368- Tefsir Ders 368 hayat veren nurun keşif notları
368- Kur’an-ı Kerim Tefsîr Dersi 368
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
(Yusuf Sûresi 99’uncu Âyet-i Kerime’den 111’inci Âyet-i Kerime’ler)
‘’Elhamdülillahi Rabbil-âlemin vesselâtü vesselâmü alâ Rasûlina Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihî ve etbâihi ecmaîn’’
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
فَلَمَّا دَخَلُواْ عَلَى يُوسُفَ آوَى إِلَيْهِ أَبَوَيْهِ وَقَالَ ادْخُلُواْ مِصْرَ إِن شَاء اللّهُ آمِنِينَ ﴿٩٩﴾
وَرَفَعَ أَبَوَيْهِ عَلَى الْعَرْشِ وَخَرُّواْ لَهُ سُجَّدًا وَقَالَ يَا أَبَتِ هَذَا تَأْوِيلُ رُؤْيَايَ مِن قَبْلُ قَدْ جَعَلَهَا رَبِّي حَقًّا وَقَدْ أَحْسَنَ بَي إِذْ أَخْرَجَنِي مِنَ السِّجْنِ وَجَاء بِكُم مِّنَ الْبَدْوِ مِن بَعْدِ أَن نَّزغَ الشَّيْطَانُ بَيْنِي وَبَيْنَ إِخْوَتِي إِنَّ رَبِّي لَطِيفٌ لِّمَا يَشَاء إِنَّهُ هُوَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ ﴿١٠٠﴾
Ne zaman ki, onlar Yusuf’un yanına vardılar, artık Yusuf Aleyhisselâmın babası, annesi, kardeşleri artık Yusuf’un dâveti üzerine Mısıra geldiler, Mısıra göç eylediler, Mısıra yerleştiler. İşte o zaman Yusuf annesini ve babasını kucakladı yanına aldı ve: Buyurun Allah’ın dilemesiyle güven içinde Mısır’a girin” dedi. Anasıyla babasını yüksek bir taht üzerine oturttu ve hepsi birden Yusuf için secdeye kapandılar bu şükür secdesiydi. Çünkü ibadet secdesi sadece Allah’a olur bu selâmlama secdesi aynı zamanda. Gerçekten Rabbim onu hak rüya kıldı. Daha önce Yusuf’un gördüğü rüya gerçekleşti. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni zindandan çıkartmakla ve sizi çölden getirmekle Rabbim bana hakikaten ihsân buyurdu. Doğrusu Rabbim dilediğine lütfunu ihsân eder. Şüphesiz o âlimdir hâkimdir.
رَبِّ قَدْ آتَيْتَنِي مِنَ الْمُلْكِ وَعَلَّمْتَنِي مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ أَنتَ وَلِيِّي فِي الدُّنُيَا وَالآخِرَةِ تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ ﴿١٠١﴾
İşte bu âyeti kerime de Yusuf Aleyhisselâmın Kur’an’da ki ayrıca duasıdır. Bak ne diyor Yusuf bu şanlı Kur’an’daki bu âyet-i kerimede ve duasında: “Ey Rabbim! Sen bana dünya mülkünden nasip verdin (رَبِّ قَدْ آتَيْتَنِي مِنَ الْمُلْكِ) buyurdu. Bana ve bana rüyaların tabirinden bir ilim öğrettin. Yani (وَعَلَّمْتَنِي مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ) ve ey gökleri ve yeri yaratan var eden Rabbim! dedi. Sen benim dünyada ve ukbada benim velim sensin, beni Müslüman olarak öldür ve beni sâlih kulların arasına kat!” dedi. (فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ أَنتَ وَلِيِّي فِي الدُّنُيَا وَالآخِرَةِ تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ) Bu duayı da herkesin sık okumasın da elbette büyük feyizler büyük kazanımlar elde edileceği umularak ihlâs ile okunmalıdır. Kur’an-ı Kerimde ki dualar öne alınmalıdır onun peşinden de hadis-i şeriflerde ki dualar senetleri, anlamları yüksek dualar vardır senetleri sahîh senetlere dayanır anlamları da zengin dualar vardır. Bütün duaların okyanusu deryâsı Hazreti Muhammed’dedir (A.S.V) ve Kur’an-ı Kerim’dedir.
Dakika 6:04
Zaten Kur’an-ı Kerim’de Hazreti Muhammed’in bağrına ve kalbine yerleştirilmiştir. Yusuf Aleyhisselâm ve melik yani hükümdar yanlarında 4000 asker birtakım devlet adamları ve çok sayıda insan gelen kâfileyi karşılamaya çıkmışlardı. Gelen kafile Yâkup Aleyhisselâm ve çocukları ve diğer yakınlarıydı. Yusuf da onları hükümdarlar birlikte karşılamışlardı. Yusuf’tan önce Yâkup Aleyhisselâm selâm verdi. Selâm sana ey hüzünleri gideren dedi, Yusuf’a işte hasret burada giderildi vuslata erildi. Yusuf (يُوسُفَ آوَى إِلَيْهِ أَبَوَيْهِ) anasını ve babasını kendisine ibâ etti sarılıp bağrına bastı pek özlemişti hicran ateşi yanıyordu.
Evet, kıymetli dostlarımız!
