İslam Tarihi Ders 9

İslam Tarihi Ders 9

İslam Tarihi Ders 9

Çok kıymetli ve muhterem efendiler,dersimiz tarihle devam ediyor.

Araplarında hak ismini verdikleri (Biver ezhib) izdihak hakkında da Şam El Kelvi şöyle diyor: ‘Doğrusunu Allah bilir ama iddia edildiğine görede Hag Cemşitten sonra yaşayanlardandır ve hükümdarlık yapmıştır. O Sevad’de Kufe yolundaki Bursa adlı bir köyde yerleşmiş ve bütün yeryüzüne hakim olmaya çalışmış, zulüm ve haksızlığı prensip edinmiş, pekçok adam öldürmüş yeryüzünde ilk defa adam asmayı, insan organı keserek cezalandırmayı o başlatmıştır diyor. Yeryüzünde yine vergi konusunu ihdas eden, para basan, şarkı söyleyen ve kendisi için şarkılar söylettiren ilk kişi yine odur  diyorlar. Fakat burada İbn-i Esir gibi bazılarıda diyorki; Bize ulaşan bir habere göre Hag denilen kişi Nemrud’un kendisidir diyorlar. Hz.İbrahim (a.s)onun zamanında doğmuştur. Hz.İbrahim’i ateşte yakmak isteyende odur. Farslar ise hükümdarlığın Uşhenç Cemşit ve Tamburisi mensup oldukları sülaleye ait olduğunu , Hag’ın ise yeryüzü halkının hükümdarlığını sihirbazlık ve kötü bir yönetimle ele geçirmek istediğini yazmaktadırlar. Evet sevgili dostlarımız, kaynak sağlam kaynağa dayanmayanlar üzerinde fazla durmuyoruz. Şimdi burda Hag’ın çevresi kötü olduğu gibi annesininde daha kötü olduğu da söylenmektedir.

Hz.Nuh (a.s)ın zürriyeti hakkında şimdi bilgi vermeye çalışacağız. Hz.Peygamber (a.s.v): ‘ Biz onun Nuh’un zürriyetini baki kıldık’ Saffat suresi ayet 77. ayetini tefsir ederken onun devamlı bir ve baki olan zürriyetinin Sam,Ham ve Yafez olduğunu beyan etmiştir.İşte bu sağlam esasa dayanmaktadır burası.Çünkü Peygamberimizden ve Kur’an-ı Kerimden geliyor haber. Vecid bin Münebbi ise: Arap,Fars ve Rumların atasının Sam, Sudanlıların atasının Ham, Türkler ile diğerlerinin atasının ise Yafez olduğunu söylüyor. Bir rivayete göre kıbtiler Ham’ın oğlu Kud’un çocuklarından üremişlerdir. (efendim) Kıbtiler Ham’ın oğlu Kut’un çocuklarından üremişlerdir. (04:40)

