HadısŞerifKülliyatı 31-01

31-Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 31

 

31- Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 31

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

‘’Elhamdülillahi rabbil alemin vesselatu vesselamu ala rasulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain estağfirullah bi adedi zünübina hatta tuğfer Allahuekber hatta tuğfer rabbi euzu bike min hemezatişşeyatiyn ve euzu bike rabbi en yahdurun’’

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Çok kıymetli ve muhterem izleyenler, konumuz yine emri bil maruf nehyi anil münker hakkın da devam ediyor. Ebu Salebe El Huşeni’ye sordum diyor, bunu Ebu Ümeyye Eşşabaniden gelen bir rivayet ki Ebu Salebe El Huşeni’ye sordum. Ey Ebu Salebe siz kendinize bakın ayeti için ne dersin? Bakın ne buyurdular daha önce de Ebubekir hazretleri bunu açıklamıştı. Bu da onu Teyi’den başka bir rivayettir, Peygamber Aleyhisselatu Vesselam’dan sordum cevaben buyurdu ki hayır irşat işini bırakmayın aksine marufa uyun, Münker’i nehy edin, ancak ne zaman mucibi ile amel verilen bir cimrilik peşinde gidilen hevesaat hevesler görür. İnsanların mal mevki gibi menfaatlere aldanarak dünyayı ahirete tercih ettiğin de rey sahiplerinin Kuran’ı Kerim hadisi, şerifler ve icmayı bir tarafa iterek kendi rey ve düşüncelerini beğendiklerine şahit olursan o zaman kendi başının çaresine bak. Başkasıyla uğraşmaktan vazgeç. İşte kıymetliler, Kuran-ı Kerim, sahih sünnet, icma bir tarafa itilince durum nasıl alt üst olmaktadır. Cahiller başa geçmek için zorluyorlar ve bu dini dışlayanlar başı elde etmek için zorluyorlar. Tarihler boyunca ey ümmeti Muhammed Kur’an-ı Kerim’e sahih sünnete sıkı sarıl. Sevgili Peygamberimiz (A.S.V) yine şöyle buyurur; insanlar öyle bir devirler görecekler ki o zaman mümin kişi amme lehine dua eder de Cenabı Hak kendisine şöyle der; sen kendi nefsinle alakalı olarak iste, duana icabet edeyim, ammeye gelince ben şu anda ona karşı öfkeliyim. İşte toplum bozulunca Cenabı Hak o topluma öfkeleniyor yani gazaba geliyor. Evet, kıymetliler, sevgili Peygamberimizden rivayet ediyor Hz. Ali ve İbnü Ömer gibi zatı muhteremler.

 

Dakika 5:06

 

Bir Müminin nefsini alçaltması, zelil kılması helal olmaz. Ashabı Güzin sorarlar (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain) ey Allah’ın Resulü kişi nefsini nasıl alçaltır? Diye sorarlar. O şanlı Peygamber (A.S.V) buyurur gücünün yetmeyeceği bir belaya karşı vaziyet alır. İşte kıymetliler, kendini ezdirmemek içinde kendini küçük düşürmemek için de dikkatli olmanın gerekliliğini bura da Peygamberimiz açıklıyor. Yine sevgili Peygamberimiz buyuruyor (A.SV.); Cenabı Hak kıyamet günün de kulunu hesaba çekerken bir de Münker’i gördüğünüz zaman ona müdahale etmekten seni alıkoyan şey neydi? Diye sorar. Eğer Cenabı hak kuluna hüccetini telkin edecek olursa şu cevabı verir; ey yüce rabbim senin keremine lütfuna ümit bağlayarak insanları terk ettim. Çünkü onların şerrinden korkuyordum, bu da gücünün yetmediği zamanlar da kıymetliler. Fitneden ikrah etmeyin zira münafıkların hasadıdır, yani münafıklar fitne ekerler fitne biçerler. Yine Taberani’nin Evsafından naklen verilen şu haber de yüce Allah’u Teâlâ buyuruyor ki ben buğuz ettiklerimden yine buğuz ettiklerim vasıtasıyla intikam alır sonra da her birini cehenneme koyarım. Zalim kimse Allah’ın yeryüzündeki adaletine bir vasıtadır, yani zalimi diğer zalimine musallat ederim. Önce onun vasıtasıyla intikamımı alırım, sonra da ondan intikam alırım. Önce zalimi zalime boğduruyor sonra da öbür zalimden intikamını alıyor. Evet, kıymetliler, yine ‘’Enam Suresi 129’’ da Cenabı Hak işte biz zalimlerden kimisine kimine irtikâp etmekte oldukları günahlar yüzünden böylece musallat ederiz. Zalim’in kimini kimine musallat ediyor, niye intikam alıyor birbirinden. İntikamlar aldırıyor sonra da öbür zalimden intikam alıyor. Zalime gerçek mücahit Müslümanlar karşı koyduğu zaman Müslümanlar cihat sevabı alırlar. Çünkü gerçek mücahit Müslümanın gayesi, niyeti Allah’ın rızasıdır ilahi adaleti sağlamaktır ve mazlumları zalimlerden kurtarmaktır ve ümmeti Muhammed’in güvenliğini can mal gibi hayati güvenliğini temin etmektir.

