HadısŞerifKülliyatı 216-01

216 – Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 216

216- Hadis-i Şerif Külliyâtı Ders 216

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 

 

‘’Elhamdülillahi Rabbil-âlemin vesselâtü vesselâmü alâ rasûlina Muhammedin ve alâ âli Muhammed’’

‘’Eûzu billahis-semîîl- alimi mineşşeytanirracim min hemzihî ve nefgıhî ve nefsih’’

 

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

 

Sevgili efendiler,

 

Selâmdan sonra okunacak dualarla ilgili dersimiz devâm ediyor.

 

Kurtubî evlâ olan ihtimâl buradaki nûrla ilmin kastedilmiş olmasıdır. Tıpkı âyet-i kerime de Cenab-ı Hakk’ın meâlen: “Yüce Allah kimin gönlünü İslâm’a açmışsa o Rabbi katında bir nûr üzere olmaz mı?” Zümer Sûresi âyet-i kerime 22’de: “Veyâ ölü iken kalbini diriltip insanlar arasında yürürken önünü aydınlatacak bir nûr verdiğimiz kimsenin durumu, karanlıklarda kalıp çıkmayan kimsenin durumu gibi midir?” Bu da (En’âm Sûresi âyet 122) Kulağın nûru mesmûâtı işiten işitilen şeyleri ortaya çıkarır, gözün nûru görülecek şeyleri açar, kalbin nûru bilinen şeyleri açar ki, bunlar mâlûmâtlar. Vücut organlarının nûru kendilerine terettüp eden tâatleri ortaya koyar. Yani her organ Allah’u Teâlâ’ya itâat durumunda olduğu zaman işte nûr üzeredir. Şu âyet-i kerime işâret eder ki, Yüce Allah göklerin ve yerin nûrûdur, (اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ). “O’nun nûrû içinde ışık bulunan bir kandil yuvasına benzer. O ışık bir cam içindedir. Cam ise sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır, bu ne yalnız doğuda ne de yalnız batıda bulunan bereketli zeytin ağacından yakılır, ateş değmese bile neredeyse yağın kendisi aydınlatacak nûr üstüne nurdur, Yüce Allah dilediğini nuruna kavuşturur çünkü O her şeyi bilir.” Bu da ‘’Nûr Sûresi’nin 35’inci âyet-i kerimesidir.

 

Hz. Sevbân (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) selâm verip namazdan çıkınca 3 kere istiğfar da bulunup, (Allâhümme entesselâm ve minkesselâm, tebârekte ve teâleyte yâ zel celâli vel ikrâm). Allah’ım! Sen selâmsın, selâmette sendendir. Ey Celâl ve ikrâm sahibi! Sen münezzehsin Sen yücesin derdi. Bunu da Müslim-i Şerif, Tirmizî, Ebû Dâvûd, Nesâî haber veriyor. Evet, sevgili dostlarımız ‘’tebârekte’’ mübârek münezzeh demektir, noksan sıfatlardan uzaksın yüce sıfatlarla muttasıfsın, noksan sıfatlardan münezzehsin.

 

Dakika 5:00

 

Kâ’b İbn-i Ucre (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; Hz. Peygamber (A.S.V) buyurdular ki, namazın takipçileri muakkibât var, onları her namazın peşinden söyleyenler veyâ yapanlar cennet ve mükâfat hususunda hüsrana uğramazlar. Bunlar 33 adet tesbih, 33 adet tahmit, 34 adet tekbirdir. Bu da Müslim, Tirmizî ve Nesâî’nin haberidir. İşte namazdan sonra okunan tespihler hakkında Sahîh-i Müslim’in ve diğerlerinin haberi.

 

Ebû Hûreyre (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretleri anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) buyurdular; kim sabah namazının arkasından 100 kere tespihte ve 100 kere tehlilde bulunursa denizköpüğü gibi çok bile olsa günahları affedilir. Bu da Nesâî’nin haberidir.

