169 – Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 169
169- Hadis-i Şerif Külliyâtı Ders 169
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
‘’Elhamdülillahi Rabbi’l-âlemin Vessalâtü Vesselâmü Alâ Rasûlüna Muhammedin ve Alâ Âlihi ve Sahbihî Ecmaîn.”
‘’Eûzu bi kelimatillahittâmmâti min şerri mâ haleka ve zerea ve berea’’
‘’ Rabbi eûzu bike m‘in hemezâtiş şeyâtîn ve eûzu bike Rabbi en-yahdurûn’’
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Çok kıymetli ve muhterem izleyenler,
Hadis-i şerifler külliyâtından keşif notları ile ilgili derslerimiz devam ediyor. Yine konumuz kurban olabilecek hayvanlardır.
Hz. Câbir (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; “Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm): „Yıllanmış (yaşını başını almış) hayvanlardan kurban kesin. Böylesini bulmakta zorluk çekerseniz o başka. Bu takdirde koyundan bir kuzu kesiverin“ buyurdular.“ Müslim, Ebû Dâvûd, Nesâî bunu haber vermektedir.
Hadis-i şerifte gelen “Müsinne” tâbiri: Koyun, keçi gibi hayvanlar da bir yaşını doldurmuş sığır nevinden olanlarda ki manda da buraya dâhildir, bunlar 2 yaşını devenin 5 yaşını doldurmuş olanları için kullanılır. Yıllanmış veya yaşını başını almış tâbirleri kısmen bu mânâyı ifade eder. İdeal vasıfta söylenen hayvanın yokluğu olabilir veya fiyat yönüyle yüksekliği sebebiyle te’mîni maddî zorluk çıkarabilir. Bu durumda koyun yavrusundan yaşını doldurmamış olsa bile kurban yapılabilecektir. İşte hadis-i şeriften bunları anlamaktayız. Cumhur’u Fukahâ bu hükmü istihbâbâ hamlederek gösterişli koyun yavrusunun yıllanmış koyunun varlığına rağmen kesilebileceğini ifade etmiştir. Kuzunun yine de altı ayını doldurmuş olması şart koşulmuştur. Vahşi sığırın 7 kişi için geyiğin bir kişi için kurban kesilebileceğine yine de fetvâ verilmiştir.
Ukbe İbn-i Âmir (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretlerinin anlattığına göre: “Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) Ashâb-ı arasında taksim edilmek üzere bir miktar davar vermişti. Dağıtım yapılınca geriye bir oğlak arttı. Ukbe durumu Rasûlullah’a (Aleyhissalâtu Vesselâm) haber verince:
„Onu da sen kurban et!“ buyurdu.“
Bir rivâyette (artık Ukbe’ye kalan) bir ceze’dir. Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm): „(Sen de) onu kurban et!“ demiştir. Bu da Buhârî, Müslim ve diğerlerinin haberidir.
Dakika 5:00
“Atut” otlayacak derecede büyümüş olan keçi yavrusuna denmektedir. İbn-i Battâl beş aylığa da atut dendiğini belirtmiştir. Oğlaktan kurban birkaç Sahâbeye tanınan husûsî bir cevâz olarak değerlendirilmiş, ümmete tecviz edilmemiştir (yani başkalarına câiz değildir). Zîrâ Buhârî de kurbanını namaz kılınmazdan önce kesmiş olan Ebû Bürde’ye tekrar kesebilecek bir keçi yavrusuna sahip olduğunu söyleyince şöyle buyurarak ruhsat verir; “Onu kes, ancak bundan böyle senden başkasına bu câiz değildir”.
Beyhâkî’den de gelen veçhinde: “Bunu yapma da senden sonra kimseye cevâz yok denmiştir”. Kuzuyu herkes kesebilirken keçi yavrusunu oğlağı kesemiyor, o bir yaşını bitirmiş olmalıdır. Ulemâ bu hadis-i şerife dayanarak, imamın muhtaç halka beytülmâl hazinesinden yardım edebileceği hükmüne varmıştır. Ceze şeklindeki ziyâdeye gelince, ceze: bir bakıma ehli hayvanların yavrusuna denir.
İbnü’l Arâbî bu rakamları hayvanların cinsine göre takdir ederek, koyun yavrusu altı aylıkken, keçi yavrusu yılını doldurarak, sığır üçüncü yılını, deve beşinci yılını doldurarak kendi cinslerinden ceze seviyesine ulaşırlar der.
Âsım İbn-i Kuleyb babasından oda Mücâşî es-Sülemî (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretlerinden haber veriyor (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn). “O’nun rivâyeti üzerine: “Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm): “Koyunun kuzusu keçiden ikinci yaşına basanın gördüğü vazifeyi görür” buyurmuştur. Ebû Dâvûd, Nesâî, İbn-i Mâce bu haberi vermektedirler.
