5- Tefsir Ders 5 hayat veren nurun keşif notları
5- Kur‘an-ı Kerim Tefsîr Dersi 5
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
‘مَن جَاء بِالْحَسَنَةِ فَلَهُ عَشْرُ أَمْثَالِهَا
Cenab-ı Hak burada ‘dindardan bahsederken ne diyor? ‘’Kim iyilikle gelirse ona en az on katı verilir’’ diyor. Yani bir iyiliği on kat artırılıyor ama bir günah bir günah yazılıyor, yani bir günah işleyene iki günah yazılmıyor. Burada da Yüce Allah’ın nasıl rahmetinin önde olduğunu, lütfunun önde olduğunu, gâyesinin kullarına rahmet etmek, merhamet etmek bol bol ödüller vermek olduğu ortaya çıkmaktadır. Şimdi yüce Allah’ın birde Fâtihâ’nın içinde melik ismi geçmektedir. Melik nedir? Mâlik nedir? Buna da dikkat edelim ve burada Rabbimizi Melik ve Mâlik olarak da iyi tanıyalım. Melik, mâlik mutlak hükümdar. Âlemlerin yegâne hükümdarı, mutlak hükümdarı ve dîn gününün cezâ gününün, mahşer gününün de mutlak hükümdarıdır. Onun için Cenab-ı Hak kendini burada eşsiz hükümdar olarak tanıtmaktadır. İzâfî vekâleten tüm hükümranlıklar sona ermiş, mutlak hükümdarın kudreti altında bütün o geçici hükümdarlar toplanmıştır. Nerede? Rabbanî memleketin vatandaşı derecesine göre paylarını alacaklardır. Demek ki bütün hükümdarlar, o geçici hükümdarlar o kendini hükümdar zanneden firavunlarda tamâmı adilleri de zâlimleri de mutlak hükümdarın kudreti altında toplanmışlardır. Rabbanî memleketin vatandaşı derecesine göre paylarını alacaklardır. Rabbanî memleketin vatandaşları olmayanlar yani Rabbi tanımayanlar, kendini asîl hükümdar zanneden firavunlar, İlâhî kânûnları kabûl etmeyenler ikinci memleket yok ki; Ey firavunlar! Ey firavuna inanan onların uşakları ikinci memleket yok ki oraya gitseler nereye gideceksiniz? O mutlak muktedir hükümdarın huzurunda Allah’ın orduları tarafından yakalandınız, zincire vuruldunuz getirildiniz oraya. Haydi firavunlar ordularınızı çalıştırın kurtarın kendinizi. Bunlar sonsuz, nasipsiz ve azâb içinde kalacaklardır. Bunlar sonsuz nasipsiz ve azâb içinde kalacaklardır. Yokta olmayacaklardır, ölüm yokki yok olsalar.
Bunlara ölümsüz bir azâb vardır. O gün şöyle denilmektedir: (لِّمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَ لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّار)‘’ limenil mülkül yevme lillahil vahidil gahhar’’
Bugün mülk kimindir? Dendiği zaman, (الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ) Vâhid’il Kahhârındır diye cevap verilecektir. Vâhidi Kahhâr olan Allah’ındır denecektir. Allah Vâhidi Kahhâr’dır. O gün onlar kabirlerinden kalkarlar, meydana çıkarlar, hiçbir şey Allah’a gizli değildir. Onların hiçbir şeyi gizli kalma imkânı yoktur. Yine o gün ‘’ وَالْأَمْرُ يَوْمَئِذٍ لِلَّهِ’’ bakın Gâfir Sûresi 16’ncı âyeti – İnfitâr Sûresinin 19’uncu âyetinde bunlar bildirilmektedir. O gün emir Allah’ındır diyor. Başka hükümdar yok ki o zâlim hükümdarlar zincire vurulmuş ve cehennemin kapılarına getirilmiş âdil hükümdarlarda mükâfatlarını almak üzere cennete gönderilmek üzere oraya getirilmişlerdir.