Evet sevgili dostlarımız, üzerlerine boşanan bir sel yüzünden helak oldukları için burasının ‘Cuhfe’ adı verilmiştir ki İbn-i İshaktan gelen bu haberde; Sam’ın oğlu İrem’in Ağıt diğer okunuş şekli  Avs , Gasir ve Havil adında 3 oğlu oldu. Ağıd, Gasir ve Havil adında üç oğlu oldu. Ağıd’ın Gasir,Ad ve Abil adlarında üç oğlu dünyaya geldi. Evet sevgili dostlarımız, İrem’in oğlu Gasir’den ise Semud ve Celis doğdu.Bunlar arap olup arapçanın Mudan lehçesiyle konuşuyorlardı. Araplar bu kavimlere ve cürhüme El-Arab-ul Aribe Safarab derlerdi. Yine araplar kendi aralarında yaşadıkları bir sırada arapça konuşmayı öğrendikleri için ismailoğullarına el-Arabul Mütearribe (araplaşmış araplar) derlerdi.  Ad kavmi Rem’i den Hadremevt’e kadar (efendim) Semud ise Hicaz ile Şam arasında bulunan Hicr bölgesinden vaid´il Kura Mekke’ye kadar olan yerlerde ikamet edip yerleşmişlerdi. Calis’te Kasım’a iltihak edip onlarla birlikte ogün için adı Cev olan Yemame’den Bahreyn’e kadar olan kısımda ikamet ediyorlardı. Calis’in topluluğu ise Umman’da kalıyordu. Namad ahalisi Nabid bin Maas bin İrem bin Sam’ın çocuklarından meydana gelmiş, Farslar ise Fars bin Tireş bin Masur bin Sam’ın oğullarından türemişlerdir. Sam’ın oğlu Efrahşedinde Kaynan adında bir oğlu oldu. (Efendim) Kaynan sihir ile meşgul olurdu. Sonra Kaynan’ında Salib bin El- Fahşed şerecesiyle anılan bir oğlu dünyaya  meydana geldi. Kaynan sihirle meşgul olduğu için (efendim) kutsal kitaplarda bu şecerede ismi zikredilmedi. Salib’den ise Gabir, Gabir’den de Falav dünyaya geldi. Falav kelimesinin manası taksim eden ,bölen demektir. Onun bu adı alması yeryüzünün onun döneminde bölünmesinden ve dillerin onun zamanında karışmasından ileri gelmektedir. Evet Sevgili dostlarımız, ayrıca Gabir’in Kahtan adında bir oğlu daha dünyaya geldi. Kahtan’ında biri Yağut diğeri Yaksan adında iki oğlu oldu. Bunlar Yemen’e yerleştiler. Yemen’e ilk yerleşen ve laneti icab ettirecek birşey yapmadım manasında ‘Ebeytellane’ cümlesiyle ilk selamlanan hükümdar Kahtan’dır. Gabir’in oğlu Falav’dan Erğu, Erğu’dan Sağu, Sağudan Nağun, Nağun’dan Tarah yani arapça adıyla ‘Azer’. Bu Azer’e dikkat edin işte Tarah’la Azer aynı kişinin ismidir. Azer’den Hz.İbrahim (a.s) dünyaya gelmiştir. İşte bu Azer bu Tarah Hz.İbrahim’in babasıdır. Ayrıca El-Fahşed’in Nemrut adında bir oğlu daha doğmuştur. Bir rivayete göre ise Nemrut’un neseb şeceresi Nemrut bin Kevş bin Ham bin Nuh’tur. Yani Nuh’un oğlu Ham’a dayanıyor. Ham’da zaten Nuh (a.s)ın oğludur. Hişam El- Kelbi ise bu konuda şunları şöyle söylüyor: ‘ Hindi ve Sindiler; Tevkin bin Yakt’ın bin Gabir bin Salib bin el- Fahşed bin Sam bin Nuh’un oğullarıdırlar. Cürhüm ise Yakt’ın bin Gabir’in çocuklarından üremiştir. Hazeral Mevd’te Yaktın’ın oğludur.Nesebini Hz. İsmail (a.s)ın soyundan başkasına nispet edenlere göre Yaktın ile Kahtan aynı kişidir. Sima deve Kütümani haricindeki berberi ahalisi ise; Semila bin Mağrib bin Faram bin Amr bin Amlib bin Lanet bin Sam bin Nuh’un çocuklarıdırlar. Sınhace ile Kütane ise İfrikiş bin Sayfi bin Sebe’nin oğullarıdırlar. Hz. Nuh’un oğlu Yafez’in ise Camir, Mua, Murek, (efendim ) Buvan, Fuha, Marşiç ve Tireş adlarındaki oğulları dünyaya gelmiştir. Bir görüşe göre Camir’in evladından Fars hükümdarları dünyaya gelmiştir. Türkler ve Hazarlar Tireş’in çocuklarından, Üşban ahalisi Marşic’in çocuklarından,Yecuc ve Mecuc Mua’nın çocuklarından, Sakadibe yani Bulgarlar ve Burcan, Buğdan ahaliside Buvan’ın çocuklarından üremişlerdir. Üşban ahalisi eski çağlarda İis bin İshak’ın çocukları ve başkaları gelip yerleşmeden önce Rum topraklarında yaşarlardı. Hz. Nuh’un üç oğlu Sam, Ham ve Yafez’den türeyen her kavim ayrı ayrı ülkelere dağılarak yerleştiler ve başkalarını bu topraklardan sürüp çıkardılar. Şecereleri Ranti bin Yu’nan bin Yafez bin Nuh olan Rumlarda Yafez’in çocuklarından üremişlerdir. Hz.Nuh’un oğlu Ham’ın Mısraim, Keviş, Kud ve Kenan adlarında dört oğlu olmuştur. Ham’ın oğlu Keviş’ten Nemrut dünyaya gelmiştir. Bir rivayete göre Nemrut’un Sam’ın oğullarından olduğuda söylenmiştir. Ham’ın çocuklarının geri kalanları ise Nuba, Habeş ve Zengibar sahillerine gidip yerleşmişlerdir. Berberi ahalisi ile Kıbtilerin Mısraimin çocuklarından üredikleride rivayet edilmektedir. Rivayete göre Kut, Sint ve Hind’e giderek oraya yerleşmiş buraların halkı ise onun çocuklarından üremişlerdir. Evet Sevgili dostlarımız, Sint ve Hint, Sint Çinin ve çevresinin adı. Kenan oğullarının bir kısmı Şam yani Suriye’ye gitmiş sonra İsrailoğulları Şam’a gelip onlarla (efendim) savaşmışlar. Sağ kalanları ise sürüp çıkarmışlar. Böylece Şam İsrailoğullarının eline geçmiş daha sonra İsrailoğullarının üzerine yürüyen Rumlar çok azı hariç olmak üzere onların bir kısmını öldürmüşlerdir. Geri kalan kısmı ise Irak’a sürmüşlerdir. Neticede arapların gelmesiyle Şam onların eline geçmiştir.(17:00)

