AmeldeFıkhı 146-01

146- Amelde Fıkhı Ekber Ders 146

146Amelde Fıkhı Ekber 146

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

Bu ayeti kerimelerden böyle anlaşıldığını Cumhur ileri sürmüştür. Adalet sahibi buyuruyor ayetin birinde razı olacağınız buyuruyor diğerinde yine 2 şahit bulundurun buyuruyor. Yüce Allah kâfirleri Allaha karşı yalan söylemekle fasıklıkla nitelendirmiştir, böyle birinin şahitliği kabul edilmez demiştir Cumhuru Ulema. Müslümanlar hakkında ki şahadetleri ise Müslüman olmayanların Hambelilerin dışındaki ulema şahadetleri kabul edilmez der. Allah kâfirlere müminlerin aleyhine asla bir yol bırakmaz buyuruyor. Hanbelîler ise zaruret dolayısıyla caiz kabul ederler zaruretin gerektirdiği her halde de onlara göre caizdir. Ey iman edenler; yolculuk halinde iken sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman vasiyet vaktinde aranızda ya içinizden adalet sahibi 2 kişi yahut ölüm gelip çattığında sizden olmayan diğer 2 kişiyi şahit tutun bu ayeti kerime Maide Suresi 106. kerimede bu şekilde rabbimizin buyruğunu anlamaktayız. Bu yanında Müslüman bulunup da vefat eden kimse hakkındadır yüce Allah böyle bir kimseye adaletli 2 Müslüman şahit tutmasını emretmektedir yahut yolculuk halindeyken sizden olmayan diğer 2 kişiyi şahit tutun buyuruyor. Hanbelîlerin de delilleri işte bu ayeti kerime ve emsalleridir. Namazdan sonra Allah adına bizler şahitliğimizi hiçbir bedele değişmeyiz yemin etmeleri istenir bu şahitlerden şüpheye düşülecek olursa namazdan sonra Allah adına bizler şahitliğimizi hiçbir bedele değişmeyiz diye yemin etmeleri istenmelidir. Evet, kıymetliler şahitler üzerinde böyle bir keşif notları sizlere verdikten sonra yemin konusunda da yemin lügatte And, Half ve Kasem demektir. Kerim manası bir şeyi Allahın adı veya sıfatlarından birisi ile tekit etmek kuvvetlendirmek demektir. Hakkı veya bir sözü olumlu ya da olumsuz olarak hâkimin önünde Allah’ın adını veya sıfatlarından birisini zikrederek bir hakkın sabit oluşunu veya olmayışını tekit etmek demektir, buda mahkeme huzurunda olmaktadır. Yine Allah sizi sehven nahiv yaptığınız yeminlerinden dolayı sorunlu tutmaz zaten yeminin adı nahivdir fakat kalplerinizin azmettiği yeminleriniz yüzünden sizi sorumlu tutar,

Dakika 5:05

Buda Maide Suresi 89. ayeti kerimedir. Şayet insanlara iddia ettiklerine göre istedikleri verilecek olursa bazıları bazıların kanları ve malları üzerinde hak iddia ederler fakat yemin davalıya düşer. Fakat delil müddeiye davacıya yemin ise inkâr edene davalıya düşer buyuruyor. Kim? Şanlı Peygamberimiz (a. s. v). Ya sen delil getirirsin yahut o yemin eder diye buyurdu Peygamberimiz bu sefer o vakit o yemin eder ve buna aldırış etmez dedim. Resulullah (a.s.v) da şöyle buyurdu; her kim onun vasıtasıyla Müslüman bir kimsenin malını kesip almak için yalan yere bir yemin edecek olur ise Allah’ın gazabına maruz kalmış olarak Allah’ın huzuruna çıkar. Yüce Allah da bunu tasdik buyurarak şüphesiz Allah’a olan ahitlerini ve yeminlerini az bir pahaya değişenler işte onlar için ahrette hiç bir nasip pay yoktur Allah kıyamet gününde onlarla konuşmaz onlara bakmaz onları temize çıkarmaz onlar için azıklı bir azap vardır, İmran Suresi 77. ayeti kerime. Yemin etmediğim takdirde insanların haklarına ispat için yemin etmekten kaçınacaklarından ve bunun uygulana gelen bir sünnet adet olacağından korktum. Evet, bunu da Hz. Ömer Übey Bin Kaab’a bir takım hurma ağaçlarının kendisine ait olduğuna dair yemin ettikten sonra o ağaçları ona hibe etmiş ve şöyle demiştir; yemin etmediğin takdirde insanların haklarını ispat için yemin etmekten kaçınacaklardan ve bunun uygulana gelen bir sünnet adet olacağından korktum diyor. Kimin adına yemin edilmesi konusunda da şanlı âlimlerimiz bakın ne dediler; Allah’ın adı ve onun sıfatlarından birisi ile yapılan yemin olduğu üzerinde ittifak etmişlerdir. Allah’ın adı ve yüce Allah’ın sıfatlarından birisi ile yapılmasında ittifak vardır. ‘’Vallahi ve rabbil âlemin velhayyillezi lâyemut vemennefsi biyyedihi’’ bunlar bu şekilde yemin etmek anlam konusunda da Allah adına vallahi Allah adına ‘’verabbil âlemin’’ âlemlerin rabbi hakkı için ‘’velhayyil hillezi lâyemut’’ ölmeyen hay olan hakkı için nefsim elinde olanın hakkı için. ‘’Vemen nefsihi biyediyhi izzetillahi’’ Allah’ın izzeti hakkı için veya ‘’azametillahi’’ Allah’ın azimeti hakkı için gibi. Şunu bilin ki şanlı Peygamber buyuruyor; şunu bilin ki muhakkak Allah atalarınız adına yemin etmenizi size yasaklamaktadır her kim yemin edecek olursa ya Allah adına yemin etsin ya sussun.

