Bu Yüce Rabb’im kendi ortaya koyduğu kelâmı ile sabittir. Çok kıymetli ve muhterem efendiler, yerin temiz olması. Şimdi namazın sahih olmasının şeraitinden biri de namaz kıldığın yerler temiz olacak. ‘’Necaset bulunan bir yer üzerinde namaz kılarsa, namazı ittifakla sahih değildir’’, -temiz yerler tabii varken-. Hanefilere göre kişi necaset ile temas etmemektedir. Yahudi küçük de olsa namazı sahihtir. Eğer temiz bir ortamda kılıyor kıyıda, köşede bir şeyler varsa -Hanefilere göre- o namaz sahihtir, demişlerdir. Bu da ortama göre durumun en kolay hâle getirilmesi ve imkânsızlıkların içerisinde yapılacak kolaylıklar.

Dakika 20:05

Zaruretler miktarınca ölçülmüştür. Hanefiler: ‘’Alt kısmı necis, fakat üst yüzü temiz olan bir keçe üzerinde namaz kılmak caizdir’’. Burada yine içinde bulunduğun ortama göre böyle bir durum varsa başka türlüsü de yoksa bakın orada da yine bir kolaylık ortaya koymuştur. Güzel keşifler yapılmıştır (R.A). Allah Ümmet-i Muhammed’in tüm âlimlerine çok mu çok rahmet eylesin. Ümmet-i Muhammed’in tümüne birlik ve beraberlik, kardeşlik nasip eylesin. Necis bir yerde -hapsedilirse bir insan; mesela helada hapsedilirse- cumhura göre bu kişinin namaz kılması burada da yine farzdır namazını kılar. ‘’Size bir şey emrettiğim zaman gücünüzün yettiği kadar bu emri yerine getirin’’. Burada da imkân dâhilinde neyle ima ile yapmak gerekiyorsa ima ile başka türlü imkân varsa başka türlü durum değerlendirilir. Yine ibadet hiçbir ortamda terk edilmek istenmez, terk edilmemelidir. İma ile namaz kılması gerekir. Bakın, başka türlü olmuyorsa ‘ima ile namaz kılması’ gerekir. Şöyle bir bakıyoruz ki hiçbir konuda namazın terk edilmesi mümkün görülmemiştir. Onun için Müslümanlar çok -burada-dikkatli olmalıdırlar. Namazlarını hiçbir Müslüman terk etmemelidir. Bakın bütün şartlar en zor şartlar dahi incelenmiş, keşfedilmiştir. Kıymetli izleyenler, bakın, en zor, en tehlikeli ortamlarda dahi namazın ima ile kılınabileceği ve kılınmasının gerektiği söylenmiş. Şafiî’nin yeni görüşüne göre yeniden kılması gerekir, demiştir. Avret yerini örtmek; namazın sıhhatinin şartlarından birisi avret yerini kesin öğretmektir. Biliyorsunuz ki avret noksanlık demektir. Lügatte, şer’an avret, bakılması haram olan olup örtülmesi farz olan uzuvlardır. Cumhura göre İslam âlimlerinin cumhuruna göre karanlıkta tenha bir yerde dahi olsa -diyor- örtünmek şarttır. Hanefilere göre insanların huzurunda avret yerinin örtülmesi icmaen farzdır. Tenhada da örtmek farzdır. Karanlık bir evde bile olsa temiz elbisesi bulunduğu hâlde çıplak olarak namaz kılarsa namazı caiz değildir. Eğer kaynak isteniyorsa Hanefi ekolünün en yüksek kaynaklarından Redd’ül Muhtar’a bakabilirler. ‘’Yasakladığım şeyden sakının’’. Cihat Peygamberi Hz. Muhammed böyle buyuruyor. ‘’Yasakladığım şeyden sakının, emrettiğim şeyi gücünüzün ölçüsünde yapın’’. Bakın, Yüce İslam güç ölçüsünü ortaya koymuş ama görevi terk edin hiç dememiş. İçinde bulunduğun ortama göre -bakın- bütün şerait incelenmiş. Fakat ‘namazı terk edin’ hiç denmemiş.

