Tefsir 476-01

476- Tefsir Ders 476 hayat veren nurun keşif notları

476- Kur’an-ı Kerim Tefsîr Dersi 476

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

(Mülk Sûresi 15’inci Âyet-i Kerime’den 30’uncu Âyet-i Kerime’ler)

 

‘’Elhamdülillahi Rabbil-âlemin vesselâtü vesselâmü alâ Rasûlina Muhammedin ve alâ âlihi ve ezvâcihi sahbihî ve etbâihi ve ıtratihi ecmaîn’’

‘’Elhamdülillahi Rabbil-âlemin bi- adedi halkıh vesselâtü vesselâmü alâ Rasûlina Muhammedin bi-adedi ilmih”

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

 

اِنَّا زَيَّنَّا السَّمَٓاءَ الدُّنْيَا بِز۪ينَةٍۨ الْكَوَاكِبِۙ ﴿٦﴾

وَحِفْظاً مِنْ كُلِّ شَيْطَانٍ مَارِدٍۚ ﴿٧﴾

لَا يَسَّمَّعُونَ اِلَى الْمَلَأِ الْاَعْلٰى وَيُقْذَفُونَ مِنْ كُلِّ جَانِبٍۗ ﴿٨﴾

دُحُوراً وَلَهُمْ عَذَابٌ وَاصِبٌۙ ﴿٩﴾

اِلَّا مَنْ خَطِفَ الْخَطْفَةَ فَاَتْبَعَهُ شِهَابٌ ثَاقِبٌ ﴿١٠﴾

 

صَدَقَ اللهُ اْلعَظِيمُ

Biz yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsledik. Ve itaat dışına çıkan her şeytandan gökyüzünü koruduk. Onlar artık Mele-i Âlâ’da olup bitenleri dinleyemezler dinlemeye kalkışanlar da her taraftan taşlanırlar kovulup atılırlar ve onlar için sürekli bir azâb vardır. Ancak meleklerin konuşmalarından bir söz kapan olursa onu da delen ve yakan bir alev takip eder.

Cenab-ı Hak yine bir başka Hicr Sûresi’nin 16-18’nci âyetlerinde: “Andolsun biz gökte birtakım burçlar yarattık ve bakıp temâşâ edenler için onu süsledik. Onları taşlanmış kovulmuş her şeytandan koruduk. Ancak kulak hırsızlığı eden müstesnâ. Onun da peşinde açık bir ateş alevi düşmüştür.”

Kıymetli dostlarımız,

Dersimiz Mülk Sûresi’nin 5’inci âyetinin keşif notları ile dersimiz devam etmektedir. Yüce Rabbimiz bizlere bu dünyayı, bu gökleri, bu yer yaratmış bizim için bu düzeni kurmuş ve gökler korumaktadır düzen korunmaktadır. İnsanoğlu bunu göremiyor ama muazzam bir şekilde kâinat yaratılmış Yüce Allah’ın yüce hükümranlığıyla da idâresi altında idâre edilmektedir. Cenab-ı Hak; “Yıldızlarla süsledik dünya göğünü” diyor “Şeytanlardan koruduk, Melek’i Âlâ’yı dinleyemezler her taraftan taşlandılar. Söz kapan olursa, onu da delip geçen ve yakan bir alev takip eder.“ Şeytanlar açık bir kıvılcım delici bir ateşle taşlanırlar. Bazı kimseleri şeytanlar mıknatıslayarak ispirtizm, manyetizm, sumnambolizm, psişizm ve metapsişizm gibi çoğu yalan olan kâhinlik ve cincilik gibi  rûhî hadise ve hayâllerle aldatıp meleklere, peygamberlere rekâbet etmek isterler. Dikkat et! Bu sahtekârlar meleklere, peygamberlere, meleklere rekâbet etmek isterler bunlar gizli cinni şeytan güçleridir, açıktakilerde insan şeytanlarıdır.

Dakika 5:30

Cenab-ı Hak bu gerçekleri duyururken insan şeytanları da devrede açıktan hareket ederler.   Nereden bileceğiz insan şeytanlarını derseniz, gerçeklere ters düşen tavır ve hareketleri size bunu gösterir. Hak ilme Allah’u Teâlâ’nın ortaya koyduğu hak ilime, aklıselime ve bilime ters düşen ne kadar ortada görüntüler varsa bunlara dikkat et, bunların pek çoğu yalan ve aynı zamanda kâhinlik cincilik gibi birçoğu yalana dayanan bilimsel olmayan ve ilâhî gerçeklere ters düşen durumlarına baktığın zaman anlaşılır.

Mesâbih; Tüm yıldızları kapsamlar mânevî mermilerdir. Hz Peygamber’den sonra cinler, şeytanlar semâya yanaşamaz olmuşlardır. Cin Sûresi takdir ezelî ilmin kapsamı kaza irâdenin birleşmesiyle onun fiiliyata çıkarılması yani son îcâb. Filozofların determinasyon dedikleri irâdenin ilgisi takdirde değil kazadadır kaza sınırında orada irâdenin ilgisi takdirde değildir kazadadır. Yani kaza sınırındadır. Takdir ilmin kapsamı kaza irâdenin birleşmesiyle onun fiiliyata çıkarılması… Buraya dikkat et! İşte burayı anlayamayan niceleri saptılar kimisi Cebriyeci oldular, kimisi Mürcieci oldular. Faaliyete kaza irâdenin birleşmesi ile onun fiiliyat çıkarılması yani son îcâb. Filozofların determinasyon dedikleri irâdenin ilgisi takdirde değildir, kazadadır kaza sınırındadır. (وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِنْ رَبِّكَ لَقُضِيَ بَيْنَهُمْۜ) “Eğer Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı aralarında derhâl hükmedilir, iş bitirilirdi.”

Yıldızların tesirine inanmak Sâbiîler gibi yıldızlardan hüküm çıkarmak küfürdür, şirktir âlimleri ittifâkı vardır. Çünkü yıldızlarda Allah’ın hükmüne bağlıdırlar Allah’ın hükmüne mahkûmdurlar. Her şey öyledir. Yıldızların tesirine yani yıldızları ilâhlaştıran Sâbiîler yıldızlara taparlar bunlar gibi böyle bir davranışın içine yanlış inancın içine girenler yıldızlardan hüküm çıkarmak küfürdür, şirktir âlimlerin ittifâkı vardır. Hakîkati araştırmak ise önemli bir vazifedir.

Dakika 10:15

Şimdi yerde, gökte ilâhî kânûnlar vardır Allah’ın koyduğu kânûnlar vardır. O kânûnları keşfetmek ayrı şey, yıldızları ilâhlaştırmak ayrı şeydir. Keşfi hareketlerde bulun her konu da yalnız ilâhî konmuş kânûnlar keşfedilir kimseyle ilâhlaştırılamaz. Çünkü Allah’tan başka ilâh yoktur. Zümer Sûresi’nin de yine 9’uncu âyetinde: “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Yani ilmi araştırmalarla bu tabiatı ilâhlaştıranları karıştırmamak lâzımdır birbirine. „Her müneccim yalancıdır.“  Bakın (küllü müneccimün kezzâbun) sadece bilimsel araştırmalar yapanlar ki Bilim ortaya somut ve soyut gerçeği ortaya koyar ve o artık gerçek olduğu ortaya çıkmıştır. Yoksa üzerinde eğer tartışmalar devam ediyorsa daha o bilimsellik kesinlik kazanmamıştır bilimsel de değildir. Sadece araştırmaların devam ettiği görülür. Bilimsel olan şeyin durumu kesinlik kazanmıştır o bilimseldir. Kesinlik kazanmayanlar üzerinde daha hâlâ tartışma devam eden birinin ak dediğine öbürü kara diyenler, daha bunlar keşif hareketleridir keşfedilmiş değildir. Keşfedilenler ise kesinlik kazananlardır. Felekler, gezegenler yedi değil, altmışa yakındır. Bazıları yeri kuşatıcıdır „eflak-i tedavir“ (dolaşan felekler) denir. Kâhinlerin bu durumdan haberleri bile yoktur. Samanyolu, “Kehkeşan” dediğimiz mecerre  vesâire gibi görülen beyazlıkların yıldız sürülerinden oluşmuş sistemlerin varlığından söz edilmeye başlanmıştır. Bakın daha bilim işin başında. Nücum ile Rücum’u ayırt etmeyen… Dikkat et! Nücum ile Rücum’u ayırt etmeyenler on iki burç içinde yedi gezegene bakıp birinin kaderini bu yıldızlarda aramak yarın ki hâlinden haber vermek, saçmalamak, aldanmak ve aldatmaktır gayb taşlamaktır. Yalnızlara yani hüküm çıkarıyor sen yarın işte senin başına şu iş gelecektir. Falan veya filan gibi bakın bunlara dikkat edin! Yıldızlardan birinde on iki burç içinde yedi gezegene bakıp birinin kaderini bu yıldızlardan birinde aramak yarınki hâlinde haber vermek saçmalamak aldanmak aldatmaktır gayb taşlamaktır bilimsel bir yönü yoktur.

