374- Tefsir Ders 374 hayat veren nurun keşif notları
374- Kur’an-ı Kerim Tefsîr Dersi 374
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
(İbrâhim Sûresi 1’inci Âyet-i Kerime’den 10’uncu Âyet-i Kerime’ler)
Çok kıymetli ve muhterem izleyenler,
Dersimiz hayat veren nurun dersleri şanlı Kur’an’ın nur saçan feyizleriyle Yüce Feyyâz’ın bu İslam nuruyla âlemlere tecellî etmesi ile Cenab-ı Hak şanlı Kur’an’ı nurun kaynağı hidâyet kaynağı olarak ve tam bir hidâyet önderi rehberi olarak Hazreti Muhammed’i gönderdi. Onun bağrında parlayan Kur’an-ı Kerim İslam nuruyla. İşte biz de bu nura bütün insanlığı Muhammed’in ümmeti olarak Aleyhisselâtu Vesselâm Yüce Allah’ın kulu olarak siz insanların da birer kardeşi olarak hepimiz birbirimizin kardeşiyiz insan olma bakımından. Çünkü Allah’ın kullarıyız. Bunun için hayat veren vurun dersleri Kur’an-ı Kerim’i başından itibaren sırayla devam ediyor şu anda İbrâhim Sûresi’ne gelmiş bulunmaktayız. Bu İbrâhim Sûresinde de Cenab-ı Hak kendi yüce âyetleri ile nurunu tecellî ettirmektedir bütün âlemlere. Herkes kulağını açsın, kalbini açsın, ruhunu gönlünü açsın ve bütün dikkatlerini Allah’ın Kitâb’ı Kur’an-ı Kerim’e versin sıkı, sıkı dinlesin de ölümsüz hayatı kazansın mutlu olsun ebediyyû’l-ebed. Hakîkat burada, gerçek burada. Zamanı isrâf etmeyelim Allah’la tanışmadan mahlûk ile tanışırsanız geç kalırsınız. Allah’ı tanı Celle Celâlühü Kitâb’ı Kur’an-ı tanı. Ondan sonra baktığın zaman kâinata doğru göreceksin, hakîkati göreceksin, yanılmayacaksın İnşâ ’Allah’u Teâlâ. Allah’la, Kur’an’la, Hazreti Muhammed ile Yüce İslam’ın ilim irfân delilleriyle tanışmadan kiminle tanışır tanış doğruların yanında yanlışlar vardır, yanlışlar bulursun o yanlışlar seni dalâlete hüsrâna götürür yazık olur geç kalma. İbrâhim Sûresi de Mekkî sûrelerdendir. Neydi Mekkî sûreler? Niçin bunlara “Mekkî sûreler deniyor? Hazreti Muhammed’in Peygamberliğini biliyorsunuz iki dönemi bulunmaktadır Mekke dönemi bir de Medine-i Münevvere Mekke-i Mükerrem’e dönemleri. Medine’ye hicretinden önceki Mekke döneminde Peygamberimize gelen Yüce Allah’tan inzâl edilen sûrelere Mekkî Sûreler deniyordu. Bunu daha önce hatırlattık bir daha hatırlatalım ki, insanoğlunun unutması vardır yapısında vardır unutmak onun için tekrar da istikrâr vardır tam bir temkin ve istikrâr ortaya gelir. Bunun için bu âyeti bu sûre-i celile Mekkî Sûrelerdendir âyet sayısı 52 âyet olarak geçer. Bazen uzun âyetler iki âyet kabul edildiği zaman bir âyet bir kaç âyet fark eder ama Kur’an’da bir nokta bile fark etmez. Uzun âyeti iki âyet kabul etmek Kur’an’a azlık çokluk getirmez. Bazen uzun âyetleri bir âyet kabul edilir sadece rakamsal olarak durumda farklı olur ama Kur’an-ı Kerim’in aslında esâsında orijinal Allah’tan gelişinde hiçbir eksilme ve ziyadeleşme olmaz.
Dakika 5:35
Bunun içinde burayı da anlamıyor bazı suizanla Kur’an-ı Kerim’e bakan ve düşmanın zehirli kabından su içen İbn-i Sebe’nin çocukları bazen Kur’an-ı Kerim’e yanlış bakarlar. Tabii sadece onlar değil onlar gibi kimler varsa hepsi dâhildir Kur’an-ı Kerim’i şüphe götürmeyen Allah’ın kelâmıdır Kelâmullahtır. Şüpheyle kişi kendi îmânıyla îmânını yok eder Kur’an ezelî ebedî parlamaya devam eder. Ne oldu kim zarar etti? Allah’a şüpheyle bakan Kur’an-ı Kerim’e şüpheyle bakan Allah’ın Peygamberin Kur’an’ı yanlış tanıyan İslam’ın yanlış tanıyan kişi ne yapar? Kendi zarar eder. Allah’a, Peygambere, Kur’an’a zarar gelmez kimse zarar veremez. Bunun için Kur’an-ı Kerim’in amacı bütün insanlığı kurtarmak şüpheyle bakan onları da kurtarmaya geldi herkesi. Kur’an-ı Kerim kurtarıcıdır Hz. Muhammed de bunun önderi, rehberi en büyük Peygamberidir, bütün çağların Peygamberidir. Bahri Muhit’te (bahr-i muhît-i garbî ) İbn-i Abbâs ve Katâde’den (elemtera ilellezine niğmetallahi küfran) âyeti (ilannara) kadar bu âyet-i kerimenin dışındaki kısmın Mekke döneminde indiği nakledilmiştir. Ebû Hayyân el-Bahr-i-Muhit ’inde böyle demektedir. Yine Nîsâbûrî Tefsirinde bu iki âyetin Bedir’de indiği zikredilmiştir bu da Nîsâbûrî’nin Garâibü’l-Kur’an ve Regâibü’l-Furkân eserindedir Taberî de aynı görüştedir.
Kıymetli dostlarımız,
Bunlar kıymetli âlimlerimizdir İslam’ın çok kıymetli yüksek âlimleri vardır. Hz. Muhammed’in okulunda Ashâb-ı Güzin okumuş, Tâbiîn Sahâbî ekolünde okumuş, Tebei-Tâbiîn birbirini devam ettirerek Ehl-i Beyt’in ve Sahâbî’nin yüksek âlimleri Tâbiîn ve ondan sonraki Tebei-Tâbiîn yoluyla Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâat yoluyla ne yapılmıştır? Sapasağlam İslam dini kıyâmete kadar devam etmektedir. Ehl-i bid’at ve dalâlet yollarına sapanlar Kur’an-ı Kerim’i ya hiç bilmezler yahut ta yanlış yorumlarlar. Kur’an’ın, İslam’ın aslını bilmek için müçtehit âlimlerimizle hareket etmemiz gerekmektedir bunu da sık, sık hatırlamıyorum ki, câhillerin peşine düşmeyin. Babanda olabilir, ananda olabilir, Fatma halanda olabilir câhil peşine düşme! Ana dini, baba dini, ata dini yok dünyada. Dünyada Allah’ın dini var o da İslam.