Dakika 25:07

Ve denme şansı da hiç görünmüyor. Yıkanma def-i hacet, taharetlenme gibi ihtiyaçlar dışında tenha bir yerde de olsan namazda ve namaz dışında avret yerlerinin örtülmesi farzdır. Dikkat et buraya namazda ve namaz dışında avret yerlerinin örtülmesi farzdır. Yüce Allah bakın Araf suresinin 31. ayet-i kerimesinde Yüce Rabb’imiz buyuruyor ki: ‘’Ey Âdemoğulları! Her mescide güzel elbiselerinizi giyerek gelin’’, diyor. İşte himardan ‘hi’ ile bahsediyor ki bu örtüdür. Ama himar ise biliyorsunuz bir canlı hepinizin bildiği bir yaratıktır. Şanlı Peygamberimiz (A.S.V) şöyle buyuruyor; ‘’Allahu Teâlâ buluğa ermiş olan bir kadının namazını başörtüsüz kabul etmez’’. İşte burada ‘’hi’’ ile himal burada başörtüsüdür. Kadının başına örttüğü örtüdür. Sevgili Peygamberimiz baldızı olan Esma (R.A) ya bak ne diyor: ‘’Ey Esma! Kadın buluğ çağına ulaşınca onun şu ve şu uzuvlarından başkasının görmesi helâl ve caiz olmaz’’. O bakın elleriyle yüzünü işaret etmişti. Yani ellerin ve yüzünden başka bütün vücudun kapalı olmalıdır dedi, baldızına. Kim diyor bunu? Şanlı Peygamber (A.S.V). Bütün İslam mümin kadınlara, mümine kadınların tamamına burada emirdir. Ayetler var, sahih sadistler var. Yine İslam âlimleri de İslam’ın en büyük âlimleri mutlak olarak namazda ve namaz dışında avret yerlerinin örtülmesi gerektiği hususunda icmâ etmişlerdir. Yani hem âlimler icmâ etmiş hem de asırlardır bu icma uygulanarak gelmiştir. ‘Örtüde aranan şartlar’. Şimdi, örtünün sık dokunmuş, altını göstermeyecek kalınlıkta olması gerekir. Örtünmede farz olan derinin rengini belli etmeyecek şekilde örtmek. Bir de dar olmamaktır. Eğer dar olursa derinin rengini belli ediyorsa; o zaman böyle ise bu örtü ile namaz sahih olmaz. Uzvu belli ederse ve hacmi ortaya koyarsa. -Şöyle bir bakalım- elbise tenin rengini belli etmez de sadece uzun belli ederse. -Buraya dikkat et-. Tenin rengini belli etmiyor ama uzvu belli ediyorsa ve hacmi ortaya koyuyorsa o zaman bu namazı kılmak caiz olur. Fakat Şafiîlere göre kadınların böyle bir elbise ile namaz kılmaları yine de mekruhtur. Erkekler için ise evla olanı terk etmektir.

Dakika 30:00

Şimdi yani burada daha iyisini bol bir elbise, altını (tenin), rengini göstermeyen nitelikte dokunmuş elbise olmalıdır. Erkeklerde yine gerekeni yapmalıdır. Kıymetliler, Mâlikîlere göre elbise, altını gösteriyorsa yok hükmündedir. Eğer altının şeklini belli ediyorsa mekruhtur. Şafiîler ile Hanbelilere göre örtülecek olan avret yerinin kaplanması şarttır. Yani avret yerinin elbise ve benzeri şeylerle kaplanması örtülmesi şarttır. Dar anlamda çadır ile karanlık, avret yerlerinin örtülmesi için yeterli değildir. Hanefiler ile Mâlikîlere göre zaruret dolayısıyla karanlık, örtünmek için yeterlidir. Çünkü elbise yok, sadece karanlıktan faydalanarak kılacak. O zaman Mâlikîler ile Hanefilere göre -zarûret dolayısıyla- karanlık örtünmek için yeterlidir demişlerdir. Bunlara göre farz olan örtünme, avret yerlerinin başkaları için örtülmesidir. Dikkat et kişi niçin örtünür? Başkaları avret yerlerimi görmesin diye örtülür. İşte Hanefiler ile Mâlikîlerde esas örtünme ayetlerinden, hükümlerinden çıkarılan anlam budur. Burada örtünme kendisi için değildir. Başkalarının -bakın- avret yerini; başkaları için örtünmesidir. Yani başkaları senin avret yerini görmemelidir. Sen kendi vücuduna bakabilirsin ama başkaları için örtünmek gerekir diyor. Bu ayet ve hadislerden icma’dan ve içindeki gerçek keşfi mânâdan Hanefi ekolünün yüksek âlimleri, Mâlikî ekolünün yüksek âlimleri böyle demişlerdir. Bu manayı keşfetmişlerdir. Fetva verilen görüş de budur. Yani fetvalar buna göre verilmiştir. Hanefilerde sahih olan görüş, avret yerinin etrafının da örtülmesi istenmektedir. Diğer fakihlere göre avret yerinin etrafının da örtünmesi istenmektedir. Bu hem Hanefilere göre hem de diğer fakihlere göre böyledir. Şafiîlerde en kuvvetli olan görüşe göre, eliyle de olsa bunun bir kısmını örtmesi farz olur. Yani sadece bir kısmını örtecek kadar imkânı varsa diyor sadece birini örtecek durumda ise o zaman da ön tarafını örtülür. Hanefiler ile Mâlikîlere göre tam bunun aksi yapılır. Yani peşi arka tarafı örtülür demişlerdir onlar da. Bu keşiflerin hepsi de mükemmeldir, güzel keşiflerdir. Çünkü insan önünü de peşini de öncelikle hiç tesettürü örtü; mesela yoksa en asgari de ön ve peşini de örtmek için elinden geleni yapar. Âlimlerimiz dini bir hüküm olarak bu durumları keşfetmişler ve önünün ve peşinin örtünmesi öncelikle önerilmiştir.

