HadısŞerifKülliyatı 89-01-01

89- Hadis i Şerif Külliyatı Ders 89

89- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 89

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

‘’Elhamdülillahi rabbil âlemin vesselatü vesselamü ala rasulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain’’ ‘’Euzü bikelimâtillahittammâti min gazabih ve elimi ikabih ve şerri ibadih ve min şerri hemezatişşeyatiyn ve euzu bike rabbi en yahdurun’’

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Çok kıymetli ve muhterem efendiler, Nur Suresinin inzali Ayşe’yi Sıddıka validemize yapılan o büyük iftira, o iftiranın neticesin de gelen Nur Suresindeki ayetlerden çıkarılan hükümlerle sizlere derslerimiz devam ediyor, konumuz yine esbabı nüzuldür. Ümmü Mistah’ın mümtaz bir fazileti görülmektedir. Zira Hz. Ayşe hakkın da düştüğü hatadan sonra Mistah’a annelik sevgisi göstermemiş, aksine hakaret etmiştir. Bu Ümmü Mistah’ın annesi oğlunun münafıklar arasın da, iftiracıların arasın da bulunmasından dolayı oğluna olan sevgisini ortadan kaldırmıştır. Artık ona annelik sevgisini göstermemiştir, işte imanın nifaka münafıklığa, imanın küfre kâfire karşı tutumu budur. Tevhid imanının müşriklere karşı tutumu böyledir, buna şecaat imanı, iman küfre nifaka şirke karşı iman her zaman şahlanır. Kükreyen aslandır, bütün canavarlar kaçar. Kişi işittiği şeyin yalan olduğunu tahmin edince Subhanallah diyerek hayretini ifade etmesi de müstehaptır. Kadının evden çıkışı ebeveyninin ziyaret için bile olsa kocasının iznine bağlıdır. Haberi vahit, sadık kişiden bile olsa ihtiyatla karşılanması müstehaptır. Zan mertebesinden çıkıp, yakin mertebesine yükselmeyi araştırmak müstehaptır. Kişinin akrabalık vesaire sebeplerle temas ettiği kimselerle istişare etmesi ve istişare ederken fikirlerinin isabetliliği tecrübe ile sübut olanları tercih etmesi, böylesi akraba olmasa bile tercih etmesi müstehaptır. İmtihana uğrayanın halinin araştırılması, araştırma yaparken gerçek durumun ortaya çıkması için itham konusunun söylenmesi müstehaptır. Bu gıybetten addedilmemiştir yani gıybet sayılmamıştır. Tezkiye için hayırdan başka bir şey bilmiyorum, denmesi müstehaptır. Bu ifade hususi durumundan bilinen kadarıyla adaleti önceden tahakkuk etmiş bulunan kimse hakkın da yeterlidir. Şahitlik hususun da titizlik müstehaptır, mühim bir hadise karşısın da imam kıvrak zekâlı olmalıdır. Kendinden küçükle istişare caizdir, bir kimse hakkın da kendisinden açıklama istendiği zaman kişi onda mevcut olan kusuru açıklayacaksa ve bunun özrünü de biliyorsa önce özrü beyan etmesi müstehaptır.

 

Dakika 5:13

 

