165- Tefsir Ders 165 hayat veren nurun keşif notları
165- Kur’an-ı Kerim Tefsîr Dersi 165
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
(Mâide Sûresi 1’inci Âyet-i Kerime’den 3’üncü Âyet-i Kerime’ler)
اَلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ*
وَالصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينَ*
سُبْحَانَكَ لاَ عِلْمَ لَنَا إِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا إِنَّكَ أَنتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَوْفُواْ بِالْعُقُودِ أُحِلَّتْ لَكُم بَهِيمَةُ الأَنْعَامِ إِلاَّ مَا يُتْلَى عَلَيْكُمْ غَيْرَ مُحِلِّي الصَّيْدِ وَأَنتُمْ حُرُمٌ إِنَّ اللّهَ يَحْكُمُ مَا يُرِيدُ ﴿١﴾
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تُحِلُّواْ شَعَآئِرَ اللّهِ وَلاَ الشَّهْرَ الْحَرَامَ وَلاَ الْهَدْيَ وَلاَ الْقَلآئِدَ وَلا آمِّينَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلاً مِّن رَّبِّهِمْ وَرِضْوَانًا وَإِذَا حَلَلْتُمْ فَاصْطَادُواْ وَلاَ يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَآنُ قَوْمٍ أَن صَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ أَن تَعْتَدُواْ وَتَعَاوَنُواْ عَلَى الْبرِّ وَالتَّقْوَى وَلاَ تَعَاوَنُواْ عَلَى الإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَاتَّقُواْ اللّهَ إِنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ ﴿٢﴾
Ey îmân edenler! Yüce Rabbimiz göğsünde İslam îmânı parlayan, îmân parlayanlara diyor ki; Ey îmân edenler! Sözleşmeleri yerine getirin. Buna dikkat et! Sözleşmeleri diyor biz ezelde, Bezmiâlem de, Kâlû Belâ da Allah’a söz verdik. Allah’a verdiğimiz sözleri, Peygamberimize verdiğimiz sözleri Kur’an-ı Kerim’e ben İslam’a îmân ettim dediğimiz, İslam’ın bütün emirlerine karşı verdiğimiz bütün sözleri ve birde birbirimize verdiğimiz sözlere dikkat edip bunları bir, bir yerine getirin diyor.
İhrâmlı iken avlanmayı helâl saymamanız şartıyla çeşitli hayvanlar size helâl kılındı. Ancak haram oldukları size okunacak olanlar müstesnâ. Şüphesiz Allah dilediği hükmü verir. Ey îmân edenler! Allah’ın alametlerine, haram aya, kurbanlık hediyelere, gerdanlıklarına ve Rablerinden lütuf ve rızâ bekleyerek Kâbe’ye yönelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhrâmdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram’dan çevirdiklerinden dolayı bir topluma karşı olan kininiz, sizi saldırıya sevk etmesin. Yani sakın adâlet ölçülerinden ayrılmayın, ilâhî ölçülere her hâlinizle dikkat edin, iyilik ve takvâ üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Allah’tan korkun bütün varlığınızla Allah’ın azâbına çarpılmaktan korkun, bütün varlığınızla O’nu sevin, O’nun sevgisinden mahrum olmaktan korkun çünkü Allah’ın azâbı çetindir.
Dakika 4:55
حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالْدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْزِيرِ وَمَا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللّهِ بِهِ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّطِيحَةُ وَمَا أَكَلَ السَّبُعُ إِلاَّ مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَأَن تَسْتَقْسِمُواْ بِالأَزْلاَمِ ذَلِكُمْ فِسْقٌ الْيَوْمَ يَئِسَ الَّذِينَ كَفَرُواْ مِن دِينِكُمْ فَلاَ تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِ الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الإِسْلاَمَ دِينًا فَمَنِ اضْطُرَّ فِي مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِّإِثْمٍ فَإِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ ﴿٣﴾
Yüce Rabbimizin bütün âyetlerinde olduğu gibi bu âyet-i kerimeye de bütün kalbinizle, kulağınızla Allah’ın âyetlerine kendinizi verin, iyi anlayıp, iyi dinleyin. Bak Yüce Rabbimiz hayat veren yüce âyetleriyle bize ne diyor; Şunlar size haram kılındı diyor. Bunlar nelermiş bir bakalım; Leş, kan, domuz eti, Allah’tan başkasının adı anılarak kesilen; boğulmuş, vurulmuş, yukardan düşmüş, boynuzlanmış, canavar yıkmış olup da canlı iken kesmedikleriniz; dikili taşlar, (putlar) üzerine boğazlanan hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet, (şans) aramanız size haram kılındı. Bu sayılanlar size kıpkızıl tam haramdırlar. Dikkat edin! Bunların hepsi doğru yoldan çıkmaktır. Yani bu haramı kim yerse fâsıktır, Allah’ın yolundan çıkmıştır. Bugün kâfirler, dininize karşı ümitsizliğe düşmüşlerdir. Onlardan korkmayın benden korkun diyor Yüce Allah kimseden korkma yegâne benden kork diyor. Îmânın, İslam îmânının gereği budur Allah korkusuyla bütün kötülüklerden vazgeçersin, Allah sevgisiyle bütün mahlûkata sevgiyle bakar sevgiyle kucaklarsın ve ölçülere göre hareket edersin. Bugün dininizi kemâle erdirdim, size nimetimi tamamladım. Bu İslam dini var ya! Bu dini size tamamen kemâle erdirdim, nimetimi tamamladın, size din olarak İslam’ı beğendim, onu seçtim, ondan râzıyım. Bunun dışında din aramayın din İslam’dır, bütün peygamberlerin dini İslam olduğu gibi. Allah bir, dünya kurulalı İslam dini birdir. Bütün peygamberler, İslam’ın görevlisi peygamberlerdir. Son görev Hz. Muhammed’e verilmiş işte Muhammed’in şeriatıyla İslam kendinden önceki bütün şeriatları yenilemiştir. Din tek olarak İslam’dır. (إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ) Bunu da unutma Allah katında din İslam’dır. İslam’dan başka din arayanlardan kabul etmeyeceğini söylüyor Cenab-ı Hak. Kim açlıktan daralır günaha istemeden yönelmeden bunlardan yemek zorunda kalırsa ona günah yoktur. Yani ölüm kalım bir ortamı doğarsa çünkü Allah bağışlayan, merhamet edendir.
Şimdi bu âyet-i kerimelerin üzerinde size keşif notlarımızı vermeye çalışacağız. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’in, İslam’ın bütün mesajını en iyi şekilde anlayan ve gereği gibi îmân ve amel eden, tam bir hayat bulan, ebedî mutlu olan kullarından eylesin. Çünkü İslam hayat vermeye gelmiştir, Kur’an-ı Kerim tam bir hayat kitâbıdır.
