İslam Tarihi Ders 12
İslam Tarihi Ders 12
Çok kıymetli ve muhterem izleyenler, Tarih dersimiz devam ediyor. Hz.İbrahim (a.s) ateşe atılıp ordan çıktıktan sonra Canab-ı Hak onu ateşten kurtardıktan sonra inananlarla beraber hicret etmeye başladılar. Şimdi bu hicretten bahsedeceğiz İnşaAllahuTeala. Bundan sonra Hz.İbrahim ile ona tabi olanlar kendi kavimlerinden ayrılmaya karar vererek bulundukları yeri terkedip Mısıra geldiler. Mısırda ise ilk Firavunlardan Sinan bin Ulvan bin Ubeyd bin Avlec bin İmlak bin Laved bin Sam bin Nuh Firavunluk makamında bulunuyordu. Bu Rivayete göre Sinan da Hak’ın kardeşi olup onu Mısıra Vali tayin etmişti. Şunu insanoğlu iyi bilsin ki bu Firavunlarda Hz.Adem’in soyundandırlar. İkincisi Hz.Nuh’un soyundan ve Hz.Nuh’un oğlu Sam’ın soyundan olduğu burda bu rivayet edilmektedir. Yani Firavunlarda insan ama azmış kudurmuş gavurlukta çok ilerlemiş aşırı kafirler işte bu Firavunlar. Sara annemiz çok güzel bir kadındı ve hiç bir vakit İbrahim (a.s) a karşı gelmezdi. Firavuna Sarenin güzelliği tasvip edilince Hz.İbrahim’e birisini gönderip onları huzuruna getirtti. Firavun Hz.Sare ye karşı sarkıntılık etmek istedi ama YÜCE ALLAH elini tuttu. Niçin elini tuttu ona İman etme fırsatı verdi Cenab-ı Hak hem uyarıyor. Ama Firavunlar bir türlü o Firavunluğundan vazgeçmezler işte ozaman baktıki iki üç defa sarkıntılık yapmak istedi ama üçünde de ALLAH onun elini tuttu çorak hale getirdi, dilini tuttu yalvarmak zorunda kaldı ve neticede bakın o İbrahim in mucizesini Sarenin kerametini bir türlü anlamayan Firavun -bana Şeytan getirmişsiniz. dedi halbuki gavurun büyüğü kendisi. Sare annemiz ise bir mü’mine dünyanın en sayılı kahraman inançlı kadınlarından birisidir. Nitekim Sare Annemiz oradan sağ selim hiçbir tecavüze uğramadan yanınada Hacer Annemizi alarak Hz.İbrahim ile beraber geldiler sağ salim döndüler Firavundan ALLAH U TEALA kurdu kurtardı. Ateşten çıkaran ALLAH, ateşe yaktırmayan ALLAH Sareyi de Firavundan elbette.. Öbür Nemrud öbür Firavun İbrahim Ateşe atıyor beriki Firavun da bakın ne yapmak istiyor. Hz.Ebu Hüreyre (r.a) bu hadiseyi anlattığı zaman: ‘Eyy Gök suyunun oğulları işte bu kadın Hacer sizin Annenizdir’ derdi. Yani burada Hacer Annemiz Havva Annemiz den sonra ve Nuh Peygamber (a.s) dan sonra işte bu İbrahim ile üçüncü Adem sayılırlar ve Sare Annemiz Hacer Annemiz de bunlarda üçüncü Havva sayılırlar. İnsalığın üremesi türemesi bakımından.(05:30)
Ebu Hüreyrenin Rivayet ettiği bu konuda (efendim) bir Hadis-i Şerif te Hz.Peygamber (a.s.v) şöyle buyurmuştur: ‘Hz.İbrahim hayatında (efendim) doğruyu müdafaa için üç şey söylemiştir. Bunların ikisi ALLAH için birisi de Sare hakkındadır. ALLAH hakkında olanların birisi ben hastayım demesi Putperest lerin bayramına katılmamak için ben hastayım demesi. Bu hasta olmadan ben hastayım demesi mecazi anlamda yani sizin o şirkinize, küfrünüze katılmam. İçim razı olmaz içim şuanda rahatsız anlamında diğeri ise bu işi şu put yapmıştı, putları kırdığı zaman büyük putun eline baltayı bırakıyor bu putları kim kırdı deyince yine mecazi anlamda onların putların hiçbirşeye yaramdığını anlatmak için bu büyük Put yapmıştır demesi. Sare hakkındaki ise bu benim kız kardeşimdir demesi. Bunlar imanda Sare tabiki kardeşidir, iman dünyada herkes imanlı olan herkes birbirinin kardeşidir iman kardeşidir. (…) İman açısından karı koca da imanda kardeştirler. İman bakımından bu açıdan Hz.