AmeldeFıkhı 99-01

99- Amelde Fıkhı Ekber Ders 99

AMELDE FIKH-I EKBER DERS 99

Ey kıymetli izleyenler; bizden sizlere selam. Dünyayı asırlardır okutarak gelen, ilimle cihanı kucaklayan, Yüce Allah’ın ilim nasip edip, Yüce Rabb’imizin lütfuyla ilimlerin dünyaya tecelli etmesi, âlimler iledir. Asırlardır insanlığı okutan kıymetli okulların âlimleri, işte dört mezhep ve onların kucakladığı dünyada; Ehl-i Sünnet ve cemaati yoluyla ki Selef de bunların içerisinde, dünyayı okutarak geldiler. Bu okulun adı fıkıh okuludur, Amelde Fıkh-ı Ekber’dir. İşte, Amelde Fıkh-ı Ekber’den keşif notlarıyla dersimiz devam ediyor. Konumuz, ihram ve onunla ilgili derslerimizi işlemeye devam ediyoruz. Gayemiz okumak, okutmak. Yüce Allah’ın rızâsına kavuşmaktır. Vuslata ermek, insanlığa en doğruyu en güzeli takdim etmek, her sözün hak ve nur olması için çalışmak. Çünkü İslam haktır, İslam nurdur; İslam, âlemler üzerine rahmet tecellisidir, evrensel merhamet, evrensel sevgidir. İslam sevgi deryalarıdır. Sen o deryada bir damla ol, o derya seni ebedî besler. O deryadan dışarı çıkma. Onun adı İslam, ilim irfan. Yüksek adalet mi arıyorsun? Hepsi İslam’da. Sen merhamet mi arıyorsun insanlığı kucaklayacak? Hepsi İslam’da. Sevgi mi arıyorsun? Bütün mahlûkatı meşrû ölçülerle sevecek evrensel ezelî, ebedî hak sevgi İslam’da. Allah sevgisi ile bu, âlemi kuşatmıştır. Rahmet-i Rahman’ın âlemleri yaratması(ında) sevgi, ‘özünde sevgi’ var. Rahmet-i Rahim, Ebediyyû’l ebed Allah’ın lütuflarının tecellisidir, ebedî sevgi var. Şanlı Kur’an-ı Kerim’in başında Yüce Allah, ismi ile kullarıyla tanışıyor. “Ben, Rahman-Rahim Allah’ım” diyor, “Elhamdülillah” diye de Kur’an-ı Kerim başlıyor. Aklın başına al. Yüce İslam’ı iyi anla, iyi kavra. Biliyorsunuz, hacı efendiler ihrama girerler, bunun da kuralları vardır. Hac ibadeti, İslam’da mükemmel mi mükemmel; her ibadeti böyle olduğu gibi o da mükemmel bir ibadettir ve tevhid birliğidir. Ve onun açıkça, dünyadaki Müslümanların kalbinin birlikte attığının ispatı Arafat’ta kendini gösterir. Evet, kıymetliler, ihram yasakları, ihramla ilgili konular. Şöyle bakalım ihramın yasaklarına. Erkeğin özürsüz olarak dikişli elbise giymesi ve başını örtmesi yasaktır. Kadının da yüzünü örtmesi yasaktır.