Dakika 10:11

Hz. Ömer şöyle demiştir; Allah’a yemin ederim Resulullah (s.a.v) bunu işittiğim andan itibaren ya bir şeyden söz ederken nede bir şeyi nakledip anlatırken yemin etmedim kim Allah’tan başka kimse yemin ederse şirk koştu demektir kâfir oldu demektir bir haberde de. Yine Peygamber efendimiz, ancak Allah adına yemin ediniz ve ancak siz doğru söylediğinizde yemin ediniz işte görüyorsunuz kıymetli efendiler Malikilerin dışında kalan Cumhuru ulema sizi hoşnut etmek için önünüzde Allah’a yemin ederler söylemediklerine dair Allah adına yemin ederler. Allah’a yemin ederim Kureyş’e karşı baskın yapacağım Peygamber efendimiz böyle buyuruyor, buyururken sadece lafza-i Celali kullanmakla yetinmiştir Peygamber efendimiz kendisinden başka hiçbir ilah olmayan Allah adına yemin et, Malikiler de böyle demişlerdir. Kim yemin eder ve akabinde inşallah diyecek olursa yemininde halis olmaz Peygamberimizden gelen haber buda ve kıymetli muhaddislerimiz bunu rivayet ettiğini görüyoruz Tirmizi ve İmamı Ahmet de bunlardan biridir. Yine yeminin sîgası konusunda vallahi ulemanın Cumhuruna göre yemin eden kimse vallahi billahi veya âlemlerin rabbi hakkı için Allah’u Teâlâ’ya has olan her bir ismi kullanarak yemin eder yüce Allah’ın zatı sıfatlarından birisini kullanarak yemin eder. Allah’ın azameti izzeti Kibriya’sı kelamı meşiyeti ilmi kudreti hakkı adına etmek yemin etmek gibi Allah’ın kitabı ile şanlı kuran ile ve yahut da Mushaf ile yemin ile 4 mezhebin de ittifakı ile yemindir. İndirilmiş olan kitaplar Allah tarafından indirilmiş olan kitaplar hakkında ki hakkında da kabul edilir değiştirilmiş olanlar hakkında değil Allah katında ki hak kitaplar hakkında Malikiler kendisinden başka hiçbir ilah olmayan Allah adına yemin ederim şeklindedir. Her kim Allah’tan başkası adına yemin edecek olursa şirk koşmuş demektir her kim bunu yaparsa Yahudi olayı gibi sözlerle İslam dininden başkası ile yemin ederse ve yemininde durmazsa dediği gibidir buda Peygamberimizden gelen bir haberdir. Hanbelîler, Şafiler yemin edene yemin taliz edilir demişlerdir.

Dakika 15:03

Yeminin niteliği konusunda da kesin ifade kullanmak kullanarak yemin eder Allaha yemin ederim satmadım mesela satın almadım veya sattım ya da satın aldım der. Onun senin üzerinde bir hakkı olmadığına dair kendisinden başka hiçbir ilah olmayan Allah’a yemin ediyorum de Peygamber efendimiz birisine böyle demişti. Kindeli bir adam ile Hadramutlu bir adam Peygamber (a.s.v) huzurunda yemende ki bir arazi ile ilgili olarak davalaştılar. Hadramutlu adam ey Allah’ın resulü;  bu benim arazimdir bunun babası onu benden gasp etmişti o bakımından arazi onun elinde bulunuyor demişti. Şanlı Peygamber ona (a.s.v); peki, bir delilin var mıdır? Diye sorunca Hadramutlu; hayır fakat ona yemin ettir ki azim olan Allah adına onun benim babası tarafından gasp edilmiş arazim olduğunu bilmediğini söylesin. Kindeli de yemin etmek üzere hazırlandı işte görüyorsunuz bunu da Ebu Davut’un rivayet ettiği hadisi şeriflerden birisidir. Hanefi uleması Yahudilere kasame hakkında şöyle yemin ettirmiştir Peygamber efendimiz yaptırıyor Allah adına öldürmediğinize ve onun katilini bilmediğinize dair yemin ediniz ve çünkü kişi başkasından başkasının fiilini bilmez ve onun tasarruflarının gerçeğini de idrak edemez o bakımdan ilmini nefyetmek bilmediğini belirtmek üzere yemin eder. Şanlı Peygamber Yahudilere kasame hakkından Allah adına öldürmediğinize ve onun katilini bilmediğinize dair yemin ediniz buyurduğunu Hanifeler ileri sürmüşlerdir yeminde niyet yemin edenin niyetine göredir. Muhakkak ameller ancak niyetlere göredir herkes için niyet ettiği şey vardır buyuruyor sevgili Peygamberimiz. Senin yeminin arkadaşının seni kendisi ile tasdik ettiği şeye göredir yemin, yemin ettirenin niyetine göredir diye haberler Peygamber efendimizden. Mahkeme önünde duruma gelince Cumhuru ulema Hanefilerdeki fetvayı esas olana göre hâkimin önünde talak ile yemin haramdır. Kasem adına yemin edileni tanzim etmek içindir çünkü yemin ancak Allah adına yapılır ve kasem adına yemin edileni tazim etmek içindir Allahtan başkasını tazim edilmesi ise caiz değildir. Hâkim bu isteği kabul etmez çünkü haramdır Hanifelerin sonraki âlimleri talak ile yemin etmeyi caiz kabul etmişlerdir.

Dakika 20:11

Maliki mezhebi âlimleri talak ile yemini kabul ederler insanların ortaya çıkardıkları kötülükler kadar birde mahkemelik davalar ortaya çıkmaktadır. İkram altında bulunan kimsenin talakı olmaz lafız konusunda zaman mekân gibi durumlarda Hanbelîlerle zahiriler dışında kalan ehlisünnet âlimleri fakihler. Malikilere göre tariz yemin edenin kendisinden başka hiçbir ilah olmayan Allah adına yemin ediyorum demek ile Cumhura göre ise kendisinden başka hiçbir ilah olmayan gizliği ve açığı bilen rahman ve rahim olan açığı bildiği gibi gizliyi de bilen Allah adına yemin ediyorum gibi ifadelerle yapılır. Kendisinden başka hiçbir ilah olmayan Allah adına onun senin yanında alacak bir şeyi olmadığına dair yemin et diye Peygamber efendimizden bu şekilde haber gelmektedir. Zahirilerle Hanbelîler ise yeminin tarizini caiz kabul etmez ve sadece Lafza-i Celaliye yetinilmesini caiz görmüşlerdir Allah adına kasem ederler Maide Suresi 106 ve 107. Ayeti kerimelerde delil olarak göstermişlerdir. Her kim yemin edecek olursa ya Allah adına yemin etsin yahut sussun Peygamberimizin bu sözünü de delil olarak almışlardır Şafiler yeminin tarizinin müstehap olduğunu kabul etmişlerdir. Zaman ve mekân konusunda da Hanbelîler bu konuda o vakit yerlerine haksızlığa uğrayanlardan 2 kişi ki bunlar buna daha layıktırlar öbürlerin yerine geçerler. Allaha şöyle yemin ederler; Allah hakkı için bizim şahitliğimiz o 2 kişinin şahitliğinden elbette daha doğrudur Maide suresi 107. Ayeti kerimede böyle buyrulmuştur. Hanbelîler bunu delil olarak ortaya koyarlar. Hanefi uleması yine şanlı Peygamberin yüce Allah adına ben talak vermeyi kastetmedim diye 3 defa yemin ettirmiştir Rukane’ye Peygamberimiz. Yine gayri Müslimlere gelince Hanbelîlere göre yemini tariz edilir Hanefi ve Şafiler ile Malikilerde tercihe şayan olan Yahudi ise Tevrat’ı Musa’ya indiren Allah adına yemin ettirir. Şafiler ise buna ve onu suda boğulmaktan kurtaran ifadesini de eklerler yemin ettirilen kişi Hıristiyan ise yemin ettirilen kişi İncil’i İsa’nın üzerine indiren Allah adına yemin ettirir şayet Mecusi veya putperest ise kendisini yaratan ve ona şekil veren Allah adına diye yemin ettirir.

