127- Tefsir Ders 127 hayat veren nurun keşif notları
127- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 127
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
(Nisâ Sûresi 36’ncı Âyet-i Kerime’den 43’üncü Âyet-i Kerime’ler)
Yüce Rab yüne diyor ki, bütün âlemlerin eşsiz hükümdarı Yüce Rabbimiz Allah (C.C) erkekler kadın üzerine idâreci ve hâkimdirler. Çünkü Allah birini cihâd, imâmet, mîrâs gibi işler de diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından âile fertlerine harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkâr olanlar ve Allah’ın korunmasını emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Kocasının gıyabına, kocası olmadığı zamanlarda da son derece namuslu ve itaatkâr kadınlar övülmektedir. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince, dikkat et şimdi! Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince önce kendilerine öğüt verin. Bak bu âyet-i kerime de, önce kendilerine öğüt verin. Bu öğütün içinde kadını tahsilli, kültürlü ilim, îmân, İslam ahlâkı onun kültürüyle donanmış bir kadın ortaya çıkarılması gerekiyor. Kadını yetiştir ki, dünyayı yönetecek işte o babayiğit ve kahramanları da o kadın o anneler yetiştirsin. Kadını yetiştir, kadına değer ver. İslam kadına değer veriyor. Sen ise bu değeri elinden almışsın. Verdiğin eğitim onun ruhunu eğitmeli, kalbini mutmain kılmalı. Verdiğin eğitimin için de ruh yok, ceset var ruh yok, madde var mânâ yok. Onun için kadını kadınlıktan, erkeği erkeklikten çıkarttığın zaman geriye ne kalır? Buna dikkat et! “Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince önce kendilerine öğüt verin. Yataklarından ayrılın bunlarda fayda vermezse o zaman onu tedip edin eğer size itaat ederlerse kendilerini incitmeye başka bir bahane aramayın çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür.” Bu maddelerin içerisin de tabii ki eğer biyolojik açıdan Mazhar Osman gibi mesela bugün sosyolojik ve biyolojik kadının yapısını ruh yapısını iyi bilenler bu âyet-i kerimeyi güzel anlamış, bizim sosyologlarımız, psikologlarımız vardır ki, kadının ruhunu iyi okuyanlar. Şimdi kadın hangi dilden terbiye almak gerekiyorsa oradan kadını te’dîb etmek gerekiyor. Bunun içerisinde kırmadan, dökmeden bir te’dîb dövme konusu âyet-i kerime de “darp” kelimesi geçmektedir. Ama buda onun faydasına olacak şekildedir. Kıracak, dökecek daha kötü yapacak hâlde değil te’dîbi içindir. Onun ruh yapısın da onu gerektiren durumlar tabî öncelikle tespit edilmeli ve bütün güzelim yollar tüketilmeli ondan sonra onda bir fayda görülecekse yine kadının faydasına bu kullanılmalıdır.
Dakika 5:00
Eğer bazı te’dîb ve edep bunlar kişiye onur kazandıracaksa, daha büyük zarardan kurtaracaksa tabii ki, vücudun tamamını eğer mahvedecek bir salgın hastalık ortaya çıkmadan bazı vücudun hasta olan organlarından ne yapılır? O hasta olan hücreler alınır. Aynen İslam da terbiye faydaya yöneliktir. Yoksa kadını vurmak, kırmak, dövmek değildir. Terbiye erkek içinde bunlar geçerli. İstisnâlar kâideyi bozmaz. İslam’ın terbiyesini kabul etmeyen, öğüt kabul etmeyen, Allah dinlemeyen peygamber dinlemeyen ilimden, irfândan, kitaptan anlamayan bir türlü hayırlı öğütlerden fayda görmeyen bazı tipler vardır. Onlar hangi dilden anlıyorsa hangi terbiye metodundan onun kârına yine o uygulanmalıdır. İslam faydadır, İslam daima faydadır, faydalıyı önerir. Şimdi diyorlar ki, kadını dövmeyi emrediyor Kur’an-ı Kerim kadını