 

Ukbe İbn-i Amr (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) her namazın arkasından muavvezâtı okumamı emretti. Bu da Ebû Dâvûd ve Nesâî’nin haberidir. Ya da Felak ve Nâs Sûrelerin de İhlâs, Kâfirûn Sûreleri de dâhil edilmiştir. Zîrâ bu sûreler de şirkten uzaklaşma ve Yüce Allah’a ilticâ vardır binaenaleyh Muhafezeteyn ile mâhiyetçe yakındırlar. Zîrâ bu hâl bir nevî istiâze mânâsı taşır, bunu da Aliyyü’l Kârî söylemektedir.

 

Evet, sevgili dostlarımız!

 

İşte Yüce İslâm maddî manevî kulunu koruma altına almaktadır. Cenab-ı Hak İslâm ile kulunu koruma altına almaktadır. Bütün korunan seni koruyacak bütün imkânların hepsi İslâm’dadır. İyi Müslüman olmaya gayret et.

 

Teheccüd hakkında da Hz. İbn-i Abbâs (Radıyallâhu Anhüma ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) teheccüd namazı kılmak üzere geceleyin kalkınca şu duayı okurdu; Allah’ım! Rabbimiz hamdler Sanadır, sen arz ve semâvâtın ve onlarda bulunanların Kayyûmu ve ayakta tutanısın, hamdler yalnızca Senin içindir. Sen semâvât ve arzın onlar da bulunanların nûrûsun, hamdler yalnızca Sanadır. Sen haksın vaadinde haktır, Sana kavuşmak haktır sözün haktır, cennet haktır, cehennem de haktır. Peygamberler haktır, Muhammed’de (A.S.V) hak Peygamberdir, kıyâmette haktır. Allah’ım! Sana teslim oldum, Sana inandım, Sana tevekkül ettim, Sana yöneldim, hasmına karşı senin bürhânın ile dâvâ açtım, hakkımı arama da Senin hakemliğine başvurdum. Önden gönderdiğim ve arkada bıraktığım hatâlarımı affet, gizli işlediğim, alenî yaptığım, benim bilmediğim Senin benden daha iyi bildiğin hatâlarımı da affet. İlerleten Sensin gerileten de Sensin, Senden başka İlâh yoktur. Bu da Buhârî Şerif’in haberidir. Evet, sevgili ve muhterem efendiler, işte görüyorsunuz cihân Peygamberi Hz. Muhammed gece gündüz Allah’a kulluk içinde kullukta ve yalvarışta.

 

Dakika 10:12

 

(Allâhümme Rabbenâ lekel hamdü ente gayyimüs semâvâtı vel arzı ve menfîhinne ve lekel hamdü ente nurussemâvâti vel arzı ve menfîhinne ve lekel hamd). Bu dua bu şekil devam etmektedir sevgili dostlarımız. Müslim-i Şerif, Muvattâ, Tirmizî, Ebû Dâvût’ta bunu haber vermektedir.

 

Teheccüd: Gece uyanık kalmak demektir. Yüce Allah’ın huzuruna kıyâm durur, O’na kullukta ibâdette bulunmak, istiğfarda duada bulunmak, bu geceleri gafletle geçirmemek, dünya gaflet içerisindeyken o saatlerde sen Allah’ın huzurunda olmaya gayret et.

