Tefsir 261-01

261- Tefsir Ders 261 hayat veren nurun keşif notları

261- Kur’an-ı Kerim Tefsîr Dersi 261

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

(En’âm Sûresi 108’inci Âyet-i Kerime’den 123’üncü Âyet-i Kerime’ler)

 

وَلاَ تَسُبُّواْ الَّذِينَ يَدْعُونَ مِن دُونِ اللّهِ فَيَسُبُّواْ اللّهَ عَدْوًا بِغَيْرِ عِلْمٍ كَذَلِكَ زَيَّنَّا لِكُلِّ أُمَّةٍ عَمَلَهُمْ ثُمَّ إِلَى رَبِّهِم مَّرْجِعُهُمْ فَيُنَبِّئُهُم بِمَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ ﴿١٠٨﴾

 

Onların Allah’tan başka yalvardıklarına sövmeyin ki, onlarda bilmeyerek sınırı aşıp Allah’a sövmesinler. Biz, her ümmete yaptıkları işi böyle süslü gösterdik. Sonunda dönüşleri Rab’larınadır. O, onlara ne yaptıklarını haber verir.

Kıymetli dostlarım, adam taşa, ağaca, toprağa tapar şuna, buna tapar. Allah’tan başka neye taparsa tapsın onun taptıklarına sen sövdüğün zaman o da tutar cehâletinden dolayı ne yapar? Tutar Yüce Allah’a senin tanrına der, senin Allah’ına der, senin dini der, senin Kitâbına diye o da küfreder. Onun bu küfretmesine sen sebep olma diyor. Sakın siz kimsenin tanrılarına sövmeyin çünkü onlar kendi putlarına tapar, uydurdukları yaratılmışa tapar. Sen onun tanrısına sövdüğün zaman o da tutar senin İlâh’ına, Rabbine söver ki, o zaman Allah’a sövmüş olur. İşte hak mâbûd olan Yüce Allah’a sövmüş olur ki, buna da siz sebep olmayınız diyor Cenab-ı Hak. Onlara yanlışlarını Kur’an ile anlatınız, Kur’an-ı Kerim’i, İslam’ı doğru anlatınız. Söverek küfrederek yanlışın karşısına yanlışla çıkmayınız. Çünkü kirli olan şeyler başka kirli olan şeylerle temizlenmez. İslam hak ve paktır, nurdur ve hakîkattir. İslam’ın nurunu onların şirkin karanlıklarına, onların cehâlet karanlıklarına İslam’ın aydınlığını İslam’ın ışığını tut. İnanırsa inanır yoksa kendisi kendi bilir. Cenab-ı Hak böyle buyuruyor. “Biz her ümmete yaptıkları işi böyle süslü gösterdik sonun da dönüşleri Rablarınadır. O onlara ne yaptıklarını haber verir.” Cenab-ı Hak ortaya hem hakîkati koymuştur. Hakîkat gerçek süslüdür hakîkattir. Çünkü bütün güzellikler hakîkatte, İslam’dadır, Kur’an’dadır. Fakat insanlar kendi yaptığı işlerin yanlış mı, doğru mu olduğunu gözetlemeden kendi yaptığını puta tapmasını da süslü görür. O ne zamanki onun süsünü, putu, şirki iyi görmeye başlamış o ona o süslenmiştir. Artık en kötüyü en iyi görmeye başlar ve kişi bu da hakîkati kabul etmediğinin karşılığında sapmasıdır, aldanmasıdır. Delâlet gözünde süslenmiş olur. Şeytan durmadan sahte cilâ çalar küfrün üzerine küfrü, şirki, nifâkı şeytan süsler ve insanoğlu o sahte cilâya gider. Aslî güzellikleri bırakır. Bu küfrün şiârı iblîsin ona arkadaş olmasıdır ve nefsinin iblîsinin burada yardımıyla delâlete gider çünkü Hakk’ı kabul etmediğindendir.

Dakika 5:00

Îmânlı insanlar, irfânlı insanlar hak ve hakîkati tanıyanlar ise sahteyi yanlışı bilirler, hakkı bâtıldan ayırırlar. Onlar güzele güzel derler, hakîkate hakîkat derler. Delâlete hiçbir zaman hakîkat demezler, hiçbir harama helâl demezler, hiçbir helâle de haram diyemezler. Çünkü artık onlar hakîkati keşfeden gerçek kâşiflerdir. Kalplerinde, ruhlarında basîret nuru oluşmuş ve parlamıştır. Bunun da süsü gerçektir, hakîkattir. Çünkü herkesin kazandığının karşılığı verilmektedir. Herkes özgür ve hür bırakılmıştır. Burayı unutma! Burayı unutursan bu sefer kaderine isyân etmeye, Allah’a isyân etmeye, küfrünü arttırmaya yine başlarsın. İmtihan meydanında olduğunu unutma!

وَأَقْسَمُواْ بِاللّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ لَئِن جَاءتْهُمْ آيَةٌ لَّيُؤْمِنُنَّ بِهَا قُلْ إِنَّمَا الآيَاتُ عِندَ اللّهِ وَمَا يُشْعِرُكُمْ أَنَّهَا إِذَا جَاءتْ لاَ يُؤْمِنُونَ ﴿١٠٩﴾

وَنُقَلِّبُ أَفْئِدَتَهُمْ وَأَبْصَارَهُمْ كَمَا لَمْ يُؤْمِنُواْ بِهِ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَنَذَرُهُمْ فِي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ ﴿١١٠﴾

Müşrikler, kendilerine bir mûcize gelirse ona mutlaka îmân edeceklerine dâir en ağır yeminleriyle Allah’a yemin ettiler. De ki: “Mûcizeler ancak Allah katındadır.” Onlara mûcizeler geldiğinde de îmân etmeyeceklerini siz nereden bileceksiniz? Biz onların kalplerini ve gözlerini çeviririz de, onlar, ilkin îmân etmedikleri gibi, yine de îmân etmezler. Bizde onları taşkınlıkları içerisinde kör ve şaşkın bırakırız.

Burada da inkâra karşı, şirke karşı kişi inkâra, şirke saplandığı zaman burada ısrar ettiği zaman, mûcizeleri de inkâr etmeye devam ettiği zaman Cenab-ı Hak bunun karşılığında ne yapıyor? Onların kalpleri tamamen dönüyor bozuluyor. Öyle diyor, biz onların kalplerini, gözlerini çeviririz de onlar, ilkin îmân etmedikleri gibi, yine de îmân etmezler. O ilkin îmân etmemeleri var ya küfre saplanmaları işte o orada ki küfür şirk Allah’a olan iftirâ onların kalbini, kalbinin batırılmasına sebep olmaktadır. Yani kendileri sebep oluyor bu işe, o kendi sebep ve kazanımlarını da karşılığında Cenab-ı Hak ne yapıyor? Kalplerini ve gözlerini çeviririz diyor. Ondan sonra artık îmân etmemeye küfür de ısrar etmeye devam ediyorlar. Biz onları taşkınlıkları içerisinde kör ve şaşkın bırakırız. Artık şirke bir insan saplandığı zaman ne yapıyor? Taşkınlıktan taşkınlığa, azgınlıktan azgınlığa, kötülükten kötülüğe sürüklenip gidiyor. Yani battıkça batıyor gittikçe cehenneme doğru gidiyor ve şaştıkça şaşıyor. Ne yaptığını bilmez hâle geliyor. Çünkü Allah inkâr edilmez. Allah hak ve gerçek hak mâbûddur. Âlemler de ne varsa mahlûktan önce Hâlikı görebilmeli, onun varlığını iyiden iyiye sezebilmelidir.

Dakika 10:05

Hâlik olmazsa mahlûk olmaz ki bir yerde, kâinatta, yerde, gökte, zerre de, kürre de ne görürsen önce Hâlikı görmüş olman gerekiyor. Çünkü yaratan olmadan yaratılmış mahlûk olmaz. Hâlik var önce var mahlûk O’nun yaratmasıyla var. Onun için ilk bakacağın hak ve hakîkat Allah’ın varlığını basiretinle, kalbinle, îmânınla O’nu görebilmektir. Varlığını yakînen sezmek hak bilgiye ulaşmak gerçek îmânın kalbe yerleşmesidir. Yerde, gökte inkâra sebep yoktur. Her şey îmâna sebep ve vesiledir. Ama inkâra hiçbir zaman sebep vesile yoktur. Bunun için yerde gökte ki bütün varlıklar Allah’ın yüce kudretinin birer, birer delilidir. Birer, birer âyet ve mûcizedir. Birer, birer bunlar yüce kânûndur. Yüce yaratan olmadan bu yaratılmışların var olması mümkün değildir.

