AmeldeFıkhı 138-01

138- Amelde Fıkhı Ekber Ders 138

AMELDE FIKHI EKBER DERS 138

 

Kıymetli izleyenler; Amelde Fıkhı Ekber’in keşif notları devam ediyor konumuz tazir cezası.  Tazir konusunda bazı bilgiler vererek geldik vererek gidiyoruz. Tazir cezası dövmenin en şiddetli şeklidir. Tazir dayağından sonra zina haddi, sonra şarap içme haddi sonra da kazif haddi dayağı gelir.  Şimdi tazir suçunu ispatı konusunda da ikrar beyine yani delil ve şahit önemlidir ki Hanefi uleması diğerlerinde olduğu gibi bu tazir suçu da ispat konusunda ikrar ve beyyine delil ve şahit gereklidir.  Yemin etmekten kaçınmak hâkimin bilmesi ile ispat edilir. Kadınların şahadeti başka bir şahitliğe dayanarak hâkimin gönderdiği mektupta delil olarak kabul edilir. Zamanımızda fetvaya esas olacak seçkin görüş ise çeşitli olaylarda hâkimin şahsi bilgi ve kanaatine dayanarak hüküm vermesinin kati şekilde caiz olmadığıdır.  Hâkimlerin genelde sağlam olmaması sebebiyle bu şekilde töhmet kapısı kapatılır.  Tabii ki gerçek hâkimliğini doğru yapanlar için söylemedi bunu ulema. Bu zamanda hâkimlerin durumunda hukukun üstünlüğü konusu, hâkimlerin tarafsızlığı konusu,  adaletin egemen olup olmama konusunda endişenin çokluğuna dayanmaktadır. Yine Hanefi,  Maliki ve Hanbeliler bu konuda devlet burada devlet İslam devlet başkanı, devletin yetkili organları bir adama tazir veya had cezası uygularsa ve o adam bu yüzden ölse tazminat gerekmez.  Tazir,  suçtan vazgeçirmek ve caydırmak için meşru kılınmış bir cezadır.  Helak olan kişi tazmin olunmaz.  Devlet başkanı veya naibi tazir ve had cezalarını uygulamakla mükelleftir.  Bu husustaki memuriyeti selamet şartı ile kayıtlı değildir.  Yine İmamı Şafii ise tazminat gerekmez demiş o da hak olan imamın onu öldürmesidir.  Eğer ölüm cezası gerçekleştirilmişse veya onu hak etmişse.  Hamile bir kadının cenini öldüğü takdirde tazminat icap eder demişlerdir.  Cenin tazmin olunan bir varlıktır.  Tazminatı düşmez demişlerdir ki Hz. Ali Kerremallahu Veche kendisine had cezası uyguladığım ve o sebepten ölen hiç bir adam yoktur ki bir diyet lazım gelmediğinden dolayı içimde bir huzursuzluk duymuş olayım.

Dakika 05:12

Ancak şarap içen hariç,  o öldüğü takdirde diyetini öderim.  Çünkü onun haddi ile ilgili olarak Şanlı Peygamber (S.A.V)  belirli sayıda bir ceza vermedi.  Yani sünnette şarap içene belirli bir miktar değil çeşitli cezalar verilmiştir hepsi ile de amel caizdir.  Bu da Hz. Ali’den aldığımız haber.  Bu da sarhoşun durumu ile ilgilidir.  Cezayı veren hâkimin sarhoşluğun durumuna göre değişik cezalar verdiği anlaşılmaktadır.  Bu da suçun derecesi ve niteliği göz önünde her sarhoşun bir olmadığı,  onun için cezaların farklı olduğu anlamı çıkmaktadır.  Şanlı Peygamber (S.A.V)  bir defasında şarap içmekten dolayı 40 değnek cezası vermiştir. Bu sayede ittifak vardır.  İhtilaf 40 değnekten fazla olan miktarlar hakkındadır.  Hz. Ali içki haddi vurdurduğum adam ölse diyetini öderim.  Derken 40 sopadan fazla olan miktardan kastetmektedir.  Maksat helak değil tediptir.  Çünkü İslam dini kimseyi helak etmek istemez. Sadece tedip olunur,  toplumun huzuru temin edilir bir de ilahi emir ve ilahi adalet yerine gelir,  bu şarttır.  Helak meydana gelmişse meşru sınırını aşıldığı anlaşılır. Vuran kişi dövülenin baba veya dedesi gibi usulünden olmadığı takdirde kısas icap eder.  Ölenin akilesine yani asabe derecesindeki akrabalarına kasten öldürme olaylarında olduğu gibi diyet ödenir.  Tedip yani terbiye konusunda da baba oğlunu,  koca karısını,  öğretmen öğrencisini tedip için dövse ve meşru şekildeki tedipten dolayı telef olsalar İmamı Azam ve İmamı Şafi’ye göre bu hallerde tazminat gerekir. Bu mübah bir tediptir.  Selamet şartı ile kayıtlıdır.  İmamı Malik, İmamı Ahmet ve İmameyn’e göre tazminat icap etmez demiştir onlar.   Tedip suç veya günahtan caydırmak, mani olmak için meşru olan bir fiildir.  Tazir cezasının uygulama konusu da bu da İslam devletinin başkanına ve İslam devletinin yetkili organlarına aittir.  Onlar uygularlar bu cezaları.  Yoksa rastgele kimseye göre kendi kafasına göre kimse kimseye ceza veremez.  Uygulama hakkı,  devlet başkanı veya naibine aittir.  Efendi ve koca sahiptir edep ve ahlak bakımından tazir cezası verme hakkına ise sadece baba ve aynı zamanda efendi ve koca sahiptir.  Bunlara bu yetki verilmiştir.

