Tefsir 221-01

221- Tefsir Ders 221 hayat veren nurun keşif notları

221- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 221

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

Kıymetli izleyenlerimiz,

Bu En’âm Sûresi’nin anlamını verdiğimiz özlü anlamını verdiğimiz âyetlerin kısa keşif notlarından da bu âyetler üzerinde size bazı hayat veren notlardan ve keşiflerden keşif notlarından bahsederek dersimiz devam etmektedir.

 

Hz. Abbâs’tan gelen rivâyette diyor bu sûrenin yani En’âm Sûresi’nin hepsi bir gecede nâzil oldu diyor. 70 bin melek diyor dikkat et ve bu sûreyi uğurladılar Cebrâil Aleyhisselâmın da yanında 50 bin melekle bu sûreyi Hz. Muhammed’e getirdiler diyor ve Peygamberimiz vahiy kâtiplerini çağırdı hepsini o gece yazdılar. İçinde 6 âyet müstesnâ diyor. Rivâyet eden bizim gerçek sağlam Râvîlerimiz. Şeytanlar bu sûre için toplandılar, hiçbir sûre için bu kadar toplanmadılar diyor. Cebrâil (AS.) emrinde 50 bin melekle düğün, bayram debdebesiyle getirdiler ve Peygamberimiz diyor ki; Benim göğsüme havuza su koyar gibi yerleştirdiler bana ve size öğle bir ikrâm ki yani bütün insanlığa geldi Kur’an-ı Kerim. Peygamberimiz bana ve size dediği siz dediği insanlığın tamamıdır. İnananlar bu fazileti kazandılar inanmayanlar kendilerini mahrûm ettiler. Sevgili Peygamberimiz bana ve size öyle bir ikrâm ki diyor bu Kur’an, bu sûre ebedî saptırmaz. Müşrik delilleri iptal edilmiş dönmediği vaadi diyor vardır bu sûre de diyor Kur’an-ı Kerimde olduğu gibi bu Sûre-i Celilede de diyor. Bu haberin kaynağında da Suyûtî bulunmaktadır. Melekler ufku kaplamışlardı, Efendimiz tesbih ediyor Allah’ı tesbih ediyor. Muhammed Bin Münkedir ve İbn-i Kesîr de yine haberin kaynağında bulunmaktadırlar.

Yine Mâide Sûresi’nin 3’üncü âyetinde ve 6’ncı âyetinde Yüce Rabbimiz Yüce Allah nimetini tamamladığını söyledi. Nimet tamamlandı İslam nimeti, dünyevî uhrevî nimetler tastamam şimdi görev bizde. Bizde kulluk görevimizi tamamlamaya çalışalım, kulluğumuzu yapalım. Bizde kulluk görevini kusursuz yapmaya çalışalım. Bizim her şeyimiz kusurdur yalnız gücümüz nispetinde yapınca Allah onu kabul ediyor gücümüzün yetmediğini teklif etmiyor da ondan. Yine lütfuyla kabul ediyor. Bu kulum gücünü kullandı diyor.

Sevgili dostum,

Mâide Sûresi’nin yine 6’ncı âyetinde abdest, gusül, teyemmümden, namazdan sonra bak ne diyor;

(لِيُطَهَّرَكُمْ وَلِيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ) diyor sizi temizlemek için İslam insanların içini, dışını temizler. İçine îmânı İslam’ın nurunu ne yapar? Parlatır, nurlandırır. Dışını temizler, içini temizler ve tevhîd nuruyla insanların, Müslümanların, mü’minlerin içi parlar.