dövmeyi değil, kadının faydasına onun te’dîbini emrediyor. Kur’an ne emrederse herkesin kârınadır. Eğer bir insanın dövmek faydasına ise, mutlaka ona fayda verecekse, büyük zararlardan kurtaracaksa orda o kadının aklıselimiyle şöyle düşündüğü zaman hakîkaten ben şöyle yapılmasaydı çok büyük tehlikelere kendini atabilirdim diye düşündüğü zaman, onu kendine ilaç kabul eder. Ama yapıcı olmak şartıyla İslam yapıcı, ıslahatçı, rahmet, merhamet ilaçtır. İlacın bazen tatlısı olur ilacın bazen de biliyorsunuz yutulması zor olan ilaçlar vardır, içilmesi zor olanlar vardır, Dışı şekerli, içi acı olanlar vardır ve vardır da vardır. İşte hayatta böyledir, insanların karakter yapısı da böyledir. Her kadın için değil bunlar bak, bütün güzelim yollar deneniyor hâlâ bir türlü terbiye almıyor, huzurunu bozuyor, âilenin huzurunu bozuyor ve evlatlarının âile bireylerinin huzurunu bozuyor. Burada geçimsiz birinden bahsediliyor, huzur bozandan bahsediliyor. Hayırlı olan faydalı olanı dinlemeyen anlamayan birinden bahsediliyor. Dikkat edin! Ulu ortam İslam kadını dövmeyi emrediyor diye bunun burasını alıp da bütün Allah’ın rahmetini yok saymak ve İslamiyet’i küçük görmeye çalışmak kişinin kendi beyninin en küçük, en cüce hattâ çağ dışı, hattâ bütün dünya dışı bir zihniyettir. Çünkü Allah’ın kitâbında eksik kusurlu olmaz bunu doğru anlamamız gerekiyor. Ve benim senin keyfine göre değil Allah yaratan beni yarattı beni benden iyi biliyor, senden iyi biliyor. Kadını yarattı kadını kadından daha iyi biliyor, erkeği yarattı erkekten iyi biliyor. Yaratan bilmez mi? Onun için İslam da zerre kadar, zelle kadar bir defa kusur olmaz. Kusur insanoğlundadır, İslam’ı doğru anlamayanlarda bir de bütün doğruları önüne kendi keyfine göre yanlışı hiç yoktur. İçinden birini cımbız ile çekiyor işte İslam şunu yapıyor diyor, şunu emrediyor diyor ve ondan sonra küfrünü kusmaya başlıyor İslam düşmanlığını
Dakika 10:05
İçi küfür dolu ağzın da kuduz mikrobu böyle ılgım, ılgım akıyor. İslam düşmanı kudurmuş zihniyet bunlar. İslam Allah’ın bütün âlemleri kuşatan rahmetidir. Muhammed rahmet Peygamberi, Kur’an-ı Kerim rahmet, hidâyet, nur saçan, hayat veren İlâhî Kelâmullahtır, İlâhî’dir, Kelâmullahtır. Onun için bura da Cenab-ı Hak kadın olsun erkek olsun ruh yapılarını bildiği için insanoğluna en güzel emirleri tedavi metotlarını, ıslahat metotlarını ve sosyal adâleti ortaya koymuştur. Cenab-ı Mevlâ tabii kullarının kârınadır. Boşanmaktan ise yuvayı yıkmaktan ise tabii bu gibi tedavi metotlarını, ıslahat metotlarını uygulamak daha güzeldir.
وَاعْبُدُواْ اللّهَ وَلاَ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئًا وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَبِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبَى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالجَنبِ وَابْنِ السَّبِيلِ وَمَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ مَن كَانَ مُخْتَالاً فَخُورًا ﴿٣٦﴾
Bu yüce âyeti kerimede de Cenab-ı Hak; Eğer karı-koca arasının açılmasından endişeye düşerseniz bir hakem erkeğin tarafından, bir hakem de kadının âilesinden kendilerine gönderin. Bu arabulucu hakemler gerçekten barıştırmak isterlerse, Allah karı-koca arasında ki dargınlık yerine geçim verir. Yani huzuru tesis eder. Yeter ki kadın da, erkek de samîmî olsun arabulucu iki taraftan hakemlik yapanlar da samîmî olarak görevlerini yapsınlar. Şüphesiz ki Allah hakkıyla bilendir. Her şeyin aslından haberdardır.
