fıkhı-ekber-ders-36-01

36- Ders 36 Fıkhı Ekber hayat veren hayatveren

FIKH-I EKBER DERS 36

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm. Elhamdülillahi Rabbi’lâlemin. Vessalâtü vesselâmü âlâ resûlinâ Muhammed ve âlâ alihî Muhammed. Euzu bi kelimâtillâhi‚t-tâmmeti min şerri ma haleka ve zerae ve berae. Rabbi eûzû bike min hemezâti’ş-şeyâtin ve eûzû bike rabbi en yahdurûn. Bismillâhirrahmânirrahîm. Ve câel hakku ve zehekal bâtıl innel bâtıle kâne zehûkâ. Sadakallahul azim Hulala.

1:07 Çok kıymetli ve muhterem efendiler, Fıkh-ı Ekber’den keşif notlarını vermeye devam ediyoruz. Yüce Allah’a hamd olsun, Sevgili Peygamberimize salat-ü selam olsun, bütün ümmet-i Muhammed’e de bizden selam olsun. İslam âlimlerine Yüce Allah’ın eksilmeyen, ebediyyil ebed rahmeti, mağfireti, lütf-u keremi onların üzerinden eksik olmasın (rahmetüllahi aleyhim ecmain).

Şimdi dersimiz şöyle devam ediyor: Yine bir kimse ki “Keşke şarap yahut zina yahut adam öldürmek yahut zulmetmek helal olsaydı” derse bu adamın hali ne olur? Bu adam küfre girer, kafir olur, demişlerdir. Bu da El-Cevahir isimli kaynağımızda bulunmaktadır. Çünkü bunlar kesinkes haramdır. Haramları haram kılan Allah-u Teâlâ’dır. Başka, Allah’tan başkası bir şeyi haram yapamaz. Onun haram dedikleri haram, helal dedikleri helaldir. Onun için kıymetliler bakın burayı tekrar ediyorum. Bir insan dese ki “Keşke şarap yahut zina yahut adam öldürmek yahut zulmetmek helal olsaydı” derse küfre girer, kafir olur, demişlerdir. Allah muhafaza buyursun. Bu dersleri, bu keşif notlarını niçin veriyoruz? Hiç kimsenin imanı zarar görmesin, kimse küfre girmesin, kafir ölmesin kimse, herkes imanla ölsün diye insanlığa en hayırlı hizmeti yapmak için bu keşif notlarını vermeye çalışıyoruz. Bütün âlimlerimize Allah rahmet eylesin. Biz onlara hep rahmet okuyoruz.

Kıymetli efendiler, demek ki haramın, bu şekildeki kesin haramların helal olmasını temenni ederse kişi bakın bu hale, bu tehlikeye düşüyor. Yine bir insan ki şarabın haram kılınmamasını, Ramazan-ı Şerifte orucun farz olmamasını temenni ederse bunlar da korkunç tehlikelerdir. Bunlara kimse kendini alıştırmasın. Yine kıymetliler, fark, şarap ilk şeriatlardaki durumu farklı idi. 5:02 Ramazan-ı Şerifte oruç tutmak da önceki şeriatlarda oruç da farklı idi. Onlara da oruç farz kılınmış idi fakat tabii ki onların oruçları ile İslam şeriatındaki oruçlar arasında şeri farklar vardır ama aslı değiştirmez. Aslında onlarda da oruç vardı. Haksız yere adam öldürmek, zina etmek, zulüm ve yetimin malını yemekse bütün kitaplarda önceki İslam’ın önceki şeriatlarında da haram kılınmıştır. Yani hiç haramlığı değişmeyen, sürekli, önceki peygamberlerin şeriatlarında da haram idi bunlar. Yani zina haramdı, haksız yere adam öldürmek haramdı, zulüm ve yetimin malını yemekse bütün kitaplarda haram kılınmıştır. Bütün şeriatlarda haram kılınan bir şeyin helal olmasını istemek küfürdür. Bunun için kıymetliler, haram olan bir şeyin hiçbir zaman helal olması istenmez. Hele de harama “helal” hiç denmez. Diyen kişi kendini mahveder, imanı yok olur, kendi küfre girer. Şarabın Müslümanlara satılmasını caiz görürse bu da tehlikedir ve buna da küfürdür, demişlerdir. Bunun gayrimüslimlere satılmasını caiz görmekte ise bir sakınca yoktur, demişlerdir. Böyle diyenler olmuştur. Şarabın satılması ittifakla caiz değildir. Bunu da böyle bilesin. Kıymetliler, bu söylediklerimizin de kaynağında diğer kıymetli eserlerimiz olduğu gibi Tetimme adlı kitapta da mevcuttur. Yine kim “Şarap helaldir” derse küfre girer, kafir olur. Bu da Feteva-i Sura’da geçmektedir. Ramazan-ı Şerif ayı için “Bu uzun ay geldi” yani bir kimse diyor ki bu Ramazan-ı Şerif ayı için “Bu uzun ay geldi” dese yahut “Bu ağır ay geldi” derse yahut Recep ayı girince Ramazan’a saygısızlık dolayısıyla “Ramazan-ı Şerife düştük” yahut “Hayrat mevsimi geldi” der de yaratılış itibariyle bu ayı çirkin görürse şeriatın emrettiği sevgi hilafına kendisine ağır gelirse bu adam da küfre girer, demişlerdir. Çünkü Ramazan-ı Şerif de Allah’ın kesin emridir, Ramazan-ı Şerif rahmet, mağfiret, necat ayıdır ve kesin onda oruç farzdır, kesin. “Allah’ım, Recep ile Şabanı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan-ı Şerife kavuştur” diye bu duayı yapan Hz. Muhammed’dir (aleyhissalatu vesselam). Müslümanlar bütün ayların Ramazan-ı Şerif olmasını ister. İmanın gereğidir bu. Bir kimse şeriatın faziletli saydığı ayları önemsemeyerek “Yine bu aylara mı?” geldik derse bu da küfre girer, demişlerdir. 10:03 Çünkü İslam’ın aziz ve mübarek kıldığını sen hor, hakir görürsen senin imanın yok olur. O yüce değerlere bir şey olmaz ama sen küfre girersin. Sen de küfre girme, imanlı yaşa. İmansızlar cennete ebedi girmeyecek. Bizim gayemiz, çırpıntımız, çalışmamızın gayesi sırf Allah için. Kimse küfre girmesin, kafir olmasın. Amacımız bu. Küfre rıza küfürdür. İnsanlık küfürden kurtulsun. Yardımcı olmak gerek.