Allah’a şükür ifadesi olarak secdeye kapandılar bu secde ile meleklerin Âdem’e yaptıkları secde arasında ki ilişki ve benzerlik bulunmaktadır buda unutulmamalıdır. Yine Yusuf Aleyhisselâm (إِنَّهُ هُوَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ ) Gerçek ilim O’nun ilmidir gerçek hikmet O’nun hikmetidir diyordu. (إِنَّ رَبِّي لَطِيفٌ لِّمَا يَشَاء) Muhakkak ki Rabbim, dilediğine lütfunu bol, bol ihsân eder diyordu. (إِنَّهُ هُوَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ ) diyordu. Ve hakîkaten ancak O’dur alîm, O’dur hakîm. Gerçek ilim Yüce Allah’ın ilmidir gerçek hikmet Yüce Allah’ın hikmetidir Celle Celâlühü. Dolayısıyla Yâkup Aleyhisselâmın Yusuf’la hazineleri dolaşırken parşömenleri görüyor yani kâğıtları. Diyor ki Yusuf’a Aleyhisselâm: “Niye mektup yazmadın?” Bunlar var da diyor. O da diyor ki: “Bana Cebrâil öyle emretti diyor. Bak yine diyor ki Yâkup (AS.); Peki, ama diyor Cebrâil’e niye sormadın? Diyor. Yusuf da diyor ki: Sen ona benden daha yakınsın dedi. Yâkup (AS.) da Cebrâil Aleyhisselâm’a sordu. Sorduğu zaman şöyle söylediği rivâyet olunur;
Dakika 10:00
Cebrâil Aleyhisselâm diyor ki Yâkup Aleyhisselâm’a; Sen korkarım ki, Yusuf’u kurt yer dediğinden dolayı Allah bana böyle emretti ve benden korksaydı ya buyurdu diyor. Şimdi buraya dikkat lâzım! Her hâlükârda Müslümanın sıkı sıkıya Rabbisine teslimiyet içinde olacaktır. Yâkup Aleyhisselâmın dahi Yusuf’u kurt yer korkarım ki, kelimesini bak ne diyor; Yâkup diyor kurttan değil benden korkmalıydı diyor Cenab-ı Hak Yâkup Aleyhisselâm’a. Tabii bu mukadderâtın iç dünyaya verdiği önemli hikmet derslerdir. Yusuf ile beraber 24 sene daha yaşamış Yâkup Aleyhisselâm Mısıra geldikten sonra. Şam tarafında babası İshâk Aleyhisselâmın yanına defnolunmasını vasiyet eylemiş Hz. Yusuf da bizzat kendisi gidip babasının cenazesini oraya defnetmiş sonrada geri dönmüş. Yusuf babasından sonra 23 sene daha yaşamış olduğu rivâyetleri vardır. Şimdi bütün dünya hayatı bir rüya gibi olduğunu kimse unutmamalıdır dünya çok çabuk gelip geçen ömürlerin nasıl bitiği belli olmayan bir fâni âlemdir. Onun için bu dünyada Müslümanın hayır da sevap da yarış hâlinde olmalı hiç mi hiç boş durmamalı dinamik bir hayırlı cihâd içinde hayırlı hareket içinde olmalıdır. (فِي سَبِيلِ اللَّهِ) yani Allah yolunda sırf Allah için. Müslüman İslam’ı tam yaşamalı tam bilmelidir Kur’an-ı Kerim’in hayat veren nur saçan derslerini hiç kaçırılmamalıdır. Yusuf Aleyhisselâm ruhunu “Tayyip ve Tahir” olarak bakın Yüce Allah onun ruhunu temiz olarak ne yapmıştır? Kabz eylemiştir. Cenab-ı Hak peygamberleri insanlığın önüne örnek önder kılmıştır. Hz. Muhammed’den önce şehirlere, köylere, devletlere peygamberler gönderilmiştir. Ama Hazreti Muhammed bütün âlemlere, bütün çağlara, bütün milletlere göndermiştir evrensel son cihân Peygamberidir Hz. Muhammed (S.A.V). Kur’an-ı Kerim’de artık bütün çağların Kitâbı’dır ebedî, ezelî değerleri içinde toplayan Kur’an-ı Kerim Kelâmullah Azimüşşan’dır, şanlı bir kitap ki Allah’ın Kitâbı’dır nur saçan bir kitap onun için dersimizin adı da hayat veren nurun dersleridir.
Çok kıymetli efendiler, kıymetli izleyenler!
Daha sonra Mısır’da hanedan değişikliği olmuş iktidar Amelika’dan çıkmış Firavunlara geçmişti İsrâiloğulları da Hazreti Mûsâ’nın peygamber olarak gönderilmesine kadar Firavunların elinde esir kalmıştır. Bu gördüğünüz İsrâil Firavunların emrinde esirdi bunlar, bunların oğlan çocuklarını Firavunlar öldürüyor kız çocuklarını da kendi keyiflerinde kullanıyorlardı.
Dakika 15:00
Bunları Cenab-ı Hak Peygamber aracılığıyla kurtardı ne yazık ki bunlar kurtulduktan sonra dahi bunlar nice peygamberleri katletti kâtil bir Siyon zihniyeti vardır bunlarda. Nice âlimleri katlettiler bunlar peygamber kâtili bir Siyon zihniyeti içinde bulunanları vardır birde gerçek Müslüman olan Mûsevî olan Müslümanlar vardır. Miraç gecesinde Âdem Aleyhisselâm da dünya semâsı denilen birinci gökte Yusuf Aleyhisselâm ile ise ikinci semâda Peygamberimiz karşılaşmıştır. Hazreti Muhammed bütün peygamberlerin imamıdır önderidir Yusuf Aleyhisselâm ile ikinci semâda Miraç’a Peygamberimiz giderken orada görüşmüşlerdi. Birinci kat semâda da Âdem Aleyhisselâm ile görüşmüştü. Üçüncü kat semâda Îsâ ile dördüncü de İdrîs ile beşinci de Hârun’la, altıncı da Mûsâ ile yedinci de İbrâhim Aleyhisselâm’lar ile görüşmüş idi. Peygamberimiz yedinci kat semâya aştı Sidret ’ül Müntehâ’yı da aştı sarayla mekân arş ovasında Kâbe Kavseyn’e ulaştı. Bu mertebede hiçbir peygambere verilmemiş bir mertebedir. Her peygamberin mertebesi yüksektir ama onların da arasında birbirinden yüksek derecesi olanlar vardır en büyük derece hepsinin imamı Hazreti Muhammed’dedir ve Arş’ı Âlâ’nın merkezi Makâm—Mahmûd, Hazreti Muhammed’in makamıdır.