Kişi kendi kalbinde kendini haklı çıkarmaya çalışır herkes. Şuna dikkat et! Ne kadar kendini haklı görmeye çalışırsan çalış haklıyı, kimin haklı olduğunu en iyi bilen Allah’u Teâlâ kalbine bakıyor, sana bakıyor seni senden iyi biliyor. Ne kendini kandır, ne başkasını samîmî ol ilâhî kurallara uy kendini de rahatsız etme, âileni de çocuklarını da enkaz altında bırakma ve işi boşanmaya kadar götürme, ilâhî ölçülere uy mutlu ol. Ama ortada ayrılmaktan başka bir sebep yoksa illa ayrılık son çare ise o zaman da yine kırma, yıkma, dökme iyilikle ayrıl, sakın kötülükle ayrılma! İslam da zulüm yoktur, İslam da ölçüler adâlet ölçüleri vardır. En yüce medenî kuralların hepsi İslam’dadır. Kırma dökme ne kendini ne başkalarını rahatsız etme. Eğer ayrılmak tam bir çare ise, ondan başka çareler yoksa o zaman iyilikle ayrıl. Yine Yüce Rab bu âyet-i kerimesinde diyor ki; Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Bir defa Müslümanın insanın kalbin de Tevhîd Îmânı olacak. Eğer Tevhîd Îmânı kalpte, ruhta yoksa o kalp de, ruh da huzur olmaz, katiyyen olmaz. Çünkü Allah’ın eşi yok benzeri yok ama adamın için de şirk var, put var.
Dakika 15:15
Ne yapıyor? Adam tâğutların emrin de yaşıyor. Şimdi Allah’ın eşi benzeri yok, zâtında yok, sıfatlarında yok, efâlinde yok, hiçbir konu da Cenab-ı Hakk’ın eşi benzeri yok. Tevhîd Îmânı kalbe yerleşmeden insanoğlunun kadın olsun, erkek olsun mutlu olamaz. Tevhîd Îmânı için de âlemlerin eşsiz mutlak hükümdarı Allah’ı, O’nun kânûnlarını tanı, kânûnlarına itaat et, emirlerine itaat et, isyân etme. Dikkat et buraya! Bu âyet-i kerime de ne diyor? Hiçbir şeyi O’na ortak koşma yani şirk koşma diyor ve ibadeti sadece O’na yap. Kulluk sadece Allah’adır katiyyen mahlûkata kulluk yoktur. Hele de Allah’a isyân edilen yerde mahlûka itaatte yoktur. Ama Allah’ın kânûnları zaten neyi? Adâleti, sevgiyi, kardeşliği hepsini içine almış. İlâhî adâleti sen uyguladığın zaman dünya da problem kalmıyor. İlâhî adâletle onun kânûnlarını tanınmadığı için dünya da işte polisiye görüyorsunuz hareketleri teşkilatlarına bakın, jandarmalara bakın ve dünyada ki milli savunmalara harp sanayine ayrılan paralara bakın. Bunlar nereden geliyor? Silahlanmaya bakın dünya da insanların iç âlemini içine yatırım yapılmıyor, İnsanların kalbine, ruhuna yatırım yap. Sen ne kadar silahlanırsan silahlan ne kadar askeri gücünü, jandarmanı, polisini artırırsan artır her generalin başına bir general mi dikeceksin? Her polisin başına bir polis mi dikeceksin? Her hâkimin başına bir hâkim mi dikeceksin? Bu mümkün mü? İnsanların kalbine, ruhuna, beynine yatırım yapsan da, Tevhîd Îmânı onun nurunu parlatsan Allah’u Teâlâ’nın emrine insanoğlunu verdiğin zaman askerin olmadığı, hâkimin olmadığı, polisin, jandarmanın, generallerin olmadığı yerde kişinin kendi vicdânı nedir? Kendine karşı bu görevlerin daha fazlasını yapar. Neden? Allah’ın emrindedir kötülük yapamaz. İnsanların içinden siz inancı alın, ahlâkını bozun ondan sonra dünya da huzur arayın! Terörün kaynağı insanlardan İslam’ın îmânını, İslam’ın ahlâkını onun sosyal adâletini, onun merhametini, onun sevgiyle âlemi kuşatan yönlerini yok etmeye çalışırsan insandan bu değerleri alırsanız işte siz insanı vahşileştiriyorsunuz, insanı tahrip ediyorsunuz, insanı bozuyorsunuz. O zaman da polisiye gücünü artır. Nasıl mı, ne yapacaksın? Jandarmayı artır ondan sonra askeri gücünü artır, silahlanma yarışında bulun. İnsanlar birbirini öldürerek bu işin üstesinden geleceğini mi zannediyorsun? “Bir insanı öldürmek bütün insanları öldürmek gibidir” diyor Kur’an-ı Kerim. “Bir hayat kurtarmak bütün insanlığın hayatını kurtarmak gibidir” diyor. İnsanlığı doğru yetiştir doğru eğer îmânlının elinde bilim, devlet ve millet ve önemli mevki makamlar îmânlı, Allah sevgisiyle dolup taşan kadroların eline dünyayı verirseniz dünyanın tümü rahat eder.