Dakika 10:25
Hayat mutlu olmak için işte ebedî mutlu olmak için hayat kitabı, hayat dini İslam dinidir ve aynı zamanda da gördüğünüz Kur’an-ı Kerim’in her kelimesi hayat verir. Bunun için Kur’an-ı Kerim’i keşfedelim, iyi anlayalım, kâinat kitabını iyi keşif edelim, iyi anlayalım! Kur’an’la kâinata, kâinat keşfiyle Kur’an’a baktığımız zaman işte bunların hepsi ilâhî âyetlerdir. Kur’an-ı Kerim’deki kitâbî âyetlerdir, kâinattaki kevnî âyetlerdir. Bunları keşif edelim Allah’ı inkâr ederek Allah’ın mülkünde oturulmaz, Allah’ın nimetleri yenmez. Kendine bir yaratıcı Allah’tan başka birisini bulmuşsan işte o zaman ayakların kaydı tepetakla gidiyorsun. Nereye? İşte cehenneme doğru, Allah’ın mülkünde Allah inkâr edilir. İslam gibi, Kur’an gibi, âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed gibi bir rahmet Peygamberi varken kulaklar tıkanır mı buna, gözler yumulur mu? Ahraz gibi olunur mu? Hiç bu aklım var diyene bunlar yakışır mı? Onun için Âli İmrân Sûresi’nin 85’inci âyetine bakıverin. Ne diyor; “İslam’dan başka din kabul etmem” diyor Cenab-ı Hak din sadece İslam’dır. Peygamberin, Hz. Muhammed’in getirdiği İslam’ın inancına itikatta, amelde, ahlâkta, hukûkta uymayan ne varsa insanların kendi uydurduğudur. Onlar hep beşerîdir ilâhî olanı, hak ve hakîkat olanı bırakıp beşerî ve uydurma olanlara eğer saplanır kalırsan kendine yazık etmiş olursun, hüsranı bulursun. Hayat bulalım, mutlu olalım, bu da İslam gerçeğiyle Kur’an-ı Kerim’in nur saçan ebedî Nur-u Mübin olan âyetlerini, Kur’an’ı iyi anlamaktan geçer. Birbirimize yardımcı olalım, birbirimize ışık tutalım.
İşte Cenab-ı Hak Mâide Sûresi’nin size anlamını verdiğim Mâide Sûresi’nin 3’üncü âyeti üzerinde biraz duralım. (الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ) ne diyor Cenab-ı Hak; “Bugün sizin dininizi tamamladım.” İslam dininde eksiklik yoktur. Allah diyor ki: Tamamladım, ikmâl ettim, kemâle erdirdim diyor. İslam’ı anlamayanların beyninde eksiklik vardır. İslam’ı anlamayanların kişilerin beyni İslam’a saldırıyorsa çağ dışıdır. Kur’an-ı Kerim ise, İslam ise ilâhî’dir, ilâhî nizâmdır. Ezelî ve ebedî bütün hakîkatleri kuşatmış, âlemleri kuşatmış Yüce Allah’ın ortaya koyduğu âyetlerdir. İslam da eksiklik aramak Allah’ta eksiklik aramak gibidir. Eksiklik, kusur, günah insanoğlundadır, hele de İslam’ı doğru anlamayanlardadır. Hem anlamıyor, hem dinlemiyor, hem de saldırıyor. İşte yobazlık burada, terörün kaynağı da burada, küfür de burada, şirkte burada, nifâkta burada, zulümde burada; çünkü İslam sosyal adâlet ve dünyanın evrensel barışıdır.
Dakika 15:08
Ruhların barışı ruhların bayramı, kalplerin barışı kalplerin bayramıdır İslam tam bir ilâhî adâlettir. Sevgi ve merhamet ve rahmetle âlemi kucaklayan din İslam’dır. Sen buna nasıl olur da dil uzatabilirsin? O’nun Peygamberine, O’nun kitâbına dil uzatamazsın. Uzatırsan o diller ayağının altına kadar uzar cehennemi bulursun. Belâm gibi olma belamda yanıldı kendine yazık etti. Belâm gibilerin çağdaş belâmlar, mâzînin belâmları, istikbâlin belâmları tükenmez. Ama sen Hak ve hakîkatçi ol. Yüce Allah onun için diyor ki; “Ben dininizi kemâle erdirdim bugün bu din tastamamdır ve çağların ebedî çağların dinidir, bütün milletlerin dinidir, bütün çağların dinidir. Çünkü son dindir, son kitaptır. Daha Peygamber gelmeyecektir, Îsâ geldiği zaman Muhammed’in emrinde, onun ruhunun emrinde İslam şeriatını uygulamaya gelecektir. Yeni bir şeriat ebedî gelmeyecektir. Allah her şeyi yenilemiştir. Allah’ta eskilik gericilik aranır mı? Haşa, gericiliği kendi beyninde ara, çağ dışıcılığı zihniyetinde ara, Kur’an’ı anlamayan karanlık beyninde ara Kur’an-ı Kerim’i anladığın zaman senin beyninde aydınlanacaktır. Biz kimseye dâvet etmiyoruz. Biz sadece Allah’a, sadece Kur’an’a ve İslam’a Muhammed’in önderliğinde ki Sırât-ı Müstakîme oraya davet ediyoruz. Biz kendine çağıranlardan değiliz Hakk’a hakîkate hepimiz birlikte Allah’a gidelim, Allah’ın emrinde kul olalım bunu diyoruz. Birisi öbürünü karalıyor, kendisi onun yaptığının aynısını yapıyor. Bizde öyle dâvâ yok bizde kimseye aklama da yok, karalama da yok. Hakîkati ortaya koyarız hakîkati kim yaşarsa ak da odur, berrakta odur, mutlu hayat da odur, mutlu olanda odur. Hakîkat orta da. Cenab-ı Hak yine diyor ki; İslam nimetinin işte Mâide bu sûrenin adı Mâide İslam bütün âlemlerin sofrasıdır bütün milletlerin, gelin Allah’ın ziyafet sofrası, dünyada da mezar mahşerde de, cennette de kişi eğer Allah’ın ziyafet sofrasına oturmak istiyorsa bu İslam’dır, bu İslam nimetidir. İslam nimetinden meydana gelen bu sofraya, ilâhî ziyafete Cenab-ı Hak herkesi çağırıyor. Ben Rahmeti-Rahmânım ben Rahmân-Rahimim, Rahmeti-Rahmânımı size tecellî ettirdim. Bir de Rahmeti-Rahimim var, ebedî nimetlerim var, cennetim var oraya da gelin diyor Cenab-ı Hak. Dünya nimetlerinin tamamı Allah’ın bir de öbür âlem de cennetine çağırıyor. Bu da ebedî nimetlerim diyor Rahmeti-Rahman, Rahmeti-Rahimle ebediyyât devam ediyor. Bu İslam sofrası seni ne yapıyor İslam nimeti? Hem dünya da ilâhî sofraya, Rahmeti-Rahmân sofrasından alıp Rahmeti-Rahim sofrasına yani dünyada ki İslam cennetinden öbür âlemde ki Dârüsselâm’a ve öbür âlemde ki cennete seni hazırlıyor. Cenab-ı Hak (وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي) “Nimetimi tamamladım” diyor. “Sizin üzerinize nimetimi tamamladım.”
Dakika 20:00
Şimdi bunun için buna dikkat et! Din olarak İslam’ı seçtim ben ondan râzıyım diyor. Bu sûre de daha önce de söylediğimiz gibi diğerlerinde bulunmayan 18 farzın bulunduğu ortadır.
