167- Amelde Fıkhı Ekber Ders 167
AMELDE FIKHI EKBER DERS 167
Çok kıymetli ve muhterem izleyenler; Derslerimiz Fıkhı Ekber’in keşif notlarıyla devam ediyor. Yüce İslam hayat veren bir hayatın bizzat kaynağıdır. Yüce Allah’ın (C.C.) insanlığa İslam ile uçsuz, bucaksız lütuflar da bulunması rahmetinin İslam ile tecelli etmesidir. İşte bizde bu hayat veren nurun keşif notlarını sizlere vermeye devam ediyoruz. Şu anda konumuz nafakalarla devam ediyor. Bunlardan havaşi bölümüne gelmiş durumundayız. Havaşi ne demek derseniz? Mezhep çizgisinden olmayan asil veya ferin olmayan akrabalara denmektedir. Şimdi bu konuda da nafakalarla ilgili keşif notlarımız devam ediyor. Havaşi ve zevil erhamdan kardeşler, dayılar, amcalar, kardeş, hala ve teyze çocukları gibi akrabanın da nafakasını temin icap eder. Yakınlık sahibine de hakkını ver buyuruyor yüce Rabbimiz İsra suresi. Ayet.26 Allah’a kulluk edin ona bir şey ortak koşmayın ebeveyne ve yakınlık sahibine de ihsan da bulunun buyuruyor yüce Rab. Yine İsra suresi. Ayet.23 Verenin eli üstündür geçindirdiğinle başla annen, baban, kız kardeşin, erkek kardeşin sonra da sırayla yakınların buyuranda şanlı Peygamber Hz. Muhammed A.S:V bir adam ya Resulullah kime iyilik edeyim annene, babana, kız kardeşine ve erkek kardeşine ve bunlardan sonra gelen kölene bu vacip bir hak gözetilmiş bir rahim bağlılığıdır buyuruyor o şanlı Peygamber. İşte görüyorsunuz kıymetli efendiler sahih sünnet korunarak gelmiş ve bu korunma Mütevatır derecesinde bir korunmadır. Şanlı Kur’an Mütevatır yoldan ebediyyata doğru geliyor. Bozulma şansı zaten yok bu konuda bakıyoruz yeryüzünü dünyayı okutan ekoller var. Bu mezhep dediğimiz Hanefi ekolü Maliki, Şafi ve Hambeli ekolü. Dünyada tüm Müslümanların ekolüdür. Dünyayı asırlardır okutarak geldiler bu ekollerde onların kaynakları da tevatür yoluyla gelmiştir. Onun için yüce İslam’ın bozulma şansı ebedi yoktur. Ebedi insanlar bozulur ama Ehlisünnet yolu vel cemaat yolu bozulmadan devam edecektir. Bozuk fırkalar dünyaya çıkabilir. Ama bir fırka var ki hiç bozulmayacaktır. Ehlisünnet vel cemaat fırkası. Peygamber’imizin izinde Sahabi’nin izinde Tabi’nin izinde bu müçtehit âlimlerin ilmi olarak onların yolunu takip eden ve icmai ümmet oluşturan bu yol ki ebedi bozulmadan devam edecektir.
Dakika 5:15
İşte buy ol ağaların, paşaların, liderlerin yolları değil Ehlisünnet vel cemaat tüm dünyada gerçek Müslümanların yoludur. 5.30.Bununda önünü bu dört mezhep çekiyor yanlarında öbür başka âlimlerimiz de var. Ehlisünnet ‘in dışında ehli bidat olanlarında doğru yönleri var yanlış yönleri var. Onların doğrularını da bünyesinde toplayan yanlışlarına da yanlış diyen bir ekol ki işte Ehlisünnet vel cemaat yolu bu da baştan dört mezheptir ve bu dört mezhebe mensup Âlim’ler ve Müslümanlar bu Ehlisünnet yoludur. Onun için kıymetliler herkes mezhebinin kıymetini bilsin. O mezhebi ilmen tahsil eylesin ve mutaassıp taassup yapmasın saplantısı olmasın. Körü körüne bağlantı yok İslam da her şey ilimle, delille, Edilleyi Şer’iyye, kitap, sünnet, icma, ümmet kıyası fukaha işte dört mezhebin yolu Kur’an, sünnet, icma ve kıyas yoludur bunlarda gerçek âlimlerdir. Bunların dışında müçtehit derecesine ulaşmayanlar bunların fetvasıyla fetva vermek zorundadırlar. Müçtehit olduğunu iddia edenlerde nasıl içtihat ettiklerini ortaya koymaları gerekir onun için sakın ola ki mezhepsizlere mezhep düşmanlarına hiç değer vermeyin bunlar değersiz şahsiyetlerdir. Çünkü geçmişi inkâr eden istikbalde onun hiç şansı yoktur neden kökü olmayan ağaç kurur da odun olur onun için. Kök bizim mazı bizim kökümüzdür. İstikbalde ebediyyata doğru hak yoldan uzanıp gitmektedir. Kök inkâr edilmez. Hanefi mezhebi kıymetliler Hanefi uleması bakın ne dediler. Her mahrem yakın için gerekir dediler nafaka. Amcaoğlu ve amcakızı gibi rahim bağı bulunmayanı gerekmez dediler. Fakat senin durumun iyide onlar eğer gerçekten muhtaç durumdaysalar onlarda senin hayır kapsamının içindedirler. Nafaka bak amca, kardeş, kardeş oğlu, hala, teyze ve dayı gibi her mahrem yakın için gerekir. Amcaoğlu ve amcakızı gibi rahim bağı bulunmayana gerekmez demişler ama bunlarda muhtaç durumdaysa senin de gücün varsa hayrın kapsamında bunlar vardır. Tüm insanlıkla kaldı ki bunlar yüce İslam öyle bir merhametle kuşatmış ki âlemi muhtaç olan herkese merhamet elini uzatmıştır. Hanbeli mezhebi payla veya Asebe olduğu için mirasçı olan her yakına nafaka gerekir demişlerdir. Yine Hanbelilerin uzantısı olduğu söylenen İbni Teymiye İbni kayyım her yakın için eğer mirasçı ise gerekeceği kanaatindedirler yani öbürlerinden farklı bir şey söylemiyorlar.
Dakika 10:10
Zevil erhama da gerekir delilde varisin üzerine de bunun aynısı gerekir ayeti kerimesidir. Yani bu keşiflerin tamamını yoklarsanız güzel keşiflerdir hepsi de. Maliki ve Şafi mezhepleri nafaka ebeveyn çocukların ve dışında vacip değildir dediler ebeveyn ve çocukların dışında ki bunlar kardeşler ve amcalar gibi kimse için vacip değildir dediler. Bunlarda tabi en yakınları hesaba katarak bu keşifte bulundular bu hükmü ortaya koydular fakat İslam’ın merhametinin kucağının sahasının içinde olmayan kimse yoktur en yakınlardan başlayarak herkese yardım etme şansı varsa yardım eder. 11.30 Müslümanlar öyle geldiler öyle gideceklerdir. Hanefi uleması havaşi ve zevil erhamın nafakasının şerâyeti konusunda mahkeme kararı veya anlaşma olmadan sabit olmaz dediler. Kifayet için vaciptir. İhtiyaca kifayet için vaciptir nafaka. Zenginlikle beraber vacip olmaz ihtiyacına göredir o muhtaç olan kişinin. Mahrem fakir olmalı ve küçüklüğü ya da dişiliği veya hastalığı körlüğünden dolayı bir mazeretinden dolayı yakın akrabanın gözetilmesi bu konularda vaciptir. Varisin üzerine de bunun misli vardır. Yüce Allah buyuruyor (C.C.) İbni Mesut Hz. Sıla bağı olan yakın varisin üzerine de bunun misli vardır diye bir tefsiri vardır. İbni Mesut’un. Yine ihtiyaç küçüklük, dişilik, müzminlik emaresi körlük gibi bir belirtinin bulunması gerekir. Yine infakta bulunan yakınla din birliği olması gerekmektedir. Eşin nafakası koca evinde bulunmasına karşılık vaciptir. Savaşana harbi iseler yani harbi olanlara karşı iyilikten nehy olunduk diyor. Yani seninle adam savaşıyor çünkü seninle savaşana yardım edilmez. Çünkü yüce İslam barışı sağlamak için barış düşmanlarına karşı zalimlere karşı adaleti ve adaletin hukukun üstünlüğünü dünyaya yerleştirmek için bu hak hakikat düşmanlarına barış düşmanlarına zorbalara karşı despotizme karşı zaten ne yapar onların saldırılarına karşı savaşır. Bunlara yardım edilmez çünkü insanlığın düşmanıdır bunlar tüm insanlığın. İslam’ın düşmanı insanlığında düşmanıdır çünkü İslam bütün insanlığı merhametle rahmetle ilim irfanla adaletle kucaklayan yüce Allah’ın kurduğu düzendir. Allah (C.C.) Rahmetinin İslam ile âlemi kuşatmasıdır.
