331- Tefsir Ders 331 hayat veren nurun keşif notları
331- Kur’an-ı Kerim Tefsîr Dersi 331
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
‘’Elhamdülillahi Rabbil-âlemin vel akıbeti lil müttakın vesselâtü vesselâmü alâ Rasûlina Muhammedin ve alâ âlihi ve ezvâcihi sahbihî ve etbâihi ve ıtratihi ecmaîn’’
‘’Allahümme lekel hamdü küllüh velekel mülkü küllüh ve biyedikel hayri küllüh ve ileyke yürceul emru küllüh alâ niyetihi ve sırruhü ve ehlen ente en tuhbede alâ külli şey’in kadîr’’
Çok kıymetli ve muhterem izleyenlerimiz,
Hayat veren nurun dersleri devam etmektedir. Hayat veren Yüce Allah’tır, Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah’ın kitâbıdır İslam ilâhî nizâmdır hayat nizâmıdır. Ezelî nizâm ebedî nizâmdır, ilâhî nizâm İslam nizâmıdır. Allah birdir O’nun hayat nizâmı ölümsüz hayatı veren nizâmda işte O bir olan Allah’ın nizâmıdır. Sakın ola ki hayatı başka yerde arama, mutluluğu başka yerde arama, nuru başka yerde arama! Nur burada, hayat burada, ebediyyû’l-ebed ölümsüz refah, necah ve necat da burada. Şimdi bunun dışındaki nur diye gösterdikleri hep nardır yani ateştir. Yüce Allah’ın yüce sıfatlarıyla muttasıf olan Allah’u Teâlâ’nın dışında kim, kimin emrinde kime tapıyorsa o onun putudur ve Yüce Allah’tan sırt dönmüştür. İslam’dan sırt dönmek, Kur’an-ı Kerim’den sırt dönmek bu yüce değerleri kabul etmemek Allah’ın ortaya koyduğu değerleri kabul etmemektir. Yani Allah’u Teâlâ’yı kabul etmemektir Allah’ın hiç bir emri tek bir emri dahi inkâr edilemez. İnkâr edilirse orada îmân olmaz. Onun için cüz-i inkâr, küllü inkâr diye İslam akaidinde, İslam ilmi kelâmında yerini almıştır. İslam’dan başka din olmadığı gibi İslam îmânının dışında hiçbir îmân geçerli değildir. Çünkü İslam Hakk’ın dinidir. Hak kim? Allah’u Teâlâ’dır. Allah’ın dini olmayan bütün dinler insanların uydurduklarıdır sakın ola ki Allah bir dini birdir bütün peygamberlerin dini İslam’dır. Ve bütün peygamberlerin kitapları Allah’tan ellerine onlara verilen gelen kitaplardır ki, İslam’ın Amentüsünün içinde bütün ilâhî kitaplar vardır yalnız Kur’an-ı Kerim’in tasdikinden geçecek Hazreti Muhammed’in tasdikinden geçmiş olması şartıyla. Neden böyle derseniz? Kur’an-ı Kerim en son gelen, geçmişin şahitliğini yapan, geleceğin bütün delillerini kendinde toplayan bir kitaptır. Hz. Muhammed de evrensel bir Peygamber’dir, bütün çağların ve milletlerin Peygamber’idir.
Dakika 5:00
Onun için Kur’an-ı Kerim’in tasdikinden geçecek, Hazreti Muhammed’in tasdikinden geçecek işte o zaman bu îmân da aynen Hazreti Muhammed’in ve Kur’an’ın, İslam’ın evrensel bir din olduğu gibi İslam’ın îmânı da evrenseldir. Ezelî değerler İslam amentüsündedir. Ebedî değerler İslam amentüsündedir. Hiçbir peygamberi dışlamaz dışlarsa îmân olmaz, hiçbir ilâhî olan değeri dışlamaz, dışlarsa îmân olmaz. Yalnız kimin tasdikinden geçeceğini dikkat et. Buraya da dikkat et! Allah’u Teâlâ, Kur’an ile gerçek, evrensel, hak ilkelerini Kur’an ile ortaya koymuş Hz. Muhammed ile de yeryüzüne yerleştirmiştir. Asırlardan beri bu yüce değerler sıkı sıkıya kalplerde, ruhlarda hafızalarda, ellerde, dillerde, ferdi, içtimai, milli ve devlet olarak bu dünyada mükemmel mi mükemmel korunarak gelmiş korunarak gidiyor. Ebediyyâta kadar İslam’ın, Kur’an-ı Kerim’in bozulma şansı yoktur, ancak insanoğlu kendini bozar. İslam’ı kimse bozamaz kendini bozan kendine yazık eder. Bozuklara aldananlar, aldatanlar, aldananlar kendilerine yazık ederler dalâlete düşenler başkalarının da dalâlet ile sapıklığa sebep olanlar hem kendilerine hem başkalarına yazık ederler. Burada ki âyetler, âyet-i kerimeler münâfıkların ruh hâlini bize anlatmaya devam ediyor. En tehlikeli kâfir dünyada münâfıktır, dışından Müslüman görünür içinden kâfir yaşar.