Dakika 20:08
Çünkü haksızlığa dur der, adâlet uygulanır, merhamet bütün insanlığı kuşatır. Kötülük işte o zaman kaldırılır, asgariye iner en azından asgariye iner, en aza iner, maksimum minimuma döner. Bundan dolayı Cenab-ı Hak kullarına nur saçan hayat veren emirlerini bildiriyor.
Sonra anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, akraba olan komşulara, yakın komşulara, yanında bulunan arkadaşa, yolda kalanlara, sahip olduğunuz kölelere iyilik edin. Bir defa Allah’ın şu emrine bak, şu sosyal rahmete bak, sosyal merhamete bak ve sevgiye bak İslam’ın sevgisi herkesi kuşatmaktadır. İslam’da ki merhamet herkesi kuşatmaktadır. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseyi sevmez. Sen kime kibirleniyorsun? Sende Allah kuluysan öteki de Allah kulu. Allah’ın kulların da bir defa hepsi Allah’ın kulu olma bakımından hepsi eşittir. Üstünlük nerededir? Takvâdadır iyilik yarışındadır. İyilik yarışında hep daha çok iyilikte bulun o zaman Cenab-ı Hak’tan büyük mükâfatlar al. Yoksa kendi kibirlinle, gururunla başkalarını üstünlük taslama hakkı kimse de yok ki. İyiliklerinle ancak terfi edersin, gurur kibirle alçalırsın. Şeytan kibirlendi, gururlandı, gafillerden oldu. Neden? Allah’u Teâlâ’nın emrine karşı çıktı, Âdem’i küçümsedi, Allah’ın halîfesini küçümsedi. İnsanoğlu Allah’ın halîfesidir onu küçümsedi ve hilafet kânûnlarına ki, bunlar Allah’ın kendi kânûnlarıdır. Halîfenin de görevi onları uygulamaktır. Şeytan buna karşı çıktı. (اَبٰى وَاسْتَكْبَروَكَانَ مِنَ الْكَافِرِينََ) kibirlendi, büyüklük tasladı kâfirlerden oldu diyor. Zaten kendine taptığı için o Müslüman göründü önce meleklerin arasında aslında kâfirlerden idi. Niye? Kendine tapıyordu ama o ibadetlerinde melekler onu Allah’a ibadet ediyor sanmışlardı. Bu imtihanla iblîsin iç yüzü meydana çıktı. Seni de amellerin, işlerin, düşüncelerin, görüşlerin, davranışların senin ne olduğunu dışına vurur. Kişinin dışı içinin aynasıdır. Bundan dolayı kıymetliler, Cenab-ı Hak kendine ibadete çağırdı şirk koşmayın dedi. Hemen peşinden anaya, babaya iyilik edin diyor. Öf bile demeyin diyor başka bir âyet-i kerimede de, yüzünüzü bile ekşitmeyin, kaşınızı bile çatmayın diyor. Bugün anne babaların durumuna bir bakın! Birçok evladı olan anne babaların nereler de, ne hâlde olduklarına bir bakın! Bu insanları bu hale kim getirdi? Ruhsuz eğitim getirdi, ölü cesetlerle uğraşan, ruhu ihmâl eden, kalbi ihmâl eden, îmânı, ahlâkı, İslam’ı kendisine düşman ilan eden zihniyet anayı babayı ne hâle getirdi?