Dakika 10:00
Bunun ilmi delilleriyle belgeleriyle bunu kendi kaynağından yüce Kur’an’ın, sünnetin kelime, kelime anlamlarını bilen bizim pek çok kıymetli âlimlerimiz var. Bizim Ehl-i Sünnet müçtehitlerimiz var, ehlibeytimiz var, bizim kıymetli Ehl-i Sünnet yolunda büyük mü büyük ilmi ekol içinde yetişmiş müçtehitlerimiz var. Hiç kimse ana dini, ata dini, ebe dini, dede dini yok olmaz Din Allah’ın dinidir ilmen bileceksin. Adam ömür boyu daha Elhâm’ın anlamı bilmiyor ebe dininden dede dininden bahsediyor, bu bir sahte ruhbanlıktır ve rahiplik ruhban dinidir bunlar İslam dini değildir. Mûsâ’nın, Îsâ’nın Aleyhimüsselâm nasıl getirdikleri Yüce İslam’ı o zaman onların dinide İslam idi. Nasıl ki onu yolundan saptılar ve onlar kavim peygamberiydi. Mûsâ Benî İsrâil peygamberidir. (AS.) Îsâ da Benî İsrâil peygamberidir, Zekeriyâ, Yahyâ da öyledir. Hazreti Muhammed cihân Peygamberidir kıyâmete kadar bütün milletlerin Peygamberidir, aklını iyi kullan! Allah ne diyorsa doğru odur Allah diyor ki: Muhammed’i ben bütün insanlık âlemine Peygamber gönderdim diyor Allah de diyorsan o doğrudur. Mûsâ’ya da diyor ki: Seni, onu da İsrâil kavmine gönderdim diyor. Hz. Muhammed’den önce kavimlere, şehirlere, köylere, devletlere, peygamber gönderiliyordu. Ama Hz. Muhammed son Peygamber olduğu için bütün milletlere gönderildi bütün çağlara gönderildi. Kur’an-ı Kerim bütün çağların Kitâbı’dır. Çağlar Kur’an-ı Kerim’in peşinden milletler Kur’an’ın peşinden gitmektedir ayak uydurabilirlerse Kur’an-ı Kerim insanlığı Arş’a çıkarır Cennet-i Âlâ ’ya Allah’ın cemâline ulaştırır. Bunun da yolu dünyada İslam’ın emirlerini bir, bir yerine getirirsen Allah’ın rızâsına yükselirsin ve cennet ve cemâli bulursunuz. İşte ölümsüz hayatın nurun dersleri buradadır. Ölümsüz hayat dersleri İslam’ın bizzat kendisidir.
Cenab-ı Hak onun için bakalım İbrâhim Sûresi’nde Aleyhisselâm Cenab-ı Hak ne diyor. Bismillahirrahmanirrahim.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الَر كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ لِتُخْرِجَ النَّاسَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِ رَبِّهِمْ إِلَى صِرَاطِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ ﴿١﴾
(Elif, Lâm, Râ). Bu Kur’an öyle büyük bir kitaptır ki, bak Allah diyor. Dikkat et! Bu Kur’an öyle bir yüce büyük bir kitaptır ki, insanları Rablerinin izniyle bak, Rablerinin izniyle, karanlıklardan aydınlığa, her şeye gâlip ve hamde lâyık olan Allah’ın yoluna çıkarman için onu sana indirdik; ey şanlı Muhammed diyor Cenab-ı Hak. Bakın, bir şanlı Kitâb var Kur’an bir şanlı Peygamber var bir de bu Kitâb’ı Muhammed’in bağrına indiren güzel Allah var eşi benzeri olmayan yüce bir Allah var ki Kur’an’ı Muhammed’in bağrına o gönderiyor. Bütün insanlığı karanlıklardan çıkarıp nurun içine koymak için. İşte aydınlık burada, çağdaşlık burada, medeniyet burada, üstünlük ilerlemek burada, istikbâl burada, kurtuluş burada bütün dünyanın kalplerini ruhlarını kuşatan vicdani milli burada. Ne yapıyorsun sen Allah’ı bırakıp başka bir şey arıyorsun öyle mi? Yanlış yapıyorlar yanlış yapanlar doğru yapanları da doğru yapmaya devam ediyor. Onun için;
Dakika 15:20
اللّهِ الَّذِي لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَوَيْلٌ لِّلْكَافِرِينَ مِنْ عَذَابٍ شَدِيدٍ ﴿٢﴾
Cenab-ı Hak bu âyet-i kerimesinde de: O Allah’ın (yolu) ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. Başkasının olamaz ki, biz de bütün varlığımızla O’na aitiz her şey O’na ait O’ yarattı. Yaratana ayıp olmaz da kime ayıp olur? Firavuna mı ait, tâğutlara mı ait? O Firavunlar o tâğutlar Azrâil Aleyhisselâm onların canını çeke, çeke aldı götürdü götüreceği yere. Bir tanesi kurtuldu mu? Hayır. Kurtulacak mı? Hayır. Şiddetli bir azâbtan dolayı vay kâfirlerin inkârcıların hâline! Bak diyor Cenab-ı Hak. Şiddetli bir azâbtan dolayı vay kâfirlerin inkârcıların hâline! Niye? Bak inkârcılar, kâfirler diyor. Kimdir inkârcı, kâfir? Allah’ı sıfatları ile esmâsıyla, kitâbıyla, âyetleriyle ortaya koyduğu Allah’ın ilkeleri ile Allah’ın ve emirlerini gönderdiği Peygamberi Kitâb’ını ve O’nun ilkelerini kabul etmiyor. Ya içinden tamamını inkâr ediyor bir kısmını inkâr ediyor veya işine geleni alıp işine gelmeyeni almıyor. Sen kimin işine geleni alıp kime itiraz ediyorsun? Allah’a itiraz olur mu? Allah’ın emri inkâr edilir mi? Kur’an-ı Kerim Allah’ın Kitâb’ı inkâra gelmez şüpheye de gelmez. Duyduk duymadık demeyin! Hiçbir kelimesinde şüphede edilmez. Allah sözünden şüphe edilir mi? Allah’ın sözünden, Kur’an’dan şüphe etmek demek gözünü bir Firavun yarattı kulağımı başka Firavun yarattı demek gibi olur. O Firavunu kim yarattı demez mi sana? O da baksana yaratacak ne hâli var? Yaratıcı Allah’tan başka olmaz, onun için Allah inkâr edilmez Allah’ın Kitâb’ı, âyetleri inkâr edilmez. İnkâr eden kişi içinde Allah’u Teâlâ ne diyor? Şiddetli bir azâbtan dolayı vay ki o inkârcıların hâline! Diyor. Bunlar burada ki (veil) helâktır azâb içinde feryattır. Onun için cehennemin çeşitli tabakalarından birinde (veil) bulduğunu gibi etkileri vardır Kur’an-ı Kerim’de de bu bir âyetin içinde yüce kelimedir.
Cenab-ı Hak;
الَّذِينَ يَسْتَحِبُّونَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا عَلَى الآخِرَةِ وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللّهِ وَيَبْغُونَهَا عِوَجًا أُوْلَئِكَ فِي ضَلاَلٍ بَعِيدٍ ﴿٣﴾
Onlar, o kimselerdir ki dünya hayatını âhirete tercih ederler. Hâlbuki dünyayı da Allah bizim için insanoğlu için yaratmış cenneti de âhireti de. Niye sen dünyayı alıp da âhireti inkâr ediyorsun ki? Her şeyini kaybediyorsun Allah’ın gazâbına çarpılıp cehenneme gidiyorsun inkâr ile. Dünyayı da îmân ile helâl yoldan Allah yolunda kullansana dünya seni kullanırsa dünya senin kâfir yapar. Sen dünyayı kullanırsan Allah yolunda o zaman sen tam bir mü’min şanlı şatafatlı bir mü’min olarak kahramanca dünyayı Allah yolunda kullanır ve hem dünyayı kazanır hem ukbâyı kazanırsın.
