HadısŞerifKülliyatı 58-01

58- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 58

58- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 58

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

‘’Elhamdülillahi rabbil alemin vesselatu vesselamu ala rasulina Muhammed ve ala ali Muhammed estağfirullah bi adedi zünübina hatta tuğfer Allahu ekber hatta tuğfer euzu billahissemiil alimi mineşşeytanirracim min hemzihi ve nefkıhi ve nefsih bismillahillezi la yedurru maasmihi şeyün fil erdi vela fissemai ve hüves semiul alim’’

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Çok sevgili ve muhterem izleyenler, esbabı nüzul hakkındaki derslerimiz hadisi şerifler külliyatından keşif notlarıyla devam etmektedir. Bugünkü geldiğimiz dersimiz İbrahim Aleyhisselamın Yarabbi ölüleri nasıl diriltirsin onu görüvereyim demesi üzerine inzal edilen ayeti kerimelerin keşif notlarını vermeye çalışıyoruz. Tabii ki İbrahim (AS.) imanı bütün Ulül Azim Peygamberlerinden birisidir. İmanın da şek şüphe imkânı da yoktur. Çünkü hem de hiç bir şüphe yok bilin ki Hz. İbrahim (AS) hiçbir şüpheye düşmemiştir. Çünkü şüphe iman da caiz değildir. Ashabı Güzin (R.A) Hazretlerinden bazıları, Hz İbrahim şüpheye düşmüş bizim Peygamberimiz böyle bir şüpheye düşmedi derler. Bu söz Peygamber Aleyhisselatu Vesselama ulaşınca biz şüpheye İbrahim’den daha çok müstahakız der. Bununla Resulullah (A.S.V) insanlar arasın da cari bir usulle maksadını ifade etmiş olmaktadır. Şöyle ki bir kimse bir başkasını bir sözden korumak isteyince ona ne söylemek istiyorsan bana söyle der. Burada esas itibariyle bunu söyleme demek istemektedir, yani İbrahim hakkın da böyle söylemeyin, onda hiçbir şek şüphe yoktur ve hiçbir müminde de şek şüphe olmadığına olmayacağına göre Peygamberlerin hiçbirinde de şek şüphe olmaz. Bu şek değildir şüphe değildir aksine imanı mesailin daha da huzur kazanmasını taleptir. Nur’un ala nur misali kul imandaki kuvvet üstüne kuvvet misalidir. Onlara karşı koyabilecek güç sahibi olmayı veya hiç olmazsa sığınabilecek sağlam bir kalayı temin eder. Kim? Lut (AS.). Sevgili Peygamberimiz (A.S.V) Hz. Lut’un temennisine tembihlen o aslın da çok sağlam bir kalaya sığınmıştı buyuruyor. İşte görüyorsunuz yine Kuranı Kerim’de bildirildiği gibi vaktaki elçilerimiz Lut (AS.)’a geldi, o bunlar yüzünden kaygıya düştü. Bunlar yüzünden göğsü daraldı ve bu çetin bir gündür dedi.

 

Dakika 5:01

 

