Tefsir 380-01

380- Tefsir Ders 380 hayat veren nurun keşif notları

380- Kur’an-ı Kerim Tefsîr Dersi 380

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

(Nahl Sûresi 75’inci Âyet-i Kerime’den 105’inci Âyet-i Kerime’ler)

 

ضَرَبَ اللّهُ مَثَلاً عَبْدًا مَّمْلُوكًا لاَّ يَقْدِرُ عَلَى شَيْءٍ وَمَن رَّزَقْنَاهُ مِنَّا رِزْقًا حَسَنًا فَهُوَ يُنفِقُ مِنْهُ سِرًّا وَجَهْرًا هَلْ يَسْتَوُونَ الْحَمْدُ لِلّهِ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لاَ يَعْلَمُونَ ﴿٧٥﴾

وَضَرَبَ اللّهُ مَثَلاً رَّجُلَيْنِ أَحَدُهُمَا أَبْكَمُ لاَ يَقْدِرُ عَلَىَ شَيْءٍ وَهُوَ كَلٌّ عَلَى مَوْلاهُ أَيْنَمَا يُوَجِّههُّ لاَ يَأْتِ بِخَيْرٍ هَلْ يَسْتَوِي هُوَ وَمَن يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَهُوَ عَلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ ﴿٧٦﴾

Allah Celle Celâlühü, hiçbir şeye gücü yetmeyen, başkasının malı olmuş bir köle ile kendisine güzel bir rızık verilen ve o rızıktan gizli ve açık olarak harcayan hür bir insanı misâl verdi. Hiç bunlar eşit olur mu? Bütün hamd Allah’a mahsustur. Doğrusu insanların çoğu bilmezler. (وَضَرَبَ اللّهُ مَثَلاً رَّجُلَيْنِ أَحَدُهُمَا أَبْكَمُ لاَ يَقْدِرُ عَلَىَ شَيْءٍ وَهُوَ كَلٌّ عَلَى مَوْلاهُ) ‘’İlâ Âhir’’ Allah şu iki adamı da misal verdi: Bunlardan biri dilsizdir, hiçbir şeye gücü yetmez; efendisine bir yüktür. Onu nereye gönderse bir hayır getiremez. Şimdi, bu adamla, adâletle emreden ve doğru yolda bulunan adam eşit olur mu? İşte burada iki grup, burada birisi daha büyük bir hürriyet düşünülür mü? Çünkü Yüce Allah’ın emrinde O’nun himâyesinde olan bir insanda işte gerçek hürriyet buradadır ki, bu da şununla ortaya çıkar: (إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ ﴿٥﴾) “Gerçekten ancak sana kulluk eder ve ancak senden yardım dileriz.” İşte gerçek hürriyet Allah’a kulluktadır daha büyük hürriyet düşünülemez. İnkâr ortak koşma bâtıl dinler hep birer esirlik bağıdır bunlar hep esirdir. Putlara esirdir, nefislerine esirdir dünya malına, mevki-makam ve rütbeye esirdir bunlar. Bunlar tam esirdirler. Bunlar için özgürlük hürriyet düşünülemez. Hak din hürriyet bir servettir hem de tükenmeyen ebedî servettir. Çünkü Allah’ın nimetlerine bitmek tükenmek yoktur. Elhamdülillah bütün hamd Allah’a mahsustur. (بَلْ أَكْثَرُهُمْ لاَ يَعْلَمُونَ ) fakat onların çoğu bilmezler. Hürriyet dâvâsı ile şeytana esir olurlar da kendilerini hür zannederler. Allah’a kulluktan başka hiçbir hürriyet yoktur tamamen esârettir.

 

Dakika 5:00

 

Nice hürriyetten bahsedenlerin şöyle bir bakın; şeytana iblîse nefislerine esir olmuşlardır şeytanın emrindeki esaretin adını hürriyet koymuşlardır ne kadar yanılmışlardır. Hak din ile dindar ilmi ile amel ederek doğruyu söyler. Dikkat et buraya! “Hak din ile dindar olan ilmiyle amel ederek doğruyu söyler. Adâlet ve doğruluğu emreder, iyiliği emreder ve bu şekilde söz ve yetki sahibi olur.” ‘’Mâide 8’inci âyet-i kerimede’’ de bu konuda açıklamalar yapılmıştır. Sevgili Peygamberimizden Deylemî’nin Firdevs’in de, Feyzü’l Kadir de bakın ne diyor; („Kemâ tekûnu yüvella aleyküm’’) ‘’Sadaka Rasûlullah.” Allahümme Salli ve Sellim ve Bârik Alâ Muhammed ve Alâ Âli Muhammed.’’ Sevgili Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa Sallallahu Teâlâ Aleyhi ve Sellem Efendimiz buyururlar ki: “Siz nasıl iseniz ona göre üzerinize emir tâyin edilir” diyor. Bir millet düzgün olursa içinden çok düzgün âdil idareciler çıkar bir millet kötüye müstahaksa başına çok zâlimler geçer. Ey millet! Ferdî ve içtimâi olarak enfüsî ve âfâkî âleminizi gözden geçirin, Allah’ın emirlerine itaat edin.

 

وَلِلّهِ غَيْبُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَا أَمْرُ السَّاعَةِ إِلاَّ كَلَمْحِ الْبَصَرِ أَوْ هُوَ أَقْرَبُ إِنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ﴿٧٧﴾

وَاللّهُ أَخْرَجَكُم مِّن بُطُونِ أُمَّهَاتِكُمْ لاَ تَعْلَمُونَ شَيْئًا وَجَعَلَ لَكُمُ الْسَّمْعَ وَالأَبْصَارَ وَالأَفْئِدَةَ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ﴿٧٨﴾

 

 

Göklerin ve yerin gayb’ını bilmek Allah’a aittir. Yerlerde göklerde gizli açık gizlinin gizlisi ne varsa Yüce Allah bunları bilmektedir Allah Celle Celâlühü. ‘’Elhamdülillah’’ ‘’Subhânallâh’’ ‘’Allah’u Ekber’’ “Estağfirullah bi-adedi zünûbina hattâ tuğfer Allah’u ekber hattâ tuğfer.”

Göklerin ve yerin gayb’ını bilmek Allah’a aittir. Allah her şeyi biliyor Celle Celâlühü. Kıyâmetin kopuşu yalnız bir göz kırpması veya daha az bir zamandan başkası değildir. Gözü açıp yummadan daha çabuk kıyâmetin koptuğunu göreceksiniz bu bir gerçektir bu olacaktır. Şüphesiz Allah her şeye kâdirdir. Bunun için insanoğlu iyi düşünmesi lâzım, umulur ki şükredersiniz.

 

Dakika 10:00

 

Yüce Rabbimiz Allah sizi annelerinizin karnından yaratıp çıkarttığı zaman hiçbir şey bilmiyordunuz. (لاَ تَعْلَمُونَ شَيْئًا) hiçbir şey bilmiyordunuz. Yaratıldınız çocuk olarak dünyaya geldiniz o bir bebek o bebeğin aslı bir damla, damladan da  küçük bir su bir sperma o bir insan yavrusu olarak yaratıldı dünyaya geldi. Ama hiçbir şey bilmeyerek geldi tertemiz bir Fıtrat-ı İslam ile yaratıldı. Fıtrat İslam fıtratı, hilkat İslam hilkati, tabiat İslam tabiatı olarak yaratıldı. Cenab-ı Hak ne diyor; Şükredersiniz diye size işitme duygusu, gözler ve gönüller verdi.                (وَجَعَلَ لَكُمُ الْسَّمْعَ) bak işitmeyi verdi sizin için (وَالأَبْصَارَ) görmeyi verdi. İşittiriyor, gördürüyor (وَالأَفْئِدَةَ) Ne verdi? Gönüller verdi. İnsanoğlunda kalp var gönül var gönül içinde sırlar sırrın içi Allah’ın tevhîd îmânı Yüce Allah’ın birliğini zikreden bir sır içinde sırlar var. Cenab-ı Hak gönül verdi insanoğluna. (لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ) Niçin bunları verdi? Şükredersiniz diye. Şükür ne? Gerçek îmân ile îmân etmek Allah’ı doğru tanımak. Kur’an-ı Kerimi, İslam’ı doğru tanıyıp doğru îmân etmek ve doğru amel işlemek. Allah’a dosdoğru Allah’ın istediği Muhammed Mustafa ile gösterdiği İslam’ı bilmek, Peygamberimizin Allah’tan alıp bize gösterdiği gibi İslam’ını yaşayıp Allah’a itaat etmek. İsyân etmemekle şükür ve hamd ortaya çıkar. İsyân ederek dilin şükür demesi ya Rabbi şükür demesi, hem isyân ediyor hem itaat etmiyor hem de dili şükrediyor. ‘’Ya Rabbi şükür ya Rabbi!’’ diyor. Tiritli bir şey yemiş ya Rabbi şükür diyor. İbadet yok, taat yok, tahâret yok ve îmânını gözden geçirmesi yok. İslam’ın Allah’ın istediği bir îmân mı değil mi ona baktığı yok. Rastgele yaşayarak gerçek şükür, gerçek Müslüman olmanın adıdır. Onun için yedim-içtim ya Rabbi şükür demek yeterli bir şükür değildir kimse kendini aldatmasın.

 

أَلَمْ يَرَوْاْ إِلَى الطَّيْرِ مُسَخَّرَاتٍ فِي جَوِّ السَّمَاء مَا يُمْسِكُهُنَّ إِلاَّ اللّهُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ ﴿٧٩﴾

 

Göğün boşluğunda Allah’ın emrine boyun eğdirilerek uçuşan kuşlara bakmadılar mı? İşte şöyle bir bak gökyüzünde direksiz gökyüzündeki cisimleri yaratan. Gökler direksiz duruyor o gezegenlerin, galaksilerin altında direk yok bunları yüce kudret orada hareket ettiriyor. Boşlukta gördüğünüz o bütün göktekilerin tamamı “Kudreti Rabbâniyye” ile hareket hâlindedir. İşte o görünen cisimlerin oradaki hareketini oradaki düzenini o yapılan dizaynın tamamı o kâinat makinasını çalıştıran, yaratan, kudretiyle tutan Yüce Allah’u Teâlâ’dır (C.C).