Senî: yaşını doldurmuş keçi yavrusuna denir, bazı yerlerde şişek tâbir edilir buna. Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm), ceze denecek seviyeye gelmiş kuzu yaşını doldurmuş keçinin îfa edeceği borcu îfa eder buyurmuştur Peygamberimizden gelen haber. Kuzu 6 aylıkken kurban olabilirken keçi yavrusu 1 yaşını doldurmuş olması gerekmektedir sonuç budur. Sığır 2 yaşını, davar bir yaşını, deve 5 yaşını bitirmiş olmalıdır kurban olabilmek için.
Kurban olmayacak hayvanlar konusunda da Hz. Ali (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor;
„Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm), (kurbanlık olarak keseceğimiz hayvanin) göz ve kulaklarına dikkat etmemizi, „Kulağı önden delinmişi veya arkadan delinmişi veya ortadan yarılmışı veya yuvarlak delinmişi kurban yapmayın“ diye emretti.“ Bunu da Tirmizî, Ebû Dâvûd, Nesâî, İbn-i Mâce haber veriyor.
Dakika 10:16
Mukâbele: kulağının önünden bir parçası kesilip kesilen parça sallanır vaziyette bırakılmış olan hayvana denmektedir.
Müdâbere: belirtilen şekilde kulağın arka kısmından bir miktarı kesip kesilen kısmı sallanmaya terk edilen hayvan denmektedir.
Evet, sevgili dostlarımız!
Şarka: kulağı ortadan boylamasına ikiye yarılan hayvan demektir.
Karka: bu da kulağı yuvarlak şekilde oyularak delik açılan hayvandır. Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm), bu şekilde enlenmiş olan hayvanların kurbanlık olamayacağını duyurarak, hayvana eziyet verecek olan bu davranışlardan da onları korumuş olmaktadır. Hadis-i şerifin bazı vecihlerinde gözünün biri veya her ikisinde de kör olanı kurban etmeyin ziyadesi vardır.
Ubeyd İbnu Fîrûz, Berâ (Radıyallâhu Anh) Hazretlerinden naklen Rasûlullah’ın (Aleyhissalâtu Vesselâm) şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir;
„Kurbanlıklarda körlüğü belli olan kor, hastalığı açıkça belli olan hasta, (yürümeye mâni olacak derecede) topallığı acık ola topal, iliği kurumuş zayıf hayvanin kurban edilmesi câiz değildir. „Bunu da Muvattâ, Tirmizî, Ebû Dâvûd, Nesâî haber vermektedir.
Hayvanın bacağında yürümesine mâni olacak derecede kırık bulunması da zikredilir. İki gözün körlüğü, ayağının birinin kopuk olması gibi bunlar büyük kusurlardır kurban olmaz.
Yezîd Zi-Mısr anlatıyor: „Utbe İbnu Abd es-Sülemi’ye gelip: “Ey Ebû’l-Velîd! Kurbanlık almak için çıkmıştım, hoşuma giden bir şey bulamadım. Azıları dökülmüş bir şey vardı, ona da gönlüm râzı olmadı. Siz ne dersiniz?“ diye sordum.
„Onu bana getirmedin mi?“ demesin mi?
„Subhânallah, dedim, yani o, senin için câiz de benim için mi caiz değil?“
„Evet, öyledir, dedi. Sen şüphe ediyorsun, ben etmiyorum. Bilesin ki, Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vessselâm) şunları yasakladı: „Kulağı dibinden kesik, boynuzu dibinden çıkmış, gözünün biri oyulmuş, (zayıflığı, dermansızlığın sebebiyle sürüden kalıp) yatır olmuş, ayağı kırılmış.“ Ebû Dâvûd bunu haber vermektedir yani bu kusurları duydum diyor Peygamberimizden.
Evet, efendiler, Kurbanlığın işaretlenmesi konusunda da İbn-i Abbâs (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor;
“Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) Zülhuleyfe de öğle namazını kıldı, sonra kurbanlık devesini getirip hörgücünün sağ yanına nisanı vurdu, kan akitti (boynuna) iki tane nalin takti. Sonra binek devesine atladı. Beyda düzlüğüne ulaşınca, hacca niyet ederek telbiye getirdi.“ Bunu da Müslim-i Şerif, Tirmizî, Ebû Dâvûd, Nesâî, İbn-i Mâce haber vermektedir.
Dakika 15:13
Evet, İş ’ar, bu devenin hörgücünü hafifçe kanatmaktır ve nişan vurmaktır. Taklitte kelime olarak takmak mânâsına gelmektedir ve kurbanlığın boynuna takılan şeye denir. Sığır ile deve aynı hükme tâbi tutulmuştur. Sırtı çizilebilir, boynuna bir şey takılabilir.
Hz. Âişe-i Sıddıkâ ’nın (Radıyallâhu Anha ve Erdahünne ve Erdahüm Ecmaîn ) bir rivâyetine göre, “Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) kurban olarak davar sevk etti ve koyunlara işaret taktı”. Bunu da Buhârî, Müslim ve diğerleri haber veriyor. Demek ki kurbanlık nişanlanabilir, boğazına bir şey takılıyor kurbanlık olduğu belli olsun diye.