Anlamını size verdiğimiz âyetlerin şimdi keşif notlarıyla dersimiz devam ediyor. Biraz daha açığa çıkarıyoruz ki yüce âyetler biraz daha iyi anlaşılsın diye. Münâfıkları bilmezsin yağ gibi süt üstüne çıkmak isterler. Münâfık Müslüman göründüğü için bunlar kolay, kolay herkes bilemez. Peygamberimize dahi Allah Celle Celâlühü dinleseydi o da biliyordu ama sürekli münâfıkların kurdukları o darbe planlarının tamamını Peygamberimize Yüce Allah âyetlerle bildiriyordu. Şimdi Kur’an-ı Kerim kıyâmete kadar insanlığa ışık tutuyor. Ne kadar fitne, bozguncu, sulha, barışa, kardeşliğe aykırı ne varsa darbeci haksız yoldaki faaliyetlerin tamamını Kur’an-ı Kerim ortaya koyar ama gerçeği ortaya koyan senin karşısındaki dalâleti sapıklığı sana gösterir. Kur’an-ı Kerim’i bil, Allah’ın okulunda oku Kur’an’ı bilmek demek Allah’ın okulunda okumak Muhammed’in okulundan diploma almak demektir. Kur’an-ı Kerim’i, sünneti oku Allah’ın bize teklif ettiği yüce ilimlerin tamamı İslam’ın içeriğinde ki ilimlerdir. Sadece senin ibadetinden ibâret değildir. Bu ilimler ezelî kaplar, ebedî kaplar, ebediyyâtı kaplar, yerleri gökleri kaplar. Kevnî âyetlerin keşfini ister, kitâbî âyetlerin keşfini ister. Yat kalk, çek git İslam’da ki ibadet anlayışı bu değil, İslam’ın her ibadeti bir eğitim kampından daha yücedir.
Dakika 10:10
Eğitir, öğretir ve yaşanan ahlâkı da sana gösterir teori de ne kadar önemliyse pratik o kadar önemlidir İslam da. İslâmî eğitim, İslâmî öğretim ve yaşanan ahlâk İslam’da esastır. Bunun için münâfıkları bilmezsin yağ gibi su üstüne çıkmak isterler. Dünyada, mezarda ve sonra da azim bir azâba cehenneme bir kısmı bu şekilde dünyada ve ukbada kesin cehennemliktir. Münâfık olarak yaşadı münâfık olarak öldü bu kesin cehenneme gidecektir. Ama bunun içinden bazıları münâfıklığını itiraf etti, kendini anladı tövbe istiğfara sarıldı bunlar kurtuldular. Yalnız münâfıklık öyle bir kötü haslettir ki insan içine yerleşti mi kolay kolaya çıkmak istemez. Herkes kendini düzeltemez münâfıklık çok kötüdür en kötü kâfir münâfıktır, en kötü gâvur münâfıktır. Bütün insanlığın baş düşmanlığı orada gelir. İllegal, gizli şer güçlerin işte şeddelileri işte bu gruptan, bu vasıftandırlar. Bu pişman olanlar tabii tövbe istiğfar ettiler. Bir kısmı kendini tâ Peygamberimiz devrinde olan münâfıkların bir kısmı kendini caminin, mescidin direğine bağladılar tövbe ediyorlar. Kendilerini bu şekilde cezâlandırdılar. Bakın, direklere bağladılar kendilerini ve Peygamber Efendimiz Tebük Seferine gitmişti, Tebük Seferinden Peygamberimiz (Aleyhisselâtu Vesselâm) dönünce Mescid-i Saadette yani Mescid-i Nebi de 2 rekât namaz kılıp evine dönerdi. Kendi güzelim âdetlerinden idi, bu baktı ki caminin direklerinde birileri bağlı kendilerini bağlamışlar. Bunlar nedir? Dedi. Bunlar dediler ki: Siz çözmedikçe bunlar kendilerini çözmeyecekler, kendilerini cezâlandırdılar bunlar dediler. Çözmeyeceklerine yemin ettiler dediler. Efendimiz Aleyhisselâtu Vesselâm da, bende yemin ederim ki dedi, Efendimiz bende Allah’tan af gelmedikçe bunları çözmeyeceğim dedi. Çünkü bir Peygamber (Aleyhisselâtu Vesselâm) Vahyi ilâhî hareket eder Peygamber kendiliğinden kimseye bir şey yapamaz Allah’ın emrine göre hareket eder. Tabii