48- Tıp İlmi Ders 48
TIP İLMİ DERS 48
Kıymetli izleyenler; yanağının üzerinde gözü isabet aldı yanağının üzerine sarktı bunun üzerine Peygamber (a.s.v) eliyle onu yerine koyup yerleştirdi bunun üzerine bu göz öyle iyileşiverdi ki 2 gözünün en sağlamı ve en keskini haline geldi. Asım bin Ömer bin Katade bunu anlatıyor uhud savaşı günü diyor Katade’nin gözü isabet adlıda yanağının üzerine sarktı diyor. İşte buda peygamberimizin bir mucizesidir o dışarı fırlayan gözü akan gözü cenabı hakkın şanlı Peygamberi eliyle yerine koyuyor eskisinden diyor daha sağlam bir göz olarak diyor yaşadım o gözüm daha sağlam diyor. Evet, kıymetliler Seleme bin Ekva’nın bacağında da bir kılıç yarası izi gördüm diyor bunu da Ebi Ubeyd söylüyor İbni Ebi Ubeyd anlatıyor ki Hayber savaşı sırasında diyor aldığım bir yaranın izidir. Yaralandığım sırada bütün insanlar Seleme öldürüldü demişlerdi Peygamber (a.s.v )yanına getirildim bana 3 defa dua edip nefes etti o günden bugüne kadar vücudumda hiçbir ağrı hissetmedim diyor işte buda peygamberimizin başka mucizelerindendir. Yani ölüm derecesinde yara alıyor fakat birden iyileşiyor bir daha da hastalanmıyor Hikmeti Hüda. Bana bir miktar su getir buyurdu sevgili Peygamberimiz su getirildi. Ağzına alıp çalkaladı ve tükürüğüyle karışık olarak kabın içine döktü suyun şifalı olması ve çocuğun iyileşmesi için dua etti sonra kadına bu sudan çocuğa içir ve banyo yaptır ve iyileşmesi için yüce Allah’a sende dua et buyurdu. En güzel bir şekilde iyileşti diye cevap verdi kadına çocuğun durumunu sorunca buda başka bir mucize. Yine sevgili Peygamberimiz (a.s.v) saralı çocuğun göğsünü sıvazladı ve iyileşmesi için dua etti bu sırada çocuk öğürmeye ve kusmaya başladı ve bu esnada çocuğun ağzından küçük ve siyah bir şey çıktı böylece çocuk iyileşip şifa buldu buda sevgili Peygamberimizin başka bir mucizesidir. Evet, kıymetliler Tıp ta Hz. Âdemden beri, Tıp’ın tarihi insanlıkla Hz. Âdemledir. Bütün eşyanın ismini bilen meleklerle imtihan olan Âdem (AS.) meleklerden daha bilgili olarak imtihanı Âdem (AS.) kazandı. Âdem Aleyhisselam’dan, Şit Aleyhisselam’dan beri, tabi Şit (AS.) da Âdem Aleyhisselam’dan öğrenmiştir ve oradan beri Peygamberlerin önderliğinde tıp ilmi bugünlere kadar gelmiştir. Yine İdris (AS.) başlattığı görüşünü savunanlarda vardır ama hepsinin doğrusu bu Âdem Aleyhisselamla başlamasıdır ve tabi ki tarih boyunca öne çıkan bazı Müslim ve gayri Müslim doktorlar olmuştur.
