16-Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 16
HADİS İ ŞERİF KÜLLİYATI DERS 16
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
‘’Elhamdülillahi rabbil alemin vesselatu vesselamu ala rasulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain sübhanallahi ve bihamdihi biadedi halkıh ve minel mizan ve müntehel ilm vemebleğarrıza ve zinetel arş euzu billahis semiil alimimineşşeytanırracim min hemzihi ve nefkıhı ve nefsih euzu bikelimatillahittammati min şerri ma alaka ve zerae ve berae rabbi euzu bike min hemezatiş şeyatın ve euzu bike rabbi en yahzurun Allahümma salli ve sellim ve barik ala Muhammed’in ve ala ali Muhammed bi adedi ilmih.’’
Çok kıymetli ve muhterem izleyenler; sizlere hadisi şeriflerin külliyatından keşif notları vermeye devam ediyoruz. Bugünkü dersimiz de yüce İslam’ın ve yüce İslam imanının fezaili hakkın da, faziletleri hakkın da keşif notları vermeye çalışacağız. Buhari, Müslim, Tirmizi’nin rivayet ettiği hadisi şerif’te Peygamber efendimizden şu rivayet yapılmıştır; Ubade İbni Samit El Ensari Hazretleri rivayet ediyor efendimizden (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain) Allahümme salli ve sellim ve barik ala Muhammed ve ala ali Muhammed.
(Men şehide enlailehe illallahu vehdehu la şerikeleh ve enne muhammeden abdühü ve rasuluh ve enne isa abdullahi ve rasuluhu ve kelimetühü elkahe ila meryeme ve ruhun minhü vel cennete hakkun ven nara hakkun edhalehullahül cennete ala ma kane aleyhi minel amel sadeka rasulullah evkema kal)
İşte kıymetliler; metnini okumuş olduğum bu hadisi şerifte şimdi de yüce manasından bahsedelim, bakın buyuruyor ki sevgili Peygamberimiz (A.S.V) kim Allah’tan başka ilah olmadığına Allah’ın bir ve şeriksiz olduğuna ve Muhammed’in onun kulu ve Resulü elçisi olduğuna keza Hz. İsa’nın da Allah’ın kulu ve elçisi olup Hz Meryem’e attığı bir kelimesi yani Meryem’in oğlu olduğuna ve kendinden bir ruh olduğuna keza cennet ve cehennemin hak olduğuna şehadet ederse her ne amel üzerine olursa olsun yüce Allah (C.C) onu cennetine koyacaktır buyurdular.
Dakika 5:00
Burada imanın ve İslam’ın ne kadar yüce bir faziletlerle dolu olduğu, gerçek İslam imanı olacak, gerçek de Müslüman olacaksın. Bu itikat dosdoğru senin kalp dünyana ruh dünyana bu itikat bu iman yerleşmiş olacak, zaten imanın İslam’daki yerini İmamı Azam’ın fıkıh ekberin de, İtikatta fıkıh ekberin de detaylı orada bilgiler verdik. Bunların esası hükmünün ne olduğunu müçtehit âlimlerimiz fıkıh ilmin de, itikadi ameli ahlaki hukuki boyutlarını en güzel şekil de müçtehitler açıkladılar. Biz size bunların metnini mealini veriyoruz, hükmünü müçtehit âlimlerimizden öğrendik onların fıkıh ilmine müracaat edilmesi gerekiyor. Onun için biz size hadisi şeriflerin metnini ve manasını vermeye çalışacağız ama esas hüküm çıkartma konusun da müçtehit ve Fakihe aittir bu iş, bunun da fıkıh boyutunu, müçtehitlerin ilmini size daha önce verdik. Amel de fıkhı ekberi de verdik, tefsir ilmini verdik ve tefsir ilmi ile fıkıh ilmi ile alakalı bütün hadisi şerifleri de verdik. Şimdi de özel olarak hadisi şerifler külliyatından keşif notları veriyoruz. Şimdi kıymetli efendiler; işte sevgili Peygamberimiz bize iman ve yüce İslam’ın fazileti hakkın da bakın bu müjdeyi verdiler, bize düşen iyi bir imanlı Müslüman olmak, bir defa iman okulun da iyi okumak, İslam okulun da iyi okumak, gerçek iman sahibi olmak, gerçek Müslüman olmak. Bu müjde gerçek imana gerçek Müslümana veriliyor, adam papağanlar misali ağzından çıkanı bilmiyor bir de tersini yapıyor, iman gerçeklerin kalp de tasdikidir, dil ile ikrarıdır. Gerçeği öğren öğren, imanı nedir öğren, peşinden de bu müjdeleri Allah’tan ümit olarak ebediyülebet bekle, hiç mi hiç ümit kesme ümit var ol ama herkesten de daha çok korkmaya çalış. Çünkü korkuyla ümidin arasın da yaşa. Müslimi Şerif’in başka bir rivayetinde de şöyle buyurulmuştur; Kim Allah’tan başka ilah olmadığına ve Hz. Muhammed’in (A.S.V) ve yüce Allah’ın (C.C) elçisi olduğuna şehadet ederse yüce Allah ona ateşi haram kılacaktır. Burada da iman gerçek imanın ibadetsiz olmayacağına da dikkatler çekilmiştir, hakiki imanın var Allah’ı tanıdın Peygamberi tanıdın Allah’ın emirlerini terk edebilir misin? Cayır, cayır farzları terk edebilir misin? O farzların terkinden dolayı ne kadar ağır suçlu olduğunu olacağını da Kuran-ı Kerim, sahih sünnet, hadisi şerifler haber veriyor, yani müjdeleri alırken doğru almalıdır.