Dakika 5:15

Kalp ve ruh dünyalarında tam bir tevhîd nuru kuşatmıştır iç dünyasını da, dış dünyasını da sizi temizlemek için diyor (وَلِيُتِمَّ نِعْمَتَهُ) nimetini de tamamlamak için (عَلَيْكُمْ) üzeriniz                      (لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ) umulur ki şükredersiniz. Şükür nedir? Gerçek îmân etmeli, İslam’ı iyi bilmeli, itaat etmeli, taatte bulunmalı, ilâhî emirlerin gereğini yerine getirmeli, isyân etmemeli. İşte şükür budur. Gerçek îmân ve Amel-i Sâlih’le Allah’a şükredilir. O sadece ya Rabbi şükür demek dilin sadece o anlık şükrüdür. İslam’ı tam bilip, tam yaşadığın zaman ruhunla, bedeninle, tüm varlığınla Allah’a şükretmiş olursun. Gücünü sana verilenleri Allah yolunda kullandığın zaman şükretmiş olursun yoksa sadece dilin şükretmiş olur. Hani kalbin nerede, ruhun nerede, bedenin şükürleri nerede? Îmân etmeden kul Allah’a şükretmiş olmaz. Amel-i Sâlih işlemeden de kul Allah’a şükretmiş olmaz. Bir defa şükrün en asgarisi gerçek îmân ve Ameli Salih’tir ve isyân da olmayacaktır. İşte o zaman şükür yolundasın sen âhirete ait nimetleri de tamamlamak için dünya nimetleri Cenab-ı Hak tamamen tamamlamış âhiret nimetlerini de tamamlayıp seni cennete almak istiyor. Cennette tas tamam ama cennete gir ki sana o nimetleri de Cenab-ı Hak ebedî nimetleri lütuf edeyim sana diyor. Kemâle ermenin gelişmenin seyrini içine alıyor. Kim? Bu Sûre-i Celile. Kemâle ereyim diyor musun? Kur’an-ı Kerim’e dikkat et! Bu sûre ’ye dikkat et! Gelişiyim, yükseleyim bunun seyri içinde olayım diyor musun? Bu sûre ‘ye ve Kur’an-ı Kerime dikkat et, İslam’ı iyi anla, iyi kavra! Her son bir başlangıçtır unutma! Her son bir başlangıçtır unutma! Yaratan yarattığına, mülk ve saltanatına hâkimdir. Allah’ın ezel de ebette, gökler de ve yer de hâkim olmadığı ne zerre ne kürre vardır. Hepsine Allah hâkimdir, mutlak hükümdardır çünkü. Kudretinin ulaşmayacağı bir yer olmaz, kuşatmadığı bir yer olmaz, ilminin ulaşmadığı bir yer olmaz. İlmiyle her şeyi ne yapmıştır? Kuşatmıştır kudretiyle her şeye hâkimdir. Her şeyin içine dışına hâkimdir O öyle yüce bir kudretin sahibidir. Her şeyi bilendir, ilmiyle de kuşatandır. Dilediğini rahmetiyle kuşatıyor, dilediğini de hışımla kahrı gazâbıyla kuşatıyor. Aklını başına al! Beş sûre de ve bu beş sûrenin başında (الْحَمْدُ للّهِ) bulunmaktadır. İşte dikkat et buna da! Bunlardan biri bu Sûre-i Celile biri Fâtihâ’yı Şerif, biri Kehf Sûresi, biri Sebe Sûresi, öbürü de Fâtır Sûresi’dir. (الْحَمْدُ للّهِ)

Dakika 10:00

Dikkat et! Hamd övme, övülmelerin tamamı, bütün yüce övgülerin hepsi Allah’a aittir. Allah’ın övmediğinde zerre kadar hayır ve değer yoktur. Allah’ın övdüğü kul ol.  Hz. Muhammed’i Kur’an da Allah övüyor. Onun için adı nedir? Muhammed’in bir adı Ahmet, bir adı Hamît, bir adı Mahmut’tur, Muhammed Mustafa’dır. Bu ismi Allah vermiştir Allah övdüğü kuldur. Makâm-ı Mahmûd cennetin en üst makamı, Arş’ı Âlâ’nın merkezi Muhammed’in makamıdır. Allah ise zamandan mekândan münezzehtir, Arş’ı da istilâ etmiştir. Hükümranlığının kuşatmadığı hâkim olmadığı ezel ve ebet yoktur, her şeye hâkimdir. Onun için halk (خلق) ve (جعل) Ceâl yaratmada O’na aittir. Tekvini, takdir, kader, tesfiye O’nun yaratmasıdır. Ve gökleri yeri O’nun yarattığı gibi, (جعل) Ceâl ise kılmak nisfî ve izâfîdir. (جعل) Ceâl yapmak mesela nur ve karanlık gibi 2’nci derecede de dolaylı bir var ediştir(جعل) Ceâl. Onun için bunların tamamı yine O’na aittir. Şöyle bir bak Hilkat nedir? Yaratılıştır. Fıtrat nedir? İşte o yaratılışın içine koyduğu tabiata da fıtrat deniyor. Hilkat yaratılış fıtratta senin o yaratılış, tabiatın bu tabiat hilkatin yaratılışın içinde bulunmaktadır. Onun için bunları da iyi kavra. Senin fıtratın İslam fıtratıdır. Allah senin içine hilkatini yaratılışını yarattığı zaman sana İslam fıtratını onu tabiat olarak içine İslam’ı koymuş idi. Sonradan bunu bozanlar kendi bozdular. İslam fıtratını İslam’la geliştirip yükseltemeyenler kendi fıtratını tabiatını bozdular. Küfre, şirke, nifâka çevirdiler ve kendilerine yazık ettiler. Aslî yokluk ise zulümât önce meleklerden önce nur tekil ama zulümât çoğul tevhitle ilgili… Bakın, dikkat et! Hüsnü tekâbül güzel kabul ediş küfür bunlar aslında aslî değildir küfür îmân aslî idi insanlar îmânın karşısına küfrü kendileri kazandılar, uydurdular. İlim esas idi. İnsanlar cehâleti seçtiler tabii seçenler. Hayr aslî idi Allah’ın rahmeti ve merhameti, sevgisi aslî idi, sevinç aslî idi şer’i insanlar kendileri uydurdular. Onun için bakın, aslî olandan insanlar sapınca ne oldu? Kendi uydurdukları, kendi kazandıkları kötülüğün içine kendileri boğuldular helâk oldular. Küfür bunlardan, cehâlet bunlardan, şer bunlardan, keder üzüntü adına ne varsa insanların kendi kötü kazancı olarak ortaya çıkmıştır bunlar aslî değildi.