وَلَوْ أَنَّنَا نَزَّلْنَا إِلَيْهِمُ الْمَلآئِكَةَ وَكَلَّمَهُمُ الْمَوْتَى وَحَشَرْنَا عَلَيْهِمْ كُلَّ شَيْءٍ قُبُلاً مَّا كَانُواْ لِيُؤْمِنُواْ إِلاَّ أَن يَشَاء اللّهُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ يَجْهَلُونَ ﴿١١١﴾     

Eğer biz onlara melekleri gönderseydik, melekleri indirseydik, ölülerde kendileriyle konuşsaydı ve her şeyi toplayıp karşılarına getirseydik, Allah’ın diledikleri hâriç yine de inanacak değillerdi. Fakat çokları bunu bilmezler diyor.

İnsanların öyleleri var ki içi kalbini küfre kilitliyor îmân îmâna ebedî açmak istemiyor. Küfür çıkamıyor îmân giremiyor. Böyle kalpler var diyor Cenab-ı Hak bunları biz biliriz ama siz bilemezsiniz diyor. Allah’ın hidâyet ettiği insanlar hâriç bu tür insanların hiç birinin îmâna gelme şansı yoktur. Onun için Cenab-ı Hak ne diyor; Melekleri indirseydik bak, Allah diyor bunu ölülerde kendileriyle konuşsaydı ve her şeyi toplayıp karşılarına getirseydik, Allah’ın diledikleri hâriç yine de inanacak değillerdi diyor. Fakat çokları bunu bilmezler diyor. İnsanoğlunun küfürde ne kadar ısrar ettiğini, cehenneme nasıl hazırlandığını, Allah’ı ve cenneti Allah’ın ebedî lütuflarını nasıl inkâr ettiğini, görmemezlikten geldiğini küfre nasıl saplandığına bir bak. Ey Müslüman kardeşim, ey insanoğlu! Allah’a kalbini uzat, Allah’tan hidâyet iste, aklını kullan, aklınla kalbini Yüce Allah’a yönelt ve Allah’tan hidâyet dilen. Allah’a dilenci ol hidâyet dilen. Para dileneceğim, dünyaya aldanacağım, nefsime kul olacağım diye hidâyetten mahrum kalma. Başkalarından dilenip de Allah’a sırt dönme. Dileneceğin tek varlık Yüce Allah’tır. Kalbini uzat, aklının tümünü kullan, Rabbinden dilen. Ya Rabbi! Bana gerçek îmânı lütfeyle, hidâyet eyle, Sırât-ı Müstekîmine beni sevk eyle, Muhammed’e tâbî olmayı nasîb eyle, Allah’ım! En iyi bir Müslüman olmayı nasîb eyle diye gece gündüz alnını secdeye koy Allah’tan hidâyet iste. O’nun hidâyetini, O’nun refikini iste, O’nun merhametini iste, O’nun rahmetini iste, O’nun lütuflarını keremlerini iste, iste iste hep O’ndan iste, başkasından dilenme, Allah’ın tam kapısından rahmet kapısından dergâhı izzetinden hiç ayrılma bunu da unutma!

Dakika 15:40

Çünkü biz Allah’ın kullarıyız Azze ve Celle. O Subhân, o Rahmân, o Rahim… Böyle bir yüceye karşı inkâr etmek demek ebediyyû’l-ebed helâk olmak demektir. Ne O’nu ne O’nun emir ve kânûnlarını ne Peygamberini ne O’nun Kanun-î Esâsî’yesi olan Kur’an-ı Kerim’i İslam’ın bütün değerlerini sakın içinden bir tanesini bile inkâr etme. Zerre kadar bir harama helâl deme! Zerre kadar bir helâle de haram deme! Bunlar Allah’ın sahasıdır o sahaya girme eğer orada o inkârınla oraya girersen, isyânın ile girersen yandın. Bunu ben yine nefsime söylerken bütün insanlık benim neyimdir? Âdemin çocuklarıyız hepimiz Allah’ın kullarıyız. Bunu kendime, nefsime söylerken size de hatırlatmak boynumun borcu olduğu için söylüyorum söylediğim sözler kendi sözüm değil Allah’ın kelâmı. Çünkü Allah’ın kelamını okumaya, öğrenmeye, onun tekliflerini seve seve yerine getirmeye mecbur değil miyiz? Azîz dostum! Postacı bir kâğıt getiriyor kapıdan veriyor peki, açıp da bakmıyor musun? Bu postacı nereden getirmiş kâğıt resmi veya gayrı resmi açıp bakmıyor musun? Gereğini yapmıyor musun? Kur’an-ı Kerim Allahtan geldi Muhammed’e, Muhammed’de (A.S.V) insanlığa bunu duyurdu. Kur’an-ı Kerim, İslam Allah’ın kullarının tamamına teklifidir. Allah’ın bunlar hükümleridir, teklifidir. Sen şimdi postacının getirdiği kâğıda bakıp da Allahtan gelene demek sırt döneceksin öyle mi? Göz yumacaksın öyle mi? Kulak tıkayacaksın öyle mi? Birde tutup inkâr edeceksin, şirke saplanacaksın başka tanrı arayacaksın öyle mi? Artık atlara, kurtlara, atalara, ecdâda, lidere, öndere, şuna buna tapacaksın öyle mi? Natürist, animist olacaksın öyle mi? Felsefe arayacaksın sapmaya, bağlanmaya öyle mi? Yapma! Allah’tan gelene bir bak, o gerçekleri öğren o zaman dünyada ne kadar doğrular varsa alırsın yanlışları alır atarsın. Her yanlış atılmalıdır her doğru alınmalıdır. İslam bütün doğruların bizzat kendisidir.

وَكَذَلِكَ جَعَلْنَا لِكُلِّ نِبِيٍّ عَدُوًّا شَيَاطِينَ الإِنسِ وَالْجِنِّ يُوحِي بَعْضُهُمْ إِلَى بَعْضٍ زُخْرُفَ الْقَوْلِ غُرُورًا وَلَوْ شَاء رَبُّكَ مَا فَعَلُوهُ فَذَرْهُمْ وَمَا يَفْتَرُونَ ﴿١١٢﴾

وَلِتَصْغَى إِلَيْهِ أَفْئِدَةُ الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِالآخِرَةِ وَلِيَرْضَوْهُ وَلِيَقْتَرِفُواْ مَا هُم مُّقْتَرِفُونَ ﴿١١٣﴾

Yüce Rab bak ne diyor âlemlerin Rabbisi bizim de Rabbimiz olan Allah Azze ve Celle ve Tekaddes Hazretleri diyor ki; Biz böylece, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bu da imtihanın başka şekli… Dikkat et! Biz böylece her Peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık diyor Yüce Allah. Dikkat et! Peygamberin karşısında düşmanı var. Kim? İnsan ve cin şeytanları…