Dakika 25:03

Malikiler ve Şafiler tariz edilmesi mutlak olarak caizdir demişlerdir zaman ile yeminin tarizi edilmesi de bir anda söz konusu olur ve ikindi namazından sonra yapılır. Evet, kıymetli efendiler namazdan sonra alı koyarsınız da Allah adına şöyle kasem ederler yemin ederler Maide 106. ayeti kerime. Namazdan sonra ile kasıt ikindi namazından sonradır kurumamış yeşil bir misvak çubuğu için dahi olsa her kim benim şu minberimin yanında haksız yere günahkârca yemin edecek olursa mutlaka cehennemdeki yerini hazırlamış olur yahut cehennem onun için hak olur buyurdu Peygamberimizden bu rivayet gelmiştir. O Makam-ı İbrahim ile Beytullah arasında yemin eden bir topluluk görür onlara dökülmüş bir kan hakkından hakkında mı? Diye sorar. Hayır derler. Ben insanların bu makamı hafife almalarından korkarım. Evet, kıymetliler işte görüyorsunuz Abdurrahman Hazretleri Rahman Bin Avf ’tan gelen rivayet bu da. Hz Ömer (R.A) bir kişinin hanımına ipin omuzun üzerine üzerinde olsun demesi üzerine rükün ile makam arasında yemin etmesini istemiştir. Ebu Bekir Sıddık (R.A) da bir öldürme olayı ile ilgili olarak Nefis Bin Mürebbih’e minber üzerinde 50 yemin ettirmiştir evet kıymetliler işin ciddiyetini görüyorsunuz. Mükellef baliğ ve akil yemin eden kimse mükellef olmalıdır buda akil ve bağli olmakla olur. Davalı davacının hakkını inkâr ediyor olmalıdır yemin gerekli olması için hasmın hâkimden yemin talebinde bulunması gerekir. Şanlı Peygamber (a.s.v) efendimiz talak hakkında Rükane Bin Amit Yezit ’ten yalnız bir defa boşamayı kastettiğine Allah adına yemin eder misin? Diye yemin etmesini istemiş bunun üzerine de Rükane Allah adına yemin ederim ki sadece bir defa boşamayı kasettim demiştir. Yemin şahsen yapılmalıdır hadler gibi Allah’a halis olan haklara dair olmalıdır. Yine yemin inkâr edene düşer şafilerin dışında kalan Cumhuru Ulema delilden aciz olmak veya delil bulamamak ya sen delil getirirsin yahut o yemin eder hadisi şerifine istinaden yine şafiler delil iddia edene yemin de inkâr edene düşer hadisi şerifini de delil olarak almışlardır. Malikiler de dava tarafları arasında karşılıklı ilişki ve bazı muamelelerin bulunması lazımdır demişlerdir.

Dakika 30:03

Evet, kıymetliler şahidin yemini şahidin doğru söylediğinden emin olunması davalının yemini fakat yemin davalıya düşer davacının yemini, Yemini caribe töhmet yemini, yemini istisak veya istisar caribe davacının hakkını ispat için ettiği yemindir buna calibe denmiştir. Hanefi uleması Şafiler nükûl ile hüküm vermek konusunda fakihlerin ittifakı burada davalı da yemin ederse onun davası reddedilir demişlerdir. Hanefilerle Hanbelîler şöyle demişlerdir; mali konularda nükûl ile hüküm verilir Cumhur ise nükûl ile hüküm verilmez. Yemin davacıya geri çevrilir demektir Hanifeler ve Hanbelîler delil davacıya düşer yemin de inkâr edene. Evet, kıymetliler güzelim âlimlerimiz ne kadar güzelim açıklamalar incelemelerde bulunuyorlar ve hayran olmamak mümkün değildir bu kıymetli âlimlerimize Cumhur ulema nükûl ile hüküm verilmez demişlerdir neydi nükûl? Yemin’den çekinmek, kaçınmak. Yine haklarında yeminin caiz olduğu hak türleri konusunda da ister zina, hırsızlık, sarhoşluk verici şeylerin içilmesi gibi Allah’a ait halis haklar olsun ister namaz oruç hac sadaka adak kefaret gibi ibadetler olsun bunlara dair yemin teklifinin caiz olmadığı üzerinde fakihlerin ittifakı vardır. Ancak bunlara bir insana ait mali bir hak talep edecek olursa o zaman yemin ettirmek caiz olur. Hanefiler ile Hanbelîler bunlar hakkında nükûl ile hüküm verilmez. İmam-ı Azam nükûl yemine yanaşmama konusunda bezil yani isteği ile yeminden kaçınma demektir. Yine imamı Ahmet ve Ebu Yusuf imam-ı Muhammed’e göre nükûl ikrardır demişlerdir. Şafi İbni Kudame, Şafi İmam-ı Ebu Yusuf ve İmam-ı Muhammed’den mal sahibine yemin ettireceği görüşünü nakletmektedir kim naklediyor İbni Kudame naklediyor. Yine Fakihler mallarda yeminin caiz olduğu üzerinde ittifak etmişlerdir şüphesiz Allah’a olan ahitlerini ve yeminlerini az bir bedel ile değiştirenler işte onlar için irette hiçbir nasip yoktur. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz onlara bakmaz onları temizlemez onlar için acıklı bir azap da vardır. Ali İmran Suresi 77. ayeti kerimede bunları anlarken yine bakın ne buyuruyor hadisi şerifte şayet insanlara iddia ettiği şeyler verilecek olursa bir takım kimseler başka kimseler kanlarını ve mallarını iddia edeceklerdir fakat yemin davalıya düşer.