Dakika 35:08

Haram olan elbise ile namaz kılmak. Hanefilere göre tahrimen mekruhtur. Mesela, örneğin; ipekli kumaştan, erkeklerin elbise giymeleri, erkeklere tahrimen mekruhtur. Hanbelilere göre de sahih değildir. Altın yüzük takılmış olarak namaz kılmak erkekler için -yine bunun haram olduğunu bilmek ve haram olduğunu hatırlamış olmak şartıyla- haramdır. ‘’Her kim 10 dirheme bir elbise alır da bu dirhemlerden birisi haram ise bu elbise onun üzerinde bulunduğu müddetçe Allah onun namazını kabul etmez’’. İbn-i Ömer daha sonra iki parmağını kulaklarına yerleştirerek şöyle dedi: ‘’Eğer Hz. Peygamber’in (A.S.V) bu sözleri söylediğini duymadıysan o kulaklar sağır olsun’’ dedi. İşte kıymetliler, Peygamberimiz’den bu haber gelmiştir. Demek ki helâl yemeli, Helâlim giymeli, helâl elbiselerle namaz kılmalı. Bu Hadis-i Şerifin kaynağında, Buhari’ye göre Haşim, güvenilir değildir. Müderris bir hadis olduğu söylenmiş. Haşim ile Bakiye vardır, demişlerdir. Buhari ise ‘Haşim güvenilir değildir’, demiş. Şimdi diğer bir kaynakta ise şöyle buyurulmaktadır; ‘’Dinimizde bulunmayan bir işi işleyen kimsenin, bu işi reddedilmiştir’’. Bu Hadis-i Şerif sahihtir. Bu da Ayşe Validemiz’den geliyor, o da Peygamberimiz’den rivayet etmektedir. Unutmuşsa, -şöyle bir bakalım- işte o zaman yahut gasp edilmiş bir yerde hapsedilmişse yahut necis bir yerde hapsedilmişse, kıldığı namaz sahihtir, demişler. Çünkü burada zarûret vardır, (kişi) özgür değildir. Bütün mezhep âlimleri ödünç yolu ile de olsa iare namazda avret yerinin bir elbise ile örtülmesinin farz olduğu hususunda ittifak etmişlerdir. Bütün âlimler. Örtü bulamamak Mâlikîlere göre çıplak kılacaktır. Hanefilere göre böyle bir kimse ima ile oturarak namazını kılacaktır. Yani sen örtün, elbisen yok, çıplaksın; ‘namaz kılma’ diyen hiç yok. Çünkü Allah’ın emri terk edilemez. Şafiîler ile Hanbelilerde en kuvvetli olan görüşe göre eliyle avret yerlerini örterek namazını kılar. Hanefiler ile Hanbelilere göre oturarak ima ile namaz kılar. Bakın, rukü ve secdeli olarak oturarak ima ile namaz kılar. Örtünmek namazdaki rükünleri yerine getirmekten daha faziletlidir. Böyle kılmak ayakta ima ile yahut rükû ve secde ile namaz kılmasından daha faziletlidir.