Dakika 20:57

İnsanın yanlış yolda giden hepsi şeytandır. Yanlışı kabul eden şirki, küfrü kabul eden, Allah’a isyân eden, ilâhî yüce değerleri kabul etmeyen insan türleri cinsleri vardır. Bunlar insan şeytanlarıdır birde cin şeytanları vardır. Hayvandan şeytanlarda vardır. Onun için bunları diyor Cenab-ı Hak, insan ve cin şeytanlarını biz diyor her Peygambere düşman yaptık diyor. Bak Peygambere düşman olan bu şeytanlar o Peygambere îmân eden Müslüman mü’minlere de düşman oluyorlar. Peki, onların yardımcıları şeytanlar Peygamberin ve Peygamberin getirdiği İslam’ın bütün emir ve kurallarına îmân eden Peygamberle beraber olan bu îmân toplumunun yardımcısı kim? Allah ve melekler ve diğer inanmış tüm müminler, Allah’ın dilediği her şey. Çünkü Allah’ın yardımı yetmez mi? Hiç olmazsa Allah her şeye kadir değil mi? Şeytanlardan yana ol nefsinden yana ol şirkten, küfürden yana ol Allaha karşı koy. Peki, şeytanlar bir araya gelse Allah’a kimsenin gücü yeter mi? Yetmez. Neden şeytanlardan yana oluyorsun da Peygamberi onun elindeki Allah’ın Kitâbını ortaya koyduğu hak ilâhî kânûnları nasıl bırakabiliriz? O ilâhî emirleri nasıl yok sayabiliriz? Kendimizi mahvederiz sadece Allah’ı kimse Allaha zarar veremez. Allah Azîzdir mağlup olmayan ezelî ebedî gâlip olan izzetin sahibidir. Allah’la beraber olan peygamberler mağlup olur mu, mü’minler mağlup olur mu Müslümanlar gerçek Müslümanlar? Her peygambere inanan kendi çağında onlar Müslüman idi. Onun için Allah mağlup olmaz. Cenab-ı Hak bu hayatta bakın bunu da böyle yapmasının hikmeti yine imtihan içindir. Doğrunun karşısında yanlış olmasaydı imtihan olur muydu? Îmânın karşısında küfür olmasaydı imtihan olur muydu? Hayrın karşısında şer olmasaydı imtihan olur muydu? Cenab-ı Hak her şeyi zıtlarıyla yaratmış bir tek kendisinin eşi benzeri yok. Kendisinin ne zıttı olur, ne eşi olur, ne benzeri, ne şerik, ne veziri olur. Onun için Allahtan başka ne varsa Yüce Allah zıtlarıyla yaratmış bu tam bir imtihan içindir bir, ikincisi de Allah bunu hikmetlerle doldurmuştur. Bak gece ile gündüzde birbirine nedir? Karşıttır birbirinin zıttıdır. Yerle göğe bak, dünyayla âhirete bak, cennetle cehenneme bak, şöyle bir bak elektriğin dahi negatif ve pozitifine bir bak. Yine dişi ve erkeklere şöyle bir bak. Cenab-ı Hak yaratmanın her türlüsünü biliyor birde öyle hikmetlerle doldurmuş ki ortamı ve imtihan ortamını da öyle hazırlamış ki, önce aklı ve kalemi Muhammedi nuru yaratmış. Ve insanoğlunu donatmış kuvvetlerle, kabiliyetlerle, hilkat, fıtrat ve tabiatıyla donatmış ve İslam ile de onu kemale zirveye çıkartmak için ortaya kendi fıtratın dini olan İslam’ı ortaya koymuş.

Dakika 25:50

Sen bunca ulvî yüce değerleri bırak küfre saplan İslam’ı yok say Allah’ta seni cehennem atıp yok sayacak unutacak unutmuş gibi davranacak seni orada azâb içinde bırakacak. Sen Allah’ı yok sayıp O’nun dinini yok saydığından dolayı. Bugün dünya yarın mezar ve mahşer ve Mevlâ. Bunu unutma! Bunu ben kendime söylerken sana hatırlatıyorum kendi nefsime söylüyorum, ey nefsim diyorum. Allah’a itaat et sakın ola ki Allah’ın emrinin dışına çıkma! Allah’a da nasıl yalvaracaksın biliyor musun? Ey nefsim! Bir göz açıp yumuncaya kadar bile beni bana bırakma Allah’ım diye de Allah’a yalvaracaksın bütün güvenin, tevekkülün, teslimiyetin Allah’a olacak. Bunlar birbirini aldatmak için süslü sözlerle vesvese verirler. Şeytanlar ne yaparlar? Hep birbirlerini aldatmışlardır ve süslü sözlerle vesvese verirler bütün şeytanlar. Yüce Allah onu diyor bak diyor ki; بَعْضُهُمْ إِلَى بَعْضٍ زُخْرُفَ الْقَوْلِ غُرُورًا şöyle bir bak, şeytan zaten önce kendini aldatmış şeytan olmuş sonra birbirlerini aldatıyorlar şeytanlık devam ediyor. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı bak Cenab-ı Hak yine burada özgürlüğün önünü, imtihanın önünü celp yoluyla icbâr yoluyla kesmiyor. Herkesi serbest bırakmış şeytanları bile şeytanlığından serbest bırakmış onlarda imtihandan geçiyorlar ama şeytan olmuş imtihanı kaybetmiş başkalarını kandırmaya çalışıyor. Başkaları da imtihan meydanında kanmayacak Allaha teslim olacak bütün şeytanlara da karşı koyacak, hak bâtıla karşı koyacak, hak gâliptir bâtıl mağluptur. Artık onları iftirâları ile baş başa bırak diyor. Peygamberimizin şahsında bütün insanlığa Allah mesaj veriyor. Onların iftirâları nedir? Allah’u Teâlâ’yı yüce sıfatlarıyla tanımadılar, şirk koştular tevhîdi kabul etmediler şirki kabul ettiler, îmânı kabul etmediler küfrü kabul ettiler, İslam’ı kabul etmediler İslam dışı bâtıl ne varsa onu kabul ettiler. İslam bütün âlemleri kucaklayan gerçeğin kendisidir. Burada bunu söylerken bütün doğruların hepsi İslam’a aittir. Bütün peygamberler İslam içindedirler. Bütün gerçekler İslam’ın içindedirler. Nerede ne doğru varsa o İslam’dır. Her yanlış İslam dışıdır. Küfür nerede varsa doğuda, batıda, fertte, cemiyette, devlette bu İslam dışıdır. Îmân, hak, adâlet, ilim, irfân, bilim bunlar İslam içidir. İslam Allah’ın nizâmıdır. Allah’u Teâlâ’nın kânûnlarının olmadığı, kapsamına almadığı, yerde, gökte, ezelde, ebette bir yer bulabilir misin? İslam deyince caminin içinde senin birkaç Müslümanı yatıp kalkmaya mahkûm ettiğin o hareketten ibâret mi zannediyorsun?

Dakika 30:30

İslam ne camilere, ne göklere, ne yerlere sığar. İslam ezelîn, ebedîn tamamını kaplayan Allah’ın rahmetinin ve kânûnlarının tecellîsidir. Sen İslam deyince ne anlıyorsun? İslam deyince Arap’ı, Türk’ü mü anlıyorsun, doğuyu, batıyı mı anlıyorsun? İslam deyince Allah ve O’nun hâkimiyeti O’nun kânûnları O’nun ortaya koyduğu bütün değerler Allah’ı kabul ettiği gerçekler bunlar İslâmî’dir. İslam’ı ortaya koyan Allah’ın kendisidir. Gökteki kânûnlar İslam’ın kânûnlarıdır. Yerdeki İslam’ın, Kur’an’ın kânûnları İslam’ın kânûnlarıdır. Ezelde ve ebette işleyecek ebedî İslam’ın kânûnlarıdır. Bunlar kitâbî ve kevnî âyetlerdir. Onun için İslam ne doğuya sığar ne batıya ezelî ebedî kucaklamıştır çünkü Allah’ın hâkimiyetidir İslam. Bütün insanlığa rahmet olarak gelmiştir tüm insanlığın dinidir. Kabul etmiyormuş o başka, o kendi bilir imtihan meydanındadır. Kabul etmiyormuş tamam etmeyebilir bak Allah insan ve cin şeytanlığından bahsettik bu âyet-i kerimede insan şeytanları cin şeytanları dedi. Tamam, imtihan meydanında yanlış yazarsın doğru yazarsın bu imtihan meydanındasın ama kazanacak da sensin kaybedecek de sensin. İslam bir şey kaybetmez, Allah bir şey kaybetmez. İmtihanı yapan Allah’ın kendisi, özgürlüğü veren Allah’ın kendisi özgürlüğe kefil olan sadece Allah’u Teâlâ’dır. Çünkü bütün insanlığın tamamı nedir? Özgürlüğe birbirine kefil olabilir mi? Kimse olamaz. Tam özgür biri olacak ki teminat verecek o da Allah’ın kendisidir. Mahlûkatı yaratan özgürlüğün kefilidir hürriyetin kefili odur. Senin ise bu sosyal adâleti yeryüzünde uygulamak boynunun borcudur. Görevini yaparsan kurtulacaksın. Yapmazsan aleyhine Azrâil (AS.) senin canını alırken dahi adâleti uygulayacak küfrün, şirkin, zulmün karşılığına ne yapacak? İşte senin hakkın budur diyecek her zâlimin canını nasıl alması gerekiyorsa öyle canını alacaktır. Allah’a itaat edenin canını da îmânın ve Allah’ın ilkelerine itaat ettiği için onunkini de amelinin îmânının karşılığında incitmeden alacak.

وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًا ﴿١﴾

وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًا ﴿٢﴾

Daha neler daha neler…

Onun için kıymetli dostlarımız, Yüce Rabbimizin yüce âyetlerini okumaya devam ediyoruz.

وَلِتَصْغَى إِلَيْهِ أَفْئِدَةُ الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِالآخِرَةِ وَلِيَرْضَوْهُ وَلِيَقْتَرِفُواْ مَا هُم مُّقْتَرِفُونَ ﴿١١٣﴾

Yüce Rab burada da diyor ki, bu âyet-i kerimede de: Birde âhirete îmân etmeyenlerin kalpleri, o yaldızlı süse kansın ondan hoşlansın ve işledikleri suçları işlemeye devam etsinler diye böyle yaparlar diyor. İşte Cenab-ı Hak her suçun karşılığında ne yapıyor? Kişiye o suçun, o günahın, o küfrün, o şirkin karşılığında ona bir cezâ uyguluyor.

Dakika 35:20

Nitekim artık o kötülükler gözünde cilâlanıyor parlıyor bütün kötüler gözünde iyi görünüyor. Bütün iyileri de hak ve hakîkati da kötü görmeye başlıyor. Ne kadar kötü bak, birde âhirete îmân etmeyenlerin kalpleri diyor bak işte îmânsız kalplerin durumuna bir bakın, âhirete inanmıyor onun için kalpleri o yaldızlı süse kansın ondan hoşlansın ve işledikleri suçları işlemeye devam etsinler diye böyle yaparlar. Yani kişi kendini suçtan daha öteki suça teşvik ediyor da ediyor. Kendi nefsi yapıyor şeytanları yapıyor ve ne kadar iblîsler varsa yanlış yoldakiler varsa bu yanlışı süslemeye devam ediyorlar.

أَفَغَيْرَ اللّهِ أَبْتَغِي حَكَمًا وَهُوَ الَّذِي أَنَزَلَ إِلَيْكُمُ الْكِتَابَ مُفَصَّلاً وَالَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْلَمُونَ أَنَّهُ مُنَزَّلٌ مِّن رَّبِّكَ بِالْحَقِّ فَلاَ تَكُونَنَّ مِنَ الْمُمْتَرِينَ ﴿١١٤﴾

Bak yüce Rab diyor ki Allah (C.C), size Kitâb’ı Kur’an’ı açıklanmış olarak indirdiği hâlde… Bütün dünya dikkat etsin kurtuluş istiyor mu bu dünya? Allah Kur’an’ı kendi açıklıyor biz tercümanlığını yapıyoruz. Bu yüce Kur’an’ı Allah açıkladığı hâlde ve açıklanmış olarak indirdiği hâlde ondan başka bir hakem mi arayayım? Kendilerine kitap verdiklerimiz o Kur’an’ın gerçekten Rabbin katından hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler. O hâlde sakın şüphe edenlerden olma diyor.

Burada da Sevgili Peygamberimizin şahsında bütün dünya Müslümanları uyarılıyor. Diyor sakın bu gerçeklerden şüphe edecek duruma düşmeyin şüphe etmeyin diyor çünkü Kur’an-ı Kerim İslam tam bir hakîkattir. Yakin bir îmân ister, yakîn îmân kesin îmândır şüpheyi kovar yok eder. Hakîkatin yanında şüphe olur mu? Güneşin doğar doğmaz karanlık yok olduğu gibi İslam gerçeğinin, Kur’an hakîkatinin olduğu yerde şüphe olmaz. Allah Kur’an’ı açıklıyor açıklanmış olarak indirildiği hâlde diyor Cenab-ı Hak ve bütün insanlığa bu gerçeği böyle duyur. Allah’tan başka bir hakem mi arayayım de diyor.

Bundan dolayı kıymetliler, Cenab-ı Hak yine bir başka âyet-i kerimede de diyor ki;

وَتَمَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ صِدْقًا وَعَدْلاً لاَّ مُبَدِّلِ لِكَلِمَاتِهِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ ﴿١١٥﴾              

Yüce Rab diyor ki; Rabbinin sözü hem doğrulukça, hem de adâletçe tamamlanmıştır. Tam doğrudur tam adâlettir Allah’ın sözüdür çünkü. O’nun sözlerini değiştirebilecek hiç kimse yoktur, yoktur olamaz. Allah’ın sözü değiştirilemez. İkinci ilâh yok ki değiştiren kişi İncîl’i bozdular Tevrât’ı bozmak istediler bozdular tahrif ettiler veyahut gerçekleri gizlediler. Gizleyenler ne yaptılar? Kendilerini mahvettiler, Kur’an-ı Kerim’in ise bozulma şansı yok çünkü son kitap. İncîl’in Musaddik’i, Tevrât’ın Musaddik’i, hakîkî İncîl’in, hakîkî Tevrât’ın Kur’an-ı Kerim Musaddik’i ve şahididir. Onların hükümlerini tamamen yenilemiştir ve aslına o gerçek Allah’ın bütün kitaplarının aslına îmânı Kur’an-ı Kerim şart koşar.

Dakika 40:45

Müslümanın amentüsünün içinde bütün ilâhî kitaplar vardır bütün peygamberler vardır. Onun için Rabbinin sözü hem doğrulukça hem de adâletçe tamamlanmıştır tastamamdır. Hem doğru hem adâlet bakımından tastamamdır. İslam’da hiç eksiklik olamaz. Eksiklik İslam’ı tanımayan eksik kafalardadır. O’nun sözlerini değiştirebilecek hiç kimse yoktur. O işitendir bilendir. Allah bizi dinliyor her şeyi işitiyor her şeyi biliyor O bizi hep gözetliyor. Şimdi her birimiz ne yapıyoruz? O’na isyân mı ediyor itaat mi ediyoruz? Bizi gözetliyor teftiş ediyor. Kendisi âlemleri kuşatmış kudretiyle tamamen kudreti ve hâkimiyeti altına almış. İhâtasını bütün ilmiyle ne yapmış? İhâta etmiş rahmetiyle kuşatacakları rahmetiyle hışmı gazâbıyla kuşatacakları hışmı gazâbıyla kuşatmış. O’nun celâli ve cemâli tecellîsiyle âlemi ezelî ebedî kuşatmıştır. Allaha kafa tutulmaz O’nun hiçbir emri inkâr edilmez seve seve O’na teslim ol. Okyanusta bir damla olursan bütün o bir damla okyanusla beslenir ve kuraklık ebedî görmez. Her insan İslam’ın içinde bir damla misâli İslam’dan beslenirse İslam Allah’ın ezelî ebedî rahmetinin tecellîsidir. Bu rahmetin içine gir ebedî beslen ey aklım var diyen insanoğlu! Dalıp denizden çıkar çıkmaz nasıl yaşamını kaybediyor İslam’ın dışına çıktın mı hayatın mahvolmuştur. Hayatın mahvolmuştur; çünkü îmânın dışı küfürdür, tevhîdin dışı şirktir, cennetin dışı cehennemdir. Bunu unutma! Sıhhatin dışı nedir? Hastalıktır. Afiyetin dışı nedir? Istıraplardır. İslam ise saadetin ebedî mutluluğun ne lâzımsa hepsini kendinde toplayan yüce bir ilâhî saadet müessesedir. Herkesin tarif etmekten âciz kaldığı yüce bir mutluluk müessesesidir ilâhî nizâmdır. Onun için dersimizin adı hayat veren nurun dersleri diyor. Evet, ebedî mutlu kılan hayat veren nurun dersleridir. Biz kimseye yağ yakıp da doğruları çarpıtırsak en büyük kötülüğü hem kendimize hem başkalarına yapmış oluruz. Doğrular dost doğru çarpıtılmadan kimsenin mizâcına değil Hz. Allah’ın rızâsına dayalı olarak görevler yapılmadığı müddetçe hepimizin zararı olur yazık olur.