Dakika 24:57
O yavrum diye bağrına basarak büyüttüğü evladı bayramlar da bile sormaz hâle geldi. İnsanı böyle, bu şekilde siz yüce değerlerinden koparır da böyle bir nesil dünyaya getirirseniz, insanoğlunu bu hâle getirirseniz, yanlış eğitirseniz, ruhsuz eğitim verirseniz işte böyle olur. Çünkü madde var mânâ yok, ceset var ruh yok. Bugünkü eğitim kör, topal ve sağır içinde ruh yok. Bunun İslamiyet’i onun îmânını, onun ahlâkını, ilâhî adâleti eğer öğretseydin Allah olmazsa olmaz diye sana bu ilâhî kânûnları gönderi, Kur’an-ı Kerimi sana bunu için gönderdi. Levh-i Mahfuzdan Yüce Allah kendi indinden katından sana bir kitap gönderdi. Geçmişi yeniledi, geçmişin şahidi, geleceğin ebedî delilleri burhanlarını içine koydu. Sen ise îmânı terk ettin küfrü îmânın yerine koydun yazık ettin kendine de ve başkalarına da bundan vazgeç! Kalbini ruhunu besleyecek huzur içinde onun itminânını sağlayacak bütün reçeteler nedir? İlaçlar, gıdalar, devalar Kur’an-ı Kerim’in içinde, İslam’ın içinde, Muhammed’in uyguladığı yüce değerlerin içinde bulanmaktadır.
Bunun için anneye, babaya bakın iyilik edin, akrabaya iyilik edin, yetimlere yoksullara iyilik edin, akraba olan komşulara, yakın komşulara ve diğer komşulara, yanında bulunan arkadaşa, yolda kalanlara, sahip olduğunuz kölelere işçilerinize, hizmetlilerinize ne yapın? İyilik edin, köleliği ortadan kaldırın tam bir hürriyet verin. İslam tam bir Allah’a giden hürriyet yoludur. Hürriyetin kefili de Allah’u Teâlâ’dır. Öbür hürriyetler yapmacıktır, uydurmadır. Gerçek hürriyetin kefili Allah’ın kendisidir. İslam A’ dan, Z’ye hürriyettir. Hürriyet olmasaydı, özgür irâdesi olmasaydı insanoğlunun bu dünya imtihan âlemi olmazdı. Dünya tamamen imtihan âlemidir. Şüphesiz Allah kibirlenen ve övünen kimseyi sevmez. Sakın ola ki zerre miktarı daha da küçük kibir bulunmasın! Hele İslam’ın emirlerine karşı eğer kibirlenirsen, Kur’an ve sünnete, İslam’ın yüce emirlerine kibirlenir gururlanırsan kendini nerede bulacağını düşün! Allah’ın sana hangi cezayı vereceğini düşün! Bir de kendi kendini övme, Allah’ın övdüğü, öveceği kullardan olmaya çalış. Allah övmezse ne değerin olur ki, dünya ölsün Allah övmüyor ne değerin olur? Allah övdü dünyada sana kötü dedi ne zararın olur? Hiçbir şey olmaz. Övgü Allah’ın övgüsüdür, yergi onun yergisidir. O’nun yerdiği ebedî felâh bulmaz, O’nun övdüğüne de zarar gelmez, onun övdüğü ebedî mutludur. O’nun övdüğü için ne yapacaksın? Kur’an’da ki Allah’ın emirlerine sıkı sarılacaksın, ölçülere uyacaksın, Allah’a itaat edeceksin.
Dakika 30:00
İşine geldiği gibi değil Allah’ın emrettiği gibi doğru olmaya çalışacaksın. Kur’an’ı, Sünneti, İslam’ı kendine uydurma sen onlara tâbî ol. İşte o zaman kârın olur, hiç zararın olmaz, o zaman övülenlerden olursun. Allah’ın övdüklerinden olursun yoksa birileri sana alkış tuttu. Allah istemiyorsa sevmiyorsa dünya akışlasın hiçbir şeye yaramaz. Azrâil (AS.) gelince Allah’tan aldığı emir üzere senin îmân ve Amel-i Sâlih’ine göre canını alıyor. Kimisinin canının söke, söke alıyor, kimisini de incitmeden alıyor. Çünkü o ( وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًا) bir kısmına da (وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًا) bunlara bir bak şöyle! Biri şunun filanla alkış almıştı, doğudan batıdan ödül almıştı, ben buna biraz tolerans tanıyı mı diyecek Azrâil (AS.)? Îmânına bakacak, ameline bakacak. Allah’a itaat ettin mi, etmedin mi? Şirk var mı, yok mu? İlâhî ölçülere uydun mu, uymadın mı? Buna bakacak biz kendimizi îmâna, Amel-i Sâlih’e ve en güzel amellerin, hizmetlerin yarışına ayarlayacağız. Buda gerçek ilim, irfân ve îmân ve Amel-i Sâlih’le işe başlamak gerekiyor.