Dakika 20:15
Niye dünyayı alıp da âhireti inkâr ediyorsun ki? İşte Cenab-ı Hak burada onu hatırlatıyor. Diyor ki: Onlar, o kimselerdir ki dünya hayatını âhirete tercih ederler. Peki, dünya sonradan yaratıldı yapılacak fâni âhirete dönüştürülecek. Kim diyor bunu? Kur’an-ı Kerim söylüyor. Peki, Allah doğru söylüyor mu? Allah her şeyi doğru söyler hattâ doğrudan doğru tam hak bir doğruyu söyler. İyi, sen Allah’u Teâlâ’nın sözüne inanmazsan kendimize yaratılışını fıtratını hilkatini tabiatını bozarsan îmân yerine küfür koyarsan irâdeni kötüye kullanırsan yarın başına gelecekleri neden düşünmezsin ki? Bak Kur’an-ı Kerim seni bu hâlinden kurtarmaya geldi. İster kurtul ister inan ister inanma! Burada bir görevi vardır Kur’an-ı Kerim’in boynunuza yüklediği tebliğ edin Kur’an-ı Kerim’i dünyaya doğru anlatın diye inanmak inanmamak herkesin kendine kalmıştır. İnsanları Allah’ın yolundan çevirirler bakın kendileri sapmış başkalarını da sapıtıyorlar. Bu dalalet üstüne dalalet, sapıklık üstüne sapıklık, küfür üstüne küfür katmerli kâfirlik bu hem kendi sapmış hem de başkalarını sapıtıyor. Ve diyor onun eğrilmesini isterler. Yani İslam’da Kur’an’da bir çarpıklık acaba bulabilir miyiz diye fırsat ararlar. Allah da kusur olmaz sen kusur varsa kendinde ara küfründe ara şirkinde cehaletinde ara Allah da kusur olmaz, Kur’an-ı Kerim’de çarpıklık çelişki olmaz, Allah’ın Kitâb’ı. O çarpıklık çelişki senin kara beyninde başkasında değil. Kur’an-ı Kerim senin o kara beynini aydınlatmaya geldi ve seni kurtarmaya geldi. Ne zaman kurtulursun? Kur’an-ı Kerim’in bütün emirlerini hükümlerine âyet, âyet kelime, kelime kalbin tasdik eder îmân gereğini yaparsın kurtulursun, bu senin bileceğin iş. İşte diyor bunlar, çok büyük bir sapıklık içindedirler. Cenab-ı Hak, (أُوْلَئِكَ فِي ضَلاَلٍ بَعِيدٍ) derin bir sapıklık içindeler sapmışlar sapıtmaya çalışıyorlar sapıtıyorlar. Sahte önderler peşinden gidenlerin hepsi sapıtmışlardır. Önderine bak, liderine bak kimin izinde gidiyorsan bağrında Kur’an ve îmân parlayanların izinde git veya onlarla beraber ol onların yanlışlarına ışık tut. Taassupla körü körüne gözü bağlı kulağı tıkalı çiftlikte civciv gibi önüne atılan yemi yiyip etlenip de başkalarının bıçağının önüne yatan kasabın önüne yatanlar gibi olma! Bunlar, alırlar satarlar beslerler keserler. İslam insanlığı bu hâlden kurtarmaya gelmiştir. Bütün insanlığı kıymetli bir varlıktır yerler gökler insan için yaratılmıştır. İnsan ise Allah’ın emrine itaat için tam Allah’a îmân O’na kulluk için. Bununda yolu yordamı Hz. Muhammedin anladığı Kur’an’ı anlayacaksın. Anlattığı Kur’an’ı anlatacaksın Kur’an’ı, sünneti, icmâyı, kıyası bileceksin, müçtehit âlimlerle Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâat âlimleriyle hareket edeceksin.
Dakika 25:00
Rantiye için grupla bir grup, grup hizip, hizip fırka, fırka insanlar bölünmüş orada bir rant (getirim) sağlayanlar var ve onların hizmetçi olanlar var İslam dininde her kişi muhteremdir. Hiç kimsenin kafesinde yaşamaz hiçbir insan hepsi özgür, hür, eşit, adâlet ilkeleri içindedir. Sosyal adâlet, sosyal kişilik, sosyal hakça taksimat, evrensel merhamet ve sevgi bunların tamamı İslam’dadır. İnsanları İslam’dan kopardılar İslam’a cephe aldılar dünyanın çağdaş kâtilleri her gün kitleler hâlinden insan öldürüyorlar terör üretiyorlar. İslam ise, dünyadan terörü yok etmek karşı dünyaya sağlamaz ilâhî adâleti hâkim kılmak için dünyaya gelmiştir. Allah’ı tanımadan Allah’ın mülkünde Allah’a isyân ederek barış mı olacağını zannediyorsunuz? Bunlar sırtlanların barışıdır. Îmânsızın adâleti tanımayan hukûkun üstünlüğü onu tanıyanların adâleti sırtlanların domuzların adâletidir. Böyle adâlet olur mu? Hukûkun üstünlüğünün bütün insanlığın hak ve menfaatlerini hakça taksîmâtını, hakça bölüşmeyi bunu temin et. İslam böyle istiyor karıncanın hakkını dahi vereceksin. Karınca yaratanın o da kulu ekosistemde görevi var böceklerin bir yaprağın bir çiçeğin ekosistemde görevi var bunları tahrip etmeye yok etmeye hakkın yok. Sen ne ayı ne güneşi ne havayı ne suyu kirletemezsin. Bunlar Allah’u Teâlâ’nın kurduğu düzen Allah’ın mahlûkatının hakkını vermedikçe Allah’a kulluk etmiş olmazsın Allah’ın hukûkunu da çiğnemiş olursun onların hakkını gasp ettiğin tahrip ettiğin zaman. Hukûk bütün mahlûkat üzerinde her hak sahibinin hakkını vermenin adıdır. Karıncanın da hakkı var insan başta geliyor. Bütün kâinat ve içindekiler insan için yaratıldı insana hizmet ediyor ama insana hoyratça bu tabiatı hayatı senin için yarattım bozabilirsin tahrip edebilirsin diye bir salâhiyet verilmedi. Her şeyi yerli yerince kullanacaksın isrâf etmeden, ölçüyü kırmadan, bozmadan tam mîzan adâlet ilkeleriyle. Elinde gücü elinde bulunduranlar birinci derecede sorumludur bundan sonra herkes gücü kadar sorumludur herkes.
Onun için Cenab-ı Hak burada ne dedi? (Elif Lâm Râ) diye başladı burada. Biliyorsunuz bu harfler, Kur’an-ı Kerim’in mûcize olduğunu ve gizli hazinelerin sırların hazinelerin anahtarları şifreleri olduğunu unutma! Cenab-ı Mevla nur saçan hayat kurtaran ölümsüz hayata hazırlayan âyetlerini bize anlatıyor. Bize de, Rabbimizi anlamak, dinlemek, O’na derin saygı ile kulluk etmek, itaat etmek, isyân etmemek görünüyor görevimiz bu. Onun için Cenab-ı Hak zâtında sıfatlarında bir kendisi tek bir varlık kendinden başka ne varsa O’nun yarattıklarıdır. Onun için birlikten çokluğa hitap eden burada mesajlar bulunmaktadır.