İbrahim in söylediği sözler zahirde yalan gibi görünürsede işin aslında bu gibi maslahata yönelik olduğu görülmektedir. Hz.İsmail (a.s) ın doğması ve Mekke ye götürülmesi rivayet edildiğine göre Hacer annemiz endamlı güzel bir cariye idi. Sare Annemiz onu Hz.İbrahim e bağışlamıştı hatta Sare Annemiz İbrahim (a.s) a bu cariyeyi al belki ALLAH ondan sana bir çocuk nasip eder demişti. Sare nin ise hayatında Sare annemizin ise hayızdan kesilip yaşlanıncaya kadar hiç çocuğu olmamıştı nihayet Hz.İbrahim in a.s Hacerden İsmail adındaki oğlu dünyaya geldi. Bundan dolayı Hz.Peygamber (a.s.v): ‘Mısır ı fethettiğiniz zaman halkına hayır tavsiye edin, iyi davranın zira onların sizinle ahitleri ve akrabalık bağları vardır buyurmuştur. Çünkü Hacer annemiz Mısırlıdır. İsmail (a.s) ın annesi Peygamberimizin de soy sülalesi İsmail (a.s) a ordan da İbrahim (a.s) a dayanmaktadır. Hz.Peygamber (a.s.v) ahit ve akrabalık bağından Hacer’in Hz.İsmail i doğurmasını kastetmiştir.(10:02)
Efendim Hz. İbrahim (a.s) Sare annemizle birlikte Firavunun korkusundan Mısır’ı da terkedip Şam’a, Suriye’ye hareket ettiği zaman; Filistin topraklarında bulunan Es Sebte geldi. Kardeşinin oğlu Lut (a.s) da Lut bin Haran’da Müttefikeye indi. Seb’ten Müttefike’ye bir gün bir gecede gidilirdi. AllahuTeala ve Tegaddes Hz. (c.c) Hz. İbrahim’e bu sırada Peygamberlik vermişti ve o Seb denilen yerde bir kuyu kazmış bir de mescid yapmıştı. Kuyunun suyu temiz bir kaynak suyu idi. Nihayet Sebt halkı Hz. İbrahim’e eziyet edince o buradan ayrıldı ve ayrılışını muteakkib kuyunun suyu çekildi. Seb halkı Hz. İbrahim’in peşinden gittiler ve ondan geri dönmesini istediler. Fakat Hz.İbrahim geri dönmedi. Ve onlara 7 tane keçi vererek: ‘bunları kuyunun başına götürdüğünüz vakit su tekrar ortaya çıkacak ve eskisi gibi temiz bir su kaynağı olacaktır. Bu sudan içiniz fakat aybaşı halindeki bir kadın buradan avucuyla su almasın yani elini dokunmasın. Kab ile alsın suyu’ dedi. Suyun kirlenmemesi için. Onlar keçileri alıp yola çıktılar, keçilerle birlikte kuyunun başına gelip durduklarında su tekrar göründü. Böylece kuyunun suyundan hem keçiler hem de kendileri içtiler. Nihayet aybaşı hali gören bir kadın gelip bu kuyudan avucuyla su alıncaya kadar bu sudan içmeye devam ettiler. Ancak bundan sonra kuyunun suyu kesilerek bugünkü halini aldı. Hz. İbrahim (a.s) ise Remle ile İyya Bet-ül Makdis arasında bulunan Kat veya Kıt denilen beldede yerleşti. Görüyorsunuz bir Firavun O’nu, Nemrut Firavunu ateşe attı. Öbür Firavun Mısır Firavunu ise Hz. İbrahim ve Sare annemize bu Mucizeleri gördüğü halde inanmadı ve sarkıntılık yapmak istedi. Bakın ondan sonra Seb halkının yanına geldi. Onlarda Hz. İbrahim’e iyi davranmadılar.