Kıymetliler, yine bakın ne buyurdular “Bu taatların hepsini Allah bize azap yaptı” derse Allah’ın emirlerine bakın “Allah bize azap yaptı” derse orucu azap gibi, namazı azap gibi görüyorsa onu diyenler kafir olur, dediler. Bu haber de El-Muhît adlı kitapta bulunmaktadır. Sevgili efendiler, “Allah Teâlâ bize bir emri farz kılmasa daha iyi olurdu” derse yine küfre girer. Sen Allah’tan iyi mi biliyorsun? Hâşâ, sümme hâşâ. Allah’ın her yaptığı emir güzeldir. Baş üstüne. Bizim bütün kalbimizle Allah’ın bütün emirlerini biz severek, sayarak ona sarılırsak müminiz. Yoksa Allah’ın emirlerini hoşlanmayanda iman olmaz. Allah’ın “helal” dediğine “haram” dersen, “haram” dediğine “helal” dersen, Allah’ın “yap” dediğine eğer sen yapmaz da onları çirkin görürsen, o çirkinlik pislik sende, küfür, kafirlik sende olur. Kendini mahvedersin. Gel, bu duruma düşme. Şimdi bu haberleri, ipuçlarını, bu keşif notlarını bunun için veriyoruz. Kimse bu duruma düşmesin. Aklını başına al. İnkâr ederek iman olmaz. Küfrün olduğu yerde iman olmaz. İmanı olmayan ebedi cennete giremez. Bu kesinkes. Bunu kulağına değil sadece, kalbindeki kulağa küpe et. Yine bakın şöyle ipuçları vermişler: Bir kimse küçük günah işlese, bir başkası kendisine “Tövbe et” dese ve bu işi yapan “Ne yaptım ki tövbeye muhtaç olayım?” dese yahut “Ne yaptım ki tövbe edeyim?” dese ehl-i sünnet ve’l-cemaat kaidelerine göre bu kişi de küfre girer. Çünkü günahın küçüğü, büyüğü olmaz. Ve derhal tövbe edilmelidir. Çünkü Allah tövbeyi kesin emrediyor. Burada da yine günaha “sevap” demiş oluyor ki günahı günah olarak kabul etmiyor. Çünkü günahlar günahtır. Küçük veya büyük, günah günahtır. Sen bunu sevap gibi kabul edemezsin. Edersen durum işte tehlikede. Mûtezile’ye göre ise bu böyle değildir. Mûtezile, ehl-i sünnetin dışındadır. Yine başka bir kaynağımızda, bir başka haberde bir kimse “Allah dileyene kadar tövbe etmeyeceğim” dese, Allah’ın dilemesini bir özür olarak ileri sürse bu kişi kafir olur. Çünkü Allah “Tövbe edin” diyor zaten. Emir var, kesin. “Ben Tevvabım” diyor. “Siz de tövbe edin ki tövbelerinizi kabul edeyim” diyor. 15:02 Bakın, şimdi bu adam günahına tövbe etmeye Allah’ın dilemesini bekliyor. Allah çoktan dilemiş ve emir vermiş. “Tövbe et” diyor. Bakın, burada da olayı yine bu adam nasıl bir tersinden alıyor. Yüce Allah tövbeyi emretmiş. Allah’a karşı isyan eden kişi bu işi her ne kadar kaza ve kaderin tesiri altında ise de kötülük yaparken kaza ve kaderi, Allah’ın dilemesini özür olarak ileri sürmesi caiz değildir. Çünkü Yüce Allah kimseyi ne günaha ne sevap işlemeye zorlamamıştır. Herkes bunları kendi iradesiyle ve kazanımlarıyla, iyiliği kazanır, kötülüğü kazanır. Kendi iradesi ile, özgürlüğüyle, ihtiyarıyla yapar. Yine bir fasık kişiye “Sen Allah’a ve Allah’ın kullarına eziyet etmeye devam ediyorsun” denilse ve o kimse de “Ben güzel yapıyorum” yahut “Ne güzel yapıyorum” derse kafir olur. Çünkü zulmü güzel görmüş. Zulüm haramdır. Bakın, şirk haramdır. Fasık insana böyle dendiği zaman, o da yaptığı kötülüklere “Ben iyi yapıyorum” dediği zaman küfre girer, demişlerdir. Evet kıymetliler, bizden tehlikeleri haber vermesi bizden Yüce Allah’ın lütf-u keremi ile. Artık herkes aklını başına alması da herkesin kendine aittir. “Bu da bir yoldur, bir meziyettir, bir mezheptir” derse yine küfürdür. Yani yaptığı kötülüklere “Bu bir yoldur” diyor, “Bu bir mezheptir” diyor. Yani kötülüğe meşruiyet kazandırmaya çalışıyor ki bu kişi kendini küfre götürür. Bir kimse haram olan maldan bir fakire sadaka verse ve bu verdiği haram maldan dolayı sevap istese yine kafir olur. Haramla sevap işlenmez. Sadece o haram mal bir fakire, birine verdiğin zaman “Bu mal kiminse sevap ona gider” dersin ve kendini haramdan kurtarmaya bakarsın. Haramdan sevap beklenmez. Bu malı alan fakir onun haramdan olduğunu bilirse ve buna rağmen o kişiye duada bulunursa, malı veren kişi de “Âmin” derse kafir olurlar ikisi de. Allah korusun. Çünkü haram için dua edilmez. Bir de ona Âmin” de denmez. Yanlış dualara Âmin” diyenlerin hâli perişandır. Ey Müslüman kardeşlerim, yanlış dualara Âmin” derseniz iman gümbür gümbür yok olur. Bak adam, burada bir malı alan fakir, haram malı alıyor, bile bile. Üstelik bir de buna rağmen o kişiye duada bulunuyor. Malı veren kişi de “Âmin” diyor. İkisi de kafir olur, dediler. Aman, bu tehlikelere de kimsecikler düşmesin. Çünkü dua ve âmin ancak taatlar içindir yani helal olanlar içindir. Haramlar için dualar edilir mi? “Âmin” denir mi? Şimdi duahanlar var, tağutlara dua ediyorlar. Birileri de aşk ile Âmin” diyorlar. Vay geldi ikisinin de haline. 20:02 Siz bilirsiniz ey yağcılar! Yağ yakıyorsunuz, yağlayıp yuvarlıyorsunuz ama bu yuvarlanma, bu tehlike sizi cehenneme götürür. Bu tehlikeden kendinizi kurtarın. Biz onun için bu ipuçlarını, keşif notlarını veriyoruz. Herkes kurtulsun.