Dakika 15.43
Bunu sen kabul etmiyorsun, buna düşman oluyorsun, bununla savaşıyorsun, kiminle savaşıyorsun, kendi dostlarını öldürüyorsun, Allah‘ la savaşıyorsun, kendi evini yakıyorsun, tuttuğun dalı kesiyorsun, yaptığın iş çok kötü aklını başına al. Allah‘ la savaşıp da savaş kazanan olmaz. Yüce İslam Allah’ın nizamıdır İslam ile savaşılmaz. İnsanlığın yanlışlarını ne yaparsın doğrularla gidermeye çalışırsın. Her yanlışın yerine doğruyu koyacaksın yüce İslam budur ama sen kabul etmiyorsun da akıl yürütmüyorsun zorbalığa kalkıyorsun zaten aklı, ilmi, irfanı olmayan zorbadır. Ne zaman zorbadır? Hakka, hakikate, ilme, irfana karşı koyduğu zaman. Anlamayı bilmiyor dinlemeyi bilmiyor okumayı bilmiyor okutmayı bilmiyor bitek aklı zorbalığa eriyor yüce İslam bunlara da fırsat vermez bunları eğitir öğretir fakat eğitimden öğretimden kaçıp da zorbalık yapanlarında adalet ensesinde durur. Öyle bu meydan zalime verilemez. İnsanlık inim inim inletilemez. Ebu Yusuf İmamı Ebu Yusuf o büyük imam İmamı Azam Hazretlerinin zekât nisabına malik olandır. İyilikler sadaka gibi zenginlere vacip olur. İmamı Muhammed de buda Hanefilerin büyük imamıdır İmamı Azam’ın talebesidir. (R.A.) oda diyor ki; zengin bir aylık nafakası olan ve yanında kendisi ve ailesinin bir aylık nafakasından fazla mal bulunandır diyor. Fazlayı yakınlarına harcaması gerekir. Kasani dedi ki; Muhammed’in dediği daha uygundur diyor bunların hepsi uygundur yerine duruma göre. Nafaka kul hakkıdır buna da dikkat edilmesi gerekir. Yine akrabanın nafakası kime gerekir konusunda zengin yakını varsa onun üzerinedir. Malikilerin dışında Cumhurun ittifakı böyledir. Havaşi ise usul ve füruğ dışından havaşi ise Hanefilere göre kardeş, amca ve hala gibi mahrem bir yakın ise nafakası yine onun üzerinedir. Hanbelilere göre asabelik yoluyla mirasçı ise nafakası üzerinedir.
20.06
Anne bir kardeş ve amcaoğlu gibi pay veya asabelik varsa dedi Hanbeliler. Birden çok olursa bunlarda farklı izahlarla ortaya konmuş. Hanefi uleması bakın ne dediler. Usul ve furuh olması en yakın olanın üzerinedir dediler. Eğer yakınlık derecesinde müsavi iseler nafaka miras nispetlerine göre vacip olur dediler. Oğlun veya kızın üzerinedir. Oğul veya kız varsa nafaka oğlun veya kızın üzerinedir. Baba ve oğulda ise şanlı Peygamberimiz ( A.S.) âlemlerin rahmet peygamberi son Peygamber Hz. Muhammed buyuruyor sen ve malın babanınsın buyurdular yine tercihe binaen oğulun üzerine kalır. Dede ve kızın kızında nafaka dedenin üzerinde olur. Kızın kızı ise zevil Erhan’dandır. Çünkü dede bulunduğunda bunlar mirasçı olamazlar. Yine usul ve havaşi usul ve füruğ dışındaki akrabası olmasıdır. Nafaka mirastaki paylarına göre onların üzerine olur. Aslın varis olması da konusunda nafaka dedenin üzerinedir. Babadan dede ve anne baba bir kardeş nafaka o zaman dedenin üzerindedir yine aslın varis olmamasına misal anneden dede ve amca burada da dedenin üzerinedir. Nafaka iki misalde de cüzîlik sebebi tercih edildiği için dedenin üzerindedir. Anneye nafakanın üçte biri asabeye de üçte iki düşer. Füruğ ve havaşi ’si olması nafakaya müstahak kişinin füruğ ve havaşi ‘si olması nafaka füruğa gerekir. Kız ve anne baba bir kız kardeş nafaka kızın üzerinedir. Kız ve anne, baba, baba bir anne baba bir kız kardeş de nafaka kızın üzerindedir. Hristiyan bir oğul ve Müslüman bir kardeşte nafaka mirasçı kardeş olmasına rağmen sadece oğulun üzerindedir. Yine diğer bir durum çeşitli usul ve füruğ havaşi kısmından akrabaları olması nafakaya müstahak olan şahıs için çeşitli usul ve füruğ ve havaşi kısmından akrabaları olması. Hüküm birinci durum gibidir usul ve füruğ ’un üzerinde olur.
Dakika 25.02.
Usul bulunuyorsa ve içlerinde de baba varsa nafaka sadece onun üzerinedir. Havaşi varsa miras miktarına göre olur. Havaşi her birinin mahrem olması durumuna göre nafaka miras miktarına göre olur. Hanbeli mezhebi burada da miras durumuna göre vacip olur. Anne ve dedesi bulunan kişide anneye üçte biri dedeye de nafakanın üçte ikisi gerekir. Üçe bölünerek taksim edilir. Dedesi ve kardeşi bulunanda dedeye nafakanın altıda biri kardeşe gerisi düşer. Kızı ve kız kardeşi bulunanda kıza yarım kardeşe de yarımı olur. Dede ve kardeş bir araya gelirse müsavidirler. Anne kardeş ve dede bir araya gelirse nafaka aralarında üçte bir şeklinde olur. Babası olmasını istisna etmişlerdir. Annelerin yiyeceği ve giyeceği baba üzerinedir. Bu teşhisler Hanefilerin hilafınadır onlar varsa yalnız oğlun üzerine nafakayı vacip kılmışlardır. Varis olan asıl ve ferh birleşirse zengin olan uzağın üzerine düşer yine bir tek zengin varsa onun üzerine olur. Hanımı geri kalan akrabalardan öncedir. Sizden biriniz fakirse kendisinden başlasın eğer fazlası varsa ailesine yine fazlası varsa akrabasına buyuruyor. Kişinin ilk tercih edeceği bakacağı kişi hanımı önde gelmektedir. Şafi mezhebi üzerine eşit olarak düşer mirastaki paylarına göre olmaz. İki oğul iki kız veya bir oğul ve kız gibi zenginlikte farklı olsalar veya bir malla diğeri kazanmak suretiyle varlık sahibi olmuş olsa olsa da hüküm böyledir dediler Şafi uleması. Biri daha yakın ise yakının üzerine ait olur dediler. Varis takdim edilir oğul ve kızın durumunda olduğu gibi mirastaki hisseleri oranında üstlenecekleri şeklinde iki vecih vardır. Füruğ ’un üzerinedir aslı ve ferhi bulunanın nafakası esah olan görüşte füruğ üzerinedir. Yine eş diğer akrabaya takdim edilir. Maliki uleması zengin çocuklara zenginliklerine göre taksim edilir nafaka veya erkeğe iki kadına bir düşecek şekilde mirastaki oranlar gibi taksim edileceği de rivayet edilmiştir. İşte kıymetli âlimlerimizin kıymetli teşhis ve tespitlerini görüyoruz. Çok kıymetli ve muhterem izleyenler şimdi dersimiz vasiyetle devam ediyor. Zulüm ve haksızlık ile birlikte yapıla gelen durumlar vardır. Romalılarda kayıt tanımadan tasarruf hakkı vardı. Vasiyet yoluyla aile reisi kayıt tanımıyordu. Bütün çocuklarını miras hakkından mahrum edebilirdi. Sonra çocuklar için dörtte birini kabul edildi. Kızdırıp öfkelendirecek hoşuna gitmeyecek herhangi bir davranış göstermemeleri şartı da aranırdı. Cahiliye dönemindeki Araplar da başkalarına karşı övünmek ve gösteriş için yabancılara vasiyette bulunuyorlardı. Yakınlarını ise yoksulluk ve zaruret içirişin de bırakıyorlardı. Yüce İslam geldiğinde ise vasiyeti hak ve adalet esasları doğrultusunda tashih etti ve mirasın teşriğ edilmesinden önce anne, babaya ve yakın akrabalara vasiyete bulunmaya mecbur etti. Sizden birine ölüm gelip çattığı zaman eğer geriye mal bırakacaksa anneye babaya ve yakın akrabaya maruf şekilde vasiyette bulunmak takva sahiplerinin üzerine bir hak olarak yazıldı. Bakara suresi ayeti kerime 180. Mirasa dair ayeti kerimelerin nazil olması ile etraflı bir şekilde miras hakları teşriğ edilince İslam da meşru olan vasiyet konusunda ikide kayıt getirilmiş oluyordu. Mirasçıların geçerli kabul etmesi hali müstesna.