Dakika 05:00

Ara sıra örtüp açması zarar vermez, ama kadının da yüzü hacda açık olacaktır. Saç kesmek, kılları gidermek vücuttan; bunlar da yasaktır. Eğer bu yasakları ihlal ederse, koyun kurban keser. Hanefilere göre başın dörtte birini tıraş ederse, bir koyun kurban keser. Daha azında ise sadaka verir. Mâlikîlere göre on tel saçtan fazlasını koparırsa, bir koyun kurban keser. Daha az olursa iki avuç yiyecek tasadduk(sadaka) eder. Şafiîler Hanbelilere göre üç ve üçten fazla saç ve kıldan fazlasını giderirse bir koyun kurban keser. Daha az olursa Hanbelilere göre bir fakiri doyurur. Şafiîlere göre ise bir tel saçtan dolayı bir müd (832 gr), iki tel saçtan dolayı da iki müd (1665 gr) yiyecek tasadduk (sadaka) eder. Tırnakların kesilmesi de yasaktır ihrama girdikten sonra. Önce bütün temizliklerini yapacaksın. Bunlar hakkında bilgiler verdik, vererek devam ediyoruz. Tabii biz bilgiyi (sadece) kendimize mi veriyoruz. Bu arada bütün insanlık da faydalansın diyoruz. Hanefilere göre bir tek el veya ayak tırnaklarını kestiğini de bir koyun kurban keser. Diğer mezheplere göre saç kesme ve kılları giderme hususundaki sıraya göre ceza gerekir. Yine koku sürünürse; kokulanmak da ihramlıya yasaktır. O zaman kurban kesmek lâzım gelir. Av hayvanlarını öldüremez ihramlı kişi; yaralayamaz, işaret de edemez, avcıya da yardımcı olamaz. Cumhura göre cezası misildir (eş miktar); yani benzer bir hayvanı kurban etmek. Kıymeti tutarınca yiyecek tasadduk(sadaka) etmek veyahut da her bir müd karşılığında bir gün oruç tutmaktır. Bu cumhurun görüşüdür, Hanefilerin görüşünü açıkladık size. Yine Hanefiler bu konuda da şöyle dediler: “Kıymetini vermek lâzımdır”. Mesela bir geyik avladın, onun kıymetini vereceksin, değerini. Kıymeti tutarında bir kurbanlık alıp kesmek veya her birine yarım sa’ (1665 gr) buğday düşecek şekilde, fakirlere yiyecek tasadduk etmek; yarım sa’ karşılığında, bir gün oruç tutma arasında serbesttir, demişlerdir. Hepsi güzel çalışmış bu ekolün, bu okulların yüksek âlimleri.

09:10

Hanefiler hayatı daha çok geniş tutmuşlar ve keşfetmişler. Hepsine bütün âlimlerimizin, Yüce Allah çok rahmet eylesin. Öyle anlar da geliyor ki, öbürlerinde de caddenin genişlediğini görüyoruz, rahmet dalgalarını görüyoruz. Dört mezhep ve onun kucakladığı diğer Ehl-i Sünnet yolundaki bütün âlimlerin, müçtehitlerin görüşlerini hepsini toplayınca, rahmet dalgalanıyor! İslam Caddesi geniş mi geniş, sağlam mı sağlam, emin mi emin! Bu farklılıkları anlayamayanlar, bir ağaçta hiç dal istemeyenlerdir. Dalsız, yapraksız, meyvesiz, çiçeksiz, ağaç olmaz. İslam’ın kökü, aslı, esası birdir; bütün mezheplerin asıl hepsi birdir. Ama şartlar değiştikçe hükümler, değişen şartlara -ne yapılır-; İslam onlara hükmünü verir, müçtehitler de onu keşfeder. Peygamberimiz’in ömür boyu değişik ortamlarda değişik işler yapmış. Sözlü, fiilî, takrirî. Bunların hepsi keşfedilmiş bütün mezhep âlimleri tarafından. Hayat, tek bir noktadan ibaret değil ki. Peygamber Efendimiz’in Kur’an-ı Kerim’in, sünnetin, icmâ ve kıyasın, aslî ve fer’i delillerin hepsine bu müçtehitler göz atarak iyi çalışmışlar (Rahmetullahi Aleyhim Ecmain). Mekke-i Harem sınırları içindeki ağaç veya bitkileri kesmek, koparmak yasaktır ihramlı bir hacı efendiye, ihramlı bir hanımefendiye. Bu konuda -Mâlikîlere göre- ceza yoktur. Hanefilere göre kıymetini öder. Şafiî ve Hanbelilere göre ise ağacın küçük veya büyük olmasına göre koyun veya sığır keser, bitkinin de kıymetini öder. Görüyorsunuz, Harem Bölgesi’nden ot bile koparılmıyor. Cinsi münasebet ve öpüşme ve bunun gibi durumlar; bunlar yasak ihramlıya. Cinsi münasebet sebebiyle -ittifakla- hac bozulur. Mâlikîlere göre bozulması için meni gelmiş olmalıdır. İttifakla bu haccın cezası, kazayı icap eder. Şafiî ve Hanbelilere göre bir deve, Mâlikîlere göre bir koyun; Hanefilere göre ise Arafat’ta vakfeden sonra olduğunda bir deve, vakfeden önce olduğunda bir koyun kurban etmek lâzım gelir. Ne güzel, bunların hepsini delillere istinad ederek, bunlar böyle olmuştur ve hayat kolaylaşmıştır. Her mezhebe intisap (bağlanan) eden Hanefi okulunda mı okuyorsun? Güzel okuyorsun, güzel oku, yaşa. O ilmin gereğini uygula. Mezhebin sağlam. Mâlikî misin? Mezhebin sağlam. Oradaki derslerini iyi uygula. Şafiî, Hanbeli misin? Mezheplerin sağlam. Bilgini iyi kullan ve bunlara yakın Ehl-i Sünnet, bunların içinde hepsi diğer kim olursa olsun; delillere dayalı ilmî ve içtihada ehliyet taşıyan, ehliyetli âlimlerin görüşlerine dikkat et. Ve gereken uygulamayı yap, pişman olmazsın. Bunlar hak mezheptir. Bunların hepsi, Peygamber’in yolunu keşfetmişler. Cadde çok geniş, rahmet, uçsuz bucaksız rahmet. Diyelim ki bu müçtehitler hepsi ilmen yetkili ehliyetli, yarın mahşerde de bunların müçtehit de oldukları için verdikleri fetvalar geçerli. Bir mezhepten paçanı kurtaramasan, öbür mezhepte kurtarırsın, korkma. Yeter ki delillere dayalı, hak ilmin, hak müçtehitlerin ilmine tâbi ol.