Dakika 4:57

İşte Cenab-ı Hak bu âyet-i kerimede En’âm Sûresi’nin âyetleriyle dersimiz devam ediyor. Şuanda En’âm Sûresi’nin 116’ncı âyetine gelmiş bulunmaktayız. Kur’an-ı Kerimi baştan sırayla takip ederek gelmeye çalıştık.

وَإِن تُطِعْ أَكْثَرَ مَن فِي الأَرْضِ يُضِلُّوكَ عَن سَبِيلِ اللّهِ إِن يَتَّبِعُونَ إِلاَّ الظَّنَّ وَإِنْ هُمْ إِلاَّ يَخْرُصُونَ ﴿١١٦﴾

إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ مَن يَضِلُّ عَن سَبِيلِهِ وَهُوَ أَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ ﴿١١٧﴾                                                  

Yüce Rabbimiz bakın bu âyet-i kerimelerde ne diyor; Eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Gerçek çoğunlukta değil hak ve hakîkattedir. Az olsun, çok olsun hakîkat nerededir? Gerçek işte ordadır. Ne diyor Cenab-ı Hak; Eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Bir tane bile olsan bu dünyada Hak’tan yana ol hakîkatten yana olun. Bütün dünyanın bütün okları, bütün dünyanın atom ve silâhları senin bağrına doğru yöneltseler yine Hak’tan yana ol. Dünyanın değil bir kaç tane dünyanın zâlimlerine tek bir tâviz verme, milyar kere ölmeye râzı ol, ama küfre râzı olma. İslam’ın dışına çıkma, hakkın dışına çıkma haktan Allah’tan yana ol. Söyledi söylemedi deme! Bu bir hakîkattir, Allah işi bu kul işi değil bu Allah işi hayatı yaratan Allah işi. Ölümü ve dirilmeyi yaratan, cenneti cehennemi yaratan, Rûz i Cezâ ’yı yaratan Allah’ın işi bu. Bu Kul işi değil. Atomlar Allah’ın kudreti karşısında hiçe sayılır hiçtir adam ölür şehit olur ve Arşın kandillerinde ki büyük saraylara gider. Bunda da şüphe yok şehitlik bu işte. Allah yolunda îmân iler Allah’ın emrinde yaşayıp ölmenin adıdır şehitlik. Adam küfre hizmet ediyor orada mevki alıyor küfrün emrinde, şirkin emrinde o mevki makamda gidip o yolda hizmet veriyor o yolda ölüyor. Küfrün emrinde ki kişiyi şehit değil şeytanın bunlar neyidir kadrosudur. Cehennemin dibine doğru giderler. Küfrün emrinde kimse şehit olamaz. Îmânın Allah’ın emrinde insanlığın hayrına çalışarak ki İslam A’dan Z’ye hayırdır ve faydadır. İnsanlığı İslam bütün insanlığın tümünü kucaklamaya gelmiştir Allah’ın adâlet, merhamet ve rahmetiyle. İslam nedir bir defa bunu tanıyalım. Yani bu Muhammed’e Arap topraklarında birilerine bazı Türklere gelmiş bir din mi bu? Bu din Allah’ın dini, Allah âlemlerin bütün insanlığın Rabbisi, İslam insanların tümüne geldi, Kur’an-ı Kerim insanlığın tümüne geldi. Muhammed insanların tümüne Peygamber gönderildi. İster kabul et ister etme bu bir gerçek ve hakîkat. Hz. Muhammed Îsâ’yı kucaklar kardeşim der aynı inancın Peygamberleri, Mûsâ’yı kucaklar kardeşim der aynı inancın Peygamberleri ve Tevrât, Zebur, İncîl, Suhuflar Kur’an-ı Kerim’in kendi bünyesinde Amentünün içinde İslam’ın îmânı da evrenseldir.

Dakika 50:00

İslam’ı reddederek, sen Kur’an-ı reddederek, Muhammedi reddederek bütün peygamberleri reddettiğinin farkında mısın? Allah’ı reddettiğinin farkında mısın? İslam geçmişin bütün değerlerini kucaklıyor Amentüsünün içine alıyor. Bütün peygamberlere îmân İslam Amentüsünde şart, bütün ilâhî kitaplara îmân etmek İslam Amentüsünde şart. Bu bütün ilâhî kitapları İslam Amentüsü, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed Amentünün içinde ne yapmış? Geçmişi önüne koymuş, Amentünün içine koymuş Kur’an ile de hepsini yenilemiş ve muhafaza altında tutuyor. Geçmişten kalan nasıl antikalar, bunlar muhafaza edilir vitrinde İslam Amentüsünün içerisinde geçmişin bütün peygamberleri ve ilâhî kitaplar İslam’ın Amentüsünde korunur ve Kur’an-ı Kerim bunların hem Müheymini hem Mûsâddikidir. Sen Kur’an’ı ne zannediyorsun? Arap kitâbı Türk kitabı mı zannediyorsun birinin kitabı mı zannediyorsun? Birilerinin yazdığı bozduğu ilâhî olmayan kitapları ilâhî kitap diye millete yutturanlar gibi mi zannediyorsun? Öyle değil. Bütün dünyada İslam’ın ilâhîyatçıları ve dünyada ne kadar papazlar, rahipler, ruhbanlar, papalar varsa bunlar ellerini vicdanlarına koysunlar insanlığın hayrına hak ve hakîkat uğruna çalışsınlar. İnsanlığa yanlış mesaj kimse vermesin. Yazık yazık… İnsanları yetim bırakmaya, anasını babasını öldürmeye kimsenin hakkı olmadığı gibi, insanların hakkını sömürmeye kimsenin hakkı olmadığı gibi dalâleti hakîkat diye millete yutturmaya da kimsenin hakkı yoktur. İnsanlık âlemine hakîkati sunmalıyız takdim etmeliyiz. Hepimiz mutlu olalım. Niye bu sen, ben, Allah birken O’nun ilkeleri ortadayken niye sen ben dövüşünü çıkarıyoruz? Hakîkat ortada, peygamberlerin hepsi aynı fikirde, aynı inançta ilâhî olan kitapların hepsi bir olan Allah’ın Kitâbı bugün dünyadaki bu ayrılık, gayrılık, küfür, şirk, nifâk, putperestlik çeşitli inanç sistemleri bunları biryandan körükleyenler ve insanların öyle veya böyle hakîkatten sapmasına sebep olanlar, niye bu kötülüğü yapıyorlar ki? Bunun hesabını Allaha vermeyecekler mi? İslam diyor ki; Gelin, ey insanlık âlemi! Rabbimiz Allah bir hepimiz o Allah’ın kulu olalım kardeş olalım diyor. Diyor ki Kur’an-ı Kerim; Ey insanlık âlemi! O bir olan Allah Muhammedi âlemlere rahmet Peygamberi gönderdi gelin o Peygamberin şahsına Allah’ın indirdiği gerçekleri kabul edelim bir ve kardeş olalım. Ey İnsanlık âlemi! Allah Kur’an-ı Kerim’i bütün âlemlere son kitap, son İslam şeriatı olarak gönderdi. O Kitâbın Allah Kitâbının ilkelerini kabul edelim bir ve bütün olalım kardeş olalım diyor İslam dini. Bu Allah’ın rahmetinin kucaklamasıdır. Bu rahmet birliğidir, kardeşlik birliğidir, huzur birliğidir, mutluluk birliğidir İslam buna çağırıyor. Sen Allah’ı ve O’nun Kitâb’ı Kur’an’ı, Muhammedi inkâr ettiğin müddetçe, onları yok saydığı müddetçe senide Allah cehenneme atıp yok sayacak ve unutmuş gibi azâbın içinde bırakacak. Duydum duymadım deme!