Dakika 5:15
Cenab-ı Hak melik ismiyle bunları bize tanıtırken kendini tanıtıyor, mâlikî ferdi mülkiyeti anlatmaktadır. Burada ferdi mülkiyet bütün âlemler içinde dışında ne varsa, mülk ve milk tamâmen Allah’ındır. Bu ferdi mülkiyeti anlatıyor. Melik ise sosyal mülkiyeti anlatmaktadır. Çünkü sosyal mülkiyette de Cenab-ı Hak ne yapıyor? Adâleti bütün kullarına taksim etmek üzere adâleti istiyor adâleti uyguluyor. Bütün âlemler tam bir mîzan, tam bir ölçü, tam bir adâlet üzere yaratılmıştır İslam kânûnlarıyla da dünyada tam bir adâlet yapılmak isteniyor.
İslam tam adâletin, İlâhî adâletin, sosyal adâletin merhametin, ilmin irfânın tâ kendisidir. Hükümdarlık, can ve mal üzerinde tasarruf kuvveti, yönetim kudretidir ki umumun faydası için görüş, emir, tekbir, yasak, uyarma, mahrum etme, hukuk, yetki, icrâ ederek toplumu düzene sokma. Bağımsız, genel nitelikli yönetim kudretine hükümdarlık denir. İşte Allah’ın hükümdarlığı tam bir muktedir hükümranlıktır. Buraya dikkat edilsin! ‘’Genel nitelikli yönetim kudretine hükümdarlık denir’’ tam muktedir hükümdar sadece Allah’u Teâlâ’dır.
Memleket, hükümdarın birde memleketi vardır. Memleket, vatan, dar, yurt, otorite yeri, mülk yeri, meşrû ferdî mülkiyetin hak ve özgürlüklerin, adâletin, ahlâkın bulduğu ve yaşandığı yerdir. Buna Dârul İslam denir. Demek ki memleket deyince vatan, dar, yurt dediğimiz zaman otorite yeri, mülk yeri meşrû ferdî mülkiyetin hak ve özgürlüklerin, adâletin sosyal adâletin, ahlâkın bulunduğu ve yaşandığı yerdir. Bunun adı Dârul İslam’dır yani İslam memleketidir. Bu memlekette geçerli kânûnlar Allah’ın kânûnlarıdır. Dârul İslam’ın asıl hükümdarı bizzat Allah’tır. Ey dünya! Gel, bunu anla. Beşerî kânûnlar insanları mutlu etmedi. Çağdaş kânûnlar Allah’ın kânûnlarıdır. Çağdaşlık, medeniyet, en üstün medeniyet, ulaşılmaz medeniyet Allah’ın ortaya koyduğu kurduğu düzenin adıdır. Onun için Dârul İslam’ın asıl hükümdarı Allah’tır. Çünkü onun kânûnları uygulanır. Dünyada ki vekilleri onun kânûnları, hükümleri ile hükmeden emirler, halîfelerdir. Bütün insanlık burada görevlidir. Bütün insanlık ferdî ictimâî tamâmen Allah’ın hükümleriyle hükmetmekle, onun kânûnlarını uygulamakla bütün insanlık görevlidir. Başta bu hak dâvâyı kavrayan müslümanların görevidir ve bütün insanlarında görevidir çünkü bütün insanlık Allah’ın mülkünde Allah’ın nimetini tüketmektedirler. Allah’ın verdiği hayatla yaşamaktadırlar. Allah’ın nimetlerini tüketiyorlar, Allah’ın mülkünde barınıyorlar. Onun için Allah’ın emirlerine hüküm ve kânûnlarına karşı gelme hakkı ve cesâreti ve gücü kimsede yoktur olamaz karşı koyan sonuca katlanacaktır.