 

Dakika 15:20

 

Gördüklerini görünce o göremediğin yüce kudreti derhâl hatırla. Ey kıymetli dostlarım! Ey Allah’ın kulları! Allah’ı dinleyin, Peygamberini elçisini dinleyin, Allah’tan gelen Kitâb’ı Kur’an’ı Kerim’i anlayın ve dinleyin gereğini yerine getirin aldanmayın kendinize yazık etmeyin. Allah’a isyân edilerek cennet bulunmaz cehennemden kimse kurtulamaz. Bunun için Cenab-ı Hak yüce emriyle, yüce kitâbıyla, yüce âyetleriyle kullarını nasıl şereflendirmiş. İslam uçsuz, bucaksız yüce bir şereftir. Müslüman İslam ile şereflenen insan demektir. Şerefini, haysiyetini, değerini, kıymetimi bil. (إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ) Cenab-ı Hak şüphesiz bunda inanan bir kavim için âyetler Allah’ın büyüklüğüne işaretler vardır. Açıkça O’nun kudreti görülmektedir. Hem esmâsı tecellî ediyor hem evsâfı tecellî ediyor. Zâti, sübûtî, fiili sıfatlarını açıkça sıfat tecellîsini esmânın tecellîsini görüyoruz ki, yüce kudretten başkası bunları ne yaratabilir, ne ayakta tutabilir nede bu kâinat makinasını işletebilir. Yüce kudret bunu açık-seçik gösteriyor. Îmânlı gönüllerin Allah’ın hidâyet ettikleri bu yüce kudreti görüyorlar iyiden iyiye anlıyorlar. Îmânsızlar mahrum kalıyorlar kendilerine yazık ediyorlar. Fıtratlarını bozmuşlar bozuyorlar bozukluk kendilerine tabiat haline huy hâline yerleşiyor kurtulmaları da zorlaşıyor.

 

Bunun için kıymetli dostlarımız, bu âyeti kerimelerde tecrübenin de önemli olduğunu anlıyoruz.

 

وَاللّهُ جَعَلَ لَكُم مِّن بُيُوتِكُمْ سَكَنًا وَجَعَلَ لَكُم مِّن جُلُودِ الأَنْعَامِ بُيُوتًا تَسْتَخِفُّونَهَا يَوْمَ ظَعْنِكُمْ وَيَوْمَ إِقَامَتِكُمْ وَمِنْ أَصْوَافِهَا وَأَوْبَارِهَا وَأَشْعَارِهَا أَثَاثًا وَمَتَاعًا إِلَى حِينٍ ﴿٨٠﴾

 

İşte burada bu yüce âyetin bölümünde de ne diyor; Allah sizi annelerinizin karnından yaratıp çıkardığı zaman hiçbir şey bilmiyordunuz. Bak sonradan insanlar vehbi iktisâbî yoldan eğitim- öğretim yoluyla neler kazanıyor bu yeteneğiyle Cenab-ı Hak insana vermiştir. Dünyada okullar bunun için açılmıştır öğretmenler bunun için tâyin edilmiştir. Yalnız Allah’ın Kitâb’ını dünyada Allah’ın kulları öncelikle Kur’an-ı Kerim’i bütün dünya iyi bilmelidir Kur’an Üniversitesi Arş-ı Âlâ Üniversitesi kurulmalıdır. Adını da Levh-i Mahfuz’un dersleri diye Levh-i Mahfuz’dan gelen dersler okunuyor diye Üniversiteye, Levh-i Mahfuz Üniversitesi, Arş-ı Âlâ Üniversitesi adını koysunlar.

 

Dakika 20:08

 

Çünkü Kur’an-ı Kerim insanüstü, tabiatüstü kâinatın üstünde Allah’ın Kitâbı’dır. Ölmeden uyanın da, Allah’a kul olun başkalarına kulluktan kurtulun hürriyeti hürriyet yolunu bulun. Ebedî hürriyet yolu İslam’ın kendisidir.

 

وَاللّهُ جَعَلَ لَكُم مِّن بُيُوتِكُمْ سَكَنًا وَجَعَلَ لَكُم مِّن جُلُودِ الأَنْعَامِ بُيُوتًا تَسْتَخِفُّونَهَا يَوْمَ ظَعْنِكُمْ وَيَوْمَ إِقَامَتِكُمْ وَمِنْ أَصْوَافِهَا وَأَوْبَارِهَا وَأَشْعَارِهَا أَثَاثًا وَمَتَاعًا إِلَى حِينٍ ﴿٨٠﴾

 

Yüce Allah (C.C) size evlerinizde bir huzur ve dinlenme yeri yaptı. Ne diyor;  (وَاللّهُ جَعَلَ لَكُم مِّن بُيُوتِكُمْ سَكَنًا) buyuruyor. Hayvanların derilerinden gerek yolculuğunuzda ve gerekse konaklama zamanlarınızda kolayca taşıyacağınız hafif evler (çadırlar vesaire) ve yünlerinden, yapağılarından ve kıllarından bir süreye kadar (giyinecek, kuşanacak, serilecek ve döşenecek) bir eşya ve ticaret malı yaptı. (مِّن جُلُودِ الأَنْعَامِ بُيُوتًا تَسْتَخِفُّونَهَا يَوْمَ ظَعْنِكُمْ وَيَوْمَ إِقَامَتِكُمْ وَمِنْ أَصْوَافِهَا وَأَوْبَارِهَا وَأَشْعَارِهَا أَثَاثًا وَمَتَاعًا إِلَى حِينٍ) buyurdular. Yüce Rabbimiz bu yüce kelimelerle bize nimetlerini hatırlatıyor bütün nimetlerin tamamı O’ndan canlı, cansız ne varsa hep O’ndan O’nun yaratmasıyla, O’nun lütfuyla bize takdim edilmiştir.

 

Yüce Rabbimiz bunu da duyurduktan sonra;

 

وَاللّهُ جَعَلَ لَكُم مِّمَّا خَلَقَ ظِلاَلاً وَجَعَلَ لَكُم مِّنَ الْجِبَالِ أَكْنَانًا وَجَعَلَ لَكُمْ سَرَابِيلَ تَقِيكُمُ الْحَرَّ وَسَرَابِيلَ تَقِيكُم بَأْسَكُمْ كَذَلِكَ يُتِمُّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تُسْلِمُونَ ﴿٨١﴾

 

Allah (C.C), Yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı ve sizin için dağlarda barınaklar yarattı. Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve savaşta sizi koruyan elbiseler (zırhlar) yarattı. Nice araçlar gereçlerin maddelerini de yarattı. İşte böylece Allah Müslüman olasınız diye üzerinize nimetini tamamlamaktadır. (يُتِمُّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تُسْلِمُونَ ) bunların hepsini Müslüman olasınız diye Cenab-ı Hak verdi. Bakın, dünya da bunun için verdi bir de Müslüman olun ki, cennetime de alıyım dedi. Müslüman olasınız diye yerler ve gökler içindekiler yaratıldı insana takdim edildi Müslüman olasınız diye. Gerçek Müslüman olduğunuz zaman da cennetini de veriyor öbür âlemde ki gerçek cennetini de veriyor.

 

Dakika 25:00

 

فَإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلاَغُ الْمُبِينُ ﴿٨٢﴾

 

Buna rağmen eğer yüz çevirirlerse, Müslüman olmazlarsa; ey Muhammed (A.S.V), ey Şanlı Peygamber ey âlemlere rahmet olarak gönderilen en büyük Peygamber! Allah’ın en büyük kulu en büyük Peygamberi Cenab-ı Hak bu sevgili kuluna Habîbullah’a ne diyor:  Artık sana düşen sadece açık bir şekilde tebliğden ibârettir diyor. Yani sana düşen görev tebliğdir.
Sen bu Kur’an’ı, İslam’ı iyice anlat fiili, kavlî ve tam bir yerleşim olarak İslam’ı Cenab-ı Hak Peygamberin eliyle yeryüzüne yerleştirdi tebliğini tam mükemmel yaptı eksiği kusuru olmayan bir İslam dünyaya tecellî etti, yerleşti. Sözlü, fiili, kavlî ve uygulamalı yerleşmiş gönüllere kök salmış bir İslam dünyaya doğdu ve Hazreti Muhammed tebliğini yaptı, görevini yaptı. Görev şimdi bütün insanlığın boynunda herkes görevini yapacak iyi Müslüman olacak. Bu istek Türk’ün isteği, Arap’ın isteği, doğunun batının isteği değil; Allah’ın isteği. Yüce Allah şanlı Kitâb’ı Kur’an’ıyla bu Allah’ın teklifi ve Allah’ın isteği.  İster Allah’a itaat et ister isyân et sonuç belli itaat edersen de belli isyân edersen de belli. Allah’u Teâlâ (اللّهَ عَزِيزٌ ذُو انْتِقَامٍ) Allah intikam sahibidir adâletini uygular zulümden münezzehtir.

 

يَعْرِفُونَ نِعْمَتَ اللّهِ ثُمَّ يُنكِرُونَهَا وَأَكْثَرُهُمُ الْكَافِرُونَ ﴿٨٣﴾

 

Hem Allah’ın nimetini bilirler, sonra da onu inkâr ederler. Onların çoğu fakir kimselerdir.                (وَأَكْثَرُهُمُ الْكَافِرُونَ ) buyuruyor Cenab-ı Hak. Hem nimetin Allah’tan olduğunu söyleyeceksin hem de inkâr edeceksin. İslam îmânıyla îmân etmeyeceksin isyân edeceksin tersini yapacaksın tersini savunacaksın  üstelik İslam’ın yüzünden yok olması için çalışacaksın. Bu senin ebediyyû’l-ebed kendini mahvetmen demektir. İslam Allah’ın kendi nizâmı bunu kim yok etmek isterse kendisi perişan olur kendini cehennemin dibinde bulur. Gökler tepesine yıkılır yerler altından patlar beyninin içinde günahlar bomba olarak patlar. Sen kimi  yok ediyorsun? Kendi barışını, kendi huzurunu  mahvetmeye çalışıyorsun. İslam bütün ezelî ebedî insanlığın huzuru, saadeti, selâmetidir ve Allah’ın engin rahmetidir İslam yok edilirse işte o zaman kıyâmet tepene kopar. Günahların bir bomba olarak içinde patlar beynin darmadağın olur. Şuanda kendini gökyüzüne iple asılmış birini biri gibi bil iple asılmış kendin gökyüzünde asılı birisi olarak bil. Nasıl, nedir bu? Gökler direksiz duruyor.

