AmeldeFıkhı-55-01

55- Amelde Fıkhı Ekber Ders 55

AMELDE FIKH-I EKBER DERS 55

 Çok kıymetli ve muhterem izleyenler! Fıkıh ekolünde ki derslerimiz, Amelde Fıkh-ı Ekber ile ilgili keşif notlarımız devam ediyor. Yine dersimiz Hanbeli ekolünde nevafil, nafile namazlar ve aynı zamanda bunun içerisinde Kur’an-ı Kerim’i nasıl okumalıdır. İşte burada Kur’an-ı Kerim’i lahin ve hata ile okuyanların durumu ile ilgili keşif notları vermeye çalışacağız. Yüce Rabb’imizin lütf-u keremiyle Yüce Allah’a hamd-ü senalar olsun. Şanlı Peygamber Hz. Muhammed’e salat-ü selâm olsun, ashaplarından Cenab-ı Hakk râzı olsun. Ey Ümmet-i Muhammed, senin üzerinden de Allah’ın rahmeti eksik olmasın. İslam âlimlerine de Cenab-ı Hakk çok rahmet eylesin (Rahmetullahi aleyhim ecmain). Kıymetliler, Şanlı Kur’an’ı tecvit kaidelerine uygun olarak en güzel şekilde tabii ki okumak şarttır. Bunlara, bu kurallara uymayacak şekilde hatalı Kur’an-ı Kerim okumak; burada ya mekruhtur aynı zamanda da

bid’attir. Yani Kur’an-ı Kerim’i doğru okumalıdır. ‘Lahin’ çekilmeyecek yerlerde harfleri çekmek, uzatmak gibi durumlara ‘lahin’ denmektedir. Lahin yine lafsını, nazmını değiştirmektir. Kur’an-ı Kerim o kadar hatalı okuyor ki lahinle; Kur’an-ı Kerim’in lafzını değiştiriyor, nazmını değiştiriyor. Böyle Kur’an okunmaz! Hanbelinin değerli âlimleri diğerlerinde olduğu gibi bunları da buraya işaret etmişler. Harekelerin harf hâlinde okunması gibi bir durum meydana gelirse bu haramdır, demişler. Kıymetliler, Kur’an-ı Kerim’i okumanın usul kaideleri, adabı; Kur’an-ı Kerim’e karşı takınılan tavıra şöyle bakalım. Kur’an-ı Kerim okumanın adabından biri ‘Eûzu besmele’ okumak. Kur’an-ı Kerim okuduğun zaman kovulmuş şeytandan Allah’a sığın, bitirdikten sonra Kur’an-ı Kerim okumayı, Allah’a hamd etmek de müstehaptır dediler. Kur’an-ı Kerim okurken ağlamalı, ağlamaya çalışmalı; rahmet ayetleri geldiği zaman rahmet istemeli, azap ayetleri gelince de Allah’a sığınmalı. Kur’an-ı Kerim okumayı aynı zamanda kesmemeli. Ortada zarûret olmadıkça Kur’an-ı Kerim okumak rastgele kesilmez. Abdestli olmalı, kıbleye yönelmeli. Her sureyi besmele çekmek suretiyle ayırmalı, mükâfatı Yüce Allah’tan istemeli. Dünya menfaatini değil, Allah’ın rızâsını gözetmeli.

 

5:02

 

