AmeldeFıkhı 117-01

117- Amelde Fıkhı Ekber Ders 117

AMELDE FIKHI EKBER DERS 117

 

‘’Elhamdülillahi rabbil alemin  vel akıbeti lil müttakın esselatü vesselamu alarasulüna Muhammedin veala ali veala alihi vaashabihi ve ezvacihi vesabihi veıtratihi ecmain  vel hamduleke ya ilahel alemin’’

‘’Euzubillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim’’

‘’Euzu billahis-semiil- alimi mineşşeytanirracim min hemzihi ve nefgıhi ve nefsih’’

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Çok kıymetli ve muhterem izleyenler muhayyerlik 2 maldan 1’nin seçme hakkının olması konusunda ki buna hıyarat denmektedir. Bunun bu gibi anlamların yanında bunun çeşitleri bulunmaktadır. Tabi bunun da kaynağı yine yüce İslam’dır yani dindir. Bunlardan birisi meclis muhayyerliği yani hıyari meclis denmektedir ki orda devam ettikleri müddetçe akdi fes etme haklarının bulunması denmektedir. Akit konusunda işte bilgi vererek geldik devam ediyoruz. Burada lazım olup feshi mümkün olan akitlerde olmaktadır. Şimdi bir akit lazım oluyor ve feshi de mümkün olduğu zaman bu meclis muhayyerliği ortaya çıkmaktadır. Mali Muavaza akitleridir. Delil ise Hadis-i şeriftir kıymetli Müslümanlar ve kıymetli izleyenler; Diğer akitler de buna kıyas edilmişlerdir kıymetli kaynaklarımızda da bunlar bulunmaktadır ki mesela Fethu’l Kadir ve diğer fıkıh kaynaklarımız bunlardan bazılarıdır. Yine kıymetli Fakihlerimizden Hanefiler ve Malikiler akit icat ve kabul ile lazım olur dediler. Çünkü yüce Allah (c.c.) Akitlere vefa gösterin buyurmuştur. Yine yüce Allah aranızda karşılıklı rızaya dayanan ticaret hali müstesna mallarınızı batıl yollarla aranızda yemeyeniz rıza mücerret icap kabulün var olmasıyla hâsıl olur yani rızanın olması için alış verişte akitlerde buda mücerret icap ve kabulün var olmasıyla ortaya çıkar demişlerdir. Yine Hanefi âlimleri alış veriş yapanlar ayrılmadıkça muhayyerdir bunlar bu Hadis-i şerifi tevil etmişlerdir. Bu tevilde ki verdikleri mana akit tamamlanmadan önceki merhale hakkında varit olmuştur diye tevil eylemişlerdir. Şimdi hürriyet prensibi Herkes de aslı olan beraatı zimmettir rızaya dayanan ticaret ki buna muhayyerlik diğer adı hıyar ki konumuz burada meclis muhayyerliği yani hıyari meclis olarak devam ediyor.

Dakika 5: 30

Şimdi de kıymetli âlimlerimizin ekollerinden Şafi ve Hanbelîlerde bu konuda keşiflerini açıklamışlar ayrılmanın ölçüsünü de teamüle halk arasında yaygın olan örf tayin eder demişlerdir. Buhari ve Müslim gibi kıymetli sahih Hadis kaynaklarımızda beyan edildiği gibi Allah’ın resulü şanlı Peygamber (a.s.v) Hz. Muhammed şöyle buyurdular! Satıcı ve müşteri birbirlerinden ayrılmadıkça veya biri diğerine seç yani akdin lazım seç demedikçe muhayyerdirler halkın ayrılma saydıkları ayrılmadır ve akdi lazım yapar saymadıkları da yapmaz demişlerdir. Yani burada da örfün burada geçerli olduğunu söylemişlerdir kim bunları söyleyenler? Şafi ve Hanbelî ekolünün kıymetli âlimleridir. Şimdi burada da muhayyerliğin tayin konusuna da gelince hıyari tayin denmektedir buna da akit yapanın tayin etme hakkının olmasıdır. Müşteri için sabit olur buda Hanefilere göredir yine ve burada ihtilaf konusu da İmam-ı Şafi Ahmet bu konuda Züfer malın malum olması şarttır demişlerdir. İmam-ı Azam Ebu Hanefi İmam-ı Ebu Yusuf ve İmam-ı Muhammed ise istihsanen caizdir demişlerdir. Şimdi bunun şerait konusuna da gelince caiz olduğunu söyleyen Hanefiler şunları göz önüne almışlardır muhayyerliği yani hıyari tayin eden en çok 3 eşya arasında olmalıdır demişlerdir oda iyi olan orta halli ve adil diye kısımlara ayırmışlardır. Fiyatı tayin edilmiş olmalıdır yine muhayyerliğin müddeti de malum olmalıdır. İmam-ı Azam Ebu Hanefi 3 günden fazla olamaz demişlerdir. Ebu Yusuf ve İmam-ı Muhammed ise fazla da olsa müddeti malum olması yeterlidir demiştir onlarda. Aynı zamanda muhayyerliğin şartı buna da hıyar şart denmiştir ki bu şeyi senden bir gün veya 3 gün müddetle muhayyer olmam şartıyla satın aldım denilmesi gibi. Şimdi bunun müddeti konusunda da meçhul ise burada Malikiler hariç Cumhur Eğer meçhul ise sahih olmaz demişlerdir.

Dakika 10:10

Hanefilere göre fasit Şafi ve Hanbelîler ise batıl olur demişlerdir İmam-ı Malik ise müddet tayin edilmeden caizdir demiştir. İmam-ı Azam Ebu Hanefi Hz’leri Züfer ve Şafi’ye göre Rahmetullahi Aleyhim Ecmain 3 günden fazla olamaz demişlerdir. Konumuz muhayyerliğin müddeti hakkındadır biliyorsunuz. Habba’nın yakınları onu Resulullah (a.s.v)’a şikâyet ettiler, bakın şanlı Peygamberde ona alış veriş yaptığın zaman aldatmak yok ben üç gün muhayyerim de buyurdular işte üç gün kelimesi Peygamberimizin bu sözlerine dayanmaktadır. Üç günden fazla olursa İmam-ı Azam Ebu Hanefi ve Züfer’e göre akit fasit olur, Şafiye göre ise akit batıl olur. Her ne kadar kelimeler farklıysa da sonuç aynıdır. Ebu Yusuf ve Muhammed Bin El Hasan ve Hanbelîlere göre müddeti iki tarafın ispatıyla tespit edilir demişlerdir. Yani muhayyerliğin müddeti ki bu arada hıyari şartın müddeti denmektedir bazen üç gün yetmeyebilir üç gün yetenler için delil üç gündür ama üç gün yetmeyenler içinde Ebu Yusuf ve İmam-ı Muhammed ve Hanbelîlerde böyle dediler ve cadde güzel keşfediliyor işler daha da kolaylaştırılıyor kıymetli âlimlerimiz tarafından. Bazen üç gün de yetmeye bilir o zamanda bu müçtehitlerimizin bu keşiflerine göre hareket edersin. Malikilere göre meyvede bir gün kumaş ve hayvanda üç günden fazla muhayyerlik yani hıyari şart caiz olmaz dediler. Uzak arazi satımında üç günden fazla olabilir dediler. Bakın hepsi, hepsi ayrı, ayrı değişen şartlar üzerinde ne güzel keşiflerde bulunuyorlar. Ev ve benzeri şeylerde de bir aydır dediler ve hıyarı şarttan maksat malı denemektir mala göre bunun müddeti de değişebilir dediler. Kimler? Malikiler. Şimdi müddeti akitten hemen sonra başlar dediler. Yine müddet biterse hıyar hakkı yani muhayyerlik hakkı düşer ve akit lazım olurda dediler buda muttefekun aleyh olan görüşleridir hepsi bu konuda aynı görüştedirler. Şimdi müddet içinde olmalıdır yani fesih yapılacaksa fesihten haberdar edilmelidir. Fesih yapan karşı tarafı haberdar etmelidir.

Dakika 15:00

Bu konuda Muhtelefun Fih’dir yani hilaflıdır. Yine bu müddetin sona ermesi konusunda bakın ne dediler. Müddetti içinde Akti fesh etmekle veya imza etmekle sona erer dediler. Müddetinin bitmesiyle de sona erer dediler, malın helak olmasıyla da dediler. Şimdi kim geriye bir mal veya hak bırakırsa o varislerinindir dedi Peygamberimiz (a.s.v) şimdi bunların tümünü göz önünde bulundurularak âlimlerimiz enine boyuna keşifleri yapmışlar hükümleri açıklamışlardır. Şimdi birde ayıp konusunda mesela ayıp konusunda ki muhayyerlik hıyari ayıp denmektedir buna da kusur ortaya çıkarsa fes etmek imza etme hakkının olması demektir. Ortaya bir ayıp çıktı alış verişte kusur ortaya çıktı bu konuda cihan Peygamberi Âlemlerin rahmet Peygamberi Hz. Muhammed (a.s.v) efendimiz. Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir hiçbir Müslüman’a bir kardeşine bir mal satıp da onda mevcut olan ayıbı kusuru beyan etmemesi helal olmaz buyurdu Peygamberimiz Yine şanlı Peygamber (a.s.v) buğday satan bir adama uğradı rastladı elini buğdayın içine doğru soktu buğdayın ıslak olduğunu görünce bizi aldatan bizden değildir buyurdu. Peygamberimiz adama adamın yüzüne bunu söyledi onun için kıymetliler İslam’da aldatmak yoktur, aldanmakta yoktur. Aldatan bizden değildi demişti Peygamberimiz. Yine bu konuda ki kusurlar konusunda Hanefi ve Hanbelî âlimleri bakın! Ne diyor? Eğer böyle bir kusur ortaya çıkarsa diyor ayıbın teslimden önce var olması ayıbın varlığın bilmemiş olması alan kişinin bu gibi şartlara istinaden ayıp ortaya kusur ortaya çıktığı zaman ne dediler? Maliki Şafi ve Hanbelîler beraat yani maldaki ayıptan sorumlu olmamak ancak satıcının bilmediği bir ayıptan sahih olur bildiğinden ise sahih olmaz dediler. Şimdi kusurlu olan malın vakti konusunda da buna da hıyari ayıbın vaktidir denmektedir. Ne zaman ortaya çıkarsa o ayıp kusur işte o an onun vakti başlamış Hanefi ve Hanbelîler malı geri verme gecikebilir dediler hemen o anda belki götürüp malın kusurluymuş deme şansı olmayabilir. Biraz geç de getirebilirler dediler bu âlimlerimiz başta Hanefiler olmak üzere haklar sabit olduktan sonra ancak ya ıskat ile veya tayin edilen vaktin bitmesiyle sabit olurlar.