Dakika 55:05

Ben yaparsam beni de sen yaparsan seni de kendi nefsime konuşmadığım hiçbir şeyi kimseye konuşma hakkım yok kendi nefsime söylüyorum bunları. Benim Amentümün içinde bütün peygamberler var, benim Amentümün içinde bütün ilâhî kitaplar var. Sen niye inkâr ediyorsun? Sen niye hakîkati inkâr ediyorsun? Dünkü aydınlatan güneşi bugün sen dünkü aydınlatan güneş bugün aydınlatmaz diye mi inkâr ediyorsun? Dünkü ezelîn Allah’ı, ebedîn Allah’ı değil mi? Gel bu yanılgından vazgeç. Cenab-ı Hak; “Eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar” diyor. Hangi âyet diyor? Onu da tekrar hatırlatayım da hiç unutma! Bu En’âm Sûresi’nin 116’ncı âyetidir.

وَإِن تُطِعْ أَكْثَرَ مَن فِي الأَرْضِ يُضِلُّوكَ عَن سَبِيلِ اللّهِ işte âyetin bu bölümü

إِن يَتَّبِعُونَ إِلاَّ الظَّنَّ وَإِنْ هُمْ إِلاَّ يَخْرُصُونَ ﴿١١٦﴾

Ne diyor Cenab-ı Hak çünkü onlar sadece “zann’a” uyarlar ve saçmalarlar. Hz. Muhammedin şahsında insanlık âlemine öyle diyor. Çünkü onlar sadece “zann’a” uyarlar ve saçmalarlar. Hakîkatin dışı nedir? Saçmalıktır. Kur’an hakîkattir. Muhammedin Peygamberliği hakîkattir, Allah’ın kendisi şahit olmaktadır çünkü kendi gönderdiği elçisidir Peygamberidir hem de âlemlere rahmet Peygamberidir. Onun için gerçek çoğunlukta değildir. Boncukları şuraya koyun bir çuval boncuk koyun şuraya bir tane de inci koyun bir tarafa veya elmas veya yakut koyun bir tane veya bir başka kıymetli cevher koyun. Şimdi boncuklar çoğunlukta diye o yakutun elmasın değeri düşer mi? Bütün bir çuval boncuk, bir elmas, bir yakut, bir zümrüt alır mı, bir cevher alır mı? Hakîkatin dışındaki çoğunlukların Allah katında hiçbir değeri yoktur. Değer hakîkattedir yani îmânında, Amel-i Sâlih’in de, Allaha olan itaatindedir. Allah’ın emrinde olmakla değer kazanılır. Kula kulluk ederek puta taparak kulluk olmaz. Bu Allah’a iftirâdır. Onun için kıymetli dostlarım, şüphesiz ki Rabbin, yolundan kimlerin saptığını çok iyi bilir. O, doğru yolda olanları da çok iyi bilir. Allah her şeyi biliyor. Zaten kendi mahkemesinde O yargılayacak. Her sözü söyleyen kânûnu geçerli olan O’dur son sözü de O söyleyip herkesi yargılayacaktır. Bütün hâkimleri Allah yargılayacaktır bütün ilâhîyatçıları, bütün devlet adamlarını, zenginini, fakirini, renklisini, renksizini hepsini insanım diyen cinlerimden olan kim varsa hepsini yargılayacaktır rütbeli, rütbesiz. Allah’ın huzurunda geçerli olan sadece îmân, Amel-i Sâlih, Allah’a itaat ve Allah’ın dediği gibi itaattir. Allah’ın dediği gibi îmândır. Birilerinin istediği gibi îmân birilerinin keyfine göre uydurduğu bid ’atlarla Allah’a itaat olmaz kulluk olmaz. Duyduk duymadık demesin kimse.

Dakika 1:00:05

Kur’an-ı Kerim kıyâmete kadar insanlara ilâhî mesajı vermeye ilâhî mesaj olarak parlamaya ve hayat veren nurun aydınlığıyla parlamaya devam edecektir. Kur’an hayat verendir hayat alan değil. Ebedî mutlu hayatı veren Kur’an-ı Kerim’dir. Gerçek nur ve aydınlık Kur’an’ın aydınlığındadır.

Bunun için kıymetli dostlarımız, Cenab-ı Hak;

فَكُلُواْ مِمَّا ذُكِرَ اسْمُ اللّهِ عَلَيْهِ إِن كُنتُمْ بِآيَاتِهِ مُؤْمِنِينَ ﴿١١٨﴾

وَمَا لَكُمْ أَلاَّ تَأْكُلُواْ مِمَّا ذُكِرَ اسْمُ اللّهِ عَلَيْهِ وَقَدْ فَصَّلَ لَكُم مَّا حَرَّمَ عَلَيْكُمْ إِلاَّ مَا اضْطُرِرْتُمْ إِلَيْهِ وَإِنَّ كَثِيرًا لَّيُضِلُّونَ بِأَهْوَائِهِم بِغَيْرِ عِلْمٍ إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِالْمُعْتَدِينَ ﴿١١٩﴾                 

Cenab-ı Hak bu âyet-i kerimelerde de: Eğer Allah’ın âyetlerine îmân ediyorsanız, Allah’ın adı anılarak kesilen hayvanlardan yiyin.

Bütün hayvanları da Allah yarattığı için hayvanı keserken onu yiyebilmek için Allah’ın adını anacaksın. Allah’ın mülkünde Allah’ın nimetini yiyorsun ey bey adam, eğer Allah tanımadan Allah’ı inkâr ederek veya başkasının adını anarak Allah’ın yarattığını kesersen o yenmez. Niye? Allah’ınkini Allah’tan alıp başkasına veriyorsun. Senin kestiğin yenmez. Sen o makbul olanı, helâl olanı haram hâle yenmez hâle getiriyorsun. Allah’ın adını anacaksın çünkü Allah’ın yarattığı nimet o. Allah’ın o bir lütfudur. Allah’ınkini Allaha sen eğer ait olarak görmezde Allah’ın adını anacağın yerde başkasının adını anarsan o yenmez o senin olsun. Ancak Allah’ın mülkünde Allah’ın nimetleri Yüce Allah’ın adı anılarak kesildiği zaman işte orada şifa oradadır, afiyet ordadır, helâllik oradadır. Birde başkasının sakın malını kesmeye kalkma. Başkasının hakkını gasp edip haksız yere elinden alıp da o zamanda bin kere besmele çeksen o yine yenmez. Niye? O başkasının malı başkasının hakkını da yiyemezsin. Hem helâl olanı haram hâle getiremezsin ki buna bizim Türkçemizde musmul’u (eti yenen ve yenmeyen hayvan) mundar yaptın deme gibi bir Türkçemiz vardır. Bunun için temizi mundar hâle getiremezsin. Allah’ın adını anacaksın diyor. Allah’ın adı anılarak kesilen hayvanlardan yiyin. Kasten besmeleyi de terk etmeyin. Müşriklerin kestikleri yenmez. Allah’ın adını anmayıp başka şeylerin mahlûkun adını anarak kesilenler yenmez. Sadece mü’minin kestiği yeni birde ehli kitâbın kestiği yenir. Burada da Cenab-ı Hak ruhsat sahasını geniş tutmuştur ki helâl nimetlerin sahası daralmasın diye. Daha iyisini kendi bilmektedir.

Kıymetli dostlarım,

Size ne oluyor da Allah’ın adı anılarak kesilenlerden yemiyorsunuz? Hâlbuki O size, mecbûr kalmanızın dışında haram olan şeyleri genişçe açıklamıştır. Doğrusu birçokları bilmeden keyiflerine uyarak insanları doğru yoldan saptırıyorlar. Muhakkak ki, Rabbin sınırı aşanları çok iyi bilir.

Sevgili dostlarım, sakın ola ki kimse helâllere de haram demesin. Şimdi bazıları İslam’ın Allah’ın ortaya koyduğu kuralları kabul etmiyor kendi kafasından kural koyuyor ve kendi kafasından koyduğu kurala göre olanı yiyor Allah’ın helâl dediğini kabul etmiyor yemiyor. Bu da başka bir safsata ve sapıklıktır. Allah’ın dediği doğrudur kimseninki değil.