 

Dakika 30:00

 

Dünyada ne kadar yaşayan varsa bunlar boşlukta yerküre hareket ediyor Allah’ın kudretinde duruyor Allah elinde tuttuğu o kudret elinde o ipe bağlı göklerde asılı insanın kimisini cennete bırakacak kimisini cehenneme kendinin böyle olduğunu gör ve bil. Bütün gökler, gezegenler, galaksiler boşlukta hareket ediyor. Direksiz duruyor “Kudreti Rabbâniye” tutuyor bunları  Allah’ı tanı ey Allah’ın kulu Allah’ı tanı (C.C)! O kudreti gör ama Allah’ı tanımanın yolu doğulu batılıların fikriyle değil Kur’an’da Allah’ı tanı Muhammed ile tanı Aleyhisselâtu Vesselâm şanlı Kur’an-ı Azîmüşşân ile tanı.

 

وَيَوْمَ نَبْعَثُ مِن كُلِّ أُمَّةٍ شَهِيدًا ثُمَّ لاَ يُؤْذَنُ لِلَّذِينَ كَفَرُواْ وَلاَ هُمْ يُسْتَعْتَبُونَ ﴿٨٤﴾

وَإِذَا رَأى الَّذِينَ ظَلَمُواْ الْعَذَابَ فَلاَ يُخَفَّفُ عَنْهُمْ وَلاَ هُمْ يُنظَرُونَ ﴿٨٥﴾

وَإِذَا رَأى الَّذِينَ أَشْرَكُواْ شُرَكَاءهُمْ قَالُواْ رَبَّنَا هَؤُلاء شُرَكَآؤُنَا الَّذِينَ كُنَّا نَدْعُوْ مِن دُونِكَ فَألْقَوْا إِلَيْهِمُ الْقَوْلَ إِنَّكُمْ لَكَاذِبُونَ ﴿٨٦﴾

وَأَلْقَوْاْ إِلَى اللّهِ يَوْمَئِذٍ السَّلَمَ وَضَلَّ عَنْهُم مَّا كَانُواْ يَفْتَرُونَ ﴿٨٧﴾

الَّذِينَ كَفَرُواْ وَصَدُّواْ عَن سَبِيلِ اللّهِ زِدْنَاهُمْ عَذَابًا فَوْقَ الْعَذَابِ بِمَا كَانُواْ يُفْسِدُونَ ﴿٨٨﴾

 

Yüce Rab ne diyor; Her ümmetten bir şâhid getireceğimiz gün… Dikkat et! Bir gün var önünde her ümmetten Allah şâhid getirecek. Artık kâfirlere ne izin verilecek, nede onlardan özür dilemeleri istenecektir. Onlara ne izin verilir göz açtırılmaz bir de mâzeret falan ortaya dökmesi istenmez kabul edilmez. Niye? Her şey biliniyor. Zulmedenler azâbı gördükleri zaman, artık onlardan ne azâb hafifletilir, ne de onlara süre verilir. Ve o Allah’a ortak koşanlar, şirk koşanlar, başkalarını rab edinenler, ortak konuştuklarını (putları) gördükleri zaman: Rabbimiz! İşte bunlar, seni bırakıp da kendilerine taptığımız ortaklarımızdır” diyecekler. Hani nerede? Koştukları ortaklarda onlara; “Siz mutlaka yalancılarsınız” diye söz atarlar. Adam liderinin peşinde gidiyor önderi var Allah ne derse Allah’ın dediğini yapmıyor. Önderi, lideri ne diyorsa onu yapıyor onu rab edinmiş onun sözü Kur’an olmuş Kur’an tanımıyor o birilerinin sözlerini Kur’an yerine koymuş onları putlaştırmış. Bak onlar böyle dediler. Sonra ne oldu? O önderleri onlara dediler ki: “Siz mutlaka yalancılarsınız” diye söz atarlar. Çünkü cehennemin kapısına geldiler iş işten geçti. O gün Allah’a teslim bayrağını çekerler, hepsi teslim olmuşlardır. Hani dünya da Kur’an, İslam, Allah, Peygamber, âhiret, mezar dinlemiyordun ya?

 

Dakika 35:00

 

Orada herkes teslim oldu bütün Mareşaller de Allah’a teslim oldu. Hâkimler, savcılar, polisler, ordular, generaller, devlet adamları, kodaman zenginler fakirler hepsi teslim oldu.  Teslim olmasana ya? Allah’ın orduları kuşattı. Hani sen aklına geldikçe iki de bir ihtilâl yapıyordun ya? Hani bankaları soyup da gidiyordun ya, hani insanların hakkını sömürüyordun ya, insanlığın kanını emiyordun ya eline güç var diye? İşte orada sen kuşatıldın sana bir yere kadar müsaade etti Cenab-ı ve Hak. O mühlet içinde tövbe et, îmâna gel, Müslüman ol demişti sana. Sen gel keyfim gel dedin hopladın, zıpladın, çaldın, oynadın, ama şimdi ebedî ağlayacaksın, şimdi ebedî ağlayacaksın. Şimdiden seni kurtarıyor Kuran-ı Kerim İslam. Îmâna gel zorbalıktan vazgeç insanlığın hakkını yemekten vazgeç Allah’a karşı koymaktan isyân etmekten vazgeç Allah’a itaat et. O gün Allah’a teslim bayrağını çekerler, bütün o uydurdukları şeyler kendilerini bırakıp kaybolup gitmişlerdir. İnkâr eden ve (insanları) Allah yolundan çevirenler, diğer kimseleri de bozdukları için onlara azâb üstüne azâb arttırdık diyor Cenab-ı Hak. İşte (زِدْنَاهُمْ عَذَابًا فَوْقَ الْعَذَابِ) Dikkat et! Yüce Rab söylüyor. (زِدْنَاهُمْ عَذَابًا فَوْقَ الْعَذَابِ بِمَا كَانُواْ يُفْسِدُونَ ) buyuruyor. Yüce Rab söylüyor. İnsanlığı sapıtma sapmışsın azıtmış kudurmuşsun başkalarını da saptırmaya çalışıyorsun, İslam’ın önünü kesmeye çalışıyorsun. Ey hâin ve zâlim! Allah seni kurtarmaya gönderdi Kur’an’la, bu hâinliğinde zulmümden vazgeç ve tövbe istiğfarla îmân et Müslüman ol. Kim olursan ol bunu nefsime söylerken sana da söylüyorum bunu söylediğim ilk muhatabım kendi nefsimdir sana da söylüyorum. Niye? Yüce Allah  söyle diyor tebliğ edin diyor. Tebliğ etmezseniz Allah’ın lânetine, meleklerin lânetine uğrarsınız diyor. Hazreti Muhammed’de ağzınıza ateşten gem vurulur diyor. Söylemeyeyim mi şimdi? Allah söyle diyor. Birilerinden korkuyum çekineyim ben sinek miyim, ben esir miyim? Ben insanlara faydam olmazsa benim nerem insan? Doğruyu söylemezsem nerem insan? Doğru, hak nedir? Allah’ın sözünden daha doğrusu olur mu? İşte Kur’an-ı Kerim, Allah’ın sözleri, Allah’ın kânûnları, O’nun yüce nizâmı ve yüce anayasası. Yüce Kur’an Allah’ın yüce anayasasıdır. Herkes anayasasını düşünüyor. Ben Müslümanım benim Kitâb’ım Kur’an-ı Kerim Rabbim Allah Peygamberim Hz. Muhammed bende Allah’ın anayasasına bağlıyım. Bir kere değil günde bin kere öldürün zifiri karanlıklara tıkın ben Müslümanım.

 

Dakika 40:05

 

Bin kere ölsem dirilsem de Müslümanım. Onun için her Müslüman da aynı inançtadır aynı kıvançtadır. Aynı düşüncelerin aynı yüksek ilkelerin adamıdır yüksek değerlerin adamıdır Müslümanlar. Çünkü İslam bütün insanlığın dinidir tüm insanlığın, bütün çağların, bütün milletlerin. Neden, bütün insanların Rabbisi Allah değil mi? Allah bir, bütün insanların Rabbisi Allah, İslam’da bütün insanlığın dini, Hz. Muhammed bütün insanlığın Peygamberi, bütün çağların Peygamberi. Kur’an-ı Kerimi iyi keşfet  kâinat kitabını iyi keşfet onları sahibi sadece Allah bütün âlemlerin ve her şeyin Rabbisi O. Kur’an-ı Kerim’in başında “Elhamdülillâhi Rabbil-âlemin”  demiyor musun? Ağzından çıkanı şu kulağın duysun ve onu anlasın onun mânâsı nefsini kuşatsın da dersini alsın. Allah’a yalvar yalvaralım, birbirimizi faydalı olalım doğruyu söyleyelim mesele bu.

 

Cenab-ı Hak burada bakın neler buyurdu; Cenab-ı Mevlâ kendilerini bırakıp kaybolup gitmişlerdir. İnkâr eden (insanları) Allah yolundan çevirenler, diğer kimseleri de bozdukları için onlara azâb üstüne azâb artırdık diyor Cenab-ı Hak. (زِدْنَاهُمْ) diyor (عَذَابًا فَوْقَ الْعَذَابِ) buyuruyor.

