Tefsir 337-01

337- Tefsir Ders 337 hayat veren nurun keşif notları

337- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 337

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

 

Aramızda da işte bazıları böyle diyor; “Bu münâfıklar her sene türlü belalara hastalık, kıtlık gibi musibetlere uğratılırlar”. Bunlar Kur’an-ı Kerim’den kaçanlar işte bunlardır diyor. Bunlar Kur’an kaçkınlarıdır, Kur’an-ı Kerim’den kaçanlardandırlar bunlar. Yani bir de hem Kur’an’dan kaçarlar hem de Muhammed ne getirdi derler. Hakk’ı, hakîkati anlamazdan bunların beyinleri zifiri karanlıktır. Bunlara çağdışı da denmez bunlar çağdışı değil yer altından yeni çıkanlardan da karanlıktır bunlar. Çünkü her çağda aydın insanlar vardır o çağın gereği gerçekleri yaşarlar. Diyelim ki; Ebu’l Beşer dünyada ilk insan Hz. Âdem. Hz. Âdem kendi çağının peygamberidir en aydın en çağdaşıdır ve cennetliktir, peygamberdir. İdrîs Aleyhisselâm, Şit Aleyhisselâm, Nuh Aleyhisselâm, Hûd Aleyhisselâm, Sâlih Aleyhisselâm, İbrâhim Aleyhisselâm ve İsmâil Aleyhisselâm, İshâk Aleyhisselâm, Yâkup Aleyhisselâm, Yusuf Aleyhisselâm, Şuayb Lut Aleyhisselâm’lar ve diğer Mûsâ’lar, Dâvûd’lar, Süleymanlar, Zekeriya’lar, Yahya’lar, Îsâ Aleyhimüsselâmlar hepsi nedir? Kendi çağının en ileri zât-ı muhteremleridir ve bunlar peygamberdirler. O Peygamberin etrafında o Peygamberlerin getirdiği değerlere olduğu gibi inananlar da tamı tamına inanalar ve gereğini yapanlar o çağın en aydın insanlarıdır ve Müslümandırlar hepsi de. Hz. Muhammed ise, bütün çağların Peygamberi, bütün milletlerin Peygamberi tâ kıyâmet kopuncaya kadar ve ötesinde de ve mahşer yerinde de Rûz-i Cezâ da ve büyük Mahkeme-i Kübrâ’da da ve Makâm-ı Mahmûd’un sahibidir. En büyük şefaat ruhsatı yetkisi ona verilmektedir şefaat yoktur diyenlere dikkat edin, şefaat vardır ama Allah’ın izniyledir.  En büyük şefaate müstahak olan zâtî muhterem Hz. Muhammed’dir ve diğer peygamberler Allah’ın izin verdiği zâtî muhteremlerdir. Onun için kıymetli dostlarımız, Bunlar işte Kur’an’dan kaçanlar, Hakk’ı hakîkati anlamazlar cümle sıfat cümlesidir. İbn-i Kuşeyrî “Azîz” bir sıfat ‘’aleyhim ma anüttüm’’ (عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ) de ayrı bir sıfattır diyor. Bazı Mushaflar da “Azîz’in üzerinde üzerine Secâvendî harflerinden konmuştur. O Rasûl dertlerinizi yüreğinde duyar Hazreti Muhammed için diyor Cenab-ı Hak. O Rasûlü Muhammed var ya diyor (Aleyhisselâtu Vesselâm) Ey Ümmet-i Muhammed, ey insanlık âlemi! O Rasûl dertlerinizi yüreğinde duyar, acınızı hisseder ona başınıza bir şey gelse ona çok ağır gelir. Hidâyet ve iyiliğinize çalışırız faydanıza o kadar çok gayret eder o kadar hırslıdır ki, size toz bile kondurmaz, toz konmamasını ister, selâmete çıkmanızı cennete girmeniz için uğraşır da uğraşır o Şanlı Muhammed (Aleyhisselâtu Vesselâm.)

 

Dakika 5:21

 

İnce bir şefkati derin bir merhameti vardır o Muhammed’in. Kim diyor bunları? Yüce Allah diyor.