 

Dakika 10:11

 

Bir örnek gerekirse bakın İbnü Mesut’tan aynı ayet ile alakalı olarak şu rivayet gelmiştir. Bir grup insan İbnü Mesud ‘un yanın da oturmakta iken iki kişi arasında bir ihtilaf çıkar, öyle ki her ikisi de birbirinin üzerine yürürler. Mecliste bulunanlardan biri kalkıp bunlara marufu emir münkerden nehiy ile nehiyde bulunmayayım mı? Der. Yanındaki arkadaşı da bırak onları sen kendine bak zira Cenabı hak siz kendinize bakın buyuruyor der. İbnü Mesud bu konuşmayı işitince yok öyle şey, yok öyle şey, henüz bu ayetin tevili gelmedi, Kuran-ı Kerim bildiğiniz gibi Hz. Peygamber (A.S.V) sağlığında vaki oldu. Bir kısım ayetlerinin tevili Hz. Peygamber (A.S.V) vefatından az sonra vaki oldu. Bir kısım ayetlerin tevili şimdiden sonra vaki olacak, bir kısım ayetlerin tevili kıyamet esnasında vaki olacak, bir kısım ayetlerin tevili de kıyametten sonra hesap anında vaki olacak. Sizin kalpleriniz vahdetini, birliğini muhafaza ettikçe, arzularınız müşterek oldukça gruplara bölünmediğiniz, birbirinizin zulmünü tatmadığınız müddetçe marufu emredin, münkerden de nehy edin ama ne zaman kalpleriniz ayrılır, arzularınız birbirinden farklı hale gelir, birbirine muhalif fırkalara bölünür, birbirinizin zulmünü tadarsanız kişi o zaman kendi haline baksın. İşte o zaman da bu ayetin tevili bize ulaşmış demektir. 2. diğer bir örnek ise Hz. Ömer’in oğlu Abdullah’a bir gün (R.A), şu kargaşa hengâmenin hengâmın da eviniz de oturup emri bil maruf ve nehyi anil münker de bulunmasanız olmaz mı diye bakın birisi söyledi. Zira Cenabı Hak siz kendinize bakın kendiniz doğru yolda bulununca sapanlar size zarar vermez buyuruyor derler. İbnü Ömer şu cevabı verir; Bu ayet ne benim içindir, ne de arkadaşlarım içindir. Zira Hz. Peygamber (A.S.V) şöyle buyurdu; benim tebliğ ettiklerimi beni görenler şahit olanlar, görmeyenlere tebliğ etsin duyursun. Bizler Hz. Peygamber (A.S.V)’i görenleriz. Evet, kıymetliler sizler ise görmeyenlersiniz bu soruyu soran tabiinden, cevap veren ashaptan, biz size duyurmak zorundayız dedi İbnü Ömer (R.A). Bu ayete gelince o bizden sonra gelecek kimseler içindir ki onlara tebliğ edilse bile, onlar tebliğ kabul etmeyecekler der böyle cevap verir. Ey Müslüman öyle bir ortam da yaşıyoruz ki hele bir asırdır dünyanın haline İslam âleminin de durumuna şahit oluyoruz ki işte görüyorsunuz açıktan açığa kahrolsun şeriat diye bağırtılan kahrolmuşlar olduğu gibi bu cesareti verenler de zalimlerin kurduğu sistemlerdir.

