45-Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 45
45- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 45
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
‘’Elhamdülillahi rabbil alemin vesselatu vesselamu ala rasulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain euzu billahissemiil alimi mineşşeytanirracim min hemzihi ve nefkıhi ve nefsih, rabbi euzu bike min hemezatişşeyatiyn ve euzu bike rabbi en yahdurun’’
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Çok sevgili ve muhterem izleyenler, dersimiz ihtikâr hakkındadır, inşaAllah hadisi şerif külliyatından ihtikârla ilgili keşif notlarımızı vermeye çalışacağız. İhtikâr lügatte toplamak ve hapsetmek demektir. Şeri bir istilah olarak erzakı pahalanıncaya kadar hapsetmektir. İhtikârı sadece yiyecek maddelerin de görür âlimlerin bir kısmı. Bu konu da görüşler farklıdır Hanefilere göre umuma zararı olan yerde insan ve hayvan yiyeceklerin de ihtikâr mekruhtur. Umuma zararı olmayan yer de malını satmayıp pahalanmasını beklemek ihtikâr sayılmadığı gibi tarlasından çıkan mahsulünü veya uzaktan getirdiği zahiresini satmamak da ihtikâr değildir. Şafiiler bu konu da yiyecek malların da ihtikârın haram olduğunu kabul ederler. Bu tabii hadis-i şeriflere ki bu İbnü’l Müseyyeb ’in rivayet ettiği Peygamber efendimize istinaden Ebu Davud’un, Müslimin, Tirmizi’nin rivayet ettiği hadisi şerife dayanmaktadır. Yiyecek kabilinden olmayan şeyler de bil ittifak ihtikâr yoktur derler Şafiiler. Evet, sevgili dostlarımız, Ebu Hureyre Hazretlerinin rivayet ettiği bir hadisi şerifte de şöyle anlatıyor (R.A); bir adam gelerek ey Allah’ın Resulü bizler için eşyalara fiyat tespit ediver diye müracaatta bulundu, o sevgili Peygamberimiz (A.S.V) hayır fiyat koymayıp rızka bolluk vermesi için yüce Allah’a (C.C) dua edeyim cevabını verdi. Arkadan bir başkası gelerek ortaklık ortalık pahalandı piyasa pahalandı, eşyaların fiyatını bize siz tespit ediverin diye talepte bulununca bu sefer hayır rızkı bollaştırıp darlaştıran yüce Allah’tır ben hiçbir kimseye zulmetmemiş olarak yüce Allah’a kavuşmak istiyorum cevabını verdi sevgili Peygamberimiz bunu da Ebu Davud rivayet etmektedir. Ey iman edenler, mallarınızı aranız da haksızlıkla değil karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle yiyin buyuruyor Cenabı Hak Kuran-ı Kerim’de ‘’Nisa Suresi Ayeti Kerime 29’da’’.