Dakika 5;02
Bunlardan biri İranlı Hürmüz, Yunanlı Sokrates’tir. Tıp ilmi Yüce Allah’ın öğretmesi ve ilhamı ile öğrenilmiştir ki bunun daha doğrusu vahye dayanması Peygamberler aracılığıyla gelmesi ve ilham ile de desteklenmesi doğru olan budur. Sevgili Peygamberimiz (a.s.v)’dan gelen asıl doğru haber işte. Ne diyor? Hz Muhammed (a.s.v); Süleyman (AS.) her ne zaman namazgâhta namaz kılsa ansızın önünde bir bitki görürdü ve o bitkiye ismin ne diye sorardı? Bitkide ismim şudur diye cevap verirdi. Süleyman (AS.) niçin yaratıldın? Ne işe yararsın? Diye tekrar sorardı. O da şunun için yaratıldım derdi. Eğer bir hastalığa ilaç olarak yaratılmışsa not ederdi eğer dikilmek için yaratılmışsa dikerdi, bir tıp kitabı çıktı işte böylece ortaya bu kitaptan yazdılar ruh ve beden üzerinde çalışmaları insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanların ve hayvanların sevke tabii içgüdü ile tıbbı bizzat kendi nefislerinde tatbik ettiklerini görüyoruz. Acıkan her kes gıda susayan herkeste su arar, ısınacak serinlik üşüyünce de sıcaklık ister, çok yemekten midesi bozulursa da yemekten çekilir işte bunlar tıbbın kurallarındandır. Yılan kış uykusundan gözleri zayıflamış olarak uyanır ve rezene otunu arar insanında gözleri zayıfladığı zaman tabipler rezene kullanmasını tavsiye ederler. Balıkçıl kuşu da kabız olduğu zaman gagasıyla denizin tuzlu sularından alarak makatına sürer lavman yapar. Kırlangıç yavrusu kör olduğu zaman annesi ona Çin’den kırlangıç otu getirir ve yavru görmeye başlar. Dişi kerkenez kuşu yumurtlama sırasında zorluk çekerse erkeği Hindistan dan ker kez taşı getirir dişisinin altına koyar böylece kolaylıkla yumurtlar. Tilki baharın hasta olursa müshil ot yer ve iyi olur kedi dahi bu ottan yiyince çabucak kusar hâlbuki kedi ot yemez. Gelincik denen hayvan yılan öldürdüğü zaman sedef otu yer. Kaplumbağa da beyaz benekli zehirli yılanı yediği zaman yabani kekik otu yer. Her şeyi yaratan ve sonrada ona doğru yolu gösteren yüce Allah’ın şanı ne kadar yücedir. İşte görüyorsunuz kıymetliler yüce Allah’ın kullarına lütfunu keremini görmekteyiz apaçık ve her yönüyle açık seçik görüyoruz. Bu sözlerin yine kıymetli kaynaklarda yer aldığını görüyoruz Zehebi de bunu zikrettiğini görüyoruz. Kıymetli insanlar; Lokman hekim (AS.) kendisine ilim ve hikmet verilmiş bilgili bir kimsedir. Lokman hâkim olan adı daha sonra halk arasında Lokman hekime dönüşmüştür. Ant olsun ki biz Lokmana hikmet, akıl, ilim, anlayış ve amel verdik
Dakika 10: 05
Allah’a şükret dedik her kim şükrederse kendisi için şükretmiş olur her kimde nankörlük ederse Allah zengindir onun şükrünü muhtaç değildir övülmüştür övülmeye layıktır. ‘’Lokman Suresi ayeti kerime 12’de bunu görüyoruz’’ Lokman Hekim Peygamber Aleyhisselam’dan yaklaşık olarak 1500 sene kadar önce İsrail oğulları zamanında Hz. Davud ve Eyüp devirlerinde yaşamıştır. Hz. Eyüp’ün kız kardeşinin veya teyzesinin oğlu olduğu Hz. Davud’a yetişerek ondan bilgi öğrendiği kabul edilmektedir. Babasının adı ise Baura’dır. Hz. Lokman kısa boylu, yassı burunlu, siyah tenli, kalın dudaklı, yassı ayaklı, akıllı, anlayışlı, zeki, hikmetli sözler söyleyen bir kimse idi. Marangozluk sanatı ile meşgul olurdu terzilik dahi yaptığını söyleyenler olmuştur uzun bir ömür sürdüğü ve bin yıl kadar yaşadığı da söylenmektedir. Sevgili Peygamberimiz (a.s.v) Habeşlerin efendisi 4’tür. Lokman Hekim, Necaşi, Bilal’i Habeşi ve Hz. Ömer’in kölesi Mihca’dır demiştir. Evet, lokman hekimin tıp’la ilgili kıymetli öğütleri var mıdır? Vardır. Bak ne diyor oğluna; Oğlum miden tok iken yemek yeme zira tokken yiyeceğin şeyi köpeğe atman senin için onu