175- Tefsir Ders 175 hayat veren nurun keşif notları
175- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 175
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
Günahsız doğar ama onlar aslî günaha inanırlar üçlü ilâh’a inanmakla kurtulabilirsin derler. Bak, bak üçlü ilâh’a çarmıha inanmakla kurtulabilirsin derler. Bu akıl işi değil, takdir işi derler. En çok bunlar papaların nüfusunu kırmak arzusudur. Yani papaların nüfusunu kırmışlar ama kendilerine de aynı nüfusu öbür tarafta vermişler. İncîl’lerin her biri bir zâtın yazmasıdır. Havârî olarak sadece Yuhanna, Senjan vardır. Bunun rivâyeti sağlam değil öbürleri de tamamen meçhul değildir. İlmi vesikalar kayıptır. Bunlar eldeki İncîl’ler yani “İznik Konsülüne” dayanır. Zaten kuzunun kuyruğu da orada kopmuştur. İslam’da ki cerh ve tadil, tahriç ve tenkit ayıplama tespitine dayalı olan hadis-i şerifler kadar da bunlar İncîl’lerini koruyamamışlar, Tevrât’ı koruyamamışlardır. İslam dini, Kur’an-ı Kerim tam korunduğu gibi hadis-i şerifler de İslam da tam korunmuştur. Mesih’in tanrılığını inkâr eden İspanyalı “Mişel Serve” adındaki doktoru da ateşle yakmışlardır. Dikkat edin! Mesih’in yani Îsâ’nın tanrılığını inkâr eden İspanyalı “Mişel Serve” adındaki doktoru ateşle yakmışlardır. Rûhî sapıklığın burada ta kendisi orta görülmektedir. Bu sapıklığı savunan akıl da akıl değildir. Bunların hepsi teslise dayanır. Âyet 17’ye bak aryoslar hariç aryosları da zaten bunlar ne yaptılar? Aryosları da zaten aforoz ettiler, ortadan yok ettiler. Çünkü aryoslar Allah’ın birliğine inanıyor. Îsâ Allah’ın kuludur ve peygamberidir diyorlardı. Doğru söyledikleri için bunları aforoz ettiler, yok ettiler. Vahdet-i Vücûd Protestanlık içinde yayılmış. 19’uncu asır da Almanya da resmi mezhep olmuştur. Vahdet-i Vücûd: Bütün âlemin tümünü bir ilâh saymaktır, her şey ilâh’tır onlara göre hepsi birdir ilâh’tır, her biri de ayrı, ayrı ilâh’tır onlara göre ki, Vahdet-i Vücûdu da İslam ret eder. Allah birdir, Allah’tan başka İlâh yoktur. Allah’ın dışında ne varsa Allah’ın yarattıklarıdır. Onun için Allah’tan başka kimsede ilâhlık payı yoktur. Ne cüz ’de vardır, ne kül ’de vardır Allah’tan başka İlâh yoktur. Bunu anlayan işte mü’min, Müslümandır, muvahhittir tevhîd inancı odur. Cenab-ı Hak bütün Hristiyan âlemine de (وَلاَ تَقُول ثَالِثُ ثَلاَثَةٍ ُ وَلاَ تَقُول ثَلاَثَةٍ ُ) Allah üçtür demeyin diyor. Yüce Allah bütün doğruları haber veriyor. İnanmazsan kendin bilirsin, inanırsan kendi kârine olur kurtulursun. İnanmak, inanmamak herkesin özgür inancına bağlıdır. Bütün doğruları bilenler, doğruları söylemelidir, yanlışlardan insanları kurtarmak gerekmektedir. Mâide Sûresi 73’de kâfir olanlar: “Muhakkak Allah, üçüncüsüdür dediler.