Dakika 40:03

Çünkü örtünmek, namazdaki rükünleri yerine getirmekten daha faziletlidir. Örtünmenin üzerinde dört mezhebin kıymetli âlimleri ve diğer âlimler de dâhil -bakın- ittifak hâlindeler. Ama bugün birileri çıkmış, ‘Kur’an-ı Kerim’de örtünme ayeti var mı yok mu?’ diye soruyor. Yani 14 asrı yok sayarak bugün kendi gözlerini geçmişe kapamış, kendi köklerini mazı ile koparmış. Kur’an-ı Kerim’i sünneti bugün de anlamamış beyni özürlüler bakın bugün ‘tesettür var mı yok mu’ diye yokluğuna hükmetmeye kalkan özürlüler bulunmaktadır. Avret yerinin ansızın açılması durumunda, namaz esnasında ansızın açılsa hemen örterse Şafiî ve Hanbelilere göre namazı bâtıl olmaz. Mâlikîlere göre namaz bâtıl olur. Hanefilere göre dörtte biri, kendi tesiri olmaksızın açılır ve bu bir rükün eda edecek kadar sürerse namaz fasit olur. Eğer kendi tesiri ile açılırsa namazı o anda bâtıl olur. Bakın kendi iradesi dışında açılırsa diyor Hanefiler bir rükün eda edecek kadar da açık kalıyorsa örtülüyorsa orada namaz fasit olmaz, dediler. Fakat bir rükün eda edecek kadar açık kalıyor ve örtmüyorsa; örtme durumu olduğu hâlde işte namaz bâtıl olur dediler. Çıplakların cemaatle namaz kılmaları Şafiîler ile Hanbelilere göre kılabilirler. Safın ortasında dururlar, gözlerini kapayarak namazlarını kılarlar demişler. Çıplak olan kadınlar cemaatle kılmak müstehaptır, demişler. Tabii kendi aralarında toplu olarak, erkekler arasında değil. Mâlikîler ile Hanefilere göre çıplak olan kişiler teker teker namaz kılarlar ve birbirlerinden uzak dururlar. Mâlikîlerle Hanefiler bu görüştedirler. Gözlerini kapamaları da vaciptir demişlerdir. ‘’Avret yerinin sınırı’’. Avret yerlerini örtmek şarttır. Avret yerlerinin sınırları konusunda farklı görüşler her ne kadar varsa da tabii ki çok fazla bir durumda ortada görülmemektedir. Hanefi yüksek âlimlerine göre erkeğin avret yerleri erkeklerin avret yerleri göbeğinin altından diz kapaklarının altına kadar olan kısmıdır. Erkeğin avret yeri göbeği ile diz kapağı arasıdır. Bu dayandıkları delil, bu Hadis-i Şeriftir. Göbeğinden aşağısı diz kapaklarında geçinceye kadar olan kısımdır. Şimdi, bu da ikinci delilleridir. Diz kapağı avret yerlerindendir. Bu da 3. delilidir, Hadis-i Şeriflerdir bunlar. Evet, kıymetliler, bunlara zayıf diyenler olmuştur. Fakat şunu unutmayın ki Hanefiler bütün muhaddislerin kaynadığı zaman, sahabî ile görüşmüş Tabiin devrinde. Onlar hadislerin tam kaynağında bulunmuşlardır.