yemenden daha iyidir. Sıhhat gibi zenginlik yoktur gönül hoşluğu gibi de nimet yoktur diyor. Yine oğluna hitaben hasta olmadan önce tabip çağır tabibe hasta olmadan önce hürmet göster. Lokman hekim helâda çok oturmuş olan kimseye tuvalette çok oturmak karaciğer ve basur hastalıkların meydana gelmesine sebep olur vücudun sıcaklığı da başa vurur işte bu sebeple helâda çok oturma demiştir. Evet, kıymetliler bunun nedeni daha başka nedenleri de olabilir fakat her güzel çalışma faydalı her çalışma güzeldir. Yine öğütlerine bakıyoruz oğlum yaptığın iyilik ve kötülük hardal tanesi ağırlığında bir şey dahi olsa bir kayanın içinde göklerde veya yerde bulunsa Allah mutlaka onu senin karşına getirir. Çünkü Allah latiftir onun bilgisi her gizli ve her ince şeye ulaşır o her şeye haber alır. Yine buyuruyor Lokman Hekim oğlum namaz kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçir ve başına gelen musibetlere sabret çünkü bunlar Allahın senin yapmanı isteği kesin işlerdendir. Kibirlenerek boynunu bir yana büküp yüzünü insanlardan öte çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme çünkü Allah kendini beğenip öğünen kimseyi sevmez buyurdular. Yine yeryüzünde tutumlu ol, orta yürü, ne çok çabuk nede çok yavaş gitme ölçülü hareket et sesini de kısıp alçalt çünkü seslerin en çirkini eşeklerin sesidir demiştir Lokman suresinde Kuran-ı Kerimde ayet 13 ve devamındaki ayetlerdir.
Dakika 15:00
Yine lokman hekim oğlum borçtan sakın çünkü borç gündüzleri utanma geceleri ise üzüntü ve kederdir dediler. Oğlum büyük kayaları yerinden oynatmak söz anlamayana söz anlatmak daha kolaydır diyor bakın oğlum bütün acıları tattın fakat fakirlikten daha acı bir şey tatmadın diyor. Lokman hekimin öğütleri ile devam ediyoruz oğlum akıllı bir kimse bulamazsan cahil bir kimseyi elçi olarak gönderme sen kendinin elçisi ol, babanın evladını tembih için dövmesi ekine su vermek gibidir diyor Lokman Hekim oğlum diyor. Şeker gibi tatlı olma yutarlar biber gibi de acı olma tükürürler diyor. Dikkat et! Şeker gibi tatlı olma yutarlar biber gibide acı olma tükürürler diyor oğlum tövbeyi geciktirme çünkü ölüm ansızın gelir buyuruyor. Davut (AS) zırhı giydi ve harp etmek için ne güzel bir elbise dedi Lokman (AS) susmak hikmet fazilettir. Fakat bunu yapanlar ise pek azdır dedi. Evet, kıymetliler yine Hz. Davut, Lokman hekime bir koyun kesmesini ve en güzel 2 organını kendisine getirmesini emretti. Lokman (AS) hekimde Lokman hekimde kestiği koyunun dili ile kalbini getirdi birkaç gün sonra yine koyun kesmesini ve en kötü 2 organını getirmesini emretti. Lokman yine diliyle kalbini getirdi bunun üzerine Hz. Davut kestiğin koyunun en güzel 2 organını getir dedim diliyle kalbini getirdin en kötü 2 organını getir dedim yine diliyle kalbini getirdin. Bunun sebebi nedir? Diye sordu. Lokman hekim ise bu 2 organ temiz ve güzel oldukları zaman vücutta bütün organlar temiz ve güzeldir kötü oldukları zaman ise bütün organlar kötü ve çirkindir diye cevap verdi. İşte yerli yerince gerçekten Lokman’a ilim verilmiş, firaset verilmiş, hikmet verilmiş. Kıymetliler Hz. İsa öncesi ve İsa döneminde Sokrat Hipokrat görüyoruz ıstan köyde milattan önce 460 yılında doğan Sokrat Hipokrat bir yunan filozofu olduğu gibi Hz. İsa’da İsrail oğulları Peygamberidir. Arapçaya tercüme faaliyetleri Abbasiler döneminde başlamıştır. Sokrat’ın Hipokrat’ın eserleri Hz. İsa dönemi tıp din adamların tekeri altında idi o zaman ilmi teşrih anatominin hiçbir değeri yoktu sihir ve tılsımlar yaptırmak suretiyle tedavi olabileceğine inanıyorlardı İsa devrinde gerçek din adamları yoktu sahte din adamları da böyle yapıyorlardı.