Dakika 10:03
Evet, kim Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Peygamberi, elçisi olduğuna şehadet ederse Allah ona ateşi haram kılacaktır. Şimdi bu müjdeye mazhar olmak için Kuran-ı Kerim’de sık sık geçen bir ayet var (إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ) bunları unutma! Gerçek iman amelsiz tekâmüle ulaşmaz, kâmil iman kâmil mana da bir imandan bahsediliyor bura da, kâmil mana da Allah’a inanıyorsan kâmil mana da Hz. Muhammed’in peygamberlerini tasdik ediyorsan o zaman ibadetlerini de yaptırır o iman sana, yaptırmıyorsa cennete ilk girenlerle giremezsin, cezanı çekersin ondan sonra cennete girersin, Allah’ın affına mazhar olmadıkça öbür suçlardan kurtulamazsın. Evet, kıymetliler, işte İslam imanı tevhittir Allahın birlik esasına dayanır, İslam’daki mutlak ve saf tevhid inancı başka hiçbir sistem de yoktur. Yahudiler Müslümanlardan çok farklıdır, Yahudileri düşünen onları kayıran milli bir ilah düşüncesi galebe çalar, yani âlemlerin Rabbisi demez onlar, Yahudi’nin Rabbisi derler. Allah âlemlerin Rabbi’ ’dir, bunu (Elhamdülillahi rabbil âlemin) hiç unutma. Yine Yahudiler Üzeyir Allah’ın oğludur diyerek dinden imandan çıkmışlardır ve Musa’nın Tevrat’ın yolundan sapmışlardır. Kaba bir üslup ile tevhitten uzaklaşmışlardır. Ahiret inancı da şunu iyi bil ki İslam’da ahiret inancı da haktır gerçektir, cennet haktır, cehennem haktır. Hz. İsa’nın şahsiyeti, Yahudilerin Hazreti Meryem’e iftiralarına sebep olurken Hristiyanların da onun babasının Allah olduğunu iddia etmelerine sebep olmuştur. Hristiyan’ı da yoldan sapmıştır Yahudi’si de. Gerçek İsa’yı tanıtan Hz. Kur’an, İslam’dır, Hz. Muhammed’dir. Gerçek Musa’yı gerçek Tevrat’ı da Kuran-ı Kerim kendi bünyesin de Mümin Müheymin’dir, İncil’de, Tevrat’ta, Zebur’da, Suhuflar da böyledir. Hz. İsa’da Allah’ın kulu Meryem’in oğludur, Yahudiler İsa’ya Meryem annemize iftira etmişler ve İsa veledi zina Meryem onu başkasından aldı, veledi zina demişlerdir ve bu şekil de iftira etmişlerdir, hem Meryem annemize hem İsa’ya (AS). Üzeyir (AS)’a da iftira etmişlerdir. Üzeyir de Allah’ın sevgili bir kuludur. Üzeyir, Lokman, Zülkarneyn hakkın da ulema ihtilaf etmiştir, kimisi velidir, kimi nebidir demişlerdir ama değerli şahsiyetler olduğu kesindir. Allah’ın değerli kullarıdırlar.
Dakika 15:02
Allah’ın oğlu kızı var diyenler, İsa’yı ilahlaştıranlar Üzeyir’i ilahlaştıranlar ne Musevi’dir, ehli kitap da değildir bunlar, bunlar Musa’nın, İsa’nın, Tevrat’ın, İncil’in yolundan sapanlardır, Müslüman hiç değillerdir. Bütün tarihte Peygamberler Müslümandır, bütün Peygamberlerin ortaya koyduğu din sadece İslam’dır. İslam’ın dışındaki dinler uydurmadır ya aslı bozulmuş tahrif edilmiş muharrefdirler veyahut da tamamen uydurulmuşlardır, beşeridirler. Onun için kıymetliler; zaten öbür derslerimiz de bunlara değindik Hz. İsa yaratılan bir kul olduğunu teyit ederek ne demiştir? Ben Allah’ın kuluyum, Meryem’in oğlum demiştir. Hz. İsa, ben Allah’ın oğluyum demedi ki Üzeyir (AS) ben Allah’ın oğluyum demedi ki. Hz. İsa Allah’ın bir kelimesidir yani ol demesiyle oluvermiştir. Her şey Allah’ın ol demesiyle olmuştur (كُنْ فَيَكُونُ) ‘’Yasin’i Şerif’in 82. Ayetin de’’ ifade edildiği üzere Yüce Allah bir şeyin olmasını dileyince ona ne der? Ol der o şey hemen oluverir. Ol emri ile Hz. İsa da babasız olarak yaratılmıştır. Evet, kıymetliler annesi de Hz. Meryem’dir. Hz. Âdem (AS) annesiz babasız yaratıldı, İsa da babasız yaratıldı annesi var, annesiz babasız da yaratıyor Cenabı Hak, babasız da yaratıyor, bakın annesiz de yaratıyor. Çünkü yaratmanın her türlüsüne Kadir bir yüce Rab var. İsa (AS.) Allah’tan bir ruh denmesini de ruh Rabbimin emrindendir ‘’İsra Suresi ayet 85’’ mesela Rabbimin emrindendir derken Salih Aleyhisselamın devesine de (Nakatullah) Allah’ın devesi Kâbe-i Şerife de (Beytullah) Allah’ın evi, teşrif için Allah’a izafe edilmişlerdir. Bunların şerefini göstermek için değerini, yoksa hiç birisi Allah’tan bir parça falan değildir her şey Allah’ındır ona izafe edilebilir. Çünkü yerde gökte âlemler de ne varsa Allah’ındır. Onun için kıymetliler, yüce Allah’u Teâlâ’yı iyi tanımalı yaratanı, mahlûkla halikı karıştırmamalı kim karıştırırsa şirke düşer, şirke af yoktur, müşrikler cennete ebedi girmeyeceklerdir. İmanlı olarak kabre girildiği takdir de kulun ebedi olarak cehennem de kalmayacağı az da olsa yaptığı hayır sebebiyle cennete gireceği inancıdır, büyük günah işleyenler hakkın da ileri sürülen ifrat ve tefrit fikirler reddedilmiş olmakta, Ehlisünnet inancına esaslı bir açıklık ve delil getirilmektedir.