Bir kimse şeriata göre çirkin olan bir iş için “Güzel yaptım. İyi yaptım” derse küfre girer. Şeriatı şenin baban ortaya koymadı. Şeriat, şari’nin ortaya koyduğu kanunlardır. Şari’ Allah Teâlâ’dır. Allah’ın kanunlarına, İslam’ın kurallarına şeriat denir. Sen onun bir emrine, Allah’ın kesin bir emrini eğer sen “çirkin” dersen ve çirkin olan bir şeye de “Ben güzel yaptım” dersen ayakların cehenneme doğru gider. Gümbür gümbür yuvarlanırsın. Çünkü bunu söyleyenler küfre girer, kafir olur, dediler. Yine bu haberlerin kaynağında da El-Hulâsa, Zâhiriyye, El-Muhît gibi kıymetli kaynaklar bulunmaktadır. İmam-ı Âzam’ın Fıkh-ı Ekber’inden keşif notları vermeye devam ediyoruz. Yine bir insan Şanlı Kur’an’a karşı, bakın, gelmiş olduğunun farkında değil çünkü Kur’an-ı Kerim’in emirleri Allah’ın emirleridir. Şeriat, İslam’daki şeriat Kur’an-ı Kerim’in emirleridir. Bunun için Kur’an-ı Kerim’e karşı gelen kişide iman olmaz. Yine “Sarhoşluk veren içkiyi içmeyen kimse Müslüman değildir” diyen kimse de kafir olur. Bakın, mesela adam diyor ki “Haram olan bir içkiyi içmeyen Müslüman değildir” diyor. Bunu diyenin kendisi İslam’dan çıkar. Çünkü Allah sarhoşluk veren maddeyi, meyi, şarabı ve emsallerini haram kılmıştır. Sen sarhoşluk veren, aklı gideren maddeye, haram olan bir şeye “helal” dersen, sen kendin İslam’dan çıkar, İslam seni dışlar. Çünkü Allah’a isyan ede ede iman olmaz. Sarhoşluk veren hurma suyunun sarhoşluk verecek sınıra kadar içilmesinin helal olduğunu kabul eden kimse de küfre girer, demişlerdir. Bunu söyleyen her ne kadar “Küfre girmez “diyen de vardır “Çünkü ihtilaflıdır” diyen de vardır, ama tehlike ortada büyüktür. Tehlikeden uzak kal. Kendini tehlikeye atma. Bir kimse hayız halindeki hanımı ile cinsi münasebette bulunmanın helal olduğunu kabul ederse bunun da durumu korkunç tehlikedir. Yine karısına livatayı helal kabul eden kimse de böyledir, küfre girer, demişlerdir. Yine kıymetli kaynaklardan birisi Ed-Dürrü’l-Mensûr’da bakın ihtiyaten bu kişinin küfrüne hükmetmemek gerekir, derler ama hükmetmemekle o tehlikeden kişi kendini kurtaramaz ki. Şimdi buna hükmetmeyelim ama o bir tehlikedir. Küfür olan, küfür tehlikesi olan şeylerden son derece sakınılması gerekir. Aybaşı halinde karısı ile cinsi münasebette bulunmanın helal olduğunu kabul etmek bak küfürdür, diyor başka bir eserde. O da El-Muhid adlı kitapta da küfürdür, diyor. 25:11 Çünkü Kur’an-ı Kerim’de bu açık ve seçik ayettir. Her ne kadar manasını keşfetmek gerekiyorsa da fakat ortada Kur’an-ı Kerim’in bir de ayeti ve hükmü ortadadır, tehlikede ortadadır. Yine bir kimse babasının karısı ile evlenmeyi caiz ve mubah görürse bu da mürted olur demişlerdir. Yani mürted, dinden çıkar. Yabancı bir kadını efendim ona sarkıntılık edip “O bana helaldir” derse yine bu adam küfre girer. Çünkü yabancı bir kadın sana helal olur mu? Nikahsız kimse kimseye helal olmaz. Nikahın da pek çok şartları var. Yine bir insan doyduktan sonra da yemenin haram olmamasını isteyen kişi de bakın, küfre girer, demişlerdir. Çünkü doyduktan sonra yemek israftır. İsraf haramdır. Ve bunun bakın, doyduktan sonra yemenin haram olmamasını isteyen kişi de küfre girer, demişlerdir. Bakın, korkunç tehlikeler bunlar. Bir kimseye “Niçin zekât vermiyorsun?” denilse ve buna karşılık “Bu cezayı vermem” derse kafir olur. Çünkü zekât vermek ceza değil, Allah’ın kesin emridir. Zekât zenginin cebinde fukaranın kesin hakkıdır. Aklını başına al. “Git falancaya iyiliği emret” dese birisi “O adamın da bana ne zararı var ki?” mesela yahut “Bana ne ceva etti ki onu emredeyim?” dese bakın, bu kişi de durumu tehlikededir, hatta küfre girer, demişlerdir. Niçin? Emr-i bi’lma’ruf, Allah’ın emridir. Çünkü iyiliği emretmenin farz olmadığında inandığından dolayı bu adam küfre girmektedir. İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak kesin farzdır. Ümmet-i Muhammed’in bugün dünyada ihmal ettiği konulardan biri de budur. Asli görevlerin en başında gelenlerin de biri budur. Yani iyiliği emredeceksin kötülükten nehyedeceksin. Çünkü bir insan “Ben afiyeti seçtim” yahut “Ondan bana ne zarar var ki?” dese yani burada “İyiliği emretsene, iyiliği emretsene” denilse o da “Bana bir şey yapmadı ki” yahut “Onun bana bir zararı olmadı ki” dese işte burada da Allah’ın emrini kendine tahsis etmeye çalışıyor. Bu da tehlikedir, çünkü emr-i bi’lma’ruf, nehy-i anil münker kesin Allah’ın emridir. Bir kimse “Eğer ben bu işi yaparsam kafir olayım” yahut “Mecusi olayım” yahut “Hristiyan olayım” derse ve o işi yaptığını da bilirse küfre girer. Ve Fudayli’ye göre ise karısı da kendisinden bain talakla boş olur çünkü iman gidince nikah gider. Fetâvâi-Suğrâ’dan bakın yine bir kimse bu işi yapmadığı halde “Allah biliyor ki ben bu işi yaptım”, bakın Allah’ı yalana şahit gösteriyor, derse Allah-u Teâlâ’ya yalan isnat ettiği için küfre girer, kafir olur, dediler.  30: 21 Bu yalanına Allah’ı şahit getirerek “Allah bunun böyle olduğunu biliyor” derse kafir olur, dediler. Allah’ın rahmeti, mağfireti, merhameti tüm inananların, inanan mümin, mücahit, Müslümanların üzerine olsun. Bu Fetâvâi-Suğrâ isimli kıymetli kaynaklarda bulunmaktadır.

