339- Tefsir Ders 339 hayat veren nurun keşif notları
339- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 339
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
(Yunus Sûresi 11’inci Âyet-i Kerime’den 14’üncü Âyet-i Kerime’ler)
İlmin içinde ol, irfân içinde ol, hayırlı hizmetlerde yarış içinde ol. “Subhâneke Allahümme” ne diyor? Allah’ım! Sen en yücesin Allah’ım, Sen ne büyüksün Allah’ım! Diye bakın bir tespih var. Rıdvân’a kavuşmuş Ayne’l-Yakîn îmânı geçmiş Hakka’l-Yakîn îmân ulaşmış, selam ve kayıtsız şartsız bir ortada selâmet var. (تَحِيَّتُهُمْ فِيهَا سَلاَمٌ ) orada tahiyyeleri tam bir selamdır ve kayıtsız şartsız selâmettir. Hoşa gitmeyen ebedî bir şey yoktur. (وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ ) ve dâvâlarının âhiri yani dua ve niyazlarının sonu (أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ) hakîkaten (الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ) nimeti verene bir özel saygı ifadesi demek olan hamdin zevki nimeti verenin kadrini takdir etmektir. Bu kemâl mertebesidir. Nimete takılıp kalmak değil nimetin sahibini işte takdir etmek nedir? O‘na hakkıyla îmân etmek değil, O’na kulluk etmek, İslam’ı doğru öğrenmek, gereğini dosdoğru yapmaktır. İslam fıkhını, zâhirî fıkhı, bâtınî fıkhı iyice zâhirî takvayı, batını takvayı, Vera’yı, zühtü yaşamak mârifete ulaşmaktır. İşte Kemâl mertebesinin bize hedefleri gösteriliyor nimetlerin sonsuzluğu ve Hakk’ın rızâsını her şeyin üstünde olduğu gösterilmektedir. Nimeti vereni unutma! O Mahiler ki Derya içredir Deryayı bilmez. Dikkat et! O Mahiler ki Derya içredir Deryayı bilmez cinsinden olmayacak gerçek tatminin nimeti verene kavuşmakta olduğunu da unutma! Cemâl’e, Rızâ’ya, Vuslata ermek cennette hiçbir noksan ve hiç bir ihtiyaç bulunmadığı ve ibadet için mükellefiyet dahi bulunmadığı hâlde en büyük lezzetin Cenab- Kibriyâ ’yı tedvin ve tenzih etmekte olduğunu görürsün. Allah’ı tesbih tahmit olacak lezzet burada Allah’tan ve meleklerden Tahiyyât ve selam alarak bambaşka bir saadete erecekler. Dünya hayatında bu zevk nerede yaşanır derseniz? Bunun benzeri namazdır beş vakit namazda bu lezzeti yaşayabilirsin. Eğer namazı ihlâsla erdemli bir şekilde kaliteyi arttırarak namaz kılarsan bu zevki dünyada da, namazda, Kur’an’da yaşarsın. Kur’an’ın mânâsı seni kuşatınca kalbin o mânâyı içmeye başlar bir zevk, bir şirk, bir rey ortaya çıkar. Kur’an’ın mânâsını kalbi, ruhu, nefsi kuşatınca tadına doyulmaz cennetin Havz-ı Kevser’inden geri kalmaz ileridir. Çünkü Allah kelâmıdır seni cennete hazırlayan Kur’an-ı Kerim’dir, İslam’dır, bunun önderi rehberi Hazreti Muhammed’dir (Aleyhisselâtu Vesselâm.) Bunun için namazı doğru kıl zevkle kıl sakın namazın bir vaktini dahi kaçırma dağda kıl, bağda kıl, dairede kıl, dükkân da kıl her yerde Allah’ın huzurunda ol tadına doyulmaz.
Onun için dünya alay ve eğlence olduğunu unutma! Bu alay ve eğlenceyi seyretmek için koşan çocuklar ve câhiller namazı bir külfet sayarak ancak bir teklif ve baskı altında kılarlar. Bunlar namazlarından zevk almazlar ve başları dara düşmeden Allah’a dua ve ibadet de etmezler. Bu tip insanlar dininin zevkine ulaşamazlar. Ancak bunlar irşâda ihtiyaçları pek çoktur bunlar irşâd edilmelidirler. Ve bunlara şanlı Kur’an’ın hayat veren bu nurun dersleriyle irşâd etmemiz gerekmektedir.