Dünyada da insanlar hak yolu yaşamak için tabii; dünyada da güçlü olmak için ihtiyaçlarını bargâha arz edersin. Vakar sahibi olmalı ve Yüce Allah’ın taksimine râzı olmalı. Namaz kılan, uyuyan kimseler arasında (Kur’an’ı) sesli okuma, rahatsız etme kimseyi. Yani içinde bulunduğun ortamı da dikkate al. Yine Hanbeli ekolünde bunları da görüyoruz. ‘Sabah namazından önce gündüzün sonunda okumaktan daha faziletlidir’ diye de bu ekolde bu ders okunmuş. ‘Şüphesiz, sabah okunan Kur’an-ı Kerim’de gündüz ve gece melekleri tarafından şahitlik edilir’. İsrâ Suresi’nin 78. ayetinde ve sünnetten gelen haberlerde bunu görmekteyiz. Yedi kıraat çeşidinden biriyle okumak caizdir Hanbeli ekolüne göre de. Yine tertemiz olmalıdır; temiz olmayan ortamlarda Kur’an-ı Kerim okumak mekruhtur. Yine yel çıkma hâlinin devamı süresince Kur’an-ı Kerim okumak da mekruhtur, demiş Hanbeliler. Cenaze ile birlikte Kur’an-ı Kerim’i açıktan okumak Hanbelilere göre yine mekruhtur. Bağırıp çağırılan çarşılarda Kur’an-ı Kerim okumak yine mekruhtur. Bağırtılı, gürültü olan; bağıran çağırılan ortamlarda Kur’an-ı Kerim okumak mekruhtur. Mushaf’a bakarak okumak, dinlemek, müstehaptır. Yine Şanlı Kur’an okunurken konuşmalar yapmak mekruhtur. Çünkü ‘’Kur’an-ı Kerim’i dinleyin’’ diye Allah’ın emri var. ‘’Kur’an-ı Kerim okunduğu zaman onu dinleyin ve sükût edin ki merhamet olunasınız’’. Yüce Allah bu ayet-i kerime ile kullarına, Şanlı Kur’an-ı Kerim, azim olan Kur’an’ı dinleyin (diyor). A’raf Suresi 204. ayet-i kerimede:’’(وَإِذَا قُرِئَ الْقُرْآنُ فَاسْتَمِعُواْ لَهُ وَأَنصِتُواْ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ ﴿٢٠٤﴾) ayet-i kerimesinde olduğu gibi. Yine Şanlı Peygamber’in kahraman sahabîlerinden Enes Hazretleri’nden gelen haberde;’’Kur’an-ı Kerim’i hatim ettiğin zaman aile fertlerini topla’’. Çünkü Peygamberimiz ne diyor Hz. Enes’ten gelen haberde;’’Kur’an-ı Kerim hatim ettiği zaman aile fertlerini toplar ve dua ederdi sen de öyle yap, çocuklarını topla, evin içinde dualar yapılsın, Kur’an-ı Kerim’ler hatmedilsin’’. İkinci hatim için başlangıç yapmak da müstehaptır dediler. Evet kıymetler. Yine amellerin en hayırlısı hâl ve rıhlet konmak ve göçmektir. Bunlar nedir diye sorulunca, ‘Şanlı Kur’an’a başlamak ve Kur’an-ı Kerim’i hatim etmektir’ cevabını verdi.

 

10:11

 

Evet, kıymetliler, Duhâ Suresi’nden itibaren tekbir getirmek müstehaptır, Hanbeli ekolünde de. Yine İhlas Suresi tekrarlanır. Hanbeli ekolünde tefsir etmek -Şanlı Kur’an’ı tefsir etmek- caizdir. Şöyle bir haber var: ‘’Resûl’üm! Biz sana da Kur’an’ı indirdik, ta ki insanlara (kendilerine) ne indirildiğini açıkça anlatasın’’. İşte Kıymetliler, Nahl Suresi’nin 44. ayetinde Kur’an-ı Kerim’i tefsir edip insanlara açıklamayı; Yüce Allah, Şanlı Peygamber’in şahsında bu işi bilen ehliyetli insanlara -bakın- görev düşmektedir. Yine bedeviler, küfür ve nifak bakımından daha beterdir ve Allah’ın, Peygamber’ine indirdiği sınırları bilmemek daha çok onlara layıktır. Çünkü tahsilleri, kültürleri yok. Bunlar çölde, dağda, ovada kaldı, dağ başlarında ilim ortamından uzak kalmışlar. Onun için burada da bütün insanlığı İslam ekolünde okumaya çağırmaktadır. Şanlı Kur’an’ı tefsir etme konusunda Hanbeli ekolünün dersleriyle dersimiz devam ediyor; buradan keşif notları vermeye çalışıyoruz. Kendi görüşüne göre tefsir etmek asla caiz değildir. ‘’Kendi görüşüne göre tefsir eder yahut bilmediği bir noktada kendi görüşü ile hareket ederse cehennemdeki yerine hazırlansın’’. İşte bu kıymetliler, Kur’an-ı Kerim asla kimsenin görüşüne göre değil; Kur’an-ı Kerim’i Allah Teâlâ, Hz. Muhammed’e kendisi açıklamıştır. Hz. Muhammed de ashaplarına açıklamış, sahih sünnet gerçek âlimler, müfessirlerle bu açıklama devam edip gelmektedir. Şümulün dışına çıkmadan yapılan bütün tefsirler mükemmeldir. Ne zaman ki şümulün dışına çıkılır, ilmî metotlar kaybolur, -ehliyetsiz insanların ortaya attığı fikirler ihanettir ve- onları cehenneme götürür. İsabet de etse hata etmiş sayılır. Çünkü (kişinin) kendi reyiyle Kur’an-ı Kerim tefsir edilmez.’’Her kim Kur’an-ı Kerim’i (onun hakkında), kendi görüşüyle söz söyler yahut bilmeden konuşursa cehennemdeki yerine hazırlansın’’. Kıymetli muhaddislerimiz bu Hadis-i Şerifi hasen olarak rivayet etmişlerdir. Yine başka bir haberde;’’Her kim Kur’an-ı Kerim hakkında kendi görüşüyle söz söylerse; isabet etse de hata etmiştir’’, buyrulmaktadır. Bunu da kıymetli muhaddislerimiz rivayet etmişlerdir. Yine sahabenin tefsirine dönmek için sünneti ve müfessir, fakih, muhaddis âlimlerin bütün kaynaklarına göz atarak ve bu işin ehli olan tefsir usulünü bilen ve Arap dili ve edebiyatından da haberi olan insanların yapacağı iştir. Kur’an-ı Kerim’in filmini tefsirini yapmak için Hz. Muhammed’e açıklanan; Allah tarafından açıklanan murad-ı ilahi, Peygamber’in açıklaması ashapların açıklamasını, bizim kıymetli âlimlerimiz bu işi ilmî ehliyetle bize kadar getirdiler.