Dakika 20: 00

Maliki ve Şafi âlimleri ise fevren yani derhal feshedilmesi lazımdır dediler kusur ayıp meydana çıkınca derhal diyor feshedilmesi lazımdır. Buda Maliki ve Şafilerin görüşüdür. Kıymetliler bu konuda hüküm de ortaya koymuşlardır. Müşterinin mülkiyeti sabit olur. Rıza gösterirse ne ala eğer muhayyerlik hakkı o zaman düşer çünkü razı olmuş kusurları kabul etmeye ve akit lazım olur veya malı ilk sahibine geri verir işte o zaman akit geri verince de batıl olur. İşte bunların hükmünü bu şekil açıkladı o kıymetli âlimlerimiz. Şimdi eğer kusurdan dolayı ortada bir fark geri istemek hakkı konusunda da Hanefilere göre reddi mümkün oldukça diyor burada o farkı diyor istemez malı geri verme hakkı var çünkü reddi mümkün olmazsa o zaman o kusurlu olan kısmın farkını istemek hakkıdır dediler. Kim? Hanefi âlimleri burada muhayyerlik kimdeyse yani hıyar sahibinin bir kusuru olmaması şarttır dediler. Şimdi malı geri verme konusunda da veya feshetme konularında eğer mal hala sahibinin elinde ise reddettim demesiyle akit fesh olur. Yine Hanefi ve Şafilere göre de ittifakla böyledir demişlerdir. Alıcı taraf bizzat kap setmişse yani malı almışsa Hanefilere göre hâkimin kararı veya rıza ile feshedebilir dediler. Şafi ve Hanbelî âlimlerimiz bakın! Ne dediler? Akit müşterinin reddettim sözüyle burada fesholun ur dediler gayri lazım bunu yapar dediler. Gayri lazım olan akdin de nedir? Feshi caizdir onunda reddi mani olan durumlara da gelince razı olmak mesela adam kusurunu kabul etti razı oldu onu reddedemez ayıbıyla kusuruyla kabul ettim diyor. Artık reddetme şansı yok yine muhayyerlik hakkını düşürmek yani buna hıyar hakkı deniyor ki hakkımı ıskat ettim demesiyle de artık ne yapıyor reddine mani olunmuş oluyor. Malın helak olması ve değişmesi de böyledir malda malın fazla gelmesiyle de reddi imkânsız olur. Kıymetli efendiler yüce İslam görüyorsunuz ki alış verişleri akitleri sağlam esaslara bağlamış üzerinde âlimlerimiz,  hukukçularımız, fakihlerimiz nasıl çalışmışlar.

Dakika 25: 00

Yüce İslam’ın her emri pek yüce bu kıymetli yüksek şahsiyet sahibi âlimlerimiz de bakın bu yüce İslam-a nasıl hizmet etmişler. Bu hükümleri nasıl ortaya koymuşlar enine boyuna keşfetmişler bu mezheplerin böyle çalışmaları yüce İslam’ın rahmetinin yaygınlığı ve bu caddenin genişliğini göstermektedir. Rahmet yayılmaktadır bu keşiflerin böyle olması rahmetin yaygınlığıdır öylede olur, böylede olur öyle değişen şartlara göre bu keşiflerin hepsi doğrudur onun için sık, sık işaret ediyoruz. Her Müslüman kendi mezhebinin kıymetini bilsin fetvayı müçtehidinden mezhebinden alsın ona göre amel eylesin mezhepsizlere hiç kulak vermeyin değer vermeyin. Kıymetliler miras yoluyla bu muhayyerlik hakkının intikal konusuna gelince intikal edebileceği üzerinde ittifak etmişlerdir. Varislerine intikal eder demişler. Şimdi burada muhayyerlik hakkı hıyari şart ve rüyet Hanefilere göre miras yoluyla intikal etmez çünkü bunlar şahsi haklardandır demişlerdir. Maliki ve Şafiler ise bunlarda diğer açılardan deneyerek intikal eder demişlerdir. Hanefiler bakın! Ne diyor? Asıl olan miras yoluyla hakların değil malın intikal etmesidir dediler ancak hakların da mala dâhil edildiğine dair bir delil bulunursa intikal eder dediler yani enine boyuna keşif yaparken farklılar ama neticede aynılar. Bütün hükümlerde hemen, hemen durum böyle keşif yaparken enine boyuna yön ve yöntemler çok farklı ama sonuca bakıyorsunuz hepsi neyi arıyor? Maslahatı dinin emrine en uygun olanı en sonunda hepsi keşfetmiş oluyor. Bunlar aklı ermeyenler o niye öyle söyledi? Bu niye böyle söyledi? Diye cahilce konuşuyorlar ilmin yön ve yöntemlerini bilmiyorlar içtihadın zenginliğini ve rahmet olduğunu da bilmiyorlar. Cumhura göre aslı olan hakların ve malların miras yoluyla intikal etmesidir. Şanlı Peygamber (a.s.v) efendimiz kim geriye bir mal veya bir hak bırakırsa mirasçılarındır buyurmuştur. Mal ile hak arasında bir fark var mıdır? Fark olduğuna dair delil bulunursa hak intikal etmez mal intikal eder demişlerdir. Şimdi burada ruhiyet konusuna da gelince yani görme muhayyerliği buna da hıyari ruhiyet denmektedir. Malı gördüğü zaman akdi feshetme veya imza etme hakkının olmasıdır buda. Daha evvel görmüşse bu hakkı düşer yani muhayyerlik hakkı çünkü önce görmüş. Şimdi Hanbelîlerde burada bu şartın miras yoluyla intikal etmeyeceği hususun da Hanefilere uymaktadırlar Hanefilerin görüşünü benimsemişlerdir Hanbelîlerde.

Dakika 30: 08

Şimdi bunun meşru olması konusunda da Cumhur ulema ki mezheplerin Hanefi, Maliki, Hanbelî ve Zahire gibi Zahireler gibi bu ekolün âlimleri ayni malların satışında görme muhayyerliği ne cevaz vermişlerdir. Yani hıyari rüyete cevaz vermişlerdir. Bunların delilleri de bakın! Şanlı Peygamberden gelen hadis-i şerif, kim görmediği bir şeyi satın alırsa o bunu gördüğü zaman muhayyerdir. Osman Bin Affan hazretleri, Talha Bin Abdullah’a Basra’daki bir arazisini sattı araziyi her ikisi de görmemişlerdi Hz. Osman’a, aldandın dediler dedi ki: Ben muhayyerim çünkü görmeden sattım. Talha’ya da dediler ki sen aldandın dedi ki: Ben muhayyerim çünkü görmeden aldım dedi. İkisi bu hususta Zübeyir Bin Muti’mi hakem yaptılar oda muhayyerlik hakkının talha’nın olduğuna hükmetti yani alan görmesi lazım malı diyor. Yine sahabenin huzurunda bunlar böyle olurken hiçbir itiraz etmedi yani hiç birisi. O zaman ne oldu? Burada bir icma oluşmuş oldu işte delillerden biriside budur kıymetliler. Malı gördüğü zaman muhayyer olma hakkını isteyebilir. İmam-ı Şafi’nin yeni içtihatlarına göre hazır olmayan şeyin satışı akdi asla meydana gelmez dedi Şafi Hazretlerinin yeni içtihatlarına göre. Garar ve meçhullük vardır yani garar da zarar vardır, görmeden yapıldığı zaman çünkü garar satışını kim görmediği bir şeyi satın alırsa diyen hadisi şerife göre şey yapılmış fakat hadisi zayıf olarak kabul etmişlerdir. Yine Hanefi ve Malikiler alıcının hakkıdır dediler yani muhayyerlik hakkı ki hıyari hürriyet alıcının hakkıdır dediler zaten de hadis-i şerifte hüküm ona göre verildi. Hanbelî ve Zahiriler görmediği şeyi satan gibi temlik eden makamında ki kişinin de hürriyet hakkı olduğunu kabul etmişlerdir kim? Zahiriler ve Hanbelîler. Şimdi ne zaman sabit olur bu görme muhayyerliği konusun dada malı gördüğü zaman sabit olur dediler. İare yani ödünç verme ve ida emanet vermek akitlerinin fesh olunabileceği gibi buda fesh olunabilir dediler. Yine sübut şartlarına da gelince tayin edilmiş ayni bir mal olması lazımdır dediler

Dakika 35:05

Şanlı Peygamberimiz (a.s.v)sataşarak yapılan satışı ve garar satışını nehy etmiştir, yasaklamıştır. Bunlar cahiliyet devrinin yaptığı işler idi Peygamberimiz onları ortadan kaldırdı yasakladı. Hanefilere göre ise bu muhayyerlik hakkı devam eder demişlerdir. Vasf edildiği gibi çıkarsa akit lazım olur yani akit gerçekleşir. Feshi kabul eden bir akitte olması lazımdır dediler. Nikâh, hul, kan davasından dolayı görmediği için muhayyerlik yani görme muhayyerliği sabit olmaz dediler. Bunlarda akitler farklı bunlarda yer,  yer incelenmiş bizde sizlere duyurmaya devam ediyoruz. Şimdi bunun nasıl ve niceliği görme konusunun nasıl ve niceliği konusunda da nedir? Anlamak meselesi beş duyudan her biri herhangi birisiyle olmaktadır yani anlamış olacak bilgi tatmak suretiyle olacak bilgi eğer tadın anlaşılan maddelerse tatmak koklamakla olacaksa koklamak dokunmakla veya görmekle olacaksa bu o zaman suretiyle elde edilir dediler. İşte nasıl ve niceliği görmenin nasıl ve niceliği üzerinde de bu şekil keşiflerde bulunup açıklamalar yaptılar. Mesela ağma ise göremiyorsa vasf etmek yeterlidir Hanefiler vekil etmeleri caizdir demişlerdir. Amalar için tamamı görülmelidir de demişlerdir. Kilo ile satılan misli şeylerden toprakta gömülü ve birkaç tanesini görmek kâfidir buna da numune ile satış denmektedir şimdi sana numuneyi iyi olanı gösterip arkası kötü olursa o zamanda senin feshetme kakın doğar çünkü malda kusur çıkarsa görülmeyen bir ayni mal nedir gayri lazımdır feshetmekle etmemek arasında kişi muhayyerdir. Şimdi muhayyerlik hakkı sabit olur, Hanefi âlimlerinin kıymetli görüşleri böyledir Malikiler, Hanbelî ve Şia’dan İmamiye göre vasıflara uygun olarak bulunursa akit lazım olur demişlerdir. İcap ve kabul ile malın mülkiyeti müşteriye beldin mülkiyeti satıcıya intikal eder demişlerdir. Yine ru’yet muhayyerliği yani hıyari ru’yet şari tarafından sabit kılınmıştır. Evet, burada hıyari şart ise iki tarafın şart koşmasıyla sabit olur. Bundan dolayı şimdi şari kimdir şeriatı koyandır şeriatı kim koymuştur Allahu Teâlâ ve Peygamberi eli ile de uygulamıştır.