ذَلِكَ مِنْ أَنبَاء الْغَيْبِ نُوحِيهِ إِلَيْكَ وَمَا كُنتَ لَدَيْهِمْ إِذْ أَجْمَعُواْ أَمْرَهُمْ وَهُمْ يَمْكُرُونَ ﴿١٠٢﴾
وَمَا أَكْثَرُ النَّاسِ وَلَوْ حَرَصْتَ بِمُؤْمِنِينَ ﴿١٠٣﴾
وَمَا تَسْأَلُهُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ هُوَ إِلاَّ ذِكْرٌ لِّلْعَالَمِينَ ﴿١٠٤﴾
وَكَأَيِّن مِّن آيَةٍ فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ يَمُرُّونَ عَلَيْهَا وَهُمْ عَنْهَا مُعْرِضُونَ ﴿١٠٥﴾
وَمَا يُؤْمِنُ أَكْثَرُهُمْ بِاللّهِ إِلاَّ وَهُم مُّشْرِكُونَ ﴿١٠٦﴾
أَفَأَمِنُواْ أَن تَأْتِيَهُمْ غَاشِيَةٌ مِّنْ عَذَابِ اللّهِ أَوْ تَأْتِيَهُمُ السَّاعَةُ بَغْتَةً وَهُمْ لاَ يَشْعُرُونَ ﴿١٠٧﴾
Yüce Rabbimiz bu yüce âyetlerinde de bakın bize ne buyuruyor; Yüce’nin her emri de yücedir. Yüce’nin kânûnları yüce kânûndur ki, Kur’an-ı Kerim Yüce’nin Kitâb’ı yüce kânûnları içermektedir. İşte bu, sana vahiy ile bildirdiğimiz gayb haberlerindendir diyor Cenab-ı Hak. Bütün geçmişi Hazreti Muhammed’in önüne bütün Muhammed ümmetine tüm insanlığın önüne geçmişi Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’le İslam’la ne yapıyor? Ortaya gün ışığında gayb haberlerini, ezelî haberleri ne yapıyor? İnsanlara Kur’an’la bildiriyor. Bunu bilmek için îmân lâzım, ilim lâzım, amel olması lâzım. Güçlü bir donanımla her Müslüman donatılacaktır. İlim, îmân, Amel-i Sâlih ile donatılmış olması lâzım hayat veren nurun işte alınacak feyizleri bu kaynaklardır. Yoksa onlar yapacaklarına karar verip mekir (oyun) yaparlarken sen yanlarında değildin.
Dakika 20:07
Yani burada Yusuf’un kardeşlerinin Yusuf’a yaptıkları kurdukları tezgâhları biz diyor bunları anlatmasaydık sen nereden bilecektin? Diyor. Hz. Muhammed’in şahsında bütün insanlığa duyuruyor. Size Kur’an-ı Kerim geçmişin en doğru, en sağlam haberlerini hem de gayb haberlerini veriyor ki, bunları kimsenin bilme şansı yok Kur’an-ı Kerim bunları haber veriyor. Sen ne kadar şiddetle arzularsan da, insanların çoğu îmân edecek değildir. Yüce Allah bu âyette de bu da Yusuf Sûresi’nin 103’üncü âyetidir. Şimdi dersimiz buraya kadar geldi bak ne diyor; Peygamber Muhammed Mustafa Sallallahu Teâlâ Aleyhi ve Sellem bile ne kadar diyor şiddetle arzularsan da: “Ey Muhammed diyor insanların çoğu îmân edecek değildir” diyor. Îmân etmezler diyor pek çoğu diyor. Peki, bu îmân etmeyecek olan çoğunluk ne yapacaktır? Cehennemi dolduracaklardır şeksiz, şüphesiz. (لَاَمْلَـَٔنَّ جَهَنَّمَ) Burada tekit var hattâ yemin olduğunu da söylüyor kâşiflerimiz oradaki Lam’ın. Îmânsız Kur’an-ı Kerim’e, İslam’a inanmadan ölenler İslam îmânıyla îmânı olması lâzım. Allah’ın bir defa birliğini, Muhammed’in Peygamberliğini, İslam’ın hak din olduğunu, Kur’an-ı Kerim’in hak Allah Kitâb’ı olduğu kesinlikle bir defa tasdik edilmeli ikrâr edilmeli. Ve âhiret âleminin bütün safhalarında yerli yerince îmân edilmelidir ve bu îmân Amel-i Sâlih’e dönüşmeli güzel ahlâk ile hukûkun üstünlüğüne bağlı kalarak ki Allah’ın ölçülerine tam uyum içinde yaşamalı ki, hayat veren nurun kaynağı burada kaynıyor işte. Bu çeşmeden iç ölümsüz çeşme bu sana ölümsüz hayat veren memba burası cenneti kazandıran da bu Allah’ın cemâline ulaştıran bu ölümsüzlüğü sana kazandıran bu. Yoksa seni ne cennet ölümsüz kılar ne de başkası Allah seni ölümsüz kılmaktadır cenneti Allah yaratmaktadır. Allah’ın emirlerine sıkı sıkıya bağlan. Allah ölmeyen tek varlık hayatı yaratan tek varlık O’nun rızâsını kazan ki, ölümsüzlüğü O’ndan kazan O’nun ölümsüzlük nimetine ulaş sana ölümsüz bir lütufta bulunsun. Sen fânisin öleceksin yok olmaya mahkûmsun ama seni cennette ebedî öldürmeyen bir nimetiyle, lütfuyla sana lütfediyor. Çünkü yokluğu düşünülmeyen, ölümü düşünülmeyen tek (الْحَيُّ الْقَيُّومُ) Hayyül- Kayyum olan Allah’u Teâlâ. Onun için bu dersler ölümsüz hayata seni hazırlayan hayat veren nurun dersleri bu dersleri kaçırma, hem de nur çeşmesinden içmekten daha fazla içmeye gayret et. Kalbin ve ruhun Kur’an’dan yesin ve içsin işte o zaman bak bu dünyanın, mezarın, mahşerin tadına.