Dakika 20:14
Her ne amel üzere olursa olsun, Allah onu cennetine koyacaktır ifadesinin Nevevi netice olarak diye tevil eder, yani netice de cezasını cehennem de çektikten sonra cennete girecektir imanı sayesin de demektedir. Yaptığı kötülüklerin cezasını çektikten sonra, netice de cennete girecektir demek olduğunu Ehlisünnet âlimleri söylemişlerdir. Ehlisünnetin dışındakiler Müslümanları yozlaştırmak çığırından çıkarmak için ne yapmışlardır? Konuları birbirini tamamlayan konuları parçalamışlardır. Hadisi şerifler, ayeti kerimeler birbirinin devamı ve tamamlayıcısıdır. Bir ayeti alıp öbürlerini yok sayarsan, bir hadisi şerifin bir parçasını alıp öbür hadisi şerifleri yok sayarsan bu İslam anlayışı değildir. Müslümanları yozlaştırmaktır. Onun için kalbin de zerre miktarı iman bulunan kimse ateşten çıkacaktır bak buda hadisi şerif bunu da Tirmizi sahih olarak ortaya koymuştur. Sen şimdi bu hadisi yok mu sayacaksın? Öbür hadisi var saydığın zaman bunların ortasını da ne yapmış ulema bunların hükmünü, gerçek manasını hepsinin özünden alarak hükmü ortaya koymuşlardır. Allah şüphesiz zerre kadar haksızlık yapmaz. Bu da ayeti kerime ‘’Nisa Suresi 40. Ayeti Kerime’’ Onun için Müslümanlar dinlerini, ayetleri, hadisi şerifleri, ondan çıkan hükümleri doğru anlamak için fakih müçtehide muhtaçtırlar. Fakih müçtehitlerin ilmini biz ortaya koyuyoruz, hadisi şeriflerin de aslını ortaya koyuyoruz, hükmünü de yine fakihlere, müçtehitlere bırakıyoruz. Biz hadisin aslını ortaya koyuyoruz, hadisi şeriflerden hüküm çıkartma konusun da bakın Ebu Yusuf ne diyor? Dünya da en büyük müçtehitlerden biri, hadisi şerifler çiçek tarlasına benzerler, çiçek tarlasın da hangi çiçeklerin nerede nasıl ilaç yapılacağını doktor eczacıya söyler, Eczacı da doktordan aldığına göre hareket eder, bura da doktor müçtehit fakihlerdir, eczacı da fakih olmayanlardır. Doktor olamayan eczacılar nasıl eczacı ise, fakih müçtehit olamayan ne kadar hocalar varsa İmamlar, vaazlar, müftüler, şunlar bunlar, bunlar fakihlerin müçtehit olan fakihlerin ilmini bilmek zorundadırlar, onların ilmini ayetlere, hadisi şeriflere, onlar nasıl mana verdi nasıl hüküm çıkarttı onları bilmek zorundadırlar. Eczacıyı götürüp doktorun yerine oturtturursan eczacı demez mi? Ben doktor değilim demesi gerekmez mi?
