54-Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 54
54 Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 54
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
‘’Elhamdülillahi rabbil alemin vessalatü vesselamü ala rasulina Muhammed ve ala ali Muhammed euzubillahi zişan azimu sultan şedidül burhan kaviyyül erkan maşaallahu kan euzü billahi min külli şeytanin insün vecan. Rabbi euzu bike min hemezatişşeyatiyni ve euzu bike rabbi en yahdurun’’
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Çok kıymetli ve muhterem izleyenler, dersimiz esbabı nüzul olarak devam ediyor. Hadisi şerifler külliyatından keşif notları veriyoruz. Konumuz esbabı nüzul olarak devam etmektedir. Tabii ki esbabı nüzul Kuran-ı Kerim’in bütün sureleri ile ayetleri ile ilgilidir. Bu dersimiz biraz uzun sürebilir. Dolayısıyla 1000 sahife ye yakın bir dersin içinden sizlere özet olarak keşif notları veriyoruz. Geldiğimiz hadisi şerif sayısı 459 hadisi şerif sizlere takdime çalıştık ve bütün hadisi şeriflerin tamamından sizlere keşif notları vermeye çalışacağız. İbni Abbas Hazretlerinin şu ayeti okurken dinlemiştir diyor bunu Ata anlatıyor. Oruca dayanamayanlar, bir düşkünü doyuracak kadar fidye verir, ‘’Bakara Suresi Ayeti Kerime 184’’ İbni Abbas Hazretleri ayeti okuduktan sonra şöyle dedi; Bu ayet oruç tutmaya tahammül edemeyen yaşlı erkek ve yaşlı kadın hakkında mensûh değildir. Onlarda her bir günün orucu yerine bir fakir doyururlar. Buhari Şerif, Nesai, Ebu Davud bu hadisi şerifi tahriç etmişlerdir. Evet, kıymetliler; yine Ebu Davud’un merhum verdiği habere göre İbni Abbas Hazretleri dedi ki; oruca dayanamayanlar bir düşkünü doyuracak kadar fidye verir ayeti şu demektir bu ayeti kerime, onlardan kim orucuna mukabil bir fakiri doyuracak kadar fidye vermek isterse fidye verir ve böylece orucunu tutmuş sayılır. Cenabı Hak buyurmuştur; kim vacip miktardan daha fazla fidye verirse bu kendisi için daha hayırlı olur, orucu yiyip de fidye vermek yerine bizzat tutmanız daha hayırlıdır. ‘’Bakara Suresi yine 184’’
Dakika 5:03
Sonra Cenabı Hak şöyle buyurdu; sizden kim Ramazan’ı Şerif ayına ulaşırsa orucu tutsun, kimde hasta olur veya yolcu bulunursa yediği miktarda başka günlerde oruç tutar. Evet, Ebu Davud bunu bu şekliyle açıklamıştır. Yine Ebu Davud’un başka bir rivayetinde şöyle denmiştir; Ramazan’ı Şerif‘ de orucu yiyip fidye ödemeye ruhsat veren ayeti kerime hamile ve emzikli kadınlar için sabittir mensûh değildir dediler. Nesâî’den rivayet şöyledir; Orucu tutmaya dayanamayanlar, orucu kendilerine tahammül edilmez bir meşakkat addedenler için bir yoksula yetecek kadar fidye gerekir. Ayeti kerimenin kim hayır düşünerek bir fakire yetecek miktardan fazlasını verirse hükmü mensûh değildir. Bu onun için daha hayırlıdır. Fidye vermektense oruç tutmanız daha hayırlıdır, ayetteki ruhsat oruca takat getiremeyen veya şifasız hastalığa yakalananlar içindir. Bunu Nesai bu şekil açıkladığını görmekteyiz. Selamet İbnü’l Ekva Hazretleri anlatıyor; Oruca takat getiremeyenler, bir fakire yetecek kadar fidye vermesi gerekir, diyen bu ayeti kerime indiği zaman orucu yiyip fidye verenler vardı bu hal müteakip ayetin inmesine kadar devam etti, bu ayet öncekini nesh etti. Yani asıl hüküm şudur; kim Ramazan’ı Şerif ayında hazır bulunursa orucunu tutsun, yani gücü yetenler için. Bunu da Buhari Müslim Ebu Davud, Tirmizi, Nesai bu şekilde rivayet etmişlerdir. İbni Ömer (R.A) Hazretlerinden rivayete göre oruca gücü yetmeyenin fidye vermesi gereğini beyan eden ayeti kerime fidye (طَعَامِ الْمِسْكِينِ ) şeklinde yani fakirlerin yiyeceği kadar fidye okudu ve bu ayetin mensûh olduğunu söyledi. İslam’ın hidayetinde yani ilk günlerinde İslam’ın başlangıcında isteyen oruç tutuyor isteyen oruca bedel fidye veriyordu. İbni Abbas Hazretleri ayetin mensûh olmadığı görüşündedir. Gücü yetenlerin kesinlikle oruç tutmaları gerekmektedir. Cumhur ulemaya göre ayet mensuptur. Mukim ve gücü olanlara oruç farzdır. Oruca gücü yetmeyen ihtiyarlar tutmayabilir ve fidye verirler. İşte hepsi güzel söylediler bu rivayetlerin hepsi mükemmeldir.