Ad kavmine kendi zamanlarında Ad’ı İrem denirdi. Efendim Ad kavmi helak olduktan sonra Semud kavmine de Semud’i İrem denildi. Tevrat ehline göre El-Fahşet dünyaya geldiği zaman babası Sam 102 yaşındaydı. El Fahşet’in babası Sam 600 yıl yaşamıştır. El- Fahşet 35 yaşında iken oğlu Kaynan doğmuştur. El Fahşet’te 438 yıl yaşamıştır. Kaynan 39 yaşında iken Şalih adındaki oğlu dünyaya gelmiştir. Fakat yukarıda da anlattığımız üzere Kaynan sihirbaz olduğu için ilahi kitaplarda ömründen bahsedilmemiştir. Gabir doğduğu zaman babası Şalih 30 yaşındaydı, Şalih 433 yıl yaşamıştır.Gabir’in Falav ve Kahtan adında iki oğlu dünyaya gelmiştir. Tufandan 140 yıl sonra Falav doğmuştur babası Gabir ise 474 yıl yaşamıştır. Falav 30 yaşında iken oğlu Ergu doğmuştur. Babası Falav ise 239 yıl yaşamıştır. Ergu 32 yaşında iken oğlu Saruğ dünyaya gelmiştir. Ergu 239 yıl yaşamıştır. Saruğ 30 yaşında iken oğlu Nağur doğmuştur. Babası Saruğ ise 230 yıl yaşamıştır. Nağur 27 yaşında iken Hz. İbrahim’in (a.s) babası olan oğlu Tarah yani Azer dünyaya gelmiştir. Nağur 248 yıl yaşamıştır. Tarah’tan Hz İbrahim (a.s) doğmuştur.