 

15:59

 

Biz de ilmî ehliyetlere bakarak hareket etmeliyiz. Kur’an-ı Kerim’i, beşer sözü yerine kullanmak asla caiz değildir. Kur’an-ı Kerim, Allah kelâmıdır. Mâlikî Mezhebi’nde bir sureyi; mesela Yasin Suresi’ni okumak için toplanmak mekruhtur. Mescitlerde açıktan Kur’an okumak da ittifakla mekruhtur, gösterişe sebeptir, demişler. Kafasının karışmasına (neden olur). Çünkü camilerde insanlar ibadet ediyor. Kafasının karışmasına ve okuyuşularının engellenmesine de vesiledir, demişler Mâlikîler. Kıymetliler, bunların hepsi doğrudur mükemmeldir. Yalnız ortamı bilmek, Allah’ın rızâsını ihlası gözetmek ve faydalıyı celb eden, zararı def eden bir ortamda; bu şartlara haiz olan güzelim amellerde bulunmaktır. Yoksa faydayı celbeden bütün okuyuşlar her ortamda, şartlarına kurallarına uygun olarak yapılmalıdır. Zaten bu kıymetli âlimlerin de her birisi değişik keşiflerle değişik izahlarla mükemmel görev yaparak gelmişler yapılarak gidiyor. Bu bütün dünyadaki ekollerin içinde bu dört mezhebin ekolünün öne çıkmasının hikmetine iyi -bakın-. Bu dört mezhep hak delillere dayanmaktadır. Ve bütün delilleriyle araştırmak için ömürlerini vermişlerdir. Onun için dünya Müslümanlarının da bu dört mezhep; başta âlimler olmak üzere güvenini kazanmışlardır. Şimdi, konumuz sehiv secdesi ile derslerimiz devam ediyor. ‘Sehiv ne demektir’ derseniz yanılmak anlamındadır. Unutan ile yanılan arasında fark var mıdır? Evet. Unutan kimse hatırlar; yanılan ise o işi doğru zanneder. Şimdi unutan kimseye bir şeyi hatırlatınca -bakın- bu hemen hatırlar unuttuğu için. Yanılan öyle değildir. O yanılan ise hatırlatılsa da o işi doğru zanneder. Arada böyle bir fark görülmektedir. Yine sehiv secdesi konusunda; bunun hükmü nedir şöyle bir bakalım. Yanılmaktan dolayı namazın sonunda yapılan secdedir. Bunun hükmü, yani namazın sonunda sehiv secdesi yapmaktır. Peygamberimiz’den gelen haberde;’’Sizden biri namazı’4 mü, 3 mü’ diye kaç rekât kıldığı hakkında şüpheye düşerse şüphesini atsın ve kesin olarak bildiğinde ise onun üzerinden namaza devam etsin.