Dakika 45:06

Birilerine bu hadisler zayıf yoldan gelmiş olabilir. Ama Hanefiler burada hadislerin ve yaşanan amelî sünnetin içinde bulunuyorlardı, merkezinde bulunuyorlardı. Uzağında değillerdi. Cariyenin avret yeri erkekler gibidirler. Hür kadınlarla hünsalar, hür kadınlarla erdişi -yani hünsaların aşağı sarkan saçları dâhil- bedenleri bütünüyle avrettir. Ancak elleri ile yüz avret değildir. Ayakların ve dış kısmı da itimat edilen görüşe göre avret değildir. Kadının sesi, racih olunan görüşe göre avret değildir. Fakat mezhebe göre evin üst kısmı avrettir. En sahih olan görüşe göre, avuçların iç ve dış kısımları avret değildir. Dayandıkları delil şu ayet kerimedir; ‘’Kadınlar kendiliğinden görünen dışında ziynetlerini göstermesinler’’. Bu da Nur Suresi’nde 31.ayet-i kerimede. Yüce Allah bakın ne diyor: ‘’Kadınlar kendiliğinden görünen dışında, ziynetlerini göstermesinler’’. Kadından görülen azalar yüz ile avuçlardır. Yani ellerdir. Nitekim İbn-i Abbas ile İbn-i Ömer de bu görüşü ortaya sürmüşlerdir ve Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurdu: ‘Kadın avrettir. Dışarı çıktığı zaman şeytani lain ona gözünü diker’’ buyurdu Peygamberimiz ve baldızı Esma’ya da şöyle dedi: ‘Ey Esma! Hayız görecek çağa eriştiğin zaman vücudunun şu ve şunlar dışında hiçbir yeri görülmesi caiz olmaz’. Eliyle yüzünü ve avuçlarına işaret etti’’. İşte kadının yüzü ve avuçları dışında bütün vücudunun kapalı olmasını bizzat Peygamberimiz’den duymaktayız, ayet-i kerimeyi de Peygamberimiz bize açıklamaktadır. Yüce Allah: ‘’Kadınlar kendiliğinden görünen dışında ziynetlerini örtmesinler’’. İşte ‘kendiliğinden görünenden’ maksadın ne olduğunu Peygamberimiz burada açıkladı -yüz ve ellerin iç kısmı-. Şimdi yine Sevgili Peygamberimiz’den şöyle rivayet olunur; Allahu Teâlâ: ‘’Baliğa olan bir kadının namazını başörtüsüz kabul etmez’’. Genç bir kadının erkekler arasında yüzünü açmasına engel olunur. Eğer ortaya fitne, fesat çıkacaksa, bu fitne burada söz konusudur, ortamdan ortamlara farklıdır. Onun için Yüce İslam fitneye karşı da tedbir almıştır. Hâkim için şahit ile -yine- evlenmek niyetiyle bunlar ancak bakılabilir. Tedavi maksadıyla kadının avret yerlerine zarûret ölçüsünde de bakılabilir. Hanefilerde itimat edilen görüşe göre galiza, müstehcen avret yerleri olan ön ve arka uzuvlar ile hafif avret yeri olan bu iki yer dışındaki avret yerlerinin dörtte biri açık bulunurda; bu durum bir rükün eda edecek kadar kasıtsız olarak devam ederse, namaz bâtıl olur. Bu da namazda iken açılma durumu yine.

50:10

Çünkü bir şeyin dörtte biri tam hükmündedir. Bundan daha azının görülmesi ile namaz bâtıl olmaz demiştir. Hanefilerin görüşlerini izah ettik buraya kadar, yine de izah ediyoruz. Bâtıl olması için bu durumun bir rükün eda edecek kadar zaman, devam etmesi gerekir dedi yine Hanefiler. Şimdi Mâlikîlere bakalım yine tesettür konusunda, örtünme konusunda, Mâlikîler ne diyorlar? Mâlikîlere göre icmaen, avret yerlerinin insanların gözünden örtünmesi farzdır, demişlerdir. Mâlikîlerin tümü, namazda erkeklerin avret yerleri, avret yeri, avret-i galiza olan ön ve arka uzuvlar -yani- müstehcen olan iki uzuvdur. Dolayısıyla sadece uylukları açık olarak namaz kılan ile kasığı açık olduğu hâlde namaz kılanların namazlarını vakit içinde iade etmeleri farzdır, demişlerdir. Uyluk Mâlikîlere göre avret değildir. Bu erkekler için tabii. ‘’Hz. Peygamber (A.S.V) Hayber günü izarını uyrulunun üzerinden kaldırdı. Öyle ki ben onun uyluğunun beyazlığını görür gibiyim’’. Bu da bir Hadis-i Şeriftir Peygamberimiz’den gelen. Şimdi cariyenin avret yeri, Mâlikîlere göre -yine Hanefiler gibi düşünmüşler- cariyeler avrette aynen erkekler gibidir, demişlerdir. Hür kadının örtünme avret yerleri. Onlar örtünmeleri farzdır. Yabancı bir erkek önünde hür kadının yüz ve avuçlar dışında bütün vücudunu örtmesi farzdır, demiştir Mâlikîler. Fitne korkusu olursa bu iki uzvun da örtünmesi vaciptir, demişlerdir. İşte kıymetliler, yüksek İslam âlimleri, bunlar İslam’ı en güzel keşfeden, delilleriyle bilen, ortaya koyan, hükümleri açıklayan, dünyanın en yüksek âlim ve şahsiyetleridirler. Şafiî Mezhebi’nde erkeğin avret mahalli, göbeği ile dizileri arasıdır. Bütün mezhepler hemen hemen temelde aynı gerçeği ortaya koymaktadırlar. Mümin erkeğin avret yeri göbeği ile diz kapağı arasıdır. ‘’Sizden biri cariyesini, kölesi veya hizmetçisiyle evlendirdiği zaman cariye bunların avret yerine bakmasın’’. ‘’Uyluklarını açma, canlı veyahut ölü hiç kimsenin uyruklarına bakma’’. ‘’Uyluğunu ört çünkü uyruk avrettir’’. İşte kıymetliler, değişik haberler, değişik ortamları; bunları çok güzel, yüksek âlimlerimiz keşfetmişler, haberler değişik olunca tabii ki keşifler de farklı olacaktır. Bu farklılıklar rahmettir, kolaylıktır ve İslam’ın caddesi o kadar geniştir, o kadar ki; rahmet dolup taşmaktadır. Yanlış anlayanlar ‘niye böyle niye öyle’ derler. Bunlar dar kafalı insanlardır gerçeği anlayamamışlardır.

