AmeldeFıkhı 94-01

94- Amelde Fıkhı Ekber Ders 94

AMELDE FIKH-I EKBER DERS 94

Çok kıymetli ve muhterem izleyenler. O, yüce sıfatlarla muttasıf, noksan sıfatlardan münezzeh olan bu âlemlerin eşsiz, yegâne muktedir hükümdarı olan Yüce Allah’a (C.C.) namütenâhi, uçsuz bucaksız hamd-ü senalar olsun.

‘’Lekel hamdü hatta terda ve lekel hamdü izâ râdikte ve salli ve sellim ve barik âlâ Muhammed’’

O Şanlı Peygamber’e ebediyen salât-ü selam olsun. Onun ashaplarından Allah çok râzı olsun. Ey Ümmet-i Muhammed (S.A.V.)! Bizden size selam olsun. Dersimiz yine hac hakkındadır. Haccın tavaf, onun şeraiti konusunda dünyayı asırlardır okutarak gelen Hanefi okulunda, ekolündeki yüksek âlimlerin görüşleri ile Yüce İslam’ın delillerini nasıl güzel incelemişler ve Muhammedî okulu devam ettiriyorlar. Hz. Muhammed’in, ashapların, Ehl-i Sünnet yolunun ekolü bu şekil bütün Müslümanları kucaklayarak dört mezhep, diğer mezheplerin de bünyesinde doğru olan kısımlarını barındırarak, yanlışlara da gerçeklerle karşı koyarak dünyayı okutarak geldiler, okutarak devam edilmektedir. Hâla dünyada Müslümanların hemen hemen tamamı denecek kadar az müstesna bu dört mezhep müntesipleridirler. Şimdi Hanefi ekolünün yüksek âlimlerine göre tavafın şerâitine şöyle bir bakalım, bu kıymeti âlimler ne diyorlar? Tavaf niyeti, yani tavafa niyet edeceksin diyor. Bunlar tavafın şeraitidir ve vacipleridir Hanefilere göre. Tavaf niyeti, yaya olarak tavaf etmesi, tavafın yerinin Kâbe’nin çevresinde olması gerekir. “Kâbe’yi tavaf etsinler.”, ayet-i kerimede Yüce Rabb’imin emri bu. Mescit çevresinde yapılmış bir tavaf tabii tavaf sayılmadığından dolayı Kâbe tavaf edilmiş olmaz. Hatmin dışından gerçekleştirilir tavaf. Tavafın zamanı, ifadanın zamanı, kurban gününün ikinci fecrinden itibaren başlar. Geceler ve gündüzler ve günler onun farz vaktidir. Hanefi ekolünün yüksek şahsiyetlerine göre Kurban Bayramı günlerinden sonraya ertelemesi durumunda vacibi terk ettiğinden dolayı kurban kesmesi gerekir.

 

Dakika 5:01

 

Yine tavafın farz olan miktarı; bunun dördü farzdır, dört şavt. Bunu yediye tamamlanması ise vaciptir Hanefi ekolünde. Abdestsizlikten temizlenmek gerekir, bu da vaciptir. Hanefi ekolünden bahsediyoruz. Yine Şanlı Kur’an’ın şanlı ayetinde “Kâbe’yi tavaf etsinler.” (Hac Suresi, ayet-i kerime 29). Mutlak anlamda bir emir ifade etmektedir. O sebeple haber-i vâhid ile kitabın mutlak hükmünün takyidi, belirli şartlara bağlanması caiz değildir demiştir Hanefiler. Dolayısıyla; “Tavaf, bir namazdır. Ancak Yüce Allah (C.C.), onda konuşmayı mubah kılmıştır. Peygamber’in hanımları insanlığın anneleridir.” buyurduğu gibi Cenab-ı Hakkk’ın. Bu hadisteki bir namazdır ifadesi de sevap itibariyle ya da farz oluşu bakımından namaz gibidir şeklinde anlaşılmalıdır demiştir Hanefi âlimleri. Temizliği yerine getirmeden tavaf ettiği takdirde yeniden tavaf etmesi icap eder. kurban bayramı günlerinde iade etmeden evine dönerse yine kurban kesmesi gerekir. Abdestsiz olması hâlinde bir koyun, cünüp olması hâlinde de bir deve kesmesi icap eder; beyaz sığır. Tavafta müvâlât, Hanefilerce şart değildir. Müvâlât, peş peşe yapmanın adıdır. Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) takunyalarıyla tavaf etmiştir. Şimdi bir de Mâlikî okulundaki âlimlerin görüşlerini alalım bu konuda: Temizlik, avret mahallinin örtülmesi, Mâlikîlerde yine tavafta şavtların arasının çok açılmaması, tertip, Kâbe’yi soluna alarak tavafa Hacer-ül Esved’den başlamak, Kâbe’nin dışında olmak, yani bütün vücudu ile Mescid-i Haram içinde tavaf etmek, Hacer-ül Esved ’ten başlayarak yedi defa tavaf etmek, tavaftan sonra iki rekât namaz kılmak, yaya olarak tavaf etmek; bunlar birer birer Mâlikîlerde vaciptir. Hacer-ül Esved ’den başlamak yine vaciptir. Tavafın vakti Kurban Bayramı günü fecrin doğuşundan başlar. Şafiî ekolünün yüksek âlimlerinin görüşlerine de şöyle bir bakalım: Avret mahallinin örtülmesi -tavaf esnasında, her zaman olduğu gibi-, Yine, “Kâbe’yi kimse çıplak tavaf edemez.” Peygamberimiz’den gelen haber bu da ve kıymetli muhaddislerimizin rivayetidir. Yine Buhârî, Müslim’de mevcut olmak üzere. Abdestli olmak, temiz olması Şafiîlerde de tavaf için gereklidir.