Dakika 10:05

Baba bir aile devletinin başkanı olduğu içindir.  Efendi ise elinin altındakilerden sorumlu olduğu içindir.  Koca ise evin reisi ve evin bütün eksi ve artılarından sorumludur maddi ve manevi. Babanın ilim öğrenmesi, yani babanın küçük yaştaki çocuğunun ilim öğrenmesi, güzel ahlak sahibi olması,  kötülüklerden sakınması,  namaz kılması için tedip ve tadil hakkı vardır. Namaz kılmadığı zaman onu hafifçe tedip hakkına da sahiptir.  Küçüğün bakımı ve büyütmesi döneminde anne de baba gibidir.  Babanın sefih bile olsa buluğ çağına ermiş çocuğunu tazir hakkı, tazir etme hakkı yoktur.  Yani artık buluğ çağına artık o çocuğun gelmişse buna sadece tatlı bir nasihatten başka yapabileceğin bir şey yoktur,  tazir etme hakkı yoktur diyor. Şimdi İslam dini tabii köleliği dünyadan kaldıran ve en büyük sevabı onlara hürriyet verenlere vaat etmiştir.  Ne yazık ki bugün dünyada çağdaş kölelik başka şekil ve kıyafet değiştirerek devam etmektedir.  Kocanın da kendisinden istifade ettirmediğinde veya Allah’u Teâlâ’nın namaz Ramazan’ı Şerif orucu gibi haklarından birini yerine getirmediğinde,  düzelmesini sağlayacak bir yol ile karısına tazir yapma hakkı vardır. Çünkü bütün bunlar İslam dininde Münker olan şeyleri engelleme kabilindendir.  Yani insanları iyiliğe celb etmek, zarar görmesini engellemek kabilindendir. Koca ise iyiliği emretmek, Münker’i, kötülüğü yasaklamakla mükellef olan kişilerdendir.  Hocadan ve karıdan bu yetkileri alırsanız o zaman bu yetkiyi bunların adına başkası da kullanamayacağına göre işte buna dikkat lazım herkes görevini iyi bilmeli görevini de doğru yapmalı. Kaş yaparken gözleri çıkarmamalı,  çocuğu terbiye edeyim diye çocuğu da çocukluktan çıkaran bozuk kafalı ana babalar önce kendilerini düzeltmeleri gerekiyor ve çocuklarımı da iyi yetiştirmeleri gerekiyor. Çocuklarında evlatların da ana babaya gerçek itaat ile Allah’ın emrettiği gibi itaat etmeleri gerekiyor. Anne doğru yolda ki bir anne babaya öf bile deme şansı yoktur.  Kaşını bile çatamazsın,  yüzünü bile ekşitemezsin, sözün en tatlı ve güzelini söylemekle mükellefsin,  bunları Yüce Allah emretmektedir.  Bu konularda Şanlı Kur’an’ın öğrettiklerini baştan sona sizlere keşif notları halinde buyurduk tefsirin tümünü öz olarak verdik.  Bundan sonra diğer kaynaklarımızdan da size keşif notları verdik.  Şimdi de amelde Fıkhı Ekber’den hayat veren Yüce İslam’ın keşif notlarını vermeye devam ediyoruz.