Dakika 20:14
Yine Hz. İsa’nın tıbbı mucizeleri vardır abraşları körleri ve ölmüş kişileri dua ederek mezardan kaldırması gibi abraş ve körlerin iyi olması gibi. Yine Hz. İsa’nın öğütleri de şöyle saf su içiniz yeşil sebzeleri de arpa ekmeği de yiyiniz konuşmalarınız amelleriniz şifa kabul etmeyen dert gibidir diyor. Yine Hz. İsa havarilerine sizler yeryüzünün tuzu gibisiniz diyordu bir gün çünkü iyilerin sayısı her zaman az olmuştur çünkü kömürler kamyonlar dolusu satılırken altınlar gram dolusu satılıyor işte iyilerin durumu yakut zümrüt elmas ve altın misali gibidir. Hz. İsa çünkü ben manevi hastalıkları tedavi eden tabibim diye cevap verdi işte burada da bütün Peygamberlerin durumu vahye dayanır. Yaşlı erkek ve koca karıların bilgilerine dayanıyordu cahiliye dönemindeki tıp daha çok toplum yaşlı erkek ve koca karı bilgilerine dayanıyordu. Dağlamak bir gelenek haline gelmişti. Falcılar ve yıldız nameye bakan kimseler eliyle sihir yaptırmak ve nazar boncukları taktırmakla kurtulacağına inanıyorlardı batıl inançlar ilim irfanın yerini almıştı safsatalar ilim irfan yoktu. Hz. Muhammed doğuncaya kadar Peygamberliğiyle dünyaya vahyini Peygamberliğini ilan edinceye kadar dünya inim, inim cehaletin içinde kıvranıyordu. Hasta olan bir horoz inlediği zaman o evdeki erkeklerin hasta olacağına hasta olan bir tavuk inlediği zaman o evdeki kadınların hasta olacağına inanıyorlardı. Sihirbaz ve büyücülerin tılsımlarına ve nazar boncuklarına inanıyorlardı. Çocuğun damağında sivilce başında bir elek konuyor mahalle evleri arasında çağıra bağıra dolaştırılıyordu eleğin içine ekmek parçası hurma tanesi ve et parçası gibi şeyler atıyorlardı köpeklere atılıyordu sonra onlar bu şekilde kurtulacağına inanıyorlardı. Kara sevda uyrukları arasına dağlama yapılıyordu. Bunlara cahiliye devrinin batıl uygulamalarıdır safsatalarıdır. Kuduz olduğu zaman kabile reisinin kanının hayvanın ısırdığı yere sürülmesinin gerekli olduğuna inanıyorlardı. Bakın kabile reisinin hayvanın ısırdığı yere sürülmesinin gerekli olduğuna inanıyorlardı. Aklını kaybetmesini korktukları zaman kadının adet bezini ve ölü kemiklerini asıyorlar ve böylece deli olmaktan kurtulacağına inanıyorlardı nice batıl inançlar almış yürümüştü. Zehirli bir hayvan soktuğu zaman üzerine altın gümüş pırlanta ve zil gibi süs eşyalar takıyorlardı bu kimse uyumayacaktır zira uyuyacak olursa zehir yayılır diyorlardı. Hz. Aişe Sıddık’a annemiz bulaşıcı bir hastalık bulunan bir yere vardığında elini kulağının arkasına koyar ve eşeğin anırdığı gibi yüksek sesle 10 defa anırırsa ona hastalık bulaşmaz derlerdi.