Bu hadisi şerif Hz. Peygamber Aleyhisselatu Vesselam’ın kendi kesin hükmünü vahiy geldikten sonra beyan ettiğini gösteriyor. Yüce Allah ve Resulü için gösterilen hamiyet zemmedilemez, akraba kötülük de yapsa sılayı rahim kesilmez. İyilik yapılmaya devam edilir, batıl işe girişene hakaret etmek caizdir. Evet, onu bir nevi batıl işten çekmek ateşten çekmek gibidir. Hataya yalan kizp kelimesinin kullanılması rivayetler de buna sıkça rastlanır. Ashabı Güzin birbirlerini zaman zaman itham etmişlerdir. Bu yalan söyledi demek olmayıp, hata etti demektir, bu rivayette Hz. Ayşe (R.A), Hz. Ayşe’nin ebeveyni Safvan Ali İbnü Ebi Talip, Usame İbnü Zeyd, Saad İbnü Muaz, Üseyd İbnü Fudayl (R.A) Hazerat’ının büyük faziletleri de beyan edilmektedir. Husumeti ortadan kaldırmak ve fitneyi teskin etmek hususun da gayret göstermek, husumet ve fitneye götürecek yolları, sebepleri ortadan kaldırmanın gereği gözükmektedir. İki zarardan daha büyüğünü atlatmak suretiyle hafif olanını sineye çekmek, ezaya tahammül etmenin fazileti, Resuli Ekrem Aleyhisselatu Vesselam’a muhalefet edenden uzaklaşmak, en yakınımız en sevdiğimiz bile olsa Peygamber düşmanı ile dostluk olmaz, oğlun, evladın, anan baban olsa bile. Resul Ekrem Aleyhisselatu Vesselam’a söz veya fiil ile eziyet veren hakaret eden kimsenin öldürüleceği anlaşılmaktadır. Zira Saad İbnü Muaz bu hususu mutlak bir şekilde ifade buyurmuş Resuli Ekrem (A.S.V) de buna itiraz etmemiştir. Mühim bir söze başlarken elhamdülillah ve şehadet kelimeleri ile başlamak, tövbenin meşru olduğu görülmektedir. İyi niyetli halis kimselerin tövbesi kabul edilmiştir. Ancak affedilmek için sadece itiraf yeterli olmamakla pişmanlıkta gerekmektedir. İşlenmemiş olan bir suçla itham edilince onu itiraf etmemek gerekir. Gerçek ne ise o söylenmeli ve veya sükût edilmelidir. Suç işlemeden suçu üzerine alırsan, suçsuz kişi suçlu olmaya başlar. Sabrın sonu selamet getirir ve övgüye mazhar olur, sabredene de gıpta edilir. Söz söyleme de öncelik büyüğe tanınır, küçük ikinci planda konuşur. Meseleyi iyi kavrayamamış olan da konuşmasını ikinci plana bırakır. Yeni bir nimete mazhar olan veya belayı def eden kimse müjdelenir tebrik edilir. Müjdeli haber alan kimse bu haberi alınca sevinmeli neşelenmeli ve gülmeli ve bu da caiz ve sünnettir. Evet, kıymetliler, Rab’dan gelen lütuflar karşısın da kul daima şükür secdesine kapanmalıdır.

 

Dakika 10:09

 

Şiddet anın da yaşının küçüklüğü tecrübesizliği gibi sebeplerle feveran eden kimselerin mazur addedilmesi. Kadının kocasına ve ebeveynine karşı cüretkâr davranması caizdir. Musibete düşen kimse ondan kurtulunca, onun yavaş yavaş bundan haberdar edilmesi gerekir. Zira birdenbire duyulursa kalbini ferah kaplar ve bu onun rahatsız olmasına sebep olabilir. Başına bir musibet gelince, yüce Allah’a tevekkül edip işi ona bırakmak tefriz büyük bir fazilettir. Bunda muvaffak olanın üzüntü ve kederi hafif olur zail olur. Hayır, yolun da ve bilhassa sıla’yı rahim uğrun da harcamaya teşvik gözükmektedir. Kendisine kötülük yapmış olana iyilik, iyilikle mukabele edenin veya affedenin mağfirete mazhar olması, hayır yapmama hususun da yemin eden kimsenin yemininden dönmesi müstahsendir makbuldür. Başa gelen musibetler de Kuranı Kerim ayetleri ile istişhad da bulunmanın şahit olarak kullanmanın caiz olduğu, büyük Peygamberlerin maruz kaldıkları musibetleri örnek edinmek, şaşkınlık ve hayrete düşüldüğü büyük bir vaka karşısın da kalındığı vakit Subhanallah demek. Gıybet etmenin gıybet dinlemenin zemmedilmesi, kötülenmesi ortadadır. Birbirlerini gıybet edenlerin bundan Zecr edilip yasaklamaları, hususen Mümin yapmadığı bir şeyle itham ediliyorsa, kötü ve çirkin bir fiilin şüyuunun dedikodu ile duyurulmasının zemmedilmesi, kötülenmesi, Hz. Ayşe’yi Sıddıka validemiz Radıyallahu Anha’nın beraat ve suçsuzluğun da şüpheye düşmek haramdır. Yani Hz. Ayşe annemiz suçsuzdur, kim suçlu derse haram işlemiş olur. Hatta o ayeti kerimeye karşı koyduğu zaman da kâfir olur, Hz. Ayşe’yi Sıddıka validemiz (Radıyallahu Anha) anlatıyor; benim özrüm ile ilgili ayet indiği zaman Nur Suresindeki ayetler, Resulullah (A.S.V) minbere çıktı günahsız olduğumu belirtti, arkasından ilgili ayetleri okudu ve iki kadın ve bir erkeğin cezalandırılmalarını emretti. Üçü de had cezası olan celdeye, değneklenmeye tabi tutuldular bunu da Tirmizi rivayet etmektedir. İki erkek Hassan İbnü Sabit ve Mistah İbnü Üsase’dir, kadın da Hamma Binti Cahış’tır. Abdullah İbnü Übey onun da cezalandırıldığını teyit eden rivayet mevcuttur ise de bu husus âlimler arasın da ihtilaflı kalmıştır. Yine Hz. Ayşe annemiz anlatıyor (Radıyallahu Anha); yüce Allah ilk muhacir kadınlara rahmetini bol kılsın. Kadınlar başörtülerini yakalarının üzerini örtecek şekil de koysunlar.