Dakika 33.23
Mirasçı hakkında vasiyetin geçersizliği Yüce Allah (C.C.) her hak sahibine hakkını vermiş bulunuyor. O bakımdan mirasçıya vasiyet yoktur diyen işte şanlı Peygamber A.S veda haccında bunu ilan ediyordu. Vasiyet mirasçıların dışında kalanlar hakkında mendup olmak noktasına geldi. İkinci kayıt ise üçte bir ile sınırlandırılmasıdır. Şanlı peygamber A.S üçte biri olursa olur gerçi üçte birde çoktur ya çünkü senin mirasçılarını varlıklı olarak bırakman insanlara el açacak muhtaç bir halde bırakmandan daha hayırlıdır buyurdu o rahmet peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) bu haber Saad bin Vakkas ‘tan gelen bir rivayettir. ( R.A.) Belli bir işi yerine getirmek için birisine söz söylemektir vasiyetin anlamı. Filan filanı vasi kıldım şu kadar miktarı ona ayırdım vessaytü bi keza burada adı geçen hadisi şeriflerin Mütevatır olduğu söylenmiştir. kıymetli dostlarımız. Varise vasiyet yoktur hadisi mütevatirdir. Bunun on iki sahabi tarafından rivayet edildiği muhaddislerimiz tarafından bildirilmektedir. Yine İmamı Şafi de bunun Mütevatır olduğunu ifade etmiştir. Diğer hadisi şeriflerde Kütübü Sittede mevcuttur. Evsaytü denir vesâya kelimesi vasiyet kelimesinin çoğuludur. Evet, ibra borçluya borcun temliki demektir. Vasiyet ölümden sonrasında tasarruf etme ve ölümden sonrasında bir malı teberru etme emridir. Vasiyetin çeşitleri konusunda mutlak ve mukayyet olmak üzere bu sahihtir dedi kıymetli kâşif âlimlerimiz. Vasiyet edilen musâbih bir mal veya menfaat olursa ve musâleh kendisine vasiyet edilen kişi ise mülk edinme ehliyetine sahip kimselerden ise bu bunlar bu tarifin kapsamına girmektedir. Vasiyet edilen musâbih insanın üstlendiği ve şer’i bir hükmün tereddüt ettiği her şeyi kapsar. Akit ve akil icat ve kabulün toplamıdır. Evet, kıymetli ve muhterem izleyenler meşru olması konusunda da yüce Allah buyuruyor Nisa suresi ayet 11 de ve yine Bakara suresi ayet 180 de Nisa suresi ayet 12 de buyuruyor. Sizden birine ölüm gelip çattığı zaman eğer geriye mal bırakacaksa anneye, babaya ve yakın akrabaya maruf bir şekilde vasiyette bulunmak takva sahipleri üzerine bir hak olarak yazıldı buyuruyor. Bakara ayet 180. Bu hükümler ölenin borçlarının ödenmesinde ve yaptığı vasiyetin yerine getirilmesinden sonradır. Ayeti kerime 11 Nisa suresi. Bu hükümler onların borçlarının ödenmesinde ve vasiyetlerinin yerine getirilmesinden sonradır buda Nisa suresi ayet 12. Hz. Ali den şöyle geliyor rivayet sizler bu hükümler ölenin borçlarının ödenmesinden ve yapacağı vasiyetlerin yerine getirilmesinden sonradır diyen ayetini okuyorsunuz dedi Hz. Ali. Peygamber A.S vasiyetten önce borcun ödenmesi gerektiğine hükmetmiştir.
Dakika 40.05
Sünnetten gelen sahih haberlere göre üçte bir olabilir gerçi oda çoktur ya buyurdu Peygamberimiz. Allah (C.C) amellerinize daha bir fazlalık yapabilmeniz için mallarınızın üçte birini vefatınız halinde size tasadduk etmiştir buyuruyor Peygamberimizden gelen haber. Müslüman bir kimsenin eğer hakkında vasiyette bulunmak istediği bir şeyi bulunur ise vasiyeti başucunda yazılı olmaksızın iki gece geçirmeye dahi hakkı yoktur hadisi şerifi de mervidir. Yine Kütübü Sittede var olan hadisi şeriflerdir bunlar. İbni Mace ‘de mahrum kimse vasiyette bulunmaktan mahrum kalan kimsedir. Her kim vasiyette bulunarak ölürse doğru bir yol ve bir sünnet takva ve şahadet üzere ölmüş olur ve mağfiret olunmuş olarak vefat eder. Âlimler icma etmişlerdir bu konuda. Akli delile gelince de yapamadığı hayırlı amelleri telafi etmek için ihtiyaçları insanların vasiyete ihtiyaçları elbet vardır. Hikmeti konusunda da teberruların tüm teberruların sebebi neyse vasiyet sebebi de odur. Hayırla anılmak sevaba nail olmaktır. Muhtaçların ihtiyaçlarını gidermek şari tarafından vasiyet meşru kabul edilmiştir. Vasiyette başkasına zarar vermek Kebair büyük günahlardandır. Adaleti ise yani gerçekleştirilmesi istenen adalet ise üçte birini aşmamak ile sınırlıdır. Mirasçıların geçerli kabul etmesi hali de müstesnadır bunun türleri konusunda şerif 43.17 mendup veya müstehap olmasıdır hükmünün türü. Sağlıklı bir kimsenin dahi vasiyette bulunması menduptur. Ölüm ansızın gelir borç yanında emanet bulunan borcu ve emaneti bulunan kimseler o zaman yerine bunları getirmesi gereken farz bir görevidir vasiyette bulunur. Farz olmayışının delili de şudur kıymetli ve muhterem efendiler. Vasiyet bir teberru veya bir bağıştır. Hayatta da farz değildir öldükten sonrada farz olmaz. Sizden birine ölüm gelip çattığı zaman eğer bir mal bırakacaksa anneye, babaya ve yakın akrabaya maruf bir şekilde vasiyette bulunmak takva sahipleri üzerine bir hak olarak yazılmıştır. Bakara suresi 180. Şimdi yüce Allah’ın şu buyruğu ile ayeti bu ayet nesh edilmiştir.
Dakika 45.09.
