HadısŞerifKülliyatı 78-01-01

78- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 78

78 Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 78

 

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

‘’Elhamdülillahi rabbil âlemin vessalatü vesselam ala rasulina Muhammed ve ala ali Muhammed, euzu bi kelimatillahittammati min şerri ma haleka ve zera ve bera, Rabbi euzu bike min hemezatişşeyatiyni euzu bike rabbi en yahdurun’’

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Çok kıymetli ve muhterem efendiler, dersimiz esbabı nüzul ile devam etmektedir. Sevban (R.A) Hazretleri anlatıyor; altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda sarf etmeyenlere can yakıcı bir azabı müjdele ayeti nazil olduğu zaman biz Hz. Peygamberle bir seferde bulunuyorduk. Ashabından bazısı ayet altın ve gümüş hakkın da inzal edildi. Hangi malın daha hayırlı olduğunu keşke bilseydik dedi. Resulullah (A.S.V) şu cevabı verdi; sahip olunan şeylerin en eftali zikreden bir dil, şükreden bir kalp, kocasının imanına yardımcı olan saliha bir zevcedir yani hanım. Bunu Tirmizi rivayet etmektedir bu hadisi şerifi. Evet, kıymetliler, yine İbni Abbas (R.A) Hazretleri anlatıyor. Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda sarf etmeyenlere can yakıcı bir azabı müjdele ayeti nazil olduğu zaman Müslümanlar bundan fazlaca kaygı duydular. Hz. Ömer (R.A) ben sizin için üzüntünüzü gidereceğim, haydi gelin dedi ve gidip Hz. Peygamber’e (A.S.V) müracaat ederek; Ey Allah’ın Resulü dedi. Bu ayet ashabını çok kaygılandırdı. Hz. Peygamber (A.S.V) yüce Allah zekâtı malınızla baki kalan kirliliği temizlemek için farz kıldı, nitekim sizden sonrakilere kalması için de mirası farz kıldı buyurdu. İbni Abbas devam ederek Resulullah’ın bu açıklaması üzerine Hz. Ömer (R.A) sevincinden Allahu Ekber dedi. Peygamberimiz (A.S.V) açıklamasına devamla Hz. Ömer (R.A) kişinin kendi lehine biriktirdiği şeyin ne olduğunu sana haber vereyim mi? Bu saliha bir kadındır, yani nazar ettiği zaman kendini hoşnut kılacak emrettiği zaman itaat edecek, evinden uzaklaştığı zaman malını ve namusunu koruyacak olan kadın buyurdu. Ebu Davud bunu rivayet etmektedir. Mallarının bir kısmını kendilerini temizleyip arıtacak sadaka olarak al. ‘’Tevbe Suresi 103. Ayeti Kerime’’ ve diyor ki yüce Allah zekâtı, zekâtı verildikten sonra geri kalan malınızı temiz ve helal kılmak için farz kılmıştır.

 

Dakika 5:16

 