Dakika 15:01

“Vusul ehline vusul, hakka vuslattır” demenin hikmeti budur. Bilene tâbi olacaksın, bilene! Yüce Rab ne diyor, Yüce Rabb’imiz? Allah (celle celâluhu ve celleşanü, azze ve celle): “Bilmiyorsanız bilenlere sorun”. Kim biliyor ki? Bilenler müstesna. Kaç kişi biliyor? Bilenler bu milletin önünde parlayan nurdur, nur! Gökte de parlayan yıldızlar üzerine yıldızlardır ilim adamları. Bilenle hareket et. Mezheplerin kıymetini bil, mezhep düşmanlığını da bırak. “Mezhepsizim” demek de zır cahilliktir. Çünkü sen, bütün Kur’an’ın tümünü, bu müçtehitler kadar keşfetmedin, keşfedemeyeceksin. Bilmiyorsan, sen nasıl “mezhepsizim” diyorsun. İslam’ı bilmek zorundasın. Mezhep demek, bilenlerle hareket etmek demek. Bilenlerin yolu, İslam’ın, ilmin yolu. Onun için, “mezhepsizim” demenin de ya cahilliğe dayandığını ya da ihanete dayandığını, bölücülük ve fitneye gittiğini unutma. Çünkü mezhep düşmanlığı, korkunç tehlikelidir. Hatta kıymetli âlimlerimizden Kevserî gibi veya emsalleri “Mezhepsizlik, dinsizliğe köprüdür”, demişlerdir. Şimdi kıymetliler, haccı fevk(gecikme) etme konusu. Hacca, ihrama girmiş ama tamamlayamamış haccını. Bu konuda kıymetli âlimlerimiz her konuyu keşfettikleri gibi bunu da keşfetmişler. Biz, bu müçtehitlerimize, mezhep âlimlerinin hepsine, hak mezheplere; -bâtıl mezheplere, ehl-i bid’ata değil- hak mezheplerin âlimlerinin tümüne minnettarız. Bayram günü fecir vaktine kadar olan süre içinde Arafat’ta vakfe yapmaya yetişemezse, haccı kaçırmış demektir. Dikkat et buna! Bayram günü fecir vaktine kadar olan süre içinde, Arafat’ta vakfe yapmaya yetişememişse haccı kaçırmış demektir. Evet kıymetliler. Demek oluyor ki en son bayram günü fecir vaktine kadar Arafat’ta vakfeye yetişmen gerek. Temel rüknü ise “Arafat’ı vakfedir”. Haccın temel rüknüdür Arafat’taki vakfe. Umrenin kaçırılması söz konusu değildir. Şimdi, bu konudaki hükümlere şöyle bir bakalım. Hanefiler: “Umre amellerini eda ederek ihramdan çıkması icap eder”. Haccı kaçıran kimsenin -ne yapıyor- umre amellerini eda ederek, ihramdan çıkması icap eder. İşte Yüce İslam’ın ilimlerini asırlardır okuyan ve okutan okul Hanefiler başta olmak üzere; Peygamberimiz’den, Ashab-ı Gûzin’den sonra Tabiîn Devri’nin yüksek âlimi İmâm-ı Âzam’ın önderliğinde bu mezhep çağlar boyu, asırlardır dünyayı okutarak geldi.