Baba ve anneyle yakın akrabaların bıraktıklarından erkekler için bir pay anne ve baba ile yakın akrabaların bıraktıklarından kadınlar için az veya çok olsun farz kılınmış bir pay vardır. Nisa suresi. Ayet. 11 nitekim İbni Abbas’ta böyle söylemiştir. İbni Ömer de bu ayeti Bakara suresindeki ayeti miras ayetleri nesh etmiştir demişlerdir. Farz olması nesh edildiğine göre vasiyetin farz olması nesh edildiğine göre müstehap olması hükmü kalıyor. Allah ( C.C )ölümünüz halinde mallarınızın üçte birini sizlere tasadduk etmiştir. Yakın akrabaya hakkını ver. İsra suresi. Ayet. 26 Ona olan sevgisine rağmen malı akrabalara veren Bakara suresi. 177. Akrabalar mirasta Allah’ın kitabında birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındır meğerki velilerinize bir iyilik yapmanız müstesna Ahzap suresi. Ayet. 6 Velilere yakın dostlara iyilik ve maruf yapmak vasiyet ile tefsir edilmiştir. Mekruh veya haramda olmak durumu vardır. Vacip farz vasiyet emanetlerin ve meçhul borçların zekât, hac, kefaretler oruç ve namaz fidyeleri gibi farzları vasiyet etmek bunun üzerinde de ittifak vardır. Haklarına dair insanların haklarına dair emanet ve gasp edilmiş şeylerde bilinmiyor ise vasiyette bulunmak ise farzdır. Müstehap olan mirasçı olmayan yakın akrabalara muhtaçlara vasiyette bulunmak buda müstehaptır. Dindar, âlim ve yoksul olan bir kimseye vasiyette bulunması da sünnettir. Mübah olan zengin kimselere vasiyette bulunmaktır buda caizdir mubahtır. Hanefilere göre tahrimen mekruh olan vasiyet fısk ve masiyet ve günahla meşgul kimselere vasiyette bulunmak gibi yine haram bir vasiyet hükmünü alır sahih olmayan haram bir vasiyet hükmünü alır. Kilise yapmak veya tamir etmek Tevrat ve İncilin yazılması ve okunmalarını vasiyet etmek sapık kitapların ve haram ilimlerin kitaplarının yazılmasını vasiyet etmek gibi içkiyi vasiyet etmek yahut genel ahlaka zarar verici bir takım yatırım alanlarına harcamada bulunması yabancı bir kimseye mirasın üçte birinden fazla miktarda yapılacak olursa haramdır. Mirasçı olan kimseye mutlak olarak vasiyette bulunmakta haramdır. Hanbelilerce tespit edilen doğru görüş üçte birden fazlasıyla mekruhtur şeklidedir.
Dakika 50.05
İşte ölümünden sonrasına bırakmamıştır bırakmamaktır eftal olan hayır cihetlerine hayattayken vasiyet yapmak ve bunu ölümünden sonrasına bırakmamaktır. Şanlı Peygamber A.S.V sadakanın hangisi daha faziletli diye sorulmuşta o şanlı Peygamber sağlıklı mala karşı tutkun zengin olmayı ümit edip fakir olmaktan korktuğun zamanlarda tasadduk da bulunmadır. Sen can boğaza gelip dayanarak filana şunu filana şunu veriyorum filanında şusu vardı diyeceğin zamana kadar işi erteleme buyuruyor şanlı Peygamber A.S.V yine rükünleri konusunda Hanefilerden mûsi’nin filana şunu vasiyet ediyorum mûsi lehinde bir şarttır rükün değildir. Mûsa’bihin vasiyet edilen şeyin mülkiyetinin sübutu için bir şarttır. Eddürül muhtarda vasiyetin hükmü sadece mûsi’nin filana şunu vasiyet ediyorum ve buna benzer lafızlar ile yapacağı icattan ibarettir dediler. İmamı Züferin görüşü Hanefilerce tercihe şayan görüştür bu. Kassani Hanefi mezhebinin üç imamına göre vasiyetin rüknü icap ve kabuldür. Vasiyetin kabulü mûsi’nin vefatından sonra ancak sahih olur kabul edecek olursa Mûsa’bihin mülkiyeti onun adına sabit olur. Musâbih yani vasiyet edilen şey. Hanefilerce daha tercih edilen görüş vasiyetin mûsi’nin iradesiyle meydana geldiğidir. Cumhur ise bunun diğer konularda da olduğu gibi dört rüknü vardır demişlerdir. Musâleh, musâbih ve sîga demişlerdir başta mûsi olmak üzere. Mûsi vasiyet eden musâleh kendisine vasiyet edilen musâbih vasiyet edilen şey sîga da vasiyetin ifadesidir. Yine üç yoldan birisi ile akd olunur şer’i şerifte ibare söz yahut yazmak veya maksadı ifade edebilen işaret ibare filan filana şunu vasiyet ettiğime şahit olunuz demek gibi kabul ise Cumhura göre ölümden sonra olur. Hanefilere göre eksik ehliyetlilerden vasiyeti kabul edebilir. Kitabet yazı ile yapılan vasiyet konuşmaktan aciz kimselerden sâber olması halinde o zaman bunun sahih olacağında ihtilaf olmadığını görüyoruz. Hanefilerle Malikiler kişi kendi eliyle vasiyetini yazsa daha sonrada şahit tutarak burada yazılı olanlara şahitlik ediniz diyecek olsa caizdir. Şafilerde yazının ispatı için şahitliği şart koşmuşlardır.
Dakika 55.28
Mûsi şahitleri muttali vakıf kılmalıdır. Evet, kıymetliler; vasiyetin başında şunu yazması müstehaptır. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla Bismillahirrahmanirrahim bu filanın yaptığı vasiyettir. Allah’tan başka bir ilah olmadığına ortağı olmayan bir ve tek olduğuna Muhammed’in Allah’ın kulu ve resulü olduğuna, cennetin ve cehennemin hak olduğuna, kıyametin hiç şüphesiz olarak geleceğine, Allah’ın kabirlerde olanları dirilteceğine şahitlik ediyorum. Geriye bıraktığım aile halkıma da mümin iseler Allah’tan korkmaların aralarını düzeltmelerini Allah‘ a ve Resulüne itaat etmelerini ve İbrahim’in ve Yakup’un çocuklarına yaptığı şu vasiyeti yapıyorum. Yavrularım Allah size bu dini seçmiştir. Ancak Müslümanlar olarak ölünüz. Üzerine ve yine siz hak bulunan kimseye ise vasiyet vaciptir bu hakkın yerine getirilmesini vasiyet eder. Maksadı anlata bilen işaretler konusunda dilsiz veya yahut da dili tutulmuş olanlar hakkında Malikiler akdi gerçekleşir demişler. Hem lafız hem de yazıyla akd olur. Malikilerde işaret ile de akd olur. Dilsiz ibare veya yazı ya da yazmaktan aciz olması hali işaret ile akd olur. Yazmayı bilen birisi ise yazıyla vasiyeti akd olur yani geçerlidir bu vasiyet dediler. Hanefi uleması kabul konusunda vasiyeti kabul ettim buna razıyım demesi musâleh musâbih’e malik olur. Yine Cumhur’dur ki kabul mutlaka bulunmalıdır demişlerdir. Kabulde fevren hemen olması şartı var mıdır? Kabul terâhi ile zamanla olur dediler. Reddin parçalara ayrılması kabul eder işine geleni kabul eder istemediğini de reddede bilir dediler mûsi parçalanmaması şartını koşmuşsa vacip olur yani bu şart ile amel etmek vacip olur dediler vasiyet parçalanmaz dediler.