Dakika 40:00

Fesih konusuna da gelince söz ve fiille olur yani akdi fesh ettim veya kabul etmedim. Satmak veya hibe etmek suretiyle tasarrufta bulunması veya daha eline geçirmeden evvel malın helak olması gibi. Yine fesih konusunda hıyar hakkının mevcut olması yani muhayyerlik hakkının pazarlığın bölünmesine sebep olmaması lazımdır. Fesihten haberi olması lazımdır İmam-ı Azam Ebu Hanefi ve Muhammed’e göre böyledir. İmam-ı Ebu Yusuf’a göre ise bu şart değildir demiştir. Yani kıymetli âlimlerimiz işleri daima rahmetin yaygın tarafına taşımışlar işler kolaylaştırılmış değişik pencerelerden değişik keşifler farklı keşifler yapılarak enine boyuna ne kadar keşiflerde bulunmuşlar hükümleri açıklamışlardır. Müddet konusunda da Hanefi âlimleri ömür boyu mutlak olarak sabit olur dediler yani görme muhayyerliğinin müddeti. Haklar ancak ıskat edilirse sagıt olur dediler. Hanbelîler ise hıyarı ru’yet fevridir dediler bunu ru’yet’i kaldıran etmenler nelerdir derseniz akde razı olduğunu söylerse yani razı olursa akde icazet verdim imza ettim razı oldum derse tasarruflar rızaya delalet eder. Haklar sübutundan elbet sabit olmaz helak olması ayıp meydana gelmesi yine akması arsa ve bina yapılması boyamak ve değiştirmek gibi durumların ortaya çıkmasıyla ne yapar? Görme muhayyerliğini ortadan kaldırır. Yine ölmesi ile gider sabit olur. Hanefi ve Hanbelîler miras olarak intikal etmez demişlerdir. Malikilere göre intikal eder miras mülke dâhil olan hak ve mallarda aynı şekilde sabit olur dediler. Mirasçı ölen yakının mal olsun hak olsun, bütün terekesinde halefidir dediler. Aslında farklı keşiflerle hepsi aynı şeyi söylediler. Şimdi nakit konusunda da nakdin muhayyerliği konusunda da müşteri o müddet zarfında parayı öderse akit tamam olur ödemezse akit fasit olur. Yani bir müddet üzerinde anlaşmışlar o müddet içinde muhayyer idiler o müddet bittiyse durum böyle. İmam-ı Azam Ebu Hanefi ve İmameyn istihsanen buna cevaz verdiler, Yine Hz. Ömer’in oğlu fakih olan zatı muhterem buna cevaz vermesi bu görüşü teyit etmektedir. İmam-ı Züfer’e göre caiz değildir.

Dakika 45:00

Bunu müddeti Ebu Hanefi’ye göre üç gündür en çok, İmameyn’e göre dört gün ve daha fazla olabilir dediler yani duruma göre. Hanefiler bu muhayyerlik şahsa bağlı bir hak olduğu için miras olarak intikal etmez dediler. Şimdi sona ermesi konusunda da bakın! Neler söylediler. Sona ermesi konusu ya ilga ile ya fesihle olmaktadır ki lazım akitlerdeki fesih konusunda akdin fesadından dolayı feshetme, anlamış oldukları değeri değil de teslim aldığı gün itibari ile malım kıymetini vermesi vacip olur dediler. Yine muhayyerlik sebebiyle fesih, iki tarafın isteğiyle fesih yani ikale buna ikale de denmiştir. Bu müstehap bir ameldir bu konuda şanlı Peygamber (a.s.v)Efendimiz, kim pişman olan bir kişinin satış akdini bozmasına muvafakat ederse Allah (c.c) da kıyamet günü onun hatalarının silinmesine muvafakat eder buyurdu Peygamberimiz. Evet, yine biriside bunlardan biri fesihle sona erme konusunda tenfiz yapılmadığı için maddelerden biri akdin müddetinin bitmesiyle de diye bunları saymışlar kıymetli âlimlerimiz. Ölümle bir de sona ermesi meselesi var neyin? Akdin mesela kira akdi, Hanefi âlimlerine göre ölümüyle sona erer birisinin ölümüyle. Diğer mezheplere göre ise bu devam eder sona ermez demişlerdir, tabi bunlar keşfin durumuna göre o işin özelliğine göre bunların hepsi doğrudur. Tedricen akt olunur yani Akti Menfaat meydana geldikçe tedricen akt olunur. Menafi onun mülkü olmaz yani Hanefiler böyle dediler şimdi o Hanefilerin gerekçelerine baktığımız zaman ötekilerin bakış gerekçelerine bakınca hepsininki mükemmeldir. Diğer mezheplere göre ölümüyle hükümsüz olmaz demişlerdir. Kıymetli ve muhterem efendiler şimdi şirketler ve vekâlet akitleri gibi akitler konusunda da bunlara gayri lazım akitler denmiştir. Şimdi birinin ölmesiyle şirket münfesil olur vekâlet akdi de böyledir dediler. Muzaraa akitleri yine müsakaat akitleri konusunda da gayri lazım akitler gösterilir. İmam-ı Azam Ebu Hanife bu akitler caiz değildir Şafiler ise cevaz verdiler, Malikiler gelirli eşit olmak gibi bir takım şartlarla cevaz verdiler. Yani mal sahibi ile çalışan Arasında gelirli bunların geliri eşit olmak gibi şartlara isnat ettirdiler.

50:05

Ebu Yusuf gibi İmam-ı Muhammed gibi kıymetli âlimlerimiz ve Hanbelîler buna caizdir dediler. Ne güzel incelediler ne güzel keşiflerde bulundular ve ne güzel bunları hükümlerle ortaya koydular ve delilleri incelediler güzel içtihatlarda güzel kıyaslarda bulundular çünkü bunlar içtihat âlimleridirler. Muzaraa konusunda da elde edilen mahsulden muhayyer bir nispet karşılığında da araziyi işletmek üzere yapılan akitlere de muzaraa akitleri denir. Müsakaat ise belli bir nispetini almak üzere meyve ağaçlarını onların bakımını yapmak üzere yapılan akitlerdir dediler ki buna da müsakaat akidi dediler. Pek kıymetli ve muhterem efendiler biliyorsunuz ki bu gece İslam tam bir adalet dinidir. Mükâfatların karşısında güzel amellerin karşılığında nasıl mükâfatlar varsa şimdi suçluların karşısında da nedir? Mücazatlar müeyyideler vardır bunların hepsi şerridir şerri müeyyideler Allah’ın emrine ve Peygambere istinat eder onun için şerri müeyyidelere karşı çıkılamaz işte şeriatın kestiği parmak acımaz dedikleri hükümler şerri müeyyidelerdir ki yüce Allah’ın şanlı Peygamberin uyguladığı ilahi kanunlardır ki ilahi adaletin tecellisi gelir inşallah dersimiz bunlarla devam edecektir. Kıymetli efendiler müeyyideler konusuna da bakalım şöyle insanlığı şeriatın aslı hükümlerine itaate mecbur etmek için meşru kılınmış tedbir ve hükümlere ne denir? Şerri müeyyideler denir burada bir tanzim vardır. Yine şöyle bir baktığımız zaman toplumun şeriatı asıl hükümlerine itaate mecbur etmek için meşru kılınmış tedbir ve hükümlere şerri müeyyideler denir. Şimdi şeriatın aslı hükümleri nedir? Yüce Allah’ın ortaya koyduğu ilahi kanunlardır ve müeyyidelerdir. Şimdi asıl hükümler nelere şimdi birde ayrıca onlara bakalım haramlara beyan etmek kimse ortaya haram koyamaz Allah’tan başka Cenabı Hak bir şeye haram dediyse ancak o haramdır ancak o haramın bütün illetlerini kıyas yoluyla fere taşıyabilirse oda kıyasi haramlardır. Asıl haramlara istinat edip aslin bütün illetini malule taşıdığı zaman onlarda kıyasi yollardan olur ama önce asıl haramları ortaya koyan Allah’u Teâlâ’dır.