Dakika 5:20
Evet, sevgili dostlarımız, devlet tarafından fiyat tespit edilebileceği Maliki Hazretleri tarafından tecviz edilmiştir. Fiyatların artma durumun da İmamı Şafii’nin de fiyat koymayı tecviz ettiği belirtilmiştir tabii bunlar zaruret hallerin de. Yine Hz. Enes’ten gelen bir haber de sevgili Peygamberimiz (A.S.V) fiyatları koyan yüce Allah’tır, rızkı veren artırıp eksilten de odur. Ben ise hiç kimse benden ne kan neden mal hususun da hak talebin de bulunmaz olduğu hal de yüce Allah’a kavuşmamı diliyorum buyurdular Ebu Davud, Tirmizi bunu rivayet etmişlerdir. Yine İbnü Ömer’den gelen haber de sevgili Peygamberimiz (A.S.V) buyurdular ki pahalanması için kim bir yiyecek maddesini 40 gün saklarsa o Allah’tan yüz çevirmiştir, Allah da ondan yüz çevirmiştir bu hadisi şerifi Ahmet İbnü Hanbel Müsnedin de zikretmiştir. Mecmauz Zevaid de bunun ayrıca Ebu Yala El Mevsıli’nin ve Bezzâr’ın Müsnedler’in de, Taberani’nin de El Mucebu’l Evsafın da tahriç edildikleri belirtilmiştir. Evet, sevgili efendiler, Hz. Muaz anlatıyor (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain); sevgili Peygamberimiz (A.S.V) buyurdular ihtikâr yapan kişi ne kötüdür Allah fiyatları ucuzlatsa üzülür, pahalandırsa sevinir işte bunu da Beyhaki’nin Şiabül İmanından alındığı belirtilmiştir. Ebu Ümame (R.A) Hazretleri anlatıyor; o Şanlı Peygamber (A.S.V) buyurdu ki şehirler de yaşayanlar Allah yolun da hapsedilmiş kimselerdir. Gıdaların da onlara ihtikâr yapmayın onlara fiyatları yükseltmeyin, zira kim onlara bir gıda maddesini 40 gün hapis etse sonra da tamamını tasadduk etse hayra harcarsa yine de işlediği günahı affettiremez buyurdular. Rezin ve Münzir ’in Et Tergib ve Terhibin de bunlar kaydedilmiştir. Yine Ebu Hureyre Hazretleri Peygamber Efendimizden şöyle rivayet ettiğini görüyoruz, Peygamberimiz buyurdular ki (A.S.V) muhtekirler yani ihtikâr yapanlar ve cana kıyanlar aynı derece de haşr olacaklar yani katiller ile beraber haşr edileceklerdir bu ihtikâr yapanlar. Kim Müslümanların herhangi bir şey de ki fiyatına müdahale ederek pahalandırırsa kıyamet günün de ateşin büyüğün de cezalandırılması Allah’a vacip olmuştur.
Dakika 10:17
Rezinin kaydettiğini Münzir ‘in de Et Terğib ve Terhibin de kaydedildiğini görmekteyiz. İbnü Ömer Hazretleri (R.A) buyurdu ki pazara mal celbeden rızıklandır, muhtekir mahrum bırakılır, kim Müminlerin bir gıdasını onlara karşı saklar ihtikâr yaparsa Allah onu iflasa ve cüzzam hastalığına düçar eder bunu da İbnü Mace eserine aldığını görüyoruz, bu son 5 rivayeti Rezin merhum tahriç etmiştir. Evet, kıymetliler ihtikâr malı saklayıp bağlanmasını beklemenin adıdır ve toplumu da sıkıntıya sokmanın bir ortaya çıkan en topluma yapılan en büyük kötülüklerden birisi de ihtikârdır. Çünkü tüketim maddelerin de sıkıntı başlar, o zaman da toplum sıkıntıya girer. Ayıp sebebiyle malı geri vermeye dair konumuz devam ediyor, evet kıymetliler sevgili Peygamberimizden rivayet edildiğine göre Ayşe validemiz anlatıyor. Bir adam bir köle satın aldı köle Allah’ın dilediği kadar bir müddet adamın yanın da ikamet etti, sonra adam köle de bir kusur tespit etti, bunun üzerine Hz. Peygamber (A.S.V)’e gelerek şikâyette bulundu ve eski sahibine iade etti. Eski sahibi ey Allah’ın Resulü yanın da kaldığı müddetçe kölemi kullandı ve ondan istifade etti dedi, Peygamber Efendimiz (A.S.V) haraç menfaat zamin kefil olana aittir buyurdu, evet bunu da Ebu Davud, Tirmizi, Nesai, İbnü Mace’nin kayda aldıklarını görüyoruz. Sevgili Peygamberimiz (ASV) bu mala kim zamin ve kefil ise kimin sorumluluğun da ise ondan elde edilen menfaat de ona aittir buyurmuştur. Yani hadisi şerifin bu da açıklanması diğer bir hadisle, Nesâi’nin bir rivayeti de şöyledir; menfaatin zamin olana ait olduğuna hükmetti ve zamin olmayan kimsenin menfaat talebini yasakladı. Tirmizi Hazretleri menfaat zamin olana aittir sözünü şöyle açıkladı; burada zamin o kimsedir ki bir köle satın alır, bir müddet onu hizmetlendirir sonra onda bir kusur tespit eder ve bu sebeple köleyi satıcısına iade eder.