Ey dünya müslümanları, aklınızı başınıza alınız, buralardan ibret alınız!. Peygamberler, bugün en büyük Peygamberlerden biride Hz. İbrahim’dir. İbrahim gibi bir Peygamberi bakın ateşe yaktırmıyor Cenab-ı Hak ve Nemrut Firavununa karşı ateşten koruyor. Mısır Firavununa karşı namusunu, iffetini Sare annemize Allah koruyor kurtarıyor. Bu mucizeler görüldüğü halde iman etmeyen Firavunlar Peygamberlere dünyada yaşama hakkı tanımıyorlar. Müslümanların dünyada zulüm altında inilemelerinden iyi bir ibret alınız! Ey Müslümanlar dünyayı Firavunlara bırakmayın! Dünyayı Firavunlara bırakırsanız insanlığın çekeceği çileleri, uğrayacakları zulümleri iyi düşünün. Ey Müslümanlar bir araya gelin! Bu Firavunlara karşı birlik olun, beraber olun hem müslümanların hem de tüm insanlık aleminin kurtuluşuna vesile olun. Dünya Müslümanları; Ey! ‘La ilahe illallah MuhammedurRasulullah’ diyenler bir olun bütün olun, bir olmazsanız Firavunlar başınıza beladır. Sizi dokuz köyden değil dokuz dünya ellerine geçse dokuz dünyadanda sizi yok etmeye, sürgün etmeye veya öldürmeye çalışırlar. Firavunlarda din iman merhamet olmaz! Bizden söylemesi. Firavunlar kimdir? Her Tağut Firavundur. Tağut nedir? Kur’an-ı Kerimin tefsir bölümlerinde bunlar o ayetler geldiği zaman hep izah edildi. Derslerimizin tümüne kulak verilirse anlaşılmadık bir konu kalmaz.(16:20)
Bir rivayette ifade edildiğine göre; İsmail (a.s) çocuk yaştaydı. Dolayısıyla Sare’nin Hacer’i evinden uzaklaştırması İsmail ile İshak’ın yüzünden değil, Sare’nin onu kıskanmasından ileri gelmişti. Doğru olanda budur denmiştir. Kadınlarda kıskançlık vardır bu doğaldır. Yalnız bu kıskançlığı Şer’i kuralların dışına taşırmamak lazım. Kıskananda kıskananları idare edenlerde Hz. Muhammed’i ve Hz. İbrahim gibi zat-ı muhteremleri örnek alırlarsa kıskanç hanımları nasıl idare edeceklerini bilirler. Çünkü kıskançlık aşırı olmadığı müddetçe kötü bir sıfat değildir. İyiyi iyiye karşı fazla bağlanmaktır. Hz. Muhammed’e eşleri annelerimiz çok bağlıydılar kıskanırlardı. Efendim Hz. Hacer’de Hz. İbrahim’in ikinci hanımı. Sare annemiz birinci hanımıdır. Birinci Hanım önce kendi eliyle Hacer annemizi İbrahim(a.s) ile evlendirdiği halde kıskandı. Bak onu Cenab-ı Hak ta idare ediyor, İbrahim (a.s)da idare ediyor ve Hacer annemizde idare ediyor. Hiç itiraz etmedi o kıskançlıklar karşısında niye, Peygamberler Allah’ın emrine göre hareket ederler. Müslümanlarda gerçek müslümanlar peygamberlere tabi olarak hareket ederler. Onun için müslümanlar ölçüyü taşırmasınlar. Ve ölçünün içinde şer-i kuralların içinde kalsınlar. Şimdi dersin akımından da bunlar anlaşılacaktır. Bundan sonra Hacer’e ‘benimle aynı belde de kalmayacaksın’. Yani çok kıskandı Sare annemiz Hacer