Dakika 10:01
Hepsi güzeldir, çünkü konular açıldıkça açılmaktadır, anlaşılmayan bir şey kalmamaktadır. Numan İbni Beşir (R.A) Hazretleri anlatıyor; Dua ibadettir. Peygamber efendimiz buyurdular ki; dua ibadettir. Sonra şu ayeti kerimeyi okudu; Rabbiniz bana dua edin ki size icabet edeyim, bana ibadet etmeyi büyüklüklerine, kibirlerine yediremeyenler var ya alçalmış ve hakir olarak cehenneme gireceklerdir buyurmuşlardır. Evet, kıymetliler ‘’Mümin Suresi Ayet 69’’ Bunu da Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace eserlerine aldıklarını görüyoruz. Dua ibadetten başka bir şey değildir, dua ibadetin en büyüğüdür diye tevil edenler vardır. Dua ibadetin özü ve iliğidir, (Et duaü nuhyul ibadeti), dua Allah’ın rahmet kapısını açan anahtardır. (Et duaü miftahı Rahmeti) buyrulmuştur. Yine ayeti kerimede duanız olmasaydı Allah yanında hiçbir kıymetiniz olmazdı. Evet, bu da ‘’Furkan Suresinin 77. Ayeti Kerimesidir’’ (قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ) buyrulmuştur Sadakallahulazim. Yine Rezin der ki; kullarım sana benden sorarlarsa söyle ki ben yakınım, dua edenin duasına bana dua ettiği takdirde icabet ederim. Bu da ‘’Bakara Suresi Ayeti Kerime 186’’ Evet, kıymetliler; işte esbabı nüzul ayetlerin ve surelerin iniş sebeplerini bizlere bildirmektedir. Bera İbnu Hacib Hazretleri (R.A) anlatıyor; Ramazan’ı Şerif orucu farz kılındığı vakit Müslümanlar ay boyu kadınlara temas etmezlerdi. Bazı kimseler bu meselede nefislerine itimat edemiyorlardı. Bunun üzerine şu mealde ki ayeti kerime nazil oldu. Yüce Allah (C.C) nefsinize güvenmeyeceğinizi biliyordu bu sebeple tövbenizi kabul edip sizi affetti. ‘’Bakara Suresi 187. Ayeti Kerime’’ bunu da Buhari rivayet ediyor. İslam’ın bidayetin de Ramazan’ı Şerif ayı boyunca kadınlara yaklaşmak yasaktı. Nazil olan ayetler hem geceleri yiyip içmeyi hem de teması helal kılmıştır. Gecelerde yiyip içmede kadına yaklaşmak da helal kılınmıştır, tabii kendi nikâhlısına. Oruç tuttuğunuz günlerin gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız size helal kılındı. İşte ‘’Bakara Suresi Ayeti Kerime 187’’ de Cenabı Hak helal kılındığını burada bu ayeti kerime ile bildirdi.