Dakika 30:00
(اللّهُ وَلِيُّ الَّذِينَ آمَنُواْ يُخْرِجُهُم مِّنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّوُرِ) ‘’Bakara Sûresi 252’nci âyetinde de’’ ne diyor; “Allah îmân edenlerin velisidir, dostudur, yardımcısıdır” diyor bak burada. Îmân edenlerin Allah nedir? Dostudur, gerçek îmân et Allah ile dost ol. Îmân etmeden Allah dostluğunu kazanamazsın. Îmân et ve bütün Allah’ın İslam adına, Hazreti Muhammed’e inzâl eylediği ne varsa İslam’ın bütün emir ve hükümlerine bir, bir kalbin tasdik etsin, dilin ikrâr etsin ve tam bunun gereğini yap Amel-i Sâlih’ini işle. O zaman bak îmân edenlerin Allah dostudur Evliyâ’sıdır yardımcısıdır. Yaratanın Allah dostu olursa daha ne istiyorsun? Her şeyi kazandın her şeyi, Allah’u Teâlâ’yı rahat edemediysen her şeyi kaybettin. Var mı başka bir diyeceğin? Durum bu, kime söylüyorum bunları? Kendi nefsime söylemediğimi hiçbir şeyi kimseye söylemiyorum bunu da böyle bilesiniz. Cenab-ı Hak îmân edenlerin diyor Allah nedir? Dostu yardımcısıdır. (يُخْرِجُهُم مِّنَ الظُّلُمَاتِ) onları karanlıklardan çıkarıp (إِلَى النُّوُرِ) nurun içine koyan diyor Allah’tır ki, o da mü’minin dostu olan Allah’tır. Bakın, burada Allah’ın birinci yardımı ve bakın, dostluğu îmân edenleri karanlıklardan çıkarıp nurun içine koyuyor. Peki, dersimizin adı da hayat veren nurun dersleri değil miydi? İşte âyet ve emsâli birçok âyetler var. Onun için Cenab-ı Hak yüceliği eşsiz yüceliğiyle göktekileri yere indirir inâyet nuruyla yerdekileri göklere çıkarır. İşte Ey Muhammed Aleyhisselâtu Vesselâm! Bu kitap öyle indirilmiş bir nurdur Kur’an baştanbaşa nurdur ve sen bütün insanlara gönderilmiş öyle yüce bir Peygambersin diyor Cenab-ı Hak. Allah’ı iyi dinle ki, Peygamberi iyice anlayasın. Kur’an-ı Kerim’i iyi dinle ki Hazreti Muhammedi iyi anlayasın Muhammed’i iyi anla ki Kur’an’ı anlayasın. Kur’an’ın anlattığı yaşadığı Hz. Muhammed’in anlatıp yaşadığı İslam’ı bütün Sahâbîler Muhammed’den öğrendi. Muhammed’in öğrettiği anladığı anlattığı İslam’ı bileceksin Ehl-i Sünnetin yolu bu. Ebenin, dedenin, atanın, üstadının delilinin yolu değil. İşte bunu ne yapacaksın? İlmi delillerle gerçek âlimlerle hareket edeceksin. Müçtehitsiz yola çıkma benden sana vasiyet, müçtehit ve mürşit ikisi bir zât-ı muhteremdir ki, burada ki lâzım olan ilimdir hak ilim doğru ilimdir işte ilmel yakîne ulaşmak buradan başlar. Gerçek ilimleri elde etmeden ilmel yakîn olmaz. İlmel yakîn olmadan Aynel yakîn olmaz, Aynel yakîn olmadan Hakka’l yakîn olmaz. Bunun için istisnâlar da kâideyi bozmaz Vehbî olarak birilerine Cenab-ı Hak ikrâm da, ilhâm da bulunmuş, bunlar onların kendini bağlar. Ama bütün insanlığa geçerli olan nedir? Şârî’nin ortaya koyduğu kendi kânûnlarıdır ki İslam şeriatının kânûnlarıdır bunlar.
Dakika 35:02
Bu herkesi bağlar, çünkü İslam ve Kur’an Hazreti Muhammed bütün insanlık âlemine geldi Allah’ın teklifi herkese. Onun için falanca Evliyâ olmuş, Evliyâ imiş tamam Kur’an-ı Kerim’e uygunsa, İslam’a uygunsa Evliyâ’dır. İslam’a uygun değilse yine değildir bu senin gözünde câhilin gözünde şöyle böyle olabilir. Kur’an’a İslam’ın ölçülerine itikatta amelde ahlâkta ve hukûkta eğer uygun değilse o istidraçtır kerâmet değildir hakîkatta değildir. Ama ilmi keşifler bunun dışında ilmi keşifler doğruyu keşfettiği kadarıyla doğrudur. Bilimsel çalışmalar onlara o da keşfettiği kadar hakîkatte keşfedip tam kesin hakîkate ulaştığı kadar doğrudur. Onun ötesinde o da orada kalır onun ötesinde onun da bilgisi zaten oraya kadar sınırlı kâşifler bazı şeyleri keşfediyor her şeyi değil ki. Cenab-ı Hak kat kat karanlıklar içinde kalmış dünya ve âhireti tanımaz nerede bulunduğunu nereden gelip nereye gittiğini bilmez olmuş bütün insanları sapıklık ve sefillikten kurtarıp îmân nuruyla yücelik ve hak yoluna ulu mu ulu ve kendisine hamd edilen Allah’ın din ve şeriatine hidâyet edeceksin hidâyet vesilesi olacaksın. Hidâyet önderi demek hidâyet vesilesidir Kur’an-ı Kerim’i dünyaya iyi anlatırsan, iyi yaşarsan, iyi anlarsan hidâyet vesilesi olursun. Hidâyet önderisin ama hidâyet eden sen değilsin hidâyeti eden Allah’ın kendisidir O hidâyet etti sende vesile kıldın. Esasında Kur’an-ı Kerim Allah’ın hidâyet tecellîsidir Hz. Muhammed rahmet tecellîsidir bu tecellîler dünyaya yapılmış insanlara da bu rahmet güneşi doğmuş. Ama çokları ne yapıyor? Karanlığa kaçıyor güneşten kaçıyor Kur’an nurundan kaçıyor delâlete kaçıyor hakîkati bırakıyor. O da kendileri bilir ama onları da İslam kurtarmaya geldi kurtulmak isterlerse tabi. Çünkü nur O’nun nurudur. Kimin? Allah’ın nuru. Sen O’nunsun başkasının değil Allah’a aitsin. Gökler ve yerde bütün saltanat ve ilâhlık tamamen O’nundur. Kimin? Yüce Allah’ındır. Ey insan aklını başına al! Sen O’nunsun başkasının değil O yarattı, O yaşatıyor, O öldürecek, O diriltecek O hesaba çekecek. O’nun kânûnları geçerli O’nun hükümranlığı geçerli gerçek mutlak hükümdar muktedir hükümdar O. Diğer kendini hükümdar zannedenlerin hepsini Allah hesaba çekecek kendini hâkim zannedenlerin hepsini Allah hesaba çekecek. Aklını kullan! Ben dünyanın baş hâkimi olsam veyahut da dünyaya hükümdar olsam eğer Allah’u Teâlâ’nın emirlerine itaat ettiğin kadar kaçan kurtulur isyânın kadar tehlikededir herkes böyle. Çünkü kendime söylemediğim hiçbir şeyin kimseye söylemek salâhiyeti de kendimde yoktur beraber dinleyelim. Dünya için âhireti satanlar bunlar cehennemi satın almışlardır cennetten vaz geçmişlerdir. Dünya için âhiret satılmaz.
