HadısŞerifKülliyatı 76-01-01

76- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 76

76- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 76

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

‘’Elhamdülillahi rabbil âlemin vesselatü vesselamü ala rasulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain’’ ‘’Euzü bi kelimatillahittammati min şerri ma haleka ve zerea ve berea rabbi euzu bike min hemezatişşeyatiyn ve euzu bike rabbi en yahdurun’’

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Sevgili dostlarımız esbabı nüzule dair derslerimiz devam ediyor, konumuz münafıklarla ilgili idi biliyorsunuz ki münafıklar Müslümanların İslam toplumu için de iç yarasıdır iç belasıdır Allah şerlerinden emin eylesin. Müslümanlar arasına nifak ve ayrılık sokucu fikirler atmaya çalışmışlardır, bu yıkıcı ve muzır faaliyetleri birçok defalar Peygamberimizin o ashapları içinde bu faaliyetleri görmekteydi, sorguya çekiyor da onları, suçlarını inkâr ediyorlardı. Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman ve mümin olduklarını tekrarlıyorlardı. Daha önce de söylediğimiz gibi münafıklar dışta Müslüman içte kâfirdirler, Hz. Peygamber Aleyhisselatu Vesselam’a bunlar da risaletini teyit eden vasfıyla yani ya Resulallah ya Nebi Allah diye hitap ediyorlardı Müslüman gibi görünüyorlardı, sık sık onlar hakkın da gelen vahiyler durumlarını beyan ediyordu. Haklarındaki şikâyetleri inkârlarına rağmen teyit ediyordu. Peygamber (A.S.V) onlara karşı sabır müsamaha ve afla mukabele ediyordu. Evet, bu şekilde münafıkları eritti münafıklar eridiler. Uhud harbine giderken Mirva İbnü Kazıyın bahçe duvarından atlamıştı. Mirva ey Muhammed eğer sen gerçek bir Peygamber olsaydın benim duvarımı atlaman sana helal olmazdı der, bir grup herifi öldürmek için üzerine atılırsa da Peygamber (A.S.V) bırakın o körü, o kalbi de basireti de görmeyen adamı der. Bakın bu kadar Peygamberimize karşı terbiyesizlik yaptığı halde Peygamberimiz onu öldürmek isteyenlere müsaade etmez. Önce Saad İbnü Zeyd’in vaki bir darbesini yemiş bulunur, yani o arada birisi bir darbe atıyor ki o da Saad İbnü Zeyd. Meşhur İfk hadisesini hepimiz biliriz Peygamberimizin bizzat şahsın da Ayşe annemize iftira atanlar da bunlar idi. Peygamberimizin geri gözcülerinden bir asker Safvan İbnü Muattal Hz. Ayşe’yi orada görür ve devesine bindirmek indirerek orduya ulaştırır. Abdullah İbnü Übeyy’e güzel bir fırsat vermiştir ki bu Abdullah İbnü Übey münafıkların reisidir.

 

Dakika 5:09

 