 

20:54

 

Namazın sonunda sehiv secdesi yapsın eğer 5 kılmış ise bu secdeler namazına şefaatçi olur. Eğer tam kılmış ise bu iki secde şeytanın kendisinden uzaklaştırılmasına vesile olur’’ buyuruldu. Bu haber Peygamberimiz’den geliyor; aynı zamanda Ebû Said El Hudri yoluyla geliyor. Rivayet eden muhaddislerimiz sahih olduğunu söylemişlerdir. ‘’Sizden biri namazda yanıldığı zaman, yanılma secdesi yapsın’’. Secdeyi yanılmaya bağlamıştır. Bakın, bu Hadis-i Şerif’te secde, yanılmaya bağlanmıştır. Yine Hanefiler de (ki); Hanefi ekolü bütün dünyayı okutan, okuyan; mükemmel bir İslam âlimlerinin ekolüdür. Ve asırlardır bu ekolde nice âlimler yetişmiştir. Diğerleri de böyle, -bakın- bu kıymetli âlimlere göre -(Rahmetullahi aleyhim ecmain) Allah bütün âlimlerimiz de çok rahmet eylesin- Hanefiler şöyle diyor: ‘’sehiv secdesi vaciptir’’. Bakın, burada sehiv secdesinin hükmü Hanefilerde vaciptir. Diğer mezheplere göre sünnettir. Görüyorsunuz, bu deliller incelenmiş. Ama bu kıymetli âlimlerin vardıkları sonuçları da ki -bakın- durum farklı. Bu da büyük bir çalışma büyük bir zenginliktir. ‘Sehiv secdesi vaciptir’. Diğer mezheplere göre sünnettir. Şimdi terk etmekle günahkâr olur. Sehiv secdesi terk olunursa, kişi günahkâr olur. Namazı bâtıl olmaz. Sehiv secdesi imama ve yalnız başına namaz kılana da vaciptir. İmama uyan yanılırsa sehiv secdesi yapmak, o kişiye vacip olmaz. İmama tâbidir çünkü. İmam yanılmışsa cemaatin ona uyması vacip olur. Müdrik veya mesbûk ise yine bunların da imamın sehiv secdesine katılması gerekir. Yapmazsa bu secde cemaatten düşer. İmam yapmazsa o zaman bu secde cemaatten düşer. Şimdi kıymetliler, sabahleyin Güneş doğsa, ikindide yine güneşin durumu, kırmızılığı iyice ortaya çıksa, sehiv secdesi düşer.

 

25:11

 

Çünkü güneş doğarken-batarken namazın vakti çıkmaktadır. Dolayısıyla sehiv secdesi orada düşmektedir. Kahkaha ile gülse namazın saygınlığını hiçe saymış olur. Bu kişi artık namazda; zaten (bu), namazı bozan hususlar içinde(dir). Bunlar izah edilerek geldi; yeri geldikçe de izah edilmeye devam edeceğiz. Zaten kahkaha ile gülen kişinin namazı, abdesti bozulur. Hanefilere göre kalabalık bir cemaat varsa; evla olan sehiv secdesini terk etmektir. Çünkü kalabalık cemaatlerde o zaman kargaşa olabilir. Burada da bu şekil bir ruhsat ortaya çıkmıştır. Bu konuda delil İbn-i Mesud Hazretleri (Radıyallahu anhü ve erdahüm ecmain) ondan gelen bir Hadis-i Şerifte ‘’Sizden biri namazında şüpheye düşerse doğrusunu araştırsın ve namazını ona göre tamamlasın. Sonra selâm versin ve sehiv secdesi yapsın yani yanıldığı için iki secde yapsın’’. İkinci bir delilde ‘’Namazda her bir sehiv için selâmdan sonra iki secde yapmak gerekir’’ diyen Hadis-i Şeriflerdir. Bunlar birer birer sehiv secdesinin delilleridir. Yine ‘’Hacc’daki noksanları, kefaret kurbanı kesilmesi gibi; nasıl ki eksikleri tamamlanıyorsa Hacc da sehiv secdesi ile namaz tamamlanmış olur’’ buyurdu kıymetli âlimlerimiz. Hanefi ekolünün burada delillerini ve keşiflerini ortaya koymaktayız. Mâlikîler sehiv secdesi müekked sünnet olduğu görüşündedirler. Kıymetliler, işte görüyorsunuz; Şafiîîlere göre de yine sehiv secdesi sünnettir. Sehiv secdesi bir durumda vacip olur. O da mesbûk da olsa cemaatin imamına uyuma durumudur. Eğer imam sehiv secdesi yapacaksa cemaatin imama orda uyması vaciptir, demişlerdir. Kim? Şafiîîler. Yine Tirmizî hariç diğer kıymetli muhaddislerimiz ne yapmışlardır, bu sehiv secdesi ile ilgili Hadis-i Şerifleri rivayet etmişlerdir. Evet, kıymetliler, Hanbelilere göre de sehiv secdesi vaciptir. Şimdi rüknü terk etmek gibi noksanlık yahut herhangi bir ilave sebebiyle namazı bâtıl eden her işten dolayı sehiv secdesi vaciptir, demiştir Hanbeliler. Yine önce geçen Hadis-i Şeriflerde olduğu gibi Şanlı peygamber’den şu habere dayanılmıştır yine; ‘’Benim nasıl namaz kıldığımı gördüyseniz öylece namazlarınızı kılınız’’. Peygamberimiz’den gelen bu habere de istinat etmişlerdir bu Hanbeli ekolünün âlimleri. Vacibi terk etmekten dolayı -nedir- yine, ‘sehiv secdesi yapmak vaciptir’ de, demişlerdir. Yine, şüphelenme durumunda olduğu gibi sehiv secdesinin vacip olduğu görüşünü ortaya koymuşlardır.