Bu arada da size bir ara not vereyim ihtiyaç üzerine, Kur’an-ı Kerim’in mislini kimse meydana getiremedi, getiremeyecek Arap’ın ilk filozofu (El-Kindî ’ye) onun öğrencileri sormuşlar. Şu Kur’an’ın benzerini yapıver demişler. (El-Kindî) bir filozof o da bak ne diyor; Günler diyor uğraştın diyor, netice şunu söylüyor buna kimsenin gücü yetmez diyor bak filozof diyor. Mevlâ diyor Yüce Allah, iki satıra neler sığdırmış neler diyor. Ciltlerle kitap yazsak bunu yapamayız diyor (El-Kindî) de o filozof aczini itiraf ediyor. Kur’an eşsiz bir yüce mûcizedir, o mûcizdir, karşısında herkes âcizdir. İnkâr etmekle onu ret ermekle sen onun mûcizesinden, yüceliğinden bir şey kaybetmiyor sen kaybediyorsun. Îmânı kaybediyorsun, ebedî hayatı kaybediyorsun, mutlu hayatını mahvediyorsun ve mutlu hayatını ebediyyû’l-ebed hüsrâna Allah’ın çetin azâbına çeviriyorsun, yazık ediyorsun bizden söylemesi. Şimdi bu âyet-i kerimeler de size birde Ukud’dan Cenab-ı Hak ukud ne idi? Verilen sözleri tamamı yerine gelmesi, ihkâm sağlamlaştırma akdin çoğuluna ukud denmektedir. Belgeye bağlı anlaşmadır. Yani belgeye bağlı anlaşma… Şimdi burada ki belge nedir? En büyük belge Hz. Muhammed ve Kur’an’ı Kerim’dir. İşte Allah’a verilen, İslam’ın içinde bulunan bütün ilâhî emirle bu akdin içinde bulunmaktadır. Belgesi Hz. Muhammed ve Kur’an-ı Kerim’dir. Bu sözünü yerine getir, görevini yap kulluk görevini Allah’a bir defa görevinle, îmânınla, Amel-i Sâlihlerin ile Allah’a boynunu eğ elini aç, ebedî ihtiyaçların o zaman verilir. İnkâr ederek, isyân ederek olmaz bu iş. Ahit; Gözetlemek, gerekli görülen belgeler yine burada ahit gözetlemek, gerekli görülen bütün belgelerin adı. Şimdi vefa; İfa, ahit ve akdin görevini yerine getirmektir. Bu da ahdi vefa, eğer ahdine vefa gösterdiğin an burada Cenab-ı Hak bir de ahde vefa istiyor. Diyor ki; Artık ahdin, akdin gereğini yerine getir diyor. Sözünü yerine getir diyor Cenab-ı Hak peki şimdi îmânı olmayan bir kişi ben ne zaman söz verdim ki diyecek. Yaratıldığın an yaratılışın aynasıdır bunun verdiğin sözün hepimiz söz verdik. Nerede? Kâlû Belâ’da, Bezmiâlem de hepimiz söz verdik yaratıldık bugün o sözünü hatırlayanlar yok değil var.
Dakika 25:00
Niye? Îmân dâima taptazedir. Îmân gerçeklerin tamamen tasdikidir, hakkın hakîkatin tasdikidir. Sen de îmân olduğu zaman, ne zaman Allah’a söz verdiğini hatırlarsın bir ikincisi (لَا اِلَهَ اِلَّا اللهْ مُحَمَّدُ الرَّسُولُ اللهْ ) dediğin an uda ezeldeki sözün bugün tekrar yenilenmesi ve sözümde duruyorum, Yüce Allah’a ne söz vermişsem yerine getireceğim diyen sözün tazelenmesidir. Her kelime-i şehâdette, her kelime-i tevhitte sen her Elhâm okumanda, her Kur’an-ı Kerim okumanda ben sözümden caymadım sözümdeyim diye Müslüman olduğunu açıkladığın günde ezeldeki söz ne yapıldı – Tazelendi. Hacılar Hacerü’l Esved’e giderler istilâm ederler. Ne demektir? Hacerü’l Esved’in içinde de o Allah’a verilen sözleşmenin, Kâlû Belâ’da ki verilen özün belgesi Hacerü’l Esved’in de içinde bulunmaktadır diyor. Hz. Ali’den gelen rivâyettir buda (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Allah’ın teklifleri buna dikkat et! Şimdi Allah’u Teâlâ’nın teklifleri hepsi bunlar hem ukud, hem ahittir, hem de ahde vefayı tam yerine getireceğin bütün hükümler Allah’ın teklif ettiği hükümlerdir. Bu hükümleri, adakları, yeminleri, emânetleri, bütün muamelelerini her çeşit akitleri harp ehli olsun, zimmet ehli olsun bunlar tamamıyla ilgili îmân bir akittir. Allah ile sözleşmelerdir, akitler bağlanmalardır. İşte Allah’a verdiğin bütün sözler İslam’ın içinde bulunan bütün ilâhî tekliflerin tamamı işte bizim ukud denilen Allah’a verdiğimiz sözün içeriği bunlar. İslam bu ukudun kendisidir ve içeriğidir. Verdiğimiz söz işte doğru Müslüman olacağım içimle, dışımla ben iyi bir Müslüman olacağım, İslam’ın kurallarını yerine getireceğim, itaat ve itaatte bulunacağım, içimle dışımla takvâyı yerine getireceğim, takvâyı yaşayacağım diye biz ne yaptık? Söz verdik. İşte bu sözü yerine getirdin mi ahde vefa gerçekleşmiş olacaktır. Burayı önemine binaen bir daha hatırlatayım. Allah’ın bütün teklifler, hükümleri, adakları, yeminleri, emânetler, muameleler her çeşit akitleri harp ehli, zimmet ehli. Zimmet ehli nedir? Müslüman olmayanların Müslümanlar tarafından korunmasıdır. Müslümanlar kendi canı gibi onları koruyarak geldiler. Îmân bunlar ve îmân bir akittir. Îmânlı yaşayacaksın, îmânlı öleceksin aklin temelinde bu var. Allah ile sözleşmelerin tamamı akittir. Bunların çoğuluna ukud deniyor ve burada ahit var, ahde vefa var olması gerekiyor, bunlar bir, bir yerine gelmesi gerekiyor. İşte akitler, bağlanmalar şimdi bunun ruhunda ne okuyoruz burada tam bir ilâhî adâleti görüyoruz. Allah ile kul arasında tam bir sözleşme var burada.