Dakika 25:16
Bu safsatayı da cahiliye devrinden kalma bu haberi de Aişe annemiz anlatıyor cahiliye devri böyleydi diyor. Yine kuduzdan dolayı padişahın melikin kanının su ile karıştırılarak hasta kimseye içirilmesinin faydalı olacağına inanıyorlardı. Nice daha safsatalar uydurmalar batıl inançlar batıl uygulamalar almış yürümüş idi İslam dini dünyaya doğuncaya kadar. İslam dini her yanlışı aldı attı ayağının altına aldı doğruları yeryüzüne bütün kalplere kafalara doğruları ne yaptı – inkılabını yaptı yanışı devirdi doğruyu ortaya koydu yüce İslam. Çünkü yüce İslam Allah’tan gelen vahye dayanıyor Peygambere, Peygamberlik müessesine, Kuran-ı Kerime, sahih sünnete dayanıyor asli deliller feri deliller müçtehit âlimlerde ne yaptılar – bunu kitaptan sünnetten çıkardıkları hükümleri istimbat ederek terakki ederek içtihat ederek yüksek âlimlerimiz müçtehitler yüce İslam’ın ilimleri yerleri gökleri dolduran ilimler ortaya çıktı. Bugün İslam’ı ilimleri bilmeyenler İslam yeryüzünde var mı yok mu haberleri yok bir mağarada kalmış dünyadaki okyanuslardan deryalardan haberi olmayanlar gibi İslam’dan haberi olmayanlar İslam’ı ilimlerden haberi olmayanlar yeryüzü okyanuslarla dolu olduğu halde İslam’ın ilimleri okyanuslardan daha okyanus daha derya olduğu halde bu ilimlerden haberi olmayanlar ne yapıyorlar – inkar ederek paçayı sıyıracaklarını zannediyorlar. İslam’a karşı çıkarak bu işi halledeceklerini zannediyorlar. Bir kısmı böyle bir kısmı da cahilliğini zır cahilliğini itiraf etmek zorunda bunlarda o cahilliğini itiraf etmedikçe bu deryadan içme şansları yok içemezler nasip olmuyor çünkü. Bütün âlemlere Allah’ın rahmetinin yansıması Hz. Muhammed’ledir, İslam iledir, Kur’an iledir çünkü Hz. Muhammed âlemlere rahmet olarak gönderilen rahmet Peygamberidir bütün âlemlere. (وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ ﴿١٠٧﴾) ‘’Enbiya Suresi 107’’biz ancak seni âlemlere rahmet olarak gönderdik buyuruyor Cenabı Hak. Ne diyor? (وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا كَافَّةً لِّلنَّاسِ ) ‘’ Sebe Suresi 28’’ biz seni bütün insanlara Peygamber olarak gönderdik buyuruyor bütün insanlığın bütün çağların kıyamete kadar bütün nimetlerin Peygamberidir hem de rahmet Peygamberi bu rahmetten kaçıyorsanız kendiniz bilirsiniz. Evet, etme yapma diye biz sana ne yapıyoruz bütün bu yüce değerleri önüne gözünün önüne koyuyoruz buyur diyoruz ister kabul edersin ister etmesin onu sen bilirsin. Dayatma sizde dayatma bizde yok ki. Zalimler bir asırdır Müslümanlara her kötülüğü dayattılar ama Müslümanlar kimseye o yüce değerleri bile dayatmadı adaletle, kardeşlikle, merhametle götürdü bir gittiği yerlere ama Müslüman’a kılıç çekmek isteyenlere kendini savundu çünkü İslam hakikattir kendini savunur.