Dakika 25:01
Bugünkü İmamlar, bugünkü müftüler, bugünkü vaazlar, müçtehit olmayanların hepsinin durumu budur, müçtehidin ilmini bileceksin, ayeti bileceksin, hadisi şerifleri bileceksin ama o ayetlere, o hadisi şeriflere, müçtehit fakihler ne hüküm verdi bunu da bileceksin. Gerçek doktoru bulmayan hasta hastalığını gideremez, gerçek doktorunu bulacaksın. Evet, kıymetliler; kim Rab olarak yüce Allah’ı, din olarak İslami, Resul olarak Hz. Muhammed’i seçtim ve onlardan razıyım, memnunum derse cennet ona vacip olur. Bunu diyen adam, kalbiyle tasdik eden dili ile ikrar eden adam cayır, cayır haram işler mi? Cayır, cayır farzları terk eder mi? Allah’u Teâlâ’nın yap dediği farzları cayır, cayır terk edebilir mi? Bu imanı taşıyan bir adam. Onun için efendiler konuları iyi anlayalım, kimler imanlı olarak kabre girer, farzların yapmayanların, yasaklardan kaçmayanların lafla Müslüman olduğunu söylediği halde İslam’ın emirlerini yapmakta kibirlenenlerin mesela tesettür, miras hukuku gibi bir kısım dini emirleri vakti geçmiş veya Araplara has telakki edenlerin, kabre imanlı olarak girme şansları ne kadardır bunu düşün. Farzları hafife alan namazı örnek olarak söyleyeyim hafife alarak kılmayan, bunların imanlı olarak ölme şansları yoktur. Çünkü dinde kesin olarak Allah’ın bir emrini hükmünü hafife alan kişi bunu tasdik etmemiş oluyor, ikrarda etmemiş olmuyor. Tasdik ve ikrar olmadığı için de iman orada yoktur. Sahte müjdeler vermeyelim, müjdenin gerçeğini ortaya koyalım. Peygamberin her sözü güzeldir mükemmeldir, onu senin nasıl anlayıp anlamadığına bağlıdır, doğru anlamak için bu işin ilmini, irfanını iyi bilen ehliyetli, liyakatli, salahiyetli müçtehit fakihlere ihtiyacın var bunu unutma. Sahte vaazlar türemiş, sahte imamlar türemiş, sahte cemaat önderleri türemiş, ayetlere yanlış mana veriyorlar, hadisi şeriflere yanlış mana veriyorlar, milleti sahte müjdelerle oyalıyorlar. Hatta milleti dinden imandan uzaklaştırılanlar farkın da değiller. Devletimize düşen en büyük görev, gerçek âlim yetiştirmektir Ehlisünnet ve cemaat yolun da. Yeryüzünü çok mükemmel okutan, dünyayı 4 ekol bir defa sapasağlam ayakta durmaktadır, müçtehitler ekolüdür bu. Hanefi ekolünün adı Hanefi okuludur ama içerisi İslami ilimlerdir, Maliki okulu, Şafii ve Hanbeli ekolleri bunlar isimlerinin böyle olması, içindeki dersleri değiştirmiyor, için de İslami ilimler, Kuran-ı Kerim, hadisi şerifler, icma ve kıyas gibi aslı ilimler ve fer-i ilimler okunuyor.
Dakika 30:01
Okulların ismi değişik olabilir ama eğitim sistemin de müfredat ne ise odur. Müçtehitlerin ihtilafları rahmettir ama müçtehit olmak kaydıyla, Fakih olmak kaydıyla, ulemanın bu bir zenginliğidir, İslami caddenin genişliğidir, rahmetin yaygınlığıdır bu. Onun için müçtehitlerimizi, Ehlisünnet müçtehitlerimizi iyi anlayalım, iyi kavrayalım o zaman dinimizi iyi öğrenmiş oluruz. Evet, kıymetliler; biz bunları tefsir ilmin de, tefsirden keşif notları baştan sona verilirken fıkıh ilmin de, dört mezhebin bütün fıkıh ilmini ve diğer müçtehitlerimizin de görüşlerine değinerek bunların keşif notlarını önceki derslerimiz de verdik. İmanla ilgili İmamı Azam’ın itikatta Fıkhı Ekber’inin de özetini özünü verdik keşif notları olarak. Şimdi de Hadis Külliyatından sizlere keşif notları vermeye devam ediyoruz. Cenabı Hak razı olduğu hizmetlerden, Ameli Salihlerden ayırmasın. Biz Rabbimizin kullarıyız, yüce İslam’ı doğru anlamalıyız, yüce Allah’a da doğru kulluk yapmalıyız, İslam’ı doğru bilmeden kimse doğru kulluk yapamaz. Evet, kıymetliler; yine başka bir hadisi şerif’te bakın Peygamberimiz ne buyuruyor; bunu da Buhari Şerif ve Nesai gibi kıymetli âlimlerimiz rivayet etmişlerdir, bir kul İslam’a girer ve Müslüman olur ve bunda samimi olursa, daha önce yaptığı bütün hayırları Allah lehine yazar, işlemiş olduğu bütün şeyleri de affeder. Müslüman olduktan sonra yaptıkları da şu şekil de muamele görür; yaptığı her hayır için en az 10 misli olmak üzere 700 misline kadar sevap yazılır, işlediği her bir şer için de yüce Allah affetmediği takdir de bir günah yazılır. Bakın bunlar müjdeler dolu ama gerçek samimi Müslüman olmasına bağladı Peygamberimiz ilk cümlesinden itibaren. Gerçek iman sahibi, gerçek Müslüman hiç ibadetlerini bırakır mı? Hiç haramları cayır, cayır işler mi? Onun için gerçek Müslüman, gerçek imandan bahsediliyor bu hadisi şerifler de. İbadet sırasın da Rabbinin kendisine yakınlığını hatırlaması, idrak etmesi işte bakın kişinin İhlas’ındaki alameti odur nedir? Rabbinin kendisine yakınlığını hatırlaması. Çünkü yüce Allah kuluna şah damarından daha yakındır ve Rabbisi insan ile mahlûkatla istediği an beraberdir, hem de Sübhan olarak, Münezzeh olarak, Sübhan olarak seni sürekli gören, gözeten, murakabe eden, teftiş eden odur. Çünkü o seni sürekli görüyor, sen göremesen de o seni görüyor. Şimdi sen de onun kendini sürekli gördüğünü şuur için de hatırından çıkarmadan ibadet eder, ibadet dışında da bu şuuru taşırsan işte o zaman Muhsinlerden olursun, ihsan derecesine yükselirsin.