Dakika 55:06

‘’Resûlullah (S.A.V) benim uylukları yahut baldırları açık olduğu hâlde, yanı üzerinde yatıyordu’’. İttifakla, baldır avret yeri değildir, açılmış olan kısmın baldır mı uyruk mu olduğu da şüphelidir. Zaten haberlerin içinde böyle şüpheleri olduğu zaman orada keşifler genişlemekte görüşler de ihtilâf olarak rahmetle genişlemektedir. Çünkü ihtilâf genişleyince rahmet de genişler. ’’Kendiliğinden görünenler dışında ziynetlerini göstermesinler, kadınlar yabancı erkeklere’’. Nur Suresi 31. ayet-i kerimede. Yine Ayşe Validemiz (R.A): ‘’Kendiliğinden görünen yerler, yüz ile iki avuçtur’’. Bu da Ayşe Annemiz’den gelen ve Peygamberimiz’den rivayet edilen haberdir. Kıymetliler, -şöyle bakıyoruz- ‘’Erkek, erkeğin avret yerine bakmasın; kadın da kadınların avret yerine bakmasın’’. ‘’’Tek bir örtü içinde erkek, erkek ile, kadın da kadın ile baş başa yatmasın’’. Peygamberimiz’den gelen bir haber bu da. ‘’Avret yerlerimizi nerede kapayalım, nerede açık bırakalım?’’ -diyor sordum diyor- Behir Bin Hâkim sordum, diyor. Hz. Peygamber (S.A.V), ‘’Hanımın ve cariyen dışında, herkesten avret yerini sakla’’, buyurdu. ‘’Topluluk, kendi aralarında bulunduğu zaman’’ dedim. ‘’Eğer hiç kimseye avret yerini göstermemeye gücün yeterse yap’’, buyurdu. ‘’Bizden biri tenhada bulunduğu zaman‘’, dedim, şöyle buyurdu: ‘’Allah kendisinden utanılmaya daha lâyıktır, tenhada da kimse yokken de Allah’tan utan’’ dedi. ‘’Çıplak durmaktan sakının. Çünkü sizinle beraber tuvalete gitme ve cinsi ilişki dışında yanınızdan hiç ayrılmayan melekler vardır. Bu meleklerden utanın ve onlara ikramda bulunun’’. İşte kıymetliler buraya kadar da Mâlikî mezhebinin görüşlerini delilleriyle ortaya koymaya çalıştık. Bunlar birer keşif notlarıdır. Teferruat, tabii kendi kaynaklarında ayrıca bulunmaktadır. Biz keşif notu olarak vermeye çalışıyoruz. Şimdi de Hanbeli Mezhebi’ne göre örtünme, -bakın- erkekte ve kadında… Erkeğin avret yeri göbeği ile diz kapağı arasıdır. Bakın, bu konuda bütün âlimler aynı görüşü ortaya koymaktadırlar. Göbeğin altından diz kapağına kadar olan kısım avret yeridir. ‘’Erkekler omuzları üzerinde bir şey bulunmaksızın tek bir elbise içinde namaz kılamazlar. Omuzları üzerinde bir şey bulunmaksızın tek bir elbise içinde namaz kılamazlar’’. İşte burda yine kıymetli muhaddislerimizden rivayet edilmiştir. Erkeğin namazda avret yerlerini başkalarının bakışlarından hatta kendi bakışından bile korunması gerekir, Hanbelilere göre. Örtmek ile ilgili emir umumidir demişlerdir.