ki Allah’tan gelen emirler Kur’an âyetleriyle hareket eder Peygamber. Onun içinde Peygamberimiz onların durumunu biliyordu zaten, Tebük Seferine giderken de biliyordu. Yollarda Tebük Seferinde nice âyetler geldi bunların hakkında dolayısıyla iyi biliyordu durumu. Onun içinde Peygamberimiz de yemin etti bunları bende çözmeyeceğim Allah’tan bir af gelmedikçe dedi. Şimdi neticede bu âyet anlamını verdiğimiz 103’üncü âyete baktığımız zaman bu gerçekleri görüyoruz. Neticede 103’ âyet geldi ve çözüldüler. Mallarının 3’te 1’ini bunlar kefâret olarak günahlarına kefâret olarak Peygamberimize vermek istediler. Malının tümü vermek isteyenler de oldu ama Peygamberimiz almadı. Mallarının 3’te 1’ini aldı dağıttı yoksullara, fukaralara. Cenab-ı Hak’tan emir geldi yoksa Peygamberimiz bunlardan hiç almayacaktı.
Dakika 15:27
Allah’tan emir geldi mallarından al diyen âyet geldi yoksa almayacaktı. (مِنْ أَمْوَالِهِمْ ) (مِنْ)’i burada tebiza riâyet edildi. Yani onlar mallarının tümünü vermek istediler ama Peygamberimiz sadece 3’te 1’ini aldı. Bu alınanlar kefâret olarak özel bir sadakaydı. Yalnız Hasan-ı Basrî bak şöyle diyor; (Rahmetullâhi Aleyh Kuddise Sırruhu) kusurun affı için bunlar bu mallarından bu kefâret olarak özel sadaka alındı diyor kusurlarının affı için. Fıkıh âlimleri ise, bu zekâttır demişlerdir. Bunlar kimlerdir? Asker kaçaklarıdır, cihâd kaçkınları, mazeretleri olmadan yalan yere mazeret gösteren cihâd kaçkınları bu asker kaçaklarının sebebi mal sevgisidir. Onun için de o mallarından dolayı Allah’ın hışmına, gazâbına yakalayacaklarını çetin azâba uğrayacakları kesin ortaya çıkınca fakirlere vermek üzere zenginlerinizden sadaka, zekât almakla emir olundum dedi Peygamberimiz. Bunlarda tövbe istiğfar edenlerden olduğu için hemen mallarını kefâret olsun diye vermek istediler. Zaten de Peygamberimize Allah’ın kesin emri vardır zenginlerden al fakirlere ver diye. İslam budur bu zenginin lütfu falan değildir fakirin kesin hakkıdır sosyal devlet görevini yapacaktır. Onun için İslam dini hiç unutma hem sermayenin, hem emeğin kıymetini ortaya koymuştur. Hiç birisinden dolayı öbürünün aleyhine hareket edilemez. İkisinin de değeri, terazisi, ölçüsü ortadadır ve ikisi de değerlidir. Emek de değerlidir, sermaye de değerlidir. Ama sermayeyi emeğe, emeği sermayeye fedâ edemezsin dengeleri kuracaksın. Adâlet dengeleri İslam budur. Onun için Peygamberimiz öyle diyor fakirlere vermek üzere zenginlerinizden sadaka, zekât almakla emir olundum diyor. Emir olundum mecburen yapacak. Bugün idâreyi elinde tutanlar sosyal devleti kurmak zorundadırlar. Bir taraf lortlar âleminde zengin yaşayıp bir taraf ekmek bulamayacak hâlde olan bir devletin idârecileri burada görevini yapmıyor demektir. Görevini yapacaksın, işçi doğru çalışacak anlının teri kurumadan ücretini alacak. İslam Peygamberi, rahmet Peygamberi böyle söylüyor. Zenginde fakirin hakkını verecek, emeğin hakkını verecek birde zekâtını hakkıyla sadakasını verecek. Bu Yüce Allah’ın kesin emridir. Ey zenginler fakirlerin hakkını yemeyin! Ey işçiler, fakirler! Sizde içinizde bulunduğunuz konumu âdil bir şekilde îmânla doğru hareket edin, sabırlı hareket edin, sadece hakkınızı alın hakkınızın dışına sizde çıkmayın!