Dakika 35:08
Evet, kıymetliler; Nevevi şunu söyler; gerçek olan muhakkik ulemanın İcma ettiği husustur, kâfir sadaka, sılayı rahim gibi hayır amelleri işlemiş ise Müslüman olduktan sonra bu onun hayırlar defterine yazılır. Yeter ki Müslüman olarak da ölmüş olsun, Müslüman olmak ayrı şey, imanı muhafaza etmek Müslüman olarak ölmek de ayrı şey. Bunlar bir bütün Müslüman olacaksın ama imanlı yaşayacaksın, imanlı Müslüman öleceksin bunun gayreti için de olacaksın. Bakın İbnu Hacer gibi kıymetli âlimlerimiz ne diyor? Kişinin Müslüman olunca önceki amellerinin sevap olarak yazılması bir lütfu ilahidir, bu onlardan önceden sadır olan amellerin kâfir iken makbul olmasından dolayı değildir, hadisi şerif işlenen amelin sevabının yazılacağını belirtiyor. O amelin makbul olduğuna temas etmiyor, kâfir iken yapılan bir amelin makbul olman keyfiyeti İslam, Müslüman olma şartına bağlanmıştır ve bu Müslüman olma şartına bağlanmış olması da ortadadır. Müslüman olursa makbuldür olmazsa değildir. Bu görüş daha kavidir, gerçek olan da budur. Evet, kıymetliler; İbnül Münir gibi kıymetli âlimlerimiz de bakın ne diyorlar; kâfir eski inancı üzerine ölürse salih amellerinden hiç birisinin kendisine faydası olmaz, hepsi (Hebaen mensur) faidesiz olarak gider, hiç bir faydası olmadan. Çünkü bu konu da pek çok ayet-i kerimeler de var. Hz. Ayşe (R.A) İbnu Cud’ân hakkın da bakın ne diyor; Peygamberimize soruyor? O hiçbir zaman Rabbim günahlarımı kıyamet günü mağfiret buyur dememiştir diyor. Şimdi çok hayır işleyen bir adam bunu soruyor; Müslüman olmayan ama hayır işleyen bir adamı soruyor Ayşe annemiz Peygamberimizden adı da İbnu Cud’ân, ona faydası olmayacak mı diye soruyor da Peygamber Efendimiz ne buyuruyor; o hiçbir zaman Rabbim günahlarımı kıyamet günü mağfiret buyur dememiştir diyor. Küfür de derece derecedir, cehennem tabaka, tabaka, dereke derekedir, küfür de dereke, dereke, tabaka tabakadır. Onun için kâfirler cehennem de küfrünün derecesine göre cehennem de bir tabakaya yerleştirilirler. Bu nedenle küfrün de derekeleri vardır. İmanın, ameli salihlerin dereceleri vardır, o nedenle hepsi kâfirdir ama cehennem de ebedi hepsi kalacaktır, yerleri farklıdır ama en hafifi hakkın da cehennemin en hafif tabakası en üst tabakasıdır.
Dakika 40:01
Oraya da girer girmez beyni kaynamaya başlar, ayaklarına ateşten 2 nalin giydirirler beyni kaynamaya başlar, bundan hafifi de yok olduğu rivayet edilmiştir. Sizden biri içiyle, dışıyla Müslüman olursa yaptığı her bir hayır en az 10 mislinden 700 misline kadar sevabı ile yazılır, işlediği her bir günah da sadece misli ile yazılır. Bu hal yüce Allah’a kavuşuncaya kadar böyle devam eder buyurdu sevgili Peygamberimiz. Bunu da yine Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir bu hadisi şerifi de, bu hadisi şerifi ki Ebu Hureyre Hazretleri’nden (RA). Evet, kıymetli efendiler; ‘’Bakara Suresi 261. Ayeti Kerimesin de’’ mallarını Allah yolun da sarf edenlerin durumu her başağın da 100 tane olmak üzere 7 başak veren tanenin durumu gibidir. Yüce Allah dilediğine kat, kat verir Allah’ın lütfu geniştir işte, birden yedi yüze kadar bu ayeti kerime Cenabı Hak kuluna sevabı arttırıyor. Yine ‘’Enam Suresi 60. Ayeti Kerimesin de’’ Cenabı Hak; kim bir hayır yaparsa ona 10 katı verilir, kötülük yapan da misli ile cezalandırılır, en az sevaplar 10 kat artırılıyor, dilediği zaman 700’e çıkarıyor 700 kat, dilediği zaman daha da hesapsız veriyor. Bu Allah’ın lütfunun, kereminin fazlının sonsuzluğundan geliyor, vermeyi seviyor, sen kazanmaya bak. Çünkü yapılan hayır yüce Allah’ın vermiş bulunduğu nimetlerin karşılığı olamaz, sen ne kadar hayır işlersen işle. Allah’ın verdiği nimetlerin karşılığını ödeme şansın var mı? Yok, ama sen görevini yapmaya gayret et. Hayat vermiş, sıhhat vermiş, maddi imkânlar vermiş. Bunlar gibi nice nimetler vermiş istifade ediyoruz. Hava, su, güneş yiyecekler vesaire. Hep onun mülküdür onun mülkünü kullanıyoruz, bunlara karşı minnet, şükür ve kulluk borcumuz var, yapılan hayırlar hiçbir surette nimetlere bedel olamaz borcumuzu ödeyemeyiz. Öyleyse ne yapmalı bütün gücümüzle Allah’a kulluk yapmalı, aczimizi, cehlimizi, gafletimizi, noksanımızı, kusurlarımızı iyi görmeli, ancak Cenabı Hak lütfu ile gelecekte ücret vaat etmiş, cennet vaat etmiştir. Sen kulluk aczinle gücün yettiği kadarını Allah yolun da harcarsan, bu nimetlerin tamamına karşı senin zaten bunları ödeme şansın yoktur. Öyleyse bütün gücünü, kudretini, kuvvetini Allah yolun da imkânlarını harcamaya bak. O zaman Cenabı Hak sana ne diyor; kulumun gücü bu kadar diyor gücünü de benim yolum da kullandı diyor, sana bir de cenneti âlâ veriyor. İmanın sebebiyle, ameli salihlerin sebebiyle, yoksa o nimetlerin karşılığını ödediğin sebebiyle değil, kimse Allah’ın nimetlerinin karşılığını ödeyebilir mi? Lütfu Kerem’i ile senin imanın sebebiyle Müslümanlığın ameli salihlerin sebebiyle ne yapıyor? Sana lütfundan tutuyor bir de cennetini veriyor.