Dakika 15: 08

Hattâ bilimi bu konuda bilimsel gibi davranıp bilimin arkasına saklanan, aldanan, aldatan şarlatanlar bulunmaktadır. Cin Sûresi’nin 26, 27’nci âyet-i kelimelerinde: „Sırlarına kimseyi muttali kılmaz. Cenab-ı Hak; Ancak dilediği peygamberler müstesnâ. Bunun önünden ve ardından gözcüler salar.“ Cenab-ı Hak öyle sırları vardır ki bunları sadece peygamberlerine açıklamıştır. Dilediği kullara bunun dışında Allah’ın kendinden başka kimsenin ezelî ebedî bilemeyeceği sırlar âlemi sırlarla doludur bütün hepsini Allah’ın ilmi kuşatmıştır. (قَالَ إِنَّمَا ٱلْعِلْمُ عِندَ ٱللَّ) (Ahkâf, 23’üncü âyette) „İlim ancak Allah katındadır.“ İnsanlara ne kadar verdiyse o kadarı vardır bu da iktisâdî ilimler eğitim ve öğretimle elde edilenler ve bilimsel çalışmalarla bir de vehbî ilimler vardır bunların hepsinin ana kaynağı vahiy ilâhîdir. Yani Allah’ın Kitâb’ı Kur’an-ı Kerim’dir Peygambere indirilen ilimlerdir ki işte kitap, sünnet, icma, kıyas bunların zâhirde aslını temsil ederler. Asıl ilimlerin kaynağı buradan hareket eder artık buradan bilenlerle bilmeyenlere terakkî edilir keşiften keşife gidilebilir. Yalnız Allah’ı inkâr ederek hareket edenler, Allah’tan aldığı gücü Allah’a inkâra sarf edenler, Allah’ın nimetlerini nankörlüğe sarf ederler istidrâcı belki başarıları olur ama gerçekte onların kerâmet ve hak ilim açısından başarıları yoktur. “Her şeyin hazineleri bizim katımızdadır” diyor Yüce Allah (Hicr Sûresi 21’de). “Belli bir miktar ile indiririz…” Bakın her şey Yüce Allah’ın yaratması gökten indirmesi ile ortaya çıktığını bu âyet ve çeşitli âyetlerden anlıyoruz. Her şey indirilmiş yoktan yaratılmıştır. (En’âm Sûresi 59) “Gaybın anahtarları Yüce Allah’ın yanındadır onu ancak o bilir.” İnsanların bile bilecekleri şeyler var ebedî bilemeyecek yeri var. Çünkü Allah’ın ezelî ebedî her şeyi kuşatmış insanlara da Cenab-ı Hak hikmetini iktizâsı dilediği kadar vermiş. İnsanların, cinlerin herkesin bütün ilimleri toplasanız Allah’ın ilminin yanında serçe kuşunun içtiği bir su kadar bile yoktur. Onun için Yüce Allah’ı Celle Celâlühü öncelikle iyi tanımamız gerekiyor. Yaratanı bize her şeyi vereni iyi tanımalıyız. (وَمَا كُنَّا مُعَذِّب۪ينَ حَتّٰى نَبْعَثَ رَسُولًا) “Biz bir peygamber göndermedikçe kimseye azâb edecek değiliz.” Cenab-ı Hak önce kullarını peygamberlerle uyarmıştır.

Dakika 20:00

Peygambere Cenab-ı Hak kitap vermiştir ve insanlığı en doğru yola peygamberler çağırmışlar ki Allah’a çağırırlar kendilerine değil, kendileri Allah’ın seçtiği, gönderdiği elçidirler. Kendileri de Allah’a kulluk ederek bunun gerçek örneğini bizzat kendileri yaşayarak uygulayarak insanlara ne yaparlar; Yüce emirleri insanlara Allah’tan aldıkları gibi tebliğ ederler. Onun için Kur’an-ı Kerim’i inkâr eden Allah’ı inkâr etmiştir, Muhammed’i inkâr eden Allah’ı inkâr etmiştir. Çünkü Muhammed’i gönderen Aleyhissalâtu Vesselâm Muhammed değil ki, Allah gönderdi hem de âlemlere rahmet Peygamberi olarak gönderdi. Kur’an-ı Kerim’i de bütün âlemlere, tüm milletlere rahmet, hidâyet ve rehber olarak Kur’an-ı Kerim’i Cenab-ı Hak gönderdi ki katıksız katkısız ebedî en büyük mûcize Kur’an-ı Kerim ve Hazreti Muhammed’dir. Hz. Muhammed’in bütün hayatı mûcizedir, her hâli mûcizedir. Öbür peygamberlerin sayılı belli birkaç mûcizeleri vardır. Ama Hz. Muhammed’in hayatını inceleyin her şeyi mûcizedir. Hz. Muhammed’in mûcizeleri ebedîdir, Kur’an-ı Kerim ebedî bir mûcizedir en büyük mûcizedir. Hz. Muhammed’den başka mûcizesi bugün meydanda olan kimse yoktur. Ve kıyâmete kadar ebedî Muhammedî mûcizeler devam etmektedir, edecektir. Çünkü bütün peygamberler insanları Allah’a çağırırlar, gerçek âlimler Allah’a çağırırlar Allah’ın emirlerine bağlıdırlar. İnsanları da Allah’ın emirlerine, bağlılığa, teslimiyete, ihlâsa, samîmîyete çağırırlar. Kendine çağıranlar, kendini Rab yerine koyanlar bunlar putperestin başlangıcı reisi kendileridir putperestlik orada başlanmaktadır, feverân,  Firavunluk da orada başlamaktadır. Kimsenin Yüce İslam’da ve bütün peygamberlerin getirdiği yüce değerlerin hepsinde kulluk Allah’adır, çağırı Allah’adır. Peygamberi peygamber olarak tanıyacaksın, Allah’ı Allah olarak tanıyacaksın, Kur’an’ı Allah’ın Kitâb’ı Allah’ın kânûnlarını Allah’ın kânûnları olarak tanıyacaksın. Beşeri beşer olarak tanıyacaksın. Tilkiye aslan denir mi? Bakıyorsunuz adam, sineğe “Şahin” diyor bilmiyor gerçeği bilmiyor. Gel kardeşim hayat veren nurun dersleri Kur’an-ı Kerim’in, İslam’ın kendine gel İslam’ı kendi kaynağından meşrebinden Abu hayat ölümsüz hayata seni hazırlayan onun abu hayat suyundan iç. Kalbine içir, ruhuna içir Kur’an’ın bütün mânâsıyla kalbini, beynini parlat aydınlat. Pişman ebedî pişman olmazsın ki Kur’an’sızlık Allah’ı tanımamak ebedî pişmanlıktır. Muhammed’i tanımamak Muhammedî şeriat-ı tanımamak ebedî pişmanlıktır. İster inan ister inanma! Bizim kimseye zorlama diye bir yetkimiz yoktur tebliğ hakkımız vardır. Çünkü tebliği Allah bize emretmiştir. Bütün doğrular İslam’da, şanlı Kur’an’da, Muhammedî şeriattadır bütün doğrular, yanlışlar insanoğlundadır.

Dakika 25:00

İnsanoğlu yanlış yapar ama Allah Peygamber yanlış yapmaz. Kur’an-ı Kerim, sünnet, icmâ yanlış yapmaz. Ama onu yanlış anlayanlar işte o zaman yanlışı onlar yapar. Yanlış anlayan ne yapar? Yanlış aktarır. Yanlışlık orada başlar.

Cenab-ı Hak İsrâ Sûresi’nin 15’inci âyetinde de: (وَمَا كُنَّا مُعَذِّب۪ينَ حَتّٰى نَبْعَثَ رَسُولًا) “Biz bir peygamber göndermedikçe kimseye azâb edecek değiliz.” Niçin peygamberden sonra Allah azâb ediyor? Allah önce uyarıyor, uyarıyor sen uyanmak istemiyorsun peygamberin getirdiklerini kabul etmiyorsun hattâ peygamberliği kabul etmiyorsun. Getirdiği ilkeleri kabul etmiyorsun veyahut da peygamberin hele de son Peygamber Hz. Muhammed’in bütün çağların Peygamber’ini çağ dışı kabul ediyorsun. Kendi çağdışı beynindeki karanlığı aynada kendini görüyorsun ama başkalarına mâl ediyorsun o çağ dışılık senin beynindeki karanlığın içinde o cehâlette. Küfrün karanlığından çık İslam seni kurtarmaya geldi. Şirkin karanlığından çık nifâkın, zulmün, dayatmanın karanlığından çık vahyi ilâhînin aydınlığına gel vahyin nuruna gel. Kur’an-ı Kerim tamamen nuru ilâhîdir nurdur Kur’an. İslam nurdur, İslam rahmettir bütün güzellikler evrensel ne güzellik varsa hepsi İslam’dadır. Çünkü sen İslam’ı tanımamışsın tanı, tanıyanlar şanslı kimselerdir. Hep beraber tanımaya çalışalım birbirimize acı-tatlı gerçekleri söyleyelim. Rabbim Zât’ını, tecellîsini, peygamberini, âyetini, delillerini, haberlerini, uyarılarını inkâr etmek tekzip etmek nedir; Küfürdür. Allah’ın Zât’ını birileri Zât’ını inkâr ediyor, birileri O’nun tecellîsini inkâr ediyor, birileri O’nun peygamberini inkâr ediyor, birileri O’nun âyetlerini inkâr ediyor veyahut herhangi bir âyetini, birileri O’nun ortaya koyduğu delillerini inkâr ediyor, birileri Muhammed’in Allah’tan getirdiği haberleri inkâr ediyor ki İslam’ın haberleridir ilâhîdir. Birileri Allah’ın uyarılarını inkâr ediyor birileri ne yapıyor; Yüce değerlerden Kur’an-ı Kerim’in, İslam’ın ortaya koyduğu yüce değerlerden birini inkâr ediyor. Nedir bu? Tekzip etmek inkâr etmek bunlar küfürdür. İnkârın, tekzibin olduğu yerde îmân olmaz. Bir defa işe buradan başlayalım.