Tufan hadisesi ile Hz. İbrahim’in arasında geçen zaman ise 1263 yıldır. Bu sırada Hz. Adem’in yaratılışının üzerinden 3337 yıl geçmişti.

Gabir’in oğlu Kahtan’dan Yağrup, Yağrup’tan Yescud, Yescud’dan Sebe,Sebe’de Himyer, Kehnan, Amr, Eşar, Envan ve Mür..Amr’den Ad, Adi’den de (efendim) Lahm ve Cüzam dünyaya gelmişlerdir.

Evet Sevgili dostlarımız, bunlardan birde Efridun’dan bahsetmektedirler. Rivayete göre ilk önce sufi ismini alan ve tıp ilmiyle meşgul olan kişi Efridundur. Efridun’un 3 oğlu vardı. Büyükoğlunun adı Şelm diğer okunuş şekli Selm, ikincisinin adı da Tuç, üçüncüsünün adıise ireç idi. Kendisinden sonra oğullarının ayrılığa düşeceklerinden korkan Efridun, hayatta iken idaresi altında bulunan memleketleri onların arasında 3’e taksim etti. Bunu yaparkende onların hisselerine düşen paylarını üzerinde adlarının yazılı bulunduğu okların içerisine yerleştirdi ve her birine kura usuluyle bunlardan birisini almalarını emretti. Neticede Rum ve Mağrip, batı ülkeleri Şerm’e, Türk ve Çin ülkeleri Tuç’a, Irak, Sint, Hint, Hicaz ve diğer ülkeler ise İrec’e isabet etti. Ve ayrıca Efridun çok sevdiği üçüncü oğlu İrec’e taç ve tahtınıda verdi. Efridun öldükten sonra üç oğlu arasında düşmanlık körüklendi kendilerinden sonrada bu düşmanlık çocukları arasına sıçradı. Zamanla aralarında kıskançlık hislerinin artması üzerine Tuç ile Şerm kardeşleri İreç’in ve onun iki oğlunun üzerine yürüyüp  onları öldürdüler. Sonra bu kardeş ülkeleri kendi aralarında taksim ederek 300 yıl saltanat sürdüler. Efridun, Nemrut Nabat ailesinden ve başkalarından Sebat bölgesinde kalanlarının peşlerini takip edip onların ileri gelenlerini yok etti ve izlerini yeryüzünden sildi. Efridun ise 500 yıl saltanat sürdüğü söylenmektedir.

Evet Sevgili dostlarımız, işte bu kıskançlığın önüne geçilemediği için, haset, kıskançlık ve cehalet ve  dünyanın kalbe girmesiyle durumlar değişmektedir. Bütün şu işlerin kökenine bir bakın, hep haset çekememezlik, küfür, şirk, cehalet ortaya çıkar. Hz. Nuh (a.s), ile İbrahim (a.s) arasındaki zaman içeresinde meydana gelen hadiselerden bahsetmeye çalışacağız inşaAllah bir sonraki dersimizde..

Evet Sevgili Dostlarımız, tarihe bakın şanlı Kur’ana bakında iyi ibret alın. Hz. Muhammed’in Hadis-i Şeriflerine iyi bakın ibret alın, ders alın! Bu dünya kimseye kalmadı, kalmaz! İmanla amel- i salihle yaşamaktan başka kurtuluş yolu yoktur. İmanın ilkeleri amel-i salihin ilkeleri ise Allah’ın rızasını kazanmak, Hz. Muhammed’e tabi olmaktan geçer. Allah’ın rızasını kazanan kişiden dünyaya hayırdan başka birşey gelmez. Hz. Muhammed’e tabi olan kişi ise dünyanın kurtuluşuna insanlığın kurtuluşuna çalışmaktan başka onda da bir hareket görülmez. Onun için bir insan Allah’ın rızasını kazanmaya çalışmalı Hz. Muhammed’e sıkıca tabi olmalıdır. Gerçek tarihi yazmanın yolu burdan geçer. (26:11)

(Visited 94 times, 1 visits today)