Dakika 10:22
Kıymetli efendiler,
İnsanoğlunu yaratırken ben yeryüzüne halîfe yaratıyorum demiştir Cenab-ı Hak. İşte insanlık demek hilâfetin birlikte yeryüzünde İlâhî düzenin, sosyal düzenin, sosyal adâletin Allah’ın kurduğu düzenin tamâmen çalıştırılması işletilmesi, o düzenin birer birer görevlisi olmak zorundadır her insan.
Beşerî sistemlere gelince katı sosyalizim milkiyeti boğar. Mülküyet diye birşey yoktur bu rejim felç olmuş insana benzer. Nitekim bunu katı sosyalizmi denediler, ve yıkıldılar. Milleti felç eder, bunun birisi kominizm’dir, komünizme benzeyen bütün sistemler aynıdır. Liberalizm bu da katî katı bir ferdiyetçiliktir. Toplumu sosyal mülküyeti boğar. Bakın burada dikkat edilsin! Liberalizm de katı ferdiyetçilik vardır toplumu, sosyal mülkiyeti boğmaktadır belirli kişiler faydalanır, adâlet topluma yansımaz. Toplum can çekiştirircesine kriz yaşar, dünya sürekli liberalizminde egemenliği altında krizin içinde yaşamaktadır. Bir avuç refah içinde yaşayanlara bakıp da aldananlar tamâmen gaflet içindedirler. Ne liberalizm nede katı sosyalizm, bunlar insanlık için refah verecek sistemler değildir. Nizâm, İlâhî nizâmdır, kânûn İlâhî kânûnlardır. Adâlet sosyal adâlet İlâhî adâlettir. Bunun için Türkiye’nin hâline bir bakın yıllardır bitaraf on parmağı balda, fil dişi kulelerde yaşarken! Bitaraf karnını zor doyurmaktadır büyük kitlelerin hakkı yenmektedir. Gelir dağılımı âdil olmamıştır çünkü bitarafında katı bi sosyalizm tipi vardır, bitarafında liberalizm vardır ve liberalizmle katı sosyalizm milletin hakkını yeyip durmaktadır. İşte milletin kanını emenler bunlardır. Bitarafta felç bir durum vardır bitarafta krizler vardır. Nitekim şuanda dünya bu krizi yaşamaktadır. Felç durumunu yaşayanlar şimdi kriz durumuna geçmislerdir. Çünkü adâlet topluma yansıyor, liberalizmde zengin korunuyor fukara, yetim, gariban, fakirler, yoksullar korunmuyor. Sosyal adâlet onlara uygulanmıyor çünkü yok o sistemlerde katı sistemlerde ferdiyetçilerin olduğu yerde sermâye korunuyor emeğin hakkı yok birisi de emeği koruyor diyor sermâyeyi yok ediyor. İslam hem emeğin hem sermâyenin adil bir topluma yansımasından yana hak düzenini kuran eşsiz düzen İslam’dır.
Kıymetli dinleyenler!
Fâtiha’yı Şerif’ çok şey söylüyor. Birde şöyle diyor: Ey insanlar! Ey akıl sahipleri! Siz sadece iyiliğe kayıtsız şartsız olgunluğa saygı gösterenlerden iseniz Cenab-ı Hak diyor ki; ben Allah’ım her olgunluk benimdir diyor. Eğer kudret, güç ve iyilik etmeye saygı gösterenlerden iseniz? Ben âlemlerin Rabbiyim ve eğer geleceğe tamah ederek saygı gösterenlerden iseniz? Ben Rahmân ve Rahimim. Eğer korkma ve ürkme ile saygı gösterenlerden iseniz? Ben din gününün Ruz-i Cezâ’nın sahibiyim, Mâlikim, mutlak hükümdarım diyor.