 

Akşam ve sabah yapılacak dualar hakkında da İbn-i Mes’ûd Hazretleri (Radıyallâhu Anhüma ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) akşam olunca şu duayı okurdu; Elhamdülillah geceye erdik, mülkte Allah için geceye erdi, Allah’tan başka İlâh yoktur, tektir ortağı yoktur, mülk O’nundur, hamdler O’nadır, O her şeye kâdirdir. Rabbim bu gecede olacak hayrı, ondan sonra olacak hayrı Senden talep ediyorum. Bu gecede olacak şerden ve bundan sonra olacak şerlerden Sana sığınıyorum, Rabbim tembellikten, yaşlılığın kötülüklerinden Sana sığınıyorum. Rabbim cehennem azâbından, kabir azâbından Sana sığınıyorum. İbn-i Mes’ûd (Radıyallâhu Anhüma ve Erdahüm Ecmaîn) devâmla Rasûlullah’ın (A.S.V) sabah olunca şu duayı okuduğunu da söyledi; “Elhamdülillah sabaha erdik mülkte Allah için sabaha erdi.” Müslim Tirmizî, Ebû Dâvûd’un haberi.

 

Evet, sevgili dostlarımız!

 

(Emseynâ ve emsel mülkü lillâhi velhamdülillâhi lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâ şerîkeleh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şeyin kadîr. Rabbi es’eluke hayra mâfî hazihil leyle ve hayre mâ bâdehâ ve Eûzubike min şerri hazihilleyle ve şerri mâ bâdehâ Rabbi Eûzubike minelkeseli ve su’lil kiberi, Rabbi Eûzubike min azâbi finnâr, min azâbi finnâr ve azâbi fil gabri ve izâ esbahâ gale zalik, esbahna ve esbahâl mülkü lillâhi velhamdülillâh) Evet sevgili dostlarım böyle ve bunun gibi nice Peygamberimizin duaları vardır.

 

Abdullah İbn-i Gannam el-Beyâzî (Radıyallâhu Anhüma ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; Rasûlullah (ASV) buyurdular ki: “Kim sabaha erdiği zaman Allah’ım benimle veyâ mahlûkatından herhangi biriyle hangi nimet sevâba ermişse hangi nimet sabaha ermişse bu Sendendir. Sen birsin ortağın yoktur, hamdler Sanadır, şükür Sanadır derse o günkü şükür borcunu ödemiştir. Kim de aynı şeyler akşama erince söylerse o da o geceki şükür borcunu edâ etmiştir.”

 

Dakika 15:05

 

Evet, sevgili dostlarımız işte Şanlı Peygamberin gece, gündüz, akşam, sabah Yüce Allah’a yalvarış hâlinde olduğunu görüyoruz.

 

Hz. Âişe-i Sıddıkâ Vâlidemiz (Radıyallâhu Anha ve Erdahünne ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; Hz. Peygamber (A.S.V) yatağına girdiği zaman ellerine üfleyip “Muavvazeteyn’i” ve “Kul hüvallâhü ehad” okur ellerini yüzüne, vücuduna sürer ve bunu üç kere tekrar ederdi. Hastalandığı zaman aynı şeyi kendisine yapmamı emrederdi. Bu da Buhârî, Müslim ve diğerlerinin haberidir. “Kur’an-ı Kerim’den îman edenlere rahmet ve şifâ olan şeyler indiriyoruz, o zâlimlerin ise sadece kaybını, hüsranını arttırır.” Bu da İsrâ Sûresi’nin 82’nci âyet-i kerimesidir. “Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt ve kalplerde olana bir şifâ, mü’minlere doğru yolu gösteren bir rehber ve rahmet gelmiştir.” Bu da Yunus Sûresi âyet 57’dir. Rasûlullah’ın (A.S.V) artık hayır şifâ değil Allah’tan Refik’i Âlâ’yı istiyorum dediği belirtilir. Artık dünyâdan ukbâya göçeceği son saatlerinde böyle demiştir. Ne diyor artık hayır Hazreti Âişe Annemiz yanında söylüyor o haber veriyor. Artık şifâ değil Allah’tan Refik’i Âlâ’yı istiyorum. Yani Rabbime kavuşmayı istiyorum diyor. Ey insanoğlu! Rabbini özlüyorsan Rabbini seviyorsan ölüme hazırlan, Rabbinden korkuyorsan yine ölüme hazırlan. Çünkü Rabbinden korkunca seni kurtaracak yine Rabbindir, Ondan yine sığınacağın yine O’dur, Ondan O’na sığınacaksın. Korktun kaçacaksın nereye? Rabbine doğru koşacaksın. Ey gâfil! Ey câhil! Başka tarafa gidersen senin için kurtuluş var mı? Nereye gitsen yakalanırsın, oradan o zaman kaçak eşkıya olarak getirilirsin. Rabbine kulluk et seve seve O’na kulluk et seve seve O’na kavuşmayı iste. Ölüme hazırlanmak demek doğru dürüst Müslüman olmak demektir. Farzlarını, vâciplerini, sünnetlerini, müstehaplarını yerine getir. Haramlardan, günahlardan, mekruhlardan sakın ve îmânını ebediyyû’l-ebed korumaya çalış. Gerçek İslâm îmânı ile îmân et, küfürden, şirkten nifâktan kötü ahlâktan ve riyâdan, vücubtan, diğer kötülüklerden kendini îmânını korumaya çalış, Amel-i Sâlih’te bulun, ihlâs ile yap amellerini. İhlâssız amel başına belâdır. İhlâs ile amel nedir? Yalnız ve yalnız Allah için o ibâdeti Allah’a yapmaktır. Falan filan için olmaz, gösteriş için olmaz, reklam için olmaz, işte bunlar riyâdır gösteriş için olan her şey riyâdır, başına belâdır. Yüzüne çarpılır, riyâda başkasına kulluk vardır, şirk vardır. Aklını başına al!