 

وَيَوْمَ نَبْعَثُ فِي كُلِّ أُمَّةٍ شَهِيدًا عَلَيْهِم مِّنْ أَنفُسِهِمْ وَجِئْنَا بِكَ شَهِيدًا عَلَى هَؤُلاء وَنَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ تِبْيَانًا لِّكُلِّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً وَبُشْرَى لِلْمُسْلِمِينَ ﴿٨٩﴾

 

Dinle Allah’ın âyetlerini dinle anla nefsime diyorum. Biz o gün, her ümmet içinde, kendilerinden kendi üzerlerine bir şâhid göndereceğiz. Seni de onların üzerine şâhid getireceğiz. Biz o gün, her ümmet içinde kendilerinden kendi üzerlerine bir şâhid göndereceğiz. Seni de onların üzerine şâhid getireceğiz. Hz. Muhammed bütün mahşer günü hepsinin üzerine şâhid tutulacak. Neden? Kur’an-ı Kerim geçmişi haber veriyor geçmişin şâhidi geleceğin delilleri hepsi Kur’an’da, İslam da, Hazreti Muhammed’dedir. Onun için mahşer yerinde bütün milletlerin ve ümmetlerin tepesine Hz. Muhammed’i Allah şâhid getirecek. Bu Kitâb’ı da yani (Şanlı Kur’an’ı) her şeyi açıklayan ve Müslümanlara doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet kaynağı ve bir müjdeleyici olarak indirdik diyor. Müslümanlara diyor. Niye? Müslüman olmayan kabul etmiyor da onun için. Ona da geldi onun da Kitâb’ı bu ama kabul etmiyor inanmıyor. İşte belâ burada başlıyor başının belâsı bu inkârıyla başlıyor. Rahmet ona da geldi bu rahmet bu hidâyet bu rahmet kaynağı ona da geldi ama o kabul etmiyor.

 

Dakika 45:00

 

Onun için kendi nimetlerine rahmetine engel oluyor rahmeti tepiyor kendisi helâk oluyor.  Rahmet gelmiş tepesine konmuş, hidâyet gelmiş tepesine konmuş kabul etmiyor adam. Tamam, etmezsen kendin bilirsin İslam’da zorlama yok. Ama yanına da kalmayacak Allah’ın mahkemesinden bunun hesabı sorulacak. Neden inkâr ettin, İslam’ı neden kabul etmedin? Bunun hesabı sorulacak sana.

 

Şimdi Yüce Allah’ın adâletinin tecellî ettiği âyetlere geliyoruz bakın ne diyor Yüce Allah;

 

إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالإِحْسَانِ وَإِيتَاء ذِي الْقُرْبَى وَيَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَالْبَغْيِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ ﴿٩٠﴾

 

Hutbelerin sonunda bu âyet asırlardır okunuyor ve kısaca anlamı da verilmeye çalışılıyor ama izâhı bir türlü doğru yapılmıyor. Şüphesiz ki Allah, size adâleti, iyilik yapmayı ve yakınlara bakmayı emreder; hayâsızlıktan, fenalıktan ve azgınlıktan nehyeder. Öğüt almanız için size böyle öğüt veriyor. Yüce Allah bakın ne diyor; Allah, size adâleti emrediyor. Ey insanım diyen herkes! Âdil olmak zorundasın adâleti Allah emrediyor. Herkes adâletle emredecek kendisi de bizâtihi âdil olacak adâleti yerine getirecek. Adâlet nedir? Her hak sahibinin hakkını yerli yerince vermektir, her hak sahibinin. Bütün haklar, hukûkların tamamı, Yüce Allah’ın emrinde birleşir. Karıncadan tut bir yaprak bir çiçeğe varıncaya kadar insanoğlu en başta olmak üzere herkesin hakkını, hukûkunu vereceksin adâleti yerine getireceksin hukûkun üstünlüğünü koruyacaksın ve oraya gölge düşürmeyeceksin. Allah’a hesap vereceksin yüzün ak çıksın, gönlün pak çıksın. İslam îmânıyla, İslam adâletiyle adâlet edeceksin  Allah’u Teâlâ’nın adâlet dediği adâlettir. Yoksa Allah’ın ölçülerinin dışında hak ölçü olmaz hele de ilâhî ölçülere ters düşüyorsa hiç olmaz. Bunun için de Cenab-ı Hak adâleti iyilik yapmayı emrediyor hiç kimsenin kötülük yapma salâhiyeti yoktur. Herkes iyilik yapmak üzere özgür, hürdür kötülük yapma şansı özgürlüğü yoktur kimse kimseye kötülük yapamaz yapmamalıdır. Kendine dahi kötülük yapma salâhiyetine sahip değilsin. Çünkü kendini kendin yaratmadın, Allah’ın yaptığını bozma hakkın yok. Kendi sağlığını kendini de korumak zorundasınız başkalarına da iyilik yapmak hiç olmazsa iyilik yapamıyorsun kötülük yapmayacaksın. İyilik yapmayı ve yakınlara bakmayı Allah emreder.

 

Dakika 50:05

 

Yakın nereden başlar? Ana babadan, anne babadan başlar. Annesine bakmayan, babasına bakmayan vicdansızlara ne olduğunu görmüyor musunuz? Bakamayan demiyorum, bakmayan. İnsan gücü nispetinde kapıdan girince sevgi, şefkatle, Güleryüz, tatlı dille anneciğim babacığım nasılsınız bir emriniz var mı Güleryüz tatlı dille kapıdan gir onlar bunu bekliyor senden. Onlar senin için her çileye her zahmete katlanmadılar mı? İstisnâlar kâideyi bozmaz. Tek tük yanlış yapan ana baba var diye bütün anne-babaları suçlayabilir misin, kendi suçun yok mu? Yarın sen anne-baba olmayacak mısın, olmadın mı? Onun için yakınlara bakmayı yakın çevrende yakın akrabalarında muhtaç durumda olan insanların hâl ve hatırını sormalı yardımcı olmalıdır. Komşularına bakmadığı yardımcı olmalıdır herkes gücü nispetinde. Çünkü Allah iyilik yapmayı emrediyor gücün nispetinde iyilik yapacaksın kötülük yapmaya kimseye salâhiyet verilmemiştir. Adâletin kılıcı kötülerin tepesinde duruyor dünyada, mezarda, mahşer de duruyor. Adâlet kötülükten caydırıcı olmalıdır ki, İslam mükemmeldir. Suçluyu beslersen suçsuzların hakkını yemiş olursun, kâtili beslersen maktulün hakkını yemiş olursun. Kâtil ancak ilâhî adâlet karşısında ne yapılacaktır? Gereken yapılacaktır adâlet uygulanacaktır her suçluya ama tam adâlet. Islahat hareketleri  adâletin içindedir. İstediğini öldürecek astığını asacak kestiğini kesecek ve soyacak soyup soğana çevirecek hortumlayacak onun, bunun hakkını yiyecek bunu da sen kollayacaksın ve ıslahta etmeyeceksin canavarlığını daha da artıracaksın. Hırsızsa daha çok hırsız, kâtil ise daha çok kâtil yapacaksın  ve bunun adını da ıslahat adâlet koyacaksın öyle mi? Sen kâtillerin katilisin kâtil besleyen çiftlik ağasından başka birisi değilsin. İnsanlığın hakkını yiyen insanlığın canına hayatına kasteden zihniyetin karşısında adâlet olacak. Cenab-ı Hak haksızlıktan, fenalıktan, azgınlıktan nehyeder yasaklar. Hayâsızlık ahlâksızlığın her türlüsünden Allah nehyeder. Yani kesinlikle kötü ahlâktan uzak kalın diyor Cenab-ı Hak. Fenalıktan, azgınlıktan nehy eder bunları yasaklar katî bir yasakla yasaklar öğüt almanız için  size böyle öğüt veriyor. Şimdi bu âyetlerin keşif notları, irşâd notları üzerinde de İnşâ’Allah önümüzdeki derslerimizde derslerimiz irşâd notları, keşif notları ölümsüzlüğün hayat veren nurun dersleri olarak devam etmektedir. Cenab-ı Hak birbirine faydalı olan, iyilikte yarışan, kötülükten birbirine sakındıran Allah’ın râzı olduğu kullarından eylesin.

 

Dakika 55:30

 

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالإِحْسَانِ وَإِيتَاء ذِي الْقُرْبَى وَيَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَالْبَغْيِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ ﴿٩٠﴾

 

 

Şüphesiz ki Yüce Allah, size adâleti, iyilik yapmayı ve yakınlara bakmayı emreder; hayâsızlıktan, fenalıktan ve azgınlıktan nehyeder. Öğüt almanız için size böyle öğüt vermektedir. Adâlet kıymetli dostlarımız, Cenab-ı Hak (إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ) buyuruyor. Şüphesiz ki Allah adâleti emreder ve (وَالإِحْسَانِ) iyiliği muhsin olmayı emreder. Çünkü her Müslüman muhsin yani iyilik eden bir insan olmak zorundadır. Allah’u Teâlâ’yı görür gibi O’na ibadet etmeli, çünkü Allah bizi görmektedir. (وَإِيتَاء ذِي الْقُرْبَى) Akrabalara, yoksullara onların bilhassa yoksul olanlarına yardım etmeyi Yüce Allah emreder. (وَيَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء) ve hayâsızlıktan (وَالْمُنكَرِ) fenalıktan (وَالْبَغْيِ) ve azgınlıktan Allah nehyeder. Bunları sıkı sıkıya yasaklar sakın yapmayın bunları der. Cenab-ı Hak adâlet üzerinde bazı sizlere keşif ve irşâd notlarında bulunalım. Adâlet (El-Adl ) Hakkı yerine koymaktır zulmün zıttıdır. Cenab-ı Hak diğer bir âyeti kerimede ‘’Hadid Sûresi 25 de’’ ve onlarla beraber Kitâb’ı ve adâlet ölçüsünü indirdik ki, insanlar adâleti yerine getirsinler buyuruyor. (وَأَنزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْمِيزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِ ). Adâlet kâinatın nizâmıdır. Bütün gökler ve yerler her şeyi adâlet nizâmıyla ayakta durabilmektedir. Yüce Allah adâlet Yüce Allah’ın kânûnlarıdır ve kendi kânûnlarıyla bu kâinatı dizayn (tasarım) hâline getirmiş tam bir nizâm vermiştir. Adâlet kâinatın nizâmıdır amel ve ibadette vacip gibi sayılan ahlâkî bir fazilettir.  Şüphe yok ki her hakkın başı Yüce Allah’ın hakkı olan ilâhlık haklarıdır. Aslında bütün haklar Allah’ındır. Çünkü ilâhlık hakkı O’nundur, yaratıcılık O’nundur, yaratan O’dur yarattığı ne varsa O’na aittir yaratılmış ne varsa O’na aittir. Onun için Allah’ın birliğine öncelikle inanmadıkça Allah’ın hakkına tecâvüz edilmiş olur.