Dakika 7:15
Dünyanın her yerinde Kur’an-ı Kerim’i anlatmaya çalışalım dosdoğru. Ârifler ise bunu büyük bir zevk ve bunu bir miraç bilirler namaz bir zevk ve miraçtır. Yüce Allah’ın rızâsına, lütfuna, mağfiretine, rahmetine vuslattır. ‘’ ve cuılet gurreti ayni fisselâtî’’ Hz. Muhammed (A.S.V) “namaz benim gözümün nurudur” diyor. ‘’essalâtü mîrâcül mü’mini’’ “Namaz mü’minin miracıdır” diyor. Onun için Müslümanlar her dua ve ibadetin sonunda ne yaparlar? Bir de Fâtihâ okurlar. Alışkanlık dünyadaki alışkanlığına dikkat et! Alışkanlık hâline getirdikleri yaşayışla ve ruh hâlleri ile ölecek herkes. Nasıl bir alışkanlık ruh hâlinle yaşıyorsan öyle öleceksin, öyle dirileceksin, mahşere öyle geleceksin. Sakın kötü alışkanlıklarınla ölme! Kötü alışkanlıklardan kurtul, kötü ahlâkı sil at ve tam bir nefsi tezkiye ile terbiye ile güzel ahlâk ile güzel bir îmân ve İslam ile Amel-i Sâlih ile yaşamaya ve böyle bir ruh hâli kazanmaya çalış. Böyle öl böyle mahşere gel yoksa yazık olur birileri cennete girerken birileri cehenneme doğru götürdü ve cehenneme tepe takla atılır yazık olur.
وَلَوْ يُعَجِّلُ اللّهُ لِلنَّاسِ الشَّرَّ اسْتِعْجَالَهُم بِالْخَيْرِ لَقُضِيَ إِلَيْهِمْ أَجَلُهُمْ فَنَذَرُ الَّذِينَ لاَ يَرْجُونَ لِقَاءنَا فِي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ ﴿١١﴾
وَإِذَا مَسَّ الإِنسَانَ الضُّرُّ دَعَانَا لِجَنبِهِ أَوْ قَاعِدًا أَوْ قَآئِمًا فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُ ضُرَّهُ مَرَّ كَأَن لَّمْ يَدْعُنَا إِلَى ضُرٍّ مَّسَّهُ كَذَلِكَ زُيِّنَ لِلْمُسْرِفِينَ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ ﴿١٢﴾
Eğer Allah, insanlara, hayrı çarçabuk istedikleri gibi, şerri de alel-acele verseydi, şerrin karşılığı cezayı belâyı alel-acele verseydi iyiliklerin karşılığını alel-acele veriyor. İşlediğimiz günahların kötülüklerin karşılığını da alel-acele verseydi onların hemen ecellerini getiriverirdi. İşi bitirirdi mehil müddet vermezdi. Fakat bize kavuşmayı ummayanları kendi hâllerine bırakırız da azgınlıkları içinde bocalayıp giderler ve o hoplayıp zıplayıp mal, mülk, servet ve zevki sefa içinde çalıp oynamayı kâr zannederler. İnkârı kâr zannederler, şirki kâr zannederler, nefislerine taparlar onu kâr zannederler. Bunlar istidraçtır seni o hâlde iken Azrâil alır götürür. Paşada olsan götürür, ağada götürür, çoban da olsan götürür hiç fark etmez. İnsanoğlu birinci derecede mesuldür İslam insana teklif edilmiştir Yüce Allah tarafından. Senin umurunda değilse Allah’ın hiç umurunda olmaz. Niye? Allah yapacağını bilir adâleti tecellî eder. Hangi günaha hangi cezayı vereceğini biliyor uçsuz bucaksız lütuf edeceğini de biliyor. Îmân ve güzel amellere hangi yüce lütuflarda bulunacağını da biliyor.
İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman, gerek yan yatarken, gerek otururken, gerek dikilirken bize dua eder diyor Cenabı Hak. Kendisinden sıkıntısını gideriverdik mi? Sanki kendisine dokunan o sıkıntı için bize hiç yalvarmamış gibi aldırmadan geçer gider. İşte o beyinsizlere yaptıkları şeyler böyle güzel gelir diyor. Kötü amelleri onlara süslenmiş artık onlar karaya ak diyor, bâtıla Hak diyor, Hakk’a da bâtıl diyor.
Dakika 13:52
Bunlarda akıl, zekâ, irâdeyi ne yapmış bu adamlar? Kötüye kullanmışlar. Bunlarda da akıl vardı, zekâ irâde vardı. Ama ne yaptılar? Kötüye kullandılar. Küfrün, şirkin, nifâkın, zulmün emrinde kullandılar. Müşrik zâlim ve mücrimdirler.
Kıymetli dostlar, Allah bu duruma düşenlerden eylemesin!
وَلَقَدْ أَهْلَكْنَا الْقُرُونَ مِن قَبْلِكُمْ لَمَّا ظَلَمُواْ وَجَاءتْهُمْ رُسُلُهُم بِالْبَيِّنَاتِ وَمَا كَانُواْ لِيُؤْمِنُواْ كَذَلِكَ نَجْزِي الْقَوْمَ الْمُجْرِمِينَ ﴿١٣﴾
Yüce Rab bu yüce sözünde, kelâmında, bu ayette; Andolsun ki, sizden önceki devirlerin birçok kavmini, peygamberleri kendilerine çok belge ile geldikleri hâlde zulmettikleri ve îmâna gelmedikleri için helâk ettik diyor Cenabı Hak. (وَلَقَدْ أَهْلَكْنَا الْقُرُونَ) Ey insanoğlu! Rabbinin emrine gir itaat et helâk olursun. Cenab-ı Hak işte diyor günahkârlar topluluğunu biz böyle cezalandırırız diyor. (لِيُؤْمِنُواْ كَذَلِكَ نَجْزِي الْقَوْمَ الْمُجْرِمِينَ ) buyuruyor.
ثُمَّ جَعَلْنَاكُمْ خَلاَئِفَ فِي الأَرْضِ مِن بَعْدِهِم لِنَنظُرَ كَيْفَ تَعْمَلُونَ ﴿١٤﴾
Sonra onların ardından sizi yeryüzüne halîfeler yaptık diyor ki, bakalım nasıl ameller işleyecek siziniz? Yani imtihan meydanına koydu insanoğlunu Allah halîfeler olarak yarattı. Onun için halîfe Allah’ın emrini emreden, gereğini yapan, onun hükmüyle hükmedendir. Allah’ın hâkimiyeti ve onun emrinde yaşayandır. (لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا) Mülk Sûresinin 2’nci âyetinde de hanginiz daha iyi işler yapıyor diye sizi imtihan etmek içindir diyor. Hayat tamamen imtihandır imtihanın tüm soruları Kur’an’dadır bütün cevaplar Kur’an’dadır. Hayatın soruları İslam’dır hayatın bütün sorularının cevabı İslam’dır gerçek hayat veren nur ve nurun dersleri İslam’ın, Kur’an’ın dersleridir. Onun için Allah’ın takdirini ve beğenisini kazanmalıdır. Allah’ın takdirini, Allah’ın beğenisini kazanırsan “Naim Cennetleri” ebedî saadetler sunacaktır. İmtihanın sonucu Allah’u Teâlâ senden râzı olunca Naim Cennetlerini ebedî saadetlerini sana sunmaktadır. (لِّلَّذِينَ أَحْسَنُواْ الْحُسْنَى وَزِيَادَةٌ) ‘’Yunus Sûresi 26’ncı âyet’’ ne diyor; “En güzellere daha ziyadesiyle en güzel karşılık vardır” diyor. İslam en güzeldir karşılığı da en güzel karşılıktır. Bu da Allah’ın rızâsını elde etmek ile olmaktadır. Cenabı Hakk’ın rızâsına Cemâline vâsıl olan vuslata eren kullarından eylesin.
Dakika 19:02