Ateistler meselâ Allah’ı inkâr ederler onun için ateisttirler. Peki, bunlar Allah’ı inkâr etmişler ne yapmışlar? Dinsizliğin îmânına saplanmışlar. Yani gerçek îmândan, gerçek dinlen kaçarken dinsizlik dinine yakalanmışlar. Îmândan kaçarken küfre yakalanmışlar. Allah’ı inkâr etmekle ateist olmakla Allah inkâr edilmez veya şimdi Güneş’e sen yok diye bağırsan güneş vardır. Allah’a yok diyenler ebediyyû’l-ebed kendi kazanımlarını^, kazanacaklarını yok etmişlerdir Allah’ım azâbına çarpılmışlardır. İslam dini bunları da kurtarmaya geldi.

Dakika 30:15

Ateistler Allah’ı inkâr edenler, bir de “deistler” var, deistler kim? Allah’ı bunlar bir olarak kabul ediyor deistler. Yalnız bakın şurada “Allah işimize karışmaz” diyorlar nübüvveti inkâr ediyorlar peygamberliği, Kitâb’ı inkâr ediyorlar ve falan nimeti Allah vermedi diyorlar. Bunlar da deistlerdir bu da önceki gibi küfürdür Allah’ı inkârdır. Çünkü peygamberi Allah gönderir Allah’ın elçisini kabul etmemek Allah’ı inkârdır, Allah’ın gönderdiği Kitâb’ı kurduğu düzeni kabul etmemek Allah’ı inkârdır, deistlerin de durumu küfürdür. Yüce İslam bunları da kurtarmaya geldi. Deistler bakın, Allah’ı tanıyorlar ama emirlerini, kânûnlarını tanımıyorlar. İblîs Allah’ın hiç inkâr etmedi ama Allah’ın emirlerine karşı koydu. İblîsin durumundan daha kötü ortada tehlikeler var iblîs, ebedî melûn, merdût ve racimdir. Niçin? Allah’ın emrine karşı geldi hilâfeti ilâhî kânûnları kabul etmedi. Kendisi açık ilâhî emir varken içtihatta bulundu açık emir varken ve Allah’a karşı bulundu. Yani Allah’ın emrini aramak için değil, sırf Allah’u Teâlâ’nın emrini yapmak için içtihatta bulundu. Müçtehitlerimiz niçin içtihâd ederler? Bilinenden bilmeyene terakkî ederler Allah’u Teâlâ’nın emirlerini bir, bir uygulamak için yaparlar. İblîsin içtihâdı ile bugünkü dünya da Yüce Allah’ın ortaya koyduğu değerleri kabul etmeyenler Allah’a inanmış, emirlerini kabul etmiyor. Bu İblîs kadar tehlikeli ve daha da tehlikelidir. Siz zannetmeyin ki siz iblîs sadece vesvese verir. Ama öbür iblîsler ne yapar? Açıktan bir öğrenciyi çevresindeki bir insana açıkta onu ne yapar; sapıtır, aldatır, delâlete düşürür kendisi gibi yapar. İblîsin tehlikesinden insanoğlunun sapmış sapıkları ve sapıtanları daha tehlikelidir. Çünkü açıktan gelir sana bilim olmayanı bilim gösterir, küfrü îmân gösterir, cehâleti ilim irfân göstermeye çalışır. Aklını başına al! İşte sahte şeyhler, sahte ilâhîyatçılar, işte ruhbanlar, rahipler Îsâ’nın, Mûsâ’nın, Muhammed’in yolundan sapanlar, İncîl’in, Tevrât’ın yolundan sapanlar Kur’an’ın, Muhammed’in yolundan sapanlar insanları sapıtıyorlar. Kendileri sapmış tabii sapıtmaya çalışıyorlar. Ama dünyada öyle bir yüce gerçek var ki sapma sapıtma imkânı yoktur. Ne ile? Kur’an-ı Kerim’le Yüce İslam’ın gerçek hak olan aslî ilimleriyle ve asıldan fere giren o terakkî gerçek müçtehitlerimizin, müfessirlerimizin, muhaddislerimizin fâkihlerimizin ve diğer bütün âlimlerimizin Kur’an ile hareket eden ilmi hareketleri ile birlikte olursan… Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâat ekolünde mezara kadar öğrenci olmaya çalış, bu hayat veren nurun derslerini kaçırma. Ki bu sadece bir yerde dünyanın bir yerinde beş yerinde değil İslâmî ilimler dosdoğru okutulan ilimler her yerde böyledir, her güzel anlatım böyledir.

Dakika: 35:20

Bütün doğruyu anlatanların hepsi hayat veren nurun derslerindir. Hocalar değişik olabilir ama hak ilmi öğreten hocaların, âlimlerin, bilim adamlarının dersleri hayat veren nurun derslerdir. Biz dünyada kimseye demiyoruz ki gerçek sadece bizim yanımızda. Hayır, Kur’an-ı Kerim’i doğru bilen Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâat yolundaki bütün âlimler yeryüzünün her yerinde bu çalışmaları yapan doğru tebliğ eden bütün âlimlerimizin dersi hayat veren nurun dersleridir. Biz ruhu millî bir bütünüz, ben diyenlerden değiliz biz diyenlerdeniz. Biz, biz ancak Allah’a kulluk ederiz. Biz, biz ruhu millî ile biz ancak Allah’a kulluk ederiz. (اِيَّاكَ نَعْبُدُ) bunu doğru okuyalım! (وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُۜ) “Ancak biz Allah’tan yardım dileriz” Avni muavenetin tamamını Allah’tan isteriz. Sebepleri de o yaratır sebepler O’nun irâdesine bağlıdır.

İşte kıymetli dostlarımız, Ateistler deistler bir de “Teizm”” bulunmaktadır. Bunlara dikkat etmek lâzım, dünyada değişik çeşitli felsefeler bulunmaktadır. Bu felsefeler herkesin kendine göre bir akıl yürütmesi ile ortaya çıkmıştır. Aklın sahası ama bakıyorsunuz bir konuda bir mütefekkir bir türlü düşünürken öbürü başka türlü düşünüyor. Kur’an-ı Kerim’in ortaya koyduğu değerler ise kesin hak ve gerçektir şöyle-böyle düşünme değil gerçeklerin hak ve hakîkatin bütün temel ve katmanları ortaya konmuştur. Yine fikir yürüttün ama Kur’an-ı Kerim’le hareket edin, Hz. Muhammed ile hareket edin, İslâmî vahyin değerleri ile hareket edin, aklıselimi iyi kullanın vahyi ilâhî ile aklı birleştirin. Akıl, Allah’ın emrindedir akıl her şey değildir Allah’ın emrinde çalışırsa, vahyin emrinde çalışırsa o zaman akıl aklıselim olarak görev yapar. Aklı şehvetin emrine, iblîsin emrine, inkârın, küfrün emrine akıl geçerse bu gün inkârcıda da akıl var ama bu akıl nerede? Vahyin emrinde değil, inkârın emrinde. Kimisinde şirkin emrinde, kimisi küfrün emrinde… İblîs kalbinin merkezine saltanatını kurmuş, payitahtını kurmuş iblîsin emrinde akıl bakın olursa o zaman bu akıl mıdır? Akıl akıllığını kaybetmiş, esârete düşmüş. Allah’ın emrinde olanlar ebedî hür olanlardır. Aklını, ruhunu, irâdeni her şeyini Allah’ın irâdesine bağla. Hürriyetin kefili Allah’tır çünkü tek hür olan Vâcibü’l Vücûd olan Allah’tır ki hürriyetin kefili de de O’dur. Allah’tan başka kim hürdür? Allah’ın hürriyet verdiği O’nun kânûnlarının uyguladığı ortamda hürriyet vardır. Yoksa birinin emrine girdin kul kulun emrine girmiş bir de adâlet yok zulüm var, hukûk yok hukûkun üstünlüğü yok birilerinin dayatması zorlaması var. Bu hürriyet midir?

Dakika 40:10

Hürriyetini bir defa ne olduğunu daha bugünkü dünya doğru keşfetmiş midir? Hürriyet, îmânın istiklâlidir Allah’a giden hürriyet yolu bizzat hürriyetin kendisi İslam’dır. Bu Allah’tan hür olarak ortaya konmuş bir ilâhî hür olan bir ilâhî kurumdur ve Allah’a giden hürriyet yoludur.

Efendiler!