Dakika 45:01
Bu lütuf efendiler, şu halde gelecek nimetler lütuf ve rahmettir. Bu lütuf ve rahmetin büyüklüğü hayır amellerin en az 10 misli ile yazılmasın da kendini gösteriyor. İhlasımız nispetinde de şartların ağırlığı nispetin de Rabbimiz hayırları 700 ve hadsiz şekil de katlayacağını da bildiriyor. Evet, sen bir günah işlersen bir günah yazılıyor, iki günah yazmıyor Cenabı Allah ama bir tek sevap işlesen 10 sevap yazıyor en az, dilediği zaman 700’e çıkarıyor dilediği zaman hesapsız sevap veriyor o, onun lütfundandır, fazlındandır, keremindendir. Senin de bu samimiyetine ihlasına bağlıdır, Rabbine samimi ol, aczinin bil, cehlini bil, haddini bil, Allah’ın namütenahi yüceliğini, büyüklüğünü bil, kulun da ne kadar aciz olduğunu bil. Aciz Kadir’e ebedi muhtaçtır bunu hiç unutma! İtaat yerine isyan edersen, iman yerine küfür, şirk ortaya çıkarsa, nifak ortaya çıkarsa, o zaman ebediyülebet Allah’ın gazabına, cezasına, hışmına çarpılırsın. Cehennem onun için yaratıldı. Kimin hayatta söylediği en son sözü (La ilahe illallah) olursa cennete gider bunu da Ebu Davut (R.A) rivayet etmiştir, Muaz İbni Cebel Hazretleri’nden rivayet ediyor. İşte bura da kıymetliler; son sözü (La ilahe illallah) olursa diyor kişi iman ile yaşarsa, ameli salihle yaşarsa, imanla ölür, kişi yaşadığı gibi ölür, öldüğü gibi dirilir, dirildiği gibi mahşere gelir. Onun için son sözün hüsnü hatime yani imanla dünyadan göçmek istiyorsa yaşantın Müslüman olsun, imanla yaşa, ameli salih ile yaşa, imanla ameli salihle yaşayan imanla ölür, istisnalar kuralı bozmaz, esas kural bu işte. İmanla ölen imanla mezarından kalkar, imanla mezarından kalkan imanla mahşere gelir. İmanla ameli salih ile mahşere gelen de Allah’ın lütfuna, rahmetine, merhametine, mağfiretine mazhar olur. Hz. Muhammed’in şefaatine de nail olur. Onun için ekmeden biçmeye kalkmayalım bir, ikincisi küfür ekipte iman biçilmez, şirki ekipte tevhit biçilmez ve nifakı ekipte ihlas biçilmez. Aklını başına al ne ekersen onu biçersin, imanlı İslamlı yaşa, iyi Müslüman ol, işin garantisi bura da Allah’a teslim ol, tevekkülün tam olsun, ihlasın tam olsun, Allah’a ait olduğunu bil. Her şeyinle sen Allah’a aitsin, biz hepimiz neyimiz varsa Allah’a aitiz, onun kullarıyız. Kudret ondan, kuvvet ondan, nimet ondan, bütün nimetler ondan, lütuflar keremler hep ondan, bastığımız kürreyi arz onun, şu gökler onun, semâvât onun, içindekiler onun, bizi ne yapmış bu nimetlerin içine nimetlerle donatmış.