 

Dakika 10:04

 

Kâbe’yi soluna alması ve kapı yönüne doğru ilerlemesi; “Hac ve umre ibadetlerinizi benden alınız.” diyor Şanlı Peygamberimiz (A.S.V.). Hacer-ül Esved ‘den başlamak diğer mezheplerde de olduğu gibi. Şanlı Peygamber (A.S.V.): “Hicr, Kâbe’den midir?” diye Efendimiz’e sordular. Bunu Ayşe Annemiz anlatıyor. Ben sordum diyor. “Evet” cevabını verdi. “Peki, onu neden Kâbe’ye dâhil etmediler?” dedim. “Kavminin imkânları elvermedi.” buyurdu. Evet, kıymetliler. Görüyorsunuz ki Sevgili Peygamberimiz böyle cevap veriyor. Yine öyle ise -dedim- kapısı niye yüksektir? Bu soruma da şu cevabı verdi: “Bunu da senin kavmin yaptı, dilediklerini içeri almak, dilediklerine de engel olmak için yaptılar. Eğer senin kavmin Cahiliye devrinden yeni kurtulmuş olmasa ve duvarı beyte dâhil etmemi, kapısını da zemine indirmemi kalplerinin intihar etmesinden çekindiğim için. Böyle çekinmeseydim bunu mutlaka yapardım.” Şanlı Peygamber böyle cevap verdi. Büyükler çok büyük düşünüyorlar. O Şanlı Peygamber de ümmetinin sosyal ruhsal psikolojik yapılarını da iç ve dış dünyasını da geçmişini, içinde bulunduğu hâli ve istikbalden de mucizelerle haber veren bir peygamber olduğu için böyle cevap verdi. Kâbe’yi yedi şavtla tavaf etmek; Şafiîlerde de bu vaciptir. Tavafın Mescid-i Haram’ın içinde olması. Tavaf niyeti, niyette tayin şarttır. Yine Hz. Peygamber (A.S.V.) Ümmü Seleme (R.A.): “Kurban Bayramı gecesi gönderdi ve o da fecirden önce cemreyi atarak ifada tavafını yaptı. Evet, kıymetliler. Kütüb-i Sitte’de bu, sahih olarak rivayet edilmiştir. Tavafta yaya olmak Şafiîlerde sünnettir. Tavaf namazı yine Şafiîlerde sünnettir. Kıymetliler, bir de Hanbeli ekolüne şöyle bir bakalım. Tavafın onlarda şartları da şöyledir: İslam, âkil olmak, yine niyet, vaktin girmesi, avret mahallini örtmek, abdestli olmak, tertemiz olmak, tavafı yediye tamamlamak, Kâbe’yi soluna almak, yine yürüyerek tavaf etmesi, sıra ile yapması, mescidin dışında değil içinde olması, Hacer-ül Esved’i hizasına alarak oradan başlaması, yine ifada tavafının vaktinin Kurban Bayramı gece yarısından itibaren başlaması.