Dakika 15:19
Bu durum da köleden hâsıl olan menfaat müşteriye aittir, zira köle şayet helak olsaydı müşterinin malı olarak helak olacaktı. Buna benzeyen bütün meseleler de menfaat zamin olana aittir buyurdu. Evet, Tirmizi’nin açıklaması bu da, yine sevgili Peygamberimizden gelen haberdeki Ukbe İbnü Amir anlatıyor; kölenin müddeti 3 gündür şayet müşteri bir hastalığa rastlarsa herhangi bir delil ibraz etmeden köleyi satana geri verir. 3 günden sonra hastalığa rastlarsa hastalığın satın aldığı zamana ait olduğu hususun da delil ibraz etmesi gerekir bu da Ebu Davud’un rivayetidir. Ebu Seleme İbnü Abdurrahman İbnü Avf anlatıyor (R.A), Abdurrahman İbnü Avf (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain) Asım İbnü Adi’den bir cariye almıştı, cariyenin evli olduğunu anladı ve derhal geri verdi Muvatta bunu kayda aldığını görüyoruz. Cariye efendisine helal ise de cariyenin evli olması hali bu helalliği kaldırır. İslam hiçbir surette bir kadından cariye bile olsa aynı anda iki kişinin istifadesine cevaz vermez. Yani bir kadının iki kocası olmaz, bunu herkes iyi anlamış olması gerekir. Sevgili dostlarımız, İbnü Ömer Hazretlerinin anlattığına göre (R.A) kendisi 800 dirheme bir köle satar ve satarken kusursuz olduğunu söyler, ancak satın alan kimse bilahare köle de bir hastalık var bana söylemedin der. İhtilaf Hz. Osman Radıyallahu Anha Hazretlerine götürülür, adam köle de hastalık olduğu halde haber vermeksizin bana sattı der. Abdullah hazretleri (R.A) ben onu kusursuz olarak sattım der, Hz. Osman (R.A) sattığı zaman köle de kusur olduğunu bilmediğine dair yemin etmesine hükmetti, Abdullah yemin etmekten imtina ederek köleyi geri aldı, köle yanın da sıhhate kavuştu sonra onu yeniden sattı ve bu sefer 1500 dirhem aldı bunu da Muvatta rivayet ediyor. İşte işin için de gizli ilahi sırlar hikmetler de bulunmaktadır. Bunun iç yüzü dürüst olduğun zaman hiçbir zaman zararın olmaz, ama dürüst ol, dürüstlerin yardımcısı Allah’u Teâlâ’dır. Evet, bozuk ve eğri insanların dürüst olmayanların bir defa kazancın da hayır yoktur.