Dakika 15:43
Saygının bütünü sebeplerini, zâtında toplayan ve kendine ibâdet edilen tek İlâhım diyor Cenab-ı Hak. Bütün saygıların tamâmı Allah’a olmalıdır Allah içinde kullarına tabii ki sevgi ve saygıyla şevkatle karşılanmalıdır. Cevap oku kelime-i tevhidi, şimdi oku kelime-i tevhidi ondan başka İlâh yok, ondan başka hükümdar yok.
(إِيَّاكَ نَعْبُدُ) ‘’İyyâke nağbudu’’ cevap budur. Kul olan bir kul ki Allah’a ne diyor toplu hâlde, milli hâlde ancak sana kulluk ederiz. Tam bir iltifat üslubu ile akıl sahibinin cevabı (إِيَّاكَ نَعْبُدُ) ‘’iyyâke nağbududur’’. Yani ‘’biz, biz! Ancak sana kulluk ederiz’’ diyerek cevap vermektedir. Haydi sözünde dur, bu kulluk anlaşması Allah’a verilen sözdür, kul ile Rab anlaşmasıdır. Kulluk, ibâdet burada ortaya çıkmaktadır. Bu eşsiz muktedir hükümdara karşı kulların birlikte söylediği budur, yapılan anlaşma budur. Ancak sana kulluk ederiz.
İbâdet nedir? Şimdi birde bunun üzerinde mademki verilen cevap ancak sana kulluk, ibâdet olduğuna göre ibâdet nedir? İbâdet niyete bağlı sevâbı ve Allah’a (C.C) yaklaşmayı ifâde eden özel itâattir. Eğilmek, tevâzu, ibâdettir ki namazın içinde bunların hepsi görülmektedir. Allah’a yönelmek Allah’a ibâdettir. Allah’ın (C.C) râzî olduğunu yapmak, Allah’ın yaptıklarına da râzî olmak ibâdettir, ubûdiyettir. Kulluk görevini yerine getirmektir. İtâat hayır ameli yapmaktır ki tefekkür, Kur’an-ı Kerim okumak yardım sever olmak, yardımlarda bulunmak, sadakalar vermek, vakıflar kurmak, köle âzâd etmek bunların tamâmı ve benzerleri itâattir ve Allah’a yakınlıktır. Bunlara genel itâatlar denir. Birde özel itâatlar vardır ki bunlar niyete bağlıdırlar. İşte ibâdet niyete bağlı olanlardır. Bunlar özel itâatler: namaz, oruç, cihat, hac, zekât, savaşmak gibi bunlar hep niyete bağlıdırlar. Bunlar niyetsiz olmaz. Ümit ve korku ibâdet duygusunun başlangıcıdır, insan duygusunu neye bağlarsa taptığı odur. Duygularını düşüncelerini Allah’a bağla, başkasına bağlanıyorsan ona tapıyorsun farkında değilsin. Çünkü Allah’ın yerine kimse konmaz, çünkü O eşi bulunmayan varlık. Onun emirlerini yerine başka emirler konamaz, çünkü O O’nun emirleri de eşsiz emir ve kânûnlardır.
Dakika 20:12
İnsan hayatı tat ile acının güzergâhıdır. Geçit yeridir bunu iyi bil. Hayat tamâmıyla imtihândır imtihân olduğu için insan hayatı tat ile acının güzergâhıdır geçit yeridir imtihânı da kazanmak zorundasın. Geçici şeylere bağlanan gönül, buna dikkat et! Fânîye bağlanan gönül zarara tehlikeye adaydır. ‘el hayyül kayyum’ a bağlan. Diril ve ayakta! El Bâkî’ye bağlan o ezelî ve ebedî, tüm kudret onda O’na bağlan.