 

Dakika 15:07

 

Nitekim Şafiîler de bu görüştedirler. Bunlar da Hanbeli ekolüne göre; tavaf namazı yine Hanbelilerde de sünnettir. Biraz önceki saydıklarım şarttır Hanbelilere göre. Tavafın şartları ile ilgili yine -bakın- bu ekol ne diyor? Abdestli olmak, Hanefilerce vacip diğer mezheplerce şarttır. Tavaf niyeti Haniflerce şarttır, Mâlikîlere göre şart değildir. Şafiîlere göre ise tayini niyet şarttır. Hanbeliler de belirli niyeti şart olarak kabul eder. Yine yaya olmak, Hanefi ve Hanbelilere göre şart iken Mâlikîlere göre vacip olması, Şafiîlere göre yine sünnet olmasıdır. Tavafın Mescid-i Haram içinde yapılması ittifakla şarttır. Hacer-ül Esved ‘den başlamak. Bu Hanefi, Mâlikîlerce şart olmayıp sadece vaciptir. Şafiî ve Hanbelilere göre şarttır. Tertip veya Kâbe’yi soluna almak, Hanefilerce vacip olduğu hâlde diğerlerine göre bu da şarttır. Peş peşe yapmak, Hanefi ve Şafiîlere göre şart değil iken Mâlikî ve Hanbelilere göre şarttır. Yine tavafın yedi şavt olması: Hanefiler dışındaki cumhura göre şarttır, Hanefilere göre vaciptir. Farz olan yalnızca şavtların çoğu yani ilk dördü farz Hanefilerde, kalanı vaciptir. İfada tavafının zamanı, Hanefi ve Mâlikîlere göre Kurban Bayramı günü fecrinden sonradır. Şafiî ve Hanbelilere göre Kurban Bayramı gece yarısından sonra da caizdir. İki rekât tavaf namazı Mâlikîlere göre vacip Hanefilere göre ise kerahat vakitleri dışında vacip, Şafiî ve Hanbelilere göre de sünnettir. Yine adetli kadınlar konusunda da -bakın- kıymetli âlimlerimiz ne demişler? İhram için gusül abdesti alır adetli bir kadın. İhrama girer ve normal bir hacının yaptığını yapar. Yani normal bir hacı efendinin veya hacı hanımefendinin yaptığını yapar. Sadece Kâbe’yi tavaf edemez. Kan mahallini çok sıkı kontrol etmesi, tedbirleri alması da lazımdır. “Kâbe’yi tavaf etmeden hacının yaptığını yap.”, kime diyor bunu? Reis kızı Esma’ya Peygamberimiz böyle buyurdu. “Kâbe’yi tavaf etmeden hacının yaptığını yap.” dedi. Yani tavaf edemezsin ama haccın diğer işlerini yaparsın dedi adetli, hayızlı kadına. Hayızlı bir kadın Kudûm tavafından sorumlu değildir. Bu tavaf, Mâlikîler dışındaki cumhura göre sünnettir.

 

Dakika 20:02

 