Dakika 15:07

Kıymetli efendiler, şimdi de dersimiz cinayet ile devam ediyor cinayetler ve cezalar, kısas ve diyetler. Bunlarla devam ediyor dersimiz.  Cinayet cerime,  günah veya masiyet,  yani isyan anlamındadır. Kötülüğün sonucunda oluşan her şeye cinayet denir.  Şeri yönden ise genel özel,  güzelim manalar ortaya konmuştur.  Şer’an haram olan her fiildir.  Yani cinayet bir şey haram mı şeran haramsa onun için işte o şeran haram olan her fiil cinayettir.  Evet, yine cana ister cana ister mala ister başka şeylere karşı yapılsın aynıdır.  Yani fiilen canlara,  mallara başka şeylere yapılması durumu değiştirmiyor aynıdır.  Yine cinayettir yine cinayettir.  Şimdi cerimeler Allah’u Teâlâ’nın men ettiği şeri mahsur, yani şeri mahsurlardır.  Nedir mahsur şer’an yasaklanmış olanlardır.  Mahsur ya yasaklananı yapmak ya da emir olunanı terk etmek şeklinde olur.  Emri yerine getirmiyorsan farz bir emri,  burada yine bir cinayet vardır. Bir şey haramsa, yapma dendiyse onu yapıyorsan yine cinayettir, aklını başına al.  Allah namaz kıl dedi namaz kılmıyorsan bu da cinayettir, Allah’a karşı tam bir isyandır.  Diğer Allah’ın farzları hep böyledir. Yasakladığı kesin haram olanları,  bunları işlediğin zaman bunlar da birer birer cinayettir.  Adam öldürme demiş bu haram adam öldürmek yaptın tam bir cinayettir,  kumar oynama dedi oynadın kumar nedir haram, şarap içme demiş içtin nedir bunlar birer, birer haram. Her haram bir cinayettir,  her Allah’ın emrettiği farzı terk etmekte bir cinayettir. Aklını başına al bu dini herkes doğru öğrensin,  doğru öğrenelim, doğru söyleyelim, doğru öğretelim. Cinayet insanın canına veya organlarına karşı işlenen öldürme, yaralama, vurma gibi tecavüz saldırısı manasındadır.  Bu da istilahi manadır.  Hanefi uleması cinayetler Şafii ve Hanbeliler yaralamalar başlığı altında bunları güzelim incelemişler güzelim keşfetmişlerdir. Cinayetler babı diye incelemek en uygunu budur, Hanefilerde böyle yapmışlardır.  Çünkü yaralanmalar başlığı altında olunca bugün öbür anlamları içinde taşımıyor. Malikiler ise Kanlar Dimağ başlığı ile ele alırlar.

Dakika 20:02

Her cinayette de kan olmayabilir.  Onun için Hanefilerin kullandığı terimler hepsini içine alan terimlerdir. Onun için o daha uygun bulunmuştur.  Şimdi batıdan alınmış hukukta cinayetin manası tabii değişik tarif edilmiş.  Onlar kendisi sebebiyle ya idam yahut müebbet veya muhakkak ağır yahut 3 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilerek cezalandırılan cürüm suçtur,  şeklinde tarif getirmişlerdir ki bütün tarifleri kökenini araştırırsanız yine İslam’dan bir alıntı vardır doğru yönleriyle.  Yanlış yönleriyle zaten kendilerine aittir.  Şimdi kıymetliler ilki hayvanlara ve cansız varlıklara karşı işlenen cinayet gasp ve itlaf konusunda bunlar incelenmiştir. Gasp ve itlaf adı altında. Diğeri insanoğluna karşı işlenen cinayettir.  İşte biz bu çeşidini şu anda incelemeye çalışacağız.  Yani insana karşı işlenen cinayetleri gözden geçireceğiz. Sizlere keşif notları vermeye çalışacağız.  İnsana karşı olan cinayetler de bunlar da türlüdür. Cana karşı olan cinayet ki öldürme fiili yine can dışında ilgili cinayet ki vurma, yaralamadır.  Anne karnındaki cenine karşı işlenen cinayet bugün dilde buna kürtaj denmektedir.  Öte yandan gelecek itibariyle bağımsız bir can sayılır.  Cana karşı işlenen cinayetler şimdi kasten işlenen cinayetler var bir de kaste benzer buna da şipiant denmiştir ki hata yoluyla işlenen cinayetler,  cani cinayeti işlemeyi veya tecavüz etmeyi kasteder.  Kastettiği sonuç doğarsa o zaman cerime yani amden, kasten olmuş sayılır.  Amden ’in anlamı kast etmektedir.  Kasten tecavüz eder, sonucun doğması maksadını bükmemiş olursa o sonucun maksadını bükmemiş olursa cinayet sahibi kast yani amden türünden alır.  Ölüme yol açan dövme gibi. Tecavüz etme maksadın da olmasa cinayet hata yolu ile işlenmiş sayılır.  Kastı öyle değildi ama fakat sonuç ne oldu? Sonuç kötüye gitti, öldürme kastı yoktu.  Bunlar ayrı, ayrı incelenmiş,  hükme bağlanmıştır kıymetliler.  Şimdi öldürme ve onun karşısındaki ceza.  Öldürme canın cesetten çıkmasına sebep olan bir fiildir.  Öldürmenin haramlığı ise haksız yere kasten bir kimseyi öldürmek büyük bir suçtur ve büyük bir cinayettir.