Evet, çok kıymetli, pek muhterem izleyenler, Allah’ın rahmeti, mağfireti, merhameti tüm inananların, inanan mümin, mücahit, Müslümanların üzerine olsun. Minhac’ul-Musalin gibi kıymetli kaynaklardan bakın bazı meseleler sizlere yine keşif notları, ipuçları vermeye devam edeceğiz inşallah. Cahil bir kimse bir söz konuşsa ve bu sözün küfür olduğunu bilmese bazı âlimlere göre bilmemek dolayısıyla özürlü kabul edildiği için kafir olmaz, demişler ama bazı âlimler de kafir olur, demişlerdir. Yani küfr-ü cehli niye öğrenmedin? Madem cahilsin bilmediğin küfrü niye işliyorsun? Küfür, insan bilmediği konuda ne yapmaz? Tehlikeye kendini atmaz. Sonra din hakkında küfür olan şeyleri her Müslümanın bilmesi öncelikle farzdır. Çünkü küfürden sen imanını korumadıkça mümin, Müslüman olarak yaşayamazsın. Küfür olan tehlikeleri bilmen gerek. Haramı helal kabul eden yahut helali haram sayan kişi de kafir olur, dediler. Bakın, yine bunların kaynağında Minhac’ul-Musalin adlı eser bulunmaktadır. Yine başka bir kaynakta bakın ne diyor: “Niyeti kafir olmaya mâni olan sebep ise o kişi Müslümandır.” Niyetinde küfür yok, kesin iman ve İslam varsa, diyor. Ama yine de tehlikeli kelimeler katiyen kullanmamak gerekir. Bir yerden gelen kimseyi karşılamak için kestikleri hayvanlardan sorulunca “Bunların hepsi eğlence ve oyuncaktır, haramdır” cevabını verdi. Bakın, İmam-ı Fadli, cahillerin bir yerden gelen kimseyi karşılamak için kestikleri hayvanlardan sorulunca “Bunların hepsi eğlence ve oyuncaktır, haramdır” cevabını verdi. Bunlara dikkat, buralara da. Yine bir kimse gelen kimsenin adını da Allah’ın adına ortak etse yine küfre girer. El-Muhît adlı kitapta şöyle anlatılmıştır: Bir kimse Allah’ın adını anmaksızın bir hayvan kesse yahut keserek gelen birinin adını da Allah’ın adına ortak etse kafir olur, dediler. Allah’ın eşi, benzeri yok ki. Sen kimi ortak ediyorsun? Bir devlet başkanı bir toplulukta aksırsa, bir kimse de kendisine “Allah sana rahmet etsin” dese sonra başka biri “Devlet başkanına böyle söylenmez” dese bakın, o “Söylenmez” diyen kişi küfre girer. 35:10 Çünkü orada emir, aksırana “Rahmetullah yerhamüke Allah” gibi kıymetli sözler söylemek gerekir. O sözlerden bir başkasını sen üstün tutamazsın. O sözler yüce sözlerdir. O sözü küçültemezsin. Yani “Dini yönden söylenmez” derse bu hüküm geçerlidir. Eğer “Adette söylenmez” demek istemişse o takdirde küfre girmez ama yine tehlike vardır, demişlerdir. Yine bir kimse padişaha “Esselâmu aleyküm” dese, diğeri de kendisine “Bu söz padişaha söylenmez” dese kafir olur. Çünkü selamı küçültmüş olur. Selam, Allah’ın ismidir ve İslam’ın yüce bir kelimesidir. Yine bir kimse kendini büyük gören sultanlardan birine “El ilâh”, “Ya ilâhi” dese derhal kafir olur. Yine bir kimse bir kula Allah’ın sıfatlarından olan “Yâ Kuddûs”, “Yâ Kayyûm”, “Yâ Rahman” derse yahut Allah’ın isimlerinden birini bir kula söylerse kafir olur. En doğrusu bu gibi isimlere “abid” kelimesini ilave ederek Abdurrahman, Abdulaziz gibi isimlerle çağırmaktır. Bu tehlikeden kurtulmak için Abdullah, Abdurrahman, Abdurrahim, Abdusselam, Abdulmelik gibi başa “abid” kelimesi konmalıdır. Kıymetli efendiler, kafir memleketin ahalisi, kafir bir memlekette bir Müslümana “Melike secde et yoksa seni öldürürüz” deseler en iyisi nedir? Secde etmemesidir. Çünkü secde etmek görünüşte küfürdür. Görünüşte küfür olan bir şeyi en iyisi yapmamaktır. Bunun için küfür olan bir şey katiyen yapılmaz. Ama kesin ölüm tehlikesi varsa o zaman iç dünyasında imanına sahip olur. İçi iman dolu olarak ölümden kendini kurtarmaya bakar. Yine yeri öpmek secde etmeye yakındır. Yine kıymetli kaynaklardan birinde, yeri öpmek secde etmeye yakındır. Alnını yere koymak, yanağını yere koymaktan daha çirkindir. Çünkü bu yalnız Allah’a mahsus bir secdedir. Bazıları liderlerine, önderlerine, şeyhlerine, mürşitlerine secde ediyorlar. Eşiğin önünden başlıyorlar öpmeye. Ayağından başlıyorlar öpmeye. Bunlar tehlikeli şeylerdir, ifrat ve tefrittir. Herkes kendini bu tehlikelerden korumalıdır. Bir âlimin elini öpmeye gelince bakın, sevaba nail olması umulur. Orada bir sadece hürmet vardır, teberrük vardır. Nitekim Zeyd bin Sabit, İbn-i Abbas’ın elini öpmüştür. İkisi de yüksek âlim bunların. Eğer eli öpülen kişi dünya adamlarından biri ise ve el öpen bu işi yalnız dünyevi menfaati için yahut makamı için yahut zenginliği için yaparsa fasık olur. Ancak kendisine yapılan bir zulmü önlediği yahut bir iyilikte bulunduğu için el öperse o taktirde kafir olmaz fakat fasık olur. 40:08 Âlimlerin, eli öpülecek insanlar vardır. Teberrüken onların elleri öpülür. Buraya da dikkat. Eli öpülecekleri sakın ısırma ve teberrük edilecekleri tepme. Burada da eli öpülecekle, öpülmeyeceklere dikkat et. Bakın, dünyevi maksatlar için bunu yapanlar fasık olur, dediler. “Bir zengine” bakın buraya “zenginliği için saygı gösterenin dininin üçte ikisi gider” diye bir hadis-i şerif vardır. Şimdi, kalp katılmadığı zaman böyledir. Kalbi de o işe katılırsa dininin hepsi gider, diye de evliyalarımız, büyük âlimlerimiz işaret etmişlerdir, tehlikeyi haber vermişlerdir. Tekrar ediyorum. “Bir zengine zenginliği için saygı gösterenin dininin üçte ikisi gider” diyen Peygamberimizden rivayettir bu. İbadetin aletleri kalp, dil ve azalardır. Buraya dikkat et şimdi. İbadetin aletleri kalp, dil ve azalardır. Zengine saygı gösterirken mutlaka ya dili yahut azaları kullanmak gerekir. Ben derim ki saygı ancak kalpten yapılır. Yukarıdaki sözü söyleyen bunu kastetmiş olsa gerektir. Yani eğer bu saygıyı gösterenin saygısı gösterişte ise kalbe bakılır. Yok eğer kalpten olursa o takdirde dininin üçte ikisi gider. Yukarıdaki hadisi Beyhakî ve diğer hadisçiler zayıf bir senetle rivayet etmişlerdir. Deylemî’nin rivayetinde ise yukarıdaki hadis-i şerif şöyledir: “Zengine zenginliği için alçakgönüllülük gösteren fakire Allah lanet etsin” denmiştir. Buraya da dikkat et. Beyhakî ve diğer hadisçiler durumunu söyledik. Bakın, bir de Deylemî’nin rivayetindeki hadis-i şerifte de böyle söylenmiştir. İmam-ı Muhammed’e göre (rahmetüllahi aleyhim ecmain), tüm âlimlerimize Allah çok rahmet eylesin, bir kimse bir azasının kesilmesi ve benzeri tehditlerle küfre ve inkâra zorlansa eğer kalbi imanla dolu olduğu halde diliyle o tehlikeli kelimeyi söylerse kafir olmasına hükmedilmez. Çünkü burada da ölüm veya sakatlık gibi bir durum, tehlike varsa burada ruhsat vardır, denmiştir. İmam-ı Muhammed’in sözünden de bunu anlamaktayız.