Dakika 30:00
Yüce Allah İslam ile sosyal devletini bu dünya da İslam sosyal bir devlet, ilâhî bir devlettir, sosyal bir adâlettir. Bütün âlemi, insanlığı kucaklayan şefkattir, merhamettir, Allah’ın rahmetinin tecellîsidir. Muasır devletler de sosyolojik, hukûkilik vardır. Bunun ne kadarı var orasına bir bakalım, bunların hak ve hakîkate uygun olanların tümü İslam’dan aldıkları kadardır. Alamadıkları kadar eksikleri vardır. Behâim bir de bundan bahsediliyor. Aklı olmayan karada, denizde eti yenen bizim için 4 ayaklılara Behâim denmiştir ki, bu da Allah’ın yine kullarına lütfudur. Nimetlerinin içerisinde bunlar da bulunmaktadır. Çünkü Cenab-ı Hak; “Yerleri, gökleri ve içindekileri biz insanoğlu için yarattık. İslam’ı da insan için, Allah’a îmân ve ibadet için yarattık, Allah’ın emrinde kul olmak için yarattık.” Bununda nasıl kulluk yapılacağı işte İslam ile ortaya kondu. En’âm Sûresi’nin 142, 143 ve 144’üncü âyetlerinde bunlar konusunda da bilgi verilmektedir. Yük taşıyanların ayrı faydası var bunlardan, tüyünden döşek yapılanlar var, etinden, sütünden, derisinden faydalanılanlar var. Bunların diyor Cenab-ı Hak ne yapıyor? Bunlardan yiyin, için ama nasıl yiyeceğinizi nasıl içeceğinizi de Cenab-ı Hak belirlemiş. Yemeyi bilmeli, içmeyi bilmeli İslam tam dengeli hayat veren beslenmenin de reçetesini İslam yazmıştır. Kâinatı Cenab-ı Hak kulları için bir eczane gibi yaratmıştır. Nasıl yenileceğini, içileceğini de ortaya koymuş, nasıl tertemiz olunacağını içinle dışınla ve mikroplardan nasıl korunacağını da İslam reçetesinde belirtilmiştir. Şu bir örnek olsun diye veriyorum 5 vakit namaz da alınan mesela 5 defa abdest alıyoruz şu abdestin insanoğlunun vücuduna, ruhuna ve bedenine, iç dünyasına ve dış dünyasına hangi faziletleri kazandırdığına bir bak! İnsanoğlu bunu saymakla bitiremez faydalarını, İslam dünyanın saadetidir. Her emri böyledir, abdesti böyledir, guslü böyledir. Ve onun namazı, orucu, haccı, zekâtı, cihâdı her şeyinde ilim irfân anlayışı bütün mutluluğu kaynadığı yerdir. Mutluluk kaynağı ve hayat verir. Bu İslam anlaşılıp keşfedildiği zaman bu güzellikleri ruhunda yaşamaya başlarsın ve herkesin de böyle mutlu olmasını istersin. İslam bu zaten mutlu olmak ve herkesin mutluluğuna çalışmaktır. Yine Cenab-ı Hak bu nimetlerin içerisinde çift, çift yarattığını deveden al koyunlara, kuzulara kadar ne türlü nimetler yarattığını, nebatattan neler yarattığını denizin ürünlerine bir bak ve yer de bitenlere bak. Ve gezip dolaşanlardan İslam’ın ortaya koyduğu şunlardan yiyin, şunları yemeyin dediklerine bir bak, yemeyin dediği birkaç tane azdır ve onlar da tamamen zarardır. İslam kişiyi tamamen zarardan da koruyan bir dindir.
Dakika 35:10
Koruyucu hekimlik aslında İslam da A’dan, Z’ye mevcuttur. İslam hayatın tamamen bütününü koruma altına almış, mutluluk üzere kurulmuş bir ilâhî düzendir. Ama sen bunu kendi kafana göre, dar kafana göre eğer değerlendirmeye kalkarsan o kendi beyninde ki yanlışları ortaya dökersin çünkü yanlış anlıyorsun. Bu yanlış anlayanlara söylüyoruz, doğru anlayanlara bizim bir sözümüz yok takdirimiz vardır. İslam bütün yönleriyle kusuru olamayan yüce bir dindir. Bütün nimetler İslam’ın emrinde dolup taşmaktadır. İslam bütün nimet sofrasına insanlığı dâvet eder ve bu düzeni Allah kendi koymuştur. Nasıl ki gökteki kânûnlar, yerdeki, tabiattaki kânûnlar Allah’ın koyduğu kuralardır. İslam dini de, insanlar kendi arasında dünyada mutlu olsunlar diye de İslam ile ne yapmış? Kuralları Cenab-ı Hak ortaya koymuştur. İtikatta, amelde, ahlâkta, fertte, devlette ve cemiyette ve dünyada huzurun bütün kurallarını Cenab-ı Hak huzur için, mutlu olmak için hayat bulmak, hayat vermek için ne lazımsa İslam’ın içine koymuştur. Ben liderimi, atamı met etmiyorum. Liderlerden, atalardan, şeyhlerden, dervişlerden, felsefecilerden bahsetmiyorum. Allah, Peygamber ve Kur’an işte buradan bahsediyorum. Eğer herkes bir atasına, önderine, liderine yönelip de eğer ona kulluk yapacaksa o zaman dünya da çok ilâhlar, tanrılar çıkar ki, dünyadaki huzursuzluğun kaynağı da budur. Allah’ı tanımamak, Allah’ın yarattığı kulları ilâhlaştırmak ondan sonra da tanrılar savaşı ortaya çıkarmak ve nefisleri firavunlaştırmak ve firavun savaşlarını ortay çıkarmak ve insanlığa kan kusturmak işte insanlığın başının belâsı budur. Allah İslam ile dünyaya bütün gönül ve ruhlara barışı, kardeşliği, sosyal adâleti ruhlardan başlayarak âleme Cenab-ı Hak İslam ile tecellî etmiştir. Sen bunu bırakır da başkalarını tanrı edinirsen bir başkaları da başka tanrıların peşine düşünce ne oldu? İşte dünyada putlar çoğaldı. Şirkin içinde bir yüzen ve boğuşan, kan akıtan, kâtillik üstüne kâtillik, zulüm üstüne zulüm ve sömürü üstüne sömürü ortaya çıktı güçlü olanlar putperest devrinde, câhiliye devrinde de güçlü olanlar zayıfları eziyordu, sömürüyordu. Bugünde güçlü olanlar yığıyor bir taraf vitaminsizlikten rengi sararmış, boynu eğri kalmış ve gıdasını alamamış. Niye? Kanı emilmiş bunların çağın vampirleri tarafından. İslam bunlara müsaade etmez. Gerçek adâletle eşit dağılımı ve taksimatı yapar. Çünkü İslam Allah’ın adâletidir. Taksimatı Allah kendi yapmıştır. Örneği tarihte İslam’ın iyi uygulandığı tarihlere bakarsan örneği açıktadır. Bir mum söndürüp bir mum yakan Halîfelerimize bir bakıver.
Dakika 40:00
Devletin mumunu kendi şahsî işlerinde yakmayan bir adâlet anlayışına bak ve en fakirin yediğini yiyeceğim diyen otuz Türkiye’nin hükümdarlığını yapan bir Hz. Ömer’in hilâfetine bak. Hz. Ebû Bekir’in, Ömer, Osman’ın hilâfetine bir bak ve diğer İslam’ın adâletini uygulayan gerçek devlet adamlarının ve devlet idarecilerinin bir defa durumuna bak. İslam’ı uygulamazsan suç kimindir? Sahte halîfeler ortaya çıkarsa, sahte idâreciler ortaya çıkarsa suç İslam’ın mıdır? Allah’ın suçu olmaz, İslam’ın suçu olmaz, Kur’an’dan hatâ olmaz, İslam’da hatâ olmaz. İslam’ı bilmeyen uygulamayan ve ona saldıranlardadır. Bütün yanlışları orada arayın. İslam tam bir sosyal adâlettir, ilim, irfândır. İslam dünyaya 3 şeyi yok etmeye gelmiştir. 1- cehâleti, 2- hastalıkları, 3- fakirliği. Geriye ne kaldı? Mutluluktan başka bir şey kaldı mı geriye, huzurdan başka, adâletten başka, güvenden başka geriye bir şey kaldı mı? Mutlu ortam işte 3 şeyi kaldırmaya gelmiş İslam dini.