 

Dakika 15:06

 

Diyen Nur Suresinin 31. ayeti inzal edildiği zaman örtülerini kenardan yırtarak onunla yüzlerini de örttüler, hemen kapandılar, bunu da Buhari, Ebu Davud rivayet etmektedir bu haberi de. Evet, sevgili dostlarımız, hiç biri hariç kalmadan bütün kadınlar derhal örtülerine büründüler, ertesi gün sabah namazın da hepsi yüzünü de örtecek şekil de başlarını sarmış idi ve sanki başlarının üzerin de kargalar vardı. Şu halde örtünme emrine muhacir olsun, Ensar olsun bütün Müslüman kadınlar derhal uyup tatbik etmişlerdir. Örtünme kadınlar için de esastır, örttüler tabirini şarihler yani yüzlerini örtüler şeklin de anlarlar, İbnü Hacer bu konu da ihtimar tabiriyle ifade edilen örtünmeyi şöyle tarif eder; bu örtüyü başa koyup sağ taraftan sol omuz üzerine atması ile gerçekleşir. Ayrıca cahiliye kadınlarının örtülerini geriye salıp, ön taraflarını açtıklarını bu yüzden örtünme emrinin geldiğini Ferra’dan naklen kaydediyor. Tesettürle ilgili ayeti kerimeler Nur Suresinin tesettürle ilgili ayetinin tam mealini vermeye çalışalım. Ey şanlı Peygamber (A.S.V) mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu kendileri için çok temiz bir harekettir, şüphesiz ki yüce Allah kullarının ne yapacaklarından hakkıyla haberdardır. Mümin kadınlara da söyle gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar ziynetlerini açmasınlar. Bunlardan görünen kısmı müstesna başörtülerini yakalarının üstünü kaplayacak surette koysunlar. Ziynet mahallelerini kendi kocalarından yahut kendi babalarından yahut kendi oğullarından yahut kocalarının oğullarından yahut kendi biraderlerinden yahut kendi biraderlerinin oğullarından yahut kız kardeşlerinin oğullarından yahut kendi kadınlarından yahut kendi ellerindeki memluklerden yahut erkeklerden yana ihtiyacı olmayan yani erkeklikten kalmış bulunan hizmetçilerden yahut henüz kadınların gizli yerlerine muttalip olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler, gizleyecekleri ziynetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Hepiniz Allah’a tövbe edin ey müminler, ta ki korktuğunuzdan emin, umduğunuza nail olasınız, bu Nur Suresinin 30 ve 31. ayeti kerimeleri. İşte görüyorsunuz ki bunlar nikâh düşmeyen insanların en yakınlarıdır, bunların dışın da nikâh düşen bütün insanlara karşı kadının tam mı tam örtünmesi gereklidir. Avret deyince örtülmesi gereken yerlere avret denir.