25:10

Kısas yapılmasına ve cehennemde ebedi kalmaya götüren yedi helak edici büyük günahtan,  günahlardan birisidir.  Yüce Allah’ın kuluna,  yarattığı kuluna bu bir tecavüzdür. Toplum hayatına yönelik bir de tehdittir.  Adam öldürmek öyle küçük bir olay değildir. Yine yüce Allah Şanlı Kur’an’ın İsra Suresi’nin 33. ayetinde Allah’ın haram kıldığı bir canı haklı bir sebep olmadıkça öldürmeyin.  Kim mazlum olarak öldürülürse biz onun velisine yani mirasçısına öldürülenin hakkını talep hususunda bir yetki vermişizdir.  O da öldürmede ileri gitmesin.  Çünkü o veli cidden yardıma Mazhar edilmiştir.  Şimdi Hz. Âdem’in oğlu Kabil’in işlediği cinayet, öldürmenin bütün insanlığa karşı bir tecavüz olduğunu göstermektedir.  Yüce Allah (C.C)  bundan dolayıdır ki İsrail oğullarına şu gerçeği hükmetti.  Kim bir canı bir can karşılığında veya yeryüzünde bir fesat çıkarmaktan dolayı olmayarak öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur.  İşte bu Kuran’ı Kerim’de Maide suresinde de 32. ayeti kerimedir.  Cenabı Hak İsrail oğullarına da böyle söylemişti vaktiyle.  Şu anda Kur’an’ı Kerim’de de dünyaya bu mesajı Yüce Allah buyruğunu ilan ediyor.  Tekrar ediyorum,  İsrail oğullarına şu gerçeği hükmettik:  Vakti ile kim bir canı bir can karşılığında veya yeryüzünde bir fesat çıkarmaktan dolayı olmayarak öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur.  İşte görüyorsunuz Şanlı Kur’an’ın hedefi,  emniyeti,  adaleti yeryüzünde sağlamaktır.  Eğer ölümü hak etmiş biri varsa o da adaletin gereği dünyadaki huzurun emniyetin gereğidir. Yine ey iman edenler öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı.  Bakın Cenabı Hak kısas farz kılındı.  Hür, hür ile köle, köle ile dişi, dişi ile kısas olunur.  Bunlar birer birer misillemedir.  Fakat kimi hangi katilin lehinde maktulün kardeşi velisi tarafından cüzi bir şey af olunursa hemen kısas düşer.  Artık örfe uymak şerrin ve aklın iyi gördüğünü yapmak,  borcu ona maktulün velisine güzellikle ödemek lazımdır.  Bu Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir.  O halde kim bu af ve ödemeden sonra katile veya taraflarına tecavüzde bulunursa onun için pek acıklı bir azap vardır.

30:07

Ey selim akıl sahipleri.  Kısasta sizin için genel bir hayat vardır.  Ta ki öldürmekten sakınasınız. İşte kıymetliler Bakara suresinin 178. 179. Ayeti Kerimesi burada kısası bildiren aittir.  Yine Maide Suresi 45. Ayeti Kerimede: Biz Tevrat’ta onların üzerine şunu da yazdık.  Cana can,  göze göz, burnuna burun, kulağa kulak, dişe diş karşılıktır.  Hülasa bütün yaralar birbirine esastır. Fakat kim bunu bu hakkını sadaka olarak bağışlarsa o kendi günahına kefaret olur.  Kim Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse onlar zalimlerin ta kendileridir buyurmaktadır Şanlı Kur’an Maide Suresi 45. Ayeti Kerimede. Yine Nisan Suresinin 93. Ayeti Kerimesinde Cenabı Hak buyuruyor: Kim mümini kasten öldürürse cezası içinde ebedi kalıcı olmak üzere cehennemdir.  Allah ona gazap etmiştir,  ona lanet etmiştir ve ona çok büyük bir azap hazırlamıştır.  Sevgili Peygamberimizin sünneti de hâkim için mübah olan öldürme hallerini açıklamıştır.  O Şanlı Peygamber (S.A.V)  Efendimiz buyuruyor ki; Müslüman bir kişinin kanının dökülmesi ancak üç şeyden biri sebebiyle helal olabilir.  Ya zina eden birisi olur,  ya öldürdüğü bir cana bedel bir can olur yahut da dinini terk eden cemaatten ayrılmış bir olur. Yani İslam’dan çıkmış İslam cemaatini terk etmiş biri olur.  Burada mesela Zina eden bir dul olur. Bu evliler için söylenmiştir.  Bir kişinin kanı üç şeyden biri ile helal olur.  İman ettikten sonra kâfir olmak veya ihsan evlilik halinden sonra zina etmek yahut da haksız yere bir canı öldürmek şeklindedir.  Bunlar Peygamber Efendimizden değişik rivayetlerdir.  Öldürmenin, intihar etmenin, kana, mala ve ırza tecavüz etmenin haram olduğunu belirten pek çok hadisi şerifler mervidir rivayet edilmiştir.  Mümini haksız yere öldürmek Allah’u Teâlâ’nım katında bütün Dünya’nın yok olmasından daha büyüktür.  İşte görüyorsunuz Bu da bir hadis-i şeriftir.  Muhaddisler tarafından rivayet edilen.  Şüphesiz kanlarınız ve mallarınız size haramdır.  Bu ayda ve bu beldede bu gününüzün size haram oluşu gibi helak edici yedi şeyden kaçının dedikten sonra haklı yere olması hariç Allah’ın öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayı da burada 7 helak edici günahlardan saydı ve onların içinde bunu da saydı.