Dakika 15:11
Tabii ki Müslümanlar fevkalade ne yaptılar – sevindiler. Arkadan tan yerinde beyaz iplik siyah iplikten sizce ayırt edilinceye kadar yiyin için yani tan yeri ağarıncaya kadar bu ayet nazil oldu. Tan yerinde beyaz iplik siyah iplikten sizce ayırt edilinceye kadar yiyin için. Ravi der ki bu ayet Kays İbni Amr hakkında nazil olmuştur. Buhari, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai bu haberi vermektedirler. Evet, kıymetli ve muhterem izleyenler; işte şu veya bu vesileyle Cenabı Hak İslam dini hayat tarzı hayatın bütün sorularına cevap veriyor, ihtiyaçlarını da temin ediyor, İslam budur, İslam eşi bulunmayan bir hayat tarzıdır bunun dışındaki hayat tarzını Cenabı Hak kabul etmiyor aklını başına al. Yine Bera Hazretleri anlatıyor Ensar hac yapıp da döndükleri zaman evlerine kapılarından girmezlerdi. Onlardan biri hac dönüşü kapıdan evine girdi, fakat hemşerileri onu bu davranışı sebebiyle kınadılar. Bunun üzerine şu ayeti kerime nazil oldu. İyilik evlere arkasından girmeniz değildir, kötülükten sakınan kimsenin ameli güzeldir, evlere kapılarından girin. ‘’Bakara Suresi Ayeti Kerime 189’’ bu ayeti kerime geldi. Bu da neyi gösteriyor? Cahiliye, putperest devrinin bütün adetlerini yüce İslam ayağının altına almıştır. Almış atmıştır ve hak ve hakikat olan yüce İslam’ın itikatta amel de ahlakta, hukukta, örfte, adette en güzelini ortaya koymuştur. Araplar hac yaptıktan sonra yurtlarına dönünce evlere kapılarından değil arka cihetinden girer bunu dindarlık ve ibadet sayarlardı. Uydurdukları hurafeleri safsataları ibadet sayanlar o gün olduğu gibi bugün hala var. İbadet Allah’ın dediği gibi Peygamberin sana gösterdiği gibi, yapmazsan o ibadet, ibadet olmaz. Allah’ın emrettiği gibi, Peygamberin sana gösterip uygulayıp onun örneğini apaçık yeryüzüne yerleştirdiği gibi ibadet edeceksin. Oynayacaksın, hoplayacaksın, zıplayacaksın bunu ibadet sayacaksın bu maskaralıktan başka bir şey değil, şeytanın maymunları bunlar. Evet, Allah’ın dediği gibi (فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ) emir olunduğun gibi dosdoğru ol diyor Cenabı Hak. Ey Müslümanlar dikkat edin, kimseyi taklit etmeyin, Kuran-ı Kerim’i, sahih sünneti, icma ve kıyas iyi bilen müçtehit gerçek âlimlerle hareket edin. Huzeyfe (R.A) Hazretleri; Allah yolun da infak edin.
Dakika 20:05
Kendinizi ellerinizle tehlikeye atmayın ihsan da bulunun, Allah ihsan edenleri sever. ‘’Bakara Suresi 195. Ayeti Kerime’nin’’ mealindeki ayetle ilgili olarak demiştir ki bu ayet infak ile alakalı olarak nazil oldu, Buhari Şerif bunu eserine aldığını görüyoruz. Evet, kıymetliler; Eslem İbni İmran Hazretleri anlatıyor; Medine’den gazve için yola çıktık niyetimiz İstanbul’du, cemaatin başın da Abdurrahman İbni Halid İbnü’l Velid vardı. Rum askerleri sırtlarını şehrin surlarına yaslamış müdafaa da idiler, bizden biri tek başına düşmana saldırıya geçti halk dur, dur ‘’La ilahe İllallah’’ eliyle kendini tehlikeye atıyor diye bağırıştılar. Ebu Eyyub El Ensari Hazretleri (R.A) atılarak ey Ensar topluluğu bu ayet bizim hakkımız da indi, Cenabı Hak Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’ın ve o şanlı Peygambere yardım edip İslam galebe çalınca biz artık işlerimizin başın da kalıp onları yoluna koyalım dedik. Bunun üzerine Allah’u Teâlâ bu ayeti kerimeyi indirdi. Yani ellerinizle kendinizi tehlikeye atmak demek malın mülkün başın da kalıp onları