Yüce İslam’ı vicdanlara mahkûm etmekle, camilerin içine mahkûm etmekle yani siz insanlığı esârete sevk edeceğinizi mi zannediyorsunuz? Hakîkî Müslüman dünyada en hür olan insandır. Yalnız İslam kelimesini bir defa iyi keşfetmemiz gerekiyor, İslam ebedî ve ezelî yüce değerlerin tamamen evrensel tecellîsidir. Yüce Allah’ın en büyük âlemlere rahmet tecellîsi Yüce İslam’dır bunun içeriğini ise ebedî rahmetlerle dolup taşmaktadır. Bütün insanları kucaklamaktadır, yerlerin göklerin tamamını kucaklamaktadır. İslam’ı bir defa daha doğru keşfettik mi buna bakalım. Hazreti Muhammed doğru mu anlattı? Hiç hatâsız anlattı ve uyguladı. Ashâb-ı Güzin de bunu iyi uyguladı, müçtehitlerimiz Ehl-i Sünnet âlimlerimizde iyi anladı. Ama anlattıkları kimseler doğru anladın mı? Veya anlamak için bir çaba sarf etti mi? Tabii çaba sarf edenler var bu yol sapasağlam Ehl-i Sünnet yolunda giden bir dünyada sapasağlam giden bir grup. Ama Ehl-i Bid’at yollarına satmış cehâletini İslam diye göstermeye kalkmış serseriler ordusu da var. Bunlara dikkat edelim! İslam’ı İslam’dan öğrenirsek hayat veren nurun derslerinde başarılı oluruz. (تَنْز۪يلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ) Yüce Kur’an âlemlerin Rabbisi Allah’tan indirilmiş bir kitaptır son kitap olduğu için geçmişin şahitliği Kur’an’dadır. Geleceğin delilleri Kur’an-ı Kerim’dedir. Bugün Kur’an’ın tasdikinden geçmeyen hiçbir şey geçerli değildir. Kur’an’ın sünnetin yani Muhammed’in Aleyhissalâtu Vesselâm ve Kur’an-ı Kerim’in tasdikinden geçecektir. Çünkü Allah Kur’an-ı Kerim ile geçmişi yenilenmiştir, geçmişin şahitliğini de Kur’an-ı Kerim’e delillerle, âyetlerle ne yapmıştır; ortaya koymuştur. Bunun için bütün peygamberleri bir bütün zincirin halkası olarak bütün ilâhî kitapları o peygamberlerin o zincirdeki halkanın işte o peygamberin elindeki kitaplar olarak bu zincirin en başındaki başlangıç zinciri Âdem Aleyhisselâm. Ondan sonra bu zincire öbür peygamberler en son en büyük zincirin halkası nedir? Evrensel Peygamber Hz Muhammed’dir, en büyük kitapta Kur’an-ı Kerim’dir. Bu zinciri koparmaya kimsenin gücü yetmez koparamaz ancak kendisi kopmuştur o zincirden. Kim? Peygamberler arasında ayrım yapanlar, Kur’an-ı Kerim’i kabul etmeyenler, Muhammed’in peygamberliğini kabul etmeyen, Îsâ’ya iftira edenler, Mûsâ’ya iftira, gerçek ilâhî kitapların yerine ve kendi yazdığı bozduklarını onun yerine koyanlar bunlar peygambere iftira eden Allah’a iftira eden kendini bozan insanlardır. Kendilerini koparmışlardır Hakk’ın zincirinden, oradan kopan doğru cehenneme düşer oraya sıkı sarıl.

Dakika 45:20

Sen kimi kimden koparıyorsun? Peygamberler zinciri Allah’u Teâlâ’nın ortaya koyduğu hakîkatin bizzat kendisidir bunu koparmaya kimsenin gücü yetmez. Yalnız İslam’da binde bir şey vardır kendi hevâna göre hareket edemezsin. Allah’tan gelenleri doğru anlamaya çalışacağız hepimizin görevi bu doğru anlamak, doğru anlatmaktır. Bütün peygamberler bizimdir Amentümüzün içindedir, bütün ilâhî kitaplar bizimdir Amentümüzün içindedir. Ancak Kur’an-ı Kerim ne yapar; Geçmişin şahitleri yaparak himâyesinde tutar. Geçmişte ne doğruydu Kur’an-ı Kerim bunu korumasına almış. Ne yanlıştı kimler ne yaptı Kur’an-ı Kerim bunları kendi bünyesinde ne yapıyor; dünyayı uyarıyor. Geçmişte şu doğruydu şöyle yanlış yaptılar diye Kur’an-ı Kerim geçmişi hem himâyesinde koruyor, hem de yanlışları haber veriyor, doğruları da himâye ediyor. Onun için Kur’an-ı Kerim “Mü’min, Müheymin, Musaddiktir.” Geçmişin doğrularını tasdik eder ve doğruları himâye eder ve korur bünyesinde… Îsâ’yı sen koruyamazsın Kur’an-ı Kerim Îsâ Aleyhisselâm’ı senden iyi koruyor, Mûsâ’yı senden iyi koruyor, gerçek Tevrât’ı ve İncîl’i Kur’an-ı Kerim senden iyi koruyor iyi biliyor. Niye? Kur’an-ı Kerim Allah’ın ilmi, senin-benim ilmin değil Allah’ın ilmi… Her şeyin doğrusunu öğrenmek istiyorsan şu şahısları dinlemekten kendini biraz uzak tut Kur’an’ı, Allah’ı dinle, Peygamberi dinle, Kur’an-ı Kerim’i iyi anla iyi keşfet. Ondan sonra gerçekleri iyice anlayınca kimi dinlersen dinle o zaman yol serbest. Ama önce işi kendini garantiye al. Sağlam temeller üzerinde yapılmayan binalar hep uçmuştur binada içindekilerle helâk olmuştur. Sağlam bina İslam’ın kendi binasıdır, Kur’an-ı Kerim’in kendisidir. Kur’an-ı Kerim’in Allah’ın elinde bir ucu bize uzatılmıştır sıkı sarıl.

Ahkâf Sûresi’nin 8’inci Âyetinde bakın Peygamber Efendimiz kendiliğinden hiçbir şey yapmamış, yapamaz. Hiçbir şey uydurmamış uyduramaz. Şâyet diyor bakın ne diyor Cenab-ı Hak peygamberine şöyle de diyor: “Uydurmuşsam beni Allah’tan kimse kurtaramaz” Peygamber Kitâb’a azıcık zerre kadar bir şey katsa veya eksiltse Allah’tan onu kim kurtarabilir? Kimse kurtaramaz. İşte Kur’an-ı Kerim bakın, bir peygambere dahi ne diyor; “Eğer sen bu Kur’an-ı Kerim’i istediğin gibi bozmaya ilâve etmeye, eksiltmeye kalksaydın dosdoğru onu anlatmasaydın senin kalp damarlarını koparırdık” diyor. Kur’an-ı Kerim’e Hz. Muhammed iyi sarıldı, iyi bağlandı, iyi tebliğ ettiği için bakın dünyada tâğutî güçlere karşı, bâtıla karşı hakkı egemen kılmıştır Cenab-ı Hak.

Dakika 50:00

On dört asır dünyaya hak ve hakîkati tebliğ etmiştir insanlığa her doğruyu İslam öğretmiştir on dört asır içinde bilimsel çalışmalar ondan sonra anlaşılmıştır. Eğer İslam’a karışı konmasaydı dünyadaki şer güçler birleşip de İslam’ı yok etmeye çalışan şer güçler bunu yapmasalardı bu dünya şimdiye kadar cennet gibi olurdu. Müslümanlarda görevini iyi yapanlar hâriç diğerleri de iyi yapsalardı daha güzel olurdu. Müslüman görevini iyi yapmazsa bu İslam’ın suçu değil, görevini yapmayanların suçudur. Bugünkü şu asırda yerde sürünen birisi varsa bu Kur’an-ı Kerim’i iyi anlamadığından, anlatmadığındandır, yaşamadığındır. Kalbiyle Kur’an’a sarılmadığındandır bütün sürünmenin aslında bu vardır. İzzetler zillete niye dönüştü? Başkalarını taklit bâtılı takdire başladı, hakkı bıraktı, hakîkati bıraktı, Allah’ı Peygamber’i bıraktı, Kur’an-ı Kerim’i bıraktı birilerini taklide başladı. Tamam, sürünürsün kimi taklit ediyorsan onun uşağı oldun işte şimdi sürünüyorsun. Allah seni ve bütün insanlığı da İslam ile kurtarmaya geldi. İslam evrensel barış ve kardeşlik bilim ilimin, irfânın tâ kendisi, benim dediklerimden çok yüce, Yüce İslam.

Yunus Sûresi’nin 38’inci âyetinde de Cenab-ı Hak dünyaya bak meydan okuyor, diyor ki; Kur’an-ı Kerim dünyaya on dört asırdan beri meydan okudu ebediyyâta kadar meydan okuyacaktır. “Benzer bir sûre getirin” Kur’an’ın benzeri bir sûreyi getirin “Yapamadınız ebedî yapamayacaksınız, getiremediniz ebedî getiremeyeceksiniz.” Kim diyor bunu? Yüce Allah söylüyor Kur’an-ı Kerim söylüyor Celle Celâlühü.