Dakika 50:20
Buna Rahmeti Rahman’ın tecellisi bu. Bir de ebedi nimetler vereceğini cennetini vereceğini de söylemiş. Hangi şarta bağlamış, imanlı Müslüman ol, iyi Müslüman ol, buna bağlamış. Onun için imanla, İslam’la yaşarsan, Ameli Salihlerle yaşarsan imanla ölürsün, son sözün (La ilahe illallah Muhammedurresulullah) olur. Allah Mümine, Müslümana her zaman yardımcıdır, ölürken can verirken de ondan başka yardımcı mı var. Ondan başka senin imdadına koşacak biri mi var? Adam cana vuruldu can veriyor, dünyanın bütün doktorlarını getir bakayım kurtarabiliyorlar mı? Doktor cana kuruldu, öbür doktorların hepsini çağırın kurtarabiliyor musunuz? İmanlı mı gidecek imansız mı? Allah’tan başka yardım edecek biri var mı? Yok. Allah’ta emir ve kurallarını İslam ile Kur’an ile sahih sünnet ile bildirmiş fakih müçtehit âlimler de bunu en güzel şekil de fıkıh ilminin içine bunları hükümleri çıkararak koymuşlar, dinini öğren iyi Müslüman ol, bil doğruyu gerçeği bil ve gerçeği yaşa. Yaşamadan İslam’ı yaşamadan Müslümanlık olur mu? Evet, kıymetliler, (La ilahe illallah) tabirinin maksadın kelime-i şehadet olduğunu da ulema belirtmiştir. Yani (La ilahe illallah) sadece bir uyarıdır ve anahtardır. (La İlahe İllallah’ın) için de (Muhammedurresulullah) var, bu iki kelimenin için de, kelime-i şehadetin içinde de İslam’ın hepsi var. O kadar toy o kadar cahil insanlar türemiş ki millete sadece (La İlahe İllallah) diyen cennete girer diye dinin öbür tarafını yok sayarcasına haşa sümme haşa bu kadar cahilce konuşan vaazları görüyoruz, hatipleri görüyoruz. Bunlara dikkat edin bunlar bu milleti sapıtıyorlar, camiler de cemaat kalmadı sebebi ne? Sebebi yanlış ekilen tarladan doğru mahsul alınmaz sebebi bu. Evet, kıymetliler; (Muhammedurresulullah) cümlesi de dâhil olmalıdır bu sadece ön haberdir, ön haberin arkasındaki haberleri yok sayarsan, bu dini hiç anlamamış olursun. Kendini de mahvedersin toplumu da sana inananları da mahvedersin, sapmış sapıtmış olursun, ibadeti tövbeyi sona bırakmayı gerektirmez. Kulluk edebi her an samimi olarak yüce Allah’a ilticai gerektirir irticai amirdir onu emreder. Gençlik, gafleti ile şeytanın bu ivazına kapılır. İbadeti tövbeyi, ihtiyarlığa bırakırsa son nefeste ihlasla yapılacak tövbenin, telaffuz edilecek kelime-i şehadetin yetebileceği söylenir.
Dakika 55:01
İşte onlar olmadık kazalara kurban gittiğini bu yanlışın için de olanların işi sonraya bırakanların, ne kadar yanıkları ortadadır. Ani ölümler çoğalmıştır, ani ölümler tehlikelidir bu ister yatağın da kalp krizi ile git, istersen bir trafik kazasın da, istersen başka yol da, İslam’ı yaşamayarak gaflet için de yaşanan hayat senin başının belasıdır. Eksik bıraktığı, ibadetler kul hakkı ile ilgili günahlar sebebiyle maruz kalınacak azaptan garanti vermiyor, cennete gitmek garantisi veriyor ne zaman cehennem de cezasını çektikten sonra imanın varsa cennete gideceksin. Cehenneme girmek kolay mı? Parmağın ucunu ateşe bakayım dokun bir dakika tutabiliyor musun? Bir saniye, parmağının ucu senin bir ateşe bir saniye dayanmayan bir insanın vücudunun tamamı cehenneme girdiği zaman sen cehenneme girmemeye gayret et. Aklın varsa imanın varsa, akıl firavunda da vardı, Ebu Cehilde de vardı ama kötüye kullandı. Çünkü imanları yoktu. Eğer imanın emrin de bir aklın varsa iyi düşün, cehenneme girmeye çalış bunun için de kulluk görevini yap farzları terk etme, haram işleme, gerçek iman ehli ol dinini de ta mezara kadar Azrail (AS.) gelinceye kadar gece gündüz dinini öğrenmeye çalış, İmkân var mı? Şimdi imkân çoğaldı bilgisayarlar, internetler, bir üniversite
İslam Üniversitesi kılmadan yani şirk koşmadan ölürse cennete girer müjdesini verdi dedi. Ben hayretle zina ve hırsızlık yapsa da mı? Diye sordum. Hırsızlık da etse, zina da yapsa cevabını verdi, ben tekrar yani hırsızlık ve zina yapsa da ha dedim, evet dedi hırsızlık da etse zina da yapsa. Hz. Peygamber (A.S.V) 4. keresin de ilave etti, Ebuzer patlasa da cennete girecektir dedi. Kıymetliler; burayı da doğru anlamak için dikkat etmek lazım, her günahsız kul yok dünya da, Peygamberler masumdur onlar günah işleyemezler. Her insanın küçük veya büyük günahları olur. Bunun tövbesi var istiğfarı var ve bunları gerçek iman ile kişi Müslümanlığını yaptığı zaman, bunların tövbesi ile istiğfarı ile Allah’u Teâlâ’nın affedemeyeceği günah yok ama gerçek iman ve gerçek ameli salihini işlemeye bak. Bura da büyük günahlar olanlara Cenabı Hak ümit kesmeyin tövbe istiğfar edin. Şirk koşmama kelimesine de gelince bak şartı şirk koşmaya bağladı, şirkin o kadar tehlikeli yönleri var ki şirkten kurtulmak o kadar önemli bir durum ki imanın iman olması için, iman da şirk olmayacak. Şimdi şirkin o kadar tehlikeli tarafları var.
