135- Tefsir Ders 135 hayat veren nurun keşif notları
135- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 135
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
Sevgili dostlar!
Âyetlerin içeriğiyle ilgili biraz daha emanetten ve ehliyetten bahsedelim. Mekke’nin fethinde Kâbe’nin anahtarını Osman Bin Talha Efendimize vermek istememişti. Mekke putperestlerden ve putlardan temizlenip fethedildiği zaman Osman Bin Talha bakıyordu Kâbe-i Şerife. Tavana çıkmış ve anahtarı vermek istememişti, Hz. Ali elini büktü anahtarı aldı. Kâbe’nin kapısını açtı. Efendimiz içeri girdi 2 rekât namaz kıldı, çıkınca anahtarı geri ver ya Ali! Dedi Hz. Peygamberimiz hem de özür dile dedi. Hz. Ali, anahtarı verdi ve özür diledi. (إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُكُمْ أَن تُؤدُّواْ الأَمَانَاتِ إِلَى أَهْلِهَا) Âyetini okudu. Bu âyet geldi Osman Bin Talha o da tabii şaşırdı elinden anahtar zorla alınmıştı. Hem geri verildi, hem Kâbe Fethedildi, hem putlar kırıldı, hem de ona anahtar geri verildi, özür de diledi. Osman Bin Talha hemen Müslüman oldu. Efendimiz (S.A.V) Ey Talha oğulları! Dedi. Ebediyyen sizde kalmak üzere anahtarı alın, onu sizden zâlimden başkası almaz dedi. Bu rivâyet Fahrrurâzî’den ve Vâhidî ’den gelmektedir. Bu haberin kaynağın da Fahrettin Râzî ve Vâhidî vardır. Yine burada tağuti mahkemeyle, ilâhî adâlet karşısında ki durumdan da biraz daha bahsedelim. Münâfık Bişr ismin de münâfık Müslüman görünen birisi vardı. Münâfıklar hep Müslüman görünürler, Müslümanız derler. Ama yaptıklarına bakarsanız İslam’la alâkası yoktur.
Münâfık Bişr ile bir Yahûdî bir anlaşmazlık üzerine Hâkime başvuralım dediler.
Yahûdî dedi ki; Hz. Muhammed hakem olsun, dedi Yahûdî.
Münâfık Bişr ise, tağuta yani Kâ’b Bin Eşref’e gidelim o hakem olsun dedi.
Dikkat et! Yahûdî Hz. Muhammed hakemliğin de ısrar etti. Efendimizi de geldiler, Efendimiz hükmünü verdi.
Münâfık yine kabul etmedi.
Allah’ın Rasûlü Muhammed’in hükmünü münâfık Müslümanım diyen, Müslümanım görünen bu hâin kişi kabul etmedi, Yahûdî kabul etti.
Nitekim bu defa Hz. Ömer’den için Ömer’e geldiler. Onun hakemliğini kabul ettiler. Yahûdî durumu anlattı: “Hz. Muhammed’e gittik onun hükmünü ben kabul ettim, bu kabul etmedi dedi.”
Hz. Ömer münâfığa sordu, doğru mu dedi?
Evet dedi münâfık.
Hz. Ömer, benim hükmüme razı mısın dedi?
Evet, razıyım dedi.
Yeriniz de durun dedi Hz. Ömer bekleyin dedi içeri girdi keskin kılıcını aldı geldi münafığın kelleyi uçurdu. Allah’ın hükmünü kabul etmeyene işte benim hükmüm budur dedi.
Dakika 5:06
Bu rivâyetin kaynağında da Keşşâf vardır, Kurtubî vardır. Ve bu durum üzere 60’ıncı âyet nâzil oldu diyor Keşşâf ’ta Kurtubî’de. İşte Hz. Ömer’e Fâruk’luk sıfatının verildiği rivâyeti de vardır. Şimdi emanetten biraz daha bahsedelim önemine binaen.
Emanet: Allah ve kul hakları, Allah hakları ne varsa Allah’ın emirleri ve kul hakları neler varsa namaz, oruç, hac zekât, kefaretler ve diğerleri hep emanettir. Yine bunlarında kaynağında Keşşâf ve Zemahşerî, İbn-i Kesîr vardır. Kullar üzerinde ki tüm haklar saklanması, korunması gereken tüm kul hakları da emanettir. Efendimiz (A.S.V) haklar üzerinde İslam’ın ne kadar titiz olduğunu Peygamberimiz ifade ediyor, Kur’an-ı Kerim ifade ediyor. Dikkat edilsin! Sevgili Peygamberimize de ölüm haberi geldi. Ömrünün artık sona erdiğini o yüce makama, Makâm-ı Mahmûd’a yürümesini onun haberi gelince bak öyle dedi Peygamberimiz; “Ölüm anında ben dedi Peygamberler, Sıddıklar, şehitler, Sâlihlerle beraber olmak istiyorum” diyordu ve aslında kendisi muhayyer bırakılmıştı. Ama Rabbe kavuşmayı istedi. Bu rivâyette Hz. Âişe’den gelmektedir. Eğer Peygamberimiz isteseydi ona uzun, uzun ömürler, yıllar belki asırlar verilecekti. Fakat o Rabbe kavuşmayı istedi çünkü o Rabbi ’sini bütün varlığıyla seviyor, Rabbi ’sinin de o Habîbi idi, sevgilisiydi.
Bunun için kıymetli efendiler, eğer ömrümü değerlendireyim diyorsanız ki herkes bunu demeli ibadetlerin en büyüğüyle meşgul olmalıdır. Bu da ibadetlerin en büyüğü cihattır. Müslüman cihatla her faydalı olan işle meşgul olmalıdır.
Dakika 8:40