20:03

Gelecek senede bu haccı kaza eder. Çünkü kişi haccını kaçırdığı zaman; bunlardan Arafat’ta vakfe mesela. Kurban kesme cezası gerekmez. Gelecek sene haccını kaza eder. Cumhura göre umre amellerini yerine getirir. Kim? Haccı kaçıran kişi. Onlar da aynı şeyi söylediler. Gelecek sene bu haccı kaza eder, -bakın- aynı şey söyleniyor. Kurban kesmesi gerekir, demişler, bak burada fark var. Bu farkın olması daha çok güzeldir. Hanefilerde onun olmaması Ümmet-i Muhammed için ayrı bir güzellik taşıyor. Bunların delilleri, keşiflerine göre, burada olması ayrı bir güzellik taşıyor. Çünkü deliller keşfedilirken o mânâ da bu mânâda çıkmaktadır. Onlar kâşif âlimleri, yüksek âlimler (Rahmetullahi Aleyhim Ecmain). Şimdi delili sınırı konusunda da vakfeye yetişemezse ve sabah vakti girse, artık haccı kaçırmış olur. Bu konuda ihtilâf yoktur. Cem, Müzdelife gecesi fecir vakti girinceye kadar hac, fevk (gecikmiş) olmaz. Cem, Müzdelife gecesi, fecir vakti girinceye kadar hac fevk (gecikmiş) olmaz, kaçmaz. “Hac Arafat’tır”. Cem gecesi, sabah namazından önce oraya gelenin haccı tamamdır. Yani, bunlar Peygamberimiz’den gelen haberler. Kıymetli muhaddislerimiz rivayet etmişlerdir Ashab-ı Gûzin’den. Onlar da Peygamberimiz’den rivayet ediyorlar. “Gece, Arafat’ta vakfe eden hacca yetişmiştir”. Gece de olsa Arafat’ta vakfeyi kaçıran, umre yaparak ihramdan çıksın. Gelecek sene o haccı kaza etmesi lâzımdır”. Bunu Sevgili Peygamberimiz buyuruyor, ondan rivayet ediliyor (A.S.V.). “Arafat’a yetişemeyen kimse haccı kaçırmıştır. Umre yaparak, ihramdan çıksın. Gelecek sene de yeniden haccetsin”. Bu da Peygamberimiz’den gelen önceki hadisin aynısı rivayet edilmiş, başka yoldan. Görüyorsunuz, ki tapular, senetler var; delillerle bu mezhepler -ne yapmışlar- hükümleri, delillere dayalı olarak koymuşlar. Yine Hanefilerin dışında kalan cumhura göre haccı kaçıran kimseye kurban gerekir. “O kimse bu haccı umreye çevirsin. Gelecek sene yeniden haccetsin”. Bu da bir rivayet edilen Hadis-i Şeriftir. Kıymetli, muhterem efendiler, kaza konusunda da cumhura göre kıran haccı yapanın kazasının ‘eda’ gibi olması gerekir. İki kurban lâzım gelir Hac-ı Kıran’ın durumunda.