Dakika 30: 14
Savunmak daima hakikatin hakkıdır hak ve doğrunun hakkıdır yanlış yanlışı savunur doğru doğruyu savunur. İslam bir hakikattir neyi savunuyorsa doğruyu savunuyor ama İslam esaslara dayanmayanlara da İslam gibi göstermek buda yine düşmanın veya cahillerin işi. Kıymetli ve muhterem izleyenler; İslam’ı dönemde bakın tıp nasıl ilerle de yüce İslam’ın her şeyi tıptır değer üzerine değerdir sağlık üzerine sağlıktır tam bir karantinadır koruyucu hekimliktir yüce İslam hem de tabiatüstü bilim üstü vahiye dayanır. Yüce İslam döneminde tıp teşhis ve tedaviye tecrübeye otlara ot köklerine ve gıda maddelerine dayanmaktadır bunların tümü de vahye dayanarak Peygamberimize Kuran-ı Kerime dayanarak bunlardan faydalanma yönüne gidilmiştir. Bazı hallerde de vahye tam dayanmıştır Sevgili Peygamberimiz (a.s.v) Cebrail vasıtasıyla derdi ve devayı hastalık ve şifayı yaratan yüce Allahtan almıştır. Hakiki tıp ilmi hurafelerden uzak olarak İslam ile birlikte doğmuş ve İslam’ın gölgesinde zirveye ulaşmıştır. Bugün eğer tıp ilerdiyse bu İslam’ın attığı temellerle yükselmiştir. Ama görüyorsunuz İslam ahlakı ile ve İslam’ın hayat tarzı yaşanmadığı için Dünya hasta ile dolu sen İslam’ın reçetesini uygulamıyorsun ki doktor reçetesini uyguluyorsun. Doktorun imkânları bir yere kadar ama İslam’ın imkânları ile bütün insanlık rahmetle kuşatılmıştır İslam’ın hayat tarzı olarak yaşantına uygulayacaksın bu hayati reçete işte o zaman sağlık bulacaksın. Hep geç kaldık hep keşke geç kalmasaydık İslam’ı bilmekte öğrenmekte yaşamakta uygulamakta Allaha şükür ki yine bize çocukluğumuzdan beri bu nasip oldu da bu yolu takiben geldik bu günlere kadar. Ben İslam âlemine İslam’ın ilimleri ile ilmel yakin tanışmakta geç kalmayın diyorum pişman olursunuz, pişmanlık fayda da vermez. Evet, kıymetliler tıbbın gayesi sağlığı korumak İslam dini zaten sağlıklı olarak ortaya çıkmış ve sağlığı tam korumak içinde kuralları koymuş hastayı da en güzel şekilde tedavi metotlarını da koymuş, hasta olmamanın çaresini de ortaya koymuş bunlar İslam’ın A’dan Z’ye bütün hükümleridir. Bunun burasını da tam kavrandığını istisnalar hariç topluma böyle yansımadığını görüyoruz, tam kavranmamış İslam’ın her yönüyle kavrayanlar müstesna çok değerli şahsiyetlerimiz tarih boyunca var bugünde var ama İslam’ın bir defa tam bir sağlığı koruma müessesesi ebedi mutlu olma müessesesi olduğunu topluma yansıtmak lazım. Şimdi işte 32 farzın adını saydım mı İslam da işte bir şeyler biliyor diye adını konmuş 32 farzın içeriğini sorsan kimse bilmiyor istisnalar hariç istisnalara hiçbir sözümüz yok böyle Müslümanlık olmaz.
Dakika 35;03
Ekmeden biçmeden tarlaya ne yapıyorlar? Mahsul almaya gidiyorlar yahu ekmedin ki ne biçeceksin? İslam bir rahmet dolu derya, sen bunu kalple ruh dünyana sen bunu eksene, bunu ilmini irfanını ve ondan sonra imanlı bir kalple cihana baksana ve feraset nurlarıyla göğsünü parlatsana. Sağlıklı olmanın ön şartı önce iman bunu yanında Ameli Salih bu dünyanın en büyük belası dünyada da mezarda da berzahta da ve öbür mahşer âleminde kıyametten ötesinde ahret âleminde en büyük dert bela ne biliyor musunuz? Küfür, şirk, nifak. Hiç tıp kitaplarında bunlardan yazdığını gördünüz mü? Gördük. Nerde? İslam’ın kendisi eşine rastlanmadık bulunmaz bir ilmel yakindir ilimdir. İşte İslam’ın ilminin ilmel yakinin içinde bunlar var yalnız topluma da bunları yansıtmamız gerekmiyor mu? Evet, kıymetliler tıbbın gayesi sağlığı korumaktır İslam’da zaten bu tedbirleri kuralları koymuş tüm insanlığın ebedi mutlu olacağı kurallar İslam’ı kurallardır. Sevgili Peygamberimiz ey Allah’ın kulları