 

لَقَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ ﴿١٢٨﴾

 

İşte bu âyetlerin keşif notları bunlar. Bunların anlamını daha önce verdik size. Ne diyor? O Hz. Muhammed’in ince bir şefkati derin bir merhameti vardır size acır bunlar büyük bir sevgi ve şefkatin tecellîsidir. Efendimiz (Aleyhisselâtu Vesselâm) Hz. Muhammed’e Raif, Raûf, Rahim isimleri verilmiştir. Hasen İbnü’l Fadl bakın ne diyor; bu zât-ı muhterem; “Yüce Allah hiçbir peygambere kendi isminden iki isim güzel yüce isimlerinden iki isim vermemiştir” diyor. Bütün güzel en güzel yüce isimler Allah’ın isimleridir. Bunlardan ikisini bir arada diyor hiç bir peygambere vermedi diyor. Hz. Muhammed’e verdi diyor. Bakara Sûresi 143’üncü âyetinde ne diyor Cenab-ı Hak, yine Hac Sûresinin 65’inci âyetinde (إِنَّ اللَّهَ بِالنَّاسِ لَرَؤُوفٌ رَّحِيمٌ) buyuruyor. Yüce Allah insanlara Raûf’tur, Rahim’dir diyor. Elbette muhakkak ki Allah insanlara elbette Raûf’tur, Rahim’dir diyor. Bakın Allah’ın isimleri Raûf ve Rahim bu isimleri Hazreti Muhammed’e demiş Cenab-ı Hak. İşte kuluna bunun neyidir? Büyük ikrâm ve tekrimdir. İlâhî ahlâk ile mü’minlere Raûf ve Rahim’dir. Getirdiği İslam da her yönüyle mü’minler için ayni ile nimet ve rahmettir. Bütün kâinatı kuşatmış olan Yüce Allah en büyük hükümdarlığın en yüce saltanatın sahibi Rabbisidir. (عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ) O büyük Arş’ın Rabbisidir Yüce Allah (C.C). A’râf Sûresi 54’üncü âyete baktığımız zaman bu saltanatı Yüce hükümdarın, Yüce Allah’ın hükümranlığını ve saltanatını görüyoruz. Âlemlerin mutlak hükümdarı sadece Yüce Allah’tır. Hz. Muhammed âlemlere rahmet tecellîsi olarak göndermiştir. Tevbe Sûresinin son iki âyetinin en son nâzil olan âyetler diye rivâyet vardır. Hazreti Ubey Bin Kâ’b (R.A) Kur’an-ı Kerim’in Allah’a ahdi en yakın olanı yani en son nâzil olanı (لَقَدْ جَاءكُمْ) itibaren 2 âyettir demiştir. Fakat Bakara Sûresinin 281’inci âyetinin bunlardan da sonra nâzil olduğu daha kuvvetli rivâyeti vardır. (وَاتَّقُواْ يَوْمًا) diye başlayan bu âyettir ki 281’inci âyettir Bakara Sûresi. Mushaf cem olunduğu zaman âyet-i kerimeyi Zeyd Bin Sâbit yani (لَقَدْ جَاءكُمْ) ile başlayan âyetleri çok araştırılmış ancak “Zühşehâdeteyn” iki şahit hükmünde olan Huzeyme Bin Sâbit nezdinde (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) bu âyetler yazılı olarak bulunmuştur. Buhârî Şerifin yine Tirmizî’nin rivâyetlerinde de vardır. Ashâbın ezberindeydi bütün Ashâb biliyordu yazılısı ancak Huzeyme de bulunmuştu. Zeyd Bin Sâbit yazılıyı bulmadan yazamıyordu. Böylece yazılı belge bulundu ve yazıldı. Ebû Dâvûd’un rivâyet ettiği ve Suyûtî’nin de eserine aldığı bakın Ebû’d-Derdâ’nın da rivâyet ettiği bir haber de şöyle deniyor; “Her kim sabah akşam 7 kere:

‘“ Hasbiyallahü lâ ilâhe illâ hu, aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül-arş’il-azîm’’ derse Allah Celle Celâlühü Yüce Allah’u Teâlâ o kulun yani o kulunu önemsediği şeylere kifâyet eder diye Ebû’d-Derda’dan rivâyet vardır. Onun için,

“ Hasbiyallahü lâ ilâhe illâ hu, aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül-arş’il-azîm „

Bunu çok şık okumalıdır. Akşam sabah oku birde virt edin yani dilinden, gönlünden bırakma çünkü Rabbinden bir an bile gaflete düşme! Sakın ola ki bir an bile Allah unutma! O’nun huzurunda olduğunu bil O’nun bize bizden daha yakın olduğunu da unutma! O’nun huzurunda ol O’na saygılı ol O’nun emrinde yaşa. Aczini, cehlini, gafletini itiraf et hep O’ndan iste O’nun rahmet kapısından bir yere gitme! Her yerde bütün cihetler O’na aittir O’na yönel, O’ndan iste O’nun emrinde ol, O’nun emrine tâbî ol. O’nun yolu Hazreti Muhammed’in bizzat yerleştirdiği İslam şeriatının bizzat kendisidir. Hz. Muhammed önderin, Kur’an-ı Kerim rehberindir sakın unutma! Rabbimiz Yüce Allah ise âlemlerin Rabbisidir rahmetinin içine aldığı Fazlı Keremi ile muamele ettiği kullarından eylesin.

 

Dakika 14:12

(Visited 82 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}