Dakika 35:05

Evet, kıymetliler kasten öldürmenin cezası kaved yani kısastır. Ancak öldürülen kişinin velisi affederse ne ala. Af durumu olmazsa kaved’i kısası icap ettirir.  Kasten öldürme af durumu olmazsa kaved’i icap ettirir ki,  kaved yani kısastır. Kıymetli İslam âlimleri de öldürmenin haram olduğuna İcma etmişlerdir.  Kasten cinayet işleyen fasık hükmü verilir. Bunların tövbesi mümkündür. Kişi Allah’u Teâlâ’ya kalmıştır.   İsterse ona azap eder isterse affeder.  İbni Abbas’ın dışında kalan ulemanın çoğunluğu tövbesi gerçek tövbe nasip olursa tövbesi kabuldür,  makbuldür demişlerdir.  Şüphesiz ki Allah kendisine şirk koşulmasını mağfiret etmez,  yargılamaz.  Ondan başkasını dileyeceği kimseler için yargılar yani mağfiret eder. Tövbeyi kendi dilemesi dairesinde dâhil iletmiştir kim Cenabı Hak. Öldürme ve daha başka günahlardan dolayı yapılan tövbeyi kendi dilemesi dairesinde daha iletmiştir.  Yine başka bir ayeti kerime ki Zümer Suresi 53 Ayeti Kerimede Allah şüphesiz kendisine eş koşulması dışında bütün günahları yargılar,  bağışlar.  100 kişiyi öldürüp cinayetlerinden tövbe eden katil ile ilgili hadis maruf ve meşhur olup tövbe edenin tövbesinin kabul edileceği hususunda çok açık bir delildir demiştir ulema. Katilin ebedi olarak cehennemde kalacağını bildiren ayet, tövbe etmeyen kişiye hamledilmiş.  Allah’u Teâlâ ceza vermeyi dilerse bu o cezayı görecektir.  Haram oluşu ise öldürmenin haram oluşu zulmen olması durumundadır.  Haklı yere olursa böyle değildir.  Haklı yere olup olmadığını da yine meşru şeriatın İslam’ın hukukun adaletin ölçüleri bilinmelidir.  Rastgele ben haklıydım demek de kimse haklı olmaz.  Kişinin haklı olması için ilahi kanunlar bir defa onların ölçüleri meşhur olan amir hükümler dâhilinde olması gerekir.  Haksız yere öldürme bir had gereği gerçekleştirilen öldürme bunlar ayrı ayrı hükme tabidirler.  Şafiilere göre vacip, haram, mekruh, mendup ve mübah gibi kısımlara ayrıldığını görüyoruz. Vacip olan öldürme ki burada farz anlamındadır bu tövbe etmediği takdirde mürtedi Müslüman olmadığı veya cizye vermediği takdirde harbi konusunda bu vacip öldürmektir.

Dakika 40:12

Haram olan öldürme ise haksız yere öldürmektir,  bu haramdır.  Mekruh olan öldürme Mücahit olan bir Müslümanın Allah’a ve Resulüne dil uzatmamış olan kâfir akrabasını öldürmesidir. Mendup olan ise Mücahit’in Allah ve Resulüne dil uzatmış kâfir akrabasını öldürmesidir.  Mübah olan öldürme kısas uygulanacak kişiyi öldürmek veya devlet,  devlet başkanının veya yetkili organlarının esini öldürmesidir.  Yine bu konuda devlet yetkisi vardır devletin İslam devletinin onun yetkili organlarının ki tabii tam bir burada İslam hâkimi,  şerri kanun ve kuralları İslam hukukunu tam bilip,  tam uygulayacak hâkim burada yetkilidir.  Canını korumak ve savunmak için öldürmede bu türdendir.  Hanefi uleması evine girdiğinde karısı veya mahremi olan bir kadınla bir erkeği zina ederken bulup adamı öldürürse,  bu onun için işte mübah olan bir öldürmedir ve onun hakkında kısas gerekmez.  Bu aynı zamanda Hanbeli,  Şafii,  Malikilerinde görüşüdür. Kadın da kendi isteğiyle zina etmiş ise Hanefi ve Hanbelilere göre koca her ikisini de orada koca yetkilidir öldürebilir.  Bu töre cinayeti falan değildir.  Eğer yabancı erkek kadını zinaya zorlamışsa, bağırmak vurmak gibi bir yolla kurtulma imkânı da yoksa kadının adamı öldürme imkânı vardır.  O kadın o tecavüz edeni öldürebilir,  adamın kanı hederdir.  Bunlar töre cinayeti değildir.  Bu hakları Yüce Allah kullarına vermiş işte İslam âlimleri de bunları keşfetmiş ortaya koymuştur. Fakat bunların sayısı dünyada az diyecek kadar nadirdir, yine de İslam hâkimi önünde bu cezalar hak edenlere verilmiştir verilmelidir. Kadına tecavüze çalışırken yakalayan kişi vazgeçiremeyeceğini bildiği takdirde öldürebilir. Çünkü namus ve haysiyet,  şeref İslam’da çok kıymetli ve muhteremdir.  Namussuzların bir değeri yoktur İslam’da.  Namus çok değerlidir.  Şimdi burada kıymetliler Şafilerin görüşünü size şu andaki açıkladığımız görüş Şafiiler ile ilgiliydi genelde bazı konularda hepsi bulunmaktadır.  Bilhassa kocanın durumu ile ilgili hepsinin görüşü bir yerde birleşmektedir.   Şimdi Hanefi uleması da yani kasten öldürme şıphi yani kaste benzer öldürme, hata yoluyla öldürme, yine hata mecrasına cari öldürme, Tesebbüben öldürme gibi kısımlara ayırmışlardır Hanefilerde.