Dakika 1:00:01

Tenha bir yerde yahut karanlık bir odada örtmesi yine de farzdır, demişlerdir. Yine diğer kıymetli âlimler gibi düşünmüşler ve ‘’Hanımın yahut cariyen dışındaki insanlara karşı avret yerlerine koru’’ buyurmuştur Peygamberimiz. Bunu da delil olarak ortaya koymuşlardır. Az bir kısım açılırsa namazı bâtıl olmaz, demişlerdir. Örterse -yani hemen örterse- namazı sahihtir, demişlerdir. Yine Sevgili Peygamberimiz’den gelen delilleri de ortaya koymuşlardır. Hür ve baliğ kadının -hür kadınların, buluğa ermiş kadınların- avret yerleri elleri ve yüzü dışında kalan bütün bedenidir, demişlerdir. Öbürleri de böyle dediler. Bunlar da böyle dediler. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: ‘’Kadınlar ziynetlerini görünenler dışında göstermesinler’’. İşte, aynı ayeti bütün mezhep âlimleri de delil göstermişlerdir. Yine İbn-i Abbas’tan gelen, Ayşe Annemiz’den de gelen haberde de Peygamberimiz’den şöyle rivayet edilmiştir: ‘’Vücutta kendiliğinden görünen uzuvlar iki el ile yüzdür’’, demişler. Ümmü Seleme’den gelen bir haberde de Şanlı Peygamberimiz (s.a.v) ki ona Ümmü Seleme (R.A) diyor ki: ‘’Ya Resûlullah! Kadın bir entari ve başörtüsü ile namaz kılabilir mi?’’ diye sordum. ‘’Bu elbise ayaklarını örtecek derecede uzun ise evet’’ cevabını verdi. ‘’Kadına, örtünmesi farz olan yerlerini örtecek kadar elbise giymesi yeterlidir’’. Evet, kıymetliler, şimdi bu kaynakların içinde çok kuvvetli olanlar olduğu gibi zayıf olduğunu söyleyenler de olmuştur. Fakat ittifaka, icmaya bakarsanız haberler çok güçlü ve sahihtir. Kadının, mahrem olan erkekler yanındaki avret yerleri yüz, boyun, iki el, iki ayak ve baldırları dışında bütün vücududur. Yani mahrem olan erkekler yanındaki avret yerleri (kadının). Şimdi kimdir mahrem olanlar? Nikâh düşmeyen yakın akrabasıdır. Bunların yanında boynu biraz açılabilir. İki el, iki ayak ve baldırları dışında bütün vücududur, demiş Hanbeliler. Namazın dışındaki kadının bütün bedeni eller ve yüz hariç avrettir, demişlerdir. -Kim?- Hanbeliler, öbür âlimler gibi söylemişlerdir. Kadın avrettir, Peygamberimiz söylüyor. Kâfir olan, kâfire olan gayrimüslim kadınlar önünde Müslüman bir hanımın avret yerleri -Hanbelilere göre- göbek ile diz kapakları arasıdır. Cumhura göre ev işlerini yaparken görünenler dışında kadının bütün bedeni avrettir. Müslüman olmayan kadınların yanında da fazla açılması kadının, kabul edilmemiştir. ‘’Kadınlar ziynetlerini ancak kocalarına göstersinler yahut (erkekler) kendi hanımlarına’’. Bu ‘kendi hanımlarından’ maksat Müslüman kadınlar olduğunu söylemişlerdir. Cumhura göre kastedilenler, Müslüman hanımlardır. Yani İslam âlimlerinin çoğunluğu öyle demişlerdir.