Evet, çok kıymetli, pek muhterem efendiler, şimdi sizlere bazı keşif notları daha vermeye devam ediyoruz. “Ölüm zamanından önce Allah onu öldürdü” dese birisi ne olur bu adamın hali? Küfre girer, kafir olur. Hiç kimse eceli ölüm zamanından önce ölmez. Tam eceli saatinde ölür, herkes. “ve mâ yuammeru min muammerin ve lâ yunkasu min umurihî illâ fî kitâbin”. Yaşayanların da ömrü, eksilenlerin de ömrü kitapta yazılmıştır. “Ve len yuahhırallâhu, ve len yuahhırallâhu nefsen izâ câe eceluhâ”. 45:07 Eceli geldiği zaman Allah hiçbir nefsi geri bırakmaz. Dikkat et. Herkes ecel saatinde ölür. Hiç kimse ne önce, ne sonra ölmez. Sebepler farklı olur, herkes ayrı bir sebeple ölmüş olabilir ama herkes ecel saatinde ölür. Buraya dikkat et. “Ölüm zamanından önce Allah onu öldürdü” derse kafir olur. Allah kimseyi ölüm, ecel saatinden önce veya sonra öldürmez. Cenab-ı Hak herkese bir ömür takdim etmiştir. Ömür biter, ecel gelir. Ölüm gelmiş midir, tamam bitti. Oğlu ölen kimse “Onun ruhunu almak Allah’a yakışır” yahut “yakışmaz” derse bu da tehlikelidir, küfürdür, demişlerdir. “Falanca ruhunu bizim efendimize verdi”. Bakın, dikkat et. Yine bir kimse dese ki “Falanca ruhunu bizim efendimize verdi” yahut “Falancaya verdi” yahut “Ruhunu ona bıraktı”, derse yahut bir ölü için “Allah’ın ona bizden daha çok ihtiyacı vardı” derse yine küfre girer, kafir olur, demişlerdir. Bu sözler haddini aşan sözlerdir. Bunlara dikkat et. Hastalık, ölüm ve kıyametle ilgili küfür sözleri ki bu keşif notları, ipuçlarını veriyoruz ki kimse böyle tehlikelere kendini atmasın. Küfürden korunmadıkça iman, iman olmaz. Allah (celle celaluhu) imanlarımızı kâmil ve daim eylesin, amellerimizi salih eylesin.