Dakika 45:00

Anden,  kasten öldürme katilin bir insanı haksız bir yere öldürmesi demektir. Kasten öldürme katilin bir insanı haksız yere öldürmesi demektir.  Bu ona Anden kasten öldürme denmektedir, şıphi yani kaste benzeyen öldürme,  şipiant denmektedir buna.  İmamı Azam Ebu Hanife caiz olmayan bir insanı yani öldürülmesi caiz olmayan bir insanı silah sayılmayan bir şey ile vurarak öldürmektir.  Buna şipiant yani kasten,  kasta benzeyen öldürme diye İmamı Azam tarif etmiştir.  Şipiant kabul edilir.  Mesela parçalara ayırmayan sopa mesela vurarak öldürüyor.  Bu sopa ile oluyor,  taş veya değnek ile vurarak öldürüyor,  ağır bir şey kullanarak öldürmek mesela şipiant kabul edilmektedir.  Zira çoğunlukla insan bu gibi şeylerle öldürülmez,  ancak tedip edilir.  Fetva İmam-ı Azam’ın görüşüne göre verilmiştir.  İmameyn ise bu konuda kimdi İmameyn,  İmamı Ebu Yusuf ile imamı Ebu Muhammed dünyanın en büyük hukukçularından ikisi ki İmamı Azam’ın talebesi bunlar,  bunlara göre büyük taş veya büyük değnekle meydana gelen öldürme Anden öldürmedir,  yani kasten öldürmedir dediler bunlar. Şipiant genel olarak öldürmeyecek derecede küçük, küçük bir ağaç parçası gibi şeylerle olan öldürme bu kaste benzeyen şipiant denilen budur dediler.  Binadan atmak, dağdan yuvarlamak gibi durumlarda söz konusudur.  İmam Ebu Hanife İmam Azam ise şipiant İmameyn’e göre Anden öldürme sayılır.  Hata yolu ile öldürme yanlışlıkla öldürmenin adıdır.  Mesela av zannetti adamı vurdu.   Harbi sanarak bir Müslüman’ı öldürmesi. Ava atarken silahın bir insana denk gelmesi başka birini vurması gibi.  Hata mecrasına cari bulunan hata yerine geçebilecek şekildeki öldürme buna da hata mecrasına cari bulunan ismini vermişler ki bu da uyuyan bir kişinin üzerine devrildi,  diğer bir şahsı öldürmesi gibidir.  Burada bir hata uyuyanın üstüne düştüler adam öldü, bunun gibi.  Tesebbüben öldürme, kazdığı çukura veya kuyuya bir insanın düşüp ölmesi gibi.  Yine Şafiler,  Hanbelilerin de bulunduğu cumhura göre öldürme Anden,  şipiant ve hata yolla olmak üzere bu kısımlara ayrılmıştır bütün ulemanın birleştiği noktalarıdır bunlar.