Kıymetli dostlarımız,

Batı filozoflarından bakın 200’den fazla Yüce İslam devlet kurmuş dünyada 200’den fazla bunu batı filozofları biliyor itiraf da ediyorlar. Ve cihânda büyük bir uyanmanın İslam ile başladığını da biliyorlar. İnkılaplar meydana geldiğini de biliyorlar ve bunları itiraftan da bakın kendilerini alı koyamadıkları hâlde bakın ne diyorlar biliyor musunuz? Bakın, Corci Zeydan bir kendi tarihinde şöyle diyor bak kendi nasıl aldanmış? Batılı bu gerçekleri görmüş batı filozofların filozofları çoğu bu gerçeği görmüş ama peşinden kendilerini aldatmışlar, Corci Zeydan da bunlardan biri. Bakın ne diyor: Muhammed kimseyi aldatmadı inancı tertemizdir Muhammed’in Muhammed inancında tamamen temizdir. Ama bakın kendi aldanmıştır diyor Muhammed’e kimseyi Muhammed aldatmadı ama kendi aldandı diyor. Şimdi burada Muhammed’e aldandı diyen zihniyetin kendisi ne kadar aldandığının farkında mısınız? Muhammed’in aldanma şansı bir defa yok. Neden? Peygamberler mâsumdur, Peygamberi ilâhlaştıran zihniyet bakın bir türlü peygamberlik müessesesini kabullenemiyor kabul edemiyor bu deizm ’dir işte.

Dakika 55:10

İşte deistler Peygamberi dinlemez Kitâb’ı Allah’tan gelen Kitâb’ı Kur’an’ı dinlemez. Ya? Kul birisinin ilâh olmasına çalışır, illa kulun biri ilâh olacak. İşte kıymetli dostlarım, kişi ya ateist ya deisttir bunların hiçbiri kişiyi kurtarmaz deistler de var dahaları da var. Natüristler var animistler var, var da var. Bunların hiçbirisi kişiyi kurtarmaz. (Lâ ilâhe illallah Muhammedurresulullah) Tevhîd işte Vücûd-u Bârî Tevhîd-i İlâhî ve Allah’ın ortaya koyduğu kânûnlar İslam’ın kendisidir. Bunları bütünü ile tasdik etmeyenin kimse sahte Müslümanlar da dâhil kimse kurtulamaz. Îmân, îmân olacak ki cennetin diploması nedir; Cennete girmek için bir diploma lâzım, dünya imtihanını kazanınca bir diploma, nedir o; Îmân ve Amel-i Sâlih’tir asgari de bu bunun içeriği İslam’ın tamamı. İçini doldurmadan tevhîd okuyanlar var tevhîdi ortadan bölenler var deistleri de cennete dolduranlar var. O senin yanlış inancın Kur’an-ı Kerim’i iyice anla! İslam’ı, Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâati iyi anlarsan doğru İslam anlayışı ki Hz. Muhammed’in ortaya koyduğu İslam anlayışı ki doğru olan Allah ona doğru anlatmıştır o da uygulamıştır ve insanlara tebliğ etmiştir. Onun için doğruları öğrenmeye çalışalım hep berâber. Deistler dinlemeyen, düşünmeyenler çevreci bakın bunlar bakın sadece çevrelerine bakarlar ve gerçeği bir türlü bulamamışlardır. Çünkü bunlarda fitnecilik vardır, fesatçılık vardır bunlar ihtilâlcilerdirler. Bu yanlışlardan birisi kişinin kalbine perde olduğu zaman gerçeği göremez. İşte Cenab-ı Hak bakın uyarıyor (A’râf Sûresi 179) (اُو۬لٰٓئِكَ كَالْاَنْعَامِ بَلْ هُمْ اَضَلُّۜ) Onlar diyor dört ayaklılar gibidirler o gerçekleri kabul etmeyenler dört ayaklılar gibidirler yol bakımından daha da sapıktırlar. İnsan iken daha da aşağı düşmüşler tenzili rütbe var ortada. Yani Allah’u Teâlâ’nın Peygamberi ve ortaya koyduğu bir defa Muhammedî şeriatın hiçbir emri inkâr edilemez. Amel’de hatân olabilir, Îmân’da hatâyı İslam kabul etmez bunu da böyle bil. Îmân kalbin tasdiki dilin ikrârıdır. Gerçeklerin tümünü, İslam’ın tümünü kalbin tasdik edecek dilin ikrâr edecek. Kalbin özürlü olması, ruhun özürlü olması bir defa bu nedir; İşte o özür küfür varsa, şirk varsa, nifâk varsa kalp hastalığı işte budur. Nifak hastalığı (ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌۙ) onların kalplerinde hastalık var. Küfür girmiş, şirk girmiş, nifâk girmişse orada zulüm varsa, fitne, fesat varsa, hakîkati inkâr varsa ve hakîkate karışı şüpheler varsa, hakîkate karşı öfke varsa kibir, gurur varsa o perdedir gerçekleri görmez. İşte (خَتَمَ اللّهُ عَلَى قُلُوبِهمْ) “Allah onların kalplerini mühürledi (وَعَلَى سَمْعِهِمْ) kulaklarını mühürledi (وَعَلَى أَبْصَارِهِمْ غِشَاوَةٌ) gözlerine de perdeyi çekti. Gözlerinin üzeri perdeli kalp kulak mühürlü… Kim çekti bunları? Kul kazandı kazancını Allah onların kalbine mühür olarak bastı. Sen onu kazandın, herkesin kazancının karşılığı var, herkese çalışmak var. Sen çalışmışsın ama küfrü kazanmışsın, öbürü de çalışmış îmân ve Amel-i Sâlih kazanmış.

Dakika 1:00:45

İşte kazançlar çalışmaları farklı, karşılığı da farklı. Cennet bakın cennet amelleri farklı, cehennem amelleri farklı. Sen cehennem ameli işleyip de cennete gidebilir misin? Cennet ameli işleyip de cehennem gidebilir misin? Hayır. Cennet ameli cennete, cehennem ameli cehenneme götürür. Bizden söylemesi hedefimiz de herkesin kurtulması var hiç kimseyi hedefimize biz düşman olarak almadık. Herkesi dost ve Allah’ın kulları olarak aldık ama bize dost olmayanlar var o başka. İslam herkesin dostu, Müslüman herkesin dostudur ama Müslümanlara dost olmayanları Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de hatırlatıyor bunlar size dost değil diyor. Dost olmayana sen gidip de ayı ile bir çuvala girebilir misin? Allah sana göstermiş adamın vaziyeti de belli çifte standart bir kaç türlü sana standart uyguluyor. Kur’an-ı Kerim’i iyi tanı iyi iyi anla! Bu insanlığın kârine. Eğer sen insanlığın hayrına çalışmak istiyorsan milli güvenliğin dünyada egemen olmasını huzurun, güvenin, barışın, adâletin egemen olmasını istiyorsa Kur’an-ı Kerim seni uyarıyor uyan uyan! Kuduz köpekler ile yatağa yatarsan sen de kudurursun aklını başına al! Yaratıcının yeni bir yaratması ile imdadına yetişmezse nefis yerle bir olur.

Ey âciz, ey gâfil olan insanoğlu! Allah’u Teâlâ hayatı sürekli yeniliyor bir nefes alınca öteki nefese müsaade ediyor hayat yenileniyor ırmaktan suyun aktığı gibi sürekli akıyor hayat sürekli yenileniyor. Eğer yaratıcının yeni bir yaratması ile imdadına yetişmezse nefis yerle bir olur yok olursun yok olmakla kalmazsın yanlış yolda ölünce bunun ebedî pişmanlığını ve azâbını çekersin. Allah latiftir lütufkâr son derece lütufkârdır.  Murâdına erdirecek olan el-Latif olan Allah’tır. Murâdına ermek istiyor musun? Latif olan Allah’ı tanı.  Murâdına erdiren incelik, letâfet, incelik en ince en gizli işleri bütün inceliği ile kolayca bilendir Yüce Allah lutfu ihsân da bulunandır. Yerde, gökte bütün nimetler O’nun ruh bizdeki ruhun kalbin ve ruhun kuvvetleri ne varsa hepsi O verdi. Bak, şimdi konuşuyoruz, dinliyoruz. Bunları kim verdi? O verdi O’nu tanıyalım.

Dakika 1:05:00

Bütün göğüslerin hakîkatini de bilir, ruhların bütün sırlarını bilir, kalplerin sırlarını bilir. (وَهُوَ اللَّط۪يفُ الْخَب۪يرُ۟) O Latif’tir Habir’dir. Ruh Rabbinin işlerindendir. (قُلِ الرُّوحُ مِنْ أَمْرِ رَبِّي) “Zelül” “zil” mastarından boyun eğmek “zelil” “zil” mastarından hor ve hakir demektir. Bakın, kelimelere dikkat et! “Zelül” “zil” mastarından, zelil” “zil” mastarından bak ayrı ayrı anlam taşıyor.  “Zelül” “zil” mastarından boyun eğmek, zelil” “zil” mastarından hor ve hakir demektir. Kimse izzet varken niye zillete düşüyorsun ki? Zillete düşmek yüce değerlerden mahrum kalmak ile başlar. Bu Cenab-ı Hak ne diyor bakın:  Hayvanları insanların emrine vermiş Cenab-ı Hak “Yasin 72’nci âyet”. “Bu hayvanları onların emrine âmâde kıldık” diyor. Örnek verelim; Bir deveyi bir çocuk önünden çeker deve o çocuğun peşine doğru gider, sırtına yükler vurursun niye vuruyorsun demez. Kasabın önüne yatırırsın niye yatırıyorsun demez. Sütünü verir, etini verir, canını verir kasabın önüne yatar. Yüce nimetleri Allah insanoğluna böyle takdim etmiştir. İnsanoğlu kadar nankör insanoğlu kadar değerli kimse yoktur. En alçağı da insandır, en şereflisi de insandır. Kimdir o en şerefli? Allah’u Teâlâ’yı tanıyan emrine girendir. Bunca nimetleri vereni tanımayan, birilerinin emrinde hareket eden, yaratanı tanımayan, yaratılmışlara kulluk eden başkalarını Rab edinenler kim bunlar? Zillete düşenler işte haysiyetini şerefini kaybetmişler. Yazık bunlara Cenab-ı Hak izzet vermek, yükseğe çıkarmak için İslam dini bunlar içinde kurtarıcı olarak geldi.