Peygamber Efendimiz (A.S.V) ne diyor? ‘’Mü’min, tâze ekin gibidir rüzgarla eğilir doğrulur yine dosdoğru olmaya devam eder’’ ‘’Münkir çam gibidir kırılır artık kalkamaz’’ ‘’ mü’min Bâkî’ye sarılır münkir Fânîye sarılır’’
Mü’minle münâfık, mü’minle münkir, mü’minle müşrik arasındaki fark işte en büyük farkın birisi budur. Mü’min Bâkî’ye sarılır ki Bâkî Allah’tır. Münâfık, münkir, müşrik ise fânîye sarılır onlarda Allah’ın yarattıklarından herhangi birisidir. Bu nedenledir ki Mü’min Müslüman dâimâ Allah’a sıkı tutunan sıkı bağlanan kişidir. Allah’a sıkı tutunmak demek şeriatın emirlerini bir, bir uygulamak demektir.
Âbîd dünyada bütün benliğinden tecrit edilerek, arınarak tam bir edep tevâzu ile hürmeti itâati arz eder ki tam hürmeti tam itâati Allah’adır. İşte buna ‘Âbîd’ denir. Boyun eğerek zilletini de arz eder. Kime? Allah’a boyun eğer, zilletini Allah’a arz eder. Maddede mânâda her şey senin mülkündür Allah’ım! İrâdeler, vicdanlar senin lütfundur Allah’ım! Övme övülme senindir Allah’ım diye feryât eder.
Ey insan! Yükselmek aczini bilmekle olur. ibâdet kibrin aşağılığın ilacıdır hürriyetini tamâmen Allah’a bağlan. Ona tam boyun eğ tam itâat eyle tüm iyilikleri onun için yap. Ölüme râzî ol, başkasına boyun eğme başkasına tapma. Başka sistemler beşeridir, İlâhî nizâm ve kânûnlarına sıkı bağlan. Her şeyini ona fedâ et hem de seve seve. Her şeyi o vermedi mi sana? Her şeyi o verdi sende seve seve ona fedâ et. Bütün varlığınla ona bağlan, İslam’dan tâviz verme. Ümmetten sakın ayrılma buna dikkat et. İslam’dan tâviz verme! Ümmetten sakın ayrılma. Bütün dostluğunla Allah’a bağlan, gidişin hep Allah’a olsun. Tam kuvvet bunda. Biz diyenler, cihan hâkimiyetini kuranlardır. Haydi ey İslam dünyası! biz diyerek Hak’la bütünleşelim. Elham’ı Şerif, Fâtihâ’yı Şerif günde en az kırk defa bu çağrıyı yapıyor. Hakîkî şeriatçılar, hakîkî ehli târîkçiler, ey kâşifler Ârifler, ey ehli hakîkat! Kur’an’ın rûhunda bir olalım.
Dakika 25:00
Kur’an’ın rûhunda tevhîd îmânında birleşelim. Tevhîd nizâmı olan İslam’da birleşelim. Şahlanıp şaha kalkalım. Dünyayı da, kendimizi de, insanlığı da kurtaralım. Allah’ın huzuruna Ruz-i Cezâ ’da ak yüzle çıkalım. Bunun için (وَلْتَكُنْ مِنْكُمْ أُمَّةٌ) ‘Sizden bir topluluk olsun diyor Yüce Allah -İmrân Sûresi 104’te Ne diyor sizden bir topluluk olsun, ne yapacak bu topluluk (يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ) ‘’Yedune ilel hayri’’ insanlığı hayra çağıracak, İslam tam hayırdır. İnsanlığı hayra çağıracak İslam tam hayırdır. (وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ) ‘mârûfu emredecek. (وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ) ‘Münkerden nehy edecek. (وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ) işte diyor bunlardır felâha erenler diyor. Bir defa Kur’an-ı Kerimi, İslam’ı, dünyaya en ehil dillerden tebliğ etmek zorundayız. Buna cihâd-ı kebîr denmektedir. Şuanda aczimizle bunu yapmaya çalışıyoruz.