Lut’un kavmi kendisine doğru soluk soluğa koşarak yanına geldi. Onlar daha evvelden homoseksüel kötülükleri işlemeye alışmış kimselerdi. Lut (AS.) ey kavmim dedi işte kızlarım sizin için onlar daha temizdir. Artık Allah’tan korkun benim misafirlerimin için de küçük düşürmeyin, içiniz de aklı başında bir adam yok mu sizin dedi. Kavmi andolsun senin de bildiğin gibi bizim senin kızların da hiçbir hak ve alakamız yoktur. Sen bizim ne istediğimizi elbette bilirsin dediler. Lut (AS.) ah dedi, size yetecek bir kuvvetim olsaydı yahut sarp bir kalaya sığınabilseydim dedi. İşte bu sıkıntılı durum da elçiler kendi gerçek hüviyetlerini tanıtarak Hz. Lut Aleyhisselamın imdadına yetiştiler. Ey Lut emin ol, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana katiyen dokunamazlar dedi, melekler geldi oraya elçiler. Hud Aleyhisselamın hakkındaki ‘’Hud Suresinin 77 ve 81. Ayeti Kerimelerin de’’ bu meali sizlere vermekteyiz. İşte görüyorsunuz dünya da ne kadar sapık batıl yolda insanlar varsa bunların karşısın da batılla mücahede eden bir de hak ve hakikatin öncüleri var. Peygamberler ve Peygamberlerden sonra da varis ulema ve gerçek Mümin ve Müslümanlar. Şarihler şöyle derler; Lut (AS.) tıpkı İbrahim (AS.) gibi aslen Iraklıdır, Hz. İbrahim ile birlikte Şam diyarına hicret etmiştir. Cenabı Hak Lut Aleyhisselama solum halkına Peygamber kılmıştır. Binaenaleyh Hz. Lut’un bu ahali arasında kan bağı bulunan bir kimsesi yoktur. Burada Lut Aleyhisselamın ettiği güç ve sığınaktan maksadın akraba ve aşiret olduğu belirtilmiştir. Öyleyse Resulullah (A.S.V Allah’a sığındığını ifade etmiştir. Evet, kıymetliler, yine Yusuf (AS.) ile ilgili de Mısır Melikinin mükâfaten hapisten çıkarılmasına karar verilir. Hz. Yusuf bu kararı duyar duymaz, hapisten çıkmak çıkma cihetine gitmez, beraatını talep eder. Suçsuzluğunun teyidini yapılan ithamdan beraatını talep eder ve çıkma haberini getiren elçiye efendine dön de ellerini kesen bu kadınların zoru neydi kendine sor der. Mısır meliki kadınları toplar ve onlara sorar Kadınlar haşa dediler biz onda bir fenalık görmedik aziz’in karısı da şöyle dedi.

 

Dakika 10:02

 

Esas Yusuf’u zindana gönderen kadın, yani Züleyha bakın şöyle dedi; şimdi hak meydana çıktı ben onun nefsinden murat almak istemiştim, o doğru söyleyenlerdendir. Bu işte hiçbir kabahati suçu yoktur Yusuf’un dedi. Yani kadınlar suçu üstlendiler bilhassa Züleyha suçu üstüne aldı. Benim bu itirafı talep etmem Melikin gıyabın da kendisine hakikaten hainlik etmediğimi ve Allah’ın hainlerin hilesini mutlaka boşa çıkaracağını onun da bilmesi için dedi, dedi. ‘’Yusuf Suresi Ayet 50 ve 52. Ayeti Kerimeler’’ Hz. Yusuf (AS.) kuvvetli bir sabırla tavsif etmiş olmaktadır. Tevazu isar buyurmaktadır, tevazu büyüğün mertebesini düşürmez bilakis artırır. İşte kıymetliler, bunlar tarihi gözümüzün önüne seren hakikatlerdir. Tefsir ilmin de biz bunları detaylı açıkladık, esbabı nüzul ile ilgisi olanları da size yine kısa özlü olarak keşif notları olarak vermeye çalışıyoruz. 506 hadisi şerife geldik, Übeyk İbni Ümir Hazretleri anlatıyor; Ömer İbnü’l Hattab (R.A) Resulullah Aleyhisselamın ashabına sordu şu ayeti kimin hakkın da nazil olmuştur? Sizden herhangi biri arzu eder mi ki hurmalardan, üzümlerden kendisinin bir bahçesi olsun, altın da ırmaklar aksın, burada kendisinin her çeşit meyveleri bulunsun, fakat ona ihtiyarlık çöksün aciz ve küçük çocukları da olsun. Derken o bahçeye için de bir ateş bulunan bir kora isabet etsin de o yanıversin. ‘’Bakara Suresi 266. Ayeti Kerime’’ cemaat bu ayetin hangi sebeple nüzulünü sordu, Peygamberimizden bir bilgisi olan var mı? Dedi Hz Ömer. İbni Abbas hazretleri (R.A) bu hususta içinden bir şeyler geçiyor ey Müminlerin emiri dedi, Hz. Ömer (R.A) ona ey kardeşimin oğlu söyle onu kendini küçük görme dedi. İbni Abbas bu iş için misal olarak verilmiştir deyince bir iş için misal olarak deyince Hz Ömer hangi iş için diye tekrar etti, İbni Abbas da zengin bir kimsenin işi için öyle ki bu zengin Allah’a da kulluk ve itaatini yerine getiriyordu. Sonra Allah ona şeytanı gönderdi, zengin onun ivazına kapılarak günahlar işledi ve sonun da bütün salih amellerini batırdı Buhari şerif bunu tefsir bölümün de zikretmektedir. İşte görüyorsunuz hayat bir imtihandır, imtihanı kazanmak zorundasın, ister zengin ol ister fakir ol.