Zâriyât Sûresi’nin 22’nci âyetinde: “Rızkınız semâdadır” Görüyorsunuz her şey Cenab-ı Hakk’ın yaratmasıyla, inzâl etmesi ile ortaya çıkıyor. “Rızkınız semâdadır” bunlardan senin gördüğün yağmurlar yağar göremediğin neler var. Her şey Allah’ın inzâli ve yaratması ile ortaya çıkıyor. “Demiri bile indirdik” diyor dikkat et! Sonra nereden nereye indirdiğine bir bak! Şu fezanın içinde bütün gezegenlere şöyle bir bak, o galaksilere bir bak, bunları kim bu düzeni kim kurdu? Güneş kendiliğinden mi gitti de orada o bir ateş küresi orada hareket ediyor. Kendiliğinden oraya Ay, Güneş, gezegenler, galaksiler, okyanuslar yeryüzünde bu küre-i arz kendiliğinden olacak şey midir? Yüce Allah Vâcibü’l Vücûd’dur, Vücûdu İlâhî- Tevhîd-i İlâhî vâcib varlıktır. Lizâtihi, bizâtihi mevcuttur. Çünkü öbürlerinin yaratılmış oldukları ortadadır yaratılmış olan bir şey yaratmayacağını göre Allah’ın varlığı mahlûktan önce açıkça kendini gösteriyor.

Dakika 1:10:00

“Yeryüzüne yayılın, keşfedin”. Cenab-ı Hak ne diyor: “Yeryüzüne yayılın, keşfedin coğrafya ilmini, cihâdı, ticareti, ziraatı, sanayi gibi her dalda ilerleyin keşfedin, kazanımlar elde edin. Dinin, faziletin yayılmasına çalışın. (إِنَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُّحِيطٌ) “O her şeyi kuşatandır”. Kim? Yüce Allah, ilmiyle kuşatmıştır, kudretiyle kuşatmıştır, rahmetiyle kuşatmıştır, azâbıyla Celâliyetiyle de kuşatmıştır herkes kuşatma altındadır. “Yeryüzünde gezin de günahkârların sonu ne oldu görün.” (Neml Sûresi 69, Ankebut 20). “İlk baştan nasıl yaratmış bir bakın” “yeryüzünde dolaşın öncekilerin akıbetlerini görün” çoğu müşrik idi helâk oldular sizde helâk olmayın diye Yüce Allah uyarıyor. “Yoldan ezayı kaldırmak bile İslam’da îmânın şubelerinden kabul edilmiş. Ve yoldan bir ezayı kaldırana bir kırat sevap verilir,  o da “Uhud Dağından” büyüktür” diyor. Bakın, çevreyi bozmak değil korumak. Şu hadise bakın, ne diyor: Yoldan bir yoldan bir ezayı yani yola zarar veren bir şeyi oradan kaldırmak bir kırat sevaptır aynı zamanda îmânın şubelerinden bir şubedir “Uhud Dağından” büyük sevap verilir. Yola bir taş düşmüş aldın yola zarar vermesin, diken düşmüş aldın ve yolu kirletecek bir şey onu ortadan temizledin işte bunlar birer ezadır. Yollara tükürme, sümkürme, kirletme tertemiz tut her tarafı için dışın evin barkın çevren her taraf tertemiz olsun. İslam temizdir temizi sever.

İşte Buhârî’nin Müslüm’ün rivâyet ettiği bu hadis-i şerifte bakın bir ezayı dahi ortadan kaldırana Cenab-ı Hak mükâfat veriyor. Temelinde îmân olarak Allah için yapılan her iş böyledir asgarisi böyle olursa ekseri kazanacağın sevapları bir düşün. “Nerede olursanız olun sizi bir araya toplar hayırda yarışın” Yüce Allah sizi bir araya getirecek. Öyle ise hayırda yarışın ki o toplanma gününe hazırlık yapın. “Allah’ın indirdiği ile hükmedin.” (Mâide Sûresi 48) (فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ) “İlâ Âhiri’l Âyeh” (لَيْسَ كَمِثْلِه۪ شَيْءٌۚ) “Onun benzeri hiçbir şey yoktur. Allah’ı iyi tanı Allah’ın benzeri yok şeriki, naziri, dengi yok yarattıklarına benzemez. İki günde yedi kat gökleri iki günde yarattı ve her göğe görevini vahyetti. “Yakın semâyı kandillerle donattık, koruduk” diyor Cenabı Hak. Fussilet Sûresi 12’nci âyeti ve 54’üncü âyetine bakıver. “Onlar şüphe içindeler. (أَلَا إِنَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُّحِيطٌ)

Dakika 1:15:00

Dikkat edin! Allah her şeyi kuşatmıştır ilmi ile kuşatmıştır ve kudretiyle kuşatmıştır. Yeri, göğü altı günde yarattı, nicelik ve niteliğini nasıl yarattığını kendi biliyor. Biz onun her türlü yaratmaya Kâdir olduğuna îmân ediyoruz şeksiz ve şüphesiz. Yerde, gökte Allah birdir, tektir mutlak yücelik yükseklik Allah’ındır. Allah gökte diyenlere de burada cevap veriliyor yerde gökte Allah tektir. Şimdi kimisi gökte diyor, kimisi işte şöyle Allah’u Teâlâ’nın göklere de yere de ihtiyacı yok Şânı yüce, zamandan, mekândan münezzeh. Çünkü Allah ezelde bu ezeli nasıl kuşattı ise ebedi öyle kuşatmış, gökleri nasıl kuşattıysa yeri kuşatmış O’nun Şânı, kudreti yüce. Onun için ezelde nasıl birse ebette bir, göklerde nasıl birse yerde bir. Allah’u Teâlâ’yı Münezzeh olarak Sübbuh ve Kuddüs olarak tanı. Allah’a mekân tayin etme mekânlar yokken O vardı mekânları O sonradan yarattı. Zamana da Allah’ın ihtiyacı yok zaman insanlar için ortaya konmuştur. “Yerde, gökte Allah birdir” En’âm Sûresi 3’üncü âyet. “Mutlak yücelik, yükseklik Allah’ındır.” Allah gökte diyenlere burada cevap var. Semâda da rızkınız vardır ve size vaat edilenler vardır. Uçun, uçaklar yapın yükselin. Gözlerini yalnız alçaklığa, aşağılığa dikip yüzüstü sürülenler vardır böyle olmayın onları kaldırın sürünmekten onlara kurtarın. Yaratanın birliğine, hükümlerine îmân et onun yolu maddî manevî doğru ve geniştir o yolda edebinle ve adâletle yürü. İlmin başı Kur’an-ı Kerim’in âyetleridir tekvînî âyetleri, delilleri de incele. En yakın elçiler kulakların bir elçidir, gözlerin elçidir, akıl ve vicdanın kalbin bir elçidir. Yakından uzaktan haber getirirler sana göz şöyle bakar bakın neler neleri görür; Hakk’ı görür. Kulaklar duyar, kalbin neleri anlar, akıl yürütürsün bak bunlar sana elçi olarak verilmiş haber getiriyorlar. Hakk’ı sana anlatıyorlar, Hak’tan haber getiriyorlar. Kur’an-ı Kerim’in âyetlerinden sana mânâyı anlayıp şırıl şırıl kalbine döküp nefsi kuşatıyorlar ve kâinattan kevnî âyetlerden de haber getiriyorlar. Rabbine güven ey insanoğlu, Rabbine güven. (عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ) (حَسْبِيَ اللّٰهُۘ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ) “Allahümmecalnâ minessadıkın” Bizi Allah sâdıklardan eylesin. İnandım deyip de inkâr edenlerden kendini yalanlayanlardan eylemesin. Şirkten, küfürden, nifâktan, kötü ahlâktan uzak eylesin.