 

Dakika 20:20

 

Hz. Huzeyfe İbnü’l Yemân (Radıyallâhu Anhüma ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) yatağına girince şu duayı okurdu: “Allah’ım! Senin adınla hayat bulur Senin adınla ölürüm.” Sabah olunca da şu duayı okurdu: “Bizi öldürdükten sonra tekrar hayât veren Allah’a hamd olsun, zâten dönüşümüz de O’nadır.” Buhârî, Tirmizî, Ebû Dâvûd’un haberi bu da.

 

Evet, sevgili dostlarımız!

 

İşte hakîkat ve gerçekler devam ediyor. Hz. Berâ (Radıyallâhu Anhüma ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) buyurdular ki, yatağına girdiğin zaman şu duayı oku; Allah’ım! Nefsimi Sana teslim ettim, yüzümü Sana çevirdim, dişlerimi Sana emânet ettim, sırtımı Sana dayadım, Senin rahmetinden ümit varım, gazabından da korkuyorum. Senin ikâbına karşı Senden başka ne melce var ne de kurtarıcı. İndirdiği kitâba gönderdiğin Peygamber (A.S.V) Hz. Muhammed’e îmân ettim, onun Peygamberliğini kabûl ettim, ona inzâl eylediğin şeriatın tamamını kabul ettim, ona tâbî oldum. Eğer bunu okuduğun gece ölecek olursan fıtrat üzere ölmüş olursun. Şâyet sabaha erersen hayır bulursun. Bu da Buhârî, Müslim, Tirmizi, Ebû Dâvûd’un haberidir. Tirmizî’nin bir rivâyetinde de şöyledir; Rasûlullah (A.S.V) uyumak isteyince sağ yanı üzerine dayanır ve şöyle dua ederdi; Allah’ım! Kullarını topladığın veya yeniden dirilttiğin gün beni azâbından koru. İşte görüyorsunuz âlemlere rahmet Peygamberi herkesten çok yalvarıyor. Herkesten çok kulluk yapıyor, Allah’ın emrinden diğer emrine koşuyor.

 

İşte ey Hz. Muhammed’in ümmetiyim diyenler! Peygamberine tâbî ol, onu örnek al. Senin tek önderin ve örneğin Hz. Muhammed’ tir (A.S.V).

 

Dakika 23:54

 

 

(Visited 25 times, 1 visits today)