Dakika 25:00
O zaman zevk denilen şey tat denilen, şirp denilen, rey dinlenilen mutluluğum hepsi burada Evliyâlarımız Allah dostları buna ne diyorlar? Zevk diyorlar, şirp diyorlar, rey diyorlar. Kur’an-ı Kerim’in mânâsını yudum, yudum içiyorlar îmân ile Amel-i Sâlihle Allah sevgisiyle dolup taşıyorlar. Ölümsüz hayatı Allah’ın lütfundan kazandılar kazanıyorlar. İslam işte bu seni ölümsüz hayata bütün mutluluklarla donatan bir hayata seni hazırlıyor.
Kıymetli dostlarımız,
Cenab-ı Hak birçoklarının îmân etmeyeceğini söyledi. Kur’an-ı Kerim buna rağmen herkesin kurtulması için ne yapar? Kur’an-ı Kerim herkesi cennete, Allah’a, peygambere, Allah’ın cemâlini, rızâsına, ilâhî kânûnlara dâvet eder Allah’ın hükümranlığını tanı der. Çünkü herkesin Rabbisi Allah’tır başka ilâh yoktur sadece bir olan Allah vardır. Diyor ki; Cenab-ı Hak buna karşılık sen diyor bu Kur’an’ı anlattın diyor dünyaya İslam’ı yerleştirdin buna karşılık onlardan herhangi bir ücret de istemiyorsun. O Kur’an şanlı Kur’an öyle bir kitap ki âlemlere ancak bir öğüttür. Ama kimin öğüdü? Kur’an-ı Kerim Allah’ın öğüdü, Allah’ın nasihati, Allah’ın kelâmı ve Kitâb’ı hak ve gerçek olan bir Kitâb. Kendisi muhkem olan hikmet dolup taşan bir Kitâb, nur saçan bir Kitâb bütün insanlığı kurtarmaya gelen kurtarıcı hidâyet bir Kitâb. Bununla beraber göklerde ve yerde ne kadar âyet var ki, onunla yüz yüze gelirler de yine de yüz çevirip geçerler. Bu âyete de dikkat et! Ne diyor Cenab-ı Hak; Göklerde ve yerde ne kadar âyet var ki, diyor onunla yüz yüze gelirlerde yine de yüz çevirip geçerler. Şimdi gökler direksiz duruyor şöyle bir bak, güneş orada evrenin içerisinde fezada yüzüyor. Yıldızlar, ay ve güneş böyle bütün galaksilere bak, kendi vücuduna bak nasıl vücudun otomatik çalışıyor. Sana bu gücü rûhânî ve bedensel gücü ve kuvvetleri kim verdi hiç mi düşünmüyorsun? Göklere bakıp da Hakk’ı Hakk’ın yüce kudretini görmüyor musun? Kendindeki otomatik hareketleri görmüyor musun? Neye niyet etsen onu yapmaya seni Cenab-ı Hak yapabilme O’nun hareketine O’nun azmine geçebilme yeteneğini vermiş. Bütün dünya bir araya gelse sana bunu kimsenin veremeyeceği ortadadır. Onun için Cenab-ı Hak öyle diyor. Göklerde ve yerde ne kadar âyet var ki, onunla yüz yüze gelirler de yine de yüz çevirip geçerler bakarlar görmezler. Kimileri de maddeyi keşfediyor o maddenin içindeki mânâya aklı ermiyor. Mahlûka bakıyor Hâlikı görmüyor bunlar birer, birer mahrumiyet ve kalpte bunlar perdedir. Kimisi cehâlet perdesi, kimisi küfür perdesi, kimisi şirk perdesi, kimisi zulüm perdesidir.
Dakika 30:10
Günahlar karartmış iç dünyasını bir, bir perde siyah kara perdeler olmuş katrana dönmüş iç dünyası inkâr ede, ede günahları küfürleri haramları işleye, işleye iç dünyası katrandan beter olmuş kara perdeler çekilmiş ve mezbahâne’ye dönmüş leşler oralara atılmış öyle kalpler öyle ruhlar ol meydana gelmiş ki, leş kokuyor. Sırtlanlar, yılanlar, çıyanlar barınmış adamın ruh dünyasında binlerce canavardan daha kötü bir hâl almış inkâr ede, ede. Kimi? Yüce Allah’ı Allah inkâr etmeye gelmez. Sen kimi inkâr ediyorsun? Allah tek vacip vacibü’l vücûd tek varlık herkes mahlûk yaratan Hâlik Allah’u Teâlâ. Allah ve O’nun emir kânûnları O’nun Kitâb’ı Kur’an’ın âyetleri inkâra gelmez. Herkes aklını başına alsın! Azrâil Aleyhisselâm ensende duruyor unutma vaktini saatini bekliyor canını alıp götürecek Yüce Allah’a. Hesap vereceksin mezarda başlayacak bu ne hesap kabir suali denilen şey berzahta kabir de başlayacak oradan mezarından fırlayıp mahkemeye Rûz i Cezâ ’ya geleceksin. Aklını başına al! Kur’an-ı Kerim seni kurtarmaya geldi elinden tutup Arş’a çıkarmaya geldi. Seni cehennemin dibine düşmekten kurtarmaya geldi seni yüksek cennetlere Allah’ın cemâlini tükenmez nimetlere eksilmez göz aydınlığına seni kavuşturmaya geldi. Niye senin kurtarıcına sırt dönüyorsun ki? Kendi kurtarıcındır âlemlerin Rabbisi Allah gönderdi Kur’an-ı Kerim’i Hazreti Muhammed’i âlemlere rahmet Peygamberi gönderdi. İslam bütün insanlığın kurtuluşuna geldi dünyada kalplere ruhlara barışı adâleti yerleştirmeye geldi. İslam A’dan Z’ye sevgi deryalarıdır Allah sevgisi, Allah sevgisi Allah’ın rahmeti İslam rahmet dolu ezelî rahmetlilerin, ebedî rahmetlerin tecellî ettiği yüce nizâm İslam dinidir. Kur’an-ı Kerim ve Hazreti Muhammed’dir. Ve bunu kıyâmete kadar Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâat yolundan gelen gerçek âlimlerimizde bunun tebliğini yapmaya devam ederler. Yüksek âlimlerimiz de bugün Kur’an-ı Kerim’i insanlığa İslam’ı tebliğ ediyorlar. İlmin ve âlimin derecesi çok yüksektir. İlim her yerde yüksek bir mevkisi vardır. İslam dini A’dan Z’ye ilimdir, adâlettir, bilimdir ve bütün insanlığı ilme, irfâna, bilime teşvik etmiştir kıyâmete kadar ilme teşvik etmektedir.