Safvan’ı Hz. Ayşe’yi getirir görünce Hz. Ayşe bu yaptığı işte mazurdur zira Safvan Muhammed’e nazaran daha genç ve daha yakışıklıdır diye bağırır. Görüyorsunuz bu kadar aleni münafıklar vardı ve münafıklar birbirlerinden gizli cesaret alıyorlardı. Azılı bir gizli İslam düşmanı idiler, Hz. Peygamber Aleyhisselatu Vesselam’ın huzurun da mescidin içerisin de birbirine düşürüp silaha sarılma derecesine ulaşacak bir vüsat ve karakter alır. Meselenin bir iftiradan ibaret olduğunu teyit eden ayet Nur Suresi 11. ayet gelinceye kadar büyük ıstıraplar yaşanır. Hendek harbi, Muhammed bize Bizans’ın ve İran’ın hazinelerini yemeyi vaat ediyordu, hâlbuki şimdi hiçbirimiz helaya bile gitmek için kendisini emniyette hissetmiyor. Bu faaliyetleri üzerine de bir ayet gelerek onları kınamış ve teşhir etmiştir Ahzap suresi 12. Ayeti kerime geldi. Münafıkların münafıklıkları yüzlerine vuruluyordu, Müslüman olmaları bekleniyordu, Tebük seferi Hz Peygamber Aleyhisselatu Vesselam’ın develerinden biri kaybolmuş bütün aramalara rağmen bulunamamıştı. Münafıklar hemen harekete geçip eğer Muhammed bir Peygamber olsaydı devesinin nerede olduğunu bilirdi demeye başladılar. Bu sözleri Hz. Peygamber (A.S.V) ulaşınca Resulullah (A.S.V) ben ancak Allah’ın bana bildirdiğini bilebilirim şimdi haber veriyorum devam falanca vadide yuları bir ağaca takılı vaziyettedir gidip arayın der. Deve dediği yerde ve tavsif ettiği vaziyette bulunur. Bu çeşitten başka misaller mevcuttur, işte netice de sahabe devrinde de daha önceki dersimizde de geçtiği gibi münafıklar eriye eriye eridiler. Sahabe Devri’nin Huzeyfetül Yeman zamanın da 4 münafığın kaldığını söyledi. Evet, kıymetliler hakkın karşısın da batıl daima yok olmaya mahkûmdur. Kritik anlar da Peygamberimizi münafıklar terk ediyorlardı, en tehlikeli anlar da 1. defa Uhud Savaşı için Müslüman ordusu Medine’den çıkar çıkmaz Hz. Peygamber (A.S.V) tecrübeli olan kendilerini değil tecrübesiz olan gençleri dinliyor. Onların sözlerine göre hareket ediyor bahanesiyle orduyu terk etti münafıklar başta reisleriyle, böylece bin kişilik ordu 700’e düşmüştü. Hendekler kazılırken Hendek savaşında da işi bırakıp habersizce evlerine dönüyorlardı, evleriniz evlerimize gitmek için bize izin ver, zira evlerimiz müdafaasızdır diyorlardı, hakiki gayenin kaçmak olduğunu Kuran-ı Kerim bildirmektedir.

 

Dakika 10:05

 

Ahzap Suresi yine 12. ayeti kerime. Tebuk Seferine Hz. Peygamber (A.S.V) bütün Müslümanların katılmasını istiyordu. Çokluğa ehemmiyet veriyordu bu savaşta, Abdullah İbnü Übey Yahudi ve Araplardan müteşekkil müttefikleri ile birlikte sefere katılmak üzere hazırlığa başladı ve Seniyyetü’l Veda Tepesine kamp kurdu, fakat Hz Peygamber (A.S.V) yola çıkar çıkmaz oldukları yer de kalıp sefere katılmadılar. İşte gâvur içi gâvur olanın durumu, dışı gâvur olandan daha tehlikeli olarak görülmektedir. Tebuk Seferine çıkarken Hz. Peygamber (A.S.V), Hz. Ali’yi Medine’de bırakmıştı ki münafıklar hemen kendisini ziyaret ederek o seni istihkar ve tezdil için bura da bıraktı başka bir şey için değil dediler. Hz. Ali derhal yola çıkarak, Hz. Peygamber Aleyhisselatu Vesselam’ı yarı yolda yakalar. Geliş sebebini öğrenen Peygamberimiz (A.S.V) geri dönmesi hususun da Hz. Ali’yi şu sözleriyle ikna eder, ben seni arkam da bıraktıklarım için Medine’de koydum, hemen dön benim ailem ve kendi ailen hususun da benim yerimi al. Yani münafıkların Medine’de neler yapabileceklerini düşünerek bak gözüm arkada kalmasın diye ben seni Medine’de ne yaptım mülki amiri olarak bıraktım. İşte şimdi o da adamları da susuzluktan helak olacaklar demeye başladılar, yani yine münafıklardan ordunun için de kalanlar ne diyorlar çöller de İslam ordusu susuzluktan helak olacak diyorlar. Yine bu sefer esnasın da bir kısım münafıklar Müslüman askerleri korkutmak için zanneder misiniz ki sarışınlarla Grekler yapılacak harp Arapların kendi araların da yaptıkları harp gibi olacak, fakat onlarla Araplar arasın da hiçbir benzerlik yok. Allah’a kasem olsun şimdiden sizi dağlara kaçmış görüyoruz demeye başladılar. Yani İslam ordusunu korkutmak için ellerinden geleni yapıyorlardı, gelen bir vahiy ile kınanırlardı ve Tevbe Suresinin 66. ayeti kerimesi geldi münafıkların bu hareketine karşı. Yine Müslim’in bir rivayetin de yiyecek sıkıntısı esnasın da Abdullah İbnü Ubey ’in yakınlarına Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’ın etrafındakilere kerem kar olmayın ki onu terk edip dağılsınlar, der ki hadiseye Kuran-ı Kerim’de yer verilir bu da Münafıkun Suresinin 7. Ayeti Kerimesi. Yine aynı Abdullah İbnü Übey ki unutmayın bu adam münafıkların reisi idi. Beni Müstalık Seferi sırasın da Mekkeli bir Muhacirle Medineli bir Ensar’ı arasın da çıkan bir münakaşadan istifade ederek bir nifak çıkartma teşebbüsün de bulunmaktadır ki hadise güçlükle önlenir.