Dakika 50:20

Öldürme, Anden,   şipiant,  bir de hata yoluyla,  genelde bu kısımlara ayrılıyor hepsinin görüşüne göre.  Kasten öldürme belli şipiant öldürücü olmayan bir şeyi kullanarak öldürmek, bu ikinci şipiant Aden yani öldürücü olmayan bir şeyi kullanarak öldürmüşse kısas lazım gelmiyor,  ama kasten öldürene kısas gerekiyor.  Hata yoluyla öldürene de üzerine düşerek ölümüne sebebiyet vermesi gibi ki ağaca veya hayvana attığı taş insana isabet ederek ölümüne yol açması gibi.  Maliki ulemasına göre bunlar ikiye ayrılırlar, üçe değil.  Deminki Cumhurun içinde Malikiler yoktu,  diğerlerinin hepsi vardı.  Malikiler ne dediler? Anden veya hata yoluyla dediler iki ayırırlar sadece.  O şipiand’i kastene bağladılar.  Üçüncü veya dördüncü bir kısım ilave eden nassa ilave de bulunmuş olur dediler,  bunlar bu şekil muhalefet ettiler. Kasten öldürme,  öldürmeyi kast etmesi,  yakmak, boğmak, zehirlemek,  işkence etmek,  yiyecek içecek vermemek, düşmanlık veya öfkeden dolayı yaparsa hüküm aynıdır.  Bu hata en olmuşsa, şaka yahut tedip maksadıyla meydana gelmişse bu hata en olmuş olur dediler Malikiler.  Hata yoluyla öldürme üzerine düşüp onu öldürmesi, ava attığı kurşunun insana isabet etmesi gibi şipiant öldürme maksadıyla değil vurma kastı ile ölüme sebebiyet vermesidir. Evet, kıymetliler meydana geldiği şartları içyüzünü,  karineleri delilleri incelemek gerekmektedir.  Çünkü kıymetli âlimlerimiz o kadar güzel incelemişler ki rastgele hiçbir şey ortaya atılmamış.  Sonra kişinin kaprislerine hiç yer verilmemiş. İntikam hiç sevdası yok,  tamamen adalet Allah’ın emri ve adaletin emniyeti sağlanması ve böylece insanların huzurunu temin edilmesi.  Şimdi kasten adam öldürmenin konusunda kıymetli âlimlerimiz bakın neler söylediler.  Maktul Hayat sahibi ve masum udden caninin yani suçlunun fiili sonucu Cani maktulün ölmesini kast etmiş olmalıdır.  Yani bir defa ortada kast olduğu tespit edilmelidir kasten olması için bir şeyin.  Maktul olan şahıs hayat sahibi masum udden yani öldürülmesini gerektiren bir cinayet suç işlememiş bir Müslüman veya zimmi olmalıdır.

Dakika 55:19

Yani maktul öldürülen kişinin masum olması gerekiyor.  Ama Müslim ama zimmi fark etmez dediler. Kısas mürtet harbi olursa kısas gerekmez,  öldürülen kişi mürtet ise harbi ise o zaman kısas gerekmez dediler.  Müstemen bir yıldan daha az süreli geçici bir eman yani vize alarak Darül İslam’a giren kişidir.  Şimdi bunlar da incelenmiştir İslam diyarında bulunan müstemen hakkında da hüküm böyledir.  Çünkü zimmiler de müstemen olanlarda Müslümanların himayesindedirler.  Evet, kıymetli ve muhterem izleyenler.  Ne kadar güzel çalışmış bizim âlimlerimiz,  kütüphaneler ilimlerle dolup taşmaktadır.  Eğer Müslümanlar bu işleri bilmiyorlarsa,  cahil gezip dolaşıyorlarsa, başkalarını taklit ediyorlarsa suçu kendilerinde arasınlar.  Müstemeni öldüren kısas edilmez,  ağır bir şekilde tazir cezasına çarptırılır, cezasız bırakılmaz.  Cumhura göre devlete İslam devletine,  devlet başkanına isyan eden baği öldürme sebebiyle kısas lazım gelmez. Cumhur ulema bu konuda vize verilmiş olmasıdır. Yani müstemen için söylediler,  zimmi,  müstemen ve muhalden,  kendisi ile barış anlaşması yapılmış olan harbiler masum udden sayılırlar.  Çünkü anlaşmalara sadık kalacaksın,  zimmi zaten senin himayende koruyacaksın kendi canın gibi müstemen de o da vizelidir,  o da senin himayendedir,  koruyacaksın Cumhur’u ulema ya göre.  Müslüman, kâfir mukabilinde öldürülmez.  Müslüman’ın katili Darul Harpte bile olsa öldürülür.  İsmet halinin durumu ise Hanefi uleması,  İmamı Azam Ebu Hanife’ye göre katilin cinayet fiilinin vaktidir.  Baği meşru,  Müslüman devlet başkanına karşı ayaklanan karşı çıkan,  yeterli güç ve imkânlara sahip bulunan şer’an caiz olabilecek bir tevile,  yoruma dayanan isyancılardan birisi demektir bağiyi, bağinin tarifi.  Evet, kıymetliler yine mürtet olarak ölse o kişiye kısas uygulanmaz.  Yine imamı Ebu Hanife’ye göre caninin maktulün diyetini ödemesi lazımdır.