1- Cehâleti kaldırıyor. Yerine ne koyuyor? İlmi, irfânı, tam bilimi koyuyor İslam. 2- Hastalıları, İslam bir koruyucu hekimliktir. Bütün mikroplardan neyi koruyor? İnsanı koruyor öncelikle tabiatın dengesini koruyor, tabiatın dengesini bozdurmuyor. O zaman ne oluyor? Seni mikroplardan koruyunca, hastalıklardan koruyunca yerine ne kalıyor? Sıhhat ve afiyet kalıyor. Peki, fakirliği ortadan kaldırınca ne kalıyor geriye? Tam bir âdil dağıtım sosyal adâleti gerçekleştirince, fakirliği ortadan kaldırınca ne oluyor? Herkes zengin herkes mutlu oluyor. İslam bunlar için geldi. İslam’ı başka türlü tanıtanlar ya İslam’ı bilmiyor yahut da art düşünceyle İslam’a saldırıyor. İslam’a saldırmak ne demektir? Durduğun evi yakmak, bastığın dalı kesmek demektir, intihardan başka bir şey değildir intihardan da beterdir. Niye? İntihar eden kişi eğer îmânı var da günahkâr olarak intihar ettiyse, îmânını koruyabildiyse veyahut da îmânsız öldüğünü kabul et sırf kendini mahvetmiş olur ama İslam’a saldıran ne yapıyor? Hem kendini hem bütün insanlığı huzurunu mahvetmiş oluyor. Burada ferdi zarar milliye dönüşüyor evrensel zarara dönüşüyor ve yazık ediyor İslam’a saldıranlar, kendine de, bütün insanlık âlemine de. İslam geçmişin değerlerini içinde toplamış şahitliğini yapıyor. Geçmişin bütün değerlerinin Kur’an şahididir. Îsâ’yı sen Kur’an kadar bilemezsin Mûsâ’yı, İbrâhim’i, Nuh’u, Âdem’i sen Kur’an-ı Kerim kadar bilemezsin. İncîl’i, Tevrât’ı ve Zebur’u Kur’an-ı Kerim kadar bilemezsin geçmişin şahidi ve belgeleri geleceğinde bütün belgeleri Kur’an-ı Kerim’de İslam’da mevcuttur. Onun için İslam geçmişi kucaklar, geleceği kucaklar, bütün insanlığı merhametiyle kucaklar. Allah’ın rahmetinin tecellîsidir çünkü İslam.
Dakika 45:00
Başka türlü İslam’ı gösterirseniz insanlığa o zaman ne oluyor? Beyazı kara diye gösteriyorsunuz ve burada da hakka iftira ediyorsunuz yazık oluyor, yine yazık ediyorsunuz. Cenab-ı Hak burada ki durumu bize izâh ederken tabii ki eti yenenleri, eti yenmeyenleri de bildiriyor. Nimetlerinin içinde mesela eti yenen canlılar vardır hayvanlar eti yenmeyenler vardır. Bu iki ayaklılardan, 4 ayaklılardan ve uçanlardan bunların durumunu da bizim yüksek âlimlerimiz bu âyetleri çok güzel incelemişler. Peygamberimize dayanan sahîh hadislerle, Kur’an-ı Kerim’in âyetlerini öbür âyetlerle keşfederek gün ışığına gerçekler çıkarılmıştır. İslam da gizli kapalı şey yoktur. Yalnız İslam’ı keşfederseniz o zaman hakîkati anlamış olursunuz. Pençeliler, ehil olan ehli hayvanlar var deve, sığır, davar gibi. Pençeliler var mesela pençeliler tek tırnaklılar bunlara hafir dâhil değildir. Enamda yumuşaklık bulunanlardır enam cinsinde. Yine bunların içinde binmeniz için ve süs için atları ve atın emsâli diğerlerini de ne yaptı Cenab-ı Hak size? Faydanıza sundu diyor yarattı bunları faydanız için. Şimdi eğitilmiş av hayvanlarına varıncaya kadar bak bunları bile Cenab-ı Hak bir insana dünyada neler lâzımsa hepsini yaratmış. Sonra insanlara bilinenden bilinmeyene terakkî etsinler keşfetsinler diye de akıl, zekâ vermiş. Bir taraf keramet yoluyla ilerlerken bir taraf istidrâç yoluyla ilerlemektedir. Yani kötülerin de ilerleme şansı vardır. Onlar da istidrâç yoluyla ilerlerler ama onların ilerlemesi aşağı doğru ilerlemedir. Îmânlı kişinin ilerlemesi, yükselişidir. Onun için her iki tarafa da ne yapmış dereceler vermiş yükselene, aşağıya gidene derekeler vermiştir. Ve bir de geçmişteki vasıtaların dışında diyor ki Cenab-ı Hak Nahl Sûresi’nin 8’inci âyetine bak, (وَيَخْلُقُ مَا لاَ تَعْلَمُونَ) bilmediklerinizle diyor Cenab-ı Hak yaratacaktır, yaratmaktadır diyor. Bu 14 asır önce ortaya gelen bir âyet o günkü vasıtaları saydıktan sonra bu âyeti söylüyor. Ne demek bu? Havada, karada, denizde ne kadar yeni vasıtalar varsa o gün bu âyet bunların hepsine kapıyı açmış ve işâret etmiştir. Bu âyet işte Nahl Sûresi’nin 8’inci âyeti karada, havada ve denizde astronomik olarak, denizaltı olarak neler varsa bunların tamamına bu âyet-i kerime ve emsâli başka âyetler de var. Bunlar işâret etmiş sürekli İslam yükseliştir, sürekli keşfetmek ilerlemektir. İslam; “İki günü birbirine eşit olan ziyandadır” diyor. Hz. Muhammed’in sözü İslam da sürekli ilerlemek vardır.
Dakika 50:00
Bilim de, ilim de ilerlemek fayda da zarar da değil. Zarara dur der faydalı celp eder, zararı ret eder. İslam faydadır. Tamamen faydanın dinidir. Onun için kıymetli dostlarımız, İslam’ı beraber doğru anlarsak hepimizin faydasına olacağı 2 kere 2 dörttür. Bütün insanlığın dinidir kabul etseler de, etmeseler de Allah bütün âlemlerin Rabbi ’si olduğu gibi İslam da âlemlerin tek dinidir. Hz. Muhammed bütün âlemlerin tek ve son Peygamberidir. Bütün âlemlerin, bütün milletlerin ve bütün çağların onun için ne nimet ararsanız faydalı olanın hepsini İslam diniyle Allah tecellî ettirmiş rahmetini saçmıştır. Çeşitli karada ki nimetler ayrı, canlılar ayrı eko sisteme şöyle bir bakın, denizdekilere bir bakın, çeşitli sebzeler bir meyvelere bakın rengârenk aynı toprakta aynı hava, aynı suda renkler başka, tatlar lezzetler başka bir onlara bak. Bir de senin şu dilinde ki tat alma duyularını bu şekil ona kim verdi? Seni şu kâinata açılan şu gözlerini kim verdi? Şu kulak cihazını kim verdi içine ruhu, organ ve sistemlerini, dokularını, hücrelerini kim bunları bu düzenli bir şekilde yarattı? Allah’tan başkasını düşünmek mümkün mü? Onun için kıymetli efendiler, avlanmanın dahi ölçülerini, kurallarını İslam dini ortaya koymuştur, hayatta ne lâzımsa. İnsanoğluna Cenab-ı Hak onun aslını, temelini ve ölçülerini vermiş ve çağların şartların değişmesiyle de ne yapmış? Bilinenden bilinmeyeni terakkî kapılarını da açmış ve beyinlere bilir olan Ulemâ’ya, Müçtehitlere bilim adamlarına da ne yapmış bura da beceriler kabiliyetlerini arttırmış, bilinenden bilinmeye terakkî kapılarını açmış. Beyinleri de geliştiriyor ve insanlar Allah’a ne kadar samîmî kulluk ederler de ilim de o kadar iyi çalışırlarsa başarı artacaktır. Huzur artacaktır. Allah’ı inkâr ederek ilim olmaz, inkârcının biliminden fayda da gelmez. Ama îmânlılar o zararlıyı faydalı hâle çevirirler o başka o da Allah’ın yine başka bir lütfudur. Had Sûresi’nin 30’uncu âyetinde: Size okunup aklananların dışındakiler helâl kılındı” diyor. Haramların sayısı azdır. Bütün yer de, gökte, nimetlerin, helâllerin sayılamayacak kadar uçsuz, bucaksız helâl nimetler vardır. Onun için geviş getiren bunlar diyor geviş getirenler eti yenenlerdir. Alâmetlerini de vermiş köpek dişleri olmayanlar helâldir diyor. Av hayvanlarına da işâret edilmiştir. Çünkü avlananlarında içinde yenilenleri var yenilemeyenleri bulunmaktadır. Yeri geldikçe bunları size bir, bir açıklamaya çalışacağız. Burada müşebbehim bih benzetilenler var bil işâret olarak işâretle anlaşılanlar bulunmaktadır. Bunların tamamı yüce hikmetleri içermektedir. Yani ne emir varsa İslam’da hikmet üstüne hikmet doludur.