 

30:32

 

Şüpheden dolayı da yine Kur’an-ı Kerim’i yanlış okumaktan dolayı sehiv secdesi vacip olur, demiştir Hanbeli ekolünün değerli âlimleri. Yersiz olarak okumakla sehiv secdesi orada da menduptur, demişler. Sünnetlerinden birini terk etmekten dolayı sehiv secdesi yapmak mubahtır, demişler Hanbeliler. Sünnetlerden dolayı Hanefilerde sehiv secdesi yapılmaz -sünnetlerin terkinden dolayı-. Eğer cemaat secdede imamına uymazsa, (kişinin) namazı bâtıl olur, demişlerdir Hanbeliler. İmamına uymak zorundadır cemaat -her konuda-. Ancak imam, Kur’an’a -Şanlı Kur’an’a- açıkça, sahih sünnete açıkça muhalefet etmediği müddetçe cemaat imamına uyar, uymak zorundadır. Kıymetliler, şimdi Hanefi mezhebine göre şöyle bir bakalım. Hangi konularda sehiv secdesi yapılır? Hanefilerde farzın gecikmesi (tehir edilmesi) vacibin tehir edilmesi ve herhangi bir vacibi terk edilmesiyle sehiv secdesi yapıldığı gibi bunlara şöyle bir bakalım. İlk oturuşu terk etmek; işte burada sehiv secdesi yapılır Hanefilere göre. Çünkü ilk oturuş 3 ve 4 rekâtlı namazlarda nedir vaciptir. Burada ilk oturuşu terk eden vacibi terk etmiş olur. Yine vaciplerinden birini yanılarak terk etmekle sehiv secdesi yapmak gerekir ve aslî vacip olup ve herhangi bir vacibi terk edince sehiv secdesi yapılır Hanefilerde. Farz namazlarının ilk iki rekâtında Fatiha’nın tamamını veya çoğunluğunu terk etmek de sehiv secdesi gerektirir. Farz namazların ilk iki rekâtında Fatiha’dan sonra bir zammı sure okumayı terk ederse sehiv secdesi yapar. Hanefi, İmâm-ı Âzam ekolünden bahsediyoruz açıktan veya gizli okuma düzenine aykırı davranırsa yine sehiv secdesi yapılır. İlk oturuşta teşehhüdü terk ederse, son oturuşta teşehhüdü terk ederse sehiv secdesi gerekir, vaciptir. Tertibe riâyet etmemek; bu da -görüyorsunuz ki- tertip de gerekmektedir. Burada da sehiv secdesi gerekmektedir efendim.