 

Dakika 15:03

 

Zengin zenginliği ile imtihan edilir fakir fakirliği ile sağlam sağlamlığıyla hasta hastalığıyla ve diğerleri de böyle. Onun için gece gündüz Allah’ın lütfuna keremine sığın, yine Bera hazretlerinden gelen haber’de iğrenmeden alamayacağınız pis şeyleri vermeye kalkmayın. Adam hayır işlemeye çalışıyor ama nerede hor hakir işe yaramayan çürük çarık pis olan şeyleri hayra vermeye çalışanlar için, böyle şeyleri vermeye kalkmayın. ‘’Bakara Suresi Ayeti Kerime 267 de’’ mealindeki ayet diyor biz Ensarlar hakkın da indi dedi ve anlattı. Kim? Bera Hazretleri. Biz hurma yetiştiren kimselerdik herkes hurmasından az veya çok oluşuna göre tasadduk ederdi. Bu cümleden olarak kişi 1-2 hurma salkımı getirir onu mescide asardı. Mescitte kalan Ehli Suffa’nın yiyeceği yoktu, bazıları içerisin de kalitesiz hurmaların çokça bulunduğu salkımlardan, bazıları kırık adi salkımlardan getirip asıyordu. Bunun üzerine Cenabı Hak şu ayeti kerimeyi inzal eyledi; ey iman edenler kazandıklarınızın temizlerinden ve size yerden çıkardıklarımızdan sarf edin. İğrenmeden alamayacağınız pis şeyleri değersiz şeyleri vermeye kalkmayın, Allah’ın müstağni ve övülmeye layık olduğunu bilin. Allah’ın rızası için yaptığın işler de en kaliteli olanı harca Allah yolun da, Allah’ın rızası ucuz değil en değerli eşsiz değerli olan o olduğuna göre sende malın verebilirsen en iyisini vermeye çalış, veremezsem en iyisini hiç olmazsa orta hallisini yap. Resulullah (A.S.V) ayeti şöyle açıkladılar; sizden biri sadaka olarak verdiği şeyin benzeri kendisine verildiği takdir de onu istemeye, istemeye utanarak alacağı şeyden almamasına dikkat etsin diyor. Yani kötü şeylerden olmasın kendine layık görmediğin bir şeyi başkasına layık görme. Kendin istemeye, istemeye utanarak alacağın şeylerden diyor vermeye kalkma diyor, bak kendin diyor almak istemediğin bir şeyi sen başkasına vermeye kalkma. İbni Abbas (R.A) Hazretleri der ki bundan sonra hepimiz sahip olduğumuz şeylerin iyilerinden diyor verir olduk bunu da Tirmizi, İbni Mace rivayet etmektedirler. Evet, kıymetliler, zaten Kuran-ı Kerim’in için dışı hikmet ilim irfan doludur. Kuran-ı Kerimi, sahih sünneti, hadisi şerifleri kim iyi anlarsa yüce İslam’ı doğru anlamış olur. Onun için Kuran-ı Kerimi sahih sünneti iyi anlamanın yolu müçtehit âlimlerin fıkıh ilmini ortaya koydular, fıkıh ilmini de size verdik amelde fıkhı ekber ki işte orada bu İslam’ın doğru anlayışının esası oradadır.