Bunun için kıymetli dostlarımız, Yüce Rabbimizin sözlerini, yüce kânûn ve emirlerini sizlere duyurmaya devam ediyoruz.
الَّذِينَ يَبْخَلُونَ وَيَأْمُرُونَ النَّاسَ بِالْبُخْلِ وَيَكْتُمُونَ مَا آتَاهُمُ اللّهُ مِن فَضْلِهِ وَأَعْتَدْنَا لِلْكَافِرِينَ عَذَابًا مُّهِينًا ﴿٣٧﴾
وَالَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ رِئَاء النَّاسِ وَلاَ يُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَلاَ بِالْيَوْمِ الآخِرِ وَمَن يَكُنِ الشَّيْطَانُ لَهُ قَرِينًا فَسَاء قِرِينًا ﴿٣٨﴾
Aklını başına al! Şimdi şu âyet-i kerimelere de bakalım Rabbimiz ne diyor;
Kıymetli ve aziz dostum,
Onlar ki hem kıskanır, cimrilik eder. Sakın cimrilik etme, sakın ki istememezlik olan sen de haset de olmasın cimrilik de yapma! Sakın onlar ki hem kıskanır, cimrilik ederler, hem de herkese cimrilik tavsiye ederler ve Allah’ın kendilerine lütfundan verdiği nimeti gizlerler. Biz kâfirlere alçaltıcı azâb ayarladık diyor Cenab-ı Hak. Aklını başına al! Tabii ben bunu kendi nefsime söylüyorum. Bütün insanlık da benden bende onlardan olduğum için bunları birlikte paylaşalım diye de yüce emrin mesajını vermeye çalışıyoruz. Aslın da bütün sözlerim kendi nefsimedir. Nefsime söylerken seni kendimden, kendimi de senden bildiğim için, ilâhî emir de böyle olduğu için, hepimiz Allah’ın kulları olduğumuz için bu gerçekleri birlikte paylaşmamız gerekiyor.
Bunlar, Allah’a ve âhiret gününe îmân etmedikleri hâlde mallarını, insanlara gösteriş yapmak için harcarlar. Şeytan kimin arkadaşı olursa, o ne kötü arkadaştır. Kişi bilmez şeytan yanından hiç ayrılmaz.
Dakika 35:00
İçinde vesvese körüğünü ona iyice takmış ve vesvese verir körükler. Dışında da aynı şeytanın isteklerine uygun arkadaşları vardır, kafadarları vardır. Dışta insan şeytanları, içte öbür şeytan kişiden ayrılmaz ve bu kuşatma altındadır. Niçin? Allah’a ve âhirete, Kur’an’a ve İslam’a inanmadığı için. Her suçun cezası hemen hazırdır. Kur’an’dan ayrı kalmanın sırt dönmenin, İslam’dan ayrı kalmanın hemen o an cezası bir şeytan sana musallat olur yanından hiç ayrılmaz. Kur’an-ı Kerime seni yaklaştırmak da istemez. En büyük gayesi çabası seni Kur’an-ı Kerim’den, îmân ve İslam’dan uzak tutmaktır. Aklını başına al! Ey nefisler! Kendinizi ateşe atmayın, Allah’a itaat edin.
Bunun için bunlar, Allah’a ve âhiret gününe îmân etselerdi ve Allah’ın verdiği rızıktan gösterişsiz harcasalardı riyakârlık yapmadan kendilerine ne zarar gelirdi? Sevap işleri karlığını da Allah’tan bol, bol alırdı, rızkı da artardı. Cömertlerin malı azalmaz, cimrilerin malında hayır olmaz. Şeytan kimin arkadaşı olursa, o ne kötü arkadaştır. Allah onların söz ve işlerini çok iyi bilendir. Cömert olmak lâzım İslam cömerttir. Cömertlik dinidir, merhametlik dinidir, veren eldir İslam alan el değildir, veren eldir, Yedi Ulya’dır, Yedi Sufla’dan kurtarmak ister insanlık âlemini.