 

35:00

 

Yine farzın yerini değiştirmek yahut tehir etmek de sehiv secdesini icap ettirir. Rükû ve secdede tadil-i erkânı terk etmek; bu da sehiv secdesini gerektirir. Farz namazlarda kıraatin yerini değiştirmek; bu da sehiv secdesini gerektirir. Vitir namazının kunutunu terk etmek; orada da sehiv secdesi yapması gerekir. Kunut tekbirini terk etmek, bayram tekbirlerinin ikinci rekâtının rükû tekbirini terk etmek gibi bu durumlarda da bayram tekbirleri de vaciptir, yine ikinci rekâtının rükû tekbiri de böyledir. Bunlardan dolayı da sehiv secdesi gerekir. Fakat bayram namazların da cemaat çok kalabalık olacağından bir karışıklık olmaması için sehiv secdesi yapılmaz, denmiştir. Eğer cemaat buna yatkınsa olabilir ama ortada kargaşa çıkacaksa terk edilir. Yine namaz cinsinden olmayan bir şeyi ilave etmek, iki kere rükû etmek gibi bu da sehiv secdesi gerektirir. Rükû tektir 2 rükû yapınca, burada ilave ortaya çıkar ve sehiv secdesi ortaya çıkar, onu yapmak gerekir. Sehven terk edilen fiile geri dönmek. Sehven birinci oturuşu yapmazsa; bu oturma konusunda şöyle bir bakalım. Eğer oturma hâline daha yakın ise döner ve oturup teşehhütte bulunur. Ayakta durma hâline daha yakın ise geri dönmez, sonunda sehiv secdesi yapar. Son oturuşu sehven terk edip beşinci rekâta kalkan kimse beşinci rekâtın secdesini yapmamışsa geri döner ve oturur; sonunda sehiv secdesi yapar. Beşinci rekâtın secdesini yapmışsa farzı bâtıl olur ve kıldığı namaz nafile namaza dönüşür. Burayı da unutmayın! Hanefi ekolüne göre izahlarımız keşif notlarımız devam ediyor. Yine bu namazı altıya tamamlaması da menduptur Hanefilere göre. Hüküm Ebû Hanife ile İmâm-ı Âzam ile İmâm-ı Muhammed’e göredir. Dördüncü rekâtta teşehhüt miktarı oturmuş sonra ayağa kalkmışsa, 5. rekâtın secdesini yapmadıysa tekrar oturur. Eğer 5. rekâtın secdesini yapmışsa müstehap olarak bu namaza bir rekât daha ilave eder. Bu kişinin namazı tamamdır. 2 rekât ise nafile hükmündedir. Altı kılmıştır ama dördü farz yerine ikisi nafile hükmündedir. Kıymetliler, buranın inceliğini anlayabildiniz mi? 4. rekâtın son oturuşunu yapıp da ayağa kalkan ve 5. rekâtın secdesini yapandan bahsettik. Son oturuşta oturmuş ama selâm vereceği yerde vermemiş ayağa kalkmış. Oturmayanın ise biraz önce onun izahını son oturuşu yapmayanın ise onun izahı biraz önce geçti. Bunları tekrar dinleyin ki hafızanızda kalsın. Bunların hepsi çok önemli. Fıkıh ekolünün hiçbir keşif notunu kaçırmayın.

 

40:20

 