annemizi. Bunun üzerine Allah (c.c) Hz. İbrahim’e Mekke’ye gitmesini vahyetti. Ozaman Mekke de hiçbir bitki mevcut değildi. Hz. İbrahim Hacer ile oğlu İsmail (a.s)ı Mekke’ye götürüp onları Mekke’ye zemzemin bulunduğu yere bırakıp geri döndü. Burda görünmeyen güçlü bir iman ve onun ilkeleri var. Çünkü Allah’ın emri Allah oraya Haceri İsmaili götür diyen Allah onları yalnız bırakırmı.. Ey imanı gürleyenler! Burayı iyi anlayın. Hacer İbrahim’in arkasından: ‘ Ey İbrahim ekini, suyu, yiyeceği ve ülfet edip yalnızlığını gidereceği bir kimsesi bulunmayan böyle bir yere bizi bırakıp gitmeyi sana kim emretti?’ diye sordu, seslendi. Hz. İbrahim: ‘ Rabbim emretti’ dedi. Bak şimdi iman dolu Hacer annemizin cevabına bakın ozaman Hacer annemiz ne dedi: ‘ O bizi zayi etmez. Muhakkak bizi korur’ dedi. İşte iman budur! Gördün mü? Hacer annemizin imanına bir bakın. Hz. İbrahim geri dönerken Cenab-ı Hakka şöyle yalvardı İbrahim Suresi 37. Ayet-i Kerimesinde Cenab-ı Hak bunu bildiriyor: ‘Ey Rabbim, Ey Yüce Rabbimiz, ben zürriyetimden kimisini Hacer ile İsmail’i senin mukaddes olan evinin yanında ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Ot yok..çöp yok..su yok..Ey Rabbimiz, onlar namazı dosdoğru kılsınlar diye böyle yaptım. Artık sen insanların bir kısmının gönüllerini onlara meylettir. Şükretmeleri içinde onları bazı meyvelerle rızıklandır’ diye dua etti İbrahim (a.s) İbrahim Suresi Ayet 37’de. İşte görüyorsunuz burda duanın içine bir bakın şöyle duayıda bir inceleyin, namaz diyor namaz. O ortamda şimdi ki şöyle rahat bir ortamda namazsız abdestsiz dolaşan müslümanlara bir bakın, ogün o ortamda ibadetini, taatini hiç bırakmayanları bir düşünün! … (23:10)
İsmail susayınca ayaklarıyla tepinmeye annesi Hacer’de birşeyler görebilirim ümidiyle Safa Tepesine çıkıp sağa sola bakmaya başladı. Fakat Hacer hiçbirşey göremedi. Sonra vadiye inerek Merve tarafına koştu. Merve’nin tepesine çıkınca yine birşeyler görebilirim gayesiyle sağa sola baktı. Fakat bu defa da birşey göremedi. Hacer annemiz bu koşma hareketini 7 defa yaptı. İşte Hac esnasında yapılan Sa’y-ın aslı buradan gelmektedir. Hacı Efendiler Safa’dan Merve’ye , Merve’den Safa’ya 7 defa Sa’y ederler. Bundan sonra Hacer annemiz (a.s) yanına geldi. Bu sırada İsmail ayaklarıyla tepiniyordu. Ve zemzem denilen pınar ise yerden kaynayıp toprak üzerine çıkmaya başlamıştı. Hacer annemiz ise suyun toprak üzerine çıkmasını sağlamak için elleriyle toprağı karıştırarak eşeliyor ve etrafını çeviriyordu. Hatta toplanan suları ihtiyaten tedbiri olarak tulumuna, su kabına dolduruyordu. Hz. Peygamber (a.s.v) Hacer’in bu hareketi hususunda Allah Hacer’e merhamet eylesin, eğer osuyu kendi haline bırakmış olsaydı bu su etrafına