Dakika 35:18

Malikilere göre nikâhta yemin ettirmek caiz değildir Hanefi ve Hanbelîler yemin ettirmenin caiz olmadığı istisnai 7 mesele vardır bunlar nikâh, talak, mezhep, ila da dönüş ıtık yani köle azat, azat edilmesi vela ve istiladır. İşte görüyorsunuz kıymetliler istilada vela da ıtık da ila da dönüşte bunlarda mezhep konusunda talak nikâhta bunlarda yemin ettirmenin caiz olmadığı istisnai 7 mesele bunlardır diye Hanefiler ve Hanbelîler bunları dile getirdiler. Şafi ve Hanefi ve yine İmam-ı Ebu Yusuf ile İmam-ı Muhammed’e göre Şafilerle Hanefilerden İmameyn ki bunlar yemin ettirmek caizdir bu meselelerde delil müeddi yani davacıya yemin ise müddei aleyhe davalıya aittir yalnızca bir defa boşamayı kastettiğine dair Allah adına yemin eder misin? Rükane de şöyle demiştir; Allah’a yemin ederim ki sadece bir defa boşamayı kasettim. İşte kıymetliler herkes kıymetli âlimlerimizin ileri sürdükleri keşiflerinde delillerini herkes ileri sürmektedir mükemmel deliller sürülmektedir ve hepsine bütün dünya bu âlimlere çok rahmet okumalıdır rahmetullahi aleyhim ecmain.

 

Kıymetli ve muhterem izleyenler, ispat yollarıyla dersimiz devam ediyor bunlardan biri de ikrardır, ikrar ispat etmek demektir bu lügat anlamıdır. Şerri istilahta başkasının hakkını kendisi üzerinde sabit olduğunu haber vermektir diye şerri istilahta böyle tarif edilmiştir. Yüce Allah şanlı kitabı Kuran-ı Kerimde (C.C) buyuruyor Allah Peygamberlerinden ahit ve misak aldığı zaman dedi ki ikrar ettiniz ve uhdenize zimmetinize bu ağır yükünü vecibemi alıp kabul ettiniz mi? Onlarda ikrar ettik dediler Ali İmran Suresi 81. ayeti kerime. Adaleti titizlikle ayakta tutanlar ve Allah için şahitlik edenler olun isterse kendinizin aleyhinde olsun.

Dakika 40:01

Bu da Nisa Suresi 135. ayeti kerime. Doğrusu şu ki insan kendisine karşı bir şahittir kıyamet suresi 14. ayeti kerimede. Ey Üneys şanlı Peygamber buyuruyor; şu adamın hanımına git itiraf ederse onu recm et burada şanlı Peygamberin (a.s.v) efendimizin itiraf ile haddi tespit etmiştir. İcma İslam ümmeti ikrarın sıhhati ve onun bir hüccet olduğu üzerinde Resulullah (s.a.v.) döneminden bugüne kadar karşı çıkan söz konusu olmaksızın icma ede gelmiş bulunuyor. İkrar konusunda ikrar edenin ikrar ettiği şeyin açığa çıkmasıdır ki işte bu ikrarın hükmüdür. İkrarın diğer özellikleri ise sahih lafız ile ikrar filanın benim üzerinde bin dirhemi vardır demesi gibi yani sahih bir lafız ile bir ikrar olmalıdır ona yol bulabilen kimse için beyti haccetmek Allah’ın insanlar üzerinde ki hakkıdır Ali İmran suresi 97. ayeti kerimede Rabbimiz böyle buyuruyor. Yine nean ecel evet bunlar tastik içindir Rabbinizin size vaat ettiğini hak olarak buldunuz mu? Onlar evet diyeceklerdir Araf suresi 44. Yine kefalet ifade eder ve melekleri yüce Allah (C.C) şanı yüce olan Allah ve melekleri kabil yani kefil olarak getiresin İsra 92. işlerini görmek üzere Zekeriya’yı kefil kıldı Ali İmran 37. Ayeti kerime. Yüce Allah (أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى), ben sizin rabbiniz değimliyim? Onlar (بَلَى) evet dediler Araf 172. ayeti kerimesi. Kıymetliler, nitekim yüce Allah’ın bu ayeti kerimede böyle buyurduğunu gördük. Fi harfi vücup ve iltizam hakkında kullanılır dedi kıymetli âlimlerimiz şanlı Peygamber de (a.s.v) fi harfini kullanarak likas define de 5’te bir vardır buyurmuştur.

Dakika 45:00

İşte ulemanın her konuda gerçeklere istinat ettiklerini görüyoruz. Benim senin üzerinde bin dirhemim vardır doğrudur yahut gerçektir dese bu bir ikrar olur borcu ikrarda böyledir ki benim üzerimde karz yahut borç olarak bin dirhem vedia vardır karz yahut borç olarak bin dirhem mudarebe vardır diyecek olsa bu bir borç ikrarıdır. Yazılı ikrar konularında da Buhara âlimlerine göre bu bir hüccet olup gereğince hüküm verilir kendi eliyle bir çek yazsa ve ona bunun doğruluğuna şahadet eder misin? Denilse, o da evet diyecek olsa bu bir ikrar olur. Yine sahih olması konusunda kıymetli âlimlerimiz hür buluğa ermiş akil ve ihtiyar sahibi olması gerekir ihtiyar demek tercih sahibi demek seçim sahibi demektir. Yine akli ehliyet sevgili Peygamberimiz 3 kişiden kalem kaldırılmıştır buluğa erinceye kadar küçükten uyanıncaya kadar uyuyandan kendisine gelinceye kadar deliden buyurmuştur. Hanefi uleması baliğ olmak şart değildir demişlerdir küçüğün derinlere yani boşluğa dair ikrarı sahihtir demiştir Hanefi uleması. İstek veya ihtiyar buda sevgili Peygamberimiz hata unutmak ve zorlandıkları şeyin sonuçları ümmetimin üzerinden kaldırılmıştır buyuruyor bunun için istek ve ihtiyar ikrah altında bulunanın ikrarı sahih değildir. İtham töhmet altında olmamak gereklidir. Ey iman edenler adaleti titizlikle ayakta tutanlar ve Allah için şahitlik edenler olun isterse kendinizin aleyhine olsun buyuruyor yüce Rab Nisa Suresi 135. ayeti kerimede. İkrar edenin bilinir olması gerekir yine türler konusunda da yüce Allah’ın hakları Hanefi uleması burayı da güzel incelemişler diyorlar ki hakkın katıksız olarak Allah’a yani topluma ait olması görüyorsunuz ki Allah hakları topluma ait olan haklar olduğunu görüyoruz. Bunlar zina, hırsızlık, şarap ve benzeri sarhoşluk verici şeylerin içilmesi dolayısıyla uygulanan hadler bu çeşittendir bunlara dair ikrarlar sahihtir. İkrarından dönecek olursa hak batıl olur. Hanefi uleması zina haddi dışında ikrarın bir defa yapılması yeterlidir.