 

Dakika 1:00:10

 

İlâhlık haklarının birincisi ise, Allah’ın birliğine inanmaktır. Bunun için adâletin başı Allah’ın birliğine inanmaktır. Allah’ın birliğine inanmayan kişiye zaten Allah’ın hakkına tecâvüz etmiş Allah’a iftira etmiş olur ve en büyük zulmü de işlemiş oluru zulmetmiş olur. Onun için Müşrikler zâlimdir şirk koşanlar Allah’ın birliğine inanmayanlar O’na ortak tanıyanlar hep müşriktir, zâlimdir. Allah’a en büyük iftira ile Allah’ın hakkına tecâvüz edenlerdir çünkü Allah birdir. Adâletin başı Allah’ın birliğini iyi tanımakla başlar. İbn-i Abbâs’tan gelen bir haber de (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn); Adâlet şehâdet etmektir. Neye? Allah’tan başka ilâh olmadığına şehâdet etmektir. Yine Allah’ın birliğine şehâdet ediyorsun, Allah bir O’ndan başka ilâh yoktur diye şehâdet ediyorsun, bütün varlığınla şehâdet ediyorsun etmen gerekiyor Allah bir. Onun için Allah’u Teâlâ’ya şirk koşanlar bundan dolayı cennete ebedî giremeyeceklerdir. Çünkü müşriktirler müşrikler necistir pistir. İnsan dâima ihsân sahibi olmalıdır ki ihsân kelimesi, güzel yapmak ve iyilik eden kimseye iyilik etmek anlamında, bu iyilik edenlere de muhsin denmektedir. Türkçede ihsân bu ikinci manada meşhurdur yani iyilik ettiği anlamında kullanılır âyette ise iki mânâya da işaret edilmiştir. Cenab-ı Hak; (“En ta’budallah’a keenneke terahü’’) Sanki görüyorsun gibi Allah’a ibadet etmendir. Çünkü Allah bizi görüyor. Biz de O bizi gördüğü için biz de O’nu görüyormuş gibi O’na ibadet edeceğiz çünkü O bizi görüyor. O, bizim gördükten sonra bizim gücümüzün yetmeyip O’na göremememiz O’nun bizi görmesiyle ne yapıyor; O’nu görür gibi ibadet etmemizi gerektiriyor, derin saygı göstermemizi gerektiriyor her an her yerde her nefeste Allah’a Celle Celâlühü saygılı olmamızı gerektiriyor. Her an huzurda olmamız gerekiyor. Çünkü O bizi görüyor bize bizden yakın. İlmiyle kuşatmış, kudretiyle kuşatmış, rahmetiyle kuşatmış. Azâbıyla, izzetiyle, azâmetiyle kuşatmış onun için O, her şeyin varlığına kendi mahiyetinden daha yakındır.

 

Bunun için kıymetli dostlarımız, İhsân: Görevi en güzel şekilde yapmak demektir. Yani Müslüman görevini en güzel şekilde yaptığı zaman işte Allah ihsânı emrediyor. Emri yerine getirmeye çalışmış olur. Yoksa en iyi şekilde görevini yapmaya çalışmıyorsa yine muhsinlerden olamaz, ihsân etmiş olmaz. Muhsin olmalı gücün nispetinde neyse gücün daima iyilik yarışında olmalı iyilik etmeli.

 

Cenab-ı Hak bu gerçekleri buyurduktan sonra; Sevgili Peygamberimiz de şöyle buyurdular: “Allah’u Teâlâ her şey üzerine ihsânı güzel bir şekilde muamele yapmayı yazdı diyor. Bakın Allah’u Teâlâ her şeyin üzerine ihsânı yazdı. Yani güzel bir şekilde muamele yapmayı yazdı her şey üzerine diyor. Dikkat et! (İnnallahe ketebel ihsâne ala külli şey’in) “İlâ Âhiri’l Hadis” bu hadis-i şerifte bundan dolayı Müslüman bakın dünyanın en iyiliksever en iyilik edeni Müslümandır dünyada çünkü Allah için yapar. Adam öldürme biliyorsunuz ki, en kötü büyük kötülüklerin başlarından geliyor. Bundan dolayı öldürme ve kesmeyi bile güzel şekilde yapınız. Mesela kurban keseceksin, hayvan boğazlayacaksın, kasaplık yapacaksın bunları en güzel şekilde diyor yapınız. “Her biriniz bıçağını iyi bilesin ve boğazlayacağı hayvanı rahat ettirsin.” Çünkü hiçbir şeye zulmetmeye, kötülük etmeye, acı çektirmeye kimsenin hakkı yoktur. Meşru olarak sen onu keserken  Allah’ın emrine uygun olarak sen onu kesiyorsun kasaplık yapıyorsun bir kuzu koyun kesiyorsun, gereken itinayı gösterdin öbür tarafta ona acı duyurmayacak Allah’ın kendisidir. Orada kânûn işliyor. Nedir?  Bir, o yaratıklar insanın faydası için yaratılmış nimet olarak. İnsana da ne demiş? Sen incitme görevini doğru yap kasaplığını diyor. Öbür tarafta da kânûnları işliyor ona acı duyurmuyor. Allah her şeye kâdir. Ama zulüm ediyorsun dövüyorsun hayvanı, kör bıçakla kesiyorsun bunlar ona eziyettir keyfi yaptığın zaman hep zulümdür bunlara müsaade edilemez. Ölçü konmuştur her konuda ölçü vardır Allah’ın ölçüsü, Allah’ın terazisidir, Allah’ın adâletidir, Allah’ın taksimatıdır, buna kimsenin itiraz etme şansı yoktur. Allah ne dediyse o doğrudur o güzeldir. Ben hayvan haklarına koruyacağım diye kurbana karşı çıkanlar, zenginler et yerken fakirlerin et yiyemediği ortama karşı çıkmıyor bu babayiğitler ama kurban zamanı ki bütün Yüce Allah’ın imkânı olanın eliyle yoksullara Cenab-ı Hak ne yapıyor; imkânı olanın eliyle Allah ikrâmda bulunuyor. Kurban ayrıca Allah’ın bir ikrâmıdır. Maddî manevî kurbanın şahsında nice sosyal hizmetler vardır faziletler vardır.  İslam’ın her emri hikmet dolup taşar. Onun için Allah’ın emrine karşı çıkılamaz. Kurban ayrıca bir sosyal hizmettir fakire, yoksula uzanan bir eldir. Kurbana karşı çıkmak Allah’ın emrine karşı çıkmaktır. Ama keyfi hayvan öldürmeler heder etmeler, isrâf etmeler bunlara karşı çık serçeyi bile isrâf etme ettirme! Bu yol doğru ama fukaraya, yoksula uzanan eller vardır Allah’ın merhamet eli, İslam şeriatı Yüce Allah’ın merhamet elidir bütün insanlığa yüce adâletini, merhametini, rahmetini uygular. İslam şeriatıyla uygular.

 

Dakika 1:10:10

 

Birileri kendi kafasına göre ne yaparsa yapsın ibadet değildir. Allah’ın emrine göre Allah için yapacaksın, Allah için yaşayacaksın, Allah için öleceksin ve Allah için dünyada iyilik yarışında bulunacaksın. Çünkü biz Allah’ın kullarıyız Allah’a rağmen hiçbir şey yapamayız. Yani ben Allah’u Teâlâ bana karışmasın ben istediğim gibi iyilik yaparım diyemezsin Allah’ın kulusun, kötülük yaparım diyemezsin, Allah’ın kulusun, Allah’ın ölçülerine uymak zorundayız. O zaman senin gibi düşünürse herkes dünyada başıbozukluk önünü alır gider tanrı çoğalır. Allah bir, iki tanrı yok ki mahlûk Hâlik’ın emrine itaat etmek zorundadır. Ben zorundayım itaat etmek zorundayım ben, ben Allah’ın kuluyum. Becerebildiğim gücümün yettiği kadar en kaliteli ibadeti, kulluğu Allah’a yapmak zorundayım. Hem de kaliteyi arttırarak üstün körü rastgele değil. En kaliteli ibadet Allah’a yapılır, her iyiliğin en kalitelisi Allah için yapılır, bütün kötülüklerden Allah için kaçınır. Çünkü biz Allah’ın kullarıyız. Sen Allah’u Teâlâ’yı… Hâşâ! O’nun emirlerini O’nun kânûnlarını yok sayarak başıboş yaratıldığını mı zannediyorsun? Hayır. Hiçbir şey başıboş yaratılmadı. Özgür hür irâdeni kötüye kullanıyorsun burada kendini hür zannediyorsun. Peki, iyiye kullansan irâdeni Allah’ın emrine kullansan, burada hürriyetin ebediyyû’l-ebed kâra geçecek kazanacaksın kötüye kullanınca iflas edeceksin. Özgürüm ben hür bıraktı Allah beni diye sana kötülük yapsın mı? Dedi. Yoksa bu imtihanı kazan diye mi bu özgürlüğü verdi, bir düşünsene? “Her biriniz bıçağını iyi bilesin ve boğazlayacağı hayvanı rahat ettirsin” demektir. Yine bir başka hadis-i şerifte de: “Kendin için sevdiğini kardeşin içinde sevmem işte bu da ihsândır” demiş Sevgili Peygamberimiz. Ve iyilik yapmak demektir işte buda, buda iyiliktir. (En tuhibbü li ehike mâ tühibbü linefsike) “Kendin için sevdiğini kardeşin içinde sevmelisin.” Yani senin yüz altının varsa onun da olsun senin gibi. Sen bir köşkte oturuyorsan o da otursun, sen yağlı ballı kebaplı bir şey yiyorsan o da yesin onun da, senin de olsun, herkesin olsun, yalnız kötülük olmasın. İslam dini Allah’ın ihsânının, iyiliğinin tecellîsi rahmetinin güzelliklerin tecellîsidir. Güzellik üstüne güzelliktir İslam, iyilik üstüne iyiliktir kötülüğe yer yoktur. Ben özgür hür yaratıldım diye sen eşkıyalık yapamazsın, kimsenin hakkına tecâvüz edemezsin, bir kuşun bile kanadını gereksiz yere incitemezsin. O hakkı sana kim verdi? Özgürüm diye bunları yaparsan hesabını verirsin. Cenab-ı Hak Sevgili Habîbi ile bakın rahmetini âlemlere tecellî ettirmiş İslam ile tecellî ettirmiş, Kur’an-ı Kerim ile tecellî ettirmiş bu âlemlere tecellî etmiş kendisi.