Mal biriktirmek yasak olsa miras farz kılınır mıydı buyruldu. Peygamber efendimiz bunu buyuruyor, miras emri taksim edileceği beyan edildiğine göre, mal biriktirmek yasaklanmış olamaz. Zekât vermek emredildiğine göre mal biriktirmek yasak olamaz. Çünkü zekât birikmiş maldan verilmesi gereken bir borçtur. Çok hayırlı kenis, hayırlı bir kadındır. Zikreden dildir, şükreden kalptir, güzel ahlaktır, Ameli Salih’tir, ihlastır ve İslam’da ki ameli salihlerin tamamıdır. Ey Müslüman yüce İslam sana bütün fazilet yollarını göstermiştir. Kurtuluş yollarını göstermiştir. Yine İbni Abbas (R.A) anlatıyor; Yüce Allah’a (C.C) ve ahiret gününe inananlar mallarıyla, canlarıyla savaşmak istediklerinden dolayı geri kalmak için senden izin istemezler. ‘’Tevbe Suresinin 44. Ayeti’’ Nur Suresinde ki şu ayet ile nesh edilmiştir. Doğrusu yüce Allah’a ve Peygamberine inanan Müminler, Peygamberle beraber bir işe karar vermek için toplandıklarında ondan izin almaksızın gitmezler. Ey Muhammed (A.S.V) senden izin isteyenler işte onlar yüce Allah’a ve Peygamberine inananlardır. Bazı işleri için senden izin isterlerse içlerinden dilediğine izin ver. Yüce Allah’tan onların bağışlanmalarını dile. Yüce Allah (C.C) şüphesiz bağışlar, merhamet eder. ‘’Nur Suresi Ayet 62’’ bunu da Ebu Davud rivayet etmektedir. Evet, kıymetliler, birisi Peygambere itaat için Peygamberden izin istiyor, izin almadan hiçbir tarafa ayrılmak istemiyor bu itaatinden dolayı. Bir kısmı da kaytarmak için izin istiyor. Bunları da sevgili Peygamberimiz en iyi şekilde biliyor, ayeti kerimeler de bunları haber veriyor. Evet, kıymetliler, 650. hadisi şerifte de Ebu Mesut El Bedri (R.A) anlatıyor; Sadaka vermeyi emreden ayeti kerime ‘’Tevbe Suresi 103. Ayeti Kerime’’ nazil olduğu zaman biz ücret mukabilin de sırtımızda yük taşıyor bu yolla bir şeyler kazanıp ondan sadaka veriyorduk. Bir adam Abdurrahman İbni Avf’a gelerek çok miktar da bağışta bulundu. Münafıklar dedikodu yaparak onun hakkın da gösteriş yapıyor, mürai dediler. Hemen şu ayeti kerime nazil oldu; Sadaka vermek de gönülden davranan Müminlere dil uzatan ve ancak ellerinden geldiği kadar verebilenler ile alay eden kimselere bu davranışlarının cezasını yüce Allah verir. Onlara can yakıcı azap vardır. ‘’Tevbe Suresi 79. Ayeti Kerime’’

 

Dakika 10:13

 

Bunu da Buhari, Müslim, Nesai rivayet etmişlerdir. Sevgili dostlarımız, herkes imanına göre tasaddukta bulunur. Her şeyin aslı imana dayalıdır. Son derece siyah, bodur, çirkin bir zat gelerek gösterişli bir deve hediye eder. Münafıklar birbirine kaş göz işareti yaparak devesi kendisinden daha hayırlı diyerek alay ederler. Bu söz kulağına gelen sevgili Peygamberimiz (A.S.V) yalan söylüyorsun. O senden de devesinden de daha hayırlı diye cevap verir. O münafığa böyle cevap verildi. Bir rivayette Resulullah (A.S.V) sadaka talebi üzerine herkesin bir şeyler getirdiği, en sonunda da Ebu Hayseme El-Ensari adında fakir bir zatın bir sa miktarında hurma getirerek ey Allah’ın Resulü ben de bir sa hurma getiriyorum. Bunu bir gece sabaha kadar su çekerek kazandım. Kazancım aslında iki sa idi. Bir sa’ını aileme bıraktım, birini de buraya getirdim der. Resulullah (A.S.V) kabul buyurarak bunun toplanan hurma yığınının içerisine serpilmesini emreder. Bazı münafıklar adamla alay ederek Allah ve Resulü senin bir sa hurmana muhtaç değil, senin bir sanın ne işe yarar derler, bunu münafıklar söylüyor. En sonunda Abdurrahman İbni Avf 8000 dirhemlik malının yarısını bağışlar, yarısını kendine ayırır. Resulullah (A.S.V)  ona da bağışladığını da kendine ayırdığını da Allah mübarek etsin duasında bulunur. Münafıklar onun için kaş göz işaretleri yaparak vallahi Abdurrahman riyakârlık yapıyor derler. Ey kıymetliler, sadaka vermek de gönülden davranan müminlere dil uzatan ve ancak ellerinden geldiği kadar verebilenler ile alay eden kimselere bu davranışlarının cezasını yüce Allah verir. İşte bu ayeti kerime ile münafıklar uyarıldı. Yine Nesai de Ebu Hureyre Radıyallahu Anh’dan anlatıyor; Resulullah (S.A.V) buyurdular ki tek bir dirhem hayırla 100.000 dirhemin önüne geçti buyurdular. Bu hadisi şerif Nesai de Ebu Hureyre’den gelmektedir. Şöyle ki diyerek açıkladı; Ey Allah’ın Resulü bu nasıl olur dediler. Bakın şöyle ki diyerek açıkladı. Bir adam vardır sadece iki dirheme sahiptir. Ondan birini alır tasadduk eder. Bir adam vardır pek çok malı mülkü vardır tasadduk eder. Bir adam vardır pek çok malı mülkü vardır, servetinin yanına varır 100.000 dirhemini alır ve bağışlar. İşte öbürü hayır da bunu geçer. 2 dirhemi olan 100.000 dirhemi olanı geçti, nasıl geçti, 2 dirhemin yarısını yani bir dirhemi verdi adamın başka malı yok. Ötekinin 200.000 dirhemden fazla malı var.