taşıp akan bir pınar olacaktı buyurmuştur. Cürhüm Kabilesi Mekke’ye yakın bir vadiye yerleşmişti. Suyu gören kuşlar ise vadinin etrafını sarmışlardı. Kuşların vadiyi terketmediğini gören Cürhüm kabilesinin insanları kendi aralarında : ‘Bu kuşlar vadiyi bırakmadıklarına göre burada mutlaka su vardır’ diyerek harekete geçip Hacer annemizin yanına geldiler ve ona: ‘Su senin olsun eğer istersen biz seninle birlikte burada kalırız. Dolayısıyla yalnızlığını gidermiş oluruz’ dediler. Hacer annemiz onların bu teklifini kabul etti. Bundan sonra onlar İsmail (a.s) büyüyüp annesi Hacer ölünceye kadar hepbirlikte burada kaldılar. Yani Cürhümiler ozaman Kabe-i Şerif’e yakınlarına yerleştiler. Daha sonra Hz.İsmail cürhüm kabilesinden bir kadınla evlendi. Hz. İsmail ve çocukları arapçayı bu kabile içinde, bunlar bir arap kabilesiydi Cürhümiler. Arapçayı öğrendiler bu yüzden Hz. İsmail’in soyundan gelenlere araplaşmış arap manasında ‘El-Arabul Mutearrife’ denildi.
Hz. İbrahim(a.s) Hacer annemizin yanına gitmek için Sare annemizle müşavere ederek (efendim) Hacer annemizin İsmail’in yanına gelmek istedi. Ancak Sare annemiz Hacer’in evine inmemek şartıyla onun gitmesine izin verdi. Ne yazık ki İbrahim (a.s) Mekke’ye geldiğinde Hacer annemiz vefat etmişti. Bunun üzerine Hz. İbrahim oğlu İsmail’in evine gitti ve oğlunun hanımına ‘kocanız nerede?’ diye sordu. O da: ‘Şu anda evde yok, ava gitti’ diye cevap verdi. Hz. İsmail haremde avlanmak yasak olduğundan o bölgenin dışına çıkar avlandıktan sonra tekrar harem mahalinde bulunan evine dönerdi. Hz. İbrahim (a.s) oğlu İsmail’in hanımına: ‘Misafir kabul eder misin? Diye sordu. O: ‘Hayır, kabul edemem, hem şuanda yanımda hiç kimse yok’ diye cevap verdi. Onun üzerine Hz. İbrahim ona: ‘kocanız geldiği zaman benden ona selam söyleyin; kapısının eşiğini değiştirsin’ diye tembihledi. Bundan sonra Hz. İbrahim hanımı Sare’nin yanına döndü. Hz. İsmail evine geldiği zaman babasının kokusunu hissetti ve hanımına: ‘Eve birisi geldi mi?’ diye sordu. O gelen kişiyi hafife alarak:’ Evet şu ve şu vasıfta yaşlı birisi geldi’ diye cevap verdi. İsmail (a.s) : ‘Peki ne söyledi’ diye sordu. Hanımı: ‘Benden kocana selamsözleyin kapısının eşiğini değiştirsin’ deyip gitti diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz. İsmail bu hanımını hemen boşadı. Tekrar başka bir hanımla yeniden evlendi. Hz.İbrahim aradan uzun bir müddet geçtikten sonra oğlu İsmail2i ziyaret etmek için tekrar hanımı Sare ile görüştü. Ve Sare’de oğlunun evine inmemek üzere ona izin verdi. Onun üzerine Hz. İbrahim Mekke’ye geldi ve hemen oğlu İsmail’in evine giderek hanımına: ‘Kocanız nerede?’ diyerek sordu. İsmail’in yeni hanımı ise: ‘ Ava gitti. Allah izin verirse hemen şimdi gelir. Allah size merhamet etsin buyrun misafirimiz konuğumuz olun’ dedi. Hz. İbrahim ‘Misafir kabul eder misin?’ diye sordu. O’da: ‘Evet kabul ederim’ dedi. Hz. İbrahim: ‘Yanınızda ekmek veya buğday veya hurma veyahut arpa bulunur mu ?’ diye sordu. İsmail’in hanımı ise ona süt ve et ikram etti. Hz. İbrahim’de et ve sütün bereketli olması için dua buyurdu. Eğer İsmail’in hanımı ogün Hz. İbrahim’e ekmek veya buğday veya arpa veyahutta hurma takdim edip ikramda bulunsaydı yeryüzünün büyük bir kısmı bunlarla dolup taşacaktı. İşte görüyorsunuz,et çoğaldı süt çoğaldı ama öbürleride işte yeteri kadar kaldı. Ondan sonra İsmail’in hanımı Hz. İbrahim’e buyrun evimize inin,başınızı yıkayın siz uzaktan gelmişsiniz, yorgunsunuz yaşlısınız’dedi. Fakat İbrahim(a.s) Sare’ye verdiği söz üzerine onun evine inmedi. Hz. İbrahim makamı olan bugünkü makam-ı İbrahim’e geldi, sırada İsmail’in hanımı elinde bir su kabıyla onun yanına geldi ve kabı makamın yanında bulunam Hz. İbrahim’in sağ tarafına koydu. İbrahim a.s makamı yani taşın üzerine ayağıyla basınca makamın üzerinde ayağının izi kaldı. İsmail’in hanımı Hz.İbrahim’in başını sadece yarısını yıkadı. Sonra makamın sol tarafına geçip başının sol yanınıda yıkadı.Bunun üzerine Hz.İbrahim ona: ‘Kocanız geldiği vakit benden ona selam söyleyin, artık kapısının eşiğinin düzelmiş olduğunu kendisine iletin’ dedi. Hz.İsmail eve döndüğü vakit babasının kokusunu hemen hissetti. Hanımına: ‘Evimize birisi mi geldi?’ diye sordu. Hanımı: ‘Evet insanların en güzel yüzlü ve en hoş kokulusu olan bir ihtiyar geldi. Ve o bana şunu şunu söyledi bende ona şunu ve şunu söyledim ayrıca onun başını yıkadım. İşte şu ayağının izidir. O sana selamını iletmemi istedi ve kapınızın eşiğinin düzeldiğini söyledi’ dedi. İsmail (a.s) : ‘Gelen Zat-ı Muhterem benim babam Hz.İbrahim’dir’ dedi. Rivayet edildiğine göre İsmail’in (efendim) tepindiği yerden şuyu fışkırtıp çıkaran Cebrail (a.s)dır diye rivayet vardır. Çünkü su aramak için Hacer vadide koşarken Cebrail (a.s) onun yanına gelmişti. Hatta Hacer onun gelişini sezdiği için: ‘Gelişini bana hissettirdin, ben ve çocuğum mahvolduk, bize yardım et’ demişti. Bunun üzerine Hz. Cebrail Hacer annemizle birlikte zemzemin bulunduğu yere geldi. Ayağını yere vurmasıyla suyun pınar halinde kaynayıp fışkırması bir oldu. Hacer’in acele ederek kırbasına su doldurmaya başlaması üzerine Hz.Cebrail: ‘Korkma bundan sonra susuzluk çekmeyeceksin’ dedi. Evet Hacer annemiz bir Peygamber annesidir. İsmail (a.s) bir Peygamberdir. Evet Ey dünya, işte Hz.Muhammed bu soydan geldi, İsmail (a.s) ın soyundan o alemlere rahmet Peygamberi Hz. Muhammed geldi dünyaya (a.s.v).
İnşaAllah Kabe-i Şerif’in inşaasıyla dersimiz devam edecek.