Şüphesiz ki Allah, hiç kimseye zerre kadar zulüm etmez. Yapılan iyilik zerre kadar da olsa, onun sevabını kat, kat verir. Ve kendi katından büyük bir mükâfat verir. Zaten Allah’u Teâlâ kullarına bol, bol mükâfat vermek için bu emirleri kullarına ne yapmıştır? Teklif etmiştir. Cenab-ı Hak her emri kuluna kazandırmak içindir, zarardan da kurtarmak içindir. Eğer insanoğlu anlayabiliyorsa tabi. Cenab-ı Hak bunu da söyledikten sonra bak ne diyor.
وَمَاذَا عَلَيْهِمْ لَوْ آمَنُواْ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَأَنفَقُواْ مِمَّا رَزَقَهُمُ اللّهُ وَكَانَ اللّهُ بِهِم عَلِيمًا ﴿٣٩﴾
إِنَّ اللّهَ لاَ يَظْلِمُ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ وَإِن تَكُ حَسَنَةً يُضَاعِفْهَا وَيُؤْتِ مِن لَّدُنْهُ أَجْرًا عَظِيمًا ﴿٤٠﴾
فَكَيْفَ إِذَا جِئْنَا مِن كُلِّ أمَّةٍ بِشَهِيدٍ وَجِئْنَا بِكَ عَلَى هَؤُلاء شَهِيدًا ﴿٤١﴾
يَوْمَئِذٍ يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُواْ وَعَصَوُاْ الرَّسُولَ لَوْ تُسَوَّى بِهِمُ الأَرْضُ وَلاَ يَكْتُمُونَ اللّهَ حَدِيثًا ﴿٤٢﴾
Ey kıymetli dostum, Rabbimizi iyi anlayalım, iyi dinleyelim, emrine iyi itaat edelim, mutlu olalım, hayat bulalım.
Şüphesiz ki Allah, hiç kimseye zerre kadar zulmetmez dedikten sonra, her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman bakalım kâfirlerin hâli ne olacak!.. Her ümmetten bir şahit getiriyor diyor Cenab-ı Hak. Nerede? Mahşer gününde hepsine de Hz. Muhammedi şahit tutuyor.
Dakika 40:05
O zaman inkârcıların, kâfirlerin hâli ne olacak!.. Şimdiden durumu haber veriyor. Herkes aklını kullansın, îmânlı, İslam’lı yaşamanın gayretine baksın! Allah’ı inkâr edip peygambere isyân edenler o kıyâmet günü yerle bir olmayı isterler. Yani yer yarılsa da içine girsek de yok olsak derler. (وَيَقُولُ الْكَافِرُ يَا لَيْتَنِي كُنتُ تُرَابًا) ama kimsenin yok olma şansı yoktur. Ya cennete gideceksin îmân ve Amel-i Sâlih’le veyahut da küfür, şirk ve nifâkın karşılığın da mutlaka cehenneme gideceksin. Allah’tan hiçbir sözü kimse gizleyemez. Allah ruhları, kalpleri biliyor, sevaplar biliniyor, günahlar biliniyor. Cenab-ı Hak kendisi bildiği halde Kirâmen Kâtibin meleklerine yazdırıyor sürekli ve Levh-i Mahfuz da defterler yazılı, bugün senin amel defterin sağ omuzun da, sol omuzunda günahların sevapların yazılı. Ezeldekiyle bugünkü senin işlediğin amel defterlerin noktasın da bile yanlışlık yok. Allah yanlış yapar mı? Yaptırır mı? Onun için bir defa şu gördüğün enfüsî ve âfâkî âlem de hiçbir şeyin kaybolmadığını, zapt edildiğini, kaydedildiğini, yazıldığını hep bunların şahitliğinin olduğunu başta Allah’u Teâlâ’nın (C.C) kendisi bizzat şahit olduğunu, başka nicelerini de şahit tuttuğunu hiç mi hiç unutma! Sakın unutma dikkat et buna!