Dakika 20:02
Ağacı ve meyveyi satmak, satılan kölenin malı ve mala gelen musibete dair konuları işlemeye devam ediyoruz. Yine İbnü Ömer hazretleri anlatıyor; sevgili Peygamberimiz (A.S.V)’den diyor işittim, kim döllemesi yapılmış bir hurmalık satarsa bir başka rivayette de satın alırsa bunun meyvesi satana aittir, satın alan kendisinin olacak diye şart koşmuşsa o hariç bu durum da meyve müşterinindir, kim de bir köle satarsa kölenin malı satanındır, burada da satın alan benim olacak diye şart koşmuşsa o hariç. Bu takdir de kölenin malı varsa müşterinin olur bunu da Buhari, Müslim ve diğerlerinin rivayet ettiğini görüyoruz bu hadis-i şerifi. İşte pazarlık nasıl anlaşma sözleşme nasıl yapıldıysa sözleşme meşru olarak yapıldığı zaman iki taraf sözleşmeye akitleşmeye uymaları gerekir. Yine Hz. Cabir anlatıyor (R.A); Hz. Peygamber (A.S.V) buyurdular ki bir din kardeşine yemiş satsan sonra da buna bir afet gelse ondan bir şey alman sana helal olmaz. Kardeşinin malını hakkın olmadığı halde nasıl alırsın bu da Müslim, Ebu Davud rivayet ettiğini görüyoruz başka bir rivayette de Peygamberimiz (A.S.V) afetle gelen zararın hesaptan düşülmesini emretti buyurmuştur. Çünkü mal adamın eline geçmeden afet gelmiş vurmuşsa oradaki afetin zararı düşülür borçtan ve ona göre hareket edilir. Bir de biliyorsunuz cimrilikle ilgili konular gelmektedir önümüze, yüce İslam cömertliği emreder Müslüman cömert insandır, onun için bakalım cömertlik ve cimrilik hakkın da ne buyurdular. Dostum Ebul Kasım (A.S.V) bir keresin de beni çağırdı, evet bir kişi anlatıyor Uhud’u görüyor musun? Dedi. Peygamberimiz yanına varınca o kişi Uhud Dağı’nı gösterdi. Evet, görüyorum dedim bunun üzerine bunun kadar altınım olmasını istemem, olsaydı 3 dinar müstesna hepsini infak ederdim yani fakir fukaraya dağıtırım buyurdu. Ebuzer hazretleri önceki sözünü tekiden bu Kureyşler var ya dünyayı topluyorlar hiçbir şeye akılları ermiyor dedi. Ebuzer Hazretleri bu konu da çok hassas bir zatı muhteremdir ve neyi varsa hayra dağıtan birisidir. Yine buyurdu ki ben diyor seninle bu Kureyş’li kardeşlerinin arasın da ne var ki onların yanına uğramıyor onlardan bir şey almıyorsun dedim.
Dakika 25:04
Ebuzer dedi ki (R.A) hayır Rabbime yemin ederim ta Allah ve Resulüne kavuşuncaya kadar ben onlardan ne dünyalık isterim ne de kendilerine din namına bir şey sorarım dedi. Ben tekrar şu ihsan meselesi hakkın da ne dersin? Dedim. Sen onu al çünkü bugün onda bir nafaka var ancak bu ihsan dinin karşılığın da yapılırsa bırak alma dedi bunu da Buhari, Müslim rivayet etmektedir. Evet, kıymetliler işte bu zatı muhteremler de sahabedirler Peygamberimizden duyduklarını anlatmaktadırlar. Yine başka bir haber de ben diyor Resulullah (A.S.V) ile beraber oturuyordum o Uhud Dağı’na bakıyordu bir ara evim de 3 gece kalacak altınım olsun istemem ancak üzerimdeki bir borç sebebiyle tek dinarı koruyabilir, geri kalanı da Allah’ın kullarına şöyle, şöyle dağıtılmasını emrederdim. Evet, kıymetliler dedi ve elleriyle önüne sağına soluna dağıtma işareti yaptı Buhari, Müslim bunu da rivayet etmektedir. Ebuzer Gıfar’i Hazretlerinin mizacına muvafık bir mahiyet arz ediyor, Ebuzer kendi mizacını anlatıyor; zahit bir zattır Ebuzer Hazretleri, Kadı İyaz Ebuzer ’in tutumunu şöyle yorumlar; sahih olan şudur ki