Tefsir 183-01

183- Tefsir Ders 183 hayat veren nurun keşif notları

183- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 183

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

Çok kıymetli muhterem izleyenler,

Mâide Sûresinin anlamını verdiğimiz yüce ayetlerin, yüce keşifleriyle rivâyet ve dirayetle ilgili keşif notlarımızı da vermeye devam ediyoruz. İsrâ Sûresinin 15’inci âyetinde Cenab-ı Hak: “Herkes kendi günahını taşır buyuruyor.” Tabii ki günah taşımak, günahlara vesile olmamaya da çalışmak gerekmektedir. Yine sahîh bir hadis-i şerifte Müslim’in, Tirmizî’nin, Ebû Dâvûd’un, Ahmet Bin Hanbelî’n Allah, bütün müelliflerimize, âlimlerimizin tümüne Allah bol rahmet eylesin. Bu hadis-i şerifte Peygamberimizden şöyle rivâyet ediyor: “Elmüstekbânî mâ gale fealal ba’di malem yağteddel mazlumî” bu hadis-i şerifte Sevgili Peygamberimiz diyor ki; “Sövüşen iki kişinin söyledikleri başlayana aittir.” İlk olayı, sövüşmeyi, tartışmayı, kötülüğü kim başlattıysa diyor o başlatana aittir. Ama diyor zulme uğrayan haddi aşmadıkça durum böyledir. Yani ne mazluma, ne zâlime haddi aşmak yoktur ölçüler vardır. Zâlimin hakkından gelirken de ilâhî ölçülere göre gelinir. İslam tam bir adâlettir ve Allah’ın emrinde olmaktır, yaşamaktır. Hayat bulmanın, mutlu olmanın biliyorsunuz şartlarının en başındakilerden biri adâletli olmaktır. Ölçülü olmak, ilâhî ölçülere bütün gücümüzle dikkat etmektir. Genel asayişi bozan, fesâd, eşkıyalık, ihtilal de böyledir. Bunlara dikkat lâzım! Eğer toplumun huzurunu birileri bozuyor genel asayişi bozuyorsa, ortada fesâd varsa, eşkıyalık ihtilâller varsa bunlara karşı gereken yapılmalıdır. Kâtillik büyük bir zulüm en büyük cinayetlerin başında gelenlerdendir. İşte bu âyetlerde Hâbil, Kâbil olayını Cenab-ı Hak anlattı. İsrâil’in içindeki peygamberleri şehit eden, peygamberleri katleden zihniyetini anlattı. Bu kötü durum kimde varsa bunların hepsi aynıdır. Doğulusu, batılısı, kuzeylisi, güneylisi aynıdır. Cenab-ı Hak, bir gerçeği söyler burada bir şahsı kasteder ama umuma ders verir. Onun için Kur’an-ı Kerim’den ezelden ebede kadar, ebediyyâta kadar bütün çağlar ve çağların milletleri, devletleri Kur’an’dan dersini almalıdır. Kur’an’da ki dersler Allah’ın kuluna, kullarına verdiği derslerdir, sıradan birinin dersleri değil. Bunu herkes kalbine küpe etsin dış kulağına değil, kalp kulağına. Onun için kâtillikte büyük bir zulümdür.

Dakika 5:00

Kâbil cinâyeti dillere destan olmuştur. Biliyorsunuz ki, Kâbil kimdir? Kardeş kâtilidir, Hâbil’i öldüren katildir, babası peygamberdir, Âdem Aleyhisselam’dır, Annesi Havvâ Annemizdir. Bütün insanlık bu açıdan bakınca herkes Âdem’in çocuklarıdır, Allah’ın kullarıdır. Kimse kimseye haksızlık yapma selâhiyetine sahip değildir. Hasetten dikkatle kaçınmak lâzım haset eden ilâhî irâdeye karşı gelene en uygun nasihatler yapılır. Fakat nasihatler fayda vermiyor. Hattâ bazen nasihatler teşvik edici duruma düşüyor ve teşvik edici sebep yerine koyuyor. Kâtiller, eli beratlı kâtiller, hasetçiler nasihatlerden hiç mi hiç pay almak istemezler. “İstisnalar kaideyi bozmaz.” Haset ilâhî iradeye karşı gelene en uygun nasihatler fayda vermiyor. Hâbil kardeşi Kâbil’e o katile ne güzel nasihat etti. Bunu Kur’an-ı Kerim açık, seçik hem de İlâhî Kelâm olarak gerçeği bildiriyor. Demek ki; Nasihatten Allah’u Teâlâ’yı kabul etmeyen Kitâb’ını Allah’ın nasihatini, onun adâletini, onun taksimatını kabul etmeyenin hakkından ilâhî adâlet gelir, gelmelidir. Nitekim kâtil ne dedi Hâbil’e? Kâbil, Hâbil’e: “Seni öldürmek ne kolay” dedi. Yani nasihat ediyor diye daha da şımardı. “Seni öldürmek ne kolay, ne tatlı şeymiş” diyor. Nitekim bu zihniyet pislik eşen kargadan akıl alan bir kafa hâline geliyor. Bu kâtil kafalar da akıl yoktur. İnsanlığı haksız yere öldüren kafalar, o leş yiyen karga kafasından bile aşağıdır. Çünkü Kâbil de dersini kargadan aldı çünkü Kâbil kardeşini öldürünce onu nasıl gömeceğini bir türlü bilemedi. Karga yeri eşip öbür kargayı eşiği yere gömdüğünü gördü ders aldı. Şimdi İlâhî adâleti tanımayan, Allah’a îmân etmeyen, Allah’a karşı gelen, Allah’ın kânûnlarına karşı gelen zihniyetin tamamı leş yiyen kargadan daha adidir. Karga, karga olarak yaratılmış fıtratının gereğini yapmaktadır. Ama insan eşrefi mahlûkattır en kıymetli yaratık yaratılmışların içerisinde insandır. Bütün âlem insan için yaratılmış. Cennet dayalı, döşeli insan için yaratılmış. İnsan ne için yaratılmış? Allah’a îmân edip, Allah’ın emrine teslim olmak için, hakkıyla Allah’a kul olmak için, Allah’ın ebedî nimetlerinden faydalanmak için yaratılmıştır. İşte netice bir duruma bakın, kâtil kafalar da vicdansız, îmânsız gönüller de insanlığa acıyan bir şey bulamazsınız. Onlar haset ederler, çekemezler. Benim olsun başkasının olmasın derler.