Yine hayızlı kadın mescide giremez. Yine Sevgili Peygamberimiz, kıymetli Annemiz Hz. Ayşe’ye: “Saçını boz ve tara. Hac için telbiye getir ve umreyi bırak.” Hz. Ayşe bu hâldeyken umreyi bırakmış ve hac ihramına girmiştir. Yine cumhurun delili burada Câbir Hazretleri’nden gelen Hadis-i Şeriftir ve kıran haccı yapmıştır. İşte, görüyorsunuz kıymetliler. Burada yine Peygamberimiz’den gelen haberde ancak adetli kadın bundan, yani veda tavafından muaf tutulmuştur. Hayızlı kadının yapamadıklarından biri de veda tavafıdır. Adet ve lohusalık süresi dolmadan Mekke’den ayrılmak zorunda kalan ve ifada tavafını yapmamış olan bir kadın gusül abdesti alır ve vücudundaki ilgili kısmı iyice kontrol eder ve gerekli tedbirde kusur etmez. Sonra ifada tavafı olarak Kâbe’yi yedi defa tavaf eder ve daha sonra da Safa ile Merve arasında yedi defa say eder. Bütün bunlardan sonra bir büyükbaş hayvan bedeli kurban kesmek mecburiyetindedir. Bu da ya beş yaşını doldurmuş deve veya iki yaşını doldurmuş sığırdır. Evet, Hanefilerin görüşüne göre uygun bir uygulama olur. İşte, görüyorsunuz kıymetliler. Adet ve lohusalık süresi dolmadan Mekke’den ayrılmak zorunda kalan bir kadın için böyle bir durumu ortaya koydu kıymetli âlimlerimiz. Şimdi bu o takdirde haramlığına rağmen tavafın sıhhatine de deve kurban edilmesi gerektiğine hükmeden, Hanefilerin görüşüne uygun bir uygulamadır bu. Bu kaynak, Hanefi mezhebinin fıkıh eserleri ve kıymetli bütün mezheplerin fıkıh kaynakları incelendiğinde bunları görmek mümkündür. Fethu’l Kadir bunlardan, Şerhu’l Müslim bunlardan, Bidâyet-ül Müçtehit yine bunlardan. Mûnî, Muhtaç yine el-Munî bu kaynaklarımızdan bazılarıdır. Daha pek çok kıymetli fıkıh kaynaklarımız bulunmaktadır. Yüksek âlimler asırlardır delilleri, senet ve tapuları ile koruyarak, okuyarak, okutarak asırlardır geldiler. Kopma olmadan, fasıla olmadan. Yani mütevâtir bir yol ile bu mezhepler bize kadar geldi, bizden sonra da işte devam etmektedir. Mezhep düşmanlığı had safhaya çıktığı hâlde şu çağımızda yine de bu mezhepler dimdik, gerçek, hak, ilim ve delillerle ortadadırlar. İnsanları dört mezhebin arasına sıkıştırdı diyenlerin kafası sıkışmış, bu mezhepleri anlamamışlar. Delilleri de hiç anlamamışlar ve kâşif ulemanın yanından bile geçmemişler. Bunlar beyini sıkışmış cahil kitlelerdir.

 

Dakika 25:04

 

Mezhep düşmanlığının kaynağında birçok sebepler vardır. Ama en büyük sebep cehâlettir, bunları anlamamaktır. Kıymetliler, tavafın sünnetleri: Tavafın başında ve her şavtta Hacer-ül Esved’i istilâm etmek. Dokunabilirse dokunur, öpebilirse öper, eğer bugünkü gibi izdiham olduğu ortamlarda bunu selamlar, mümkün olursa alnını onun üzerine koyar. Bu da Şafiîlere göre. Mâlikîler Hacer-ül Esved üzerine eğilmeyi ve ona yüz sürmeyi mekruh görürler. Dikkat et; Mâlikîler. Şafiîler de üç kere öpmeyi ve alnını değmeyi sünnet olarak kabul ederler. Bunların, bu görüşlerin tamamı çok kıymetlidir. Birbirine zıt zannetmeyin, bunların hep birer birer delil ve nedenleri bulunmaktadır. Onun için kıymetliler, iyi anlamaya çalışın. Bilmeyenler bilenleri yargılamaya kalkmasınlar. Cahiller, âlimleri tenkit etmeye kalkmasınlar. Bu, küstahlık ve serseriliktir. Tekbir ve tehlil getirir, hamd eder. Evet, kıymetliler. Şanlı Peygamberimiz’e yine salât-ü selam okur. Neden bahsediyoruz? Tavafın sünnetlerinden bahsediyoruz. Evet, bu konuda delil mi arıyorsunuz? Tabii, bu söylenenlerin hepsi delillerle ortaya konulmuştur. İşte Buhârî, Müslim bunlardan birisidir. Bunlar rivayet ediyorlar. Şanlı Peygamber’in bunu yapmış olmasıdır. Yine alnı koymanın delili, Beyhâki’nin de rivayet ettiği gibi sünnete uyma gereğidir. Sevgili Peygamberimiz (A.S.V.): Ey Ömer! Sen güçlü bir adamsın. Hacer-ül Esved civarında sıkışıklığa sebep olma, yoksa zayıfa eziyet edersin. Eğer bir boşluk bulursan o takdirde bunu yap, aksi hâlde tehlil ve tekbir getir.” buyurmuştur. Bak, bu Hadis-i Şerifin içeriğinde Peygamberimiz hem Mâlikîlerin görüşünü hem Şafiîlerin görüşünü ve yüksek bütün görüşleri burada izah etmektedir. Bu Hadis-i Şerifin içeriğini iyi keşfedersen hepsini bulursun, nedenlerini de. Hepsinin haklı olduğunu da görürsün. İşte, eziyetten kaçınmak vaciptir. Bu nedenle bütün mezheplerin görüşlerini münasip bir ortam ile izdihamlı bir ortamı mezheplerin durumuna göre değerlendirirsen o zaman her mezhebin ne kadar güzel doğru söylediğini görürsün. “Size bir şey emrettim mi onu gücünüz yettiğince yerine getirin.” Kim diyor bunu? Şanlı Peygamberimiz buyuruyor. Yine, “İbn-i Ömer’i gördüm.” diyor -İbn-i Nâfi’ anlatıyor bunu da- “eliyle istilâm ediyor ve Peygamber’in (A.S.V.) bunu yaptığını gördüğümden beri ben de terk etmeden yapmaktayım.” diyordu.