Dakika 15:00

Bunlar tâlî idi. İnsanlar aslî olanı bıraktılar da tâlî bir kötü kazanç peşine düştüler. İşte şimdi îmânın karşısına küfür, ilmin karşısına cehâlet, hayrın karşısına şer, sevincin mutluluğun karşısına üzüntü kederle çıktılar. Îmânı, göğsünde Kur’an’ı Yüce Allah’ın yarattığı gerçek o hilkati ve fıtratını bozanlar Allah’ın geliştir diye sunduğu reçeteyi uygulamayanlar İslam’la geliştirmeyenler kendilerini işte kötü kazancın peşine düştüler. Îmânı bırakan küfre saplandı. İslam’ın ilimlerini bırakanlar cehâlete saplandılar. İslam tamamen hayırdır bunu bırakanlar şerre saplandılar. İslam tamamen mutluluk, sevinç ve sevgiydi keder ve üzüntüye, nefrete saplandılar. Yazık etmediler mi? Çok yazık ettiler. Peki, şuanda dünyada yaşayanlara bir fırsat var nedir o? Yüce Allah’ın ortaya koyduğu bu aslî yüce değerlerle donamaktır Müslüman olmaktır. İyi bir Müslüman olmak uydurukça Müslüman da olunmaz. Müslüman görünüp başka türlü yaşanmaz. İçin dışın Müslüman olacak, için dışın Kur’an olacak, için dışın Muhammedî, Kurânî ahlâk olacak, için dışın merhamet olacak, için dışın sevgiyle dolup taşacak İslam bu zaten. Benim beklediğimden daha güzel ben bu kadarını söyleyebiliyorum. Bâtılın belini kıran kesin deliller parlak hüccetler gelmiştir. Kur’an-ı Kerim’le bu En’âm Sûresi ile aklını başına al çare ortada! Merhamet etmeyi Yüce Allah kendine farz kıldı. İslam ile Allah merhametini ne yaptı? Âlemlere tecellî ettirdi Muhammed’le, Kur’an’la, İslam’la bütün âlemlere Allah’ın en büyük lütfu lütuflarından en büyük lütuflarından İslam Allah’ın lütfunun tecellîsidir. Mecâzî mütearef meşhur mecâz her konuda Yüce Allah şahittir. İslam’ın doğruluğuna, Muhammed’in hak Peygamberliğine, Kur’an-ı Kerim’in hak Allah kitâbı olduğuna Allah’ın kendisi şahittir. Öbürlerinin şahitliği olsa da olur olmasa da olur. Öbürlerinin şahitliği kendine fayda verir. Kelime-i Şehâdet getirenler doğru îmân edenlerin îmânı şehâdeti kendilerini kurtarır, Hakk’ı itiraf etmiş kabul etmiş olurlar. Îmânın gereği bu şehâdet ama bütün âlem inkâr etse Allah’ın şahitliği yetmez mi? Bütün âlemin inkâr etmesi İslam’a zarar vermez. Bütün âlemin îmân etmesi de Allah’a bir kâr sağlamaz. Herkesin kârı kendine zararı da kendine…

(لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ)  onun için dostlarımız şöyle bir idrâkimizi çalıştıralım. İdrâk şuurun nurudur ve görme idrakte bunların hepsi toplanır maddî ve manevî bir nurdur. İşte idrâk gerçek Kur’an-ı Kerim’i iyi anlamalıdır.