Hz. Ebuzer (R.A) inkâr ettiği onsuz Beytü’l Mal’dan kendileri için mal alıp onları yerli yerine harcamayan sultanlarla ilgilidir dedi. Kadı İyaz diyor bunu, Nevevi de Ebuzer Hazretleri zamanındaki sultanlar onun dediği gibi değillerdi, onların Beytü’l Mal’e ihanetleri yoktu, onlar Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman (R.A) Hazretleri idiler. Nitekim Ebuzer (R.A) Hz. Osman’ın sağlığın da 32 hicri yılın da vefat etmiştir dedi Nevevi. İşte birinin boşluğunu öbür âlim ne yapıyor ilimle orayı dolduruyor Allah hepsine çok rahmet eylesin. İsabetin miyarı çoğunluğun tercihidir çünkü Peygamberimiz (A.S.V) ümmetin dalalet üzerin de ittifak etmeyeceğini müjdelemiştir. Yine Ebu zer hazretlerinden gelen rivayet de şöyle; Peygamber efendimiz (A.S.V) Kâbe’nin gölgesin de otururken yanına geldim beni görünce Kâbe’nin Rabbisine kasem olsun onlar zarar da buyurdu. Ben ey Allah’ın Resulü annem babam sana feda olsun onlar kimler dedim buyurdu ki onlar malca çok olanlardır zenginler, ancak eliyle ön arka sağ ve sol taraflarını göstererek şöyle, şöyle bol, bol harcamalarını mallarını muhtaçlara vermelerini emredenler müstesna dedi ve hemen ilave etti.
Dakika 30:21
Böyleleri ne kadar az, şunu bilin ki devesi sığırı davarı olup da zekâtını vermeyen her insan kıyamet günü o malları mümkün olan en iri ve en semiz şekil de karşısına çıkıp sıra ile boynuzlarıyla toslayacak, ayaklarıyla çiğneyecek, sonuncusu da bu muameleyi yapınca 1. tekrar başlayacak bu hal insanlar arasındaki hüküm yani Mahkeme-i Kübra’da ki mahkeme işleri hesap bitinceye kadar devam edecek. Bunu da Müslimi Şerif, Buhari, Tirmizi, Nesâi’nin rivayet ettiğini görmekteyiz. İbni Ömer Hazretleri anlatıyor (R.A); sevgili Peygamberimiz (A.S.V) bize hitap ederek şöyle buyurdular sıkılık huyundan kaçının yani cimrilikten kaçının, hayırsever olun zira sizden önce gelip geçenler bu huy yüzünden helak oldular yani cimrilik yüzünden, şöyle ki bu huy onlara cimrilik emretti onlar hemen cimrileşiverdiler. Sıla’yı rahmi kesmelerini emretti hemen sıla’yı rahmi kestiler, doğru yoldan çıkmaya emretti hemen doğru yoldan çıktılar. Dolayısıyla helak oldular, Ebu Davud bunu da tahriç ettiğini görüyoruz. Sıkılık diye tercüme ettiğimiz kelimenin aslı şuhtur, cimriliği de içine alan bir huyu ifade eder. Fenalıkların kaynağı durumun da olan bencilliğe benzetilebilir. Sıla’yı rahim yakınlara ilgiyi, hediyeleşmeyi ihtiyaç sahibine yardımı gerektirir. Fücuru bazı âlimler yalan bazı âlimler zina olarak anlamışlardır, doğruluktan ayrılma diye tercüme edilmiştir. Birçok hayır kapılarını da kapanmış olmaktadır, işte cimrilik bu şuh denilen kötü huyun içerisin de kötülükler kaynamaktadır. Ebu Said El Hudri Hazretleri anlatıyor; sevgili Peygamberimiz buyurdular ki iki haslet vardır ki bir Mümin de asla beraber bulunmazlar. Cimrilik ve kötü ahlak bunu da Tirmizi tahriç ettiğini görüyoruz. Müslüman da kötü ahlak ve cimrilik bulunması asla caiz değildir, Kââb İbnü İyaz Hazretleri anlatıyor; Resulullah (A.S.V) şöyle derken işittim diyor her ümmet için bir fitne vardır, benim ümmetimin fitnesi de maldır dünya malına düşkünlüktür mal toplamaktır. Dolayısıyla cimrilik yapan zenginlerin vay haline! Evet, kıymetliler, kâfirler mallarını Allah’ın yolundan insanları alıkoymak için sarf ederler.