 

Dakika 15:40

 

Beşeri sistemler ilahi nizama karşı koyarlar. Bu da ümmet Kuran-ı Kerim’den, sahih sünnetten elini kalbini kopardığı zamandır. Ey ümmeti Muhammed bütün gücünle Kur’an-ı Kerim’e, sahih sünnete, icmaya sarıl. Fakihlerin de kıymetini bil. Evet, kıymetliler gerçekler ortadadır. Kuran-ı Kerim’de Cenabı Hak Zariyat Suresin de ne buyuruyor 55. ayeti kerime de; sen vaazu nasihat et, hatırlat zira şüphesiz öğüt Müminlere fayda verir, bak kime öğüt kime fayda verir veriyor Müminlere. Ey iman edenler siz kendinize bakın siz doğru yol oldukça sapıtanlar size zarar vermez. İşte 1. madde kişinin kendi görevini dosdoğru yapmasıdır, emri bil maruf da bunun içindedir. Görevin içindedir, kendime bakarım diye emri marufu sen terk edersen görevini yapmış olmuyorsun ki, görevinin içinde bulunduğun şartlara göre faydalı celb edecek, zararı def edecek şekil de imkânın varsa buna dikkat et, imkânın dâhilin de yap fitneye fesada alet olma. İşte kıymetli efendiler, sizlere bu konu da bu kadarcık haberleri ilettikten sonra hadis-i şeriflerden keşif notları verdikten sonra, bunların asıl hükümleri bütün ayetlerin ve hadisi şeriflerin hükümleri fakihlerimiz, fıkıh âlimleri, müçtehitlerimiz tarafından fıkıh ilminde, amelde fıkhı ekber de, itikatta fıkhı ekber de bunlar açıklanmıştır. Fetva oradan alınır çünkü ayetlerin hükmünü hadisi şeriflerin hükümlerini, fakihler ortaya koyarlar. Biz aslı da koruyacağız ama fakih müçtehitlerin de fetvasına bakacağız. Sevgili efendiler, yine Peygamberimizden gelen haber de Kadir gecesini Ramazan’ı şerif’in son 10 günün de arayın diye rivayet vardır, Ayşe’yi Sıddıka validemiz bunu Peygamberimizden rivayet etmektedir bunu da Buhari, Müslim gibi Kütübü Sitte ’de ki bütün muhaddislerimiz rivayet etmişlerdir. İtikâfa girmek ile Kadir gecesi aramak arasına bir irtibat görülmektedir. Bunlardan biri de itikâftır biliyorsunuz itikâfın amacından biri de Kadir Gecesi’ni aramaktır.

 

Dakika 20:03

 

Oradaki fazileti kazanmaya çalışmaktır. Kuran-ı Kerimi Cenabı Hak Levhi Mahfuzdan dünya semasın da Kadir Gecesi’nde indirmiştir. Evet, ilk vahiy olan Alak suresinin baştaki 5 ayeti kerimesi de Ramazan’ı şerif ayında o gece gelerek vahyin başlangıcını teşkil etmiştir. ‘’Duhan Suresi’’ yine Kadir Gecesi’nin kutsiyetine kalemle başlar, (ha mim) helal ile haram vesaire hükümleri açıkça bildiren bu Kuran’a bu kitaba yemin olsun ki biz onu mübarek bir gece de indirdik. Biz onunla kâfirlerin uğrayacakları azabı haber vericileriz. Her hikmetli iş nezdimizden çıkan bir emir ile o gecede ayrılır. İşte ‘’Duhan Suresi 1 ve 5. Ayeti Kerimelerin de 1’den 5’e kadar ki ayetler de’’ Cenabı Hak Kadir Gecesi’nin kutsiyetini de duyurmuştur. Kadir Suresi biz onu Kuran-ı Kerimi Kadir Gecesi’nde inzal eyledik indirdik buyuruyor Cenabı Hak. Kadir Gecesi 1000 aydan hayırlıdır, onda Kadir Gecesi’nde melekler ve ruh Rabbinin izniyle her birinin iniş için iner de iner, o gece tan yeri ağarıncaya kadar bir selamdır. Bu da Kadir suresinin kısaca anlamıdır, kıymetli efendiler Ramazan’ı şerif’in son onun da ve 21, 23, 25, 27, gibi tek gecelerine tesadüf ettiğini teyit eden rivayetler vardır. İbnü Hacer gibi kıymetli âlimlerimizden tam 46 görüş kaydeder, Kadir Gecesi hakkında bakın 46 görüş kaydediyor. Senenin herhangi bir gecesindedir, bu da bu haberlerden birisidir. Benimsenen Kadir Gecesi olarak kutlanan gece Ramazan’ı Şerif’in 27. gecesidir. Müslim de Übey İbnü Kaab’dan gelen bir rivayette sevgili Peygamberimiz buyurmuştur; Hz. Ömer bu hususta kuvvetli bir kanaate varmak arzusuyla ashabı güzini toplayıp fikirlerini alır (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain) Hepsi de Ramazan’ı şerif’in son onunda olduğun da icma ederler. Heyette bulunan İbnü Abbas (R.A) söz alarak ben Kadir Gecesi’nin hangi gece olduğunu biliyorum der. Hz. Ömer hangisi diye sorunca son ondaki geçen veya kalan 7. gece der. Hz. Ömer (R.A) bunu nereden bildin delilin ne diye sorunca İbnü Abbas şu açıklamayı yapar; yüce Allah 7 sema, 7 arz, 7 gün yarattı.