 

Dakika 15:03

 

İşte bu fırsatta Ensar’ı tahrik için şöyle söylüyordu; biz muhacirleri besleyip himaye etmiş olmanın mükâfatını işte böyle çekiyoruz. Tıpkı besleyip büyüdükten sonra sahibini yiyen köpek gibiler haşa, Medine’ye varınca en şerefli ve kuvvetli olanlar en hakir ve zayıf olanlara muhakkak Medine’den çıkaracaktır bu sözler Hz. Peygamber Aleyhisselatu Vesselam’a ulaştırılır. Resulullah (A.S.V) Abdullah İbnü Ubey’i sorguya çeker, yeminle temin ederse de bir müddet sonra gelen bir vahiy Hz. Peygamber (Aleyhisselatu Vesselam’a ulaştırılmış olan şikâyeti doğrular. Hz. Peygamber (A.S.V) Hz. Ömer’in Abdullah İbnü Ubey ’in şiddetle teziye edilmesi hususunda ki talebini kâfirlere Muhammed kendi arkadaşlarını öldürüyor dedirtmem diyerek reddeder yani o anda öldüreceklerdi o münafıkların reisini, fakat o an için Peygamberimiz o ortam için bunu uygun bulmadı. Keza aynı Abdullah İbnü Ubey ve diğer münafıklar Yahudileri Hz. Peygamber Aleyhisselatu Vesselam’a karşı mukavemet etmeye teşvik ediyorlar onlara yardım vaatlerin de bulunuyorlardı. İşte görüyorsunuz Mekke’de müşrikler putperestler azılı düşman idi, Medine’de de münafıklar gizli kuyu kazıyorlardı, sürekli tuzaklar kuruyorlardı ama o tuzaklara kendileri tutuldular o kuyulara kendileri düştüler. Hz. Peygamber (A.S.V) davranışı münafıklara karşı farklıdır, aktif bir siyaset takip etmiştir. Onların yaptıkları bütün ihanetleri yüzlerine vuruyordu. Karşılık verdi onlara, fertleri tenkil etti hülasa burada mukabeleyi bilmesi siyasetini esas ittihaz ediyordu. Aşırı bir müsamaha ile ifade edilebilir. Hülasa edeceğiz ki bakın serbestiyet, özürlerini kabul, ihtiyat psikoloji baskı, kendi araların da bir araya gelmelerini önlemek gibi Peygamberimiz münafıklara karşı bu türlü tedbirleri alıyordu. Onlar da zannediyorlardı ki Peygamberi biz işte oyalıyoruz, hâlbuki kendileri kazdıkları kuyulara bir, bir düşmek için çalışıyorlardı ve düştüler. Cemaat ile kılınan bütün namazlara, askeri seferlere iştirak ediyorlardı bu münafıklar, ganimetten eşit şekilde de paylarını alıyorlardı. Yıkıcı faaliyetleri ile ilgili bir şikâyet vaki olmadıkça teftiş takip vaki değildir, gereken tahkikatı yapıyor sorguya da çekiyordu, suçlularını bazen tevili olarak itiraf ediyorlar, çoğu kere de inkâr ediyorlardı. Sık sık hakların da vahiy geliyordu, ziyade tövbe etmeye af dilemeye davet ediyordu Peygamberimiz. Abdullah İbnü Ubey ‘in Medine’ye varınca en şerefli ve en kuvvetli olanımız, en hakir ve zayıf olanının muhakkak çıkaracaktır.