Dakika 25:02

İki kurban lâzım gelir kıran haccı için, diğeri de kaçırdığı için oluyor. Bunun birisi kıran haccı için oluyor, diğeri de kaçırdığı için oluyor. Hanefilere göre kaza eden kişi önce umre için tavaf ve say eder. Haccının tavaf ve sayını bitirinceye kadar da ihramdan çıkmaz. Yine vakfenin konusunda bir yanılma; 8.veya 10. günü vakfe yapsalar bu onlar için kâfidir. Bakın, yanılmada bir ruhsat var. “Arife günü, insanların Arafat’a çıktıkları gündür”. Peygamberimiz’den gelen bir haber bu da yine. “Ramazan-ı Şerif bayramınız, orucu bitirdiğiniz; Kurban Bayramı’nız da kurban kestiğiniz gündür”. Peygamberimiz böyle rivayet etmiştir. Yine ihtilâf ederse hacılar Arafat konusunda, hata ederse o zaman bu hac kâfi (yeterli) olmaz, demişlerdir. Bakın, ihtilâf edip de hata edilirse, bu hac kâfi (yeterli) olmaz diyorlar. Engel çıkarsa hacı efendi için, bunun adı ihsardır. ‘Engelleme’ şer’i mânâsı ise Hanefilere göre iki rüknü vakfe ve Kâbe’yi tavafı eda etmekten men edilmesi demektir ihsar, yani hacının engellenmesi. Cumhura göre ise bütün yollardan engel olunması demektir. Engel, Hanefilere göre düşman, hastalık, hapis gibi sebeplerden olabilir, demişlerdir. Cumhurun görüşünde ise engelin bir düşman olması lâzımdır, demişler. Düşman dışında sebeplerle, ihramdan çıkması caiz olmaz, demiş cumhura göre. Sabredip özrünün ortadan kalkmasını beklemesi gerekir, demişler. İhramdan çıkma şeraiti konusunda da hastalık durumunda tahâllülü şart koşmuşsa, ihramdan çıkabilir. Sevgili Peygamberimiz (A.S.V.), Zübeyir kızı Dubâa’nın yanına geldi ve “Hacca gitmek istiyor musun?” diye sordu. Dubâa: “Vallahi çok sancım ve ağrım var” deyince Şanlı Peygamber şöyle buyurdu: “Haccet, şart koş. De ki, Allah’ım (C.C.) ihramdan çıkacağım yer beni hacca devamdan alıkoyduğun yer olsun”. Başka hâller de buna kıyas edilir. Hanefilere ve Şafiîlere göre ‘kurban kesme mecburiyeti yoktur’ denemez, çünkü kurban keser. Yani Şafiîlere göre kurban keser.

Dakika 30:00

Hem de Hanefilere göre de. Böylesi durumlarda kurbandan kurtulamaz. Hanbelilere göre ne kurban ne de kaza icab etmez. Şimdi konu ile ilgili deliller; Hanefiler ihsar sebeplerinin umumî olduğunu, “Eğer alıkonursanız yani mahzur (engellenmiş) olursanız, engellenirseniz; kolayınıza gelen kurbanı gönderin”. İşte delil ortada! Bakara Suresi 196. ayet-i kerime bu. “Sebebin hususi oluşu değil, lafzın umumî oluşu muteberdir(inanılandır)”, demiş o kıymetli âlimler. “Hüküm, sebebe değil, lafza göre verilir” der Hanefiler. Evet, kıymetliler, cumhura göre “İhsar (engelden) emin olduğunuz vakit…” diyen ayet-i kerime istinaden bu ise ‘düşmandan emin olma şeklinde olur’, demiş cumhur-u ulema. Yine Sevgili Peygamberimiz’den, ashaptan gelen haberde “İhsar, sadece düşman sebebiyle olur” diye haber vardır. Hem Hazreti Ömer’in oğlundan hem de Hazreti Abbas’ın oğlundan. İki tane kıymetli ‘Abdullah’ bunlar. Mâlikîlere göre ihramdan çıkma şartları konusunda da özrün fariz (kurnazlık) olmasıdır. Eğer bilmiyorsa ihramdan çıkacağını şart koşması hâllerini; Mâlikîler bunları hatırlatmışlardır. İhramı yine terk etme konusunda; ihramlı, “ihramı terk ediyorum” diyip elbiselerini giyse istediği bütün suçlardan dolayı kefaret ödemesi gerekir. Bu, hiçbir tesiri olmayan mücerret (açıkca) bir niyettir. İşte kıymetliler, yine tahâllül konusunda da “Eğer men olursanız (engellenirseniz), o hâlde kolayınıza gelen kurbanı gönderin” ayet-i kerimesi burada yine delildir. Umre yaparak ihramdan çıkar. Mümkün olmazsa kurban keser. Hanefilere göre kurbanın bedelini Mekke’ye gönderir. Kurban kesilmeden ihramdan çıkamaz. Cumhura göre ise kurban kesmek ile ihramdan çıkar. “Hacda ister umre ister kıran yapsın hüküm aynıdır”, demiştir cumhur. Şanlı Peygamberimiz (A.S.V.) ’dan dan gelen yine haberde “Kalkın! Kurbanlarınızı kesin sonra da saçlarınızı tıraş edin” buyurmuştur. Kıran haccına niyet etmişse, Şafiîlerle, Hanbelilere göre bir; Hanefilere göre iki kurban kesmesi icap eder. Hanefilere göre kıran haccına niyet eden kimse, iki ihrama girmiş olmaktadır. Çıkışı da iki kurbanla mümkündür, demişler. Kıymetli efendiler, kurban bulunmazsa, âciz kalınırsa; Hanbelilere göre kurban borcu, 10 gün oruca intikal eder.