Dakika 1:20:00

Rabbine güven, sığın Allah’a teslim ol, Allah’a tevekkül et. Bakın, kuşlar, uçaklar, melekler hepsi Rahmân’ın elinde askerleridir. Dikkat et! Göklerde ne varsa, fezada ezelî ebedî ne varsa bildiğin-bilemediğin, gördüğün-göremediğin, aklın ulaştığı-ulaşamadığı neler varsa bunlar hepsi Rahmân’ın kudret elindedir. Kuşlar, uçaklar meleklerde Allah’ın Rahmân’ın kudret elindedir. Hamd eyle (‘’Velhamdülillahi Rabbil-âlemin) Gerçek Allah’a hamd etmek, gerçek îmân etmek, gerçek Amel-i Sâlih işlemek ve Allah’ın emrinde hizmet yarısında olmak. İslam’a hizmet etmek, Kur’an-ı Kerim’e hizmet etmek, insanlığın hayrına çalışmak. İnsanların en efendisi, en hayırlısı kimdir? İnsanlığa faydalı olandır. En büyük fayda da İslam ve Kur’an-ı Kerim olduğuna göre bakın, hizmet yarışında olalım en hayırlı insan olmaya çalışalım. Kim söylüyor bunu? Hz. Muhammed söylüyor Aleyhisselâtu Vesselâm. “İnsanların en hayırlısı onlara hayırlı olan hayırlı hizmetlerde bulunanlardır.” Unutmayalım!

İşte kıymetli dostlarımız, sizlere bazı Mülk Sûresi’nden keşif notları verdim. Şimdi de yine Mülk Sûresi’nden sizlere şanlı âyetlerin öz anlamları ile dersimizi sürdürelim. Cenab-ı Hak şanlı Kur’an’ı en doğru anlayan, en doğru anlatan bu hayat veren nurun derslerinden en iyi diplomayı alıp ölümsüz hayatı kazanan kullarından eylesin. Çırpıntımız, gayemiz budur. Benim olsun başkasının olmasanız, ben bileyim başkası ne olursa olsun bu vicdansızlıktır bunu yapamayız. Birbirimize faydalı olalım. En büyük nimet lütuf ilâhî, lütfu ilâhî kurtuluş ve kurtarıcı İslam’dır, Kur’an-ı Kerim’dir ve Hz Muhammed’in işte Nur-i Muhammedî olan şeriatı Muhammedîyedir. Allah’ın ilkeleri Celle Celâlühü.

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

 

هُوَ الَّذ۪ي جَعَلَ لَكُمُ الْاَرْضَ ذَلُولاً فَامْشُوا ف۪ي مَنَاكِبِهَا وَكُلُوا مِنْ رِزْقِه۪ۜ وَاِلَيْهِ النُّشُورُ ﴿١٥﴾

ءَاَمِنْتُمْ مَنْ فِي السَّمَٓاءِ اَنْ يَخْسِفَ بِكُمُ الْاَرْضَ فَاِذَا هِيَ تَمُورُۙ ﴿١٦﴾

اَمْ اَمِنْتُمْ مَنْ فِي السَّمَٓاءِ اَنْ يُرْسِلَ عَلَيْكُمْ حَاصِباًۜ فَسَتَعْلَمُونَ كَيْفَ نَذ۪يرِ﴿١٧﴾

وَلَقَدْ كَذَّبَ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَكَيْفَ كَانَ نَك۪يرِ﴿١٨﴾

  اَوَلَمْ يَرَوْا اِلَى الطَّيْرِ فَوْقَهُمْ صَٓافَّاتٍ وَيَقْبِضْنَۜ مَا يُمْسِكُهُنَّ اِلَّا الرَّحْمٰنُۜ اِنَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ بَص۪يرٌ﴿١٩﴾

  اَمَّنْ هٰذَا الَّذ۪ي هُوَ جُنْدٌ لَكُمْ يَنْصُرُكُمْ مِنْ دُونِ الرَّحْمٰنِۜ اِنِ الْكَافِرُونَ اِلَّا ف۪ي غُرُورٍۚ﴿٢٠﴾

  اَمَّنْ هٰذَا الَّذ۪ي يَرْزُقُكُمْ اِنْ اَمْسَكَ رِزْقَهُۚ بَلْ لَجُّوا ف۪ي عُتُوٍّ وَنُفُورٍ ﴿٢١﴾

اَفَمَنْ يَمْش۪ي مُكِباًّ عَلٰى وَجْهِه۪ٓ اَهْدٰٓى اَمَّنْ يَمْش۪ي سَوِياًّ عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ ﴿٢٢﴾

قُلْ هُوَ الَّـذ۪ٓي اَنْشَاَكُمْ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْاَبْصَارَ وَالْاَفْـِٔدَةَۜ قَل۪يلاً مَا تَشْكُرُونَ ﴿٢٣﴾

قُلْ هُوَ الَّذ۪ي ذَرَاَكُمْ فِي الْاَرْضِ وَاِلَيْهِ تُحْشَرُونَ ﴿٢٤﴾

وَيَقُولُونَ مَتٰى هٰذَا الْوَعْدُ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ ﴿٢٥﴾

قُلْ اِنَّمَا الْعِلْمُ عِنْدَ اللّٰهِۖ وَاِنَّمَٓا اَنَا۬ نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌ﴿٢٦﴾

  فَلَمَّا رَاَوْهُ زُلْفَةً س۪ٓيـَٔتْ وُجُوهُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَق۪يلَ هٰذَا الَّذ۪ي كُنْتُمْ بِه۪ تَدَّعُونَ ﴿٢٧﴾

قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ اَهْلَكَنِيَ اللّٰهُ وَمَنْ مَعِيَ اَوْ رَحِمَنَاۙ فَمَنْ يُج۪يرُ الْكَافِر۪ينَ مِنْ عَذَابٍ اَل۪يمٍ ﴿٢٨﴾

قُلْ هُوَ الرَّحْمٰنُ اٰمَنَّا بِه۪ وَعَلَيْهِ تَوَكَّلْنَاۚ فَسَتَعْلَمُونَ مَنْ هُوَ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ﴿٢٩﴾

قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ اَصْبَحَ مَٓاؤُ۬كُمْ غَوْراً فَمَنْ يَأْت۪يكُمْ بِمَٓاءٍ مَع۪ينٍ﴿٣٠﴾

 

 صَدَقَ اللهُ اْلعَظِيمُ

Dakika 1:25:25

O, size yeri boyun eğer kıldı. Yeryüzüne ayağımızı döşedi. Yerin, dağların, ovaların, tepelerin omuzlarına basa basa gezip dolaşıyoruz. Ayağınızın altına kim serdi bu Küre-i Arzı? Yüce Allah. O, size yeri boyun eğer kıldı. Haydi, onun omuzlarında (dağlarında, tepelerinde) yürüyün ve Allah’ın rızkından yiyin. Dönüş ancak Allah’adır. O’na döneceğiz
O’ndan geldik O’na gideceğiz hesap vereceğiz.

Gökte olanın sizi yere batırıvermeyeceğinden emin misiniz? O zaman yer sarsıldıkça sarsılır. Uyarıyor Cenab-ı Hak, gökten batırırım istersen diyor, yerden batırırım istersen diyor. Gökte olanın sizi yere batırıvermeyeceğinden emin misiniz?  O zaman yer sarsıldıkça sarsılır. Şimdi Allah seni tepeden kuşatmış, Küre-i Arz’ın altından kuşatmış, sağdan soldan her taraftan Allah seni kuşatmış kuşatma altında sen Allah’a isyân ediyorsun, günah işlemeye haramlara devam ediyorsun. Düşünsene bu yaptıkların bir gün Allah’ın bir tokadını yiyeceğinden çekinmez misin, korkmaz mısın? Aklını başına al! Yani şımarıklık, isyân sürekli sana mühlet verilmez. Yani birkaç gün sana mühlet verir belki tövbe eder, istiğfar eder diye, sen isyânına ısrâr ediyorsun devam ediyorsun tamam, tokadı yersin. Allah’ın tokadını yiyen kendini cehennemin dibinde bulur. Bu hâle gelme tövbe istiğfar et de Allah’ın merhametine, mağfiretine, rahmetine sığın Allah’ın gazâbına çarpılma.

Yoksa siz, gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz? Tehdidim nasılmış bileceksiniz. Bunların çok örnekleri var.

Andolsun, onlardan öncekiler de yalanladılar. Ama beni inkâr nasıl oldu?

Allah’ı, peygamberi, peygambere gelen şeriat-ı yalanladılar. Ne oldu? İşte Cenab-ı Hak ne diyor: “Benim intikamım nasıl oldu?” diyor. Şöyle bir geçmişe göz atın ama Kur’an-ı Kerim’le bakın geçmişe diyor. Geçmişi size her türlü başka türlü anlatırlar Kur’an-ı Kerim sana geçmişi anlatıyorsa geleceği en doğrusu hak olan budur. Kur’an-ı Kerim’den öğren sahte ekranlara gözünü yorma Kur’an-ı Kerim’in ekranına gel.

Üstlerinde o kanatlarını açıp yumarak uçan kuşları görmüyorlar mı, gökteki uçanları? Gökte neler uçuyor? Kuşlar uçuyor insanlar kolay görsün diye bu misâli veriyor. Şimdi Kürre-i Arz göklerde uçmuyor mu? Gezegenler göklerde hareket hâlinde değil mi? Kur’an-ı Kerim bunları haber veriyor. Gezegenler, galaksiler kendi yörüngelerinde hareket hâlinde değiller mi? Hepsi hareket hâlinde. İşte üstlerinde kanatlarını açıp yumarak uçan kuşları görmüyorlar mı?  Onları Rahmân’dan başkası tutmuyor. Gökte ne varsa Allah tutuyor doğrusu O, her şeyi görmektedir, gücü yetmektedir.