Dakika 55: 09

Yani asıl hükümler haramları beyan etmek neyin? Haram olduğunu ortaya çıkarmak ve bir takım vecibeler koymak suretiyle insanlar arasında münasebetleri tanzim etmek ve bu münasebetleri tanzim eden hükümlerdir asıl hükümler buna dikkat et. İşte bu yüce ahlak sahibi kuvvetli mesut ve birbirlerine kenetlenmiş bir İslam toplumu milli bir toplum dünya toplumu kurmak için teşrihin gayesidir teşrihin gayesi ne demek işte şeriatın gayesidir şeriatı ortaya koyan Allah’u teladır. Bu asıl hükümlere karşı ihtiramı teminat altına almak için bir takım müeyyideler meşru kılınmıştır bunlarda asıl hükümleri korumak için konulmuş hükümlerdir. İşte görüyorsunuz burada asıl hükümleri iyi tanımak asıl hükümleri iyi korumak ve müeyyideleri iyi uygulamak adaleti tam sağlamak gerekiyor. Tabii ki bunun neyi vardır? Bunun tervibi vardır yani teşviki vardır terhibi vardır zarardan sakınması vardır yani zarara mani olmak vardır karada iyiliğe de insanlara teşvik vardır. Bunun terhip yönü tervib yönü bakıldığı zaman insanlığı başta İslam toplumunu şeriatın hükümlerine takviye teşvik etmek için koyulmuş müeyyidelerdir mesela savaşta zafere ulaşmak için ileri saflarda gidenlere ne yapılır? Ödüller verilir mükâfatlar vaat edilir bunun gibi. Yine terhibi müeyyideler konusunda da yine başta İslam toplumu olmak üzere şeriatın emir ve nehiylerine muhalefet etmelerine mani olmak için ortaya konulmuş yüce mi yüce hükümlerdir bunlar buda medeni ve tedibi müeyyideler ki bunların çeşitleri vardır. Medeni müeyyide tesir bakımından terdibi müeyyideler daha kuvvetlidir. Şimdi hükümlere muhalefete mani olması dolayısıyla da daha şiddetlidir. Terdibi müeyyidede suça karşı caydırıcı tesir mutlaka olmasıdır caydırıcı tesir olmasına rağmen bazı insanlar bu nizama karşı cüretkârlık edip suçu işleyerek cezaya razı olabilirler.

Dakika 1:00:00

Şimdi işte bunların karşısında daima yüce İslam caydırıcı müeyyideleri ortaya koymuştur yani suça göre ceza. Medeni müeyyide konusuna bakınca bunların rolü şeriat nizamına muhalif olan tasarrufları ortadan kaldırmakta kendini gösterir. İlga ’ya körlü olur buda batıl olması demektir veya feri olur buda fesadı demektir ilgaya doğru gitmesiyle olur. Şimdi başkasının maslahatını korumak için tevakkuf etmek veya teadül tevazün esasına riayet etmek veya rızanın bulunabilmesi için akdin lazım olma vasfı kalktığından dolayı muhayyer olmak şeklinde olur. Şimdi butlan, fesat, tevakkuf, tağyir gibi müeyyidelere şöyle bir bakalım! Tabi butlan denince burada batıl olma durumu vardır ki bunun butlan ile fesat arasındaki şimdi farklara da bir bakalım! Sebepte farklıdırlar mesela batıl olmanın butlanın sebebi akdin esasını teşkil eden şeriatın nizamına bir muhalefetin bulunmasıdır. Yani şeriata karşı koyduğu zaman böyle bir muhalefet bulunduğu zaman akdin ana esaslarını teşkil eden yani akdi yapan akdi muhalli ve sıvası gibi unsurlarda bir noksanlığın bulunması şartlarından birinin olmaması mesela akdin deli yahut çocuk ve bunun gibi ehliyeti olmayan birisinden sadır olması nikâh akdinde şahit bulunmaması gibi. Hibe ve benzeri ayni akitlerde malın teslim edilmemesi bunlar neyi gösterir? Bunun batıllığını gösterir yani bunlar sebepte farklı olmanın birisi budur ki o zaman ne olur? Bu batıl olur. Şimdi fesadın sebebi feri hususlarda şer-i esaslara uymadığı zamandır bunun özüne baktığımız zaman cehaleti fahişe yani sürüden bir koyun satmak yani fahiş bir cehalet ki sürüden koyunu satıyor. Vasıfta karar yani zararın olması mesela ineği gebedir diye satıyor ama kısır çıkıyor veyahut da çok süt veriyor diyor ama dediği sütü vermiyor. Yine kuvvetli Hanefi ekolünün yüksek şahsiyetleri Hanefi âlimlerinin Cumhuru ki Züfer Hazretleri hariç.

dakika1:05:04

İkrah mesela ikrah akdi ifsat eder İmam-ı Züfer’e göre mevkuf kılar onun görüşü daha vecih ve daha sahihtir de demişlerdir. Mali muhafıza akitlerinde akdi ifsat ederek yani akdi ifsa edecek şartın bulunması mesela satış kira ve şirket gibi akitlerde sonra sarf akdinde kabzın bulunmaması yani döviz akitlerinde ele geçmemiş olması satıcı zarar görecekse akit yine fasit olur netice de farklıdırlar. Batıl akdin üzerinde hiçbir terettüp etmez yani yok farz edilmiş olur. İvazın değeri yani ivazın yani değerin mülkiyeti intikal etmez mesela cinsi faydalanma da nafaka ve miras hükümleri terettüp etmez. Ne zaman? Batıl olan bu akit nikâh akdi ise mesela nikâh batılsa o zaman cinsi faydalanma nafaka ve miras hükümleri terettüp etmez. Şimdi istisnaları da vardır teslim alınan mal telef olduğu takdir de bu nedir? Tazmin edilir. Batıl nikâhta zifaf olursa zaruri olursa ne yapılır? Çocuğun mezhebinin belli olması iddetin vacip olması mihre hak kazanması gibi hususlardır batıl nikâh böylece zinadan farklı olmaktadır. Şimdi fasit akitte ise tenfiz tamam olursa yani kabız veya teslim bulunursa o zaman 2 ivazın yani karşılığında mülkiyeti intikal eder. Fasit kira ücreti vermesi lazım gelir yani fasit kira akdinde. Semeni yani değerini ecrin mislini vermesini lazım gelir. Şimdi Fıkıh akdin tenfizi üzerine terettüp ettirmektedir. Fesh edilip edilmemeleri bakımından farklı olup olmadıklarını şöyle bir bakalım! Şimdi batıl akitte fese ihtiyaç yoktur zaten batıl olmuştur çünkü yük yok hükmündedir fasit ise dinin hükümlerine riayet edilmesi için fesh edilmiş olması lazımdır birinin talebiyle olur mahkemenin istemesiyle olur fesadın kaldırılması vacip olur yani akdi ifsat eden şey neyse ortadan kaldırılır. Fese mani olan sebeplerden birisi bulunursa fes edilemez malın mesela helak olması şeklinin isminin değişmesi de feshe manidir.

Dakika 1:10:00

Mesela buğdayın un, unun ekmek yapılması gibi muttasız artış unu yağ ile veya bal ile karıştırmak arsa üzerine bina yapmak kumaşı boyamak gibi satmak, hibe etmek, rehin vermek, vakfetmek bunlar birer, birer hepsini feshe manidirler fesih hakkı miras yoluyla intikal eder. Şimdi umumi ve hususi olması bakımından da batıllık tüm tasarruf çeşitlerinde bulunabilir. Fesat mali akitlerde cereyan eder benzerliklerinin en önemlileri de batıl icazet ve izin kabul etmez yok hükmündedir. Fesadı icazet ve izinle kalkmaz şeriatın esaslarına muhalefet edemez fesat sebebi giderilirse o zaman akit ne olur? Sahih olur ama batıl olduğu zaman artık onu tamir edemezsin fesatta bakın tamir mümkündür. Batıl olduğu zaman ortadan yok hükmünde kalkar müruru zaman batıla tesir etmez batıl yok hükmündedir faside de tesir etmez Fese mani şeyler bulunursa fes edilemez. Şimdi müeyyideler cezai olanlar şeriatın o kıymetli hükümlerine muhalefette bulunmak şeriatın haram kıldığı yasak ve günahları işlemek hem dünyevi hem de uhrevi bir cezayı gerektirir. Dünyevi cezalar 2 kısma ayrılır miktarı belirtilmiş cezalar işte bunlar nelerdir? Kısas, zina, iftira, zina iftirası, hırsızlık, yol kesmek, mal gasp etme, adam öldürme, içki içme gibi cezalar bunlardan görünmektedir. Evet, kıymetliler demek ki miktarı bunların belli cezalardır bu sayılanlar hangi cezanın ne kadar verileceğini yüce Allah bunları tayin etmiştir Kuran-ı Kerimle, sünnetle. Miktarı belirli olmayan cezalar ise bunlar tanzir cezalardır öncekiler hac cezalarıydı bunlar tanzir cezalarıdır failin ve cinayetin durumuna göre maslahatı gözeterek hâkimlerin takdirine bırakılan cezalara tanzir cezaları denmektedir. Bunun hikmeti vazgeçilmek toplumun o fesattan korumak insanı kurtarmak neden? Hatalardan. Suçluyu ıslah etmek ve yeniden kazanmak gibi hikmetleri bulunmaktadır. Şimdi bu konuda bazı görüşler şöyledir ki bunlardan İbn-i Teymiye, İbn-i Kayyım yüce Allah’ın insanlar arasında öldürme, yaralama, zina iftirası ve hırsızlık gibi canlarına, mallarına, bedellerine, ırz ve namuslarına karşı vaki olan suçlar için cezalar koyup bu cinayetlerden caydırmak için tahkim etmesi en mükemmel caydırma ve yasaklama usullerini koyması ve her suça münasip olan cezayı vermesi onun hikmetinden ve merhametinden gelmektedir.

Dakika 1:15:45

Öldürme, kesme, kırma, sürgün, para cezası ve tanzir bedeni cezaları gerektiren suçlarda 13 olarak sıralanmıştır. Öldürme, yaralama, zina, iftira, içki, hırsızlık, devlete isyan, yol kesme, irtidat, zındıklık, Allah’a Peygambere ve Meleklere, sövmek, sihir yapmak, namazı, orucu kılmamak gibi terk etmek gibi bu cezalarda bazıların iddia ettiği gibi katılık suçluyu teşhir etme veya ona işkence etme diye bir şey yoktur.  Allah’ın emirlerine katılık diye bir şey olur mu? Bu suçlar toplumu temelinden bu suçlar toplumu temelinden sarsacak kadar tehlikelidir. Bunlar suçları caydırmak ve sindirmek toplumun emniyet ve istikrarını temin etmek için en münasip cezalardır. Allahın adaletine bu katıdır, azdır, fazladır, çoktur denemez Allah’ın emrine karşı konamaz. Kıymetli efendiler kısas günümüzün ifadesiyle nedir? İdamdır. İftira ve içki cezası ise üzerinde düğüm olmayan kırbaçla vurulan 80 kırbaçtır neyin cezası bu? İftira ve içki cezası üzerinde düğüm olmayan kırbaçla vurulan 80 kırbaç sopadır. Ölüm tehlikesi olan yerler hariç vücudun her tarafına dağıtılarak vurulur zina cezası evlenmeyen için 100 sopadır. Evlilik geçirmiş için recimdir bu Tevrat tan, Tevrat’ın hükümlerinden nesh edilmeyenlerdendir ki bu dünya da çok nadir uygulanmışlardandır yani tek tüktür. Hırsızlık cezası eli bilekten kesmektir, yol kesenin cezası ise ölüm veya asılarak idam ve elinin ve ayağının çaprazlama kesilmesi ve sürgündür bunlardan suça uygun olanı hangisi ise o tatbik olunmaktadır yani suça göre ceza. Evet, yol kesenin eşkıyaların teröristlerin cezası ölüm veya asılarak idam veya elinin ve ayağının çaprazlama kesilmesi ve sürgündür. Bunlardan suça uygun olanı hangisi ise o takrip olunmaktadır yani suça göre ceza. Evet, kıymetliler bu müeyyideler şer-i cezaların belirli bir ölçüde de olsa tatbik edildiği yerde benzeri görülmeyen bir emniyet temin etmiştir.