Dakika 1.00. 05
Vasiyet parçalanmaz dediler. Kabul gerçekleştikten sonra rücu caiz olmaz. Şafiler Hanbeliler kabul ve kabızdan sonra reddin kabul olmayacağı görüşünü ortaya koymuşlardır. Ret ise kişinin vasiyeti reddediyorum demesidir. Musâleh olan kişinin kâmil ehliyete sahip ve reşit bir kimse olması halinde bizzat kabul ve redde bulunacağı ittifakla kabul edildiğini görüyoruz. Musâleh ehliyeti bulunmayan bir kimse ise kabul veya redde bulunamaz onun adına velisi kabul veya redde bulunur. Hanefi uleması kabul yetkisine sahip olduğunu söylemişlerdir çünkü menfaatidir. Cumhur ise velisine ait olduğu görüşündedirler. Musâleh ’in kabul ve redde bulunmaksızın ölmesi. Hanefi uleması vasiyet sahih olur musâbih musâleh ’in mirasçılarının mülkiyetine girer. Cumhuru ulema kabul ve ret hakkı musâleh ‘in mirasçılarına intikal eder. Herkim bir hak veya bir mal terk edecek olursa bu onun mirasçılarına aittir buyuruyor Peygamber efendimiz. Musâbih ’in mülkiyetinin musâleh’e mûsi’nin vefatından sonra yeni bir mülk olarak musâleh’in kabulüyle intikal etmesidir. Yine kıymetli âlimlerimizin ittifakı ile mûsi şu ayın başlangıcı ile demesi halinde olduğu gibi. Hanefiler ise kabul şart değildir mülkiyetin sabit olmasıdır demişlerdir. Yine Şafiler musâleh’in mülkiyeti mevkuftur dediler. Hanefiler gibidir onların görüşleri de kabul olmadıkça sabit olmaz. Şafilere göre kabul olmadıkça sabit olmaz. Yine Malikiler ile Hanbeliler musâleh musâbih’e ancak kabul ile malik olur mülkiyet kabul ile sabit olur dediler. Hanefiler bunlar musâbih’in aslından kabul edilir dolayısıyla asıl ile birlikte üçte birden fazla olmaması şartı aranır derler. Şafiler ise musâleh’e ait olur derler. Vasiyet hayattayken geçerli olmaz dolayısıyla vasiyet kişinin ölümünden sonra gerçekleştirilir çünkü sağlığında yapacağı işi kendi yapar. Cenabı hak kul haklarından ve Allah haklarından esenlikle kurtulmuş gönlü pak yüzü ak olarak en kolay bir hesabı yesir ile Allah’u Teâlâ’nın lütfuna merhametine mazhar olan kullarından eylesin. Rızasına cemaline nail eylesin.
Dakika 1.05.22
Kıymet muhterem izleyenlerimiz; vasiyette aranan şartlarla dersimiz devam ediyor. Mûsi de aranan sıhhatinin şartları konusunda mûsi’nin teberru yani bağış yapma ehliyetine sahip olması hürriyetin şart olduğu üzerinde de ittifak vardır ve akil ve baliğ ve hür olması demektir. Hanefi uleması buluğu şart koşmakta ittifak etmişlerdir. Şafilerde buluğu şart koşmakta ittifak ettiklerini görüyoruz. Malikilerle Hanbeliler ise on yaşında olan kişinin vasiyetini geçerli kabul ederler. Mûsi de aranan vasiyetin nifas konusunda da nifas şartları konusunda boşluk olmaması şartı aranır. Sefihlik veya gaflet dolayısıyla hacir altında bulunanın vasiyetine gelince bu hâkimin iznine göredir demişlerdir. Yine musâleh de aranan sıhhat şartları konusunda da var olması mağlup olması mülk edinmeye ve istihkaka hak kazanmaya ehil olması yine katil olmaması Malikilere göre harbide olmaması Hanefilere göre darül harpte bulunan harbide olmaması yine Şafilere göreyse harbi olan kişiye silah vasiyetinde bulunmaması gibi şartlar ileri sürülmüştür. Sıhhat şartları eğer bir kamu yararı cihetine veya bir hükmü kişiliğe yapılmış ise bunun bir mâsiyet ciheti olmaması şarttır demişler ve bunları açıklamışlardır. Yine mâsiyet cihetine vasiyet mâsiyet neydi yani günah ciheti olmayacak. Mûsi Müslüman ise musâleh’in bir mâsiyet ciheti olmaması şarttır. Kabirler üzerine kubbeler kurmak yahut ölülere ağıtçılar tutup ağıt yakmak kilisenin yapımı Tevrat’ın İncil’in yazılması büyü yapmak dalalet yasaklanmış veya haram kılınmış ilimler harbi olan şahsa silah vasiyeti oyun ve eğlence aletlerine vasiyet etmek gibi şeyler bu gibi vasiyetler batıldır. Kıymetli efendiler fasıklara yapılan vasiyette olduğu gibi Settü Zerai iltesi etrafındaki görüş ayrılıklarına uygun olarak Hanefilerle Şafiler vasiyetin sahih olduğunu kabul ederler.
Dakika 1.10.20
Şeriatın maksatlarına aykırı olmamalıdır. Mağduma var olmayana vasiyet sahih değildir, caiz olmaz dediler. Yine annesinin karnında olanı vasiyet etmek eğer mülk altındaysa sahih olur dediler. Hanefilerden (Zeylai Çelebi Ed Dürre Hidaye) sahipleri altı ay içerisinde canlı olarak doğrulması halinde vasiyette bulunmak sahihtir dediler. Vasiyette bulunulduğu günden itibaren iki sene içerisinde doğum yaparsa sabit olurda dediler. Şafiler sahihtir hayvanın karnındaki yavrunun ağaçtaki meyvenin uçan kuş ile memedeki süt yine koyunun sırtındaki yün gibi şeylerin vasiyeti sahihtir dediler bunu da Şafiler yine söylediler. Hanbelilerde Şafilerle aynı görüşü paylaştıklarını görüyoruz. Malikiler hülasa Cumhur vasiyet esnasında musâleh’in var olmasını şart koşarlar. Malikiler musâleh’in varlığını şart kabul etmemektedirler. Bilinmeyene vasiyet musâleh’in tanınması şarttır. Vasiyet Hanbelilerin dışında Cumhur’un görüşü ölüm halinde bir temliktir ihtiyaçlarını ifade eden bir lafız ile bir topluluğa vasiyette bulunursa Hanefilere göre bu sahih olur. İmamı Muhammed eğer yüz kişiden fazla iseler bunlar sayılamayan kimseler demektir mezhepte buna göre fetva verilir. Yine mülk edinmeye ehil olmayana vasiyet sahih değildir. Hanbeliler vasiyet sahihtir dediler. İtibar manalara ve maksatlaradır. Musâbih hayvanın yemi için harcanır. Katile vasiyet. Hanefiler ve Hanbeliler musâleh mûsi’nin katili olmaması şarttır dediler. Vasiyetin sıhhatine manidir. Mirası engellediğinden vasiyete de mani olur hem de katile vasiyet yoktur. İmamı Ebu Yusuf, İmamı Azam, İmamı Muhammed şöyle demişlerdir. Mirasçılar geçerli kabul edecek olursa mûsi’nin mirasçıları yoksa vasiyet caiz ve geçerli olur dediklerini görüyoruz.
Dakika 1.15.23.
Yine Hanefiler mübaşireten doğrudan olması gerekir. Tesebbüben katil mirasa da vasiyete de mani bir mal kabul edilmemiştir. Şafiler ise katile vasiyet sahihtir vasiyet bir akit ile temliktir. Malikiler kendisini vurduğunu biliyor ise katile vasiyet sahihtir. Affettiğinin ve ona iyilik yapmak maksadı güttüğünün delilidir dediler. Hanefilerle Hanbelilerin öldürmenin vasiyeti iptal ettiği görüşü ile Şafilerle Malikilerin öldürmenin vasiyeti iptal etmediği görüşü. Harbiler konusunda da Malikiler harbi olmamalıdır. Hanefilere göre ise darül harpte bulunan harbi olmaması gerekir genel bir zarar söz konusudur dediler. Darul harp şeâirin çoğunun uygulanamadığı yerlerdir. Müslümanların velayeti ve egemenliği altında bulunmayan ve İslami ibadetlerin çoğunun uygulanamadığı yerlerdir harbi ise bizimle bağlı olduğu ülke arasında düşmanlık ve savaş bulunan kimse müstemen ise Darul İslam’a belli bir süre geçici bir eman ile giren kimse zimmi devamlı olarak Darul İslam da ikamet eden gayri Müslim kimse demektir. Evet, kıymetli ve efendiler sizinle din hususunda savaşmamış sizi yurtlarınızdan çıkarmamış olanlara iyilik yapmanızı ve onlara adaletle davranmanızı Allah size yasaklamaz çünkü Allah adaletle davrananları sever. Allah sizi ancak sizinle din hususunda savaşmış sizi yurtlarınızdan çıkarmış ve çıkarmaya yardım etmiş kişilerle velilik dostluk etmekten nehy eder yasaklar. Kim onları veli dost edinirse işte onlar zalimlerin ta kendileridir. Mümtehine suresi. Ayet 9 İmamı Azam vasiyetin müstemen harbiye caiz olmadığı rivayet edilmiştir İmamı Azamdan. Nitekim kefaretin, adağın, fıtır sadakasının ve kurbanın müstemen harbiye verilmesi de caiz değildir. İslam’a karşı savaşa bir destektir. Hanefilere göre mürtede vasiyette bulunmak da caiz değildir.