Dakika 40:00
Mahlûk için Allah’a isyân edilmez mahlûkun mahlûkatın hatırına birinin hatırına Allah’ın hatırı yok sayılmaz O’na isyân edilmez. Sakın ola ki, Allah’a isyân edilen yerde mahlûka itaat olmaz. Bunu Hazreti Muhammed’in söylediğine dâir rivâyetler var birde Kur’an-ı Kerim’e bak, bak Peygamberimizin kendisi Kur’an’ı en güzel keşfeden gerçek kâşif Hazreti Muhammed’dir. Onun anladığı anlattığı Kur’an’ı İslam’ı bilmemiz gerekiyor ve zorundayız bilmek zorundayız. Doğru eğriye diyen zihniyet kendini mahveden zihniyettir. İşte çağdışılık da burada ve bağnazlık da burada, taassup da burada, cehâlet de burada, gaflette burada, Allah’u Teâlâ’nın doğru dediği doğrudur ne benim ne senin ne ötekinin. O da İslam ile Allah doğruları ortaya koymuş doğruların tamamen adresi Kur’an-ı Kerim Hazreti Muhammed İslam dinidir. Allah’u Teâlâ doğruyu doğru olarak İslam ile ortaya koy yanlışları da İslam ile insanlara tanıtmış. Allah’ haram dediğine helâl diyebilir misin? Dersen ayakların kayar. Sırat köprüsünden aşağıya inersin cehennemin dibine doğru. Harama helâl diyemezsin. Niye? Harama haram diyen Allah’tır kimse bir helâli haram yapamaz hiçbir haramı da kimse helâl yapamaz hiçbir helâli de haram yapamaz. Allah’ın haram dediği haramdır, helâl dediği helâldir. Aklının başına al! Nerede bunlar? Kur’an-ı Kerim’de İslam’ın içinde Hazreti Muhammed’in şeriatına içine iyi bak! Ulemâ bütün göz nurunu ömür boyu niçin dökmüşler? Şehitleri niye kanını akıtmışlar? Bunun için hakkı ayakta tutmak ve bâtıla karşı durmak ve dünyada adâleti barışı sağlamak dünyayı cennet hâline getirmek dünyadaki zorba inkârcılardan insanlığı kurtarmak. Aklını kullan!
Cenab-ı Hak bakın diğer âyet-i kerimesinde yüce âyetinde bak ne diyor;
استعيذ بالله
وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلاَّ بِلِسَانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ لَهُمْ فَيُضِلُّ اللّهُ مَن يَشَاء وَيَهْدِي مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ ﴿٤﴾
Biz, her peygamberi, ancak bulunduğu kavminin diliyle gönderdik ki, onlara apaçık anlatsın. Bu kitap bu itibarla Allah dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini de hidâyete erdirir. O her şeye galiptir, hükmünde hikmet sahibidir. Tabii Allah’ın her yaptığı iş en güzel en yücedir hikmet dolup taşar her peygamberi kendi kavminin diliyle göndermiş, hem peygamberin işi kolaylaşıyor hem o kavmin hakîkati anlama işi kolaylaşıyor oradan da cihâna yayıyor. Bunda nice hikmetler var insanoğlu onu keşfedemezler. Ama Allah’ın doğru yaptığını en güzelini yaptığını her yaptığında hikmet dürüm, dürüm hikmetleri olduğunu, îmân edenler bu işi kolay anlarlar. Ama îmânsız bir sürü yine hiç işe yaramayan gerekçeler ileri sürebilir o onun kendinden kaynaklanan fırtınadır o fırtına onu boğar.
Dakika 45:00
Kendisi mikrobu üretir o mikrop önce onu boğar. İslam’da ise tam bir bağışıklık vardır İslam her yönüyle bağışıklık ve mukavemettir öyle sana hayat kazandırır ki, İslam Kur’an-ı Kerim sana öyle hayat verir ki, ölümsüzlüğe hazırlar seni. Kalbine Kur’an’ın nurları dolar feyizler dolar. Kalbin, ruhun, bedenin bağışıklık kazanır. Niye? Yaratan yarattığı kulunun mutluluğu için bir reçete yazmış İslam ölümsüz hayatın reçetesidir. Bunun içindeki bütün neyi yapıp neyi yapmayacağını reçeteye yazan Allah’u Teâlâ’dır uygulayan Hazreti Muhammed’dir. Ve ekolde okuyan sahabelerdir gökyüzünde parlarlar yıldızlar gibi ve o yoldan gelen bu hak ve hakîkati iyi tanıyan Ulemâ da gökyüzünde parlayan yıldızlar gibi parlamaya devam ederler insanlığı aydınlatırlar aydınlık burada.
Cenab-ı Hak ‘’Fussilet Sûresi’nin 44’üncü âyetinde:’’(وَلَوْ جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا أَعْجَمِيًّا لَّقَالُوا لَوْلَا فُصِّلَتْ آيَاتُهُ) Âyetleri uzun, uza diye açıklansaydı ya? Arap’a yabancı dil mi hiç Acemce mi! Derlerdi diyor Cenab-ı Hak öyle olsaydı. Ve eğer bütün dillere indirilseydi Kur’an-ı Kerim o zaman ne olurdu? Arapçası gibi birçok Kur’an bulunsaydı ne olurdu o zaman? Tevhîd hikmetine aykırı olurdu. O zaman herkes karma karışıklık yaşanırdı bir de ihtilâfa zorlama olurdu ihtilâfa zorlama olurdu daha çok ihtilâflar ortaya dolmasını da sebep olurdu. Şimdi bir lisânı herkes bilmek gerekirken o zaman tüm lisânlar da bilmek doğacaktı. Bilmeyince herkes kendi keyfine göre o lîsân üzerinde Kur’an-ı Kerim’e kendi kafasına göre yorum getirecekti daha neler, neler. Onun için Allah’ın her yaptığı iş en güzelidir. ‘’Amennâ ve Saddaknâ.’’ Onun için şu duayı sık okuyun; ‘’Allahümme innî es’elüke kalben selîma’’ selim kalp isteyin Allah’tan ‘’Ve lisânen sâdika’’ dosdoğru bir lîsân dil isteyin, doğru sözlü doğru özlü bir insan olmayı isteyin Allah’tan. ‘’Ve amelen sâlihâ’’ ve güzel sâlih amel isteyin. ‘’Ve hulken hasenâ’’ ve güzel ahlâk isteyin. ‘’Ve eselüke min hayri mâ ta’lem’’ şu duaya bakın şunun içeriğine bakın şanlı Peygamberimizden rivâyet olunan şu dualara bakın. Ne diyor? Allah’ım! Senin bildiğin hayırları ben senden istiyorum. Allah’ın bilmediği hayır olur mu? Şu duanın içeriğine bakın ne kadar zengin ki, uçsuz bucaksız bir zenginlik var. Ve diyor ki ‘’Ve eûzu bike min şerri mâ ta’lem’’ Allah’ım! Senin bildiğin şerlerden sana sığınıyorum. Allah’ın bilmediği şer olur mu? Bakın şu duanın içeriğine bakın. ‘’Ve estağfiruke mimmâ ta’lem’’ Senin bildiğin bütün günahlarımdan ne varsa bunlardan istiğfar ederim. Allah’ın bilmediği olmaz ki. Şu güzelim duaya bakın. ‘’Ve ente allâmül guyüb’’ Sen bütün gaybları gizlileri bilinmezleri bilen sensin.