Dakika 5:00
Görüyorsunuz ki, Kur’an-ı Kerim bu inançtakilerin kâfir olduğunu söylüyor. Allah Mesih’ten ibarettir demek en büyük küfürdür, kâfirliktir âyet 17 bak. Burada da bu gerçeği Kur’an-ı Kerim söylüyor. Niçin söylüyor? Herkes şirkten, nifâktan, küfürden kurtulsun, tevhîd îmânıyla Allah’a doğru inansın. İslam inancı hak ve doğru inançtır. Vahdet-i Vücûd da küfürdür, bâtıldır. “Mutlak tasarruf ve hâkimiyet kayıtsız, şartsız Allah’ındır. Varlıklar üzerinde sadece hâkimiyet Allah’ındır.” Buraya dikkat edelim! “Mutlak tasarruf ve hâkimiyet varlıklar üzerinde sadece Allah’ındır.” Bunlar he Allah’a, hem Mesih’e küfrediyorlar. Farkındadırlar veya değillerdir onu kendileri bilir. Ruhban babalarına bile ilâhlık vermek isterler. Bakın, ruhban babalarına bile İlâhlık vermek isterler. (Abaiyye Yesuiyye) şüpheler, safsatalar serdederler. Bunlar İslam’a sarılacaksın, Allah’a, rızasına, ebedî nimetlerine o vuslata ulaşmak için vesile Kur’an-ı Kerim’dir, Hz. Muhammed İslam’ın bizzat kendisidir vesile odur. Yaratıklar, güçler Allah’ın eseridir, yaratmasıdır, parçası değildir. Eserler de delildir, Vahdet-i Vücûd küfürdür. İlleti kül, muhit-i kül her şeyi kuşatma İlâhî kudrete aittir. Her şeyin sebebini de Allah yaratmıştır. Her şeyi yarattığı gibi de sebepleri yaratan da O’dur. Fen bilimleri, illiyet, nedensellik ve bekâ-yı illet, illetin bekâsı kânûnunu başa koyarlar. Fen bilimleri bunu oraya koyarlar. Buraya da dikkat edildiği zaman her şeyin aslını yaratan Allah’tır, nedenlerini sebeplerini yaratan Allah’tır. Yani ilk yaratıcı Allah’tır, sonradan sebepleri yaratan Allah’tır, kânûnları koyan Allah’tır. İnsanlara ve mahlûkata Kâbiliyet veren, beceri veren yine Cenab-ı Hak’tır yine Allah’ın kânûnları işlemektedir. Yahûdîn kötü huyu, Kâbil’in huyundan kalmadır. Kâbil biliyorsunuz kardeşi Hâbil’i öldürdü. Yahûdîler ne yaptı? Peygamberleri katlettiler, doğru güzel âlimleri katlettiler. Ureyne Kabilesinin ihâneti develeri çaldılar, çobanları öldürdüler, yakalandılar ve bunlara da ilâhî adâlet uygulandı. Tabii eden bulmalıdır ceza caydırıcı olmazsa cezaya teşvik ortaya çıkar adâlet sağlanmaz. Yine Kâbil ziraatçı, Hâbil’in koyunları vardı Kâbil en zayıf buğdayı kurban etti. Kâbil, yani Allah’a kurban etmeye kıyamadı, iyilerini kıyamadı. Hâbil en güzel koçu kurban etti. Çünkü o Allah’a itaat ediyordu, Hâbil’in kurbanı kabul oldu, öbürü olmadı. Gökten bir ateş kabul olanı ne yaptı?
Dakika 10:00
İşaret ediyor yakıyordu. Müfessirlerin beyânı böyle. Ebû Hayyân Hâbil takdire ve hükme inandı. Bu buda Ebû Hayyân’ın ortaya koyduğu haberdir. İbn-i Abbâs öldürdüğüne pişman olsaydı diyor İbn-i Abbâs’tan gelen haber ve Kurtubî de aynı şeyi söylüyor. Pişman olsaydı tövbe olurdu ne yazık ki, pişman olma bile aklına gelmedi. Gerçek pişmanlık îmâna dönmekti. Gömmeyi bilemediğine pişman oldu diyor. Bu da İbn-i Abbâs’tan gelen haber ve Kurtubî’nin de eserin de bulunan haberdir. İbni Abbâs’tan yine gelen bir haber de: (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Yahûdîler de Efendimize (A.S.V) (نَحْنُ أَبْنَاء اللّهِ وَأَحِبَّاؤُهُ) “Biz Allah’ın oğulları ve sevdikleriyiz dediler.” Yani Yahûdîler de aynı şeyi söyledi, Hristiyanlar da ve Yahûdîler Üzeyir’e mensup olduklarını kastederek Hristiyanlar da Allah’ın oğlu dedikleri Mesih’e intisaplarını ileri sürerek kendilerini torun yerine tutmak istedikleri görülmektedir ki, bu da bu haber de İbn-i Abbâs’tan gelmektedir. İbn-i Abbâs kimdir? Sahâbînin en büyük âlimlerinden birisidir. (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) İbrânice de “Rauf, rahim” yerine “baba-eb” kullandıkları sonra ise kötüye kullanmışlardır. Şeref yakınlıktan mecaz diyenler vardır. Îsâ’yı Allah ile kendilerini de Îsâ ile birleştiriyorlar. Kim? Protestanlar ve diğerleri yoktan anasız, babasız bir damla sudan, topraktan, erkekten, sonra dişiden, çıplak yaratılan insana ilâh demek, ilâh payı vermek şirk ve küfürdür. İzah devam ediyor. Fetretten bahsedildi âyetler de, kesilme aralık anlamındadır ki iki peygamber arasında ki geçen zamandır. Ey Yahûdîler ve Nasranîler! Son Peygamber İbrâhim’in duası, Mûsâ’nın haber vermesi, Îsâ’nın müjdesi olan, hak ruh olan, şanlı kâinat Peygamberi Hz. Muhammed gelmedi diyemezsiniz. Kur’an-ı Kerim şahlar şahı olarak haykırmaya, meydan okumaya devam ediyor, Hakk’ı söylüyor. Ebedî devam edecektir, Hakk’ı hakîkati ebedî haykırıp söyleyecektir. Eşsiz en büyük müjdeci işte Hz. Muhammed’dir, Kur’an-ı Kerim’dir. İslam hak bir dindir. Kim kabul ederse de etmese de hakîkattir.
Dakika 14:21