Dakika 1:00:01

İmameyn’e göre katile kısas da diyette icap etmez demişlerdir.  Bu tabii hangi katile?  İsmet halinin vakti hem fiilin hem de ölümün vakti olduğu vakitlerdir.  Canının çıkması ile de maktul hakkında sonucu ortaya çıkar.  İsmet halinin her iki vakitte beraberce göz önünde bulundurulması lazım gelmektedir.  Evet, kıymetliler Hanefilerin dışında Maliki,  Şafii ve Hanbeliler İmameyn ile aynı görüşü paylaşırlar.  İmamı Azam bunlardan farklı düşünmüştür ve derslerimizin akımı içinde bunları daha iyi anlayacaksınız.  Öldürücü nitelikteki fiil,  vurma, yaralama,  kesme, yakma, boğma,  zehirleme ve bunların emsali yollarla öldürmenin adıdır.  Hanefi uleması yine burada İmamı Azam öldürücü nitelikte olmasını şart görmektedir, yani aletin öldürücü nitelikte olmasını şart olarak koşmuştur İmamı Azam. Mesela öldürücü aletler çağın durumuna göre farklılık arz eder.  Daha önceleri kılıçlar,  tüfekler,  kurşunun, bıçak,  mızrak varken bugün daha başka öldürücü aletler bulunmaktadır.  Ateş,  cam, kamış kabuğu,  çakmaktaşı, demir,  demiri olmayan mızrak gibi şeyler de aynıdır.  İmamı Azam Ebu Hanife’nin delili şudur: Dikkat edin kasta benzer hata yoluyla öldürülen kişi sopa veya kamçının öldürdüğüdür.  Bu yüzden yüz deve icap eder yani burada bedel olarak.  Bunlardan kırkının yavrusu da karnında olacaktır.  Evet, imamı Azam bu hadisi şerife istinaden görüşünü ortaya koymuştur.  Çünkü zaten onlar delilsiz hareket etmezler.  Değnek veya küçük taş vurarak öldürmeye kast etmesi hali.  Küçük bir kamçı ile ölünceye kadar peş peşe vurarak öldürmesi hali.  Bu konuda bakın ne dediler,  büyük sopa yine yüksek bir yerden veya dağdan itmek gibi fiillerle ölümüne sebep olduğu zaman imama göre yani İmamı Azam’a göre bunlar şipiant ’tır İmameyn’e göre ise Anden, kasten öldürmek sayılır.  Hanefilerce burada fetva İmam-ı Azam’ın görüşüne göre verilmektedir. Şafii ve Hanbeliler bakın ne dediler?  Genel olarak öldürücü olan aletlerden olması,  alet kulak yumuşağını veya parmak ucunu kesse de sahibi ölse olay kasten öldürme sayılır dediler. Kim?  Şafiler ve Hanbeliler.

Dakika 1:05:02

Ağır aletler öldürme Anden sayılır,  yani ağır aletlerle öldürüldüğü zaman. Orada zaten hem fikirler Anden öldürme yani kasten öldürme şekline girer dediler.  Can alıcı noktalara iğne batırır,  vuruşlar can alıcı yerlere denk getirilirse durum yine aynıdır dediler.  Can alıcı yerlere vurulmaz, yine de ölüm olursa şipiant türünden sayılır dediler. Bak onlar da ayrı teşhis ve tespitlerde bulundular. Aynı delili aynı hadisi şerif’i Şafii ve Hanbelilerde delil olarak gösterdiler.  Dikkat edin kasta benzer hata yoluyla kamçı,  sopa ve taş ile öldürülen kişiden dolayı yüz deve icap eder.  İşte bu hadisi şerif bütün mezhep âlimlerinin,  fakihlerin,  tüm hukukçu âlimlerimizin delilidir.  Yine başka bir haber de bir cariye kafası iki taş arasında yaralanmış bir halde bulunmuşta,  kendisine bunu sana kim yaptı? Filan mı, falan mı? Diye sormuşlar.  Nihayet bir Yahudi’nin adı geçince cariye başı ile evet diye işaret etmiştir.  Bunun üzerine Yahudi tutuklanmış ve hemen suçunu itiraf etmiş. Şanlı Peygamber (S.A.V) Efendimiz onun başının da taşla ezilmesini emretmiştir.  Bu da kısastır.  Evet, kıymetliler bu konuda âlimlerin icması da bunun üzerinedir.  Kıymetli âlimlerimiz icma da bulunmuşlardır.  Yine bu hadisi Şerif’i bir cemaatin rivayet ettiğini de görmekteyiz.  Cumhur da bu görüşü desteklediğini de görmekteyiz. Baba yatırıp kesmek suretiyle canına kastetmiş olmadıkça çocuğunu öldürmek sebebiyle kısas olunmaz.  Ortada bir kasta tam kasıt olmadıkça baba evladı yüzünden kısas olamaz,  çünkü hiçbir baba evladını bir defa öldürmez.  Çünkü babaların merhameti evlatlarını kuşatır sevgisi kuşatır.  Analarda Babalar da böyledir.  Onun için babalığın ayrı bir özelliği vardır evlat üzerinde.  Baba ruh yapısını evlada karşı babanın kalp yapısı evlada karşı İslam herkesten daha iyi biliyor.  Yaratan ruhu yaratan, kalbi yaratan elbette herkesten daha iyi biliyor,  falanca psikolog,  beriki psikolog Allah’u Teâlâ’nım ilminin yanında bununla sadece zahirde ki etki tepkiye bakarlar.  Amma Şanlı Kur’an nurlu İslam yaratıcıya bakar. Çünkü yaratan yarattığının yapısını herkesten daha iyi bilmez mi? Evet, kıymetliler kasten öldürme ki buna Anden öldürme sayılan fiiller.  Hangileri kasten öldürme sayılıyor?  Kesici bir alet ile öldürmek.  Hanefiler aletin genellikle öldürücü olmasını şart koşmuşlardır.

Dakika 1:10:05

 

 

(Visited 52 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}