 

Dakika 20:04

 

Dediğini inkârdan sonra gelen vahiy böyle söylemiş olduğunu teyit edince özür dilemesi için teşvik edilirse de berikisi buna yanaşmaz. Özürlerini kabul, özürlerini derhal kabul ederek Peygamberimiz affediyordu. Hakların da Allah’tan da af talep ediyordu şu rahmet Peygamberine bakın. Bunların bir kısmı imandan İslam’dan nasibi olmayanlar belasını buluyordu bir kısmı da Müslüman oluyordu. Tebuk Seferine katılmayıp özür beyan eden 80 kadar münafığın özrünü kabul etti. Sefere katılmayan münafıklardan huzuruna çıkarak özür beyanıyla af dileyenleri affettiği halde, aynı suçtan dolayı af dileyen 3 samimi Müslümanı affetmedi. Bu üç Müslümana verilen ceza o kadar şiddetliydi ayeti kerimenin ifadesiyle arz yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmiş vicdanları onları sıktıkça sıkmıştı. ‘’Tevbe Suresi Ayet 118 de’’ bildiriliyor. Bu müsamaha siyaseti Peygamber Efendimiz (A.S.V), saflıkla tavsif ederek alaya almaya başladılar, yani Peygamberimizi saf zannediyorlar münafıklar, kendi gâvurluklarından haberleri yok. Şöyle diyorlardı gerçekten Muhammed sadece bir kulaktan ibarettir, kendisine kim ne söylerse hemen tasdik eder, onlar hakkında Allah (C.C) ikiyüzlülerin için de o her şeye kulak kesiliyor derler. Deki; o sizin için bir hayır kulağıdır, Allah’a inanır Müminlere inanır içinizden iman edenler için bir rahmettir o Allah’ın Resulünü incitenlere can yakıcı azap vardır diyen Tevbe Suresinin 61. ayeti kerimesi böyle buyurmaktadır. Kim bizden kendisine söz ederse ona inanır sonra biz kendisine varır yemin ederek bu söyleneni inkâr ederiz. Bu sefer de bizim söylediklerimize inanır derlerdi münafıklar Peygamberimiz için. Evet, kıymetli efendiler, Abdullah İbnü Ubey’e karşı davranışı açık açık çok komplo ve desiselere rağmen hemen hemen her seferin de affa maruz kalmıştır. Beni Müstalık seferin de hadise üzerine bizzat oğlu Abdullah, Hz. Peygamber’e başvurarak kendi elleriyle babasını öldürme izni talep eder, yani o münafıkların reisinin oğlu bu Abdullah ki güzel bir Müslüman bu adam, öyle bir münafığın böyle bir güzel Müslüman oğlu var. Babasını öldürmek için Peygamberimizden müsaade istiyor, babasını öldürme izni talep ettiği zaman sevgili Peygamberimiz (A.S.V) cevabı şöyledir ve son derece manidardır; hayır biz onlara karşı daima hayırhah olacağız, o bizimle olduğu müddetçe bizden sadece hüsnü kabul ve iyi muamele görecektir buyurdu Peygamberimiz. İfk hadisesinin ilk amiri yine Peygamberimize Ayşe annemize iftira edenlerin yine ilki bu adamdı.