Dakika 20:05

Bu Kur’an-ı Kerim İslam maddî manevî insanoğluna tam bir nurdur. Hayat veren nurdur. Objektif, âfâkî, nesnel şimdi bunlara bir bak şöyle İslam’ın her şeyi hakîkattir. Enfüsî âlemde de, âfâkî âlemde de İslam’ın sübjektifleri ve objektifleri de hakîkattir. Mesela ruh dünyan var ruhun hakîkattir, akıl hakîkattir. Kur’an-ı Kerim’in ortaya koyduğu gaybla ilgili ne varsa hakîkattir. Onun için şu kâinatın varlığı nasıl hakîkat ise bu kâinatın içindeki mânâ onu yaratan yüce kudretin hakîkatli onlardan daha önce hakîkattir daha da hakîkattir. Bu gerçeği bakın anlayamayan mahlûkatı ilâhlaştıranlar Yezdan, Ehremen, hayr ilâhı, şer ilâhı diye karanlığı, Nur-u İlâhî diye mahlûka tapanlar mahlûku ilâhlaştıranlar ne kadar yanılmışlar. Adam Nur’a tapıyor Nur’u yaratan Allah, karanlığı yaratan Allah şerre şer ilâhı diye şerre tapıyor. Hayr ilâhı diye bir başkasına tapıyor ve bunlara isim koymuş işte Yezdan Ehremen diyor, Hayr ilâhı, şer ilâhı diyor, karanlığı ve Nur’u ilâhlaştırmış bunlara tapıyor. Küfür bunlar birer, birer küfürdür. Hiçbir mahlûka tapılmaz Allah birdir. Yaratan dururken, mahlûka yaratılmışa tapılır mı? Bu mahlûkat kime taparsan tap. Mahlûka tapan kişi küfürde, şirktedir ve tam bir utanmazlıktır bu. Allah’tan utanmıyor musun sen mahlûka taparken? O mahlûku Cenab-ı Hak kendi yaratmış yaratanı bırakıyorsun da ne kadar kıymetli kul olursa olsun, kim olursa olsun mahlûka tapılmaz. Şirktir, putperestliktir bunun başka bir anlamı da yoktur. Sağır kör eder diyor. Mühürlerse geri verecek var mı? Şimdi sen mahlûka tapıyorsun Allah sana kulak vermiş seni sağır etse sana ikinci kulak verecek var mı? Yok. Sana göz vermiş kör etse göz verecek biri var mı? Yok. Peki, mühürlerse sana o mührü açacak geri verecek kimse var mı? Ruhunu mühürledi, ruhu o yarattı, ruh yaratacak biri var mı? Yok. Sinek yaratacak biri var mı? Yok. Karınca yaratacak var mı? Yok. Neden mahlûka tapıyorsun öyleyse? Yapma bunu bundan vazgeç! Allah’ı tanı Hâlikı, Allah’ı tanıyamayanlar mahlûka tapınanlardır. Bunun başka ifadesine gerek yoktur. Allah’la tanış Allah’la! Allah’la (C.C) tanışmak için Muhammed’i ve Kur’an’ı tanıman gerekiyor. Muhammed Mustafa (S.A.V) iyi tanı Allah’la seni tanıştırsın.

Dakika 25:00

Kur’an-ı Kerim’i iyi tanı Allah’ın kitâbı sana Allah’ı tanıtsın. Mahlûka tapmazsın o zaman. Ey insanoğlu! Seni Allah halîfe olarak yarattı, seni çamurdan yarattı. Çamur bitki, hayvânî gıdalar, insan ve sülale, bir damla su dikkat et! Sen ne hâldeydin ne hâle yaratıldın? Nasıl yaratıldın? Fahrettin Râzî gibi değerli bizim müfessirlerimizden bazıları ve Fahrettin Râzî ne diyor; İnsan meni ile hayız kanından yaratıldı. Bunlar kandan kanda diyor gıdalardan, gıdalarda hayvansal gıdalar ve bitkisel gıdalardır diyor. Sûret ve sireti, ruh ve bedeni, organ ve sistemleri vesâire bunlar kendiliğinden olamaz bunların hem aslını yaratan yoktan yaratan Allah birde ona üreme sistemini yaratan yine Yüce Allah’ın kendisidir diyor ve doğru söylüyor.