 

Dakika 1:15:10

 

Bunun için Cenab-ı Hak sevabı en çabuk olan taat yakın akrabaları gözetmektir. Yine Sevgili Peygamberimizin böyle buyurduğu rivâyet olunmuştur ki, bu hadisin kaynağında da İbn-i Mâce ve Beyhâkî gibi otoriteler bulunmaktadır.

 

Kıymetli dostlarımız,

 

Cenab-ı Hak, en çirkin olanları da yasak etmiştir. Münker, fahşâ mesela fahşâ ‘yı çirkinlikler zinâ gibi şehvetlere uymada bunlara fahşâ diyor. Bu çirkinlikleri tamamından zinâdan zinâ gibi bütün çirkin olan ne varsa Yüce Allah bunları yasaklamış nehyetmiş kesin yapmayın demiş. Burada da vücub ifade eden kesin emirler var. Sakın fahşâ ‘yı da işlemeyin iyilikte yarışın ama kötülük yapmayın. Hele fahşâ da çirkinlikler de zinâ gibi şehvetlere uymada ifrat ve aşırılıklara sakın kaçmayın. Nikâh varken, helâlin varken niye zinâya gidiyorsun? Güzellikler varken neden çirkin olan çok mu çirkin ahlâksız olanlara niye gidiyorsun ki? Güzelim helâlin varken, kendi helâlin varken? Zinâ konusunda helâlinin kıymetini bil nikâhlan. Nikâh Allah’ın nikâhıdır birilerinin nikâhı değildir. İmam nikâhı, şunun nikâhı, bunun nikâhı diye bir şey olmaz nikâh dini İslam’ın nikâhıdır. Allah kesin emridir, dini nikâh vardır. Şunun-bunun nikâhı diye bir nikâh yoktur. Onlar resmiyette devletlerin kendi resmi durumdaki nikâhlar devleti ilgilendirir. Sen Allah’ın dininin gereğini yapacaksın. Dindarlık budur, Mütedeyyinlik budur, ihlas budur, nikâh budur. Namus, haysiyet, şeref buradadır. Allah’a itaat edeceksin nikâh konusunda Allah’ın kesin emri var. Nikâhın farzları var, nikâhın içeriği var, nikâhın rüknü var, nikâhın İslam da kuralları var bunları yerine getireceksin. Onun için şunun-bunun nikâhı diye bir nikâh dini nikâh değil onlar dini İslam’ın nikâhı Allah’ın kesin kendi kânûn ve emirleridir. Onu yerine getireceksin ve işte o zaman dünyada nasibine ne düştüyse hangi bir helâl bir eşle evlenmişsen İslam’ın kânûn ve kurallarına göre ihtiyaçlarına göre nikâhla evlen harama gitme helâlin kıymetini bil. Ve nikâhla Cenab-ı Hak ne yapmış; İnsanoğlunun zinâ yollarını kapatmış zinâya giden yolları da kapatmış. Çünkü (وَلاَ تَقْرَبُواْ الزِّنَى) “zinâya yaklaşma” zinâya diyor. Zinâya giden yollar kapalı. Seni bir yol zinâya götürüyorsa o yolda yasak bir yoldur orada yürüme! Onun için helâllerin yolları geniş, geniş caddeler geniş helâlin yolları böyledir. Haramın yolları hem tehlikelidir hem de sonu hüsrân belâdır hem de Allah’a isyândır başına büyük bir belâdır. Ve taze nazik kebap yerine kurtlu kurtlanmış ve kokmuş kebap yemeden başka bir şey değildir. Haramlar kokmuş ve kurtlanmış cife yemiş gibidir. Îmânı olan haramdan nefret eder helâller temizdir, lezizdir, ibadettir, sevaptır. Hanımının yüzüne baksan şefkatle sevgi ile o dahi ibadettir o dahi sevaptır. Onunla şakalaşman, sevişmen, oynaşman hattâ muamelen bunlar ibadettir. Helâlinin kıymetini bil. Yatsan sevap, kalksan sevap Allah’ın emirlerine uyarsan uymazsan o zaman tersi olur. İşte o zaman cennet şarabı yerine  cehennemin zakkumunu kan, irin, kaynar suyunu içirirler.

 

Dakika 1:20:05

 

Bunun için Cenab-ı Hak fahşâ da çirkin olan bütün çirkinlikleri aşırılıkları da yasaklamıştır. Münker Münker’i de şeriatta ne âdette tanınandır yani şeriatın meşrû görmediği örf ve âdete uymayan meşru örf ve âdete uymayan şeyler münkerdir. Şeriat ve âdette uygun görülmeyen fiiller hoş görülmez bunları münkerdir. Osman bin Maz’ûn-i Cumahî Radıyallâhu Anh ‘den rivâyet edilmiştir ki: Ben başlangıçta yalnız Muhammed Mustafa Sallallahu Teâlâ Aleyhi ve Sellem ’den utandığım için Müslüman olmuştum diyor. İslam henüz kalbime yerleşmemişti diyor. Bir gün Hazreti Peygamberin huzuruna vardım benimle konuşuyordu konuşurken gördün ki, gözünü göğe dikti sonra da sağından aşağı indirdi. Sonra bunu bir daha tekrar etti. Sebebini sordum? O buyurdu ki: “Seninle konuşurken birden bire Cebrâil Aleyhisselâm sağımdan indi” dedi. Ona vahiy getiriyordu ve: “Ey Muhammed!” dedi Cebrâil Aleyhisselâm (إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالإِحْسَانِ) “Allah adâlet ve ihsânı emrediyor” diyen âyet geldi. İşte ‘’Nahl Sûresi 90’ıncı âyeti bu’’ dersimizde buraya gelmişti zaten bununla devam etmektedir. O zaman diyor ki bakın; Osman bin Maz’ûn-i Cumahî şöyle diyor; (Şehâdetü enlâ ilâhe illalah) Allah’tan başka ilâh olmadığına şehâdet etmek ihsân farzları yerine getirmek (وَإِيتَاء ذِي الْقُرْبَى) yani akrabalığa, akrabalığı olana iyilik yapmak. (وَيَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ ) ne şeriatta nede sünnette tanınmayan (وَالْبَغْيِ) başkasının hakkına tecâvüz etmektir dedi. Ve bunların tümünü yasakladı Allah bunlardan men etti. Diyor ki: İşte bunun üzerine adı geçen Osman dedi ki: “Kalbime îmân yerleşti” dedi ve gerçek Müslüman oldu. Ve Ebû Tâlib’e haber verdim. O da şöyle dedi: “Ey Kureyş topluluğu! Bakın Ebû Tâlib’in dediğine bakın; “Yeğenime tâbî olunuz doğru yolu bulacaksınız şüphesiz o size güzel ahlâktan başka bir şey emretmiyor.”

 

Dakika 1:25:00

 

Bunun üzerine Hazreti Peygamber Muhammed Mustafa (Sallallahu Teâlâ Aleyhi ve Sellem): “Ey Amcacım! İnsanların bana uymalarını emredersin de kendini bırakır mısın?” Buyurdu ve uğraştı.  Fakat o şehâdet getirmekten kaçındı. Bunun üzerine Cenab-ı Hak Kasas Sûresi 56’ncı âyeti indirdiği rivâyet olunmaktadır (إِنَّكَ لَا تَهْدِي مَنْ أَحْبَبْتَ) “Ey Rasûlüm Şanlı Muhammed!” diyor  Cenab-ı Hak; “Doğrusu sen her sevdiğine hidâyet veremezsin.” Hazreti Ali’den rivâyet edilmiştir. (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) ve şöyle demiştir: Yüce Allah Peygamberine kendisine Arap kabilelerine arz  etmesini emretti. Bunun üzerine Yüce Peygamber çıktı ben ve Ebû Bekir de beraberinde idik bir mecliste durduk ki üzerlerinde o nur vardı. Ebû Bekir bu toplum kimlerden diye sordu? Şeyban Bin Sa’lebeden dediler. Bunun üzerine Rasûlullah onları iki şehâdet kelimesini getirmeye dâvet etti ve Kureyş Peygamberi yalanladığı için kendisine yardım etmelerini teklif etti. Bu teklifi edince: “Makrum Bin Âmir; Ey Kureyş’li! Bizi dâvet ettiğin şey nedir?” dedi. Allah’ın Rasûlü Hazreti Muhammed şöyle dedi, bu âyeti okudu: (إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالإِحْسَانِ) buyurdu. Ve bu yüce âyeti tilâvet etti. Bunun üzerine Makrum Bin Âmir: “Vallâhi sen güzel ahlâka ve güzel amele dâvet ediyorsun. Seni yalanlayan ve senin aleyhinde hareket etmek isteyenler, yemin ederim ki iftira ediyorlar sana dedi.” “Ey Muhammed! Sen doğru bir Peygambersin dedi (Aleyhisselâtu Vesselâm) Efendimize.” Bu haberlerinde kaynağında Ahmed Bin Hanbel, Âlûsî bulunmaktadır.