Dakika 1:20:06

Çünkü bu cezalar uygulandığı zaman hem burada suçlular kurtuluyor hem toplum emniyete kavuşuyor herkes kurtuluyor. Mesela bu suçları caydırıcı hak olan adilce olan cezayı vermediğin zaman hem suçluların suçu çoğalıyor hem toplumda emniyet huzur kalmıyor o zaman suçluyu ceza evlerinde birkaç gün besliyorsunuz o suça daha çok ne yapıyor? Kendini hazırlayarak ceza evinden çıkıp daha çok suç işliyor onu kazanmıyorsunuz ki nice onun gibi nicelerini kaybediyorsunuz toplumda da huzur bırakmıyorsunuz. Evet, biz ilahi şerri müeyyideleri açıklıyoruz işine gelene işine gelmeyen yarın bu suçluların birinin tecavüzüne uğrar o zaman eyvah ben bunun tam ceza almasını caydırıcı ceza verilmesini istiyorum dersin dersin ama ay bacayı dolaşır. İnsan ve insanlık sevgisinden dem vurulanların üzerine ağlar göründükleri suçlunun zarara uğratılmaması lazım geldiği meselesi ise camilerin hanelerde kadın ve çocuklar arasında korku ve dehşet salmasına ve geride nice cinayet ve hoş olmayan şeyler bırakmasına sebep olması yüzünden toplumun emniyetini temelinden tehdit etmektedir. Suçluya merhamet ediyorsun da o suçlunun kadınları çocukları bir başkalarına neler yaptığına şöyle bir bak onlara acımıyor musun sen sende adalet anlayışından zerre kadar ne varsa onu göster suçluya adalet uygula da suçluda kurtulsun toplumda oda Allah’ın asli hükümleridir asli müeyyideleridir. Asli müeyyideler de istinaden fer-i müeyyideler uygulanır tarih ispat etmiştir ki İslam toplumu şer-i cezaları takrip ettiği zaman malından, ırzından ve nizamından emin ve rahat yaşamıştır kim? Bütün insanlar tarih şahit buna hatta bizzat suçlu kendini temizleyip günahına kefalet olması arzusuyla cezanın tatbik edilmesi için gayret göstermiştir. Yani suçlular ne yapıyorlar? Islah olması için tövbe edip bu kötülükten kurtulmak için bizim cezamızı verin diye kendileri geliyorlar bunların örnekleri var hem de Kuran-ı Kerim şanlı sünnet eğer icma ümmet ve kıyası fukaha ve tahinin akışına şöyle bir bak! Bütün ezeli ebedi doğruları Kuran-ı Kerim’den öğren Peygamberin uygulamasından da nasıl şeriatın adaletin uygulandığını oradan gör bir de 4 halifenin devrine iyi bak! Evet, kıymetliler hatta hadler şüphelerle sabit olur yani hac cezalarını uygulamak o kadar da kolay değildir.

Dakika 1:25:02

Şüphenin olduğu yerde hiçbir o ağır cezalardan bir tanesi uygulanmaz çünkü şüphe ile hadler kalkar kesin ve net olacaktır suç tam ispat edilmiş olacaktır. Çünkü şanlı Peygamber (a.s.v) şüphelerle hadleri tatbik etmeyiniz buyurmuştur. Evlilik bulunduğunu iddia etmesi gibi mesela birisine sen zina ediyor dedin onun da evli olduğu ortaya çıktı ona hac cezası vurabilir misin? Hatta evlilik şüphesi olsa bile ona hac cezasını uygulayamazsın şüphesi olsa bile. Yani İslam’da caydırıcı cezalar ortaya konmuştur ama bu cezalar suçlunun ensesinde durur onun ıslah olmasına ne yapar? Sevap olur bu nedenden dolayı Allah’ın ortaya koyduğu emirler bir fiil uygulanmalıdır ama tabi İslam dini önce irşat eder toplumunu eğitir öğretir tam irşattan geçirir fakir bırakmaz, cahil bırakmaz, kimseyi herkesi ilimle donatır maddi manevi sosyal devleti İslam kurar. Fakirlikten dolayı hırsızlık yapmış bunun eli kesilmez ki onu aç bırakanlar suçludur. Yani sen İslam’ı ne zannediyorsun? Yüce İslam’ı iyice anla Allah’ın merhametinin bütün âlimleri insanları kuşatmasıdır Allah’ın merhametinin rahmetinin adaletinin kuşattığı yerde haksızlık olur mu? Sen cahil kafanla Allah kusurlu iş mi yapıyor? Allah’ın emirlerinde kusur olur mu? Sen ne biçim Müslümansın? Veya ne biçim insansın? Önce Allah’ın kusurdan münezzeh olduğunu bilmen gerek. Suçluya karşı sert davranmak toplum için umumi bir rahmettir çünkü onu suçtan kurtarıyorsun suçluya sen merhametle yaklaştın o suçu fazla işleyecek senin orda ki yaptığın merhamet onu suça teşvik eden merhamet, merhamet midir? İyilik midir bu? Adaleti uygula o iyiliktir onu suçtan kurtarırsın ve toplum da emniyete kavuşur toplumun huzuru kaçmaz sen bu canilere dokunmazsan bunlar kadın demiyor, erkek demiyor, çocuk demiyor, kız, oğlan demiyor. B unlar hunharca zalimlik yapıyor ve cinayet işliyor bunlar o zaman o çocuklara, kadınlara merhamet etmeyeceksin suçluya merhamet edeceksin adaleti uygulamayacaksın ve dönüp de kendini merhametli zannedeceksin. Düşün Allah’ın emirlerine sıkı bağlan ben bir şey dersem benimkini yapman şart değil Allah’ın emirlerini yapmak hepimizin boynumuzun borcu ve kesin sorumluyuz Allah’ın emirlerini yapmalıyız adaletini uygulamayız ne dediyse emrini yapıp yasaklarından şiddetle sakınmalıyız adaleti tam uygulamayız. İslam insanlara ne yapmıştır? Gereken merhameti gösteren bir şeriatı ortaya koymuştur. İşte eğer merhamet arıyorsan İslam şeriatında ara Allah’ın emirlerinde ara, Allah’ın adaletinde ara yüce Allah (c.c) bir kısım canilerin tehlikesinin neyiyle bertaraf edileceğini en iyi bilen Allah’tır.

Dakika 1:30:08

Ona göre suçlulara göre cezayı emreden de Allah’tır kulunun neyle suçtan vazgeçeceğini senin sosyologların, psikologların mı daha iyi biliyor? Allah mı daha iyi biliyor? Bugün sosyologların çoğunluğu hasta istisnalar kuralı bozmaz. Psikolog dediklerin zaten bir kısmı onlarda kendi psikologları bozulmuş bunlarda hasta içinde istisnalar hariç yüce Allah yarattığı kulun neyle ıslah olacağını neyle yükseleceğini neyle alçalacağını iyi bildiği için ortaya emir ve kurallarını ortaya koymuştur. Allah’ı dinle seni Allah tarattı her şeyi bilen Allah’tır bizdeki bilgi Allah’ın vergisidir. Herkese ne verdiyse Allah vermiştir kulun kula yaratıp da bir şey verme şansı var mı? Dünya kuralı kimse bir sinek karınca yarattı mı? Bir otun çimenin bir tek yaprağını yaratan var mı? Sen yaratını dinleme Allah’ın verdiği akılla Allah’a karşı koy. Allah’ın verdiği kuvvetleri Allah’a isyana kullan böyle insan böyle Müslüman olur mu? İnsanlığın görevi nedir? Allah’a iman tağutları inkâr Allah’a itaat etmek isyan etmemektir. İnsanlığın yeryüzünde yaratılış gayesi budur. Evet, kıymetliler Allah’u Teâlâ bir kısım canilerin tehlikesinin neyle bertaraf edileceğini en iyi bilendir ve onlara en çok merhamet edendir neyle? Adaletiyle. Suçluya adalet en iyi merhamettir. Cehennem adaletin gereği yarılmıştır suçların karşılığında cennette güzel iman ve amelin Salih’in karşılığında Cenabı Hak cenneti ne yapmıştır yaratmıştır ve burada iman ve Salih vesiledir cennete girmek için iman edeceksin ameli Salih işleyeceksin farzları, vacipleri, sünnetleri bileceksin İslam da fıkıh amelde Fıkhı Ekberi bileceksin iman da ne yapacaksın? Fıkhı Ekberi bileceksin itikatta fıkhı Ekberi amelde Fıkhı Ekber’ini zahiri takvayı ve batılı takvayı bileceksin ilahi kurallara göre adam gibi Müslüman gibi Müslüman insan olarak yaşayacaksın Allah’u Teâlâ böyle istiyor. Evet, kıymetliler hırsızlıkta 12’den fazla şart aranmaktadır yani hırsızlıkta kolayca hemen el kesilmiyor ki o hırsızın aç mıdır? Tok mudur? Fakir midir cahil midir delimidir serserimidir bunlar hep inceleniyor fakirse ona mal veriliyor fakirliğinden dolayı bir insan hırsızlık yapınca cahilliğinden dolayı hemen eli kolu kesilmez ki onu aç bırakanlar cahil bırakanlar birde hesaba çekilir. Sen milleti dinsiz imansız, eğitimsiz, ilimsiz, irfansız bırakacaksın milletin hakkını soyup soğana çevireceksin bir tarafı aç bırakacaksın hırsızlık yaptı diye elini keseceksin İslam burada onları o hale düşürenleri hesaba çekiyor. İslam dinimiz önce toplumunu eğitir fakirlerine yardım eder hiç kimseyi aç açık bırakmaz cahil bırakmaz kendi hak düzenini kurar.