Dakika 10:00

İşte haset eden, ilâhî iradeyi karşı gelen zihniyet bu zihniyettir. Unutma bunu! Haset eden, ilâhî irâdeyi karşı gelen, âdî zihniyet, hain zihniyet, insanlığa kan kusturan zihniyet bu zihniyettir. Şuanda insanlık ne çekiyorsa bunların elinden çekiyor. Bunlara dur diyecek yüce adâlet var o da İslam’dır, ilâhî kânûnlardır. Çünkü İslam da Allah’ın tarafı vardır. Adâleti, Hakk’ın, hakîkatin tarafı vardır ve tam bir adâlet vardır kimseye torpil geçilmez. Rüşvet geçerli değildir, torpil geçerli değildir. Allah’ın rızasının emrinin olduğu yer de hiçbir şey geçerli değildir. Bunu egemenlik kıldı insanlık âlemine, İslam bunun için geldi. Geçmişi bunun için yeniledi. Geleceğin belgelerini kendinde topladı. İşte insanların içinden bu yüce duyguları alırsanız dünyanın başına neler gelir? Ondan sonra kargalar gelir kim daha çok leş yiyorsa onu patron seçerler. Sırtlanlar gelir öbürünü daha çok kim parçalıyorsa o daha çok parçalayan sırtlanı başkan seçerler. Eğer dünyanın elinden hakîkî ilmi, hakîkî irfânı, bilimi, gerçek adâleti, îmânı ve onun ilkelerini insanlığın elinden alırsanız işte dünyaya bu çıkar. Sosyal adâlet dediğin şey kâğıtlarda kalır. Anayasalardaki haklar, özgürlükler orada kalır. İstediği kişiye ideolojisine uygun olana gider ne yapar? Onu kayırır kendi ideolojisine ters düşeni cezalandırır. Bu mudur adâlet? Senin keyfine göre ben senin keyfine göre yaşamaya mecbur muyum? Ben Allah’a kul olmak istiyorum. O’nun adâletini, O’nun ilkelerini yaşamak istiyorum. Var mı bir diyeceğin? Kula kul olmak istemiyorum ve bütün insanlığında özgür ve hür olmasını isteyen bir yüce ilkeler var ilâhî nizam işte bu İslam. Bütün insanlığı kula kulluktan, kölelikten kurtarmak için gelmiş. Tam özgürlüğünü vermek için gelmiş. Hak hukûk tecellî etsin diye gelmiş. Kimse kimsenin hakkını yemesin diye gelmiş. Tarih boyunca şöyle bir bak, geçmişi Kur’an-ı Kerim niye anlatıyor? Tarih boyunca Benî İsrâil ihtilâl, para oyunu, entrika peşinde nice o canların ve servetlerin zâyî olmasına sebep olmuşlardır. Mûsâ’ya ve onun getirdiği ilkelere inananlar değil onlar. Gerçek Tevrât’a, İncîl’e, Îsâ’ya, Kur’an’a, Muhammed’e, Allah’ın birliğine inananlar değil bunlar Mûsâ Tevrât düşmanları, Îsâ İncîl düşmanları, Muhammed Kur’an düşmanları bunlar. Bunlar tarih boyunca ihtilâl, para oyunları, entrika peşinde nice canların ve servetlerin zâyî olmasına sebep olmuşlardır. Bugün dünyada kan akıtılıyor dünya seyrediyor. Dünya işi doğruya tutsa bu kanlar akmaz, kayırmalar olmasa bu kanlar akmaz. Birileri bu kanın akmasından zevk duyuyor. Bu kanın akmasından zevk duyan vicdan sırtlanlarda bile yok. Sırtlanlardan daha âdî bir vicdanlar oluşmuş dünyada kanlar akıyor ve insanlık sömürülüyor. Sözümüz bu kanı akıtan, haksız kan akıtan, kâtillere ve insanlığın hakkını yiyen bu vampirleredir. Onun için Kur’an-ı Kerim’in yüce âyetleriyle bütün insanlığı Allah’ın rahmeti, merhametiyle Kur’an kucaklıyor, Hz. Muhammed kucaklamaya, merhametle insanlığın tümünü kucaklamaya gelmiştir.