Dakika 1.20.05
Hz. Ebu Bekir’in kızı Esma ya annesine iyilik yapması iznini vermesi de bunu desteklemektedir. Hz. Ömer de Mekke’de müşrik olarak bulunan bir kardeşine bir elbise vermesi izni verilmiştir. Din birliği konusunda din birliği bulunma şartı yoktur vasiyet konusunda. Darul İslam da bulunan gayri Müslimler haklarına sahip oldukları gibi Müslümanların yükümlülüklerine de sahiptir. Mûsi’nin devleti eğer benzerini geçerli kabul ediyorsa vasiyet geçerli kabul etmiyorsa geçersizdir. Mûsi’nin devleti eğer benzerini geçerli kabul ediyorsa vasiyet geçerlidir kabul etmiyorsa geçersizdir dediler. Zimminin sahih kabul edildiğini öğrenmiş oluyoruz ki muamelat hükümlerinde Müslümanlara eşit olmuşlardır. Hanefilerin izahında üç durum göz önünde tutulur. Eğer musâbih bizimde zimminin de şeriatında Allah’a yakınlaştırıcı bir iş ise vasiyet caizdir. Bir Allah’a yakınlaşma olduğu halde zimmiye değilse batıldır. Onun mescidi mescit inşası için yaptığı vasiyet batıl olur. Ona göre böyle bir amel Allah’a yaklaştırıcı bir iş değildir. Tercihe şayan olan budur. Ebu Yusuf ile İmamı Muhammed bizim şeriatımıza göre mâsiyet bir vasiyettir mâsiyetlerinse vasiyetleri sahih değildir. Diğer imamlar Ebu Yusuf ile Muhammed’in görüşünü kabul etmişlerdir. Batıl olduğunu söylerler. Zimmi tarafından da olsa batıldır. Vasiyet mâsiyete yardımdır. Mirasçıya vasiyet konusunda mûsi’nin mirasçısı durumunda olmaması şartı aranır. Diğer mirasçıların geçerli kabul etmesine bağlı mevkuf sayılır. Şanlı peygamberimiz A.S efendimiz Allah her hak sahibine hakkını vermiştir. Mirasçıya vasiyet yoktur buyurdu. Mirasçıya vasiyet caiz değildir mirasçıların cevaz vermesi geçerli sayılması hali müstesna. Mirasçıların geçerli kabul etmesi hali müstesna mirasçıya vasiyet yoktur buyruluyor diğer haberde de böyle buyrulmuştur. Ayrılıklara akrabalık bağlılıklarını kesmelere kin ve kıskançlıklara sebep teşkil edebiliyor. Yine geçerli olması için akil baliğ olması musâbih’in mahiyetini bilmelidir. Mûsi’nin ölümünden sonra olması gerekir. Bu hadisi şeriflerin sahih olduklarını da kıymetli muhaddislerimiz belirttiler.
Dakika 1.25.11
Geçerli kabul edilebilecek mirasçı kimdir? Mûsi’nin ölümü esnasında bu kişinin mirasçı olmasıdır. Mirasçıya vasiyeti mutlak olarak meh edenler El Müzeni ve Zahirler şüphesiz ki kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız birbirinize haramdır. Musûbihte aranan şartlar konusunda bunun sahih olmasının şartı mal olması mütekavvim olması temlike kabil olması muayyen olması mâsiyet ile olmaması bu konuda dirhem dinar türünden olan nakdi mallar nakdi malları kapsadığı gibi akar, ev, ağaç, ticaret malı, hayvan, elbise, ev eşyası ve benzeri bütün malları da kapsamına alır. Menfaatin temlik edilmesi yine mütekavvim değer taşıyan olması. Ölüye ağıt yakana bir eğlencenin vasiyet edilmesi birisini öldürmek bunlar sahih olmazlar. Kendisi için oruç tutacak yahut namaz kılacak kimseye vasiyette sahih değildir. Kuran’ı kerim okumaya dair ölüye vasiyet bazı görüş farklılığı olsa da sahih olur. Hanefilere göre kıymet taşır tazminatların ödenmesi gerekir. Bunların satılmaları da hibeleri de caizdir. Şafilerle Hanbeliler malın dışında mübah bir menfaat sağlayan şeylerin vasiyeti de sahihtir. Av köpeği, çoban köpeği, ekin ve tarla köpeği ve buna benzer avcılıkta kullanılabilecek yırtıcı hayvanların vasiyeti gibi bunlarda mübah bir menfaat söz konusudur. Savaş davulları sahihtir. Düşmanı ürkütmek hacılar için çalınan davulun durumu da budur. Vasiyet bir temliktir. Temlik kabil olmayan bir şeyin vasiyet edilmesi de sahih olmaz. Yine malının menfaatini vasiyet etmekte sahihtir. Cumhur’u ulema şöyle demektedir. Mâdumun yani bulunmayanın vasiyeti mutlak olarak sahihtir. Hanefilerin gelecekte var olması şartıyla demiştir Hanefiler. Mûsi’nin ölümü esnasında varlığıdır vasiyetin uygulanma vakti odur. Hanefi ulemasının dışında kalan Cumhur musâbih mûsi’nin ölümü esnasında var olmalıdır. Yine yavrularını karnındaki yavrularını vasiyeti kabul etmeyen Hanefiler ise temlik edilmelerinin kabil olmadığından dolayı bunu caiz kabul etmezler.
Dakika 1.30.03
Muşa her cüzünde hak bulunan mal musâbih’in mûsi’nin mülkiyeti altında olması musâbih’in bir mâsiyet günah veya şeran haram olmaması gerekir. Hanefilerin ağıt yakan kadınların bir araya gelip yemek yemelerini kabri çamurla sıvamayı veya çadır kurmayı yahut üzerinde bina yapmayı veya evinde defnedilmeyi yahut kefeninde israfa gidilmesini kabirler üzerinde Kuran’ı kerim okumayı vasiyet etmek bütün bu tür vasiyetler batıldır Hanefi ulemasına göre. Kuran’ı kerim kıraati için başkasını tutmakta caiz değildir. Müteahhirin uleması bu konuda verdikleri fetvalar ise bütün itaatler için başkasını ücretle tutmanın caiz olduğunu ifade başkasını ücretle tutmanın caiz olduğu bu olsa olsa zaruretin gerektirdiği şey için ve teatin büsbütün zayi olmasından korkulduğu için ücretle tutmanın caiz olduğunu ifade eder. Kuran’ı kerim öğretmek, fıkıh öğretmek, ezan ve imamet için ücretle tutmak olduğu gibi. Rağbet az olduğundan dolayı bunların tamamıyla işlemez hale gelmesinden korkulur. Bütün itaatler için başkasını ücretle tutmak caiz olsaydı oruç, namaz, hac için başkasını ücretle tutmakta caiz olurdu. Hâlbuki bu gibi şeyler İbni Abidin’in de söylediği gibi icma ile batıldır. Kabirler üzerine nafile kuran okumaya engel değildir. Mezarını ziyaret etse kuranı kerim okusa bu güzel bir şeydir fakat Kuran-ı Kerim okumayı vasiyet etmenin bir manası yoktur. Hanefilerce tercih edilen görüş mekruh olmadığıdır. Kilise veya bir havraya vasiyette bulunması ise batıldır maiyettir. Zimmi olan bir kimse kilise veya havraya tamir edilmesi için masraf yapılmasını vasiyet etse yahut bayramlarında kurban kesilmesini vasiyet etse Ebu Hanife’ye göre bu vasiyet caizdir. Çünkü onlar esasen hakiki manasıyla Allah’a yakınlığa ehil kimseler değildir. Ebu Yusuf ile Muhammed ise bunlar batıldır demişlerdir. İmamı Azam ise çünkü zimmilerin vasiyetlerinden muteber olan onlara göre Allah’a yakınlık olarak kabul edilen şeylerdir.