Dakika 50:00
Onun için özünüzle bütün kalbinizle bütün dilinizle maddî manevî varlığınızla Allah’a dua edin, kulluk ederken de böyle. Neden? Biz O’na aitiz her şeyimizle. Sende ki bir hücreyi dahi bir santim dokuyu bir santim dokuda ki, o ne kadar sayısı kalabalık hücreleri tek bir tane hücreyi sana verebilecek kuvvetli yok ki Allah’tan başka. Vücudundaki hücrelerin saysan sayabilir misin? Milyarlarca hücre var bunlar hepsi bir santim deride ne kadar hücreler var otomatik vücuduna bir hareket var. Bu kuvveti kim verdi? Bu hücreler, bu dokular, bu organlar, bu sistemler otomatik çalışıyor. Bak burada, biz bu hayat veren nurun derslerini burada bize anlattıran bu gücü veren kim, biz miyiz? Hayır, hepsini veren Allah. Sen dinliyorsun bak sana dinleten anlama gücü veren kim? Yine O hepsi O’na ait, günahlar bize ait. Günahları biz kesp ederiz Allah halk eder, sevapları biz kesp ederiz Allah halk eder. Kesp eden irâdesini iyiye veya kötüye kullanan kullanma gücünü Allah bize vermiş iyiye kullan demiş irâde vermiş biz kötüye kullanıyoruz. Kötüye kullanan karşılığını alacak, iyiye kullanan da karşılığını iyi olarak alacak. Onun için konuları doğru anlayalım doğru anlatalım. Allah hepimizi en doğru kalbin sahibi en doğru dilin lisânın sahibi kullarından eylesin. Özü doğru sözü doğru hakkın adamı hakîkatin adamı ki, Allah’ın kulu gerçek Müslüman işte hakkın adamıdır hakîkatin adamıdır Allah’ın kuludur, kula kulluk budur.
Cenab-ı Hak bak burada ne diyor;
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مُوسَى بِآيَاتِنَا أَنْ أَخْرِجْ قَوْمَكَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَذَكِّرْهُمْ بِأَيَّامِ اللّهِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَاتٍ لِّكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ ﴿٥﴾
Andolsun ki Mûsâ’yı âyetlerimizle gönderdik. Ona şöyle dedik: Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar. Bak kalbini diyor Mûsâ’ya. Hazreti Muhammed’e ne diyor? Bütün insanlığı diyor çünkü Hazreti Muhammed bütün insanlığın Peygamberi Mûsâ kavminin yani Benî İsrâil’in peygamberi. Cenab-ı Hak bak ne diyor; Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar, (أَنْ أَخْرِجْ قَوْمَكَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ) onlara Allah’a felaket günlerini hatırlat. Şüphe yok ki bunda her sabredip şükreden için nice ibretler vardır. İsrâiloğulları Mısır’da bulunuyordu Firavun ‘un egemenliği altında tam esir tam da zillet içindeydiler. Firavun bunların tepesine tamamen sultasını kurmuş bunları esir etmiş erkeklerini öldürüyor kadınlarını sağ bırakıyor. Benî İsrâiloğulları, Hazreti Mûsâ’yı onları kurtarmak için gönderdi. Cenab-ı Hak Hazreti Muhammed’in Peygamberliği kavminden başlamak üzere bütün insanlar için oluyor ama Hazreti Mûsâ’nın peygamberliği ise kavmine ait bulunuyordu. Buraları da iyi anlayalım!0
Onun için;
Dakika 55:15
وَإِذْ قَالَ مُوسَى لِقَوْمِهِ اذْكُرُواْ نِعْمَةَ اللّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ أَنجَاكُم مِّنْ آلِ فِرْعَوْنَ يَسُومُونَكُمْ سُوءَ الْعَذَابِ وَيُذَبِّحُونَ أَبْنَاءكُمْ وَيَسْتَحْيُونَ نِسَاءكُمْ وَفِي ذَلِكُم بَلاء مِّن رَّبِّكُمْ عَظِيمٌ ﴿٦﴾
Mûsâ kavmine demişti ki (AS.): “Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın.” Kime diyor? Kavmine diyor. Çünkü O, bir vakit sizi Firavun ailesinden kurtardı. Bak Mûsâ ben kurtardım demiyor Allah kurtardı diyor Mûsâ vesilesiyle. “Onlar sizi işkencenin en kötüsüne sürmekte ve oğullarınızı kesip kadınlarınızı da diri bırakıyorlardı.” Bir millete yapılacak en büyük kötülük budur erkeğini kesiyor kadınını bırakıyor. Bakın “Ve bunda Rabbinizden size büyük bir imtihan vardır.” Bakın Firavun’dan bu kadar kötülük görmüş bir Benî İsrâil Mûsâ Tûr-i Sina’dan gelinceye kadar öküzü putu yaptılar ve sığır buzağısını yaptılar taptılar. Bir millet dikkat edin Firavunların emrine kolay, kolay düşmez çeşitli sebepleri hikmetleri vardır. Allah yine kurtarır ama insanoğlu yine belâsına âşık olur yine gider tapacağı putu bulur tapar inek bulamazsa öküze tapar öküz bulamaz ineğe tapar birine tapar birilerini Rab edinir. Bunların hepsi zillet şirk ve küfürdür. Allah’a kul olacaksın Allah’a.
Cenab-ı Hak, bu gerçeği bakın burada duyururken;
وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِن شَكَرْتُمْ لأَزِيدَنَّكُمْ وَلَئِن كَفَرْتُمْ إِنَّ عَذَابِي لَشَدِيدٌ ﴿٧﴾
Ve hatırlayın ki Rabbiniz size şöyle bildirmişti: Yüceliğin hakkı için şükrederseniz elbette size (nimetimi) artırırım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azâbım çok şiddetlidir. Dikkat et! (وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِن شَكَرْتُمْ لأَزِيدَنَّكُمْ) Ey insanoğlu, ey Müslümanlar hiç unutmayın bunu! Şükrederseniz Allah nimetini artırıyor. Şükür nedir? Doğru Müslümanlığın adı. Doğru îmân, doğru amel ve Yüce Allah’ı kendi şânına yakışır şekilde esmâsıyla, evsâfıyla O’nu zikretmek tehlil de, tekbir de, tesbihte, “Hamdü senâda bulunmak” O’na iyi bir kulluğun adı O’na iyi bir hamd etmektir. Gerçek îmân olmadan Allah’a kimse hamd edemez gerçek amel olmadan da hamd etmiş olmazsın, şükretmiş olmazsın, zaten hamd etmeyen şükretmiş olmaz. Onun için hamd eden şükür etmiş olur hamd etmiş de olur. Şükür nedir, hak nedir? Derseniz bunun derslerini daha önceki derslerim de işlediğim için kısaca şöyle hatırlatayım. Şükür; gelmiş nimete karşı minnettarlıktır. Hamd ise; hem gelmiş hem gelecek nimetleri de içine alır O’na karşı minnettarlıktır. Biz Yüce Allah’a ebedî minnettarız ebedî çünkü her şeyimiz O’na ait.