 

Dakika 25:13

 

Suçlu görülen diğerleri cezalandırılmışlardır. İhtiyat konusunda da Peygamberimiz münafıklara karşı son derece dikkatli olmuştur, şefleri bulunan Abdullah İbnü Übey ehemmiyeti büyük olan her bir askeri sefer de adamlarına komutan olarak yanın da beraber bulunduruyordu. Onu daima kontrol altında tutuyordu Peygamberimiz, Medine’nin civarın da yer alan bütün kabilelerin o zamana kadar İslamlaşmış olması yine Hz. Ali’yi yine de Medine’de bırakmayı ihmal etmedi. Psikolojik baskı konusunda da bir korku, psikolojik bir baskı husule getiriyordu. Gelen vahiylerle suçlarını münafıkların yüzlerine vuruyordu. İnkâr etmelerine mecal bırakmıyordu, fiskos yaptıklarını gören Hz. Peygamber (A.S.V) yanlarına gelerek siz şu maksatla bir araya geldiniz, şunları, şunları söylediniz, kalkın Allah’tan af dileyin sizin için ben de af diliyorum der. Onların hiç kımıldamadıklarını görünce talebini üç kere tekrarlar, en sonunda her birini teker teker ismen çağırmak suretiyle yerlerinden kaldırmak zorunda kalır. Bir başka seferin de onların bir araya gelip konuştuklarını gören Hz. Peygamber bir Müslümanı yollayıp göndererek git onlara de ki siz şunları, şunları konuştunuz der ve emir yerine getirilir. Yüce Allah Hz Peygambere haber verecek diye mütemadi bir korku içindeydiler. Böyle iken bir türlü iman etmekte geç kalıyorlardı. Kalplerin de olanı kendilerine açıkça haber verecek bir surenin tepelerine indirilmesinden daima endişe ediyorlar. Deki siz maskaralık yapadurun Allah kaçına geldiğiniz şeyi zaten meydana çıkarandır Tevbe Suresi 64. ayeti kerime münafıklara böyle yüzlerine vuruyordu. Yine Kuran-ı Kerim askerler arasın da herhangi bir sebeple çıkan gürültüyü bile kendi aleyhlerine zannedecek kadar devamlı bir korku içerisin de olduklarını haber verir bu da Münafıkun Suresinin 4. Ayeti Kerimesi ki bütün bunlar Hz Peygamber Aleyhisselatu Vesselam’ın onlara karşı takip ettiği psikolojik baskı siyasetinin başarısını ifade etmektedir. Kendi araların da bir araya gelmelerini Peygamberimiz önlüyordu ve İslam cemiyetinden kopmasını da önlemeye yöneliyordu. Müsamaha, af, ihsan, iltifat vesaire gibi onları bu şekil idare ediyordu ama kontrol altında da tutuyordu onları. Onların bir araya gelmelerine meydan vermedi, birbirine kapanmış olarak fiskos yaptıklarını görünce Resulullah (A.S.V) mescitten ayrılmaları için yanındakilere emreder, bunun üzerine tekme tokat yerler de sürüyerek Müslümanlar onları dışarıya atarlar. Bir başka sefer Süveylim ismin de bir Yahudi’nin evinde toplanarak Tebuk Seferine katılmak isteyenlere mani olmaya çalışan bir grup münafığın üzerine Hz. Peygamber (A.S.V) Talha’nın başkanlığın da bir ekip yollayarak evi yakmalarını emreder.

 

Dakika 30:34

 