 

Dakika 15:11

 

O ise yarısını veremedi, geriye kalan da çok malı var. Onun için iki dirhemi olan kişi bir dirhemle 100.000 dirhemi olanı geçti ileri. Niye? Gücü malı hepsi bu kadar. Öteki zengin malının yarısını veremedi. Ama bu fakir malının yarısını verdi. İki dirhemi vardı, birisini verdi. Öbürünün çok var ama yarısını veremedi. Onun için kıymetliler himmete, niyete, fedakârlığı bakıyor bu işler. İnsanoğlunun cömertlik ruhunda, kalbinde olduğu zaman dışarıya yansıyor. Çünkü bal küpünün içinden dışarı bal sızar, şarap küpün içinden de dışarı şarap sızar. Gönül zenginliği, gönül zenginliği esas zenginliktir. O zaman kişi o malı Allah yolun da seve, seve harcamayı bilir. Bunların hepsi iman kuvvetine bağlıdır. Evet, sevgili dostlarımız İbni Ömer (R.A) Hazretleri anlatıyor; Abdullah İbni Übey İbni Selül öldüğü zaman oğlu Resulullah’ın Aleyhisselatu Vesselam’ın huzuru ailelerine çıkıp mübarek gömleklerini babasına kefen olarak vermesini talep etti. Resulullah (A.S.V) talebi kabul edip verdi. Bunun üzerine babasının cenaze namazını kıldırıvermesini talep etti, Resulullah (A.S.V) bu talebi de kabul etti ve namaz kıldırmak üzere kalktı. Ancak Hz. Ömer (R.A) kalkarak Resulullah’ın Aleyhisselatu Vesselam’ın elbisesinden tuttu ve ey Allah’ın Resulü, Rabbin seni ona namaz kılmaktan men etmişken sen nasıl ona namaz kılarsın diye müdahale etti. Resulullah (A.S.V) Allah beni muhayyer bırakmıştır zira onların ister bağışlanmasını dile ister dileme birdir. Onlara 70 defa bağışlanma dilesen de Allah onları bağışlamayacaktır. ‘’Tevbe Suresi Ayet 80’’ böyle buyurmaktadır Cenabı Hak. Hz. Ömer bunu hatırlattı, Peygamber (A.S.V) 70’ten de fazla bağışlama talebinde bulunacağım dedi. Hz. Ömer ama o münafıktır dedi. Resulullah (A.S.V) buna rağmen onun ardından namaz kıldı. Bunun üzerine cenabı hak şu ayeti inzal buyurdu. Onlardan ölen hiç kimse için ebediyen namaz kılmayacaksın, mezarı başında da durmayacaksın, çünkü onlar Allah ve Resulüne inanmadılar. Fasık olarak öldüler. ‘’Tevbe Suresi bu da 84. Ayeti Kerime’’ Hz. Ömer (R.A) der ki sonra o gün Resulullah’a (A.S.V)  karşı izhar ettiğim cürete hayret ettim. Yüce Allah ve Resulü daha iyi bilirler. Bu son cümlenin İbni Abbas’ın sözü olma ihtimali de mevcuttur.