Dakika 1:05:45

Bunun için kıymetli efendiler,

وَذَرُواْ ظَاهِرَ الإِثْمِ وَبَاطِنَهُ إِنَّ الَّذِينَ يَكْسِبُونَ الإِثْمَ سَيُجْزَوْنَ بِمَا كَانُواْ يَقْتَرِفُونَ ﴿١٢٠﴾

وَلاَ تَأْكُلُواْ مِمَّا لَمْ يُذْكَرِ اسْمُ اللّهِ عَلَيْهِ وَإِنَّهُ لَفِسْقٌ وَإِنَّ الشَّيَاطِينَ لَيُوحُونَ إِلَى أَوْلِيَآئِهِمْ لِيُجَادِلُوكُمْ وَإِنْ أَطَعْتُمُوهُمْ إِنَّكُمْ لَمُشْرِكُونَ ﴿١٢١﴾  

Yüce Rabbimiz diyor ki; Günahın açığını da, gizlisini de bırakın! Çünkü Allah için açık gizli olmaz. Gizli işlesen Allah görüyor Allah’ın gözetimi altında sen Allah’tan utanmadan insanlar olmayabilir Allah var görüyor gözetiyor seni Allah göre, göre sen nasıl günah işlersin? Utanman gerek bir tek varlık başta Allah’u Teâlâ değil mi? seveceğin korkacağın tek varlık Allah’u Teâlâ değil mi? Onun için diyor ki; Günahın açığını da, gizlisini de bırakın! Allah’a isyândır bu her günah Allah’a isyândır. Yapmışsan derhâl tövbe et, istiğfar et, Allah’tan af dile bir daha da yapmamaya çalış. Günah kazananlar, yaptıklarının cezâsını çekecekler. Kim diyor bunu? Yüce Rabbimiz diyor. Ne diyor? (سَيُجْزَوْنَ بِمَا كَانُواْ يَقْتَرِفُونَ ) diyor. Bunlar Rabbin bize yüce kelâmları, yüce âyetleri bunlar. Yine diyor ki; Üzerlerine Allah’ın ismi anılmamış olanlardan yemeyin. Allah’ın ismi anılacak bu âlem hep Allah’ındır. Mülk O’nun, nimetler O’nun, canlı cansız ne verdiyse hep O’nun. Ne varsa yer de, gökte O’nun adı O’nun kânûnları geçerli. Başkası geçerli değil ki, başka ilâh yok ki, nasıl geçerli olsun ki.

Onun için Allah’ın ismi anılmamış olanlardan yemeyin. Keserken Allah’ın adı ‘’  Bismillahi Allah’u Ekber ‘’ ( بسم الله الله أكبر) bu demeli veya bu inancı en asgari de içinde taşımış olmalı. Çünkü onu yemek yolda çıkmadır. Yani Allah’ın ismi anılmadan kesilenleri yerseniz işte Allah’ın ortaya koyduğu nurlu düzenin dışına çıkıyorsun. Allah’ın kurallarının dışına çıkıp yasakladığı koruya giriyorsun. Korumacılar seni orada yakalarlar. Allah’ın orduları var gerçek ordular onun orduları. Şeytanlar, dostlarına sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar. Şimdi gerçekçi olan insanların karşısında şeytanlar ve şeytanların dostları mü’minlerle uğraşırlar. Hak bâtıl mücadelesinin temelinde de bu vardır. Şeytanlar ve şeytanın dostları Allah’ın kurduğu düzene karşı koyarlar.

Dakika 1:9:58

Allah’ın kurduğu düzenden yana olan Müslümanlara karşı da savaş açarlar. Her türlü imkâna da başvururlar. Ferdî, içtimâi, Devlet ’sel, Milet ‘sel ve küresel olarak dünya da kaos (kargaşa) çıkartmak, dünyayı kana bulamak isterler. Şu hâlde şöyle bir bakın dünyadaki yapılan savaşların hiçbirisi ilâhî adâletin yeryüzüne uygulanması için ve barış için savaş yapılmamaktadır. Tam zâlimlerin, kâtillerin yaptığı savaş ortaya çıkmaktadır. Savaş yeryüzünde sırf ilâhî adâletin tecellîsi ve barış için yapılır. Adam terörü üretiyor ötekileştiriyor ondan sonra savaş için bahâne arıyor ve bahaneyi üretiyor ve ondan sonra kan döküyor. Bunun adını da şu veya bu koyuyor. Bu öteki 1 şeddeli zâlim öteki 5 şeddeli zâlim. Bir zâlim öbür zâlime ne yapıyor? Devrediyor. Ama kim ıstırap çekiyor? İnsanlık âlemi, İslam bunları kabul etmez. İslam her zâlime karşıdır. İslam sosyal adâletten ve insanlığın tümünün refahında mutluluğundan yanadır. Çünkü bütün insanlık Allah’ın kullarıdır.  Hiç kimseye zulüm edilmesini istemez. İlâhî adâlet, sosyal merhamet tecellî etmelidir. Allah’ın rahmeti herkese yeter artar. Yalnız adâleti uygula taksîmâtı doğru yap.

Cenab-ı Hak şeytanlar, dostlarına, sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar. Nerde diyor bunu Cenab-ı Hak (وَإِنَّ الشَّيَاطِينَ لَيُوحُونَ إِلَى أَوْلِيَآئِهِمْ لِيُجَادِلُوكُمْ) diyor bak âyet işte bu. Biz kafamızdan bir şey söyleyemeyiz. Eğer dünya da kan akıtan zâlimler kitlesel hâlinde insanları öldürüyorlar. Bilhassa da İslam karşıtı güçler Müslümanlara saldırıyorlar. İslam’ın hiçbir eksiği kusuru olmadığı hâlde bir suçlu icâd ediyor. Onun şahsında Müslümanlara, kadınlara, çocuklara varıncaya kadar kitlesel hâlinde insan öldürüyor. Bu dünyanın çağdaş katilliğidir. Çağdaş zulümdür her insana zararlıdır. Bugün elinde silâh olan onu yaparsa yarın bir başkasına bu güç geçerse bu zorbalık o silâh o da benim elime geçti diye yine mi kan dökecektir. Dünyaya adâleti sağlasak da sosyal adâleti, sosyal merhameti ve barışı temin etsek dünya da… Bütün insanlar Allah’ın kulları kardeşçe yaşasak olmuyor mu? Rant (getirim) uğruna, insanlığı sömürmek uğruna, faşizan uğruna, küfür ve şirkin uğrunda kan dökülüyor. Allah bunlara gözünü yumdu mu zannediyorsun? “Allah intikamını alacaktır.” (وَاللّهُ عَزِيزٌ ذُو انتِقَامٍ) Cenab-ı Hak ne diyor; Ben intikam sahibiyim intikamımı alırım diyor. Allah diyor. İntikam alınacaktır, adâlet yerini bulacaktır. Hiçbir zâlimin yaptığı yanına kalmayacaktır. Bunu nefsime söylerken sana da söylüyorum. Bunun için sevgili dostlar, eğer onlara uyarsanız muhakkak ki Allah’a ortak koşanlardan olursunuz. Cenab-ı Hak uyarıyor. Hiçbir müşrikten yana olma, ona uyma tâbî olma diyor. Hiçbir ehli küfürden yana olma diyor, ehli zulümden yana olma diyor. Îmândan, haktan, adâletten, hakîkatten, merhametten, sosyal adâletten yana ol, barıştan ve kardeşlikten yana ol.

Dakika 1:15:00

İslam bu zaten, dünyanın saadeti İslam, ukba’nın saadeti İslam, yerlerin göklerin saadeti İslam’dır. Eğer İslam’ın emri yerine gelmiş olsaydı ne insanlık âleminde, ne cinler âleminde ne gökler de, ne yer de, ne deniz de, ne hava da, ne kara da kirlenmede bozulmada olmayacaktı. Bakın insanoğlunun elinin değdiği neler varsa ya yok oluyor, ya bozuluyor. İnsanoğlu bozmak için değil doğrudan daha doğruya, güzelden daha güzele terakki için yaratılmıştır. Bozmak için yaratılmadı ki insanoğlu. Bir şey yapıyor 5 tanesini bozuyor. Bozana dünya müsaade etmemeli faydalıya müsaade etmelidir. Yeri, göğü, denizleri, karaları, havaya, suya varıncaya kadar yenilen içilen sebzesine meyvesine varıncaya kadar insanların bunları bozmaya ne hakkı var? Ve barışı bozmaya ne hakkı var? Ruhlara şirki, küfrü tavsiye etmeye ve ruhları kalpleri bozmaya ne hakkı var? Doğruyu Allah’ın doğru dedikleri doğrudur bunu insanlara takdim edelim ondan sonra da yerde gökte keşiflerde bulunalım bilimsel çalışmalara hız verelim ama bozmayalım faydalı çalışmalara hız verelim zararlıya değil ve zarara kötüye kullananlara da fırsat vermeyelim. Dünyada âlimlerimizi bilim adamlarını faydadan, sulhtan, barıştan, adâletten, kardeşlikten yana olan hak ve hakîkat tahsil eden ne kadar kâşiflerimizle müçtehitleriniz varsa onları bir araya getirelim ve orada bir ilmi sosyal faydaya dayalı kararlar çıkaralım.