tedavi olunuz çünkü yüce Allah ölüm ve ihtiyarlıktan başka şifasını vermediği hiçbir hastalık yaratmamıştır fakat bu tedavi şeklini bilen bilir bilmeyen bilmez buyuruyor. Yani iyi doktorlar yetiştirmek bu vazgeçilmez yüce değerlerle toplumu tanıştırmak demektir. Evet, tabipler ve ulema gerçek ulema ilmel yakin ulema aynel yakine hakkal yakine terakki eden ulema. Tıp ilmi müekked bir sünnettir. İmam-ı Şafi Hazretleri de; iki sınıf insan vardır ki bütün insanlar bunlara muhtaçtır birisi din adamları diğeri ise tabiplerdir. İlim ikiye ayrılır birincisi dini ilimler, ikincisi ise tıbbi ilimlerdir İmamı Şafi büyük âlimdir, büyük müçtehittir Şafi mezhebinin de baş imamıdır. Helal ve haramı bildiren fıkıh ilminden İslam hukukundan sonra tıp ilminden daha üstün bir ilim dalı bilmiyorum da demiştir. İlimlerin asıl esası fıkıh ilmidir reçete ölçü aslında tamamen ilmi fıkıhtadır ve tıp ilmide o fıkıh ilmini uygulama şeklidir tedavi ihtiyacı doğduğu zaman. Dört halife Emevi Abbasi devirleri köy ve kasabalara seyyar hastane ve tabip göndermişlerdir hapishanelere salgın hastalık baş gösteren yerlere ve savaşa giden mücahitlerle birliktede göndermişlerdir. İşte toplum nerede İslam dini doğduktan sonra hastane orada bulunmuştur. Bu camiiler dede kurulmuş çadır hastaneler askerde de çadır hastaneler kurulmuş normal kentlerde ve şehirlerde çadır hastaneler değil gerçek hastaneler bunlar kurularak gelmiştir.
Dakika 40;06
İslam âleminde hastalık azdır. Neden azdır? İslam’ın kendisi zaten sağlığı koruyucu kuralları koymuştur, İslam’ı yaşayan insanlar zaten ya hasta olmazlar ya da az olurlar oda Allah’ın bir imtihanıdır ve Allah’ın bir kırbacıdır niçin uyarısıdır bunların çeşitli sebepleri vardır. Sebeplerin içi Allah’ın ilminin neticesidir takdirinin neticesidir kulun hangi durumda olduğunu Cenabı Hak yaratan yaşatan daha iyi bilmektedir onun için gerçek Müslüman’ın hasta olmasıyla günahkâr Müslüman’ın hasta olması farklıdır sebeplerde farklıdır kazanımlar farklıdır ikisi de kazanır ikisi de kaybetmez ikisi de tedavi olur ama kazanımlar farklıdır çünkü sebepler farklıdır. Evet, kıymetliler İmamı Şafi hazretlerinden sonra işte görüyorsunuz onun güzel bilgisini ortaya koyduktan sonra ta devrisaadetten Peygamberimizin zamanından bu güne kadar İslam âleminde doktorda hastane de bulunmuş en iyi doktorları da İslam dini yetiştirmiştir. Evet, kıymetliler bir toplum gerçek ilim adamını ve doktorunu yetiştirmelidir diğer branş dalları da böyledir ama ikisi olmazsa olmazların önünde gelir. Evet, şimdi İbni Flite bunlar güzel eserler bırakan kimselerdir Ebul Abbas Ahmed diye ismi ortadadır yine El Muntasım zamanında özel tabibi olan Ebul Hasan Ali Bin Sehil Et Taberi de yine meşhur doktorlarımızdandır. Bunlar gibi nice kıymetli önce ve sonra doktorlarımız tabiplerimiz vardır. Yine bütün bugüne kadar tarih boyunca böyle baktığımız zaman çok kıymetli bir İslam âleminde tabiplerin doktorların yetiştiğini görürüz. Tabip şair kimyager ve birçok konulara vakıf hâkim zeki görüşleri isabetli filozof bir kimse idi diyor buda Halid isminde bir doktorumuz ki ölümü hicretin 85 yılıdır devrisaadete çok yakın. Evet, kıymetliler yine El Kinani bunlardandır. Ömer İbni El Aziz yine onun zamanındada tıp ilmi daha çok önemsenmiş doktorlara ve ilim adamlarına âlimlere daha çok değer verilmiştir ve İslam’ın ilminin topluma yaygın olduğu dönemlerde daha çok kıymetli ilim adamları her dalda yetiştirilmiştir. Kıymetliler herkim kasığını tıraş etmez tırnaklarını kesmez ve bıyığını kısaltmazsa bizden değildir diyor Peygamberimiz bizim sünnetimizi işleyenlerden değildir diyor.