 

Dakika 20:05

 

Bunu da Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai rivayet etmişlerdir. Tirmizi’nin rivayetin de şu ziyade vardır; Resulullah (A.S.V) bu ayetten sonra münafıkların cenaze namazını artık ebediyen kılmadı. Evet, kıymetliler, bu ölen adam da münafıkların reisi idi. Hz. Ebu Hureyre (R.A) hazretleri anlatıyor, şu ayet Küba halkı hakkında nazil olmuştur. Orada arınmak isteyen insanlar vardır yüce Allah arınmak isteyenleri sever. ‘’Tevbe Suresi 108. Ayeti Kerime’’ Tirmizi, Ebu Davud, İbni Mace bunu da rivayet etmektedirler. Resulullah (A.S.V) Allah sizi temizlik hususunda methetmektedir, Kübalılara gitti Peygamberimiz onlara bu ayeti buyurdu. Bu ilahi iltifata mazhariyetin sebebi nedir diye sorarlar. Şu cevabı verirler, biz büyük ve küçük abdesti bozduktan sonra su ile yıkanırız, temizliği su ile yaparız dediler. İşte görüyorsunuz İslam’da temizlik bir defa İslam’ın temelinde bulunmaktadır, temelini teşkil etmektedir. İç temizliği dış temizliği İslam’da esastır temeldir. Onun için kıymetli Müslümanlar, Müslüman demek içi dışı tertemiz insan demektir. İç temizliği, kalp temizliği, şirk, nifak, şikak, kötü ahlak, küfür, yalan gibi imana zarar verecek hiçbir şeyin kalpte bulunmaması. Tam bir tevhid imanının nurunun kalpte parlaması, bu iç temizliğidir. Bir insanın içinde şirk varsa o adam pistir, necistir. Küfür varsa o adam kâfirdir. Nifak varsa o kişi münafıktır, şikak kötü ahlak varsa o adam kötü vasıflıdır. Bunun için İslam kişinin önce iç âlemini, kalp ve ruh âlemini temizler peşinden de dış âlemini temizler ki tertemiz bir insandır Müslüman. Cennete yakışan adam işte budur, cennete Müslüman yakışır, başkası yakışmaz. Kâfirin, münafığın, müşrikin cennette ebedi nasibi yoktur. Bunların nasibi ebedi cehennemdir. Herkes bunu kulağına küpe etsin ama dış kulağına değil iç kulağına. Evet, sevgili dostlarımız, Cenabı Hak içi dışı tertemiz olan kullarından eylesin. Ali İbni Ebu Talip (R.A) Hazretleri anlatıyor; Ben müşrik olan anne babası için Allah’tan af ve mağfiret dileyen birini gördüm. Kendisine sen müşrik olan anne baban için istiğfar da mı bulunuyorsun, olur mu bu dedim. Adam bana niye olmasın, Kuran’ı Kerim’de Hz. İbrahim (AS.) müşrik olan babası için istiğfar etmektedir diye cevap verdi.