düzene koymak için cihadı terk etmektir dedi Ebu Eyyub El Ensari Hazretleri asil tehlike cihadı terk etmektir buyurdu. İşte bu ayeti kerimenin nüzul sebebi Tirmizi, Ebu Davud bunu eserlerin de muhafaza etmişlerdir. Abdullah İbnu Makil hazretleri anlatıyor; Kââb İbnu Ucre Radıyallahu Anha ’ya oruçtan yahut sadakadan yahut kurbandan bir fidye lazımdır. ‘’Bakara Suresi 196’’ mealindeki ayetten sordum dedi ki başın da bitler kaynaştığı halde Resulullah Aleyhisselatu Vesselam ‘a götürüldüm beni görünce meşakkatin bu gördüğüm dereceye ulaşacağını zannetmezdim. Bir koyun bulabilecek misin? Dedi. Hayır, cevabını verdi. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu; içiniz de hasta olan veya başından rahatsız olan varsa fidye olarak ya oruç tutması, ya da sadaka vermesi, ya da kurban kesmesi gerekir. ‘’Bakara Suresi 196 Ayet’’ Resulullah (A.S.V) üç gün oruç tut veya her fakire yarım sa yiyecek vermek suretiyle 6 fakiri doyur, başını tıraş et dedi, bu ayet hassaten benim hakkım da nazil oldu ancak umumen hepinize şamildir buyruldu. Buhari şerif, Müslimi Şerif, Tirmizi, Ebu Davud, İbni Mace, Muvatta, Nesai gibi bütün hadis kitapların da bunun varlığını görmekteyiz kıymetliler bu hadisi şerifin de.
Dakika 25:00
İşte Cenabı Hak zaruret halin de kulunun hemen yardımına ne yapıyor – merhameti rahmetiyle ve yardımına yetişiyor. Bakın bu adamın başı başından rahatsızlığı ortaya çıkınca tıraş olmasına ve kefaret vermesine müsaade edildi. Başını temizleyecek tıraş olacak ve kefaret verecek anlatılan şekliyle. Ceza olarak kesmeye kurbanlık koyunun var mı? Diye soruyor yok deyince, diğer cezaları hatırlatıp ya 3 gün oruç tutmak veya 6 fakire fidye vermek şartıyla tıraş ol, başındaki ezadan temizleyen diye fetva veriyor, evet bunu da Kââb İbni Uce (R.A) Peygamberimiz söylüyor bu şekil böyle yap diyor bunun hükmü umuma şamildir. Evet, kıymetliler; yine diğer bir hadisi şerif’te ki 475. hadisi şerife gelmiş bulunmaktayız. Ebu Ümame Et-Temimi anlatıyor (R.A) Hazretleri ben hacı sırasın da ücret mukabili hizmet veren birisiydim, bana senin haccın hac sayılmaz dediler. Bilahare İbni Ömer (R.A) Hazretlerine rastladım, ona ben hac sırasın da ücretle hizmet veren birisiyim halk bana senin haccın hac sayılmaz diyorlar dedim. İbni Ömer (R.A) Hazretleri ihrama girmiyor, telbiye okumuyor, tavafta bulunmuyor musun? Dedi. Hepsini yapıyorum diye cevap verdim, cevabım üzerine şu açıklamayı yaptı senin haccın hac sayılır, nitekim Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’a bir adam gelmiş senin bana sorduğun sorduğuna yakın şeyler sormuştu o şanlı Peygamber (A.S.V) sükût buyurdu ve adama cevap vermedi. Derken şu ayeti kerime nazil oldu; hac mevsimin de ticaret yaparak rabbinizden rızık istemeniz de bir günah yoktur. Adam haccını yerli yerince yapıyor ama bunun yanın da ücret karşılığı hizmette veriyor ticaret yapıyor. Bunların hacca bir zararının olmadığını bakara suresi 198. ayeti kerime inzal edilip bu hacların hac olduğunu söylüyor, bunun üzerine Resulullah (A.S.V) o adamı çağırtarak ayeti kerimeyi okudu ve haccın hac sayılır buyurdu bunu da Ebu Davud eserine aldığını rivayet ettiğini görüyoruz. Yine İbni Abbas Hazretleri bakın (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain) hac mevsimin de Rabbinizden rızık talep etmeniz de sizin için bir günah yoktur ayeti İbni Abbas da okudu, Buhari, Ebu Davud bunu rivayet etmişlerdir.