 

Dakika 20:04

 

Biz burada asıldan size haber veriyoruz ama hükmü fıkıh ilmin de olduğunu unutmayın, zaman zaman hatırlatıyoruz. Zekâtla kayıtlanmış sadaka hediye bağış her çeşit verilen şeye şamil olduğunu belirtmiştir. Yani ister zekât ver, ister sadaka ister hediye istersen bağış her çeşit verilen şeye şamildir bunların iyisinden vermeye çalış. Bu tabii imkânın dâhilin de, bu imkânı olanlaradır. İmkânı olmayanlar imkânı neyse odur, İbni Mesut (R.A) Hazretleri anlatıyor; Resulullah (A.S.V) şanlı Peygamberimiz buyurdular ki şeytanda melek’te insanoğluna sokularak onun kalbine bir takım şeyler atarlar. Şeytanlar vesvese verir melekler ilham getirirler, şeytan’ın işi kötülüğe çağırmak sonu fena ve zararlı olan şeylere teşvik etmek ve hakkı yalanlamak, haktan uzaklaştırmaktır. Meleğin işi hak ve hayra iyiliğe çağırmak ve kötülükten uzaklaştırmaktır. Kim için de hakka hayra iyiliğe çağıran bir ses duyarsa, bilsin ki bu yüce Allah’tandır ve hemen Allah’u Teâlâ’ya hamd etsin, kim de için de şer ve inkâra çağıran bir fısıltı duyarsa ondan uzaklaşsın ve hemen şeytandan yüce Allah’a sığınsın. (Euzu billahi mineşşeytanirracim) desin hemen, (Rabbi euzu bike min hemezatiş şeyatin ve euzu bike rabbi en yahdurun) desin. Resulullah (A.S.V) bu sözlerine şu mealdeki ayeti ekledi şeytan sizi fakir olacaksınız diye korkutur, size cimriliği emreder, yaptıkları vesveselerden birisi budur örnek olarak verilmektedir. ‘’Bakara Suresi 268. Ayeti Kerimedir’’ bu durumu rivayet eden de Tirmizi’dir. İbni Mesud Hazretleri de Peygamberimizden nakletmektedir. Evet, çok kıymetli çok muhterem efendiler, Ebu Hureyre (R.A) Hazretleri anlatıyor; Cenabı Hakk’ın şu mealdeki sözü nazil olunca içinizdekini açıklarsanız da gizleseniz de Allah sizi onunla hesaba çeker ve dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Diyen ayeti kerime inzal olunca bu ayet ‘Bakara Suresi 284’’ bu ihbar sahabe (R.A) çok ağır geldi. Resulullah (A.S.V) geldiler diz çöküp oturdular ve dediler ki ey Allah’ın şanlı elçisi, şanlı Peygamberi bize yapabileceğimiz işler emredildi, namaz oruç cihat ve sadaka bunları yapıyoruz ama Cenabı Hak sana şu ayeti inzal buyurdu; onu yerine getirmemiz mümkün değil. Resulullah (A.S.V) onlara yani sizler de sizden önceki Yahudi ve Hıristiyanlar gibi dinledik ama itaat etmiyoruz mu demek istiyorsunuz. Hayır, öyle değil şöyle deyin dedi Peygamberimiz onlara, işittik itaat ettik ey Rabbimiz affını dileriz dönüş sanadır.

 

Dakika 25:01

 