 

Dakika 20:00

 

Erkeğin erkeğe karşı avreti, kadının kadına karşı avreti, kadının erkeğe karşı avreti, erkeğin kadına karşı avreti yani örtünmesi gerekli olan vücutta bulunan örtülmesi şart olan bölgeler. Erkek göbek ile diz arası hariç bir başka erkeğin her tarafına banyo gibi yerler de şura da burada bakabilir ama göbek diz altına bakılamaz. Göbek ve diz altı avret, göbek ve diz avret değildir ancak Ebu Hanife merhuma göre diz avrettir. Yani dizin dahi örtülmesi gerekir, İmamı Malik diz avret değildir buyurmuştur. Diz avrettir diyenlerin delili Huzeyfe Radıyallahu Anh’ın yaptığı şu rivayettir; Resulullah (A.S.V) ben mescitte dizim açık vaziyette otururken bana uğradı ve dizini ört o avrettir buyurdu. Şimdi böyle bir delil İmamı Azama ulaşmış, ötekine ulaşmadıysa tabii ki bu delil ortadayken artık diz örtülür diz avrettir. Hz. Ali Radıyallahu Anha ’ya da dizini açma bak Hz. Ali’ye de (R.A) Peygamberimiz dizini açma, diri veya ölü hiç kimsenin dizine bakma diye emretti, bu da başka delil. Eğer yüze veya bedenin bir başka yerine şehvetle bakacak olursa veya fitne korkusu olursa ki henüz sakalı çıkmayan parlak, emret oğlanlara bakmak böyledir, kötü ruhlu insanlar kötü niyetli insanlar vardır, kalbi bozuk bu bakış da helal olmaz kesinlikle haramdır. Erkeğin bir başka erkekle aynı yatakta beraber yatmaları caiz değildir, hatta bunlardan her biri yatağın uzak köşelerin de yatmış olsalar bile. Bu hususta Resulullah (A.S.V) şöyle buyurmuştur; erkek erkekle aynı örtünün içine girmesin, kadında kadınla aynı örtünün içine girmesin, kişinin şefkatle evladını öpmesi hariç bir başkasını yüzünden öpmesi, kucaklaşması mekruhtur ancak musafaha müstehaptır. Zira Hz. Enes (R.A) şunu rivayet etmiştir; bir adam ey Allah’ın Resulü bizden bir erkek kardeşiyle veya arkadaşıyla karşılaşacak olsa onun için eğilmeli midir? Diye sordu. Resulullah (A.S.V) hayır cevabını verdi. Adam kucaklayıp öpmeli midir? Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’ın hayır cevabının üzerine adam tekrar elinden tutup musafaha etmeli midir? Diye sordu. Bu sefer Resulullah (A.S.V) evet cevabını verdi. Bu haberlerin hepsi mükemmeldir, şefkatle yapılan işler şehvetle olmayan şefkatle olan öpmeler sadece caizdir. Şehvetle olanlar caiz değildir. Kadının kadına karşı avreti, bu erkeğin erkeğe karşı avreti gibidir. Kadın bir başka kadının diz göbek arası hariç her tarafına bakabilir, ama diz ile göbek arasına kadın da kadına bakamaz.