Dakika 20:18
Zenginle fakirin arasındaki bu dengelerin Yüce Allah tam bir ilâhî terazi olarak kurmuştur. Dengeler kurulmuş ama zenginin hatırına idareciler görevini yapmıyor fakirin yoksulların ezilmesine seyirci kalıyorlarsa orada zulüm vardır adâlet yoktur. Devletin görevi sermayeyi de koruyacak, emeği de alın terini de değerlendirecek, adâlet sağlanacak İslam bunu istiyor. Ey dünya Müslümanları! Gayrimüslimden bunu tam bekleyemezsin Müslüman isen sen bunu yapacaksın. Bu haberin kaynağında Dârimî bulunmaktadır, Ahmed Bin Hanbel de bulunmaktadır. Devlet reisi sıfatıyla ve vazifesi gereği görev yüklenmiştir. Dikkat edin! Yüce Allah devlet reisi sıfatıyla ve vazifesi gereği görev yüklenmiştir. Sadakaları almak bunlar vergiler devlet başkanına aittir devlet başkanı yani idâre bu vergileri hakkıyla alacak sosyal devleti kurulacaktır. Bu görev devletin idâresine devlet başkanlığına aittir. Mükellef doğrudan fakire verse yeterli olur mu? Olmaz. Mesela zengin devlete danışmadan götürse fakire verse hakkıyla verse bile devlet görevini yapmamış olur yine, devlet bunu yerli yerince yapmak zorundadır. Laiklik elden falan gitmez korkmayın! Adâletli sağlarsanız laiklik daha da güçlenir korkmayın, laiklik elden gitmez. Çünkü asîl laiklik İslam’ın kendisindedir uydurma laiklik İslam’ın tamamen Allah’ın kabul etmediğidir. Allah’ın kabul ettiği laiklik dünyada bütün milletlere din ve vicdan hürriyetini İslam vermiştir. Sen daha dün bunu ortaya attın düne kadar bu laiklik yok mu idi dünyada? Allah yok muydu dünyada? Âlemleri Allah yarattı. Doğruyu, gerçeği Allah da ara, Kur’an-ı Kerim’de ara, Hz. Muhammed de ara. Laiklik enine boyuna bütün hak ve hürriyetleri ortaya atan gerçek hakîkat ne varsa işte İslam’ın içeriğindedir. Allah şunu bilir, bunu bilmez diye de bir olay yok bütün doğrular İslam’dır dünyada bu batıda olur inanan da olur inanmıyorsun da olur doğru neredeyse İslam odur. O bir İslâmî’dir İslam’ın emirlerinden bir emirdir, İslam’ın kurallarından bir kuraldır nerede doğru varsa orada İslam vardır. İslam ilim, bilim, irfândır ve tam bir adâlettir. Adam çıkmış, laiklik uğruna İslam’ın yok etmek istiyor biri de çıkmış, laikliğin ne olduğunu bilmiyor özgürlüklerin, hak ve hürriyetlerin o da İslam adına hürriyeti yok etmeye çalışıyor. İslam böyle değil İslam, ilâhî nizâm İslam’da kusur yok. Kara beyinler İslam’ı anılamayan beyinlerdir. Allah’ı anla, Allah ile tanış, Kur’an-ı Kerim’i keşif eyle, İslam’ı keşif eyle, kâinatı keşif eyle, Kur’an böyle istiyor. Ne gericiliği İslam’ı, Allah’ı bilmemek yobazlık gericiliktir.