Cenab-ı Hak, bunu da duyurduktan sonra diyor ki; Onların çoğu şirk koşmadan Allah’a îmân etmezler. Bakın, insanoğlu şirke düşmeden Allah’a îmân etmek istemiyor.
Dakika 35:00
Bak, (وَمَا يُؤْمِنُ أَكْثَرُهُمْبِاللّهِ ) onların diyor pek çoğu Allah’a îmân etmezler. (إِلاَّ وَهُم مُّشْرِكُونَ) Ancak onlar şirk koşarlar diyor. Allah’u Teâlâ’ya îmân etmeyenler ne yapıyor? İşte şirk koşuyor Allah’tan başka birini ilâhlaştırmış onun ilkelerine bağlanmış. Hâlbuki ilke Allah’ın ilkesidir, kânûn Allah’ın kânûnudur, barış Allah’ın barışıdır, adâlet Allah’ın adâletidir, rahmet Allah’ın rahmetidir. Bunları adam bırakıyor da birinin ilkelerine bağlanıyor. Mekke putperestleri bu ne yapıyorlardı? Putlarının heykellerini yapmışlar bunlar melek heykelleri diyordu kimisi öteki başkasının heykelini yapmış daha öbürü bir başkasını birisine tapıyor. Artık birilerini Rab edinmekten paçanı kurtar da, Rabbin Allah olduğunu âlemlerin Rabbisinin tek Allah olduğunu bil kendini yaratanının Allah olduğunu bil sadece Allah’a kulluk et, şirkten paçanı kurtar öncelikle. Onun için kıymetli dostlarımız; Yoksa bunlar Allah’ın azâbından hepsini soracak bir felaket gelmesinden veya farkında değillerken ansızın başlarına kıyâmetin kopuvermesinden güven içinde midirler? Cenab-ı Hak ne diyor; Ansızın kıyâmetin kopmasından diyor siz güvende misiniz? Kopmaz mı kıyâmet ansızın tepenize? Ansızın size Azrâil gelip canınızı almaz mı? Ölenleri görmüyor musunuz, kalan var mı dünyada? Herkes ölüyor ve ölecek. (كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ) “Her canlı ölümü tadacaktır Allah’ın huzuruna geri dönecektir.” Çünkü herkes Allah’a hesap verecektir (C.C). Kimse başıboş yaratılmadı. Ne güneş başıboştur, ne galaksiler, ne aylar, ne yıldızlar hiçbir şey başıboş yaratılmadı. İnsanoğlu da en şerefli bir yaratık olarak insanoğlu hiç mi hiç başıboş yaratılmadı. Yerler, gökler ve içindekiler cennet, cehennem hep insan için yaratıldı. İnsan niçin yaratıldı? Allah’a kulluk için. Allah’ı tanıyacaksın O’na kulluk edeceksin tam itaatle bağlanacaksın. Sakın ola ki isyân etmeyeceksin! İşte bunlar Kur’an-ı Kerim’in bu Yusuf Sûresinde de verdiği haberler gayb haberlerindendir. Ve vahiy ile bildirildiği ve senin hak Peygamber olduğunu gün gibi ne yapıyor? Açıklıyor Kur’an-ı Kerim. Yani Hazreti Muhammed hak bir Peygamber’dir diyor. Kim? Yüce Allah diyor Kur’an’ı gönderen Yüce Allah söylüyor. Çünkü Kur’an-ı Kerim Hazreti Muhammed’e indirildi kalbine yerleştirildi Kur’an-ı Kerim’in mânâsını Allah ona açıkladı. Murâd-ı İlâhî’yi Peygamberimize Yüce Allah bildirdi. Enfüsî, âfâkî, semâvî, arzî nice deliller var yerlerde göklerde. Enfüsî ve âfâkî âlemde; fenleri, felsefeleri şöyle bir bak. Dikkat et! Gerçekleri görmeli ama hak penceresinden bakmalı da görmeli hak penceresi basîret yollarının kaynağı olan Kur’an-ı Kerim, İslam ve Muhammed penceresinden bakacaksın ki, hakîkati görebilirsin.