Dakika 35:04

Onlar yapılmadan ihramdan çıkılmaz. Şafiîlerde kurban borcu fakir doyurma şekline dönüşür. Bir koyunun para olarak değeri hesaplanır. Bundan da âciz kalınırsa her bir müd yerine bir gün oruç tutar. Oruç şekline dönüşünce ihramdan çıkması caiz olur, demiş Şafiîler. Hanefi ve Mâlikîler, “Kurbanın bedeli yoktur”, demişlerdir. Şafiî ve Hanbelilere göre tahâllül, kurban kesme, tıraş etme; Peygamber’in hac amellerine dair yaptığı fiiller vücub (gerekli) ifade etmektedir. “Ameller niyetlere göredir”, demişlerdir. Mâlikîlere göre tıraş olmak şarttır. Ebû Hanife ile İmâm-ı Muhammed’in görüşüne göre tahâllül için saç tıraşı olmak şart değildir. “Eğer alıkonulursanız kolayınıza gelen bir kurbanı gönderin” ayetindeki nas, ‘mutlak’ anlamındadır. Hudeybiye‘de saç tıraş olunduğunun da müstehap olduğu mânâsına hamledilmiştir(-e yormak). Mâlikîlere göre ümidi kalmayınca ihramdan çıkar. Kurban veya ceza da gerekmez. Evet, kıymetliler, kurbanı kesme yeri, Hanefilere göre Harem’dir. “Kurban kesileceği yere ulaşıncaya kadar başınızın tıraş etmeyin” (Bakara Suresi 196). Yine, sonra kurbanların varacakları yer, Beyt-i Atika’dır. Hanefilere göre ihsar (mâni) kurbanının haremden başka bir yerde kesilmesi caiz değildir. Evet, kıymetliler, kurban kesme zamanı İmâm-ı Âzam’a göre ihsar (mâni) kurbanını, Kurban Bayramı’ndan önce kesmek caizdir. İmameyn ise bayram günü kesilmesinin caiz olduğunu söylemiştir. Evet, kıymetliler, İmameyn, bayram günü kesilmesinin caiz olduğunu söylemişlerdir. Kurban Bayramı gününe bağlı değildir. İhramdan çıkma konusunda bunun hükmü-ahkâmı konusunda ise Hanefiler dışındaki cumhura göre tahâllül (ihramdan çıkan) eden koyun keser. Mâlikîlere göre muhasırın (ihsar kişi) kurban kesmesi gerekmez. Cumhura göre ise gerekir. İşte kıymetli efendiler! Bu şekilde, delillere göre keşifler yapılmış. Her mezhebin âlimi; keşfini, delilini ve onun hükmünü ortaya açıklamıştır.

Dakika 39.28

 

(Visited 58 times, 1 visits today)