 

İbn-i Mes’ûd (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) bak ne diyor; Kur’an-ı Kerim’de iyilik ve kötülüğü en fazla toplayan âyet budur. Demişlerdir ki: “Eğer Kur’an-ı Kerim’de bu âyetten başka bir şey olmasaydı yeni (تِبْيَانًا لِّكُلِّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً وَبُشْرَى لِلْمُسْلِمِينَ) her şey için bir açıklama bir hidâyet ve rahmet kaynağı ve Müslümanlar için bir müjde denmesi doğru olurdu.” (وَاللّهُ أَعْلَمُ ) Allah Celle Celâlühü daha iyi bilmektedir her şeyi en iyi bilen O’dur. Ve (نَزَّلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ) âyetinden sonra getirilmesi buna dikkat çekmek içindir. (يَعِظُكُمْ ) Size vaat ediyor ki Yüce Allah, (لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ) düşünüp öğüt alasınız diye. İşte kıymetli dostlarımız, Yüce İslam adâlet dinidir, hukûk dinidir, hukûkun üstünlüğü dinidir, merhamet dinidir, sevgi dinidir, tamamen barış dinidir, dünyayı cennete çevirme dinidir. Dünyada ki Dârul-İslam’dan insanlığı alıp Dârusselama cennete öbür âlemde ki cennete götürecek tek din İslam dinidir.

 

Dakika 1:30:00

 

Ben ne kadar översem benim övdüğümden Yüce İslam daha yücedir. Ben gücüme göre bu tebliğleri yapmaya çalışıyorum. Bunlar birer irşâd notlarıdır, keşif notlarıdır. Onun için ama hayatın ölümsüz hayatın nurunun da dersleridir.

 

وَأَوْفُواْ بِعَهْدِ اللّهِ إِذَا عَاهَدتُّمْ وَلاَ تَنقُضُواْ الأَيْمَانَ بَعْدَ تَوْكِيدِهَا وَقَدْ جَعَلْتُمُ اللّهَ عَلَيْكُمْ كَفِيلاً إِنَّ اللّهَ يَعْلَمُ مَا تَفْعَلُونَ ﴿٩١﴾

 

 

Bir de anlaşma yaptığınızda Allah’ın ahdini yerine getirin ve pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın. Allah’ın üzerinize şâhid tuttuğunuz hâlde, nasıl olur da bozarsınız! Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızı biliyor. Allah hem biliyor hem görüyor bizi teftiş altında tutuyor. Ey îmânı olan! Aklını kullan îmânın nuruyla bak şöyle Kur’an nuruyla bak Allah’u Teâlâ bize bizden yakın bizi gözetliyor.

 

وَلاَ تَكُونُواْ كَالَّتِي نَقَضَتْ غَزْلَهَا مِن بَعْدِ قُوَّةٍ أَنكَاثًا تَتَّخِذُونَ أَيْمَانَكُمْ دَخَلاً بَيْنَكُمْ أَن تَكُونَ أُمَّةٌ هِيَ أَرْبَى مِنْ أُمَّةٍ إِنَّمَا يَبْلُوكُمُ اللّهُ بِهِ وَلَيُبَيِّنَنَّ لَكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ ﴿٩٢﴾

 

Bir ümmet diğer diğer bir ümmetten (sayıca ve malca) daha çok olduğu için, yeminlerinizi aranızda aldatma vasıtası yaparak, ipliğini sağlamca eğirdikten sonra onu söküp bozmaya çalışan kadın gibi olmayın. Allah sizi bununla imtihan eder ve şüphesiz hakkında ihtilâf ettiğiniz şeyleri kıyâmet günü size mutlaka açıklayacaktır.

 

İşte Cenab-ı Hak gerçekleri açıklamaktadır. Cenab-ı Mevlâ bu yüce âyetlerinde bakın daha neler buyuruyor.

 

وَلَوْ شَاء اللّهُ لَجَعَلَكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلكِن يُضِلُّ مَن يَشَاء وَيَهْدِي مَن يَشَاء وَلَتُسْأَلُنَّ عَمَّا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٩٣﴾

 

Allah dileseydi elbette hepinizi tek bir ümmet yapardı. Fakat Allah dilediğini saptırır ve dilediğine de hidâyet verir. Şüphesiz ki, (kıyâmet gününde) bütün yaptıklarınızdan sorumlu tutulacaksınız.

 

وَلاَ تَتَّخِذُواْ أَيْمَانَكُمْ دَخَلاً بَيْنَكُمْ فَتَزِلَّ قَدَمٌ بَعْدَ ثُبُوتِهَا وَتَذُوقُواْ الْسُّوءَ بِمَا صَدَدتُّمْ عَن سَبِيلِ اللّهِ وَلَكُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ ﴿٩٤﴾

 

Yeminlerinizi aranızda aldatma ve fesada vasıta edinmeyin, sonra sağlam basmışken bir ayak kayar da Allah yolundan saptığınız için, dünyada kötü azâbı tadarsınız. Âhirette de size büyük bir azâb olur. Yazık olmaz mı?

 

وَلاَ تَشْتَرُواْ بِعَهْدِ اللّهِ ثَمَنًا قَلِيلاً إِنَّمَا عِندَ اللّهِ هُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ ﴿٩٥﴾

 

Allah’ın ahdini az bir bedel karşılığında değişmeyin. Eğer bilirseniz muhakkak ki Allah katında ki sevap sizin için daha hayırlıdır.

 

Dakika 1:35:10

 

مَا عِندَكُمْ يَنفَدُ وَمَا عِندَ اللّهِ بَاقٍ وَلَنَجْزِيَنَّ الَّذِينَ صَبَرُواْ أَجْرَهُم بِأَحْسَنِ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ ﴿٩٦﴾

 

Sizin yanınızdaki dünya malı tükenir, Allah katındakiler ise tükenmez. Muhakkak ki biz, Allah yolunda sabredenleri, yaptıkları amelin daha güzeliyle mükâfatlandıracağız diyor Cenab-ı Hak.

 

مَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِّن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيَاةً طَيِّبَةً وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَجْرَهُم بِأَحْسَنِ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ ﴿٩٧﴾

 

Erkekten ve dişiden, mü’min olarak kim iyi amel işlerse kadın erkek muhakkak  onu güzel bir hayat ile yaşatacağız diyor ve yapmakta oldukları amellerin daha güzeliyle mükâfatlarını elbette vereceğiz. İşte Yüce Rabbimiz bizlere hakîkati en doğruyu en güzeli söylüyor açıklıyor.

 

فَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآنَ فَاسْتَعِذْ بِاللّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ ﴿٩٨﴾

إِنَّهُ لَيْسَ لَهُ سُلْطَانٌ عَلَى الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ ﴿٩٩﴾

إِنَّمَا سُلْطَانُهُ عَلَى الَّذِينَ يَتَوَلَّوْنَهُ وَالَّذِينَ هُم بِهِ مُشْرِكُونَ ﴿١٠٠﴾

 

Şimdi Kur’an-ı Kerim okumak istediğin zaman önce o kovulmuş racim şeytandan Allah’a sığın. Dikkat et! Kur’an-ı Kerim okumak istediğin zaman önce o kovulmuş yani racim şeytandan Allah’a sığın. Eûzubillâhimineşşeytanirracim de.  Estaizübillah de asgari.

 

‘’ Rabbi Eûzu bike m‘in hemezâtiş şeyâtîn ve eûzu bike Rabbi en yahdurûn’’ de’’

 

‘’Bismillahillezi la yedurru mâismûhü şeyün filardı velâ fissemâ vehüvessemiûl âlim’’de’’

‘’Eûzu billahis-semîîl- alimi mineşşeytanirracim min hemzihî ve nefgıhî ve nefsih’’de ‘’

‘’Bismillahi Zişân azimû sultan şedidül burhan kaviyyül erkâm mâşââllahu kân Eûzubillahi min külli şeytani insün ve can’’de.

 

Daha bunun gibi neler var istiazeler bunlardan birini söyle ama ağzından çıkan kelimenin bir defa kulağın duysun kalbinin haberi olsun. Kur’an-ı Kerim’in hem lafzını hem mânâsını anlamak dinlemek iyi okumak için Allah’a sığın şeytanın şerrinden. Sadece Kur’an’ın musiki yönünü ele alırsa Kur’an okunmuş da dinlemiş de olmazsın sadece oradan bir zevk alırsın. Ama Kur’an-ı Kerim lafzı ve mânâsıyla okur ve dinlersen işte kazanırsın pek çok  kazanırsın. Bunun için biz Kur’an-ı Kerim’in lafzı da mânâsı da nazmı celili de birlikte bunları birlik okur birlikte anlarsan işte mükâfatı ona göre bol, bol alırsın.  (فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ) sığınma emri mânâsı ile emirdir Allah’a sığınma emiri mânâsı ile emirdir. Allah’a sığınmak kalp ile yapılan bir iştir esas kalp bide fa bu işin şuurunda olacak Allah’a sığınacak.

 

Dakika 1:40:20

 

Sözlü olarak “Eûzu Besmele” çekmek müstehap bir sevaptır demiştir Ulemâmızın çoğunluğu âlimlerimizin çoğu böyle demişlerdir. Tabii başka görüşte olan kıymetli âlimlerimiz de var. Gerçek âlimlerin görüşleri dini anlayışları güzeldir ama birbirinden güzelleri vardır. Onun için maslahat faydalıyı celp zararı def göz önünde tutularak ona göre Yüce İslam’ı kendi kaynakları iyi anlaşılmalıdır Ulemâmızın da fazilet yarışına iyi dikkat etmemiz gerekir. Âlimlerimizin içtihatlarındaki fark fazilet yarışıdır yeter ki gel, Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâat âlimi olsun.