Dakika 40:13
Herkes birinin penceresini gösteriyor. Kimisi önderini, kimisi liderini, kimisi bilmem neyini gösteriyor o pencereler pencere değil seni karanlığa götürüyorlar. Kur’an’ı Kerim’i katıksız katkısız, İslam’ı katıksız katkısız tarafsız İslam’ın kendi kaynağından Kur’an’ı bilerek sırf Kur’an penceresinden bak gerçeği gör. Ağa, paşa penceresinden şu benim üstadımdır şu benim liderimdir diye o pencerelere bakarsan orada kara perdeler asılı Kur’an’sız olan yerde kara perdeler var. Çünkü orada Kur’an’sız, kitapsız İslam’ın ortaya koyduğun gerçek îmân ve gerçek inancın ilkeleri onun ilmi, irfânı olmadan o baktığın pencerelerde ne kadar kara perdeler asılı. Bir yeri görmen imkânsız kendini zindandan kurtar oralar pencere değil en kötü zindan içinde yaşıyorsun. Ebedî hürriyetin kefili kimdir? Ebedî hürriyetin kefili, Allah’u Teâlâ’dır hürriyet Allah’a kulluktadır. Kula kulluk rezillik, zillet ve şirktir. O kara perdelerin asıldığı yerdesin hiç boşa aldanma! Aldatıyorlar aldanma, hürriyet Allah’a bağlanmaktadır. Bütün peygamberler Allah’a çağırırlar bütün Evliyâlar gerçek âlimler Allah’a çağırırlar zibidiler ise kendilerine çağırıyorlar. Ya önderine liderine çağırıyor kendi grubuna veyahut da önderine liderine çağırır. Onların nice Rabları var nice ilâhları var adı konmamış ilâhlar var onlara çağırıyorlar. İslam, Kur’an-ı Kerim, bütün peygamberler ve hak âlimler Allah’a çağırırlar direk. Kendileri Allah’ın kulu olduklarını ve alınları yerde aczin, cehlini ve gafletini de itiraf ederek bütün büyükler Allah’u Teâlâ’ya karşı boyun eğerler, herkesi kulluğa Allah’a kulluğa çağırırlar. Kur’an’ı Kur’an olarak bunu konuşturmayanlar sünneti sünnet olarak, icmâ ’yı icmâ kıyası kıyas olarak konuşturmadan başka kaynaklardan insanlara din anlatmaya kalkanlar ve Kur’an’ı Kerim’e ters düşen zihniyeti Kur’an adına Kur’an’mış gibi anlatanlar insanlığı aldatanlardır. Şeytanı başka yönden aldatamazsa Allah ile insanları aldatmaya kalkar bütün tuzakları yok etmenin çâresi Kur’an’ı Kur’an olarak, İslam’ı İslam olarak kendi kaynağından bilmektir. Cenab-ı Hak nur saçan âyetlerinde bu gerçeklerin duyduktan sonra bakın ne diyor;
قُلْ هَذِهِ سَبِيلِي أَدْعُو إِلَى اللّهِ عَلَى بَصِيرَةٍ أَنَاْ وَمَنِ اتَّبَعَنِي وَسُبْحَانَ اللّهِ وَمَا أَنَاْ مِنَ الْمُشْرِكِينَ ﴿١٠٨﴾
De ki: İşte benim yolum budur; basîret üzere Allah’a dâvet ediyorum. Gördünüz mü? Bak burada Hazreti Muhammed herkesi Allah’a dâvet ediyor. Ben ve bana uyanlar (işte böyleyiz). Ben Allah’ı tesbih ederim ve ben müşriklerden değilim. Böyle de dünyaya dedi Cenab-ı Hak, Hz. Muhammed de böyle söyledi kıyâmete kadar Kur’an-ı Kerim böyle söylüyor.
Dakika 45:25
Yol sadece Sırât-ı Müstakîm Allah’ın yoludur o da Kur’an ile Muhammed’le ortaya konmuş ve yerleşmiş bir Allah yolu İslam’dır Kur’an’ın kendisidir. Bunun önderi, rehberi Hazreti Muhammed’dir ve “Münamün Aleyhim” olan o yolun yolcusu gerçek bahtiyarlardır. De ki: (قُلْ) de ki: (هَذِهِ) İşte bu tevhîd ve ihlâs ile îmân yolu (سَبِيلِي) benim yolumdur. Basîret üzere Allah’a dâvet ederim diyor. (أَدْعُو إِلَى اللّهِ عَلَى بَصِيرَةٍ) Basîret üzere Allah’a dâvet ederim. (أَنَاْ وَمَنِ اتَّبَعَنِي) Ben ve bana uyanlar da böyleyiz yani ümmetinde hep basîret ile Allah yoluna dâvet ederler. İşte kıymetli dostlarım, Allah yoluna dâvet edecek ümmet, Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemâat yolundaki İslam’ı tarafsız, katıksız, katkısız direk Kur’an’ı, sünneti, icmâ ve kıyası Ehl-i Sünnet anlayışıyla İslam’ı anlatan ümmet gerçek ümmettir ve gerçek âlimdir. Ehl-i bid’at ve dalâlet yolarına sapmadan ehl-i bid’at ve dalâlete de gerçekleri ilmi belgelerle onları da doğruya çağırarak tebliğlerimiz devam etmelidir. Basîret üzere ne dediğini bilerek ihlâs ve samîmîyetle edep nezâhet ve hikmet çerçevesinde ve ancak Allah rızâsı gözetilerek Allah’a dâvet edilmelidir. Basîret nedir? Kalpte îmân nurunun parlaması Kur’an’ın kalpte Kur’an nurunun aydınlığında bakmaktır hâdiselere. Kur’an ve îmân nuru kalpte parladığı zaman işte basîret ile olaylara bakarsın bu bir firâset nurudur kalpte parlar. Kur’an yerleşmişse doğru bir mânâ ile Kur’an-ı Kerim doğru anlaşılarak, anlatılarak Kur’an kalbe yerleşti ise orada basîret ve firâset nurları parlar. Hadiselere baktığın zaman yanılmazsın seni kimse de yanıltamaz Allah’ın lütfu keremi, inâmı ve ihsânı ile avni muavenetiyle O’nun tevfik-i hidâyetiyle. Ama Kur’an’ın nuruyla bakacaksın, îmânın İslam’ın nuruyla bakacaksın bu Allah’ın nuru işte. Allah parlattığı nur İslam nuru Kur’an nurudur İslam’ın ortaya koyduğu îmân nurudur. Başka îmânlar îmân değil bütün peygamberlerin îmânı İslam îmânıdır. Bütün ilâhî kitapların ortaya koyduğu Kur’an-ı Kerim’in de geçmişi ve geleceği yenileyip onların hem mü’min hem müheymini olan, hem musaddiki olan Kur’an-ı Kerim’in ortaya koyduğu îmân gerçek îmândır. Adam puta ömür boyu ibadet ediyor putuna inanmış, birinin ilkelerine inanmış amentüsü o tarafta ve birinin ortaya koyduklarını şeriat olarak uyguluyor. İslam şeriatına karşı çıkıyor ama öbür tarafa da başka şeriatı baba zoruyla da tam zorbalıkla onu uyguluyor ve birisinin ilkelerini dayatıyor o şeriatı orada uyguluyor kendine göre. Bunlar ilâhî nur değil bunlar şirkin karanlıklarıdır şirkin karanlığını aydınlık zannedenler işte cehennemin dibini cennet ilân edenlerdir.
Dakika 50:38
Bugün mikroplar nerede yaşarlar? En pis ortamlarda o mikroplar için o pis ortam nedir? Cennettir sanki onlara hâşâ! Onun için ehli küfür, ehli şirk, ehli, nifâk, zulüm, ehli zulüm insanın kanını zâlimler hak hukûk tanımayanlar mikropların yaşadığı o ortamı cennet zannedenlerdir.