Hepsi önemli mükemmel. Bu mezheplerin izahları rahmet dalgalarıdır. İhtilâflar rahmet rüzgârlarıdır, izahları rahmet dalgalarıdır. Her biri bir taraftan eser ebediyyû’l ebed nurun parlamasıdır, her taraftan nur parlar. Bu müçtehitlerimizin bu ihtilâfları rahmet üstüne rahmet nur üstüne nur, kolaylık üstüne kolaylıktır. Rahmet dalgalanıyor. Ey muhterem çok kıymetli izleyenler! İslam’ın rahmet caddeleri, deryaları uçsuz bucaksızdır. Bu âlimler, bu deryada keşif yapmaktadırlar, delillere göre. Rastgele değil, delillere göre. Onlar yüksek âlimler. İslam’ın bütün delillerine ömürlerini vermişler. Cahillerle hareket etmeyin! Herkes kendi mezhebinin kıymetini bilsin! O mezhebin delillerine şöyle baksın; o mezhebin gerçek âlimler ile hareket etsin -ilimle-. Âlim çok kıymetli. Neden? İlminden dolayı. Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri bütün âlimlerimize çok mu çok ebediyyû’l ebed rahmet eylesin. Yine sehiv secdesinde, gereklerinden biri de namazdan şüphelenmektir. Mesela Hanefi ekolüne göre ‘3 mü yoksa 4 mü kıldım’ diye bir şüphesi-yanılması varsa; başına ilk defa gelmişse bu, namazını yeniden kılmalıdır. Başına ilk defa geliyorsa -ara sıra oluyorsa- o zaman ‘3 mü kıldım 4 mü kaldım’ diye; bunu 3 kabul edersin. Asgariye kabul et ve namazına devam et, tamamla. Şanlı Peygamberimiz’den gelen bir haberde;’’Sizden biri namazından kaç rekât kıldığı hususunda şüpheye düşerse namazını yeniden kılsın’’ diyen habere dayanmaktadır. Bu da kıymetli kaynaklarımızda bu Hadis-i Şerif vardır, garip diyenler olmuştur. Yine başka bir haberde ‘’üç rekât mı, dört rekât mı’’, kaç rekât kıldığını bilmeyen kişi kaç kıldığını hatırlayıncaya kadar namazını yeniden kılacaktır diyen bir haber daha bulunmaktadır. Yine selâm verdikten sonra şüphe ortaya çıkacak olursa, bu namazı yeniden kılmak gerekmez. Yine teşehhüt miktarı oturduktan sonra da bu şüphe hâli arız olursa namazı yeniden kılmak gerekmez. Buralardaki cümlelere de dikkat edilmesi gerekir. Sık sık vesveseye düşen bir kimse hakkında -bakın- Sevgili Peygamberimiz’den gelen bir haber; ‘’Her kim namazın da şüphelenirse doğrusunu araştırsın’’. Bu da Peygamberimiz’den gelen bir haberdir ve aynı zamanda kıymetli muhaddislerimiz bu haberi rivayet etmişlerdir.

 

44:59

 

Bunların bu haberlerin kaynağında Müslim-i Şerif, Buharî Şerif gibi kıymetli muhaddisler bulunmaktadır. ‘’Sizden biri şüphelendiği zaman doğruyu araştırsın, namazını tamamlasın’’. İşte kıymetliler, durum ortada en az rekâtı esas alarak namazına devam eder bu Hadis-i Şerife göre. Yani ‘2 mi 3 mü kıldım’ diye şüphe ediyorsun. İkiyi kabul et ve namazına devam et. Bu ara sıra vesveseyle, kendinde olanlar için ilk defa olmuşsa namaz yeniden kılınıyor. Araştırılmasına göre amel eder kanaatine bakar şöyle. 3 mü, 4 mü; 3 kabul eder. 2 mi, 3 mü; 2 kabul eder. 1 mi, 2 mi; 1 kabul eder, namazına devam eder, tamamlar. Evet, kıymetliler, bunların da delili Hadis-i Şeriflerle; Hanefi ekolünün kıymetli âlimleri güzelim deliller ortaya koydular. Sonra Hanefilerin kendileri de ayrı bir delildir. ‘Neden’ derseniz; onlar tabiın içinde yetiştiler. Ashapla İmâm-ı Âzam’ın görüşü kanaati ağırlıktadır. Bunun hakkında kesin incelemeler yapılmış deliller bulunmaktadır. Yani Hanefiler işin kaynağında, merkezinde bulunuyorlar. Bütün mezheplerin en kıdemlisi, hepsinin başındalar. Çünkü ashaba ve Peygamber’e en yakın; tabinin içinde bulunan bir ekoldür İmâm-ı Âzam ekolü. İmâm-ı Mâlikî Hazretleri o zaman daha gençti. İmâm-ı Âzam olgunluğunun doruğuna ulaşmıştı. Ve bütün bilim adamlarının, selef âlimlerinin içinde İmâm-ı Âzam en önde parlıyordu. Ve onun ekolünden çok âlim yetişti, nice ilim yıldızları parladı. Bugün o parlayan yıldızlar asırlardır dünyayı aydınlatarak geldiler; ebediyete kadar İnşâAllah devam edecektir. Dersimiz Mâlikî ekolünün kıymetli âlimlerinin kıymetli keşif notlarıyla İnşâAllah devam edecektir.

48:09

 

 

 

(Visited 108 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}