Dakika 1:35:01

Ondan sonra bunu meslek hırsızlığı meslek haline getiren kötü huydan dolayı fakirlikten dolayı değil kötü huydan dolayı hırsızlığı meslek edinen insanları da ne yapıyor adaletiyle onların ıslahı neyi gerektiriyorsa Allah o müeyyideyi ortaya koymuş zaten o zaman o uygulanıyor. Bakın hırsızlıkta 12’den fazla şart aranmaktadır mesela zinada zinalığın ispatı için 4 tane erkek şahit aranmaktadır ama hangi erkek? Adil olacak adaletli ve hür şahidin suçu gözleriyle şüpheye mahal kalmayacak şekilde görmüş olmaları gerekir öyle tahmin üzere zan üzere şüphe üzere zina cezası öyle hoppala gidip de adam idam edilmiyor 100 sopa vurulmuyor. Öldürme cinayetinde yine kısasın tatbiki için bir takım şartlar aranmaktadır öldürmenin silah ve benzeri şeyle olması bu şartlardan sadece birisidir. İslam dini enine boyuna her şeyi inceler bütün gerçekleri ortaya koyar karşıyı iyi inceler ilahi emirleri inceler ve en uygun adil cezayı verir ceza gerekmiyorsa vermez. Evet, tanzirler ise tazir cezaları sözle ister sözle ister fiille ister işaretle olsun her türlü günah veya dinen hoş görülmeyen veya rahatsız eden harekete karşı meşru kılınan cezalardır bunlarda miktar konmamıştır. Hâkimin takdirine bırakılmıştır suç ister dini veya içtimai bir yasağı çiğnemek şeklinde olsun. Yine özürsüz Ramazanı şerifte oruç yemek, namazı terk etmek, yolları kirletmek, din ile alay etmek, umumi ahlak ve adabı ihlal etmek gibi isterse bir şahsın hakkına tecavüz etmek şeklinde olsun fark etmez mesela bütün çeşidiyle sövüp saymalar vurmak, rahatsız etmek, aldatmak, kandırmak, hile yapmak bunların birer, birer tazir cezası vardır. Hâkim orda hâkim dediğin zaman İslam şeriatının hâkimleri tabi ilmi ehliyetini tam birikimin değerleri şahsiyetlerdir. Bunlar karşıdaki insanları keşfederler ona göre ceza verirler tazir cezası bu hâkimin kendi takdirine kalmıştır tazir cezaları hac cezalarının miktarını Allah kendi belirlemiştir. Tazir dövmek, hapsetmek, kırbaçlamak, sürgüne göndermek, azarlamak, para cezasına çarptırmak gibi hâkimin değişik durumlarına göre kişiyi caydırıcı olarak gördüğü benzeri şekillerle olabilir. Mesela hâkim isterse cahilliğinden dolayı suç işlediyse, onun eğitim ve öğretim için okula gönderir o cahillikten kurtarır veya o cezayı da verebilir çünkü hâkimin takdirine kalmış hatta Hanefi ve Maliki âlimlerinin ifade ettikleri gibi öldürme de siyaseten bir tazirdir.

Dakika 1:40:10

Bazı artık ölümden başka Islah olmayacak durumda olmayan kişiler,  hâkim tarafından iyi tespit edilirse Hanefi ve Malikilerin ona göre ceza verebileceklerini de söylemişlerdir. Çünkü buradaki suçun nitelikleri göz önüne alınınca tabi hak gerektiren cezalara kıyas edilecek tam durumu da varsa,  gerekeni yapar hâkim, tazir her yerde ve her zaman devletin işidir. Yani tazir cezasını İslam hâkiminden başkası veremez devlet hâkimler için maslahata göre tatbik edebilecek esaslar koyar. Zamanımızdaki vaz-i cezaların ekseriyeti tazire girer mesela meclisten kanunlar çıkarılıyor bunlar tazir cezalarıyla ilgili olabilir. Yoksa hak cezalarının önüne devlet geçebilir ne fertler ne cemiyetler geçebilir dünya dâhil hat cezalarının önüne engel olamaz. Hat cezaları Allah’ın ortaya koyduğu asli cezalardır tazir cezaları bunu devlet meclis hâkimler kendi içtihatlarıyla belirleyebilirler. Kısas ve halterin yanında zamanımızda bilinen şekliyle tazir cezalarını kanun haline getirmekte de şeran bir mani yoktur. Şimdi tarih boyunca İslam hâkimlerinin uyguladığı tazir cezaları vardır. İşte bunlar dünya şu andaki hukukuna kaynak teşkil etmektedir. Dünya her şeyi İslam’dan öğrenmiştir. İnsan hakları evrensel beyannamesi daha dün yayınlandı, ama İslam bunu 1400, 1500 sene asır önce yayınladı, her şeyi İslam’dan öğrenip de İslam’ı, İslam’ı kendine düşman edinen nankörlere dinsiz, imansızlara da dikkat edin! Her şeyi ondan öğreniyor ama dönüp İslam’ı yok etmeye çalışıyor. Asıl İslam düşmanları, düşmanlığı yapıyor evet bunlara dikkat edin! Bunun için kısas ve halterin yanında zamanımızda bilinen tazir cezalarını kanun haline getirmekte de şeran bir mani yoktur dediler kim? İslam hukukçuları. Tazir maslahatı veya cezadan bekleneni gerçekleştirecek şekilde her asırda tatbiki mümkün olan elastiki bir kaidedir kanunen cezanın taban ve tavanının tespit edilmesi veya infazını durdurmakla beraber yinede hüküm verilmesi veya taziller de kabul edilen verilen cezanın affedilmesi bu elastikiyetten başka bir şey değildir. Tazir cezasında hâkim affedebilir ama hat cezalarında kimse affedemez devlette affedemiyor. Hat cezası Allahın ortaya koyduğu cezadır uygulanacaktır. Uygulamayan devletler milletler kendi milletini zalimlerin suçluların canilerin eline bırakmış güvenliği ortadan kaldırmış olur ve uygulamayanlar Allaha hesap verir.

Dakika 1:45:04

Şeriat suç ve cezaya verilecek hükmün esasıdır dikkat et buraya! Şeriat suç ve cezaya verilecek hükmün esasıdır. Kıymetli İslam hukukçuları fakihlerimiz 2 kaideyi takrir etmişlerdir suç ve ceza ancak delil iledir görüyorsunuz İslam hukukçuları İslam’ın kıymetli fakihleri suç ve ceza ancak delil iledir dikkat et! Bu kaide ortaya konmuş ilk defa bunu koyma şerefi onlara aittir. Kime? İslam’ın Fakihlerine dünya her şeyi bunlardan öğrendiler. Batılılar ne yaptılar Müslümanlardan İslam hukukçularından hukuku İslam hukukunu öğrenip batıya taşıdılar ama gidin sorun ki o kitapların doğudan İslam âleminden gelen kitapları batıya kabul ettiremeyince Müslümanların ismini sildiler kendi adamlarının ismini yazdılar öyle kabul ettiler. Bu kiliseler İslam’ın emirlerinin İslam adaletinin batıya gelmesine engel oldular bunu batılı bilim adamları da söylüyor zaten kendileri söylüyor. Yani bizim söylememiz bir iddia değildir onların kendileri bunu söylüyorlar. Evet, kıymetliler nas varit olmadan evvel akıl sahiplerinin fiillerin hiç hükmü yoktur yani bir defa nas varit olacak fiillerde sözlerde ve eşyada asıl olan mubahlıktır. Yani şu kâinatta asil olan mubahlıktır günahlık değildir mubahlıktır haramlara, günahları, suçlara olan cezaları Allah’u Teâlâ tespit eder ortaya koyar ve tazir cezalarında da o suçluların ne yapar? Cezasını hâkim tazir eder. Bu 2 kaidenin kaynağı şu 2 ayet-i şu ayeti kerimedir bakın! Bu kaide ve kurallar Kuran-ı kerime göre ortaya konmaktadır. İslam hukukunda bir kaide bir kural rast gele ortaya konmuyor şanlı Kur’an’a dayanıyor sahih sünnete dayanıyor şanlı Peygambere dayanıyor veya icmaya veya kıyasa dayanıyor. Evet, kıymetliler biz Peygamber göndermedikçe hiçbir kimseye azap etmeyiz. Görüyorsunuz dünyaya ta Âdem (A.S) ile başlayıp Hz. Muhammed’e kadar insanlara nice Peygamberler gönderildi en son Peygamber de Hz. Muhammed gönderildi şimdi Peygamber göndermedikçe hiç kimseye azap etme diyor Cenabı Hak. Hz Muhammed’den önce kim vardı? Peygamber İsa (A.S) ondan önce kim vardı Zekeriya Yahya (A.S) daha şöyle ileriye doğru giderseniz şöyle bakarsanız! Davutlar,  Süleymanlar, İlyaslar, Elyasalar, Yuşalar, Musalar ortaya çıkar Musa’dan İbrahim’in arasında daha başka Peygamberler vardır İbrahim’le Nuh’un arasında Salih’ler, Hütler. Şuayipler, Lut’lar bulunmaktadır (A.S) ve Nuh’tan önce Şidler İdrisler ve Hz Âdem’e doğru gidilmektedir dünyada nice Peygamberler gelmiştir.