Cenab-ı Hak bu gerçekleri kullarına söylerken,

 

أَوَ مَن كَانَ مَيْتًا فَأَحْيَيْنَاهُ وَجَعَلْنَا لَهُ نُورًا يَمْشِي بِهِ فِي النَّاسِ كَمَن مَّثَلُهُ فِي الظُّلُمَاتِ لَيْسَ بِخَارِجٍ مِّنْهَا كَذَلِكَ زُيِّنَ لِلْكَافِرِينَ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ ﴿١٢٢﴾

 

Ölü iken hidâyetle dirilttiğimiz, kendisine insanlar arasında yürüyecek bir nur verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp, ondan çıkamayan kimse gibi olur mu? diyor Cenab-ı Hak. Fakat kâfirlere, yaptıkları, böyle süslü gösterilir diyor o küfür ettiği müddetçe inkâr ettiği müddetçe küfrü  kendine süslü gösterir. Ama bak ne diyor; Ölüyken hidâyetle dirilttiğimiz bu kim? Küfrün içinden Allah onu hidâyeti ile ne yapmış îmânın içine çekmiş İslam’a çekmiş ve göğsüne îmân yerleşmiş hak ve hakîkat yerleştirmiş gerçek Müslüman olmuş Allah’a teslim olmuş. Bunlar ölüyken işte hidâyetle Allah’ın dirilttikleri batıldan Hakk’a gelenlerdir batılda direnenler bunlar hiçbir zaman bunlar hayat sahibi sayılmazlar. Bunlar azâbın içinde süründükçe sürünürler battıkça batarlar. Bu dünyaları da perişandır mezar ve mahşerleri de zaten cehennemdir. Onun için mutlu olmanın yolu dünyada îmânla hak ve hakîkat ortamında yaşamaktır, Allah’ın hidâyetine mazhâr olmaktır. Onun için Cenab-ı Hak öyle diyor.

 

Dakika 1:20:00

 

Ölü iken hidâyetle dirilttiğimiz, kendisine insanlar arasında yürüyecek bir nur verdiğimiz kimse… Bu nedir? Îmân ve Kur’an-ı Kerim’dir. Nurdur Kur’an îmân kalpte nurdur. Karanlıklar içinde kalıp, ondan çıkamayan… Kim bunlar? Küfrün içinde kalmış adam. böyle diyor küfrün içinde kalıp da diyor ondan çıkamayan kimse gibi olur mu? Biri karanlıkta gidiyor biri aydınlıkta gidiyor. Îmân, İslam Allah’ın yaktığı ışıktır ebedî parlar ebedî aydınlıktır. Küfür, şirk bunların hepsi karanlıktır sonuç cehennemin zindanlarında ebedî azâb çekmektir. Fakat kâfirlere, yaptıkları, böyle süslü gösterilir diyor. Kimin içine küfür girdiyse artık karanlığı aydınlık kabul eder. Yarasa kuşları nasıl ışıktan kaçar karanlıkta kalırlar artık mikroplar biliyorsunuz en pis ortamlarda gelişirler insanlar îmân, ilim, irfân, bilim yerine şirki küfrü seçtiği zaman o karanlığı artık aydınlık zannederler karanlık onlara süslenir ve yazık olur battıkça batarlar. Zifiri karanlıktan daha zifiri karanlığa giderler o küfür oradan çıkıp îmân yerleşince kadar bu tehlike devam eder. Cenab-ı Mevlâ baksın görsün de aczimiz, cehlimiz, gafletimizle yalvarıyoruz. Allah’ım! Îmânlarımızı kâmil ve dâim eyle, amellerimizi sâlih eyle, ahlâkımızı en güzel ahlâk eyle. İçinde barış dışında barış dünyada barış hak adâlet için çırpınan kullarından eyle, rahmetin ve fazlının içine al en mutlu kullarından eyle. Allah’ım! Bizi bize bırakma lütfeyle merhamet eyle. Ya Rabbel-âlemin! Kudret senden, kuvvet senden, hidâyet senden kerem senden, refik sensin, hidâyetin sahibi sensin ne olur tükenmez nimetler eksilmez göz aydınlığı diliyoruz kabul eyle.

 

Cenab-ı Hak duamızı bütün insanlık adına tabii dua ediyoruz bütün insanlar bizden bizde onlardanız. Ama ortada bir yanılgı var biri îmân ederken birisi küfrü seçmiş birisi îmânı reddetmiş öbürü de haklı olarak küfrü reddetmek onun görevidir. Küfrü ret edecek ama bu ret şu demektir; Onu, o küfürden kurtarmak için merhametiyle ilmi irfânıyla çalışacaktır kendi vicdanında müsteri olması için ve insanlığa hayırlı vazifesinde yapması için gerçeği de takdim etmemelidir. Ben kurtulayım da öbürü yansın dememelidir.  Bizim bu hayat veren dersimizin amacı budur, hayat veren nurun amacı budur tüm insanlığı kurtarmak ve aydınlatmaktır. Biz kurtarıcı değiliz Allah ve Kur’an-ı Kerim İslam kurtarıcıdır. İslam ile kurtaran Allah’tır İslam ile hidâyet eden Allah’tır İslam’ı kabul etmeyen ise hidâyetten kaçandır cehenneme koşandır cenneti terk edendir sırtını dönendir. Açık Türkçe konuşuyorum ki herkes anlasın diye herkesin anlayacağı şekle getiriyorum yoksa ben bunu en yüce güzel terimlerle ifâde eder geçerim anlayan anlasın anlamayan anlamasın der geçersem buda vicdanımı tedirgin eder.

 

Dakika 1:25:22

 

Çünkü hitabetten maksat karşının anlayabilmesi önemlidir hitabet odur. Yoksa edebiyat patlatmak değildir. Cenab-ı Hak;

 

استعيذ بالله

 

وَكَذَلِكَ جَعَلْنَا فِي كُلِّ قَرْيَةٍ أَكَابِرَ مُجَرِمِيهَا لِيَمْكُرُواْ فِيهَا وَمَا يَمْكُرُونَ إِلاَّ بِأَنفُسِهِمْ وَمَا يَشْعُرُونَ ﴿١٢٣﴾

 

Cenab-ı Hak bu yüce âyetinde de: Böylece, her kentin diyor ileri gelenlerini, en büyük mücrimler yaptık ki orada hileler çevirsinler. Hâlbuki bunlar, kötülüğü başkasına değil kendilerine yapıyorlar da farkına varmıyorlar.

 

Bura da her mücrim yani cürüm işleyen günah işleyen haram işleyen zulmeden her mücrim hem de cürmün önderleri ekâbiri kodamanlar yani zulüm kodamanları bunlar diyor esas kötülüğü kendilerine yapıyorlar. Niye? Mazlumun hakkını Allah alacak. Kimden? Zâlimden alacak yanına bırakmayacak ki. O zaman kime yaptı bu mücrim kötülüğü? Kendine yaptı o mazlumların ahını ve hakkını Allah alacaktır. Mazlumlar mağdurlar zâlimden Allah’ın adâlet mahkemesinde hakkında alacaktır. Buradan şüphe eden de îmân yoktur. Allah’tan şüphe edilir mi Allah’ın adâletinden? Aklını başına al! Burada ben bana bu pirinç ver de ben sana orada bulgur vereyim veya burada bulgur ver veya orada ben sana pirinç vereyim bu sözler îmânsızlık alametidir. Burada ekeceksin orada biçeceksin burada îmân Amel-i Sâlih ile….

 

Dakika 1:27:54

 

 

 

 

 

 

(Visited 76 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}