Dakika 35:02
Ve daha da sarf edeceklerdir ‘’Enfal Suresi 37. Ayeti Kerime de’’ Cenabı Hak böyle buyuruyor. Veren el alan elden üstündür, kuvvetli Mümin Allah nezdin de zayıf Müminden daha hayırlıdır, daha üstün daha sevgilidir. Muttaki olana zenginliğin bir zararı yoktur, yani zengin ol ama cömert ol malını Allah yolun da harca. Ey Müminler onlara karşı gücünüzün yettiğince Allah’ın düşmanı ve Allah’ın düşmanı ve sizin düşmanlarınızı ve bunların dışın da Allah’ın bilip sizin bilmediğinizi yıldırmak üzere kuvvet ve savaş atları savaş için araç ve gereçleri hazırlayınız. Bu da güçlü bir milli savunmayı emrediyor. Bu ayeti kerime ‘’Enfal Suresinin 62. Ayeti Kerimesidir’’ bu da. Evet, sevgili dostlarımız size hadisi şeriflerden keşif notları vermeye devam ediyoruz. Sevgili Peygamberimizin (A.S.V) Allah’a kasem olsun sizin için fakirlikten darlıktan korkmuyorum, sizin için öncekilere genişleyip bollaştığı gibi size de dünyanın genişleyip bollaşmasından onlar gibi sizin de dünyalık yarışına düşmenizden, dünyalığın onları helak ettiği gibi sizi de helak etmesinden korkuyorum buyurdu Peygamberimiz. Evet, kıymetliler, işte Peygamberimizin ümmeti hakkın da tehlikelere işaret edip ümmetini uyardığını görüyoruz bunlardan birisi de dünyaya bağlanmak dünyaya kapılmaktır. Yine sevgili Peygamberimiz buyurdular; insanlar dünyalık karşısın da dört kısımdır. Bir kul vardır Allah ona mal ve ilim vermiştir o bu mal hususun da Allah’tan korkar da onun sıla’yı rahim de harcar, mal da mevcut olan Allah’ın hakkını bilir ve yerine getirir, işte bu en yüce mertebeyi elde eder. Bir diğer kul vardır Allah ona ilim vermiştir fakat mal vermemiştir, ancak iyi niyet sahibidir, şöyle der eğer malım olsaydı falanca gibi hayır yolların da harcayacaktım, Allah onu niyetiyle kabul eder ve ecir yönüyle önceki ile eşit olur. Bir 3. kul vardır mal sahibidir ancak Allah ilim vermemiştir, malını şehvet yolun da cahilane harcar, ne Rabbinden korkar nede onunla sıla’yı rahim de bulunur, mal da mevcut Allah’ın hakkını da bilmez, bu en fena bir mertebedir. 4. Bir kimse daha vardır Allah ona ne mal ne de ilim nasip etmemiştir, ancak sefihlere gıpta ile eğer param olsaydı der falanca gibi harcar, onun gibi yaşardım bu da niyetiyle o sefih gibi olur ve günahta eşit olurlar. Yani kötüleri örnek almış kötü yollar da malını harcayanları örnek almış o da bu niyetiyle kötülerin derecesin de onlarla eşitlenir diyor.
Dakika 40:12
Evet, şu Peygamberimizin bu 4 kısım insanı açıklamasıyla gerçekler gün yüzüne çıkmış olmaktadır. Cenabı Hak ümmeti Muhammed’i İslam’ın emrettiği gibi cömert, Allah yolun da mücahit, bütün varlığıyla Allah’ın emrin de bütün varlığı ile çalışan, her şeyini Allah’ın rızasına vakfeden kullarından eylesin.
Dakika 41:44