Cenab-ı Hak bu gerçeği de duyurduktan sonra;
Dakika 1:00:10
وَقَالَ مُوسَى إِن تَكْفُرُواْ أَنتُمْ وَمَن فِي الأَرْضِ جَمِيعًا فَإِنَّ اللّهَ لَغَنِيٌّ حَمِيدٌ ﴿٨﴾
Mûsâ Aleyhisselâm dedi ki: Siz ve yeryüzünde bulunanların hepsi nankörlük etseniz, iyi biliniz ki Allah hepinizden müstağnidir, zengindir. Allah’tan başka zengin yoktur kime ne verdiyse O vermiştir isterse çeker alır. Tek zengin Allah’u Teâlâ’dır hamd edilmeye lâyıkta tek varlıktır Yüce Allah. Övme övülme hakkının bütün yücelikleri ile hepsi Allah’a aittir. Onun için Yüce Allah burada kendini bize (فَإِنَّ اللّهَ لَغَنِيٌّ حَمِيدٌ ) tanıtıyor böyle tanıtıyor. Allah Ganî’dir Hamid’dir. Ganî: Zengindir, Hamit: övülmeye lâyık tek varlık O’dur övme övülme hakkı da O’na aittir. Övülecek övme övülme hakkı sadece O’na aittir. O’nun övdükleri kullarda değer vardır O övmediyse kimsenin değeri yoktur. Değer almak istiyor musun? Allah’ın övgüsünü kazanacaksın. Hz. Muhammed’e Allah övmüş adını Muhammed koymuş bak, bir adı Ahmed bir adı Mahmud bir adı Hamid. Bunlar nedir? Hep bunlar Allah’ın övdüğü kul bu birde Habibullah sevdiği kul Allah sevgilisi birde Makâm-ı Mahmûd’u vermiş. Allah’ı çok övenleri çok hamd edenlerin makamı ki, bu ruhlar âleminde ki yarışta en önde Hazreti Muhammed var onun için Makâm-ı Mahmûd Hz. Muhammed’e verilmiş. Bir adı da Mahmud övülmüş Allah tarafından övülmüş murad bir Peygamber.
Evet, kıymetli dostlarımız,
Allah her şeyin en güzelini en doğrusunu söylüyor.
أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَبَأُ الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَالَّذِينَ مِن بَعْدِهِمْ لاَ يَعْلَمُهُمْ إِلاَّ اللّهُ جَاءتْهُمْ رُسُلُهُم بِالْبَيِّنَاتِ فَرَدُّواْ أَيْدِيَهُمْ فِي أَفْوَاهِهِمْ وَقَالُواْ إِنَّا كَفَرْنَا بِمَا أُرْسِلْتُم بِهِ وَإِنَّا لَفِي شَكٍّ مِّمَّا تَدْعُونَنَا إِلَيْهِ مُرِيبٍ ﴿٩﴾
Yüceler yücesi Rabbimiz bak ne diyor burada da; Sizden öncekilerin… Dikkat et! Yani Nuh kavmi, Âd kavmi, Semûd kavimlerinin ve onlardan sonra gelenlerin haberleri size gelmedi mi? Allah bir hatırlatma yapıyor. Bunlar kim? Helâk olan tarihten silinen cehenneme gönderilen kavimler bunlar. Kimisi gökten belâlar yağmış, kimisi yerden belâlar yağmış helâk edilmiş milletler, devletler, kavimler bunlar. Bunlar ve bunlardan sonra diyor nicelerini Cenab-ı Hak ne yaptı? Helâk etti. Bunların haberleri size gelmedi mi? Diyor. Şımarmış milletlere, fertlere, cemiyetlere, milletlere onları Allah’tan başkası bilmez. Yani niceleri var ki, ne Kur’an’da ne İncîl’de ne Tevrât’ta nede peygamberlere bildirilmemiş helâk edilmiş milletler var kimse bilmiyor Allah biliyor. Bunların içinde bazılarını istedikleri Allah Kur’an’da bildirmiş en çoğunu da Kur’an-ı Kerim’de bildirmiş. Aklını başına al!
Dakika 1:05:05
Yoksa insanların ceddini sülalesini bilen biliyorum diyenlerin bilmediği çok şeylerin olduğunu da unutma! Peygamberleri onlara mûcizeler getirdi de onlar ellerini ağızlarına koydular ve dediler ki: “Biz sizinle gönderileni inkâr ettik ve bizi çağırdığınız şeyden de şüphe ve endişe içindeyiz” dediler. İşte Allah’ın emrinden şüphe edilmez şüphenin içinde olan insanda îmân olmaz. Îmân olmadı mı o zaman ne yapıyor? Peygambere karşı koyuyor Allah’tan getirdiği şeriatın emirlerine de karşı koyuyor ki, Allah’a karşı koyuyor. Neticede bu küfür, bu şüphe, bu isyân devam ediyor Allah da helâk ediyor.
Kıymetli dostlarımız,
İbn-i Mes’ûd (Radıyallâhu Anh) Hazretleri mezhep âlimleri diyor doğruyu söylemediler diyor her şeyi bildiklerini iddia ettiler. Yani biz mezhepler ilmini biliyoruz iddiasında bulunanlar ve Hazreti Âdem’e varıncaya kadar bütün insan ırklarının soy zincirini belirlemeye kalkışanlar yalan söylemiş olurlar. Çünkü (لاَ يَعْلَمُهُمْ إِلاَّ الل) “Allah’tan başkası bunları bilmez” buyuruyor bir bu yıl bu âyet-i kerimede. Bildikleri var ama bilemedikleri niceleri var hepsini biliyoruz diyenler bu âyet-i kerimeye göre yalan söylüyorlar. Cenab-ı Hak bu gerçeği de duyurduktan sonra bakın Peygamberimiz Tirmizî de rivâyet edilen bir hadis-i şerifte de şöyle diyor; Mezheplerinizden yakın akrabalarınızla ilişki sürdürecek kadarını öğreniniz. Yani soyunuzu biliniz diyor Peygamberimiz soyunuzu öğreniniz. Yolu bilecek kadar da astronomi öğreniniz. Yani astronomi ilmini de öğreniniz insanlara lâzım olacak kadarını öncelikli öğreniniz ama bu başka öğrenmeyiniz anlamına gelmez keşiflere devam ediniz. Kevnî ve kitâbî âyetler sürekli keşfedilmeli keşiflere devam edilmelidir. Bilimsel çalışmalar İslam dininin vazgeçilmez emridir ve İslam dünyaya geldikten sonra ilimde ilerleme olmuştur keşifler ondan sonra başlamıştır. Birileri bunu söylemezler söylemesinler ama hakîkat buradadır güneşin üzerine doğan güneş İslam güneşidir. Bilgilerin üzerine doğan ilimler irfânlar güneşi İslâmî ilim irfân güneşidir. İster kabul etsinler ister etmesinler! Onun için Hazreti Âdem’e kadar yılların asırların sayısını da tam anlamıyla bugün dünya bunu da bilmiyor. Âdem’le bugünkü aramızda kaç yıllar geçti bunun tarihi hâlâ yok Allah’u Teâlâ biliyor her şeyi. Peygamberlerin kendilerine uzatılan imdat yardım elini ve hidâyetlerini ağızlarıyla reddettiler öpecek yerde ısırdılar itaat edecek yerde tepmek öldürmek istediler hâin inkârcı zihniyet, çağdışı zihniyet. İşte bu zihniyet peygamberlerin onları kurtarmaya geldiğini bile, bile peygamberlere, kitaplara Allah’ın kitaplarına o zaman da karşı koydular.
Dakika 1:10:00
Bugün de dünyada yüce mi yüce bir Kitâb (Kur’an-ı Kerim) son olarak bir Peygamber ve son olarak bütün evrensel bir dini İslam var. Bütün vicdanları kucaklayan, ruhu millî bütün ruhları kucaklayan ve ruhun millîyi, sulh ve barışı oluşturacak yüce mi yüce bir dini İslam var ortada bütün milletlere tecellî eden bir din bu. Kabul eden etmiş etmeyen hâlâ etmiyor kendileri bilir. Bugün dünya yarın Mevlâ hepimiz Mevlâ’nın huzuruna gideceğiz.