Dakika 1:00:00
Gizli şirkler var açıktan şirkler var. Açıktan olan putlara tapıyor adam bu müşrik, şirk koşuyor. Gizli olanlar var o sen nefsine taparsan o putuna tapıyor. Sen nefsi putlaştırırsan malı, mülkü putlaştırırsan, dünyayı putlaştırırsan, omuzundaki rütbeleri, mevki makamları putlaştırırsan halin nicedir. Allah’a kulluğu bırakır bir başkasına kulluk yaparsan bunlar birer şirktir, buradaki cennete gitme işi şirk koşmazsa diyor bak şirk olmayacak imanın yanın da yakının da uzağın da şirk olmayacak. Allah’ın eşi benzeri var mı? Yok, ortağı var mı? Yok. Peki, başkasına kulluk yapan Allah’a kulluk yapmazsan, başkasını ne yapmış oluyorsun sen? Putların çeşitleri var, çeşitli putlar var, nefsini putlaştırma, malını mülkünü putlaştırma, mevkiini, makamını putlaştırma. Puta tapanı müşrik kabul edip de beri taraftan nefsine tabanı, ne diyeceksin ona? İşte bunları iyi anlamalı, iyi kavramalı, yüce Allah’a gerçek kul olmalı, gerçek ehli iman olmalı ehli İslam olmalı. Yüce İslam’a gece gündüz yalvar.
(Allahümme adini imanen sadika ve yakinen leyse badehü küf ve rahmeten minhü)
Ey Müslüman, küfrü, şirki, nifakı olmayan gerçek bir imanı Allah’tan gece gündüz yaşayarak iste ama kulluk yaparak iste, ilim elde ederek iste. Milleti sahte müjdelerle veyahut da gerçek müjdeyi perdeleyerek, gerçek müjdeleri gerçek anlatmadan milleti şirkten kurtarayım derken şirke sevk eden, haramdan kurtarayım derken harama sevk eden, ehliyeti liyakati olmayan hatiplere, vaazlara dikkat edin ve bu yol da acemice yazılmış kitaplara de dikkat edin bizden söylemesi. Zani zina ettiği sıra da bakın şu Peygamberimizin bu sözünü de unutma ne diyor? Peygamberimiz zani zina eden, zina ettiği sıra da Mümin olduğu hal de zina etmez, içki içen içki esnasın da Mümin olduğu halde içki içmez. Şimdi demek oluyor ki bura da iman kemal derecesin de ulaştığı zaman, zina da ettirmiyor, hırsızlık da yaptırmıyor, günah işletmiyor, iman kemal manasın da kemale ulaşmadıkça insanlar da bu tür hatalar zuhur edebiliyor. İslam uleması zina eden kimse imanı kâmil sahibi olarak zina etmez demiştir, böyle tevil edilmediği takdir de zahirine göre anlayıp harici görüşü benimsemek gerekir ki büyük günah işleyen kâfir olur derler Hariciler. Bu İslam da Ehlisünnet anlayışın da böyle değildir, büyük günah işleyen kâfir denmez günahkâr denir, günahkârdır büyük günahkârdır, tövbe ederse yüce Allah dilerse affedebilir der. İmamı Azam bu mesele de imanla ameli ayrı mütalaa eder iman kalp ile tasdik dil ile ikrardır der, affı ilahiye mazhar olmasa bile cezasını çektikten sonra yine cennete girecektir imanı varsa.
Dakika 1:05:13
Asi kula ümit vermek ve onu tövbeye teşvik etmek gayesini de güder. Bu müjdeleri hepsin de tövbe istiğfara çağrı var. Tövbe edin istiğfar edin gerçek iman sahibi olun ümit kesmeyin, Allah’ın rahmeti geniştir ama azabı şiddetlidir, korku ümit arasın da olmaya gayret et, en çok korkan da sen ol, hiç ümit kesmeyen de sen ol. Çünkü kulluk edebini idrak eden Allah’ın affına güvenip günah işlemez, Allah beni affeder diye diye günah işlemek şeytanın kişiyi Allah ile aldatmasıdır. Bu da Kuran-ı Kerim’de hem ayet var, hem de hadisi şerifler mevcuttur. İki şey vardır gerekli kılıcıdır der bir zat, ey Allah’ın Resulü gerekli kılan bu iki şeyden maksat nedir? Diye sordular Peygamberimize. Cabir Hazretleri rivayet ettiği hadisi şerif ki Müslim de bunu kitabını almıştır. Efendimiz (A.S.V) Kim Allah’a herhangi bir şeyi ortak kılmış olarak ölürse, yani şirk koşarak ölürse bu kimse ateşe girecektir. Kim de Allah’a hiçbir şeyi ortak kılmadan ölürse O da cennete girecektir. İşte biraz önce ki izahını yapmaya çalıştığımız hadisi şerifin bu da bir başka türlüsüdür. Evet, kıymetliler; Cenabı Hak bütün imanlarımızı kâmil ve daim eylesin, imanı gerçek iman olarak kâmil derece de ebediyülebet eylesin imanlarımızı, amellerimizi de salih eylesin, her amel salih olan amellerden eylesin. Kötü amellerden haramlardan günahlardan uzak eylesin, şirkten küfürden nifaktan şikaktan cümlemizin imanını halas eylesin, bu dualarla bugünkü dersimizin sonuna geldik, inşallah derslerimiz devam edecektir. Şanlı Peygamberin Hadis Külliyatından keşif notları ile.
Dakika 1:10:35