Şu âyet-i kerimeyi de sizlere bildirdikten sonra bu âyetlerle ilgili İnşâ’Allah size keşif notları, tefsir notlarından bazı notlar akdim edeceğiz ki, bu konular biraz daha iyi anlaşılmış olsun diye.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَقْرَبُواْ الصَّلاَةَ وَأَنتُمْ سُكَارَى حَتَّىَ تَعْلَمُواْ مَا تَقُولُونَ وَلاَ جُنُبًا إِلاَّ عَابِرِي سَبِيلٍ حَتَّىَ تَغْتَسِلُواْ وَإِن كُنتُم مَّرْضَى أَوْ عَلَى سَفَرٍ أَوْ جَاء أَحَدٌ مِّنكُم مِّن الْغَآئِطِ أَوْ لاَمَسْتُمُ النِّسَاء فَلَمْ تَجِدُواْ مَاء فَتَيَمَّمُواْ صَعِيدًا طَيِّبًا فَامْسَحُواْ بِوُجُوهِكُمْ وَأَيْدِيكُمْ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَفُوًّا غَفُورًا ﴿٤٣﴾
Ey îmân edenler! Sarhoş iken ne söylediğini bilinceye kadar namaza yaklaşmayın. Bu rakı şarap âyetleri gelmeden önceki durumdu, rakı, şarap, sarhoşluk verenler haram kılındıktan sonra artık ne yapıldı? Cenab-ı Hak kesin hükmünü koydu. Sarhoşluk veren maddeleri haram kıldı. Bunları içmeyin ve bu şekilde de namaz kılınmaz diyor. Namaz içinde de, namaz dışında da sarhoşluk veren her şey yasaklanmıştır. Cünüp iken yolcu olanlar müstesnâ gusül edinceye kadar namaz kılmayınız. Eğer hasta olur veya yolculukta bulunursanız veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince veya cinsî münasebette bulunup, suda bulamazsanız yani su bulunmuyor öyle bir ortamdaysanız o zaman tertemiz bir toprak ile teyemmüm edin. Niyetle ellerinize ve yüzlerinize sürün. Şüphesiz ki Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.
Dakika 45:07
Burada da suyu bulamayanların bu bir ruhsattır, İslam da yine kolaylıktır, Teyemmüm kolaylığını Cenab-ı Hak emretmiştir, teyemmüm edin buyurmaktadır. İslam kolaylıklar dinidir, su bulamayınca kişi teyemmüm ederek namazını kılar. Cünüp ise yine suyu buluncaya kadar boy abdesti için bir teyemmüm eder, namaz abdesti için de ikinci teyemmümü yapar. Bu şekilde suyu buluncaya kadar teyemmüm ile namazını kılar.
Çok kıymetli ve muhterem efendiler,
Yüce Kur’an hayat veren dersleriyle bizi aydınlatmaya devam ediyor. Bütün aydınlığımız, mutluluğumuz Yüce Allah’ın lütfu âlemlere uçsuz bucaksız, ezelî ve ebedî rahmeti ve tecellisidir. Şanlı Kur’an, nurlu İslam ve Hz. Muhammed (A.S.V) işte bu mutlulukları ruhunda kalbinde hissetmek gerçek hayat tarzını yakalayıp o hayatı yaşamak ebedî mutlu olmak için İslamiyet’i kafamıza, kalbimize, ruhumuza yerleştirelim. Kur’an çeşmesinden bol, bol içelim. Kur’an’ın cennet bahçesinden kalbimiz yesin içsin, ruhumuz oradan yesin içsin, Kur’an’ın içeriği cennet bahçesinde daha da sana mutluluk verecek hayat tarzı Kur’an da, İslam’dadır. İslam cenneti hazırlar, cennet İslam’ı hazırlamaz. İslam cenneti hazırlayan dindir. Senin ruhuna cenneti yerleştiren, senin kalbine cenneti yerleştiren dindir. Mutluluk zevk üzerine zevk nerededir? Allah sevgisindedir, Allah’ın senden râzı olmasına bağlıdır. Sen Allah’tan râzı, Allah da senden râzı ise işte o zaman senin hayatın cennet hayatıdır. İslam seni buna hazırlar. İslam’dan kaçma koş İslam’a koş, sarıl Kur’an’a, O’nun sevgi okyanusun da bir damla ol. Okyanus o damlayı nasıl besliyorsa sen de İslam’dan böyle beslen, ruhun ebedî gıdasını alsın hayat bulsun. Allah’ın rahmeti, Allah’ın selâmeti, ebedî mutlulukları tüm inananların üzerine olsun, öbürlerine de Allah hidâyet eylesin.
Dakika 48:36