قَالَتْ رُسُلُهُمْ أَفِي اللّهِ شَكٌّ فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ يَدْعُوكُمْ لِيَغْفِرَ لَكُم مِّن ذُنُوبِكُمْ وَيُؤَخِّرَكُمْ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى قَالُواْ إِنْ أَنتُمْ إِلاَّ بَشَرٌ مِّثْلُنَا تُرِيدُونَ أَن تَصُدُّونَا عَمَّا كَانَ يَعْبُدُ آبَآؤُنَا فَأْتُونَا بِسُلْطَانٍ مُّبِينٍ ﴿١٠﴾
Peygamberleri dedi ki: “Gökleri ve yeri yaratan, Allah hakkında da şüphe mi var? Dedi. Allah hakkında da şüphe mi var? Dedi gelen peygamber kavmine. O, sizi günahlarınızı bağışlamak için çağırıyor. İnsanlar İslam’a gelirse bütün günahları bağışlanır ondan sonra da günah işlememeye gayret eder. Bakın burada Allah çağırıyor İslam’a niçin çağırıyor? Herkesin günahlarını Allah bağışlamak için çağırıyor. Bugün bir Müslüman olan bir insanın geçmiş günahlarının tamamı affediliyor. Müslüman olduktan sonra da artık günah işlememeye gayret eder. Şaşar, düşer de yaparsa tövbe eder tövbesine de devam eder. Cenab-ı Hak; O, sizi günahlarınızı bağışlamak için çağırıyor ve belirlenmiş bir süreye kadar da size müsaade ediyor. Yani inanacak kadar bir ömür süresi herkese veriyor. Ama Azrâil yarın gelir ama şimdi gelir, ama sonra gelir bunu bilemezsin şimdiden aklını başına al, ayağını denk al! Hemen derhâl Müslüman ol bir nefes öteye kalma! Sakın îmânsız, İslam ’sız bu dünyadan göçme, duyduk duymadık deme! Onlar da: “Siz sadece bizim gibi bir insansınız.” Bakın peygamberlere böyle diyenler oldu geçmişte peygamber Melekten olsun demek istiyor. Yemesin, içmesin. Allah’a akıl mı öğretiyorsun sen? Allah’tan iyi mi biliyorsun? Hâşâ sünme hâşâ! Her şeyi bilen Allah peygamberi insanların içinden seçer gönderir. Seçkin kişilerdir peygamberler, üstün insanlardır. Sıdk, emânet, fetânet tebliğ, ismet, zeküret sıfatları vardır peygamberler de. Zeküret konusunda bazıları başka görüş ileri sürenler ama onların görüşüdür. Bakın Cenab-ı Hak ne diyor, bunların durumunu da bildiriyor. Onları da: “Siz sadece sizin bizim gibi bir insansınız, bizi babalarınızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz.” Bakın baba dini Ata, ebe dininden ayrılmayanlar putlara saplandılar kaldılar. Allah’ın dinine gel Allah’ın. Bak bütün putperestler helâk olmalarının müşrik olmalarının sebebi atamızın atalarımızın dini dediler ve oraya saplandılar atalarına kul oldular atalarını putlaştırdılar yazık oldu. Cenab-ı Hak atalarını da kendilerini de kime çağırıyor? Hak din olan İslam’a çağırıyor Allah. İslam kime çağırıyor? Allah’a çağırıyor.
Dakika 1:15:08
Başkasına değil. Biri birine başkasına çağırıyorsa orada din diye bir şey yoktur putperestlik vardır Allah’a çağıracaksın. Direk o da İslam ile Allah’ın kendi yüce emirleriyle kendi Kitâb’ı kendi dini İslam’ı ile Allah’a kulluk edilir. Her kafadan bir ses gelerek Allah’a kulluk olmaz. Adam hopluyor, zıplıyor onu ibadet sayıyor. İbadetin nasıl olacağını Allah Peygamber Muhammed ‘e öğretmiş, Muhammed de, Ashâblarına öğretmiş yaşanan yerleşen tam bozulmaz bir din var ortada İslam’ın her şeyi biliniyor. Hazreti Muhammed bildi bildiğini öğretti yaşadığı yerleştirdi ve bu bilimsel olarak biliniyor yaşanarak biliniyor. Yaşanan İslam var bilinen İslam var. Bozulmak bilmeyen bir İslam var ortada. Onun için bunlar: “Atalarının babalarınızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz dediler peygamberlere. O hâlde bize apaçık bir delil getirin” dediler. Hâlbuki her peygamber mûcizelerle geldi. Kâinat mûcizeyle dolu daha başka bir şeyler arıyor bunlar. Arasınlar aradıklarını bu küfür içinde arıyorlarsa îmâna gelmezlerse o zaman bütün aradıklarını cehennemde feryat içinde bulacaklar feryat ederek azâbın her türlüsünü bulacaklar. İnkâr ile Allah’ın mülkünde yaşanmaz. Küfür ile şirk ile Allah’ın mülkünde yaşanmaz. Hem Allah’ın mülkünde yaşayacaksın hem yaratana karşı koyacaksın. O’nun Kitâb’ı Kur’an-ı, din, İslam’ı tanımayacaksın. “Allah katında tek din İslam’dır.” (اِنَّ الدّ۪ينَ عِنْدَ اللّٰهِ الْاِسْلَامُ۠) bundan başka din arayanları Allah kabul etmeyeceğini bildiriyor. (فَلَنْ يُقْبَلَ ) diyor (Len) orada istikbâl edatıdır bak İslam dininden başka din Allah kabul etmiyor. İslam’ı da tamamladığını açıkça söylüyor İslam tastamam bir dindir diyor. Cenab-ı Mevlâ, hakkı bilip ona tâbî olmayı batıldan içtinab etmeyi ve insanlığın hayrına çalışmayı, İslam’ı dosdoğru bilmeyi dosdoğru tebliğ etmeyi Allah hepimize nasîb eylesin. Çünkü sadece şahsıma hiçbir şey de istemiyorum hepimiz kurtulalım hepimiz mutlu olalım hepimiz hayat veren nurun dersleriyle ebedî hayatı kazanalım. Ebedî mutlu olalım mutluluk varken niye mutsuz yaşayalım ki, Allah’ın varlığı her şeye kâfidir. O’nu biz yaratıldık tanıdık bundan büyük nimet olmaz ne kadar şükretsek hakkını ödeyemeyiz. Yaratan bizi yarattı yaratanı tanıdık. Ya tanımasaydık yaratılmasaydık; tanımamış olurduk tanıyamazdık. Böyle bir yüceyi tanımamak kadar mahrumiyet olabilir mi? En büyük kazanım Allah’ı tanımak O’nun emrinde kul olmaktır. Allah’ın rızâsını kazanırsan her şeyi kazanıyorsun ebedî O’nun rızâsını kaybedersen her şeyi kaybediyorsun. Bu gerçek benim anlattığımdan da gerçek. Ben kendi gücün kadar anlatıyorum. Ama din Allah’ın dini bu dini ben kendi kendi gücüm kadar anlatıyorum Allah’ın dini bu, bize teklif etmiş bize göndermiş. Bize diyor ki, siz gücünüzün yettiği kadar yaparsanız görevinizi yapmış olursunuz diyor. Allah gücümüz nispetinde görevimizi yapınca bizden kabul ediyor. Bak bu da lütfu, bu da merhameti bakın bu da ne kadar büyük yüce merhametinden, rahmetinden kaynaklanıyor. Lütfu ihsânıyla karşılıyor bizi aczimizi bizi bizden daha iyi biliyor.
Dakika 1:20:33