Dakika 25:00
Çağdışılık orada küfürdür çağdışı olan, cehâlettir çağdışı olan, zulümdür onun bunun hakkını sömürmektir çağdışı olan. Bunu ancak canavarlar arasında görürsünüz. İslam ise en yüce medeniyettir ilâhî’dir çünkü. İslam anlamamışsan anlamaya çalış. Bilmiyorum diye niye inkâr ediyorsun? Güneş her gün doğuyor sen gözünü yumunca güneş yok diyorsun. Şimdi Sen Allah’ı inkâr edince, Allah yok mu? İslam’ı inkâr edince, İslam yok mu? Bu kadar kendine kötülük yapma! Kendine acı kendine acımayı bilirsen insanlığa da acırsın görevini doğrultursun yanlıştan kurtulursun. Yazık olmasın kimseye! Onun için Sevgili Peygamberimize ne diyor; Vergileri, sadakaları, zekâtları almak devlet başkanına aittir mükellef doğrudan fakire verse yeterli olmaz. Çünkü devlet görevini yapmamıştır diyelim ki bir zengin görevini yaptı yapmayanlar ne olacak? Fakirin hakkı nerede kalacak? Fakirin hakkını mecbur vereceksin bu kesin Allah’ın emri. Dünyada irticanın, terörün ve bütün dünyada ki kötülüklerin kaynağı nedir? Fakirin hakkını yersen, adâleti sağlamazsan, dengeleri kurmazsan dünyada terörün önüne de geçemezsin. Niye? “Biri yer biri bakar yarın kıyâmet kopar” dememişler mi? İşte kıyâmeti koparanlar zâlimlerdir. O fakirin hakkını kim yiyorsa bunları kıyâmet koparanlardır, terörün tohumunu saçanlardır. Bu da yetmez insanların içine hak eğitimi, hak öğretimi, îmânı, Allah’a saygıyı da öğreteceksin ve Allah’ın huzurunda olduğunu bilecek. Öyle bir ahlâk dersi vereceksin ki bu dünyaya bu İslam’ın kendi ahlâk dersi kişi yaratanının huzurunda olduğunu bilecek. Allah’ı sevdiği için mahlûkatı sevecek, Allah’a saygılı olduğu için mahlûkata saygılı olacak, adâleti sağlayacak, yanlış yapmayacak. Allah’a saygısı olmayan ne yapar? İşine gelirse doğru, işine gelmezse işine geldiği gibi yapar. Îmânın olmadığı yerde merhametim olacağını mı zannediyorsun? Îmân ve ilim hak ilim olmadan olmaz. Devlet başkanının hakkı yerine gelmemiş olur. Ne zaman? Zengin dese ki ben veririm devlete gerek yok o zaman devlet görevini yapmamış olur bir diyor devlet başkanının hakkı da yerine gelmemiş olur. Yani devlet görevini yapmamış olur. Devlet vergiyi doğru dürüst alacak, doğru dürüstte sosyal düzeni kuracak ve adâlet taksimatı hakça yapılacak. Doğuyu, batıyı birbirinden ayırmayacaksın. İnsanlar insan mı? İnsanın hepsi değerlidir. Her insana sosyal bir adâletle ne yapacaksın? Taksimatı yapacaksın hakça bir dağılım da taksimatta bulunacaksın. Adam kayırmayacaksın, rüşvet almayacaksın haksızlık yapmayacaksın, rüşvet almayacaksın, hem adâleti sağlayacaksın hem de işi ehline vereceksin. Ona göre de okullarında gerçek eğitim, öğretim sağlanacak bilim adamı, keşif adamı yetiştireceksin, kâşif yetiştireceksin. İslam dini kâşif bir dindir sürekli bilinenden bilinmeyene terakkiyi emreder İslam dini, iki günü eşit olan zarardadır der İslam dini.
Dakika 30:02
Ey dünya! İslam’ı tanı. Ey dünya! Allah’ı tanı. Ey dünya! Yaratanını inkâr etme! Yarın Allah’ın orduları seni alıp götürecek sana hesap soracak. Azrail’in orduları ensende bekliyor ömür süren bitince canını alıp götürecek, bu bir hakîkattir ve gerçektir.
Onun için de mükellefte zekât borcundan kurtulmuş olmaz Yani devlet görevini tam yapacak, zengin görevini tam yapacak, fakirin hakkı verilecek kesin kez İslam bunu istiyor. Allah kullarının birinin aç yatmasını birinin de Lortlar âleminde Fildişi kulelerde keyif sürmesine Allah adâletine kabul eder mi? Allah’ın adâleti bunu kabul eder mi? Allah’ın merhametine bu sığar mı? Hiç kimsenin merhametine sığmayan bu Allah’ın merhametine sığar mı? Bu bir zulümdür ve Allah’u Teâlâ’ya isyân etmektir. Ey dünya! Bu zulümden vazgeç insanların hakkını ver. Bu Allah’ın nimetleri Herkese yeter artar şimdi sen ne kadar malı yığsan serveti yiyeceğin kadar yersin giyeceğin kadar giyersin. Bunun fazlasına hiçbir şey yapamazsın ve sana taksim edilen rızkın dışına da çıkamazsın. Ama niye Allah’ın helâl rızıkları varken helâli kendine niye haram ediyorsun ki? Niye fakirin, yoksulun hakkını niye yiyorsun ki? Her haram belâdır, derttir.
Dakika 32:23