Dakika 50:00

Zina haddi için ikrarın 4 defa yapılması şarttır Maiz’in ikrarı böyle olmuştur. Evet, kıymetli ve muhterem efendiler hakkın kula ait olması Allah hakları kul hakları işte buda kasif haddidir. Bu hadde dair bahisteki açıklamalar kazif zina ve diğer hadleri gerektiren cürümlerin ikrarının sıhhat şartlarını söz konusu etmiş bulunmaktayız. Kulların, fertlerin hakların konusunda kimisi kısas yahut diyetin uygulanması ve ödenmesini talep hakkıdır kimisi nakdi ve ayni mallardaki haktır kimisi talak şufa hakkı yine nesep ve benzeri hususlardaki haklardır. Hanefi uleması lehine ikrarda bulunan kişi bilinir olmalıdır demişlerdir. İkrar edilen şeye başkasının hakkı taalluk etmemiş olmalıdır birde mal ikrarı vardır malların ikrarı ilim adamlarımızın hem fikir olmalarıyla sahihtir. Yani malların ikrarı sahih bir ikrardır dediler ve bu konuda ulema ittifak ettiler gasp konusundaki ikrar filanın benim üzerimde bir şeyi yahut hakkı vardır ikrar sahihtir böyle bir ikrarda sahihtir kıymetliler. Muazzam veya büyük mal hakkında da filanın benim üzerimde muazzam yahut çok veya büyük malı vardır diyecek olsa Hanefi uleması ittifakla 200 dirhem ödemesi gerekir. Görüyorsunuz muazzam kelimesinin burada iktifa ettiği mana 200 dirhem ödemesi gerekir dedi Hanefi uleması. Yine zekâtın ödenmesi gereken mal miktarı olan 200 dirhem ise hem şer’an hem örfen muazzam bir maldır yani büyük mal anlamındadır. Üzerinde çok muazzam mallar envalün izam vardır dese yani çok mallar anlamına gelen envalün izam demektir ki üzerinde çok muazzam mallar vardır dese üzerinde ödemesi gereken 600 dirhemdir. İzam kelimesi azim muazzam kelimesinin çoğuludur izam kelimesi azim muazzam kelimesinin çoğuludur. Sahih çoğulun en az miktarı ise 3’tür.

55: 00

3 kere 200’ü çarptığımız zaman 600 dirhem Hanefilerce meşhur olan ortaya konan hüküm budur. Şafiler az veya çok mal hakkında açıklamaları kabul edilir. Malikiler, Şafiler, Hanbelîler onun benim üzerimde dirhemleri vardır diyecek olsa 3 dirhem ödemesi gerekir onun benim üzerimde çok dirhemleri vardır dese yine Şafilere ve Hanbelîlere göre 3 dirhem ödemesi gerekir. Malikiler ise bu durumda 4 dirhem ödemesi gerekir derler çoğulun başlangıcıdır derler Malikiler. Dirhemlerin türünden kasıt bunlar zülüftür İmamı Azam’a göre kaliteli dirhem ödemesi gerekir. Filanın benim üzerinde satın aldığım bir şeyin semeri fiyatı olarak 1000 dirhemi vardır dese yani bu ödemenin sebebini açıklasa sonra da bunlar zülüftür diyecek olsa bu sözü tasdik edilmez İmamı Azam kaliteli dirhem ödemesi gerekir demiştir. Ebu Yusuf ve İmam-ı Muhammed ise eğer sözü ikrarın aslına bitişik olarak söylenmişse doğru kabul edilir ayrı söylenmiş ise doğru kabul edilmez yani cümlenin niteliğini de bu kıymetli âlimlerin iyiden iyiye incelediklerini görmekteyiz. İkrarda istisna etmek gibi anlaşmazlıklar falan oda onların arasında elli yılı müstesna 1000 yıl kaldı Ankebut Suresi 14. ayeti kerimede yüce rabbimiz böyle buyurdu meleklerin hepsi iblis hariç secde ettiler. Yine sevgili Peygamberimiz şehit hakkında borç müstesna bütün günahları bağışlanır buyurdu. Bir kişi bir şeyi ikrar etse de ondan bir şey istisna etse istisnadan geriye kalanı ikrar etmiş olur dediler. Gönderilen elçiler gerçekten biz günahkâr bir kavme gönderildik dediler ancak Lut ailesi bunların dışındadır biz onların hepsini mutlaka kurtarıcılarız yalnız karısı müstesna yani Lut’un karısı onun geride kalanlardan olmasını takdir ettik buyuruyor yüce Rab Hicr Suresi 58 ve 60. ayeti kerimelerde. Maliki Şafi uleması ise ikrarda başka cihet cinsten istisna sahihtir Hanefilerle Hanbelîlere göre ise sahih değildir. Evet, kıymetliler azı müstesna filanın benim üzerimde bin dirhemi vardır diyecek olsa binin yarısından daha fazla ödemesi gerekir.