Onun için jenerasyon, spontane, kendiliğinden doğma, sebepsiz, illetsiz yani hudus oluş mümkün değildir bâtıldır. Yani kendiliğinden yaratıcı olmadan hiçbir mahlûk olmaz. Her mahlûkun aslını yaratan, yoktan yaratan Hâlik Teâlâ’dır, Allah’tır ve ondan sonra o mahlûkata üreme sistemini yaratan da odur. Onun için jenerasyon, spontane gibi kendiliğinden doğma, sebepsiz, illetsiz bir şeyin olması mümkün değildir. Buna dikkat et! Hangi mahlûku görürsen önce Hâlikı iyi tanı, iyi hatırla! Yine İmâm Râzî diyor ki bu sûre bir defada inmiş, 70000 melek uğurlamış tevhîd, adâlet, nübüvvet, âhiretle ilgili deliller vardır bâtılla mücâdele eder bu sûre diyor. Yani En’âm Sûresine diyor. Zaten sırayla Kur’an-ı Kerim’in başından En’am Sûresine geldik hayat veren nur sana ışık saçmaya, aydınlatmaya, seni ebedî mutlu kılmaya devam ediyor. Çağırıyor Kur’an-ı Kerim hayat veren nura çağırıyor, yani Allah’a çağırıyor.

İlk insanı, ilk meninin yaratılışını bir düşün. Tahlil analizle fennî teorileri de şöyle bir bak! Fennî teoriler selule bir hücreye dayanır. Gâyet küçük, yuvarlak, uzun hücrelerle diyor ince sanatla dokunmuştur. Âdem’in sırtından çıkan zerreciklere şöyle bir bak! Bütün insanlar Âdem ve Havvâ’dan ürediler. Onları da Allah ilk insanı da yoktan yarattı. Şöyle mikroskopla muayene edilebilen şöyle bir duruma bak! Hücre hücreden doğar ve gıdalanır hava, su ve diğerleri de. Canlı beden meydana gelir.

Dakika 30:00

Dikkat et! Hücre hücreden doğar gıdalanır bunun içeriğinde hava, su ve diğerleri bulunur. Canlı beden meydana gelir. Bunlar hâkim, “Yüce Kudretin” şahididir “Yüce Kudret” yaratmıştır bunu. Bu yaratılmışlar yüce kudrete şahitlik yapar. Bütün âlem, her canlı Allah’ın kudretinin şâhidi ve delilleridir. Unutma, yanılma, yanıltanlar olabilir, yanılma! Yine

İbn-i Abbas’tan (R.A)  gelen bir rivâyette de Mekke de diyor bir sûre toptan indi. Etrafından 70000 melek yüksek sesle diyor tesbih ediyordu diyor. Bu sûreyi bakın melekler yüksek sesle diyor tesbih ederek uğurladılar ve Cebrâil (AS.) 50000 melekle diyor getirdi Muhammed’in kalbine havuzun içine su konur gibi benim göğsüme yerleştirildi diyor Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa.

Yine fenciler hayat canlılık hücreye, tohuma dönücüdür diyorlar. Mesela “Pastör” yani bir sülaledir, soydur diyorlar. Hücre sonradan olmadır. Organik kimya ve ilmi ensac yani doku bilim bu konuda hayli bilgi ortaya koymuştur, hayli bilgi vardır. Ayıklama ıstıfa kânûnu ile ilâhî hikmet sahasına geçmektedir.

Dersimiz hayat veren nurun dersleri olarak İnşâ’Allah keşif notlarıyla dersimiz devam edecektir. Cenab-ı Hak hayat bulan, ebedî mutlu olan kullarından eylesin, içi dışı nur olanlardan eylesin. Her sözü, her işi hak ve nur olan kullar zümresine ilhâk eylesin ve Peygamberlerle, Sıddıklarla, Şehitlerle, Sâlihlerle beraber olmayı nasîb eylesin.

Dakika 33:17

 

 

 

(Visited 68 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}