Dakika 55:00
Allah’ı tanıdığın zaman (C.C) O’nun kitâbını, O’nun Peygamberini iyi tanıdığın zaman bak bu dürüm, dürüm kat, kat uçsuz, bucaksız faydalarla dolu bu nimetleri, hikmetleri gücün nispetinde kavramaya çalışırsın Cenab-ı Hak sana lütfeder. Bu hikmetleri sana kavratır. Gücün nispetinde sana oradan paylar verir. Gayretine bağlı, gücüne bağlıdır. Îmânın gücü ne kadar ise gayretin sabrın o kadardır. Îmân gücünü nereden alır? İlimden, irfândan, şanlı Kur’an’dan alır. Îmânı yanlış yerden beslersen o îmân cılızlaşır, aklı yanlış yer de beslersen akıl kısırlaşır. Ebû Cehil ’in de aklı vardı ama ne yaptı? Küfre kullandı hiçbir işe yaramadı. Firavunun, Nemrut’un da vardı aklı ama kötüye kullandı. Aklını Allah’ın verdiği kuvvetleri değerleri iyiye kullan, Allah’ı inkâra kullanma, isyâna kullanma, kötülüğe kullanma. İslam’ın emrettiği gibi kullanırsan işte hem senin hem de bütün mahlûkatın başta insanlık olmak üzere herkesin kari olur. Her güzelliğin kaynağı Yüce Allah’ın kendisidir, eşsiz güzeldir güzellikleri yaratan Allah’tır. Unutma her güzelliğin kaynağı Allah’ın kendisidir. Çünkü eşsiz güzeldir, eşi benzeri yoktur, güzellikleri yaratan O’dur. Hüküm, hikmet, hukûk, şeriat ilâhî irâdenin gereğidir. Tüm hikmetler Allah’ındır. Onun için haram, helâl onun irâdesinin eseridir. Allah bir şeye haram dediyse haramdır. Haram demediyse katiyyen haram olmaz. Haram dememişse tamamen öbürleri helâldir. Zaten haramların sayısı belli onunla da zararlı olduğu için kulunu zarardan korumak, kurtarmak bir de imtihan etmek için burada imtihan var. Allah’ın sözünü kim tutuyor, kim tutmuyor? Bak, hem imtihan kazanıyorsun, hem zarardan kurtuluyorsun, hem de Allah’a îmân ve itaatte bulunuyorsun. Onu dinlemediğin zaman Yüce Rabbini dinlemedin İslam’ın, Kur’an’ın emirlerine itaat etmedin ne oldu o zaman? Hem imtihanı kaybediyorsun, hem de zararın içinde bulunuyorsun, kendini mahvediyorsun. Her haram zarardır, Allah’a isyândır, hem de imtihanı kaybetmektir. Âdem Babamızla, Havvâ Annemizden ibret al. Kur’an-ı Kerim onu ibret alsınlar diye önce cennete koydu cennette bütün nimetleri serbest bıraktı bir tanesini yasakladı, onlar da unuttular gaflete düştüler, aldandılar o bir tek yasak olandan yediler, cennetten çıkarıldılar. Tövbe istiğfarla tekrar ne yaptılar? Tövbe istiğfarla Yüce Allah’ın tekrar cennetine girmek için ellerinden gelen kulluk görevlerini yaptılar ve tekrar cennete girecekler. Ama o bir tane yasak olandan yemeleriyle başlarına gelmedik kalmadı işte biz de onların evladıyız hepimiz onlar bir tek olan ağaçtan yasaktan onu yediler ve cennetten aşağı indirildiler. İnin aşağı dedi Cenab-ı Hak ve dünyaya getirdi.
Dakika 1:00:00
Dünya imtihan âlemi bakın orada bir imtihan kazanamadık burada tövbe istiğfarla burada imtihan daha çoğaldı. İsyân etmekle durumun perişan olur, isyân ettikçe işin zorlaşır. İtaat ettikçe zorluklar kalkar. Allah’a itaat eyle bizden söylemesi ama bunları ben kendime söylüyorum seni kendimden bildiğim için, kendimi de senden bildiğim için. Neden? Hepimizin Rabbi ‘si Allah değil mi? Ondan. Babamız Âdem değil mi hepimizin? İşte ondan sen benden, ben senden ayırım yok ki birbirimize faydalı olalım. Mesele bu doğruyu söyleyelim, hakkı haykıralım birbirimize acı da olsa doğruyu söyleyelim birbirimize mesele bura da. Onun için burada bir de “Şeâirden” bahsediliyor bu âyetler de. Şiarlar: Hacla ilgili emirler, mekânlar, zamanlar, haccın kuralları ki menâsiki hac, haccın kuralları, haram aylar, recep, Zilkâde, Zilhicce ve Muharrem ayları dışarıdan gelen Mekke’ye ihrâmsız girmesin. Harem avı ihrâmlı, ihrâmsız câiz değildir. Haremde Kâbe-i Şerif’in merkez olmak kaydıyla harem olan hudut var. Oralar da avlanmakta ihrâmlıya da yasak, ihrâm sıza da yasak. Yine CENAB-I HAK ne diyor? Bakara Sûresi 194’üncü âyetinde: “Her şey karşılıklıdır” diyor. Bunu da unutma! İyiliğe iyilik karşılık, kötülüğe kötülük karşılık hazırlanmıştır. Allah’ın af ve mağfireti müstesnadır, lütuf ve keremine ise nihâyet yoktur. Onun için mademki kötülüğün karşılığı kötülüktür, kötülükten uzak kal iyilikte yarışmaya bak. Neyin iyilik, neyin kötülük olduğunu da İslam’a, Kur’an-ı Kerim’e şöyle bir bak, Hz. Muhammed’in İslam şeriatına bir bak, onun emir ve kurallarına bak neyin iyilik, neyin kötülük olduğunu da kimse belirleyemez Allah’u Teâlâ belirlemiştir. Akıl da bu gerçekleri kavraması için verilmiştir.