Dakika 1:00:03

Yine az olandan çok olanın istisna edilmesi filanın benim üzerimde 10 müstesna, 9 dirhemi vardır diyecek olsa Hanefilerce istisna caiz olur ve on dirhem ödemesi gerekir. Ebu Yusuf ile diğer âlimler Hanefi âlimleri ve diğer âlimler caiz olmaz çünkü Arap dilinde böylesi varit olmuş değildir derler. Bütünün bütünden istisna edilmesi böyle bir istisna boş bir laftır dediler istisnadan istisna benim üzerimde on dirhem vardır üçü istisna biri müstesnadır diyecek olsa bu sekiz dirhemi ikrar etmiş olur. Yine filanın benim üzerimde on dirhemi vardır beşi müstesna üçü müstesna biri müstesnadır diyecek olsa yedi dirhem ikrar etmiş olur. Çünkü beşten üçü üçten de biri çıktığı zaman geriye ne kalıyor beşten üçü iki üçten de bir istisna edince üç ondan da üçü çıkınca yedi kalıyor yedi dirhem ikrar etmiş olur dediler. Başka cinsten istisna konusunda da İmam-ı Azam İmam-ı Ebu Yusuf müstesnanın meçhul olması ise müstesna mihrinde meçhul olması sonucunu verir o bakımdan böyle bir istisna sahih olmaz dediler. Filanın benim üzerimde bir dinar müstesna yahut bir kavis buğday müstesna yüz dirhemi vardır demesi halinde olduğu gibi. Hanefilerden İmam-ı Azam Ebu Yusuf’a göre bu sahihtir dediler İmam-ı Muhammed ve Züfer ile Hanbelîler ise sahih değildir dediler. Maliki ve Şafi de şöyle demişlerdir hani yani sahihtir derken şu delilleri ileri sürmüşler hani biz meleklere Âdem’e secde edin demiştik de iblis müstesna hemen secde etmişlerdi o ise cinden idi Kehf Suresi 50. ayeti kerime. Onlar muhakkak benim düşmanımdır âlimlerin Rabbi müstesna Şura Suresi 77. ayeti kerime. Onların ona hiçbir bilgileri yoktur onların ona dair hiçbir bilgileri yoktur ancak zanna uyuyorlar onlar arada selam müstesna boş sözler işitmezler

Dakika 1:05:00

Meryem Suresi 62. ayeti kerime istisna yahut Allah’ın meşieti dilemesine bağlamak. Hanefiler ve Şafiler filanın benim üzerimde inşallah yahut Allahın dilemesi müstesna bin dirhemi vardır ödemesi herhangi bir şey ödemesi gerekmediği üzerinde ulema ittifak etmişlerdir Allah’ın meşiyetine dilemesine bağlamış olmaktır da ondan. Filan kişi dilerse filanın benim üzerimde bin dirhemi vardır diyecek olsa da bir şeyi ödemesi gerekmez ikrar batıldır Allahtan başka kimsenin meşieti hiçbir şeyi gerektirmez yine bağlaç konusunda buna atıf diyoruz ki Hanefi, Hanbelî, Malikilere göre iki dirhem ödemesi gerekir. Şafiler bir tek dirhem ödemesi gerekir Hanefiler şöyle derler bin dirhem olur üzerimde bin küsur dirhem vardır diyecek olursa üzerimde bin dirhem olur. Evet, kıymetliler ikrar da bulunan kişi eğer ‘’aleyye dirhemun ve dirhemum’’, benim üzerimde bir dirhem ve bin dirhem vardır. ‘’Dirhemun fedirhemun’’ bir dirhem ve bin dirhem daha yahut ‘’dirhemun sümme dirhemun’’ bir dirhem sonra bir dirhem daha diyecek olursa ne dediler kıymetli âlimler Hanefi Hanbeli ve Malikilere göre iki dirhem ödemesi gerekir dediler. Hanefi uleması ikrarda bulunan kişi üzerinde bin küsur dirhem vardır diyecek olsa üzerinde bin dirhem olur. Yine üç ile dokuz arasını ifade eder bu da ‘’Elbirru’’ şu kadar kelimesinin açıklamasına dair üç dirhemden aşağı söyleyeceği miktar doğru kabul edilmez üç ile dokuz arasını ifade eder ‘’Elbirru’’ kelimesi.  Evet, kıymetli efendiler istiğrak konusunda da ardından yetişmek anlamındadır nitelikte istiğrak benim üzerimde kaliteli hayır orta seviyede bir ölçek buğday vardır. İstiğrakı sahih olmakla birlikte ikrardan vücuh sahih değildir bu Hanefilere göredir aynı cinsten miktarda istiğrak üzerimde bir dinar hayır iki dinar vardır demesi gibi 4 mezhepte de daha fazla miktarı ödemesi gerekir çünkü bu haber vermedir. Farklı cins ile miktarda istiğrak Cumhur ulema bu kişinin bütün ikrar ettiğini ödemesi gerekir dediler mesela üzerinde bin dirhem yok asıl 100 dinar vardır yahut üzerinde bir ölçek buğday hayır bir ölçek arpa vardır demesi gibi.

Dakika 1:10:10

Malikiler üzerimde bir dirhem hayır bilakis iki dinar vardır diyecek olsa dirhem düşer iki dinar ödemesi gerekir ben bilakis ifadesi birincisinin hükmünü ikincisine taşınmıştır ‘’La’’ hayır ifadesi ise Nahivciler’in Cumhur’unun görüşüne göre tekit içindir. Yine sağlıklıdan kasıt ölüm hastalığında olmayan kimsedir hastadan kasıt ise ölüm hastalığında olan kimsedir ölüm hastalığı ise işlerini yapmaktan aciz olduğu ve çoğunlukla ölüm ile sonuçlanan fiilen de ölüm ile sonuçlanan hastalıktır. Bu 3 niteliğin hep birlikte tahakkuku lazımdır işlerini yapmaktan aciz olduğu ve çoğunlukla ölüm ile sonuçlanacağından endişe edilen ve fiilen de ölüm ile sonuçlanan hastalıktır ölüm hastalığı denir buna işte bu üç niteliğin hep birlikte daha koku lazımdır dediler. Sıhhat halinde ikrar hastanın başkasındaki alacağına tahsil ettiğine dair ikrar sağlıklıyken yabancı bir kimse de ise ikrar sahihtir alacak hastalık halinde meydana gelmiş ise sahih olmaz. Hasta olanın mirasçısı lehine yapacağı ikrar ise batıldır çünkü varise vasiyet yoktur hastanın başkasına borcu olduğuna dair ikrarına gelince bu yabancı birisinin lehine ise caizdir.  Hz Ömer ile oğlu Abdullah hasta bir kimse yabancı bir kişinin lehine borç ikrarında bulunacak olursa bu terekesinin tamamından caizdir dediler. Mirasçının rehine borç ikrarında bulunacak olursa Hanefi ve Hanbelîlere göre delil yahut diğer mirasçıların muvafakati veya hâkimin müşahedesi ile olma hali müstesna ikrarı sahih değildir. Yine Hz. Ömer ve oğlu hasta kendisinden mirasçı olan bir kimseye ikrarda bulunacak olursa bu caiz olmaz demişlerdir. Şanlı Peygamber buyurdu ki; mirasçıya vasiyet yoktur ve onun lehine ikrar etmek de yoktur (a.s.v) efendimiz böyle buyurdu. Hanefi âlimleri Şafiler bunlar sahihtir dediler yine Şafi uleması sağlıklı haldeki ikrar ile hastalık halindeki ikrar arasında bir fark yoktur dediler Hanefiler de sağlık halindeki ikrar daha güçlüdür hastalık halindeki ikrar teberru bağış yapma gücünü çekip almıştır teberru yerine ikrara yönelmeyeceğinden yana emin olunamaz.