30:08
Adı geçen panayırların yerleri Zül mecaz Arafat’a yakın bir yerdedir, Mukaz ise Nahle ile Taif arasındadır. Mücenneye gelince bu Merruz zahrandan El Askar denilen bir dağa kadar olan sahadır. Bunların en büyüğü Mukaz panayırı idi, Zilkade ayının 1 ve 20. günleri arasın da kurulurdu, bunu Mücenne panayırı takip ederdi 10 gün sürer Zilhiccenin ilk günü kapanırdı sonra da 8 gün açık kalan Zülmecaz panayırı açılırdı. Bunun kapanmasıyla hac yapmak üzere Mina’ya hareket edilirdi, halkı davet etmek üzere Peygamberimiz Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’ın bu panayırları muntazaman 10 yıl boyunca takip ettiği rivayetleri gelmiştir. İnsanları İslam’a davet ediyordu buralar da. Evet, kıymetliler; gerçekler anlaşılmakta açığa çıkmaktadır. Demek ki niyetin halis olur haccının bütün kurallarını, haccın erkânını yerine yerli yerince yerine getirerek hizmet edip ticaret yapıp para kazanmak da bir sakıncanın da olmadığı ortaya çıkmaktadır. Yine İbni Abbas Hazretleri anlatıyor; Yemen ahalisi hacca geliyorlar fakat beraberlerin de azık almıyorlardı. Biz mütevekkil kimseleriz diyorlardı Mekke’ye gelince bu davranışlarını halka sordular bunun üzerine Cenabı Hak şu ayeti kerimeyi inzal buyurdu; azıklanın ancak bilin ki en hayırlı azık takvadır. ‘’Bakara Suresi 197. Ayeti Kerime’’ bunu da Buhari ve Ebu Davud da görüyoruz bu hadisi şerifi de. İnsanlara yüzsuyu dökmekten koruyacak kadar azık temin et, hazırladığınız azığın en hayırlısı da takvadır buyurdu. Peygamberimiz bunu bu şekil de tefsir eyledi en hayırlı rızık takvadır. Takva nedir? Çok hatırlattık da yine hatırlatalım, yüce Allah’u Teâlâ’ya onun emrettiği gibi itaat etmek isyan etmemektir. İbadetlerini farzları, vacipleri, sünnetleri, müstehapları yerli yerince yerine getirmek, haram ve günahlardan kaçınmak, hele de şirk küfür nifak gibi insanların ebediyülebet hüsran da bırakan bu iman düşmanı olan vasıflardan şiddetle sakınmaktır. Paramparça olmaya razı ol ama küfre şirke nifaka razı olma. Gerçek tevekkül hiçbir hususta başkasının yardımını talep etmemekle hâsıl olur.
Dakika 35:01
Bakın gerçek tevekkül işte budur, gerçek tevekkül hiç unutma bunu hiçbir hususta başkasının yardımını talep etmemekle hâsıl olur. Sevgili Peygamberimiz (A.S.V) deveni bağla sonra tevekkül et hadisi şerifin de olduğu şekil de esbaba tevessül ettikten sonra sebeplerden kat’i nazar etmektir diye tarif etmiştir. Tedbirini al tam tam tevekkül et Rabbine burayı iyi anla, bakın bu hadisi şerifte deveni bağla sonra tevekkül et hadisi şerifin de olduğu şekil de esbaba tevessül ettikten sonra yani tedbirin sebeplerine yapıştıktan sonra sebeplerden kat’ı nazar etmektir. Ben kul kulluk görevini Rabbisine karşı yapacak ki bu tedbir kulun görevidir tedbir almak tedbir gibi de akıl yoktur. Aklın gereği asil tedbirdir tedbirini aldın gücün nispetin de Rabbine tam tevekkül et tam bağlan. İşte o zaman mütevekkil bir kulsun, yoksa tedbiri almadın azığını almadın yola çıktın acıktın, ondan bundan bir şey istemek zorun da kalacaksın, bu tedbirsizliktir tevekkül değildir. Evet, kıymetliler; konular apaçık anlaşılmaktadır. Cenabı Hak görevini hakkıyla yapan Allah’ın lütfu fazlı keremi ile daima başarılı olan, Allah’ın rahmetinin için de saadet ve selamette selametle Allah’a kulluk eden kulluğundan da zevk üzerine zevk alan haram ve günahlardan küfürden şirkten nifaktan nefret eden kullarından eylesin.
Dakika 38:09