Yine Cenab-ı Hak -İmrân Sûresi 103’üncü âyette de şöyle diyor: (وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللَّهِ جَمِيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا ۚ ) ‘’toptan Allah’ın ipine sarılın, dağılıp parçalanmayın, fırkalara bölünmeyin’’ diyor. (وَلَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ تَفَرَّقُوا) Sakın ola ki parça parça fırka fırka olanlardan olmayınız. (وَاخْتَلَفُوا) ihtilâfa düşmeyiniz, (مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَهُمُ الْبَيِّنَاتُ ۚ ) çünkü hak ve hakîkat, açık açık deliller İslam’ın ortaya koyduğu hakîkatler geldikten sonra artık ihtilâfa hiç mi hiç yer yoktur dağılıp parçalanmaya gerek yoktur. İslam bütün hakikatiyle inkişaf etmiş ortaya değerlerini koymuştur. Bu değerler ortaya geldikten sonra sakın dağılıp parçalananlardan olmayınız, ihtilâfa düşenlerden olmayınız diyor Cenab-ı Hak. (وَأُولَٰئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ) eğer dağılır parçalanırsanız o dağılıp parçalanan fırka fırka olan, parça parça olan hakîkat ortada iken ihtilâf içinde bulunanlar için büyük bir azap vardır diyor Cenab-ı Hak. Bu da işte parçalanmanın şu çağımızda bu asrımızda Müslümanların ne hâle geldiğine bir bakın. Bunun sebebi hakîkat ortada olduğu hâlde Müslümanlar paramparça olmuşlardır. Müslümanlar kurtuluş istiyorlarsa ki herkes ister, işte Kur’an’ın rûhunda tevhitte İslam’da birleşmek zorundadır. Ümmetin içine gel gir oradan ayrılma ‘’ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَّكُمْ ’’ Sizin üzerinize savaş yazıldı diyor Cenab-ı Hak. Şimdi siz onu hoşlanmayabilirsiniz kerih görebilirsiniz, şunu da unutmayın ‘’ وَعَسَى أَن تَكْرَهُواْ شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ’’ sizin hoşlanmadığınız bir şeyde Allah diyor onda hayır ortaya koymuştur o sizin için hayırlıdır. O sizin hoşlanmadığınız şeyin sizin için hayır olup olmadığını siz bilmiyorsunuz ama Allah biliyor. ‘’ وَعَسَى أَن تُحِبُّواْ شَيْئًا وَهُوَ شَرٌّ لَّكُمْ’’ siz bir şeyi çok hoşlanabilirsiniz ama o şey sizin için şerdir diyor. Siz onun şer olduğunu bilmezsiniz. ‘وَاللّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ’’ Allah biliyor siz bilmiyorsunuz diyor. ‘’ فَسَتَذْكُرُونَ مَا أَقُولُ لَكُمْ’’ size söylediklerimi yakında anlayacaksınız, hatırlayacaksınız. Sizin için ne söylemişsem ‘’ وَأُفَوِّضُ أَمْرِي إِلَى اللَّهِ’’ Ben bütün işlerimi Allah’a ısmarladım. ‘إِنَّ اللَّهَ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ’’ Allah kullarını görüp durmaktadır. Söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız! Ben işimi Allah’a havâle ediyorum, Allah kullarını çok iyi görüyor.
Ey kıymetliler!
İşte bunun peşinden Cenab-ı Hakk’a kul kulluk görevini yaparken tabî yardım isteyecektir. Kimden? Yalnız Allah’tan. ‘’ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ’’ yalnız ve yalnız ne diyor? Senden yardım dileriz diyor. Kıymetli efendiler, şimdi Allah’ın yardım ve lütuf konularına geldik. Elham’ın bu bölümüne geldik. Cenab-ı Mevlâ Rabbisinin bütün yardımlarını, inâm ve ihsânlarını kazanan kullarından eylesin İnşa’Allah buradan ötede 5’inci dersimizle devam edeceğiz.
Dakika 31:05