Dakika 1:05:02

Kadınların sesi -cumhura göre kadınların sesi- avret değildir. Sadece coşkulu, nağmeli olarak fitneye sebep olma durumu, kırıtan bir durum varsa, bunlar yasaklanmıştır. Yoksa kadının sesi avret değildir. Coşkulu ve nağmeli olarak okumakta iken seslerini işitmek kadınların, bu kadının kendine yabancı erkekleri celb etmesi bakımından uygun görülmemiş, buna, ‘haramdır’, demişlerdir. Çünkü bunda fitneye sebep olma korkusu vardır, demişlerdir. Hanefilerde kadınların sesi avret değildir racih olan görüşe göre. Şimdi şöyle bir bakalım. Namaz dışında kadınların bütün bedenlerinin avret olduğu hususunda ittifak etmişlerdir. Bakın, bütün İslam âlimleri. Hanefilere göre iki ayaklar da avret yeri değildir. Namaz dışında, kadınların bütün bedenlerinin avret olduğu hususunda ittifak etmişlerdir İslam âlimleri. Şöyle bir bakalım vacibi tamamlayan şeyde vaciptir. Bu da bir hüküm, kuraldır, bu kurallara dikkat edin bu kaideye, vacibi tamamlayan şey de vaciptir, demişlerdir. Bir de küçük çocukların avret yerleri; Hanefilere göre 10 yaşa kadar sadece ön ve arka uzuvlar ve bunların etrafı uyluklar avret yeri kabul edilir. 10 yaşından sonra artık buluğ çağına gelmiş erkeğin avret yerleri gibi kabul edilir. İster erkek ister kız olsun fark etmez. 10 yaşında ötesi -görüyorsunuz- artık oğlan da kızlar da tesettüre örtünmeye tâbii tutulmaktadır Hanefilerde. Şimdi yine sınır olarak da 0-4 yaş arasıdır. Çok küçük çocukların avret yeri yoktur. Bunun sınırı 0-4 yaş arasıdır. Mâlikîlere göre 0-8 yaş arasında bulunan çocuklar için avret yeri yoktur, demişlerdir. Namaz dışında tabii bu. Bir kadının bedenine bakması ve ölüsünün yıkaması caizdir. Bir kadının bu yaşa kadar Mâlikîlerde herhangi bir çocuğun bütün bedenine ve bakması ölüsünün yıkaması caizdir. Bunun gibi 9 yaş ile 12 yaş arasındaki bir erkek çocuğunun bütün bedenine bir kadının bakması da caizdir demişlerdir, yıkaması da caizdir demişlerdir. Böyle bir -fakat böyle bir- erkek çocuğunun yıkaması caiz değildir, demişlerdir. Şimdi buraları da iyi anlamakta fayda vardır. Demek ki 0-8 yaş arası -görüyorsunuz- avret yeri yoktur çocukların Mâlikîlerde. Fakat bir kadının bu yaşa kadar herhangi bir çocuğun bütün bedenine bakması ve ölüsünü yıkaması caizdir. 9 yaş ile 12 yaş arasındaki bir erkek çocuğunun bütün bedenine bir kadının bakması caizdir. Fakat böyle bir erkek çocuğunu yıkaması caiz değildir, yani ölüsünü yıkaması.

Dakika 1:10:01

Şafiîlere göre küçük kız çocuğunun avret yerleri namazda ve namaz dışında, büyük kadınlar gibidir, demişlerdir. Bakın, Şafiîlere göre küçük kız çocuğunun avret yerleri namazlar ve namaz dışında, büyük kadınlar gibidir, demişlerdir. Hanbelilere göre 7 yaşından 10 yaşına kadar bir erkek çocuğunun avret yerleri namazda ve namaz dışında sadece ön ve arka uzuvdur. 7 yaşından 10 yaşına kadar kız çocuklarının namaz içindeki avret yerleri diz kapağı ile göbek arasıdır. Namaz dışında ise büyük kadınlar gibidir, Hanbeliler de böyle demişlerdir. Hepsi güzel söylemişlerdir. Yabancılar yanında bütün bedenleri avrettir, demişlerdir. ‘Kız çocuklarının bütün bedenleri yabancılar yanında avrettir’’. Hem de ‘bütün bedenleri’, demişlerdir. Kıymetliler, namazın sahih olmasının şartları ile dersimiz devam etmektedir.

Dakika 1:11:37

 

 

(Visited 198 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}