Cemaat bunu okuyup dilleri ona alışınca bir müddet sonra Cenabı Hak şu vahyi inzal buyurdu; Peygamber ve inananlar müminler ona Rabbinden indirilene inandı, hepsi Allah’a meleklerine kitaplarına Peygamberlerine inandı. Peygamberleri arasın da hiçbirini ayırt etmeyip işittik itaat ettik Rabbimiz affını dileriz, dönüş sanadır dediler. ‘’Bakara Suresi 285’’ Ashabı Güzin bunu bu şekil de ezberleyip bunu yerine getirip bunu yapınca yüce Allah önceki ayeti nesh etti ve şu ayeti inzal buyurdu; Allah kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükler, kazandığı iyilik lehine, ettiği kötülükte aleyhinedir. Rabbimiz eğer unutacak veya yanılacak olursak bizi sorumlu tutma, Resulullah bu duayı yapınca yüce Allah’u Teâlâ Hazretleri pekâlâ yaptım buyurmuştur. Rabbimiz bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme, yüce Allah’u Teâlâ Hazretleri peki buyurmuştur, Rabbimiz bize gücümüzün yetmeyeceği şeyi taşıtma, Rab Teâlâ hazretleri peki dedi, bizi affet bizi bağışla bize acı sen Mevla’mızsın kâfirlere karşı bize yardım et, Rab Teâlâ buna da peki buyurdu. Bunu da Müslimi şerif rivayet etmektedir ki bu Amenerresulü ondan önceki bir ayetin inzaliyle bu iş başlamıştır tefsir bölümünde de bunlar izah edilmiştir, burada da esbabı nüzul konusu olarak bu konuya değinmiş olmaktadır hadisi şerifte muhaddislerimiz. Siz gönüllerinizdekini atsanız da gizleseniz de Allah onunla sizi hesaba çeker, sonra dilediğini af dilediğini azap eder. ‘’Bakara Suresi 284. Ayeti Kerime’’ inzal edilince işte sahabe telaşe düştü, o zaman bu hadisi şerif rivayet edildi. Sizden evvelki ehli kitap gibi işittik ve isyan ettik mi demek istiyorsunuz, sakın öyle demeyin işittik itaat ettik Rabbimiz affına sığınıyoruz dönüşümüz sanadır deyin buyurdu Peygamberimiz.  Bir yıl kadar geçince Amenerresulü ayeti nazil olur bakın sahabenin bu telaşından bir yıl sonra Amenerresulü inzal edildi. İnsanlar imtihana tabi tutulurlar imtihanı kazanınca mükâfatını alırlar bak mükâfatını aldı sahabe. Bir müddet sonra da (لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا) yani Allah hiç kimseye güç yetiremeyeceği teklifte bulunmaz diye başlayan ayeti kerime gelir. Yüce Allah ümmetimin gönlünden geçirdiklerini fiile çıkarmadıkça yahut söylemedikçe af buyurmuştur diyor Peygamber bu müjdeyi veriyor. Gönlüne gelenleri iyilik veya kötülük cinsinden yapmadığın müddetçe gönlüne gelenleri tasdik etmezsen kötülükler geldi kalbine, tasdik etmezsen onu kötülüğü kalbin reddederse, onu söz olarak söylemez amele olarak işlemezsen sana günah yazılmaz onlara da af var.

 

Dakika 30:09

 

Ama içine geleni sen kabul eder o kötülükleri dilin söyler amel olarak işlersen o kötülüğü o zaman işte yandın. Yanmamak için aklını başına al, Kuran’ı Kerim’i İslam’ı iyi anla iyi kavra. Allah’u Teâlâ kıyamet gününde kullarını haşr ettiği zaman ben size meleklerimin vakıf olmadığı gönül sırlarınızı haber vereceğim diyecek. Yani insanların içinden ne geçirdi melekler dahi bilmiyor onu ama senin iç dünyanı Allah’u Teâlâ iyi biliyor. O zaman ne diyor, kıyamet gününde kullarına haşr ettiği zaman, Mahkemeyi Kübra’ya toplandığı zaman insanlar ben size meleklerimin dahi vakıf olamadığı yani bilemediği gönül sırlarınızı haber vereceğim diyecek, müminlerin sırlarını söyledikten sonra onları affedecek. Şüphecilere ise yaptıkları tekziplerini haber verecektir. İbni Abbas hazretleri (R.A) işte Allah dilediğini af dilediğine de azap eder ayeti kerimesinin manası budur demiştir. Yine yüce Allah size kolaylık ister zorluk istemez. ‘’Bakara Suresi 185’’ buyrulmuştur. Nitekim farzlar insanların kolaylıkla yapabileceği şeylerdir. Beş vakit namaz dışında pek çok şey yapılabilir. Zekât, hac, oruç gibi farzlarda kişilerin güçleri göz önünde tutulmuştur. Malı olmayanlar zekâtla mükellef değildir, sıhhati parası olmayanlara hac farz değildir, oruçta mutlak bir farz değildir. Çünkü durumuna göre istisna edilenler kefaretle yerine getirmesine ruhsat verilenler mevcuttur. Yani oruç tutacak gücü yoksa o da kefaret verir, oruç tutabilenler için farzdır. Emri bil maruf, cihat, kesbi ilim gibi bütün evamil de kişinin gücü ve şartları esas alınmış, sorumluluklar buna göre tespit edilmiştir. Kulun tövbe ve istiğfara koşmasını irşat etmek için buradaki mağfiretini dua şeklinde teşrii etmiştir. Kulun duası tarzında ey Rabbimiz unutur veya hata edersek bizi hesaba çekme buyrulmuştur. Öyleyse kul unutunca veya hata yapınca Cenabı Hakk’ın dergâhına koşacak, duasıyla, istiğfarıyla, tövbeleri ile Rabbinin af, rahmet ve mağfiret kapısını çalacaktır. Hata ve unutmalar iki çeşittir; Bir kimse elbisesinde bir pislik görse hemen temizlemesi gerekir. İzalesini sonraya bırakır ve arkadan da unutursa kirli elbise ile namaz kılmakta mağdur olmaz. Çünkü orada ihmali var kul görevini yapmadı, ama görmemiş olsaydı o kiri görmemiş olsaydı mağdur sayılacaktır. Yine avcı yanlışlıkla insanı da vurabileceğini hesaba katıp gereken ihtiyati tedbire başvurmadan avlansa ve bir insanı vursa mazur sayılmaz. Keza bir hafız ezberlediği Kur’an’ı, âlim öğrendiği ilmi tilavet ve müzakere suretiyle taze ve canlı tutmaz da unutursa mazur sayılmaz.