 

Dakika 25:04

 

Fitne korkusu olursa bu caiz olmaz, keza beraber yatmaları da caiz olmaz. Zımmi yani gayrimüslim kadın Müslüman kadının bedenine bakabilir mi? Sorusuna Müslüman kadının Müslüman kadına bakması gibi caizdir denmiştir ancak doğru olan caiz olmamasıdır. Müslüman olmayan kadın, Müslüman kadına oda yabancıdır, çünkü Müslüman kadının vücudunu gittiği yerde Müslüman olmayanlara teşhir edebilir. Çünkü o dinde yabancıdır zira Cenabı Hak, Hak Teâlâ Hazretleri yukarıda mealini kaydettiğimiz ayeti kerime de kendi kadınlarından buyurmaktadır. Kendi kadınları dediği Müslüman kadınlar, yabancı Müslüman olmayan kadınlar değil. Zımmi kadınlar bizim kadınlarımızdan değildir, zımmi kadın kimdir? İslam toprakların da yaşayan Müslüman olmayanların kadınlarıdır. Kadının erkeğe karşı avreti, kadın yabancıdır zatür rahim akrabadır, müstemtia istifraş edilen cariyedir, kadın yabancı ise bu da hür veya köle olabilir. Hür ise bütün bedeni avrettir dikkat et hür kadının bütün vücudu bedeni avrettir, eller ve yüz hariç hiçbir yerine bakılamaz haramdır. El ve yüz caizdir, çünkü alışverişte yüzünü açmaya verip almaya elini çıkarmaya mecbur ve muhtaçtır. Yani elini kullanması gerekir, eli ile içini veya dışını kastediyoruz. Bilekler ele girmez elin sırtı da avrettir diyen olmuştur, bilesin ki biz kadının bedeninden hiçbir yerine bakmak caiz değildir, ellerine ve yüzüne bakmak caizdir dedik. Her iki söz için de istisna mevcuttur. Eline ve yüzüne bakmak caizdir sözüne gelince, bilesin ki bu üç kısımdır garaz ve fitnenin bulunmadığı bakma, fitne olup garaz bulunmayan bakma, fitne ve şehvet garazı bulunan bakma, bir garaz ve fitnenin bulunmadığı bakma, bilesin yabancı kadının yüzüne kastı mahsus ile bakmak caiz değildir. Nazarı aniden isabet edecek olursa gözünü sakınması gerekir. Zira ayeti kerime Mümin erkeklere söyle, gözlerini sakınsınlar Nur Suresi ayet 30 da Cenabı Hak öyle emrediyor. Bilmediğin şeyin ardına düşme, doğrusu göz kulak ve kalp bunların hepsi o şeyden mesuldür bu da İsra Suresi ayet 36 da buyrulmaktadır. Ey Ali bakışına ikinci bir bakış ekleme 1. bakıştan sorumlu değilsen de ikincisinden sorumlusun buyurmuştur Peygamberimiz (A.S.V). Hz. Ali’nin şahsın da insanlık âlemine ümmetine bakın tembih ediyor.

 

Dakika 30:03

 

Göz aniden çarpar birine ama o anda gözünü oradan çevirirsin, ikinci defa dönüp bakarsan mesulsün. Hz. Cabir (R.A) Hazretleri de şunu anlatır; Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’a iradi olmayan ani nazar bakımı hakkın da sordum? Bana bu durum da gözümü çevirme mi emretti. Evet, kıymetliler, 1. bakışta sorumluluk olmayışı bundan kaçınmak mümkün olmadığı içindir. Kasıt olsa da olmasa da birinci bakış için af hükmü konmuştur. Garaz olup fitne olmayan bakış bu da farklı şekiller de olabilir. Evlenmek istediği kadının eline yüzüne bakmak gibi. Ebu Hureyre (R.A) rivayetine göre bir erkek Ensar’dan bir kadınla evlenmek istemişti, Resulullah (A.S.V) kendisine kadını gör, zira Ensar’ın gözün de bir şeyler vardır buyurmuştur. Bir başka hadisi şeriflerin de Resulullah (A.S.V) buyurdular; biriniz kadın isteyeceğiniz zaman ona bakmasın da bir vebal yoktur, yeter ki ona istetmek maksadıyla baksın yani evlenmek niyetiyle. Başka bir kötü niyetle olmasın, evet kıymetliler derslerimiz inşaAllah devam edecektir bu konular uzun uzadıya anlatmaya değer konulardır, hakkındaki rivayetleri sizlere duyurmaya çalışacağız hadisi şerifler külliyatından.

 

Dakika 32:23

 

(Visited 33 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}