Dakika 1:15:08

Yine mezhep konusunda gizlenmiş bir evlilikten olmak zinadan değil de gizlenmiş bir evlilikten olmak gibi ikrar edenin nesebi kendisine ilhak etmesi başkasına ilhak etmesi nesebi meçhul olması sabit olma ihtimali bulunmalıdır. Nesebi ikrar edilen kişinin nesebi ikrar eden kimseden sabit olma ihtimali bulunmalıdır. Lehine ikrarda bulunan kişi Cumhura göre mükellef olmak Hanefiler ise mübeyyiz ise bunu doğrulaması gerekir dediler Malikiler babasının ikrarı ile sabit olur dediler başka bir kimseye ait olduğunun belirtilmemesi gerekir. Yine Hanefiler nesebin ikrarı ve nesebin başkasından olduğunu söylenmesi ile ilgili olarak bakın neler söylediler? Nesebin ikrarı kişinin anne babası oğlu ve hanımına dair caizdir bu benim oğlumdur gibi onları babalarına nispet edip çağırın Ashap Suresi 5. ayeti kerimede yüce Rabbimiz böyle buyuruyor. Nesebin başkasına ham edilmesi suretiyle ikrar bu benim kardeşimdir yahut amcamdır gibi ikrarlar ikrar şahitlik derecesinde kabul edilmiştir. İmamı Malik 2 kişinin ikrarı ile sabit olur İmam-ı Şafi Ahmet ve Ebu Yusuf bütün mirasçıların ikrar etmeleri halinde nesebi sahih olur dediler ikrar adalet şartının aranmadığı bir sözdür dediler. Şimdi ikrarından dönmesi de sahihtir dediler bu arada bir de karine meselesi karinelere göre hüküm vermek şehri esaslardan birisidir. Karine aranan bir şeye delalet eden alamet belirti anlamındadır. Şer-i istilahta gizli bir şey ile birlikte bulunup ona delalet eden açık her türlü belirtidir. Zahir durum ile gizli durum arasında ilişkinin bulunması sarık ve kılıç gibi erkeğe uygun olan şeylerin erkeğe ait olduğunu yine süs eşyası gibi şeyleri de kadına ait kabul etmektir zahir durumun şahadeti ve ört ve âdetin göz önünde bulundurulması ile varılan bir sonuçtur. Evet, kıymetliler şimdi kazayı karineler konusunda da öldürülmüş bir kimsenin yakınında bulunan bir kimsenin üzerinde kan bulunan katil olduğuna hüküm vermek gibi hüküm vermek için yeterli nihai bir delil kabul edilir karine bir zan ifade ediyor ise başka bir delilin bulunmaması tercih edici bir delil sayılır.

Dakika 1:20:16

Cumhur ulema ise hadlerde karineler ile hüküm verilmez Malikiler koku ile içki içmeyi hamile kalmakla zinayı sabit kabul ederler. Sevgili Peygamberimiz (a.s.v) on ya da dokuz deve kesmelerini onların dokuz yüz ile bin kişi arasında olmalarından bir belirtisi kabul etmiştir. Bedir bin Kureyş kâfirlerin on ya da dokuz deve kesmelerini onların dokuz yüz ile bin kişi arasında olmalarının bir belirtisi kabul etmiştir. Kılıçlar üzerinde ki kan lekelerin ölenin eşyalarının kimin alacağı hususunda işaret olarak kabul etmiş etek etrafında tüylerin bitmesini buluğun alameti olarak değerlendirmiştir. Kurayza’lılardan esir alınan kimselerin bu alameti taşıyanları öldürülmüş bu alameti taşımayanları hayatta bırakılmıştır. Aybaşı olmayı rahimde hamilelik bulunmadığını alamet kabul etmiştir aybaşı kanı istihaza kanı mı olduğu konusunda karar veremediği kan da alamet alamete itibar etmiştir. Yine Hanbelîler rikaz cahiliye döneminde gömülen şeylerdir krallarının isimlerinin resimlerinin haclarının bulunması gibi. İslam alametinin bir kısmı üzerinde de küffar alameti bulunuyor ise bu lukata’dır hiçbir alamet bulunmuyor hakkında ise İslam’ın hükmüne üstünlük ve tercih vererek lukata olduğu hükmü verilir demişlerdir. Evet, kıymetliler şimdi derslerimiz devam ediyor amelde fıkhı ekberin keşif notlarıyla. Şimdide İslam dininde yönetim ve onun otoritesi hakkında egemenlik yahut hâkimiyet yüce İslam da kesinkes Allah’ındır hakikat budur emir ve yasak türünden bütün teşri yasama hükümlerinin kaynağının yüce Allah olduğu hakkında Müslümanlar arasında görüş ayrılığı asla yoktur. Yüce Allahın ilke esas ve teşri hükümlerde hiçbir insan ona ortak değildir başkaları da değildir bunları tanımamın yolu ise yüce Allah’ın Kuran-ı kerimde indirdiklerini yahut Peygamberi olan Hz Muhammed’e (a.s.v) vahiy ettiklerini bilmektir. İşte kıymetliler görüyorsunuz ki bunları tanımanın yolu yüce Allah’ın Kuran-ı Keriminde indirdiklerini bilmektir diğer değimle Peygamberi olan Hz. Muhammed’e vahiy ettiklerini bilmektir.