 

Dakika 30:07

 

Görüyorsunuz, Peygamberimiz zaman gelmiş karşıdan Hacer-ül Esved’i selamlamış, zaman gelmiş öpmüş. Niye? Ortam, durum müsait. Ve mezhepler de Peygamberimiz’in bütün hâllerini keşfetmişler. İnsanın içinde yaşadığı şartlar dâimâ değişebilir. Değişen şartlara göre İslam, hükümler getirir. Peygamberimiz onu bir bir değişen şartlar ortamında ne yapmış? Şer-i Şerif’i uygulamış. Mezhepler de bunu keşfederek, delillerle hareket ederek, bugüne kadar bu gerçekleri koruyarak gelmişler, okuyarak, okutarak gelmişler. Mezhepleri kimse yanlış anlamasın. “Hz. Peygamber (A.S.V.) her tavafta Rükn-i Yemani’yi ve Hacer-ül Esved’i istilâm eder ve bunu hiç terk etmezdi.” diyor. Bakın, gelen bir haberin biri de budur. Bu haberin kaynağında da yine Hazreti Ömer’in oğlundan Neseî, Ebû Davut gibi kıymetli muhaddislerimiz bunu rivayet etmişlerdir. Rükn-i Yemani’yi ihtilâm eder fakat öpmez. Şanlı Peygamber ancak Hacer-ül Esved’i ve Rükn-i Yemani’yi istihdam ederdi. Bakın, istilâm ettiği zaman var. Bir de Hacer-ül Esved’i öptüğü zaman var, ama Rükn-i Yemani’yi selamladı diyor, istilâm etti diyor. Yine sınırlama: İnsanlar tavaf esnasında, hac ortamında diğer zamanlarda olduğu gibi dua eder, bu da sünnettir. Duada sınırlama yoktur. Yalnız Hadis-i Şeriflerle başta Kur’an-ı Kerim duaları olmak üzere bunları tercih etmesi en uygunudur, her şavtın başında dua eder.

 

‘’Bismillahi vallahu ekber Allahümme imânen bike ve tasdikan bi kitabike ve vefaen bi ahdike vettibaen lisünneti nebiyyike Muhammed Mustafa sâllâllâhu teâlâ aleyhi ve sellem’’

diye dua eder. Kâbe kapısının önünde de

‘’Allahümme innel beyte beytüke, vel harame haramüke, vel emne emnüke ve hâzâ makamül aizi minennâr’’

böyle dua eder. Rükn-i Yemenilerin arasında ise

 

‘’Rabbena âtinâ fiddünya’’ ayetini dua olarak okur. Rabbena âtinâ fiddünya haseneten ve fil âhireti haseneten ve kına azâbennâr’’

 

(رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّار)

 

Yine kutsî bir Hadis-i Şerifte: “Zikrin sebebiyle benden istemeye fırsat bulamayan kimseye isteyenlere verdiklerimden daha üstününü veririm. Yüce Allah’ın kelâmının diğer sözlere üstünlüğü, Yüce Allah’ın yarattıklarına üstünlüğü gibidir.” İşte, kıymetliler. Tirmizî’nin hasen olarak rivayet ettiği Hadis-i Şerifte de böyle buyurulmuştur. Mâlikîlere göre mekruhtur. Tabii onların da kendilerine göre delilleri var.