Dakika 1.35.02
Hakiki manasıyla Allah’a yakınlık işler değildir. Bu onlara göredir çünkü onlar esasen hakiki manasıyla Allah’a yakınlığa ehil kimseler değildir diyor İmamı Azam. Bu tamamen onlara göredir derken İmameyn ise onların yaptığı işlerinde açık seçik onlara göre de olsa batıldır demişlerdir. Matemlerde yemek pişirilmesini vasiyet etse o yemekten yolcuların ve ölene uzak olan kimselerin yemesi şartı ile sahih olur. Yine kabristan olarak vakfedilmiş bir arazide bir mescit veya bir okul inşa edilmesini vasiyet etmek, kendi yerine namaz kılacak veya oruç tutacak kimseye vasiyet etmek, bir Peygamber veli veya buna benzer kabir veya türbelerde asılmak üzere altın veya kandil yapılmasını vasiyet etmek. Çünkü böyle bir şey şarihin emrettiği yerden bir başka yerde kullanılarak malların zay edilmesidir. Mirasçılar istediklerini yaparlar. Bir malı onunla içecek kişilere şarap satın almak üzere vasiyet etmek haksız yere birisini öldürecek olana verilmesini vasiyet etmek de bunların başında gelmektedir. Yine ölümün den sonra ağıt eğlence kabir üzerinde kubbe dikilmesini vasiyet bunlar birer birer batıldır mirasçılara avdet eder. Kubbe ehil olmadığı halde üzerine kubbe yapılmasını vasiyet etmek birbirine bakmaları haram olanların bakıştıkları ve benzeri münkirlerin cereyan ettiği şekliyle bir mevlidin okunmasını vasiyet etmek kabirdeki soruların ve cevapların yazılıp kendisiyle birlikte kefeninde veya kabrinde bırakılmasını vasiyet etmek gibi şeylerde mâsiyet için yapılan vasiyetlerde örnektir. Malikiler kabri üzerinde okuyacak olan kimseye vasiyette bulunmayı caiz kabul ederler. Kiliseye vasiyette bulunmak harbilere silah vasiyet etmek meyhane müfsit birisine vasiyette bulunmak bunlar batıldır. Şafilerle Hanbeliler davul yahut eğlence, zurna, tambur ve ud vasiyet etmek büyü yıldız name saptırıcı bidatlere dair kitaplarda batıldır bunları Şafi ve Hanbeliler bunları dile getirdiler. Kabir üzere Kuran’ı kerim okumayı vasiyet etmekte sahihtir kabrinin yanında oturması ölüye dua edilmesi veya ölü lehine sevabın hâsıl olmasını niyet etmesi. Mâsiyete veya haram fiillere vasiyete örneklerden kabirler üzerine yapılan ve şer an izin verilmemiş nehy edilmiş şeyleri vasiyet etmek şer an izin verilmemiş olan bina ise bir karış fazlasıdır.
Dakika 1.40.17
Bir kilise yahut ateşperestlerin ateş mabedinin yapımı ya da imar edilmelerini yahut bunlara harcama yapılmasını vasiyet etmek bu gibi şeylere dair yapılan vasiyet batıldır. İstinsah edilmesini ilim ve Kuran’ı kerimin istinsah edilmesi sahihtir. Çünkü bu faydalı ve Allah’a yakınlaştırıcı bir iştir. Yine borca batmamış olması gerekir vasiyet eden kişi için. Yapacağını bir vasiyetten veya borçtan sonra buyuruyor ki; Nisa suresi ayet 12 üçte bir olabilir gerçi üçte birde çoktur ya buyurmuş peygamberimiz. Yine üçte bir olabilir gerçi üçte bir de çoktur ya buyuruyor peygamberimiz ki yani üçte biri vasiyet edenin vasiyeti üçte biri geçmemelidir geçerse varislerin iznine tabi olmaktadır. Vasiyetin hükümleri konusunda da dersimiz onlarla devam etmektedir. Hüküm fiile taalluk eden teklifi hüküm bir şeyin var olmasından sonra şeriatın onun hakkındaki hükmü lazım bağlayıcı olmayan bir akit olduğu üzerinde ittifak etmişlerdir. Rücu edebilir. Hz. Ömer R.A kişi vasiyetinde dilediği değişikliği yapabilir demiştir. Yine ibra olduktan kurtulduktan sonraki vasiyet. Onlara şunu bildir Müslümanların aleyhine olan şey onlarında aleyhinedir. Müslümanın lehine olan şey onlarında lehinedir. Bunu gayri Müslimler için zimmiler için söylüyor. Zimminin vasiyeti üçte biri sınırları içerisinde kalmak üzere caiz ve geçerlidir. Hanefi uleması zimmi Darul harpte bulunan bir harbi kişi için vasiyette bulunamaz. Müslümanların zararına bir şey yapamaz. Müslümanlarda onun zararına zaten bir şey yapmazlar yapmamaları gerekir. Harbiye yapılan vasiyet sahih değildir. Hanefi uleması müstemenin hükmü zimminin hükmü gibidir dediler. Yine mürtet kadının vasiyetleri sahih ve geçerlidir. Nitekim onun bütün tasarrufları da sahihtir. Çünkü onlara göre kadın Riddet sebebiyle öldürülmez bu Hanefilere göre böyledir. Hanefilere göre kadın Riddet ten dolayı öldürülmez mahkûm edilir. Kamu cihetlerine vasiyetin hükmü. Fukaha sahih olduğu üzerine ittifak etmişlerdir. Mescide vasiyet etmek herhangi bir şeyi vasiyet etmek caiz olmaz çünkü mescit mülk edilemez.
Dakika 1.45.13
İmamı Muhammed bin el Hasan bunu caiz kabul etmiştir fetva onun görüşüne göre verilmektedir. Yine süslenmesi için harcanamaz bu israftır. Allah yolunda kaydı ile vasiyet sahihtir. Mûsi Allah için vasiyet ediyorum diyecek olsa bu İmamı Muhammed’e göre sahih olur. Hac vasiyet etmek ittifakla sahihtir bir işlerindendir. Hanefiler yayan olarak hac etmesi şartı yoktur. Kendi beldesinden yetebilecek kadar mal muteber olur. Vekil yürüyerek hac yapsa ve masrafın kalanını kendisine ayırsa vasiyete muhalefet etmiş olur ve yapılan masrafı ödemesi gerekir dediler Hanefiler. Hacı yolda iken ölse ve vasiyet etse onun beldesinden binekli olarak hac yapılır. Tatavvu nafile haccı vasiyet etmek sahihtir. İmamı Azam nafile hac sadakadan daha faziletlidir demiştir. Yine zahir görülen görüşe göre tatavvu nafile hac vasiyet edilmesi sahihtir. Yine farz veya nafilede de durum bu şekildedir. Hac günlerinde teslim edilir. Vekilin ertelemek yetkisi vardır. Sadaka olarak verilmesini vasiyet etmek nafile hac vasiyet etmekten daha eftaldir. Nafile sadaka nafile hacdan daha faziletlidir. Yine bunun annesinin karnındaki yavruya vasiyet bununda sahih olduğunu yavrunun annesinin karnında var olduğunun bilinmesi şartı aranır. Karnındaki yavruya vasiyete gelince bu sahih olduğu üzerinde ittifak vardır. Karnındaki yavru ise miras aldığına göre buna vasiyette bulunmakta sahihtir. Malikilerin dışında kalan Cumhur göre karnında olduğunun sabit olması Malikiler böyle bir şart ön görmezler. Yine hamileliğin anlaşılması Hanefilere göre aşağıdaki şekiller ile izah edilmiştir. İki seneden daha kısa bir süre içerisinde doğum yapmış olursa kocası hayatta bulunuyorsa altı aydan daha kısa bir süre içersin de canlı olarak doğması şartı aranır itibaren altı aydan daha kısa bir süre içersin de canlı olarak doğması şartı aranır. Kocası ölmüş ise iki seneden daha kısa bir süre içerisinde çocuğun doğması Şafilerle Hanbeliler vasiyet tarihinden itibaren dört yıllık bir süre içersin de yavru vasiyetin tarihinden altı aylık bir süre içinde dünyaya gelecek olursa üç mezhebin ittifakı ile hamileliğin varlığına hükmedilir.