وَمَا أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ إِلاَّ رِجَالاً نُّوحِي إِلَيْهِم مِّنْ أَهْلِ الْقُرَى أَفَلَمْ يَسِيرُواْ فِي الأَرْضِ فَيَنظُرُواْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَدَارُ الآخِرَةِ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ اتَّقَواْ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ ﴿١٠٩﴾
حَتَّى إِذَا اسْتَيْأَسَ الرُّسُلُ وَظَنُّواْ أَنَّهُمْ قَدْ كُذِبُواْ جَاءهُمْ نَصْرُنَا فَنُجِّيَ مَن نَّشَاء وَلاَ يُرَدُّ بَأْسُنَا عَنِ الْقَوْمِ الْمُجْرِمِينَ ﴿١١٠﴾
Senden önce gönderdiğimiz peygamberler de o memleketlerin halkındandı, onlar da kendilerine vahiy verdiğimiz birtakım erkeklerden başkası değillerdi. Dikkat edin bak peygamberlerin erkeklerden geldiği burada peygamber olmak için zeküret sıfatının ihtilâflı olduğunu söyleyenler bu âyeti iyice anlasınlar. Erkeklerden gelmiştir peygamber. Peygamberlik en zor iştir en yüksek mertebedir ama en zor iştir kadın naziktir nazik bir yaratığa sen eğer en ağır yükü yüklersen olmaz. Allah her yaptığı işi güzel yapar hem de erkek her erkekten de peygamber olmaz erkeklerin içinden Allah seçer en güçlüsü ne kime peygamberlik vereceğini Allah iyi biliyor. Yarattıklarını bilmez mi? Şimdi o yerlerde şöyle bir gezip görmediler mi? Kendilerinden önce gelip geçenlerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bir baksalar ya!… Elbette âhiret yurdu muittekiler için daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı başınıza toplamayacak mısınız? Kim söylüyor bunları? Yüce Allah söylüyor. Nihâyet peygamberleri onlardan ümit kesecek hâle gelince ve kendilerinin yalancı durumuna düştüklerini sanınca, yardımımız geldi, yetişti; dilediklerimiz kurtarıldı. Suçlular kavminden azâbımız geri çevrilemez. Yani biz bir memleketi bir milleti helâk etmek istersek artık ona kimse engel olamaz diyor Cenab-ı Hak. (وَلاَ يُرَدُّ بَأْسُنَا عَنِ الْقَوْمِ الْمُجْرِمِينَ) buyuruyor. İşte kıymetli dostlarımız, peygamberleri inkâr edip peygamberler artık zor durum da kalınca o kavimlerinde artık îmân etmeyecekleri iyice ortaya çıkıp imtihan ortamı bitince Allah, o kavimleri ne yapmış? Tarihten silmiş helâk etmiştir. Her birisinin başına bir belâ vermiştir tarihten silmiştir.
Dakika 55:00
Vahiy verdiğimiz senin gibi erkek mert ve yiğit peygamberler geldi diyor. Her peygamber merttir, yiğittir ama birbirinden yiğittirler. Cihân Peygamberi ise Hazreti Muhammed’dir. ‘’Aleyhisselâtu Vesselâm’’ Bütün peygamberler gibi İbrâhim, İshâk, Yâkup da esasen Kur’a ehlinden yani Side Halkı’ndan ve medenî idiler. Hz. Âdem bile cennette eşiyle birlikte yaratılmış yaratılıştan ve ruhen medeni bir kimse idi. İlkellik İslam’dan kaçanlar ilkel olmuşlardır ilkelliği arayacak olanlar, çağdışılığı arayacak olanlar İslam’ın dışında arasınlar. Peygamberlerden kaçanlar peygamberlere kitap ilâhî kitaplara Allah’a karşı koyanlar medeniyetten, îmândan, ilimden, irfândan kaçanlar işte ilkel olanlar vahşi olanlar kıyıda köşede vahşi doğayla baş başa kalanlar îmân kaçkınlarıdır hak hakîkat kaçkınlarıdır. Bedevîliği orada arayacaksın ilkelliği, çağdışılığı orada arayacaksın Allah’ın peygamberlerinde ilkellik olmaz. İlk peygamber ilk insan cennette yaratılmış cennetten gelmiş meleklerle imtihan olmuş meleklere karşı imtihanı kazanmış bir peygamber insanlığın babası. Hangi ilkellikten bahsediyorsun sen? İlkellik küfürdedir, ilkellik şirktedir, ilkellik zulüm de ve cehâlettedir ilim irfânda ilkellik olmaz. Onun için ilâhî emirler emirle insanların hizmetiyle görevli melekler vardır. Fakat hiçbir insan meleklere hizmetle emir olunmuş ve görevlendirilmiş değildir. Melekler insana hizmet eder. Yer, gök insana hizmet eder yerde gökte içinde dışında ne varsa insana hizmet eder. Çünkü insan için yaratılmıştır bunlar insan da Allah’u Teâlâ’ya kulluk için yaratılmıştır. Bunu unutma ey insanoğlu! Değerini bil. Peygamberliğin ilk şartı insan olmaktır ve vahiy gelmesidir ve kadının yaratılışı ve meşrebi doğrudan doğruya bu ağır görevin sorumluluğunu taşımaya elverişli değildir. Onun için de nedir? Erkeklerden çok güçlü erkeklerden peygamberler gelmiştir Allah seçer peygamberi. Yaratılışını onun yaratılışını ve mizacını bir erkek mizacına dönüştürmek demek olur. Yani kadını güçlendirdiğimiz zaman bile onu erkekleştirmiş oluruz. Çünkü Cenab-ı Hak kadını kadın olarak çok mükemmel yaratmıştır erkek de erkekliğiyle mükemmeldir. Bunu kimse kadını erkekleştirmesin, erkeği kadınlaştırmasın, fıtrat kânûnlarını bozmasın. Bu hilkat kânûnudur, fıtrat kânûnudur ve Yüce Allah’ın hilkatin, fıtratın içine yerleştirdiği tabiat kânûnudur.