 

Dakika 25:12

 

Ben durumu Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’a anlattım, bunun üzerine şu mealindeki ayeti kerime inzal edildi; Cehennemlik oldukları anlaşıldıktan sonra akraba bile olsalar puta tapanlar için mağfiret dilemek Peygambere ve Müminlere yaraşmaz. İbrahim’in babası için mağfiret dilemesi sadece ona verdiği bir sözden dolayı idi. Allah’ın düşmanı olduğunu anlayınca ondan uzaklaştı. Yani İbrahim babasının Allah düşmanı olduğunu anlayınca artık babasını bıraktı. Bu da ‘’Tevbe Suresi 113-114’de’’ geçmektedir. Tirmizi, Nesai bunu haber vermektedir. Cenabı Hak ey Nuh, o katiyen senin ailenden değildir. Bak Nuh Aleyhisselamın oğlunun biri gemiye binmedi, suda tufanda boğuldu. Hz. Nuh babalık şefkati ile dua edince Cenabı Hak Hazreti Nuh’u azarladı. Ey Nuh o katiyen senin ailenden değildir. ‘’Hud Suresi 46. Ayeti Kerime’’ de böyle buyrulmuştur Cenabı Hak tarafından. (وَالسَّلَامُ عَلَى مَنِ اتَّبَعَ الْهُدَى ). Müslüman olmayanları dine davet ederken Peygamberimiz böyle yazıyordu mektubun başına. (وَالسَّلَامُ عَلَى مَنِ اتَّبَعَ الْهُدَى). Selam hidayete tabi olanlara olsun, hidayetten maksat Müslüman olmaktır, Müslüman olanlar içindir bu. Gayrimüslimlerle selamlaşma adabı da farklıdır. Resulullah (A.S.V) Müslümanların selam vermede acele etmemelerini, onlar selam verince de ve aleyküm diyerek selamı almalarını emreder. Bu Müslüman olmayanlar için. Yapılacak en iyi dua Allah’tan hidayet talebidir. Şimdi sana Müslüman olmayan biri kendi selamını verdi, sende ve aleyküm dersin onun kendi selamını ona geri iade etmiş oluyorsun İslam selamını veremezsin Müslüman olmayana. İslam selamı Müslümanlaradır. Allah beni yasaklayıncaya kadar affı için yalvaracağım diyerek istiğfarda ısrar etmek ister Peygamber efendimiz. İşte bunun üzerine cehennemlik oldukları anlaşıldıktan sonra akraba bile olsalar puta tapanlar için mağfiret dilemek Peygambere dikkat et buraya ve Müminlere yaraşmaz diyor. Müslüman olmayan bir kişinin ruhuna Fatiha okunmaz, cenazesi kılınmaz. İşte bu ‘’Ayeti Kerime Kasas Suresi 56’’ bu da Peygamberimizin amcası Ebu Talip hakkındadır. Ey Muhammed sen sevdiğini doğru yola eriştiremezsin, sevdiklerine hidayet edemezsin, ama yüce Allah dilediğini doğru yola eriştirir, dilediğine hidayet eder mealindeki ayeti kerime nazil olur. Peygamberimiz Ebu Talibi severdi, Hz. Ali’nin babası bu.

 

Dakika 30:00

 

Peygamberimize çok yardımcı oldu, müşriklere, putperestlere, İslam düşmanlarına karşı ama açıktan ‘’La İlahe İllallah Muhammedurresulullah’’ diyemedi. Gizli dediğini söyleyenler varsa da zahir de böyle bir alamet yok, bu ayeti kerimede de Cenabı Hak Peygamberimizi uyarmaktadır. Sen sevdiklerine hidayet edemezsin diyor, âlemlere rahmet Peygamberi sevdiğine hidayet edemezse öte tarafı herkes iyi düşünsün. Ey yüce Rabbimiz imanı, İslam’ı bizlere hidayet eylediğin için, lütfeylediğin için, lütfu ihsan da bulunduğun için, sana namütenahi uçsuz bucaksız hamdü senalar olsun.

 

‘’Elhamdülillah ala nimetil İslam vel iman vel Kuran elhamdülillah bi adedi halkıhi ve minel mizan ve müntehel ilmi ve mebla rıda ve zinetel arş Allahümme salli ve sellim ve barik ala Muhammed bi adedi ilmih La İlahe İllallah Muhammedurresulullah.

 

Dakika 31:51

 

(Visited 159 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}