Dakika 1:30:17

Rahmân olan Allah’a karşı şu size yardım edecek askerleriniz hani kimlerdir? Allah’tan sizi kurtaracak Azrâil’in ordularından sizi kurtaracak ordularımız var mı? Olsaydı hiç asker ölmezdi. Generaller hiç ölmezdi, paşalar ölmezdi, ağalar ölmezdi. Hâkimler, savcılar, hükümdarlar ölmezdi. Kodamanlar, zenginler ölmezdi. Niye? Her taraflarına ordular koyarlardı. Ama herkes ölüyor Azrâil’in orduları alıp, alıp götürüyor. Allah’tan kurtuluş yok. Ne kadar gaflet var, ne kadar cehâlet var. Cenab-ı Hak uyarıyor. “Askerleriniz hani kimlerdir?  İnkârcılar, ancak derin bir gaflet içinde bulunmaktadırlar.”

Allah size verdiği rızkı kesiverse, size rızık verecek olabilen kimdir? Hayır, onlar azgınlık ve nefrette direnip durmaktadırlar.

Şimdi yüz üstü kapanarak yürüyen mi doğru gidiyor, yoksa dosdoğru yolda yürüyen mi? Bakın bir tarafı sürünüyor da yürüdüğünü zannediyor. Îmânsız kişi yarın yüzüstü sürünerek cehennemin tam ortasına sürüklenecektir hem de yüzüstü. Şimdi yüz üstü kapanarak yürüyen mi doğru gider, yoksa dosdoğru yolda yürüyen mi?

De ki: „Sizi yaratan, size kulaklar gözler ve gönüller veren O’dur. Ey ağ, ey Paşa! Gözünü sana kim verdi, paşalar mı verdi, doktorlar mı verdi? Kimse vermedi. Sizi yaratan size kulaklar, gözler ve gönüllüler veren sadece Yüce Allah’tır bunları yaratan ve sana veren.  Ne kadar az şükrediyorsunuz!“

Allah’a şükret İslam’ı yaşarsan şükür etmiş olursun. Gerçekten îmân ve Amel-i Sâlih ile şükür olur. Yoksa kebabı yiyip “Elhamdülillah” deyip farzları terk etmek, sünnetleri vacipleri terk etmek, haramlara devam etmek, harama besmele çekmek bunlar şükür mü isyân mı? Bunlar şükür değil isyân. Hele de küfür, şirk, nifâk varsa ebedî hem hüsrândır, ebediyyû’l-ebed helâk olmaktır hem isyândır şükür yoktur. Kendini anlatma! Şükür gerçek îmânın, Amel-i Sâlih’in olduğu yerde şükür vardır. İnsanoğlu şükrü edâ edemez gücü yetmez ama gücünün yettiği kadar ki bu İslam’ın teklif edilenin gücün yetmesine teklif edilmiştir. Gücünün yetmediği İslam’da hiçbir şey teklif edilmemiştir İslam’da ne teklif etti ise Allah’u Teâlâ bunlar bizim gücümüzün yettiği yeteceği şeylerdir. Yoksa benim gücümün yeteceği şeye yetmiyor dersen bu da yalan ve sahtekârlık olur bu da başka bir isyândır. Aklını başına al! Kıymetli dostlarımız, inkârcılar ancak derin bir gaflet içinde bulunmaktadırlar

Allah size verdiği rızkı kesiverse, size rızık verebilecek olabilen kimdir? Kimse yok. Hayır, onlar azgınlık ve nefrete direnip durmaktadırlar.

Şimdi yüz üstü kapanarak yürüyen mi doğru gider, yoksa dosdoğru yolda yürüyen mi?

De ki: „Sizi yaratan, size kulaklar gözler ve gönüller veren O’dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz!“ unutmayalım diye tekrarda istikrâr vardır.

Dakika 1:35:22

De ki: „Sizi yerden üreten O’dur ve O’na toplanıp götürüleceksiniz.“

(Onlar): „Doğru iseniz bu tehdit ne zaman olacak?“ diyorlar. Hiç merak etmeyin vakti saati gelince bir saniye bile duramaz mezara iner oradan fırlar mahşere gelirsiniz. Dünyada helâk olacakların vakti saati gelince derhâl helâk olurlar acele etmeyin vakti saati var.

De ki: „(O’na ait) bilgi, Allah’ın yanındadır. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.“ Kıyâmet kopacaktır üç kıyâmete hazır olun.

1: Kendi ölümün.

2: Bir asırda kimsenin kalmaması

3: Bütün âlemlerin yıkılıp yeniden yaratılması ve mahşere toplanıp büyük mahkemede Allah’a hesap verilmesi.

Sonuç: Sırat köprüsü cennet ve cehennem artık kıyâmetin diğer safhaları da var.

Onu yakın görünce inkâr edenlerin yüzleri kötüleşti.  De ki: „(O’na ait) bilgi, Allah’ın yanındadır. Yani kıyâmetin ne zaman kopacağını Allah bilir. Ne zaman öleceğini kendin bilemezsin Allah biliyor Azrâil’in elinde listen var. Sevgili Peygamberimize Allah ne diyor; “Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.“ de diyor ve uyardı.

Şimdi onu yakın görünce inkâr edenlerin yüzleri kötüleşti. Kimisi Azrâil’i gördü öleceğini anladı, kimisi kıyâmetin koptuğunu gördüğü veya illâ görecek. İste diyor: „İşte çağırıp durduğunuz şey budur!“ dendi. Sizi o inkâr ettiğiniz şey kuşatmıştır. Öleceğini hesap etmedin Azrâil geldi aldı götürüyor, kıyâmeti hesap etmedin kıyâmet kopuyor kesin kopacak, mezardan kalkmayı hiç kabul etmedin İsrâfil ordularıyla mezardan kalk emrini verdi Allah’ın emrini yerine getirmek üzere. Mezarından fırladın yoktan yaratıldığın gibi mahşere iki tane görevlinin arasında mahşere getirildin Allah’a hesap vereceksin ister inan, ister inanma bu bir gerçek bu bir hakîkat. Ben sana acırım ama esas kendine acıyacak olan sensin kendine acı, kendini Allah’ı ve kendini seviyorsan öncelikle îmân et Müslüman ol. Allah’a kulluk et kula kulluğu bırak. Duydum duymadım deme!

De ki: „Baksanıza, eğer Allah beni ve benimle beraber olanları öldürse yahut bize merhamet etse, kâfirleri acı bir azâbtan kim kurtarabilir?

Yani kişi peygambere düşman olmuş âlime, Müslümanlara düşman olmuş diyelim ki peygamberi Allah öldürdü veyahut ta merhamet etti peki, gâvur kurtulacak mı? Hayır, gâvur hiç kurtulamayacak. Peygamber düşmanlığını bırak, Müslüman düşmanlığı da bırak. Kur’an-ı Kerim’i iyice anla sen de Müslüman ol Müslümanlar İslam’ı doğru bilmiyorlarsa onlara öğret.

Dakika 1:40:00

Herkes birbirine öğretmeye çalışsın bu da insanlığın görevi Müslümanlığın görevidir Müslüman olmanın görevidir.

Kıymetli dostlarım,

De ki: „O çok merhametlidir. Yüce Allah çok merhametlidir. O Rahmân’dır, Rahîm’dir, Gaffâr- Gafur’dur, el Afüvvü- Rauf’tur, O Halîm Kerim’dir.  O’na inanmış, O’na dayanmışızdır. Bakın inananlar Peygamberin şahsında böyle diyorlar: Biz Allah’a inandık O’na sığındık, güvendik, tevekkül etkinlik. Yakında kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu bileceksiniz.“

De ki: „Baksanıza, eğer suyunuz çekilse, size kim bir akarsu getirebilir?“ Kimse… Gökten yağmur indirmese, yerleri buharlaştırılırsa veya yerin altına çekse suyu kim bir damla su verebilir ki? Kimsenin gücü yetmez ve hayat alt-üst olur. İnsanoğlu Rabbisini ve O’nun nimetlerini iyi görmeli Hakk’ı tanınmalı, hakîkati tanınmalı, nimetin sahibine minnettar olmalıdır ki O Allah’u Teâlâ’dır.

Hâk ol ki Hudâ mertebeni eyleye âli.
Tâc-ı ser-i âlemdir o kim hâk-i kademdir.

„Toprak ol ki Allah dereceni yüceltsin
Kim ayağın tozu olursa o âlemin baş tacıdır.“

Kibiri bırak mütevâzi ol, Allah’a ve Allah’ın emirlerine kafa tutma O’na teslim ol. Aklın varsa böyle, aklını kaybetmiş de şer güçlerin eline aklını kaptırmışsan yazık olur, çok yazık olur, kendine yazık etmiş olursun. Niye Allah’ın uçsuz-bucaksız rahmeti varken niye azâbına çarpılıyorsun ki? Allah’tan îmân iste, hidâyet iste ve Tevfik’ini iste, iste ve Allah’tan iste. Îmân et, tevekkül et, teslim ol, tövbe et iste.

Şimdi kıymetli izleyenlerimiz, dersimiz Kalem Sûresi’ne gelmiş bulunmaktadır. İnşâ’Allah Kalem Sûresi ile dersimiz devam edecektir.

Dakika 1:43:26

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

(Visited 54 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}