Dakika 15:50

Yanlışları birlikte giderelim doğruları egemen kılalım diye gelmiştir. İbn-i Abbâs (R.A) sözleşmeyi bozdular, yol kesip bozgunculuk yaptılar. Niceleri söz verdiler, Allah’a söz verdiler ve ‘’Ulû’l-Emirlere’’ söz verdiler, birbirlerine söz verdiler. Ama sözleşmeyi bozdular yol kestiler bozgunculuk yaptılar. Nitekim bunların hakkından ne gelir? İlâhî sosyal adâlet gelir. Sosyal düzeni kuracaksın. Bir defa kişiyi bozgunculuğa götürecek yolları ıslâh edeceksin o yanlış yolları doğruya çevireceksin. Yol kesmenin sebeplerine bakacaksın. Sosyolojik, psikolojik maddî ve manevî bunları inceleyeceksin. İslam bunların bütün çaresini ortaya koymuştur. Bozgunculuğun yerine tam bir vicdan eğitimi, ruh terbiyesi, kalp terbiyesini güzel ahlâkın en güzelini İslam ortaya koymuştur.

Yine İkrime Hasan-ı Basrî müşriklerin durumu ile ilgili diyor yine Ureyneliler hasta yoksul gelmişler. Bakın iyilikten anlamayan zihniyetler vardır. İyilik edildikçe kötülük düşünen zihniyet vardır. Bunlara illa ilâhî adâlet gereklidir. Hasta olarak geldi bunlar Ureyneliler hem de hastalar hem yoksullar geldiler Peygamberimize, biz Müslümanız dediler. Beytülmâl develerinin otlağına Peygamberimiz bunları göndermişti. Sütleriyle geçinin o develerin vücudundan şu şekilde hastalıklarınızdan da kurtulmanız için şu tür ilaçları da yapın demiş Peygamberimiz. Bunlar iyi olmuşlar maddeten mânen hastalıklarına da çare bulunmuş şifa bulmuşlar. Bunlar iyi olunca çobanları öldürmüşler. Dikkat et! Develeri sürmüşler, yol keserek, tecavüz ederek kaçmışlar. Bakın iyiliğin karşısında dünyada bu tür kötü zihniyetler vardır. İşte adâlet bunlaradır. Bunlar yakalandılar. Tabii ki yakalandılar. Ne Allah’ın Rasûl’ünden kaçabilirsin ne de Allah’tan kaçarsın. Nereye kaçsan Allah orada, Allah’ın orduları orada, yeryüzünde Allah’ın adâletini uygulayacak ordularda hazır. İşi doğruya tutan îmânlı, vicdanlı, âdil insanlar yeryüzünün asîl varisleridir. Yeryüzünün bekçisi bunlardır. Eğer siz kurdu koyunun başına çoban yaparsanız o koyundan hayır çıkmaz, çünkü kurtlar koyunların başına geçtiği zaman vay geldi o sürülerin hâline.

Dakika 20:12

Bunun için de insanlığın bir defa faydasına hükmedecek ehil insanlar iş başında olmalıdır hem maddî manevî becerinin yanında îmân ve vicdan anlayışı egemen olmalıdır. Bunlar yakalandılar Enes Bin Mâlik, Urve Bin Zübeyr ve diğerleri bu rivâyette bulundular. Bu Mâide Sûresinin âyetleriyle ilgili anlamını verdiğimiz âyetlerle ilgili tarihi meselelere nüzul sebeplerine de değinerek gidiyoruz. Hem burada rivâyetler hem dirayetler ve mükemmel keşif notları vermeye çalışıyoruz. Yine hilâlin kavmi Ebû Büreyde anlaşmayı bozmuş devrisaadette oluyor bunlar Peygamberimiz zamanında. Akdi muvazaa, Kinâne ’den bazılarını öldürmüşler Kinâne de bir kabile orada mallarını almışlar. Nitekim bunların hakkında da işte âyetler geldi gereken ilâhî adâlet uygulandı. Fâkihlerin çoğu fâsık Müslümanları da kapsar yani burada birkaç kabilenin işlediği bazı insanların işlediği suçla, bunlar mahdut değil suçu kim işlerse işlesin kim işleyecekse kıyamete kadar bunların tümünü kapsamına alan âyet-i kerimeler bunlar. Bunun için fâsık bir Müslüman da bu suçu işlediği zaman onlarda aynı cezayı görürler onları da kapsamaktadır diyor fâkihlerin çoğu. Yine lafız…

Dakika 22:29

 

 

 

(Visited 69 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}