Yine Tövbe Sûresi’nin 17 ve 28’inci âyetlerinde müşrikler mescitleri onaramamışlar. Îmânlı kişiler yapar bu işi îmânlının burada vasıflarını saymıştır. Yine müşrikler pisliktir Mescid-i Harama yaklaşmasınlar. Burada da diyor ki Cenab-ı Hak şirk necistir. Ey insanoğlu kendini bundan kurtar! Benim şerikim yok, nazirim yok, dengim yok diyor. Her şeyimde ben birim bana şirk koşma şirk bana iftiradır diyor. Şirk Allah’a iftiradır, Allah birdir. O’nun ortaya koyduğu İslam O’nun kânûn ve kurallarıdır. Bunu inkâr edemezsin onun ortaya koyduğunu ben beğenmiyorum, istemiyorum onu yerine başka bir şey koyacağım diyemezsin. Dediğin an işte Allah’a ne yaparsın? Karşı çıkarsın ve onun yerine başka şey koyduğun zaman başka ilâh yok ki şirke düşersin, şirk ise necistir diyor. Hem de Allah’a iftiradır. Necis cennete girer mi? Cennet îmânın ve bütün güzelliklerin olduğu yerdir. İnsanları cennete hazırlayan İslam’ın Tevhîd Îmânıdır.
Dakika 1:05:04
İslam kişiyi cennete hazırlar dünyada da, mezarda da, mahşerde de şirk, küfür, nifâk ise bunlar tamamen pisliktir cennete yakışmaz ve bunlar tamamen kişiyi cehenneme hazırlar. Küfür, şirk, nifak kimde varsa kendine yazık etmiş olur. Cennete girmesi mümkün değildir. Şirkten, küfürden, nifâktan vaz geçecek, tövbe edecek, îmâna gelecek Tevhîd Îmânı bağrında, kalbinde parlayacak. O zaman cennete girmenin birinci şartı bu, ikinci şartı da, Amel-i Sâlih işleyeceksin, itaat edeceksin, isyân etmeyeceksin. Eşersin günahlarına sürekli tövbe et. Tövbe kapısı kıyâmete kadar gözlerine ölüm alameti, Azrâil artık öleceğin alâmetler belirinceye kadar Sekerât-ı Mevt hâlinde önce tövbe kapısı açıktır, îmân kapısı açıktır. O zamana kalma, fırsatı kaçırma, derhal îmâna gel, tövbe istiğfar et. Azrâil gelip de canını alırken fırsatın olmayabilir. Bu çok tehlikeli bir ortam can tehlikesi, can verme çeke, çeke canlar alınıyor. O zaman îmân etme durumun olmayabilir. Onun için îmânlı yaşa, işi garantiye al, Müslüman ol, îmân et ve İslam’ı yaşa, sonradan ben îmân ederim diye gibi bu konulara aldanma! Onun için işini garantiye al. Şimdiden iyi bir îmân, iyi bir İslam’ı yaşamaya çalış. Bütün insanlığın Cenab-ı Hak küfürden, şirkten, nifaktan, zulümden kurtulası için bakın sert mesajlar da bulunmaktadır Kur’an-ı Kerim’de. Hicri 9’uncu sene umum nesih edilmiş, Müslüman hacılara mahsus kalmıştır. Kâbe-i Şerif tabii ki Müslümanların ziyaret ettiği Allah’ın evidir. Beytullah’dır onun için Allah’a şirk koşanlar, inkârcılar zaten gidip orayı ziyaret etmezler ve îmân etmedikçe zaten onların ziyareti ziyaret de olmaz. Îmân edecek şirkinden, küfründen vazgeçecek eğer şirkiyle oraya gitmek isterse ona müsaade edilmez. Fakat kıymetli dostlarımız, şirkin gizlisi vardır, açığı vardır, görüneni vardır, görünmeyeni vardır, şirkin her türlüsünden şiddetle kaçınmalı, Allah’tan da yardım istemelidir. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in sık yaptığı dualardandır.
(Allahümme inni Eûzu bike mineşşirki veşşekki vel küfri vennifâkı, veşşikâkı ve suili ahlâkı ve suili menzari fi ehli vel mâli vel veled)
Gibi sık, sık yaptığı dualardan biri de budur. Başa ne almış? Allah’ım! Şirkten sana sığınırım diyor, küfürden, nifâktan, şikaktan sana sığınırım diyor. Şirk Allah’u Teâlâ’nın bir defa eşi benzeri yoktur, dengi yoktur. Kânûnlarının da eşi benzeri yoktur, hiçbir konuda Allah’ın eşi benzeri yoktur. İslam’ın da eşi benzeri yoktur. Çünkü ilâhî’dir her konu da Allah’ı birleyeceksin her konu da Allah zâtında bir, sıfatların da bir, efâlinde de bir, kânûnlarında da bir, İslam’ı ortaya koymakla da bir.
Dakika 1:10:00
İki değil ki, her konu da bir. Kânûnlarının hepsi onun kânûnları o konuda da bir, âlemi yaratırken de bir, ikinci yaratıcı yok. Bu âlemi kendisi idâre ediyor. Burada da bir ikinci O’nun yardımcısı yok, şeriki yok, dengi yok bütün yaratma konusunda tek yaratıcı orada da bir. Her konu da Allah’ın birliği senin barına yerleşmelidir. Sakın Allah’ı şirk koşarak ikileyenlerden, denk koşarak O’na sakın ola ki O’na şerik tanıma, eş tanıma çünkü eşi yok, benzeri yok. Sana bir misâl daha vereyim; İyi bir doktor sana iyi bir teşhis koyar, ilacı verir ilacın şifasını Allah hâlk eder, Allah yaratır. Çünkü bütün mahlûkat Allah’ın emrindedir. Doktor görevini yapar ama yaratıcı doktor değildir ki Allah’tır. İlaç şifayı kendisi Allah’tan aldığı emir üzere sana şifa gösterebilir. Bütün mahlûkatın emri Allah’a aittir, Allah emir verir. Yaratıcı da O’dur, emri veren de O’dur. Ben doktordan iyi oldum derken hangi doktordan dediğin zaman unutma! Allah seni iyi edeceği zaman bir doktorun eliyle iyi eder. İşte Allah seni kimin eliyle iyi etmişse senin doktorun O’dur ama kimse değil Allah’ın kendisidir. Vesileleri de Allah yaratır, sebepleri Allah yaratır, işini de O rast getirir veya getirmez, neye müstahaksan onu yapar. Ama zulmetmez, neyi hak ettiysen onun karşılığını verir. Artık ötesini de sen anla bu kadar sana herkes bu kadar incelemez çünkü seni düşünenler işin ince noktalarına kadar değinir ve seni şirke düşmemen için elimizden gelen yardımı yapmak zorundayız. Yapmıyorlarsa bu yardımı bil ki kendilerini de düşünemiyorlar. Kendini düşünemeyen zaten seni düşünemez, kendini şirkten kurtaramayan küfürden, cehâletten, nifaktan, şikaktan, kötü ahlâktan kurtaramayan seni nasıl kurtarsın ki. Şöyle bir bak kimisi siyâsî hesaplarına göre, kimisi liderine yağ yakarak konuşuyor, kimisi önderinin istikâmetinde, kimisi bilmem neyinin istikâmetinde konuşuyor. Bir yere bağımlı olarak konuşulanlar din değildir. Kur’an’ı doğrudan doğruya Kur’an’ın Allah’ın, Peygamberin tarafını tut kimsenin tesiri altında kalmadan özgüre bu dinini eğer yaşayabiliyorsan o dindir, ibadettir. Eğer özgürce bunu Allah’ın tarafını tutarak anlata biliyorsan o da tarafsız bir tebliğdir ve irşattır, ilimdir. Yoksa birilerin güdümünde hareket eden insanlar bir defa bunların doğruyu söyleme şansları azdır. Neden? Zaten îmân kimsenin güdümüne girmez, ilim kimsenin güdümüne girmez girmişse orada o gerçek îmân, gerçek ilim olmadığını oradan bil. Îmân Allah’ın emrindedir, Allah’a aittir. Çünkü îmân Allah’u Teâlâ’yı Kemâl sıfatlarıyla tanımak, bütün emirlerini tanıyıp tasdik etmekle başlar. Birinin güdümünde îmân olmaz ki, birinin güdümünde ibadet anlayışı da olmaz, ilim hak ve hakîkat anlayışı da olmaz.