Dakika 45;12
Beş şey Peygamberlerin müşterek sünnetlerindendir sünnet olmak, kasık tıraşı yapmak, bıyıkları kısaltmak, tırnakları kesmek ve koltuk altındaki kılları yolmak. Sizden biriniz bana gökten haber salıyor hâlbuki tırnaklarını kuş tırnağı gibi uzatıyor ki içinde cünüplük pislik ve yemek kırıntıları kalmıştır ve mikroplar orda barınıyor çünkü tırnakların altı pislikle kirle dolu. O kirlerin içinde mikroplar ne yapacak? Ürüyecek ve seni hasta edecektir neticede ve sende başkasına bulaştıracaksın. Şanlı Peygamber ne diyor? Ey Ali uzayan tırnaklarını kes zira zararlı şeyler uzayan tırnaklar arasında barınırlar. Bakın! Kirli tırnakların altında mikrobun üreyeceğini Peygamberimiz 1500 sene önce söylemiş mikrobu daha falan keşfetti filan keşfetti diyorlar. Mikropların varlığını ortaya atan Hz. Muhammed’dir bütün ilimler oradan doğmuştur (a.s.v). Evet, sadece dududan başkasını görmediysen dududa dudu dersin, kendi kuşundan başka kuş görmediysen kuşumda kuşum dersin. İşte şu anda dünya böyle diyor. İslam’ın deryasından haberi olmayanlar böyle diyorlar. Kuran-ı Kerimin her kelimesi bir derya Allah’ın kelamı çünkü sende onu anlamamışsın keşfetmemişsin o deryadan nasip almamışsın eline de bir yerden bir kuş geçmiş kuşumda kuşum diyorsun. O kuşunda sana ne kadar faydalı ne kadar zararlı olduğunu da bilmiyorsun bir kısmının da eline bir resim geçmiş sadece resim o güzelim daha kendini hiç görmemiş resimde resim, resimde resim diyor benim güzelim başka güzel yok diyor güzelden anlamıyor ki. İşte İbrahim (AS) ayı güneşi görünce yıldızları görünce dedi ki bunları bir yaratan var dedi işte o benim Rabbimdir dedi. Beynin terakki ederse işte böyle olur Hz. Muhammed de Peygamberliğinden önce inzivaya çekildi dünyanın içindeki durumu derin, derin düşünüyordu dünyanın gidişatı çok kötüydü. Putlara tapıyor millet mazlumlar garibanlar zayıflar eziliyor, zalimler dünyayı tam bir buhranın içine sürüklemiş dünya inim, inim inlerken Hz. Muhammed nur dağında derin, derin düşünüyordu işte onun peşinden ona Peygamberlik geldi Cebrail (AS.) ufuktan () ya Muhammed diyordu işte vahiy de öyle başladı. Ey dünya Allah’ı (cc) tanı Peygamber Muhammedi tanı ki gerçeklerle tanışasın bizden söylemesi. Evet, kıymetliler tırnaklarınızı kesiniz diyor Peygamberimiz kesilen tırnakları toprağa gömünüz, parmak mafsallarını temiz tutunuz, diş etlerinizi yemek kırıntılarında temizleyiniz, misvak kullanınız, benim yanıma dişleriniz sararmış ve ağzınız kokar olduğu halde gelmeyiniz. Kan saç ve tırnaklarınızı toprağa gömünüz çünkü sihirbazlar onlarla oynamasında buyurmuştur,
Dakika 50;03
İşte 1500 sene evvel şu öğütleri bugün dünyanın hiç bir yerinde böyle bir kıymetli öğütler varsa oradan geliyor işte Peygamberinden geliyor. İnananda faydalanmış inanmayanda faydalanmış onlar kendilerine göre faydalanıyorlar inananlar ve inanç sistemine göre İslam’a göre faydalanıyor. Çam çiçeğigillerden kokulu bir bitki vardır buna tırnak buhuru denir buna iblis tırnağı veya şeytantırnağı adı da vermişlerdir, öd ağacı veya tırnak buhuru esfar kokularından sürünmemize izin verirdi diyor. Evet, kıymetliler Ümmü Atiyye’den gelen haber buda.
Dakika 51;20