219- Tefsir Ders 219 hayat veren nurun keşif notları
219- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 219
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
(En’âm Sûresi 33’üncü Âyet-i Kerime’den 36’ıncı Âyet-i Kerime’ler)
قَدْ نَعْلَمُ إِنَّهُ لَيَحْزُنُكَ الَّذِي يَقُولُونَ فَإِنَّهُمْ لاَ يُكَذِّبُونَكَ وَلَكِنَّ الظَّالِمِينَ بِآيَاتِ اللّهِ يَجْحَدُونَ
Onların söylediklerinin seni üzdüğünü elbette biliyoruz. Cenab-ı Hak öyle diyor Habîbi Muhammed’e. O kendini bilmezler var ya! Diyor. Onların söylediklerinin seni üzdüğünü elbette biliyoruz. Onlar aslında seni yalanlamıyorlar, fakat o zâlimler Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorlar. Muhammedi yalanlasan âyeti inkârdır, âyeti inkâr etsen Allah’ı inkârdır fark etmez. Allah’ın, Allah’a âit olan neyi inkâr ediyorsan Allah’ı inkârdır o. Muhammed’i Allah gönderdi, Kur’an’ı Allah inzâl eyledi. Bunların hangisini inkâr edersen Allah’ı inkârdır bu. Kendini aldatma!
وَلَقَدْ كُذِّبَتْ رُسُلٌ مِّن قَبْلِكَ فَصَبَرُواْ عَلَى مَا كُذِّبُواْ وَأُوذُواْ حَتَّى أَتَاهُمْ نَصْرُنَا وَلاَ مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِ اللّهِ وَلَقدْ جَاءكَ مِن نَّبَإِ الْمُرْسَلِينَ
Senden önce de peygamberler yalanlanmıştı öncekileri de yalanladı. Bu inkârcı zihniyetin durumu aynıdır geçmişte de, bugünde, gelecekte de. Kendilerine yardımımız gelinceye kadar yalanlamaya ve eziyet olunmaya sabrettiler. Geçmiş peygamberler diyor o inkârcıların yaptığı kötülüklere karşı ne yaptılar? Sabrettiler diyor. Allah’ın sözlerini değiştirecek hiçbir kimse yoktur. Şüphesiz ki sana, peygamberlerin haberlerinden bir kısmı gelmiştir diyor.
Cenab-ı Hak ne diyor Hz. Muhammed’e sana geçmiş peygamberlerin bir kısmını haberlerini sana biz bildirdik bu haberleri diyor. Kur’an-ı Kerim geçmişi anlatıyor. Önce Hz. Muhammed’i anlattı Cenab-ı Hak Kur’an ile vahiy ile ve Kur’an ile de şimdi bütün cihana anlatılmaktadır.
Cenab-ı Hak;
وَإِن كَانَ كَبُرَ عَلَيْكَ إِعْرَاضُهُمْ فَإِنِ اسْتَطَعْتَ أَن تَبْتَغِيَ نَفَقًا فِي الأَرْضِ أَوْ سُلَّمًا فِي السَّمَاء فَتَأْتِيَهُم بِآيَةٍ وَلَوْ شَاء اللّهُ لَجَمَعَهُمْ عَلَى الْهُدَى فَلاَ تَكُونَنَّ مِنَ الْجَاهِلِينَ
Cenab-ı Hak diyor ki; Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldiyse, haydi yerin içine (inebileceğin) bir delik, ya da göğe (çıkabileceğin) bir merdiven ara ki onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi, elbette onları hidâyet üzerinde toplardı. O hâlde cahillerden olma! Dedi. Yani îmânsızlar imana gelmiyor diye üzülme! Dedi Cenab-ı Hak. Hem de biraz uyarıcı, tam uyarıcı bir teselli verdi.
إِنَّمَا يَسْتَجِيبُ الَّذِينَ يَسْمَعُونَ وَالْمَوْتَى يَبْعَثُهُمُ اللّهُ ثُمَّ إِلَيْهِ يُرْجَعُونَ
Bak ne diyor Cenab-ı Hak; Daveti ancak dinleyenler kabul ederler. Ölülere gelince, Allah onları diriltir, sonra O’na döndürülürler.
Dakika 4:55
Yani bir insanın kalbi ölmüşse Kur’an’ı duymuyorsa ruhu ölmüşse, küfürle dolmuşsa buna gerçeği duyurma şansı kalmamıştır. Önce ona hidâyet erişecek ki, Allah onları diriltir sonra O’na döndürülürler diyor. Hidâyet istemeyene de Allah hidâyet vermiyor çünkü insanları özgür bırakmış. Adam küfrü seçmiş, dalâleti seçmiş, şirki seçmiş hidâyet istemiyor. Özgür bırakmış Cenab-ı Hak. Eğer zoraki insanları Allah Müslüman yapsaydı cehennemi yaratmazdı. Onun için özgürlüğün sonunda Adâleti İlâhî tecellî edecektir. Küfrün karşılığı da cehennemdir, îmânın ve Amel-i Sâlih’in karşılığı da cennettir. Küfür, şirk, nifâk, kötü amel bunların adâletin gereği bunların cennette yeri, yurdu yoktur. Ancak bunların yeri, yurdu cehennemdir, Adâleti İlâhî böyle tecellî etmiştir ve kânûnlar bunu haber vermektedir. Allah’ın kânûnları…
Dakika 6:38