Dakika 1:25:00

İslam Hz. Muhammed’e Allah’tan indirilen her şeyin adıdır dolayısıyla tüm Müslümanlar bu gerçeği bilmektedirler bilmelidirler. İnsan hürriyetinin teminatı şeref ve menfaattarının muhafaza altına alınması ve tam bir güvencesidir teşri emretme yetkisinin her hangi bir insana verilmesi ise yüce Allah’ın ilahlığına ortak koşmak olup zorbalık tuğyan zulüm, baskı insanın hürriyetinin heder edilmesi genel menfaatler ile çatışmayan özel menfaatlerine zarar gelmesi sonucunu doğurur. Şanı yüce Allah’ın teşriki teşri buyurmuş olduğu hükümlerde bu otoriteye tek başına bağımsız olarak sahip olduğuna delalet eden birçok ayeti kerime bulunmaktadır. Egemenlik yani hâkimiyet kayıtsız şartsız Allah’ındır hüküm koyma yetkisi hâkimiyet ancak Allah’ındır Enam Suresi 57. ayeti kerime, Yusuf Suresi 40 ve 67. ayeti kerime. Yine buyuruyor cenabı hak deki emir bütünüyle yalnız Allah’ındır âli İmran Suresi 154. ayeti kerime yine buyuruyor Cenabı Hak hüküm yüce ve büyük olan Allah’ındır bu da Mümin Suresi 12. ayeti kerime. Ve o hâkimlerin hükmedenlerin en hayırlısıdır buda Yusuf Suresi 80. ayeti kerime. Biz sana da kitabı hak ile kendisinden önce indirilen kitapların tasdik edici onlara karşı bir şahit olmak üzere indirdik o halde aralarında Allahın sana indirdiği ile hükmet sana gelen haktan uzaklaşıp onların hevalarına uyma buda Maide Suresi 48. ayeti kerime olduğunu görüyoruz. Kim Allahın indirdikleri ile hükmetmezse onlar kâfirlerin ta kendileridir Maide Suresi 45. Ayeti kerime yahut zalimlerin ta kendileridir buda Maide Suresi 46. ayeti kerimesi fasıkların ta kendileridir Maide 47. ayeti kerimesi. Çok kıymetli ve muhterem efendiler, şeriatın yeryüzünde bütün ahkâmıyla uygulanması ümmetin Halifeliği konusunda da hükümlerinin tebliğinde açıklanmasında uygulanmasında denetiminde anlamlarının kavranılmasında insanlar Allah’ın vekilleridirler. Hayatın düzenlenmesinde içtihat yolu ile bu vekilliklerini yerine getirirler hani rabbim meleklere ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti Bakara Suresi 30. ayeti kerimede Resul ve Peygamberlerin halifelik makamına getirildiği gibi onlardan sonra da insanların yeryüzünün halifeleri olduklarına delalet etmektedir.

Dakika 1:30:15

Hani Allah sizleri Nuh kavminden sonra halifeler yapmıştı bu da Araf Suresi 69. ayeti kerime sonra sizleri onların ardından nasıl amel edeceğinize bakalım diye yeryüzünde halifeler yaptık buyuruyor sizleri yeryüzünün halifeleri yapan odur buyurmaktadır. İşte görüyorsunuz bunlarda Enam Suresinin 165. ayeti kerimesi ve yine Yunus Suresinin 15. ayeti kerimelerden bunları açıkça anlamaktayız. Halifenin yahut vekilin görevi kendisini halifelik makama getirenin emirlerini uygulamaktan ibarettir insanoğlunu kim halife seçti? Allah’u Teâlâ. Allah’ın emirlerini yerine getirmeye mecburdur insanoğlu bu halifenin görevidir ki insanoğlu halifedir Allah’u Teâlâ’nın emirlerini yerine getirme konusunda tam bir vekildir. Şüphesiz ki Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Ey iman edenler Allah’a Peygambere ve sizden olan emir sahiplerine Ulül Emre itaat ediniz Nisa Suresi 58 ve 59. ayeti kerimeler. Bu ayeti kerime teşrihin kaynaklarını da belirlemektedir bu kaynaklardan Kuran-ı Kerim başta gelir onda yer alan hükümlerin uygulanması yüce Allah’a itaat etmek demektir Allahın ayetlerini açıklayan sahih nebevi sünnet gelir 2. olarak.  Allah’ın resulüne itaati gerçekleştirir bu hadisi şeriflerin gereğince amel etmekte şanlı Peygamberine Resulüne itaati gerçekleştirir. Toplu içtihat yahut uzmanlaşmış yönetici kumandan bilim adamı yüksek rütbeli askerler siyasi içtimali ve ekonomik alanlardan ticaret sanayi ziraat teknik meslekler ve zanaat erbabı bilgili ve tecrübe sahibi kimselerin icması gerekir. İcma’nın da nas veya maslahat türünden şerri bir dayanağının bulunması lazımdır böyle bir icma ümmetin genel iradesini temsil eder. İcmayı sadece bilim adamlarına tahsis etmeyen İmam-ı Gazalinin görüşünü kabul edecek olursak onlarla birlikte avamda girer bu çerçeve icma’nın gerçekleşmesi için bu çerçeveye icma’nın gerçekleşmesi için onlarla birlikte Avam da girer. Müçtehit ilim adamların tarafından yapılacak ferdi içtihat gelir şerri hükümlerin nasıl ortaya çıkartılacağını bilen kimselerdir kaide ve hükümlerin istimbat yolları ile ilgili kurum ve müesseslerle ilgili de bilgi sahibidirler.

Dakika 1:35:10

Çeşitli usuller kullanırlar kıyas istihsan istihzan istislah örf adet Settü Zerai harama giden yolu kapamak sahabe sözü öncekilerin uygulamaları İstishap usulleri gibi. Eğer bir şey hakkında ihtilafa düşerseniz onu Allah’a göre sözüne döndürün eğer Allah’a ve ahret gününe inanıyorsanız böyle yapacaksınız bu hem hayırlı ve hem de netice itibarıyla daha güzeldir. Bir hakem heyeti veya yüksek bir anayasa mahkemesi olabilir bu anlaşmazlık konusunu hükme bağlayacak olanların tahdidi gerekecek olursa bu ya bir hakem heyeti veya yüksek bir ana yasa mahkemesi şeklinde olabilir. Bilgisi ve marifetiyle akıl üstünlüğü ile adalet takva ve insafı ile tanınmış olan uzman ilim adamlar arasından seçerler Hülefa’i Raşidin ’den Hz. Ömer’in seçmiş olduğu şura ehlinden birinin halife adayını tespit etmek ve aday olarak seçilen kimseye insanların biat etmesini gerçekleştirmek üzere hakem tayin etmesi buna bir örnektir.

Dakika 1:37:19

(Visited 46 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}