Dakika 1.50.13
Hanefi uleması iki sene içerisinde doğum halinde varlığına hükmedilir. Diğer iki mezhebe göre ayrılık tarihinden itibaren dört sene içersin de hükmedilir demişlerdir. Canlı dünyaya gelmesi Maliki, Şafi ve Hanbelilerin ittifakı vardır bu konuda. Hanefilerde ise bedeninin çoğunluğunun canlı olarak doğması yeterlidir. Var olması Şafi mezhebinin görüşüdür yani mûsi’nin tayin ettiği niteliğe sahip olarak var olması. Birden çok çocuk doğacak olursa vasiyet onların hepsinedir. Var olmayana vasiyet Malikiler hariç Cumhur’u ulema batıldır dediler var olmayana. Vasiyet bir temliktir vasiyet miras gibidir ve ölene ancak var olan kimse mirasçı olur vasiyette böyledir. Malikiler ise var olmayana vasiyeti caiz kabul ederler. Nitelik cinsiyet belirtmek sahih olduğu üzerinde ittifak olduğunu görüyoruz sayısı belli bir topluluğa vasiyet hakkında dediler bunları. Hanefilere göre miras alınmaz musâleh isim veya işaret ile tayin edilmiş ise vasiyetin yapıldığı vakit olarak tespit edilir. Nitelik veya tür ile tarif edilmiş ise mûsi’nin vefatı ile vasiyetin kapsamına girer. Müşterek vasiyetin dağıtılması keyfiyeti konusunda da hasredilmeyen sayılamayan bir topluluğa vasiyet konusu Hanefi uleması musâleh’in malum olması şarttır. Vasiyet ölüm esnasında bir temliktir. Hanefilerin İmamı Muhammed’in fetvaya esas olan yüz kişiden fazla olanlardır muhtaç olanlardır demişlerdir. Malikilere göre tayin edilmeyen bir topluluğa vasiyette bulunmakta sahihtir öbür imamlarında görüşüdür. Şafilerle Hanbeliler vasiyet sahihtir üç kişiye dağıtmak caizdir Şafilerde de. Hanbelilere göre sadece birine vermek dahi caizdir. Hanefiler vasiyet lafzından musâlehlerin ihtiyacından söz eden bir lafız var ise sayısı belli olmayan bir topluluğa vasiyeti caiz kabul ederler. Cumhur ise bunu mutlak olarak caiz kabul ederler. Kastedilen nedir konusunda komşular İmamı Azam’a göre bitişik kimseleri kast etmiş demektir. Ebu Yusuf ile Muhammed ona bitişik olanlarla olmayanlar. Yine İmamı Azam’ın görüşüyle Hanefilerce sahih kabul edilen görüştür. Malikiler vasiyet altı cihetten bitişik bütün komşuları kapsamını aldığı görüşünü ileri sürmüşlerdir.
Dakika1:55:10
Şafilerle Hanbeliler derki evin dört bir yanından kırk ‘ar evdir komşu. Sevgili Peygamberimiz’den gelen haber A.S.V komşu şöyle, şöyle ve şöyle kırk ‘ar evdir buyurduğunu İmamı Ahmet’in rivayet ettiğini görüyoruz. Hanbeliler ve Şafiler ezan sesini işiten kimselerdir buda mescidin komşuları. Mescide komşu olanın namazı ancak mescit de olur buyuran bir hadisi şeriftir bunun zayıf olduğunu söylemişlerdir. Âmâ kimseye ezanı işitiyor musun? Diye sorup onun evet demesi üzerine şanlı Peygamberimiz A.S.V o halde ezanın çağrısına uy buyurduğu rivayet ediliyor bunu da Müslim’in rivayet ettiğini görüyoruz. Bir kişi damatlarına hatenler vasiyet edecek olsa haten damat demek bu konuda kendisi tarafından mahrem olan bir kadın akrabasının eşidir. Kızlarının kız kardeşlerinin hala ve teyzenin kocaları gibi. Bizim Şam topraklarında meşhur olan adet sıhır kelimesinin hanımın babası hakkında haten damadın ise kızın kocası hakkında kullanılması şeklindeydi. Günümüzdeyse sıhır hısım kızın kocası hakkında ve haten damat kelimesi ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Eski devirlerdeki âlimlerin örfünde böyle bir vasiyet hanımı tarafından mahrem olan her bir akrabayı içine almaktadır. Burada bu konuda örfe itibar etmek gerekir demişlerdir. Akrabalar ve erham akraba başkası vasıtasıyla yakınlığı bulunan kimse demektir. Çoğulun asgari miktarı ise mirasta da olduğu gibi iki kişidir. Malikiler mûsi’nin mirasçı olmayan baba tarafından akrabaları kast edilir. Şafiler der ehil bir kişi ehline vasiyette bulunsa burada Şafilerin görüşlerinin Hanefiler gibi olduğunu görüyoruz ki İmamı Azam ehil kelimesi sadece hanıma tahsis edilir. Ehli ile geceleyin yola koyuldu. Kasas suresi ayet 29 Ehline burada durunuz dedi yine Taha suresi ayet 20 işte örfte bunu desteklemektedir. İmameyn ise nafakalarını karşılamak durumunda olduğu herkesi kapsamına alır demişlerdir. Biz onu ve ehlini yakınlarını hanımı müstesna kurtardık ise örfe itimat etmek daha uygundur. Araf suresi ayet 83 Neml suresi ayet 57
Dakika 2:00:15
Aile halkı alibeyt âl kişinin kendisine nispet edildiği kabiledir. Miras almayan bütün ataları bunun içine dâhildir. Kız tarafından çocukları kız kardeşlerin çocukları annenin yakınları ise bunun kapsamına girmez. Çocuk annesine değil babasına nispet edilir. Mezhep ise baba tarafından söz konusudur. Aleviler Hz. Ali’nin çocukları demek olan Alevilere vasiyette bulunduğu takdirde Hanefilere göre böyle bir vasiyet sahih olmaz çünkü Alevilerin sayılmasına imkân yoktur böyle bir ifadede ihtiyaç sahiplerine yapıldığını hissettiren bir deyimde bulunmamaktadır. Şafiler üç kişi arasında musâbih paylaştırılır. Hanbeliler ise çok kişi vasiyetin kapsamına alınır demişlerdir. Allah yolunda cihat eden gaziler ile hacca gidenlere ait olduğudur. Ulema Şafiler de tefsir, hadis, fıkıh, usulü fıkıh ve buna benzer şer’i ilimlere sahip olanlar girer. Kuran’ı kerim okutan edip, rüya tabircisi, doktor, mühendis muhasebeci ve buna benzer kimseler ise şer’i ilimlerin âlimlerin kapsamına girmezler. Kelam âlimleri de bu kapsama dâhil değildir. Şafilere göre ise her bir ilim ehlinden üç kişiye vasiyetten bir miktar verilmesi yeterlidir. Hanbelilerde bu niteliğe sahip olan herkesi vasiyet kapsamına alır. Ulemaya yapılan vasiyetin kapsamıyla ilgili idi bu açıklamalar. İnsanın geçirdiği aşamalar mürahik kelimesi ile ergenlik yaşına yaklaşmış çocuk tıfıl ile de henüz mümeyyiz olmayan çocuk kast edilir. Sabi, ğulam ve yafi kelimesi baliğ olmayan kişi hakkında kullanılır yetim kelimesi de böyledir. Hanefilere göre sayılarının belirli şartı aranır. Şaf ve feta buluğdan otuz yaşına kadardır. El Kehil ise otuzdan elli yaşına kadar olandır. Eş şeyh ise elli den yetmişe kadar olandır. Bundan sonra ömrün sonuna kadar ki dönem hakkındakiler için Elherim adı verilir. Evet, kıymetli ve muhterem izleyenler derslerimiz vesayetle ilgili devam etmektedir.
Dakika 2.04.30
v