Kıyamet, cennet ve cehennemle ilgili küfür sözlerine de dikkat lazım. “Kıyamette, o izdihamlı zamanda beni nereden bulacaksın?” dese kişi kafir olur. Çünkü Allah-u Teâlâ’dan kaçış, kurtuluş var mı? “Kıyamette beni nereden bulacaksın?” diyor, diyen bir kimse, Allah aciz mi? Her şeye kadir mi? Allah her şeye kadir. Aklını başına al. Kimse seni bulmayacak. Allah’ın orduları seni zaten kuşatmış. Mezarından mahşere iki askerle geleceksin, iki melekle. Mahşerde iki meleğin ortasında büyük mahkemeye geleceksin. Aklını başına al. Saçma sapan konuşup da küfre girme. İster karınca ol, istersen bir damla mürekkep ol, kaybolma şansın yok. İster yedi kat yerin dibinde ol, ister yedi kat göğün üzerinde ol, kurtulma şansın yok. Bunu kendi nefsime söylerken sana duyuruyorum. Muhatabım kendi nefsim. Kendine söylemeyen, başkasına söyleme hakkı yoktur. Evet kıymetliler, bu sözü ile Allah’ın yarattıkları üzerindeki Allah’ın gücünü, kudretini inkâr etmiş olur. Yani “Sen beni nereden bulacaksın o kalabalıkta mahşerde?” diyor. Allah’ın kudreti nerede? Aklını başına al. “Dünyada buğday ver, kıyamette para al” derse yahut bunun aksini söylerse yine küfre girer. Çünkü hayır hasenat amel dünyada ahireti alay konusu yapamazsın. Ahirette sana kim dedi orada bir şey vereceksin, alacaksın diye? Orada paçanı kurtardın da vermesi, alması mı kaldı? Kıyametle alay eden kişi de kendini küfre saplar, kafir olur. 50:07 Kıyametle alay edemezsin. Kıyamet haktır, gerçektir. Burada senin yaptığın iş ise kendini mahveden bir nedir? Küfürdür. Küfür kişiyi mahveder. Efendiler, “Mahşerden bana ne” dese birisi, sana sorarlar bana neyi. “Mahşerden korkmuyorum. Kıyametten korkmuyorum” dese yine küfre girer, demişlerdir. Bunları inkâr maksadıyla söylediği zaman kişi küfre girer, kafir olur. Sonra korkmayacak bir durum, buralar korkunç yerlerdir. Yüce Allah-u Teâlâ himayesine almadıkça korkunun üzerinde de bir korkuyla titrersin. Gözlerin fırlar, perişan olursun. “Korkmuyorum” demekle, sahte kabadayılıkla burada imanını yok ediyorsun, haberin yok. Ama Allah’tan bütün varlığınla korkarsan Allah seni bütün korkulardan emin kılar, o ayrı. O, Allah’ın yapacağı bir iş. Senin cehaletinle olacak bir iş değil. Hele senin küfrünle olacak hiç değil. Küfrün içinde olan kişi, ebedi korku ve titremenin içinde, ebedi feryat ve ağlamanın içinde bulunacaktır. Ebedi azap içinde kalacaktır. Bu küfür tehlikelerini niçin haber vermeye çalışıyoruz? Kimse küfre girmesin, imanla yaşasın diye. Yine birisi dese ki “Allah beni niçin yarattı bilmiyorum” dese işte bu da korkunçtur. Yaratılış gayesine itiraz etmiş ve Allah’ı tanımamış oluyor. Çünkü Yüce Allah niçin yarattığını Kur’an-ı Kerim’de açıkça bildiriyor. “Allah falancayı niçin yarattı anlamıyorum” dese yine kafir olur. Sana mı danışacaktı Allah niçin yarattığını? Ve açıklamış zaten Kur’an-ı Kerim’de. İnsanları ve cinleri Allah kulluk için, Allah’a iman ve amel etsinler diye yaratmış. “Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya’budûni” buyuruyor Yüce Rabbimiz. Şimdi yine bir kimse “Allah bana