 

Dakika 35:03

 

Sessizliğe riâyet etmek sünnettir. Evet, kıymetliler. “Kâbe’yi tavaf, bir namazdır. Onda konuşan, mutlaka hayırla konuşsun.” diye de haber var. Yine dolayısıyla onda konuşmayı azaltın diyor; Sevgili Peygamberimiz’den gelen haberler var. Erkeklerin remel yapması sünnettir (hızlı adımlarla yürümeleri). Bu, Hanefi ve Şafiîlere göre sünnettir. Mâlikîler diyorlar ki: Kudûm ve umre tavaflarında hızlı yürümesi sünnettir. Nafile ve veda tavaflarında hızlı yürümek (remel) mendup değildir demişlerdir. Hanbeliler de Mâlikîler gibi kudûm veya umre tavafının dışında hızlı yürümenin sünnet olmadığını söylemişlerdir. Evet, kıymetliler. Yine kıymetli muhaddislerimizin rivayetinde, rivayet ettikleri kıymetli haberlerde Hz. Ömer’in oğlundan gelen bir haber ki, “Şanlı Peygamber, Beyt’i tavafın ilk üç şavtında hızlı, dördünde normal yürüdü. Yine Sevgili Peygamberimiz yine Hacer-ül Esved’e üç defa hızlı yürüdü ve sonra normal yürüdü.” diye de rivayet edilmiştir. Kıymetli ve muhterem izleyenler. sünnetlerden birini özürsüz terk etmek, mekruhtur. Hızlı yürümelerde “Allah’ım, bunu makbul hac eyle.”

 

‘’Allahümmec’alhü mebrura. Affedilmiş günah ‘’ve zenben mâğfuran’’, ‘’ve meşkûr sayeyle ve zenben mağfuran ve sayen meşkûren’’. Bu şekilde hızlı yürümek esnasında dua etmenin de sünnet olduğu yine tavsiye edilmiş. İmâm-ı Mâlik’in dışında cumhura göre ıztıbâ’ yani ridânın ortasını sağ omuzun altından geçirip iki ucunu da sol omuzun üstüne gelecek şekilde ayarlayıp sağ omuzu açık tutmak sünnettir. Bunun adı ıztıbâ’dır. Kıymetliler, Şanlı Peygamberimiz: “Mıstabi olarak tavaf etti.” diyor. Yine Şanlı Peygamber (A.S.V.), ashabı cihan eden umre yaptı, beyitte remel. Hızlı adımlarla yürümek durumunda bunlar -diyor- ıztıbâ’ yaptılar, yani remel yaptılar. Ridâlarını koltuklarının altından geçirip sol omuzlarının üstüne attılar. Yani ıztıbâ’ ile beraber remeli de yaptılar. Hanefiler, Şafiîler ve Hanbeliler remel yapılan bütün tavaflardaki gibi bunu sünnet olarak kabul etmişlerdir. Remelin olmadığı taraflarda bu sünnet değildir demişlerdir.

 

Dakika 40:02

 

Kim bunu diyenler? Hanefi, Şafiî, Hanbeli ekolünün kıymetli âlimleri. Yine Hanefi ve Hanbelilerce tavaf dışında ıztıbâ’ yapılmaz. Tavafı bitirdiğinde ridâsını da düzeltir. Kadınlar ise ne remel yaparlar nede ıztıbâ’. Kadınlar, bunları yapmazlar. Bunlar kadınlardan istenmez. Erkeklerin Kâbe’ye yaklaşması veya yakın bulunması da sünnettir. Bunlar imkânlar dâhilinde olacak şeylerdir. Makam-ı İbrahim’de iki rekât tavaf namazı kılmak, yine Altınoluk altında, Hicr’de, sonra Mescid-i Haram’da ve sonra da Harem’de namaz kılınabilir. Yani makamda bulamazsa eğer, istediği yerde kılar. Yürüyerek tavaf ve tavaf namazı, Mâlikîler ve Hanefilerce vaciptir. Yani tavafı yürüyerek yapmak ve tavaf namazı kılmak; Mâlikîler ve Hanefilerce vaciptir bunlar. Sünnetlerinden biri de Hanefiler ve Şafiîlerce şavtların art arda olmasıdır. Mâlikî ve Hanbelilerce şart olarak kabul edilir bu. Evet, kıymetliler, Yine sünnetlerden birisi, Hanefiler ve Şafiîlerde şavtların peş peşe olmasıdır. Bu, Mâlikî ve Hanbelilerde şart olarak kabul edilmiştir. İnşâAllahu Teâlâ dersimiz, say ile devam edecektir.

 

Dakika 42:26

 

 

 

(Visited 53 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}