Dakika 1:15:00
İlim hak ilim Hakk’ın emrindeki ilimdir. Falan bana ne der, filan bana ne der. O ben bu grubun içindeyim, ben bu grubun görüşlerine eğer itaat etmezsen, onlara yansıtmazsam bu grubun içinden beni atarlar. Bu şekil de hakîkat anlatılmaz, Müslüman bir gruba da sığmaz, dünyaya da sığmaz. Hakk’ın emrindedir Müslüman îmân böyle bir özgürlüğün, öyle bir hürriyetin ebediyyû’l-ebed değeridir ki, îmânı esârete almak mümkün değildir. Gruplar îmânı mahkûm edemez ediyorsa orada gerçek îmânın olmadığını, gerçek ilmin irfânın olmadığını bil. Çünkü îmânın, İslam’ın tamamen ilkeleri Allah’ın ilkeleridir. Birilerinin değil ki ama o birileri de Allahu Teâlâ’ya gereken kulluğunu yapmaya caht ediyorsa inananların birlik ve bütünlüğü işte o özgür îmânlar, hür îmânlar ve hak hakîkat anlayışındakiler bir araya geldiği zaman bunlara da dünyada ne deniyor – işte Ümmet-i Muhammed, ümmet topluluğu budur. İnsanlığın hayrına çalışacak kadro budur. Sulhu, barışı yeryüzüne hürriyeti yerleştirecek bu kadrodur çünkü kendisi esir değildir. Kimsenin esir olmasını, köle olmasını istemez. Bu evrensel îmân insanlığı kucaklayan hür îmânların bir araya gelmesidir. Hür bir ilim anlayışıdır İslam budur. Bu îmânlar kadın erkek bir araya geldi mi gerçek kadro insanlığın hayrına işte bu kadro çalışır. Kimseyi zincir de bırakmaz, kimseyi sömürtmez, bütün milletlere hak ve özgürlükleri ve sosyal adâleti dünyadaki bütün nimetler herkese eşit olarak taksiminden yanadır. Özgür îmân İslam îmânıdır, İslam îmânı esâret kabul etmez. Onun için dünyanın gerçek özgürlüğü, barışı ve gerçek adâleti bu îmân ve ilim anlayışıyla, bu adâlet anlayışıyla yeryüzüne egemen olan gerçek bir îmân evrensel ruhtur bu ruhların birleşmesi, hür ruhların birleşmesi, hür îmânların birleşmesi ve tamamen sosyal adâletin uygulanmasıdır. Aczimle İslam’ı tanımaya başladığım günlerden beri bu güne kadar İslam’ı böyle tanıdım İslam’ın benim anlattığımdan daha çok yüce olduğunu unutma! Ben kendi gücüm kadar anlatabiliyorum. Yine Bakara Sûresi’nin 191’inci âyetleriyle Cenab-ı Hak ne diyor; nesih edilmiş çoğunluğun görüşü bazıları haram ayda hücum harbi yasaktır demişlerdir. Şimdi bunlar da tabii ki nesih edilen durumlar vardır. Haram ayda hücum harbi yasaktır demişlerdir. İslam dini normal de zaten dünya da sırf barış için hareket eden dindir. Mâzeretler ortaya çıkınca hükümler değişir. Mâzeret ne yapar? Kâbe’ye biri saldırdı haram olan ayda haram ayın içindeyiz diye seyirci kalamazsın onun için orada gerekeni yaparsın. Bunun için İslam dini maslahat dinidir. Faydalıyı celp eden, zararı def eden dindir. Mâzeretleri ortaya koymuştur.
Dakika 1:20:00
Mâzeretler geçerlidir, geçerli mâzeretler tabii ve hayatın sıkıntılı anlar da verilen fetvâlar, normal anlarda ki verdiği fetvâlar değildir. Sağlama verdiği fetvâyı hastaya vermez. Herkesin hâline göre İslam ne yapar? Huzur düzenini hazırlar, huzur düzeni hastaya hasta, o huzura göre ortam hazırlar. Onun huzuru için sağlama, sağlamı yapacaklarını yükler onun huzuru için. Onun için Nâsih, Mensûh olaylarında bu hikmetler vardır. Nâsih, Mensûh Allah’a aittir bir önceki emrini Allah kendisi bir sonra ki emriyle hükmünü ortadan kaldırır. Başkası Nâsih Mensûh yetkilisi değildir. Yine Mâide de nesih âyet yoktur demişler Hasan’dan gelen ve Meysere ’den gelen rivâyetler de 2 âyetinin dışında nesih yoktur bunda da ittifâk vardır demişlerdir. Ve tüm tefsircilerin bu konuda da ittifakı vardır denmiştir. Veda Haccında hiçbir kâfir yaklaştırılmamıştır, ittifâk vardır. Yani Kâbe-i Şerif’e şirkin, küfrün, nifakın İslam’a karşı çıkan zihniyet oraya yaklaşmadı, yaklaştırılmadı diyor. Bu da yine maslahata dayalıdır. Ora da hem o inkârcıların kâri vardır onlar zarar görmesin, hem de İslam’ın kutsal mekânları zarar görmesin. Burada yine bir maslahat vardır ve bilinmeyen hikmetler de bulunmaktadır. Yine ‘’Berae Âyeti’’ müşrikler hakkında muhkemdir denmiştir. Haram aylar kaydı bugün kaldırılmıştır denmiştir ki, bu da bugün dendiği içinde dâima her şeyin bir kıymeti, değeri vardır ama öyle bir an gelir ki o haram olan ayda yapamadığın şeyi yapmazsan o kutsal değerler zarar görür. O gibi istisnai ortamlar, durumlar hâriçtir. Yine her şeyin ekosistemin bile kendine göre bir değeri korunması gereklidir. İslam Âlemi de korur. Beytullah’ını korumaz mı? Kâbe’sini korumaz mı? Haram aylarını korumaz mı? Elbette korur.
Şimdi sizlere eti yenmeyen haram olanlar hakkında da İnşâ’Allah bundan sonraki dersimiz de bilgi vermeye çalışacağız…
Dakika 1:23:39