Emir derhal infaz edilir, böyle sert tedbirlerin alındığı zamanlar da oluyordu. Tebük Seferin de iken münafıklar tarafından inşa edilmiş olan meşhur Mescidi Dırar’ın yıktırılması aynı gayeye matuf idi. Cenabı Hak ayetle bildirdi ki onların Mescidi Dırar’ın yakın yıkın buyurdu. Şikâyetlerini birbirine ulaştırmaktı, gizli teşkilat kurmak istiyorlardı İslam aleyhine. Kuran-ı Kerim’de bu inşaattan gaye’nin netice itibariyle nifak ve Müslümanlara zarar vermek olduğunu Hz. Peygamber aleyhisselatu Vesselam’a haber vermiştir Cenabı Hak. ‘’Tevbe Suresi 108 ve 110. Ayeti Kerimeler’’ Ey Müslümanlar Cenabı Hak münafıkları niye sana bu kadar ince ince, güzel güzel en güzel anlatmaktadır, tedbirli olun münafıklara karşı o gün o münafıklar vardı da bugün yok mu? Bu günde hepsi var, hepsi var aynen için düşman dolu senden görünüyorlar. Bunlar senden değil bunlar yerli de değil milli de değil senin yüce değerlerine azılı bunlar düşmandırlar. Tedbirli ol o Peygamber siyasetini uygula ve Kuran’ı Kerim’le Müslümanlar bir ve bütün olsunlar Kur’an-ı Kerim’e İslam’a sıkı sarılsınlar birliklerini korusunlar. O zaman ne içteki düşman ne dıştaki düşman sana bir şey yapamadı tarihte bugün de yapamayacak, yarın da yapamayacak ama tedbiri ihtiyati tedbirleri elden bırakma ey Müslüman içindeki münafığa dikkat et. Evet, bakın Mescidi Dırar’ın yıkılması için verdiği emrin sertliğin de görmek mümkündür, girin bu Mescidi Dırar’ı yıkın, inşaatta kullanılan taş toprak ne varsa parça, parça edin, odun kereste ne varsa yakın. İşte yıkıcı gayeye matuftu bu, fitneye yeri gelince göz açtırmayacaksın. Bir bahane ile toplanarak nifaklarını teşkilatlandırmak gayesiyle bu mescidi, Mescidi Dırar’ı ne yapmışlardı inşa etmişlerdir. Evet, kıymetliler, Tebük Seferinden sonra onlara karşı daha şiddetli davrandı, işte görüyorsunuz Tebük Seferine kadar her ne kadar idare onları idare etmeye çalıştıysa da, Tebük Seferinden sonra artık onlara karşı daha şiddetli davrandığını görüyoruz. Kuranı Kerim Tevbe suresi 84 ve Hz. Peygamber (A.S.V) de artık hiçbir münafığın cenazesine katılmamıştır. Bu Kuran-ı Kerim’in Tevbe Suresinin 84. ayeti geldikten sonra bakın münafık cenazelerine katılmadı Peygamberimiz.

 

Dakika 35:08

 

Müslümanların ulaştıkları siyasi güce göre tespit edilmiştir. Mekkeli müşrikleri arasına bunların safına geçmek gibi ciddi bir eylem de bulunmalarını önleyerek İslam cemaatinin vahdetini korudu yani birliğini. Münafık cephesinin şefleri olan Abdullah İbnü Ubey ‘in ölümünden sonra kendiliğinden son bulup dağılması, artık münafıklık problemi kapanmıştır münafık problemi, bu baştaki münafıkların reisi geberdikten sonra bu sayfa kapandı. Allah’ın Resulün de sizin için en iyi örnek vardır, ey dünya ey Müslümanlar senin önder’in ve örnek alacağın yüce şahsiyet, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberdir diyor Cenabı Hak, ‘’Ahzap Suresi 21’’ Allah’ın Resulün de sizin için en iyi örnek vardır. İnsanlığın örneği de Peygamber Hz. Muhammed Aleyhisselatu Vessselam’dır (A.S.V) insanlığın önderi de odur. Son Peygamberi odur, âlemlere rahmet Peygamberidir bunu yüce Allah söylüyor, buyuruyor. İşte Ahzap Suresinin 21. Ayeti kerimesin de Cenabı Hak bunu da bildirmiştir. İnşallahu Teâlâ dersimiz 642. hadisi şerife gelmiştir, inşallah bundan sonraki dersimiz bu hadisi şerifle devam edecektir. Cenabı Hak bütün kâfirlerin şerlerinden, bütün münafıkların şerlerinden, bütün müşriklerin şerlerinden, bağilerin tağilerin, zalimlerin, fasık ve facirlerin şerlerinden bizleri Ümmeti Muhammedi korusun Cenabı Hak. Ümmeti Muhammed Aleyhisselatu Vesselama karşı da birlik beraberlik kardeşlik ruhunu milli ruhu nasip eylesin ve birlikte batıla karşı koymayı birlikte Hakk’a kulluk yapmayı nasip eylesin.

 

Dakika 38:18

 

(Visited 46 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}