Dakika 1:50:02

Kuran-ı Kerim de bunların 28 tanesi ismi zikredilmiş bunların 25’i ihtilafsız peygamberdir 3’ü ya nebi ya velidir diye ihtilaf vardır Üzeyir, Lokman, Zülkkarneyn hakkında. Bunun için kıymetli efendiler hem Rabbim memleketleri ana merkezlerinde kendilerine ayetlerimizi okuyan bir elçi göndermedikçe helak edici de değildir. Şimdi bakın bir memleketin ana merkezinde Allah’ın ayetlerini açıklayan Peygamberler göndermedikçe Allah o memleketi ne yapıyor helak etmiyor önce onlara doğruyu gösteriyor. Bu naslar kati olarak ifade ediyor ki suç ancak beyandan sonra ceza ancak inzardan sonradır dikkat et! Suç açığa çıkacak ayan beyan beyandan sonra suç ortaya çıkar beyan suç ispat edilir ceza ne zaman inzardan sonradır inzar nedir? İnsanlara ne yaparsın? Uyarırsın insanları doğruları söylersin yanlışları ve tehlikeleri insanlara duyurursun neyin suç olup olmadığını anlatırsın toplumu bilinçli şuurlu eğitilmiş öğretilmiş bir toplum hale getirirsin. Devletlerin milletlerin görevi bu ondan sonra sosyal devletini kurarsın adaletini tesis edersin aç açık bırakmazsın ondan sonra adaletini uygularsın. Haklı olarak ama sen milleti aç açık bırak sömür toplumu simit çalana ceza ver bankaları hortumlayanları bırak,  ondan sonra hukukun üstünlüğünü ortadan kaldır,  üstünlerin hukukunu ortaya koy,  böyle adalet olmaz bu tam bir zulümdür. Evet, kıymetliler demek ki suç ancak beyandan sonra ceza ancak inzardan sonradır. Cahilliye sırasında vaki olan suçlara İslam devrine geçildikten sonra ceza verilmemiştir. Kişi Müslüman olmadan önce bilmiyor ki cahiliye devri yaşıyor çeşitli suçlar işlemiş putlara tapmış çocuklarını diri, diri kumlara gömmüş güçlüler zayıfları sömürmüş dünya kan ağlayan hale gelmiş ama İslam dini merhametiyle, adaletiyle, ilmiyle, irfanıyla, imanıyla, İslam’ıyla insanları kuşatmış adaletiyle kuşatmış ve Müslüman olanın önceki bütün suçları affedilmiştir. Müslüman olduktan sonra ki Ömer’e bakın (R.A) birde Müslüman olmadan önce ki bir Ömer’e bakın! Hattab oğluna kendi kızını çöle götürüp çölü kazıp, kuyu kazıp çocuğunu diri, diri kuma kuyuya atarken baba sakalındaki tosları sileyim de beni öyle göm buraya dediği zaman hiç merhamet etmeden böyle diyen çocuğu dahi diri, diri o çöllerde kumlara kuyulara atıp üzerini kumlarla doldurup diri, diri kendi çocuğunu öldürecek kadar dünya vahşet yaşıyordu. Müslüman olduktan sonra ki Ömer’e bakın! Dünyada onun adaletinin emsali daha dünyaya gelmedi.

Dakika 1:55:00

Niye? Muhammed’i okulda okudu Faruk oldu adil bir halefe dünya devlet başkanı oldu. İşte Sıddıklar böyle Murtazalar böyle. Allah’ın aslanı Aliye bakın! Zinnureyn ötekine bakın Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmain. Bunlar dünyada emsali bulunmayan insanları İslam yetiştirdi bu İslam ebedi insanlığın tümünü arşa çıkaracak yüce değerlerle dolup taşmaktadır yüce İslam bunun adaletini uygula uygulamazsan kendin bilirsin. Çekersin ama insanlığa da çektirirsin bunun hesabını vereceksin insanlığında vebalisini boynuna alıp gideceksin Allah’ın huzuruna. Adaleti uygulayalım bu dünya da hem de Allah’ın adaletini kendi şeriatını dayatıyorsun Allah’ın kini kabul etmiyorsun. Allah’ın ortaya koyduğu o Azrail ordularına can vereceksin hadi verme bakayım mezara gireceksin etini, kemiğini, kanını kurtlar yiyecek orda oradan seni yoktan yaratan oradan kaldırıp mahşere getirecek. Hesaba çekip senin belini bıkkını kırıp zincire vurup cehenneme gönderecek zebanilerde gitmem desene baba yiğitsen hepsi gitti sende gideceksin hepsi gitti hepsi gidecek sende gideceksin. Evet, kıymetliler şimdi şöyle bir bakın ister bu suç masum bir kanı akıtma suçu olsun ister başka bir suç olsun durum aynıdır. Cahiliye sırasında vaki olan suçlara İslam devrine geçildikten sonra ceza verilmemiştir. İslam geçmişi siler atar Müslüman olduktan sonra artık suç işleme, günah işleme geçmişini çünkü İslam silip atıyor süpürüyor bütün günahların affediliyor İslam öncesine Müslüman olunca da artık İslam’ın kurallarına göre iyi bir Müslüman ol. İster bu suç masum bir kanı akıtma suçu olsun ister, ister başka bir suç olsun durum aynıdır. Şanlı Kur’an, Kuran-ı Kerim Azimüşşan Hadis-i şerifler Fakihlerin eserleri masiyet ve günahları bunları işleyen kişilere dünyada verilmesi kesin olarak kararlaştırılmış olan cezaları açıklayan ifadelerle doludur. Kadın erkek hiçbir Müslüman’ın şeriatın hükümlerini bilmemesi şer-an mazeret kabul edilmez Müslüman mısın? Şeriatın kaidelerini bileceksin şeriatın hükümlerini bilmemesi şer-an mazeret midir? Mazeret kabul edilmez. İşte biz bunu bu İslam-ı bakın! Bütün mezheplerin amelde Fıkhı Ekberi size bunun için anlatıyoruz. İnsanımızdan dini ilimleri,  İslami ilimleri esirgeyenler yani bu Müslümanlara insanlık âlemine iyilik etmiyorlar ki lanetlik bir iş yapıyorlar lanetlik nedir? Allah’ın emirlerini gizleyenler Allah’ın lanetine uğrarlar ağızlarına ateşten gen vurulur. Size 4 mezhebin ve diğer müçtehitlerimizin diğer mezheplerin de bakın! Fıkıh görüşlerini amelde, itikatta, amelde, ahlakta, hukukta onların görüşlerini ne yapıyoruz?

Dakika 2:00:01

Sizlere bu Fakihlerin görüşlerini aktarıyoruz. İşte bu amelde Fıkhı Ekber, İslam hukuku İslam kanunu bunlar dünyada nasıl yaşaman gerekiyor,  hangi kurallara göre Allah’u Teâlâ’nın emirleri ortaya konmuş sen bunu bilmiyorsun ama bu mezhepleri bunu bilmişler okullar açmışlar dünyayı okutmuşlar ve bunları kitap halinde asırlardır okuyarak, yazarak, çizerek göz nuru dökerek bu günlere getirdiler. Bir konuyu enine boyuna incelemişler İmam-ı Aza’mın keşiflerine bak Malikin keşiflerine bak, Şafinin Hanbelî’nin keşiflerine bak diğer müçtehitlere şöyle bir bak bunların ekolü âlimlerle dolu dünyayı nasıl okutmuşlar nasıl güzel keşiflerde bulunmuşlar. Allah hepsine kandım diyinceye kadar rahmet eylesin,  mağfiret eylesin,  merhamet eylesin. Bunlar ilimleriyle yeryüzünü aydınlatan Allah’ın ilmi tecellileri hep onlarla dünyayı aydınlatmıştır rahmet okuyun bunlara mezhep düşmanlığı yapmayın mezhep taassubu da yapmayın ama mezhep düşmanlığı ve mezhepsizlikte yapmayın,  çünkü dünyayı bunlar okuttu mezhepsizlerde ne öğrendiyseler onlardan öğrendiler yine onların ekolü okuyarak okunarak tevatür yoluyla geldi. Tevatür yoluyla gelen 4 mezhebin ilimlerine dikkat edin. Evet, kıymetliler şeriatın hükümlerini bilmemesi için bir insanın mazeret kabul edilmez diyor. Bu şeran bir mazeret değildir bileceksin dinini Allah’u Teâlâ sana teklif etmiş İslam Allah’ın kuluna teklifidir İkra diye başlamış, oku diye başlamış Vahyi ilahi bunun farzları var vacipleri var sünnetleri var bir zarureti dinisi var zarureti dinisinden başlayarak dinini öğreneceksin bileceksin. İşte biz bütün ilimleri azmimizle keşif notları olarak bakın sizlere takdim ediyoruz. İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olanlardır. Bir de Cenabı Hakk’ın dinde fakih kıldığı kulları var ya işte bunlara hikmet ve uçsuz bucaksız hayırlar bunlara veriliyor dinde fakih demek dini bütün emirlerini delillerle lehine aleyhine olan bütün hükümleri bilen kişiye dinde fakih denir işte bu 4 mezhebin âlimleri bunlar dinde müçtehit olan insanlar. Bir de onların ekolünde yetişmiş müçtehitler var onlar da o ekolde müçtehitler. Müçtehitten başkası fetva veremez zaten verilmiş fetvalar bu dünya gibi birçok dünyaya yeter. Yalnız o çağdaki şartları bu çağ taşı asli delillerle beraber o şartları bu çağa taşı bu çağın şartlarına Allah’ın şeriatın hükümlerini uygula çünkü İslam çağların çok ilerisinde ve üstünde çağlar onun içinde dürüm, dürüm dürülü yaşadıkça sayfalar açılmaktadır. Rabbiyesirin anlamını bilmiyorsun Sübhaneke’yi keşfedemiyorsun ve Elham’ı şerif-i keşfetmeden emekli olup gidiyorsun ondan sonra ahkâm kesiyorsun böyle hocalık, böyle Müslümanlık, böyle hacılık olur mu? Değerli kardeşim bir müddet bilemeyebilirsin.