falanca ile cennete gir dese girmem” derse kafir olur. Allah deyince sen nasıl yapmazsın ki? Bak, birine kızıyor, aynı İblis kin ve düşmanlığı bu. İblis ne yaptı? Hz. Adem’e düşmanlığından dolayı küfrünü açığa vurdu ve rahmetten kovuldu ve lanet boynuna geçti. Bu duruma düşme ey adam! Tekrar ediyorum bu tehlikeyi. “Allah bana falanca ile cennete gir dese girmem” derse kafir olur. “Falanca olmadan” yahut “Sen olmadan Allah bana cennet verse girmem” derse, bakın dikkat et yahut “Falancayla birlikte cenneti dahi istemem” yahut “Allah’a kavuşmayı isterim fakat cenneti istemem” dese yine kafir olur. Çünkü bunlar Allah’ın vaad-i sübhânisidir. Cenneti Allah veriyor iman ve amel-i salih karşılığında, lütf-u kereminden veriyor. Senin keyfine göre değil ki bu. Cehennem de adaletinin gereği. Çünkü Allah’ın iradesine karşı gelmiş olur, dediler. Bunları diyenler Allah’ın iradesine karşı gelmiş olur, dediler. Kıymetliler, biz duyuruyoruz tehlikeleri. Cenab-ı Hak insanlığın tümüne bunları duymalarını nasip eylesin ve küfürden hepsinin kurtulmasını istiyoruz. Hiç kimsenin küfrüne rızamız yok. Küfre rıza küfürdür. 55:17 Hastalığı şiddetlenince “Allah’ım istersen beni mümin olarak, istersen kafir olarak öldür” derse bunu diyen kişi kafir olur. Hastalığın şiddetinden dolayı da söylese yine kafir olur. Allah bu duruma da düşürmesin, muhafazanallah. Çünkü işte insanlar bunalınca Allah’a sarılacağı yerde kimisi yılana, , kimisi şirke, kimisi küfre sarılıyor. Allah’a sarılmayı bilmezsen işte öyle olur. Ey, Yüce Rabbimiz! Bizi bize bırakma. “Allahümme eslih lî lî şe’nî velâ tekılni ilâ nefsî tarfete ayn”. Bu duayı çok yapın ey kıymetli mümin, Müslüman kardeşlerim. Sihir yapanın sahir olduğu bilinirse bunun cezası ağırdır, tövbeye bile çağırılmaz ve “Sihri bırakıyorum” sözü de kabul edilmez. Ama “Şimdi bıraktım” derse bu kişiye dokunulmaz. Kâhin de sahir gibidir. Yani bırakmış, tövbe etmişse ne âlâ. Yoksa sihirbazların cezası çok ağırdır. Sihir yapan da yaptıran da buna inanan da bunlar ağır suçlu insanlardır.

“Allahümme innî eûzübike min en üşrike bike şey’en ve ene a’lemu ve estağfiruke lima la a’lem. İnneke ente’l allamul guyub. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm”.

Ey kıymetli ve muhterem efendiler, şimdi sizlere Fıkh-ı Ekber’in kısaca keşif notlarını verdikten sonra ameli fıkıh, yani amelde fıkıhı Fıkh-ı Ekber’den, dört mezhebin ekolünden sizlere keşif notları vermeye inşallah, Yüce Allah’ın lütf-u keremi, fazlı ile onun nusreti, tevfik ve hidayeti ile hizmetimiz devam edecektir. Çünkü insanlığın hayrına çalışmak, Yüce İslam’ın ilimlerini insanlara tebliğ etmek en büyük cihattır, cihad-ı kebirdir. Bunun için birbirimize faydalı olmaya çalışalım, birbirimizin yanlışlarını doğrularla giderelim. “Yanlış var” diye tenkitçi olmanın bir faydası yok. Her yanlışın karşısına doğruyu koymak işte insanlığın hayrına çalışmak demek bu demektir. Yüce Allah bu yolda, hayırda çalışan herkese başarılar nasip eylesin.

59:03

 

 

 

 

(Visited 243 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}