 

Dakika 25:04

 

Ayda 7 üzerine 7’şer günlük haftalar halinde devam ediyor. İnsan da 7’den yaratılmıştır, 7’den yer 7 üzerine secde eder. Kâbe’yi tavaf yedidir şeytana atılan taş da 7’dir der. Katade İbnü Abbas’ın bu denen 7 ile ‘’Abese Suresinin 26 ve 31 ayetlerin de’’ sayılan nimetleri kast ettiğini belirtir. Evet, kıymetliler, bu da İbnü Abbas hazretlerinin görüşüdür. Hz. Ömer (R.A) bu açıklama karşısın da tatmin olur ve takdirlerini ifade eder. Übey İbnü Kaab’a göre sevgili Peygamberimiz (A.S.V) geceyi ihya için uyanık kalmalarını emretmiş olmasından başka müşahede bile bunu teyit eder, zira Ramazan’ı şerif’in 27. gecesi sabahı güneş gözleri kamaştıran şualardan arınmış olarak beyaz ve saf doğar.  Hz. Muaviye, İbnü Ömer ve daha başka bir kısım sahabeler de Hz. Peygamber (A.S.V)’den Kadir gecesinin Ramazan’ı Şerif’in 27. gecesi olduğu hususun da rivayetler de bulunmuşlardır. Seleften Ahmet İbnü Hanbel, Ebu Hanife gibi birçokları da bu görüşü benimsemişlerdir. Ümmetimin ihtilafı rahmettir, buyurduğuna göre sevgili Peygamberimiz, bu ihtilafların değişik haberlerin büyük bir kazancı var. Ey Müslüman her geceyi Kadir Gecesi gibi yaşamaya çalış, her gece ibadetini ihmal etme, farzları vacipleri sünnetleri yerine getir. Şanlı Kur’an-ı Kerim’e Kerim’le amel et, sahih sünnetle amel edip Peygamberimize tabii ol. Bilmediğini bilen müçtehitlerin ilminden öğren, onun için eğer sen Müslümanlığını doğru yaparak yaşarsan, nice Kadir Gecelerinin faziletine nail olacaksın. Bir seneyi gafletle geçirip de sadece o 27. gecesini kutlamaya çalışırsan bura da işin garantisini kaçırmış olabilirsin. Ya o garantiyi orada yakalasan bile 1 yıllık görevini ikmal etmiş olduğundan tam Allah’a asi kullardan olursun. O geceye de ulaşmadan ölürsen zalim olarak asi olarak çeker dünyadan gidersin aldanmış olursun. Aklını başına al. Allah ne emrettiyse, onun emrettiği gibi kulluk görevini yap dosdoğru ol. Kendini aldatma, o Ashabı Güzin gece gündüz ömürlerinin tamamını Allah yolun da harcamak için can atıyorlar, hem de Kadir gecesi arıyorlardı. Hem de gece gündüz Allah yolun da cihat ediyorlardı.

 

Dakika 30:00

 