Dakika 1:00:00
Bunların tamamını koyan Allah’u Teâlâ’dır, tabiat Allah’ın kânûnlarına mahkûmdur. Bunun için en seçkin en irâdeli ve en güçlü erkeklerden seçilmiş olması da ilâhî hikmet icâbıdır. Peygamberler en seçkin, en irâdeli ve en güçlü erkeklerden seçilmiş olması da ilâhî hikmet icâbıdır Peygamberler en seçkin, en irâdeli, en güçlü seçilmiş olması ilâhî hikmet icâbıdır. Ruh gücü sabır ve tahammül gücü de peygamberlerde mükemmeldir. Sıdk, emânet, fetânet, tebliğ, ismet, zeküret bunlar peygamberlerin peygamber olmanın sıfatlarıdır. Hikmet nezâket ve incelikle insanları iknâ gücü Peygamberlerde mükemmeldir. Ve ıstıfa seleksiyon durumuna baktığımız zaman şöyle peygamberler ıstıfa edilmişlerdir. Hazreti Muhammed’in Mustafa olması da buradan gelir.
Kıymetli dostlarımız,
Peygamberler kasaba ve site ahâlisinden yani medenî olan kesimin erkekleri arasından gelmiştir. Hazreti Muhammed Mustafa Ümmül Kura denilen (şehirlerin anası) demektir Ümmül Kura Mekke-i Mükerremede Peygamberlik ona gelmiştir. Şu hâlde Muhammedî Nübüvvet ve Risâlet’e inanmayanlar herhangi bir bilimsel gerekçeden dolayı değil sırf şirke meyilleri ve Hakk’a sırt çevirmeleri yüzünden îmân etmezler. (أَفَلَمْ يَسِيرُواْ فِي الأَرْضِ) Artık o îmânsızlar yeryüzünde hiç gezip dolaşmadılar mı? (فَيَنظُرُواْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ) Baksalar ya kendilerinden öncekilerin akıbetleri nasıl oldu? Bütün dünyayı kendilerinin malıymış sanıp da Allah’a şirk koşan Allah’ın âyetlerine ve peygamberlerine inanmayan bu zihniyetin sahipleri nereye gittiler? Azrâil Aleyhisselâm bunları aldı, aldı götürdü şimdi mezarda berzahtalar oradan da fırlayıp mahşere gelecek hesap verecekler. Demek seni Allah yarattı Allah mülküne yerleştirdi. Sen tuttun Allah’ı inkâr ettin Allah’a kafa tutuyorsun, öylemi? İyi sonunu hazırlan, Mahkeme-i Kübrâ’ya hazırlan, Azrâil’e hazırlan Azrâil Aleyhisselâm ordularıyla hazır ol vaziyette. Ne kadar doğan varsa o kadar ölen var. İşte ölenler Azrâil’in ordularıyla alıp götürülenler, gelenler Allah’ın yaratması ile gelenler mebde ve meada dikkat et mebde, yaradılış mead, geri dönüş ve tekrar huzura geliştir. Bunun için dünyaya öyle mağrur olanlar vardı nereye gittiler? Dünya babamızın malı zannettiler. Dünya Allah’ı, gökler Allah’ın, melekût ve ceberut âlemi Allah’ın mülkü ve milkidir. Bütün âlemlerin hükümdarı mutlak hükümdarı gerçek sahibi Allah’u Teâlâ’dır kendini gerçek sahip yerine koyanlar Firavunlardır. Çünkü Firavunlar kendilerini ilâh ilan etmişlerdir.
Dakika 1:05:00
Ama sonuçta da îmân ettim diye bari bar bağırmışlardır ama iş işten geçmiştir. Ben de Müslümanım diye bar, bar bağırmışlardır ama iş işten geçmiştir. O duruma gelmemek için Kur’an-ı Kerim bütün insanlığın kurtuluşuna önceden ne yapıyor? Her şeyi beşîr ve nezir olarak haber veriyor. Gerçek müjdeyi de veriyor gerçek uyarıyı da veriyor gerçek tehlikeleri de haber veriyor ki, ölümsüz mutlu hayata seni kazandırmak için. Mutlu hayatı da senin kazanman için hayat veren nurun bütün dersleri Arş-ı Âlâ’dan ve Levh-i Mahfuzdan gelen kitaptan okuyacaksın o da Kur’an-ı Kerim. İşte dersleriniz hayat veren nurun dersleri yani Kur’an-ı Kerim’in direkt kendi dersleridir.
لَقَدْ كَانَ فِي قَصَصِهِمْ عِبْرَةٌ لِّأُوْلِي الأَلْبَابِ مَا كَانَ حَدِيثًا يُفْتَرَى وَلَكِن تَصْدِيقَ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ وَتَفْصِيلَ كُلَّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ ﴿١١١﴾
Gerçekten de onların kıssalarında üstün akıllılar için bir ibret vardır. Bu Kur’an uydurulmuş herhangi bir söz değildir direkt Allah’ın Kitâbı’dır. Lakin kendisinden önce gelen kitapların tasdiki her şeyin ayrıntılarıyla açıklayıcısı ve îmân edecek bir kavim için hidâyet ve rahmettir bu Kur’an-ı Kerim. Unutma! Kur’an-ı Kerim tam bir hidâyet tam bir rahmettir. İçi çürük ve kof olmayan aklı bir karış havada bulunmayan insanlar bu Kur’an-ı Kerim’in nurundan doya, doya nasiplerini alırlar Kur’an bahçesinden yer içerler Kur’an çeşmesinden doya, doya bu nur çeşmesinden içerler ve ebedî mutlu olurlar hiç mi hiç ebedî pişman olmazlar. İşte başlarına yıldırımların düşmesini de beklemezler. Nice kavimlerin başına yıldırımlar yağdı.
Şimdi sizlere Ra’d Sûresi ile dersimiz devam edecektir. Yusuf Sûresi’ni de burada Yüce Allah’ın lütfu keremiyle bitirmiş bulunmaktayız ve Ra’d Sûresi’ne gelmiş bulunmaktayız.
Dakika 1:08:44