 

Bunun için kıymetli dostlarımız;

 

وَإِذَا بَدَّلْنَا آيَةً مَّكَانَ آيَةٍ وَاللّهُ أَعْلَمُ بِمَا يُنَزِّلُ قَالُواْ إِنَّمَا أَنتَ مُفْتَرٍ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لاَ يَعْلَمُونَ ﴿١٠١﴾

 

Biz bir âyeti değiştirip yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman Allah indirdiğini pekiyi bilmiş iken inkârcılar Peygambere: “Sen ancak bir iftiracısın” dediler. İftiracı kendileri ama Peygambere (Aleyhisselâtu Vesselâm) iftiracı dediler. Kim buyuruyor bunları? Allah’u Teâlâ. Hayır, öyle değil diyor Cenab-ı Hak; onların çoğu bilmezler. Hazreti Muhammed hak Peygamberdir Allah’ın emrine bağlıdır o kendiliğinden konuşmaz vahiy ile konuşur.

 

(وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَى ﴿٣﴾), (إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى ﴿٤﴾)

 

قُلْ نَزَّلَهُ رُوحُ الْقُدُسِ مِن رَّبِّكَ بِالْحَقِّ لِيُثَبِّتَ الَّذِينَ آمَنُواْ وَهُدًى وَبُشْرَى لِلْمُسْلِمِينَ ﴿١٠٢﴾

 

Ey Muhammed Mustafa (Sallallahu Teâlâ Aleyhi Vesellem)! Onlara de ki: “Kur’an-ı Kerim’i Cebrâil Aleyhisselâm îmân edenlere sebat vermek, Müslümanlara bir hidâyet ve bir müjde olmak için Rabbinin katından hak olarak indirdi de onlara diyor. Kur’an-ı Kerim olarak Allah’tan geldin Cebrâil Aleyhisselâm getirdi inzâl edildi ve Hazreti Muhammed’e verildi kalbine yerleştirildi ve Kur’an-ı Kerim hak kitap Hazreti Muhammed hak Peygamber ve cihân Peygamberi. Habîbi Kibriyâ Muhammed Mustafa ve Sultân ül Enbiyâ Sertaç-ül Evliyâ Şefiî Rûz-i Cezâ. İşte Hazreti Muhammed Mustafa hak bir Peygamber’dir. Evrensel âlemlere rahmet Peygamber’idir Salât-ü Selâm Tahiyyât-ü İkrâm her türlü ihtiram ona  Âline, Ashâbına, Etbâına kabul eyle ya Rabbenâ!

 

وَلَقَدْ نَعْلَمُ أَنَّهُمْ يَقُولُونَ إِنَّمَا يُعَلِّمُهُ بَشَرٌ لِّسَانُ الَّذِي يُلْحِدُونَ إِلَيْهِ أَعْجَمِيٌّ وَهَذَا لِسَانٌ عَرَبِيٌّ مُّبِينٌ ﴿١٠٣﴾

 

Cenab-ı Hak bu yüce âyetinde de bak ne diyor; Muhakkak biliyoruz ki: “Kur’an’ı Muhammed’e bir insan öğretiyor” diyorlar.

 

Dakika 1:45:00

 

Peygambere öğretiyor zannında bulundukları kimsenin dili yabancıdır. Bu Kur’an ise apaçık bir Arapçadır. Eğer böyle bir şey güçleri yetseydi 14 asırdan beri ortaya uydurukça neler çıkardı. Kur’an-ı Kerim dünyaya meydan okuyarak geldi bir sûresini dahi kimse meydana getiremedi ebedî getiremeyecek. Meydan okuyarak kıyâmete kadar ebedî devam edecektir Kur’an Azîmüşşân’ın yüce Kitâbı’dır o bir en büyük mûcizedir Kur’an’ı Kerim karşısında herkes âcizdir. Allah’u Teâlâ’nın eşi benzeri yok Kur’an’ın eşi benzeri yok. Kur’an-ı Kerim Azîmüşşân yüce bir Kelâmullah yüce bir mûcize.

 

Onun için Cenab-ı Hak;

 

إِنَّ الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِآيَاتِ اللّهِ لاَ يَهْدِيهِمُ اللّهُ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ ﴿١٠٤﴾

 

Allah’ın âyetlerine îmân etmeyenleri, muhakkak ki Allah hidâyete erdirmez ve onlara can yakıcı bir azâb vardır.

 

إِنَّمَا يَفْتَرِي الْكَذِبَ الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِآيَاتِ اللّهِ وَأُوْلئِكَ هُمُ الْكَاذِبُونَ ﴿١٠٥﴾

 

Yalanı ancak Allah’ın âyetlerine inanmayanlar uydururlar. İşte onlar yalancıların tâ kendileridir. (وَأُوْلئِكَ هُمُ الْكَاذِبُونَ) buyuruyor Cenab-ı Hak. Onun için Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’in kendi içinde nâsih ve mensûhunu kendi yapmıştır. İlim ve bu hikmetindendir faydaları ile uyumludur. Şeriatlar ise dünya ve âhirette Allah’ın kullarının faydaları ile uyumludur. Cenab-ı Hak İslam’ı bütün fayda olarak ortaya koymuştur. Faydayı celb zararı def eden bir fayda ve rahmettir İslam. Onun için şeriatlar ise bundan dolayı dünya ve âhirette Allah’ın kullarının faydaları ile uyumludurlar kıyâmete kadar Hz. Muhammed’in şeriatını Cenab-ı Hak ne yapmıştır; Bütün çağlara değişecek şartlara da hâkim kılmıştır. Kıyâmete kadar değişik asırların bütün yaralarına hâkim olması için İslam şeriatı Hazreti Muhammed’e bu özelliklerle indirilmiştir. Bütün çağlara hükmeder çağlar Allah’a hükmetmez  Allah çağlara ezele, ebede hükmeder.  Kur’an-ı Kerim’de çağlara ve bütün değişecek şartlara değişmiş ve değişecek şartlara hâkimdir hükmeder. Kur’an’ın hükmedemeyeceği bir şey olmaz. Çünkü çağları kuşatmış milletleri Kur’an-ı Kerim kuşatmıştır Allah’ın Kitâbı’dır. Allah’u Teâlâ’yı doğru tanıyan, Kur’an’ı doğru tanıyan Peygamberimizin şeriatını ve Peygamberliğini doğru tanıyanlar bu işi güzel anlarlar ve îmân ederler. Îmân nuru parlamalı ki bu işleri anlamalı. Ruhu’l Kudüs Hazreti Muhammed’e Kur’an-ı Kerimi bakın (رُوحُ الْقُدُسِ) Ruhu’l Kudüs yani Cebrâil Aleyhisselâm getirdi. (نَزَّلَهُ رُوحُ الْقُدُسِ مِن رَّبِّكَبِالْحَقِّ) (قُلْ) de ki diyor Cenab-ı Hak: Onu (رُوحُ الْقُدُسِ) Rabbinden hak olarak indirdi. Kur’an-ı Kerimi Cebrail (AS.) Allah’tan hak olarak indirdi Muhammed’in kalbine yerleştirildi.

 

Dakika 1:50:10

 

Ruhu’l Kudüs mukaddes tertemiz ruh demektir ki, bu Cebrâil Aleyhisselâm’dır. (وَأَيَّدْنَاهُ بِرُوحِ الْقُدُسِ) “Biz onu Ruhu’l Kudüs ile destekledik” diyor. Peygamberlere Cebrâil Aleyhisselâm vahiy getiren büyük meleklerdendir. Ey Muhammed! Kur’an-ı Kerim öyle bir kutsal kitaptır ki, bunu sana hiçbir kusur ile lekeli olma ihtimâli olmayan Ruhu’l Kudüs hak ile indirmektedir diyor ve indirmiştir. Onun için îmân edenleri sağlamlaştırsın îmânda sabit kılsın ve Allah’ın hükmüne boyun eğen bütün Müslümanlara yol gösterici ve müjde olması için                                          (وَهُدًى وَرَحْمَةً وَبُشْرَى لِلْمُسْلِمِينَ) (تِبْيَانًا لِّكُلِّ شَيْءٍ) bak ‘’Nahl Sûresi 89’uncu âyet-i kerimesinde’’ Her şey için bir açıklama ortaya koydu Kur’an’ı Kerim. (إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالإِحْسَانِ) Âyetine dikkat et! (وَلَقَدْ نَعْلَمُ) Elbette biliyoruz (أَنَّهُمْ) onlar o inkârcılar (يَقُولُونَ إِنَّمَا يُعَلِّمُهُ بَشَرٌ) Kur’an’ı ona muhakkak bir insan öğretiyor diyorlar. Yalan söylüyorlar iftira ediyorlar. Kur’an-ı Kerim’in Allah’ın Kitâb’ı ve Ruhu’l Kudüs Cebrâil Aleyhisselâm tarafından hak ile indirilen bir kitap. “Kur‘an-ı Kerim bir insanın öğretmesi değil, Cebrâil’in Rabbinin katından hak olarak indirdiği bir kitaptır.” ‘’Nahl Sûresi 102’nci Âyet’’

 

Dersimiz İnşâ’Allah diğer âyetlerle Nahl Sûresi’nin diğer âyetleriyle dersimiz devam edecektir. Bu dersiniz tabii ki irşâd ve keşif notları ölümsüz hayatı kazandıran nurun dersleridir. Cenab-ı Mevlâ Kur’an-ı Kerim ile İslam nuruna Allah’ın rahmetine O’nun Fazlı Keremine saadet ve selâmetine mazhar olmuş Allah’ım emrinde bir kul olmayı iki cihânda mutlu olmayı tüm inanan mü’min ve Müslüman insanların tümüne Allah nasîb eylesin.

 

Dakika 1:53:41

 

 

 

 

(Visited 259 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}