O günkü dünya çok zahmetliydi dünya zalimlerin elindeydi. Müslümanlar zulüm altındaydı, inim inim inliyorlardı hem de o ağır şartlar altın da Müslümanlıklarını yaşıyorlardı ve Allah yolunda da cihad ediyorlardı ve çalışarak da Kadir Gecesi arıyorlardı haklı olarak. Görevini yap kendini aldatma, o zaman Kadir Geceleri seni kuşatır, faziletler seni kuşatır, her geceni Kadir Gecesi bilirsen Allah’a kulluk görevini yapmak için can atarsan her gece sana Kadir Gecesi gibi faziletlerle yüce Allah’ın rahmet tecellileri ile seni kuşatır. İtikâfa girmiş olanlar itikâf mahallerine dönsünler, zira bu gece bana Kadir gecesinin hangi gece olduğu gösterilmişti. Sonra unutturuldu, siz son onda ve tek geceler de arayın, ayrıca bu gece kendimi su ve çamur içinde secde eder gördüm buyurdu Peygamber efendimiz Buhari, Müslim gibi kıymetli muhaddislerimiz bunları rivayet etmişlerdir. Evet, kıymetliler, itikâfın da Ramazan’ı Şerif’in son 10 günün de yapıldığının hikmetlerinden birisi de işte Kadir Gecesi’nin orada olma ihtimalinin yüksek olmasındandır. Şeytan insana damarlardaki kan gibi nüfus eder buyurdu Peygamberimiz. Ben onun kalplerinize bir kötülük atmasından korkarım buyurdu bunu da Buhari, Müslim, Ebu Davud rivayet etmişlerdir. Sevgili Peygamberimiz bir gün ağır olun dedi, şu yanımdaki Huneyn kızı Safiyedir dedi. Şimdi bunun için söyledi Safiye annemiz Peygamberimizin hanımlarındandır. Peygamberimiz itikâfta iken yanına gelmişti oradan gidiyordu, bazıları Safiye annemizin Peygamberimizin yanından gittiğini gördüler, Peygamberimiz de başkasını zannetmesinler diye onun kendi hanımı olduğunu töhmet ve münafıklara dedikodu kapılarının açılmamasını, münafıkların tesiri altın da kalınmaması için ne dedi Peygamberimiz? Bu dedi Safiye’dir Huneyn kızı dedi, yani kendi hanımı olduğunu söyledi. Şeytan insana damarlardaki kan gibi nüfus eder, ben onun kalplerinize bir kötülük atmasından korkarım buyurdu yani töhmet kapılarını açılmaması, dedikoduya sebep olunmaması için açıkladı bunu. Evet, burada da kıymetliler, töhmet kapısından mümkün mertebe uzak kalınmalı, töhmet kapısı açılmamalı, dedikodulara sebep olmamalı. Burada da tedbirli olmalıdır ama münafık yine münafıklığını yapacakmış o ayrı mesele. Evet, sevgili Peygamberimizden gelen haberlerden biri de sahibi olmayan bir araziyi kim ihya ederse bu araziyi herkesten ziyade o hak kazanır.

 

Dakika 35:14

 

Bunları biz fıkıh, amelde, amelde fıkhı ekber de açıkladık burada da hadis bölümlerinden keşif notları veriyoruz. Cumhura göre bir kimse İmamı Azam (R.A) ve onun gibilere göre devletin mutlaka izni gerekir. Ancak Ebu Yusuf ve İmamı Muhammed ve diğer ulemaya uyarak bu mesele de Ebu Hanife’ye muhalefet etmişlerdir. Şimdi kıymetliler, burada da önüne gelen kapışmaması için sahipsiz arazileri burada devletin izni gerekir diyenler de doğrudur ve diğerleri de yine duruma göre içinde bulunan şartlara göre onların içtihatları da doğrudur. Tarla eski sahibine aittir, ağaç diken de diktiklerini tarladan söksün, mesela başkasının arazisine adam gelmiş ağaç dikmiş, orayı benimsetmeye çalışıyor, Peygamberimiz buyuruyor tarla eski sahibine aittir. Ağaç diken de diktiklerini tarladan söksün, bunu da Ebu Davud rivayet etmektedir. İnsanlar başkalarının mülkiyet hakkına asla tecavüz etmemesi için de burada ne yapılmıştır yine ümmet uyarılmıştır. Diğer bir haberde de kadınlarına yaklaşmamaya yemin edenler için 4 ay beklemek vardır. Eğer erkekler o müddet için de kefaret yaparak zevcelerine dönerlerse şüphe yok ki Allah cidden mağfiret edici, hakkıyla esirgeyicidir. Bu da Bakara Suresi 226. ayeti kerimedir konu da ila hakkındadır. Evet, kıymetliler, Enes Hazretlerinden gelen haber de sevgili Peygamberimiz (A.S.V)’i bir at yere düşürmüştü, imam kendisine uyulmak için vardır. Öyleyse ayakta namaz kıldırıyorsa sizde ayakta kılın şayet oturarak kıldırıyorsa sizde oturarak kılın, imam rükûya varmadan rükûya gitmeyin. O başını kaldırmadan sizde kaldırmayın, Peygamberimiz o attan düşmek ile rahatsız oluyor ve oturarak namaz kıldı ve kıldırdı, onu anlatıyor ve fakat burada tabii konu içinde de konu açıklanmış oluyor. Hanefi, Şafii, Sevri, Ebu Sevri ve Cumhur olması ayakta durmaya muktedir olanların oturarak kıldıran imamın arkasın da ayakta kılması gereğine hüküm etmişlerdir. Çünkü başka rivayetler onları da doğrulamaktadır, kadınlarına yaklaşmamaya yemin edenler için 4 ay beklemek vardır, eğer erkekler ve erkekler o müddet için de kefaret yaparak zevcelerine dönerlerse şüphe yok ki yüce Allah cidden gafur ve rahimdir.