Evet, sevgili dostlarımız!
Kurban kesmenin yeri ve zamanı konusunda da Hz. Enes (Radıyallahu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor;
“Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm): “Namazdan önce kurban kesmiş olan (bilsin ki kestiği kurban, kurban değildir ve ailesine et takdim etmiştir), yeniden kessin!” buyurdu”. Buhârî, Müslim ve Nesâî haber veriyor.
Berâ (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor; „Ebû Bürde İbnu Niyar (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) namazdan önce kurbanını kesmişti (Yani bayram namazından önce). Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) ona:
„Kurbanını yenile!“ dedi. Ebû Bürde:
„Ey Allah’ın Rasûlü, benim sadece bir oğlağım var. Ancak nazarımda yıllanmış olandan daha kıymetlidir!“ deyince: „Oburunun yerine bunu kurban et. Ancak oğlak senden sonra, kimseye kurban için yeterli olmayacak!“ dedi.“ Biraz önce yine bu konu geçmişti. Buhârî, Müslim ve diğerleri haber veriyor bunu da.
İmâm-ı Malik’e ulaştığına göre, Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm), Mina da şöyle demiştir: “İşte kurban kesilen yer, Mina’nın her tarafı kesim yeridir”.
Umre sırasında şöyle buyurmuştur; “Burası kurban kesme yeridir.” “Burası” sözü ile Merve’yi kastetmiştir. Mekke’nin bütün geçit ve yolları kurban kesme yeridir”. Bunu da Muvattâ, Ebû Dâvûd, İbn-i Mâce haber vermektedir sevgili dostlarımız.
Nâfi’ (Rahimehullah) anlatıyor; „Kim bir bedene kesmeye nezrederse, artık devesine alâmet olarak iki nalin takar, (hörgücünü kanatarak) nisan vurur, sonra da onu Beytullah ‘ın yanında veya Mina’da yevm-i nahr ’de (bayramın birinci günü) keser. Kurban için bir başka kesim yeri yoktur. Kim de deve veya sığırdan cezûr adamış ise onu dilediği yerde keser.“. Bunu da Muvattâ haber veriyor. Cezûr aslında deve demektir cemi cüzürdür.
Dakika 20:04
Yine Nâfi’nin anlattığına göre İbn-i Ömer (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) şu açıklamayı yapmıştır; “Kurban günleri Yevm-i Nahr’dan sonra iki gündür”.
İmâm-ı Mâlik der ki: Bana bunun aynısı Ali İbnu Ebû Talip (Radıyallâhu Anh) Hazretlerinden de ulaştı buyurur. Muvattâ’nın haberi. Bu hadis-i şerif kurban kesilebilecek günleri açıklar.
Bazı selef büyükleri Kur’an-ı Kerim’de geçen, (أَيَّامٍ مَّعْدُودَاتٍ ) (Eyyamim ma’dudat) ‘’Bakara Sûresi’nin 203’üncü âyeti kerimesi’’ ile bu belirtilen günlerin kast edildiğini söylemiştir. İmâm-ı Mâlik, Ebû Hanîfe, Ahmed İbn-i Hanbel ve ekseri ulemânın görüşü budur. İmâm-ı Şâfiî ve bir cemaate göre ise kurban günleri Yevm-i Nahr’e ilaveten arkadan gelen üç gündür. Şâfiî Hazretleri bu hükme giderken İbnü Hibbân’dan gelen Eyyâm-ı teşrîkin hepsinde kurban kesmek câizdir hadisini esas almıştır. Bugünlerin hepsinde hedy kurbanı câiz ise de Yevm-i Nahr de kesmek eftaldir. Şunu da belirtelim ki; İbn-i Sirîn ve Dâvudî Zâhîrî kurbanı Yevm-i Nahr de kesmek gerekir diye hükmetmişlerdir. Ne güzel çalışmışlardır. Hadis-i şerifler bir tane değil ki haberler bir tane, beş tane değil bunların hepsi incelenerek kanaate varılıyor.
Evet, sevgili dostlarımız, İnşâ’Allah bir sonraki dersimizde de kurban kesmenin âdâbı hakkında size hadis-i şeriflerden keşif notları vermeye devam edeceğiz. Cenab-ı Hak bütün amellerinin tamamı sâlih olan ve imân-ı kâmil ve dâim olan ticareti lentebûr olan bütün amelleri makbûl olan kullarından eylesin. Sırf ve sırf Allah için ibadet eden, hayır işleyen kullarından eylesin. İşte bunun adı ihlâstır, muhlis kullardan olmayı, muhsin kullardan olmayı, muttakî kullardan olmayı Rabbimizden diliyoruz ve rahmetinin fazlının içine aldığı kullarından eylesin.
Dakika 23:44