 

Dakika 35:09

 

Nitekim daha önce geçtiği üzere Kuran-ı Kerim’den ezberlediğini unutanlara Hz. Peygamber (A.S.V) şiddetli terkiplerde bulunmuştur. Gök kubbenin altında en büyük günahlardan birisi Kuran-ı Kerimi, ilmi irfanı unutmaktır. Hata en içilen zehrin müessir olacağı nasıl kesin ise hata en yapılan günah fiillerinin de zararlı olacağını düşünerek hem çokça dikkat ve titizliği elden bırakmamak hem de nihsan ve hatalardan sonra tövbe ve istiğfar çok yapmak gerekir. Kul tedbirini yeteri kadar aldıktan sonra unutur veya hata ederse o zaman af var. Tedbirini almadığın konularda hep suçlusun, onlar hata değil gaflettir, gaflet hıyanete, hıyanette büyük bir cezaya senin çarpılmana sebep olur. Evet, kıymetliler, Kuran-ı Kerim’de ayeti kerime de ısırdan maksat ağır yük ve bağ manasındadır. Yahudiler kast edilerek onların ağır yüklerini sırtlarında olan zincirleri indiriyor. ‘’Araf Suresi 157. Ayeti Kerimede’’ buyrulmuştur. Meşakkatli tekliflerdir. Yahudiler günde 50 vakit namaz kılmak, mallarının dörtte birini vergi vermek, suç işleyen uzvu, pislik bulaşan elbiseyi kesmek, vatanlarından çıkarılmak, birçok suçları sebebiyle hemen idam edilmek, tövbe için intiharla mükellef tutulmak, işledikleri suçları sebebiyle anında cezalanmak, hataları vaki olunca helal olan yiyeceklerden bir kısmının haram edilmesi gibi hükümlerle karşı karşıya idiler Yahudiler. Bunlar ümmeti Muhammed’den kaldırılmıştır. Onlar Allah’a isyan ettikçe Allah yüklerini sırtlarına ağırlaştırdı. Onlar isyan ettiler Allah onların yüklerini daha da arttırdı. Ümmeti Muhammed’den bunlar kaldırıldı. Ey Ümmeti Muhammed Yahudi’nin yaptığını yaparsan başına gelecekleri düşün. Buhari Şerif’in Şarihi Ayni şöyle demektedir; Bize gücümüzün yetmeyeceği şey yükleme ayetinin manası 7 farklı şekilde anlaşılmıştır der. Birincisi Yarabbi bize takat getiremeyeceğimiz meşakkatli emirlerde bulunma, bize azap verme, bizi içimizden geçen vesveseler sebebiyle cezalandırıp azat etme, bize kuvvetli şehvet verip de şehvetine uyanlardan eyleme, çünkü bu ateşe gitmemize sebep olur, bize takat getiremeyeceğimiz aşk ve muhabbet yükleme. Aşk ve muhabbeti sana bağlı olan bütün muhabbetiyle sana bağlanan, bütün varlığıyla seni sevenlerden eyle, bizi düşmanların şamatasından koru. Bizi tefrikaya düşürme, ayetin sonunda bize mağfiret et, ayıplarımızı ilahi ilminde gizle, ört ortaya çıkartma. Bizi mahcup eyleme, Rabbimiz bize rahmetinle inan et, günah işlemeyelim. Sen bizim Mevla’mızsın, bütün işlerimizin sahibi sensin.