 

Dakika 40:03

 

Bakara Suresi 226, evet kıymetliler bunların da fetva, hüküm bölümleri yine ameli fıkhı ekber de amelde fıkhı ekber de bu konular detaylı anlatıldı sizlere, o fıkıh ilminin Kur’an’a, sahih hadislere dayandığını da hadis külliyatından veriyoruz. Çünkü Kuran’ı Kerim’i baştan sona size tefsir mesela Kuran-ı Kerim’in tefsirinden keşif notları vererek, Kur’an hakkında da ve bir de mealini de ayrıca verdik, iki defa meal bir de tefsirinden keşif notları vererek hem Kuran-ı Kerim’i, hem de sahih hadisleri size aslını vermek üzere çalışıyoruz ve fıkıh ilminde de fakihlerin hem ayetlerden hem hadis-i şeriflerden nasıl hüküm çıkardıklarının amelde fıkhı ekber bölümünde de bunları sizlere verdik. İtikadi konuları da İmamı Azam’ın itikatta Fıkhı Ekber’iyle verdik ve vermeye devam ediyoruz. Şimdi de hadis külliyatının tümünden size keşif notları vermeye çalışıyoruz. Tahrim Suresi nazil oldu Ey Peygamber (A.S.V) eşlerinin rızasını gözeterek Allah’ın helal kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun, Allah şüphesiz size yeminlerinizi kefaretle geri almanızı meşru kılmıştır. Evet, kıymetliler bu da Tahrim Suresi ayeti kerime 1’den 22’ye kadar, iladan sonra 4 ayın dolması talaka azmetmek sayılmıştır ve böylece ila yapan erkek 4 ay için de kefaret vererek yemininden dönmemişse bir talakı bain de bulunmuş sayılır. İbnü Abbas, İbnü Mesud, Zeyd İbnü Sabit, Osman İbnü Affan bu görüştedirler. Hanefiler de bunu iltizam etmiştir, Hz. Ali, İbnü Ömer, Ebud Derda, Hz. Ayşe başta diğer bazıları böyle birinin 4 ayın hitamından ilaya son vermek veya boşamaya karar vermek üzere hâkim tarafından tevkif edileceğine hükmetmiştir. Şafii ve Malikiler de bu görüştedirler. Diğer bir görüşte ise 4 ayın sonun da bir talakı rici vaki olur, Said İbnü Müseyyeb, Salim İbnü Abdillah, Ebubekir İbnü Abdurrahman, Zühri, Ata gibi bazıları da bu görüşte olmuşlardır. Bunların daha önce de hatırlattığımız gibi teferruatı fıkıh kitapların da, fıkıh bölümünde de bunları açıklamıştık daha önce. Burada da hadisi şeriflerle konunun nereye dayandığını göstermiş olmaktayız. Yani İslam âlimlerine kendi kafasına göre hareket ediyorlar diyen müçtehitleri suçlamaya kalkan cahiller var ya, işte müçtehitler fakihler Kur’an-ı Kerim’e göre hadis-i şeriflere göre içtihat ederler. Oradan hüküm çıkarırlar, ayet hadis bulamazlarsa konu hakkın da bilinenden bilinmeyene de terakki ederek içtihat ederler.

 

Dakika 45:06

 

Onun için cahiller ehillerin işine müçtehit olmayanlar da müçtehitlerin işine karışmasınlar. Cahillik yapmasınlar, şimdi de konumuz kıymetliler isimler, makbul isimler ve mekruh isimler gibi, makbul olmayan isimler gibi Peygamberimizin yüce İslam gelince Müslümanların isimlerinin çoğunu değiştirmiştir. Güzel isimler koymuştur inşaAllah gelecek dersimizde de onu işlemeye buradan başlamaya çalışacağız, bu konudaki hadisi şeriflerden de keşif notları vererek derslerimiz devam edecektir.

 

Dakika 46:11

 

(Visited 206 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}