Dakika 2:05:00

Ama sürekli insan cahil yaşar cahil ölür mü? Bir müddet bilmiyorsun niye öğrenmiyorsun daha sonra 2 gün eşit olan zarardadır diyen şanlı Peygamberimiz Hz Muhammed değil mi bugün besmelenin manasını öğrenirsin yarı Fatiha’nın kini öğrenmeye çalışırsın öğren de 1 ayda öğren 2 ayda öğren emekliliği gelmiş daha Elham’ın anlamını bilmiyor. Emekli olmuş bacakları mezara sallanmış daha Sübhaneke’yi keşfetmeden ölüp gidiyor ne yapmış? Güzel mevlit okumuş, gazeteler söylemiş, cenazeye koşmuş hani ilim irfan bunların ne amaçla oralara gidildiği belli değerli kardeşim onları da Allah için yap. Ama ilimle donan ilimle iç dünyanı doldur taşır teçhiz eyle yüce İslam-ı bil biz Allah’ı tanımak için yaratıldık ona itaat için yaratıldık İslam teklif edildi Allah tarafından bu emanet bize yüklendi bu emaneti ne yapıcağız? Koruyacağız kulluğumuzu yaparak tam kulluk görevi için çırpınacağız gücümüzün yettiği kadar gücünü Allah yolunda sarf ettin mi kahvede akşama kadar oturdun sana kahvede, yolda, bayırda, kırda, dağda zamanını boşa ömrünü boşa harca diye mi verildi. İşini gör zaruri olan bütün işlerine bak onlar da çok faydalı ama dinini öğren Allah’a itaati en öne al sakın isyan etme rabbine bizden söylemesi ötesini sen bilirsin. Kıymetliler bu hükümlerden zaruri olanlarını öğrenmesi üzerine vaciptir buradaki farz anlamındadır vücut ifade etmesi. Şanlı Peygamberimizden gelen haberde ilim tahsil etmek her Müslüman’a farzdır. Müslüman deyince kim? Kadın erkek ikisi buna cinler de dâhil ama sen cinlerle zaten irtibatın yok onlar kendi âleminde yaşıyorlar sende kendi âleminde yaşıyorsun aranda perde var onun için ilim taksim etmek her Müslüman’a farzdır kim diyor bunu? Hz Muhammed diyor (a.s.v) ilk gelen ayet ne diyor? İkra diyor oku bunun bir anlamı da okut diyor. Nefsini okut nefsini okutacaksın manayla nefsi kuşatacaksın nefse ulaşmayan mana okuma sayılmıyor. Öğrenme ve öğretmede ki ihmal taziri gerektiren bir suç sayılır yani adam öğrenmiyorsa öğretmiyorsa bu bir tazir cezasını da gerektirir dedi Fakihlerimiz. Biz duyuruyoruz bakın! Şanlı Kuran-ı kerim baştan sona duyurduk size dünyada en büyük kıymetli müfessirlerin görüşlerine de yer vererek sizlere tasarrufu keşif notlarını da verdik itikatta Fıkhı Ekberi de verdik tasarrufu notları da verdik hadis külliyatından size keşif notları da verdik. Şimdi de amelde Fıkhı Ekber’in bütün mezhepler 4 mezhepler başta olmak üzere bütün mezheplerin amelde Fıkhı Ekber’den keşif notlarını veriyoruz. Bunlar Allah’ın lütfu kerimiyle fazlıyla onun yardımıyla olan şeyler bizim biz azmimizle cehlimizle gafletimizle bu hizmet kervanında bir hizmetimiz olsun Allah için

Dakika 2:10:11

Sadece Allah için biz sadece ilimleri ortaya koyuyoruz. Kendine çağıran bir guruba çağıran şuna çağıranlar buna çağıranlardan değiliz biz İslam’ı ilimleri katıksız katkısız ortaya koyuyoruz. Buyurun diyoruz bu ilimlerle Allah’a kulluk edelim hep beraber tüm insanlık âlemi diyoruz kitap reklamı yapmıyoruz kendi çıkarımıza çalışmıyoruz Allah’ın rızası müstesna sırf Allah’ın rızası kazanmak boynumuzun borcu bütün varlığımızla Allah’ın rızasını kazanmak. Bir guruba sizi çağırıp onu o gurubun reklamını da yapmıyoruz. İslam’ın ilimlerini ehlisünnete göre ortaya koyup burada bir hizmet kervanında hizmetimiz bulunsun çünkü Allah’ın kullarıyız bununla görevliyiz hepimiz insanlara faydamız dokunsun ve Allah’ın emri de yerine gelsin. Allah’u Teâlâ en büyük kurtuluşa erenlerin ne kimler olduğunu söylüyor İslam’ı tebliğ edenler Emr-i bi’l ma’rûf ve nehy-i anil münker yapanlar en büyük kurtuluşa erenlerden bir gurup diyor bunlardandır ve bunlar yeryüzünde olmalıdır diyor. Cenabı Hak işte biz bu emre göre azmimizle ne yapıyoruz? Görev başında Allah’ın lütfuyla olmak istiyoruz ki bu istihdam bu Allah’ın bize görevlendirdiği bir istihdam olsun diye. İslam bu görevi veriyor İslam’ın verdiği görev,  Allah’ın verdiği görevdir bunu da hiç birimiz unutmayalım. Kıymetli efendiler,  gerek cezai gerekse medeni ve diğer cezalar çerçevesinde,  şanlı İslam şeriatının hükümleri ile amel etmek Müslümanlara ve İslami idareye farzdır.  Buraya da dikkat et!  Gerek cezai gerekse medeni ve diğer cezalar çerçevesinde şeriatın İslam şeriatın hükümleriyle amel etmek Müslümanlara farzdır ve İslami idareye de öncelikle farzdır. Şeriatı terk etmek büyük bir günahtır ve ağır bir suçtur inkâr ise kâfirliktir şeriatın ahkâmını taktik etmek zor bir iş veya zamanımızın şartlarıyla uyuşmayan bir şey değildir.  Yani Allah önceki çağların Allah’ı mı o yani gelecek çağları bilmiyor da mı yani çağdaşı kitap mı koydu ortaya Allah’ın kitabı İslam Muhammed’i şeriat şanlı Kur’an sahih sünnet bütün çağların kanun ve kurallarını fazlasıyla ortaya koymuştur çağ dışılık senin kafanda İslam da Allah’ın yerinde ilminde çağ dışlılık olu mu? İslam yeryüzünün Allah’ın ilminin,  adaletinin, rahmetinin ve yüce hukukunun üstünlüğünün tecellisi bu İslam’ı keşfetmezsen bilmezsen birileri de karalamış imansızın biri karalamış sen kabul ettiysen o karalamaları kabul etmişsin.  Kuran-ı kerim-i adan ze’ye tahsil eyle keşfiyle o zaman kendini aydınlatırsın dünyayı da aydınlatmak için çalışırsın mezara da imanınla inersin mezara imanla ameli Salih’ le girersin.

Dakika 2:15:00

Mezarından imanla kalkar mahşere gelirsin aklını başına al aynı şeyleri sen de bana söyle. Hikmeti biz doğruyu düşmanımız da dahi bulsak alırız doğru kimsenin malı değildir doğru hakkın ortaya koyduğu hakikattir. Nerde bulursak alırız İslam A’dan Z’ye hakikattir çünkü hakkın ortaya koyduğu hak kanunlardır ilahi kanunlardır. İslam yeryüzüne din sadece İslam gelmiştir Âdem’den başlayarak bütün Peygamberlerle Hz. Muhammed’e kadar gelen sadece hak dini İslam dinidir. Peygamberlerin yolundan sapanlar başka din uydurdular.  Hiç biri onların din değil Allah katında din İslam’dır (إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ ) ‘’Ali İmran Suresi 19’’ bunun dışında din arayanlar asla kabul etmeyiz diyor Cenabı hak bunu da böyle bilelim.  İsa’nın dini de İslam’dır, Musa’nın dini de İslam İbrahimlerin, Nuhların, Âdemlerin hep dini İslam’dır Hz Muhammed’de bütün çağların Peygamberi İslam Peygamberidir bütün milletler Hz. Muhammed’in Ümmetidir (a.s.v)  İsa’nın yolundan sapacaksın,  din uyduracaksın şu din bu din diyeceksin,  şu din bu din diye bir şey yok dünya da Musa’nın yolundan sapmışsın.   Şu din veya bu din diye uydurmuşsun ve İslam dinini doğuran anlayamayan ehli bidat mezhepleri çıkmış ortaya ve onlarda buna İslam diyorlar ve birilerini ilahlaştırmışlar haberleri yok. İslam Ehlisünnet vel Cemaat yolunda kıyamete kadar bozulmadan gidecektir.  Ehli bidatinde kim olduğunu sana Ehlisünnet öğretiyor. İşte amelde Fıkhı Ekber itikatta Fıkhı Ekber sana tüm doğruları ortaya koyuyor bu doğrularla hareket et yanlışları keşif eyle doğruyu bilirsen önceden yanlışın farkına varırsın ve tehlikeden kurtarırsın kendini de başkalarını da. Şüphesiz şeriatın hükümleri Muhammed’i şeriatın hükümleri akide de yani itikatta imanla ilgili konularda ibadette ibadetle ilgili bütün konularda ahlaki davranışlarda mütekâmil bir İslam toplumunun kurulmasını gerekli ve zaruri kılmaktadır. Buna dikkat et! İslam’ı bilen itikatta, ibadette, ahlakta, hukukta bir toplum bir İslam toplumu var olması gerekiyor.  İdarenin İslam ruhu ve onun prensip ve adabıyla amel etmeye yönelmesi gerekir, halkın yani İslam toplumunun dini ilahi hükmü inanarak severek ve hürmet ederek kabul etmeleri o zaman kolaylaşır.  Bunun böyle kolaylaşması için işte bu ilme bu bilgiye itikatta, amelde, ahlakta, hukukta, İslam toplumu sahih olacaktır olmalıdır. Hak ilimlere iman ettiğin zaman iman mükemmel, ameller mükemmel, ahlak mükemmel, hukuk adalet mükemmel olunca dünyan güzelleşir.  Dünyada adalet sağlanır evrensel barış sağlanır ve bütün insanlar Âdem’in çocukları Havva’nın çocukları bütün insanlık bütün insanlık Hz. Muhammed’in ümmetidir.  Hakta birleşelim birlikte İslam A’dan Z’ye barıştır, adalettir, merhamettir, ilimdir, irfandır, bilimin en mükemmel hamleleri İslam’dan gelmiştir.  Birlikte çalışalım bu dünya zalimlerden kurtulsun,  adillilerin eline geçsin.  Bu dünya zalimlerden,  despotlardan,  din,  iman tanımayan bütün ne kadar yeryüzünün ifsat eden tağuti zihniyetler varsa bunlardan dünya kurtulsun. Bütün insanlık refaha mutluluğa kavuşsun yüce İslam ebedi kurtuluşun adıdır ebedi selamet yurdu İslam yurdudur seni alır selamet yurdu cennete götürür bizden söylemesi.

Dakika 2:21:16

(Visited 98 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}