 

Dakika 40:05

 

Kâfirlere karşı bize yardımcı ol. Maddi ve manevi kurtuluşumuz da İla’yı Kelimetullah vazifesinin ifasında Nusret ve yardımını bizlere lütfeyle diye dua edilmektedir. Bir kısım âlimler bu son ayetin Müminlere dua öğrettiğini binaenaleyh her Müminin bunu ezberleyerek dua makamında okuması gerektiğini söylemiştir. İşte kıymetli efendiler, her yatsı namazından sonra Amenerrasulü’yü imam efendiler okumaya devam ederler ama cemaat onu sessiz olarak dinler. Dini sanki bir musiki imiş gibi. İmam efendi de bir gün geri dönüp de okuduktan sonra bunun içinin anlamını anlatmaz. Ve buradaki dua mıdır, içeriğindeki hükümler nelerdir imam bunun üzerinde durmaz. Cemaat ne dinlediğinin içeriğini bilmez, imamda okuduğundan haberi yoktur. Tabii haberi olanlar konumuzun dışında onlar istisnadır ama 30, 40 sene bunların hatta daha fazla 50 sene bu toplumun cemaatlerin içinde bulunduk. İmamlarıyla, müftüleri ile vaazları ile bulunduk. Kuran-ı Kerim’in içini deşeleyenlerin sayısını ben yok diyecek kadar az gördüm. Görmedim demeye dilim varmıyor çünkü zarar bize. Kimi karalasak zarar bize, kimi tenkit etsek zarar bize, onun için efendiler Kuran-ı Kerim’in, sahih sünnetin içini dışını iyi anlamaya gayret etmek önce imam efendilerin, müftülerin, vaazların, din adamlarının görevidir. Peşinden de cemaat dinini iyice öğrenmek için gayrete teşvik edilmelidir. Bu gayret cemaatlerde de olmalıdır. İşte görüyorsunuz imam uyuklayınca cemaati yan gelip yatmak gibi bir duruma düşmüş, kaba temsilleri var ama onlara bizim dilimiz varmaz. Cenabı Hak Lütfu Kerem’i ile fazlı ile Ümmeti Muhammed’e Cenabı Mevla Lütfu Kerem ile muamele eylemesini diliyoruz. İlimde yarışmayı ümmetin tamamına Cenabı Hak nasip eylesin. Ve bütün Ümmeti Muhammedi bir bütün kardeş eylesin. Güçlerini, kuvvetlerini maddi manevi bunları birleştirsin. Birlikte hakkı müdafaa etmeyi, hakka tabi olmayı, bâtıla karşı çıkmayı da birlikte nasip eylesin ve İslam’ı bütün dünyanın başına hâkim eylesin. Ve barışı, adaleti, kardeşliği, dünyadaki o mutlu refah düzeni olan İslam’ı Cenabı Hak yeryüzüne hâkim eylesin. Evet âmin, âmin, âmin vel hamdü leke yarabbel âlemin.

 

‘’Allahümme salli ve sellim ve barik alâ Muhammedin ve ala ali Muhammed biadedi hilmi sübhanallah elhamdülillah Allahuekber. Bi adedi halkıhi ve milel mizan ve müntehel ilme mebla ve zinetel harş’’

 

Dakika 44:52

 

(Visited 41 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}