Tefsir 22-01

22- Tefsir Ders 22 hayat veren nurun keşif notları

22- Kur’an-ı Kerim Tefsîr Dersi 22

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

 Çok kıymetli ve muhterem izleyenlerimiz,

Yüce Allah’ın hayat veren Nûr-u İslam’ın içerisindeki bütün değerleri iki cihânın saâdetini hep beraber kazanmayı Cenab-ı Hak lütfu keremi fazlıyla hepimize nasîb eylesin. Konumuz Kur’an-ı Kerim’in Bakara Sûresinin 102’nci âyetinin keşfi, tefsîrî, tevîlî ile devam etmektedir. Konumuz tabî sihirdir o âyet-i kerimede de konu daha öncede bir kısmına değindik dersimiz onunla devam ediyor. ‚السحر‘ kelimesinin sebebi gizli olan ince şeyi gerçeğin aksine aldatma tahayyül olunan yaldızcılık, şarlatanlık, hilekârlık, esrârengiz hakkı bâtıl, bâtılı hak göstermek, hayâller, sihrin içeriğinde bunlar vardır. Âraf Sûresi 116’ncı âyet-i kerime, Tâhâ Sûresi 66’ncı âyet-i kerimede de bu konularda bilgiler verilmektedir.

 

Aldatmak, dolandırmak ki aslî ‚السحر‘ îmânsızlık ve ahlâksızlıktır. ‚ السحر ‚ kökü biliyorsunuz ki siz atın dedi onlar atınca insanların gözlerini büyülediler, korkuttular, büyük bir sihir gösterdiler. İpleri, odunları yılan sandılar. Âsâ ’yı Mûsâ hepsini yuttu. Kur’an gerçeği karşısında hiçbir sihirbaz sahtekâr barınamaz.

 

Cenab-ı Hak Âraf Sûresi 116 da işte bu anlamını verdiğim âyette Cenab-ı Hak şöyle diyor;

 

قَالَ أَلْقُوْاْ فَلَمَّا أَلْقَوْاْ سَحَرُواْ أَعْيُنَ النَّاسِ وَاسْتَرْهَبُوهُمْ وَجَاءوا بِسِحْرٍ عَظِيمٍ

 

Cenab-ı Hak bu âyet-i kerimede durumu bildirmektedir. Âsâ’yı Mûsâ şöyle bir bakın Tâhâ 66’da da durum böyle anlatılmaktadır.

 

(inne minel beyâni le sihran) hadis-i şerif

 

‘’Muhakkak bâzı güzel sözlerde sihir vardır.’’ Yâni sihir gibi insanlara tesîr eder bâzı güzel sözler hadis-i şerifte böyle buyurulmuştur. Hak ve helâl olanlar için söylenmiştir bunlar. İlim kötünün elinde istismâr, suistimâl edilirse durum böyle olur. Büyükler domuza inci takma demişlerdir. Domuza inci takmak demek ilmi bilgiyi hak bilgi kötüye kullanmak demektir.

 

Fahri Râzî o büyük imam (Rahmetullâhi Aleyh) büyük müfessir sihrin sekiz çeşidini saymıştır. Gıldânîlerin sihri, sabîye yıldıza tapanların sihirleri, semâvî arzî kuvvetlerin karışımı, tılsımlar, kâinatın felekle yâni feleklerin yıldızların kadîmine kudûmüne inanırlar zamanın materyalistleri gibi. Felek için heykeller yapmışlar tapmışlar. Yüce yaratıcı bunları görevlendirdi derler. Kâinatın yönetimi için öyle yaptı derler.

 

Dakika 5:26

 

Animizm, natürizmin, natüralizmin bileşkesi gibidirler. Onun için sihrin her türlüsünden Müslümanlar uzak kalmalıdırlar ve İslam her şeye karşı koruduğu gibi Kur’an-ı Kerim sihre karşı da yaldızlamacılara, falcılara karşıda İslam sağlam bir kalâdır. Allah’ın lütfu keremiyle kâinatı idâre eden yıldızlardır derler. Semâvî ve arzı güçler birleşir mûcize olur derler. Rûhu İlâhlaştırmak, İlâhlaştırmalarının ve icât etme öldürme, diriltme, değiştirme gibi bunlarda rûhu İlâhlaştırmışlardır. Bunlara da animistler denmektedir. İslam ulemâsı ittifaktan bunlara inanan kâfir olur demişlerdir. Çünkü kâinatı idâre eden Allah’tan başka kimse yoktur. Onun için sihrin bâzıları bâzı sihirbazların bâzı verdikleri haberler bu saydıklarımıza benzer olanlar kişiyi dinden îmândan çıkarır. Fala, sihre inananlar Hz. Muhammed’in Peygamberliğine ve ona inen Kur’an’a inanmamış olurlar. Çünkü biraz öncede değindiğimiz gibi bunların bir kısmı öyledir. Bir kısmı da evhâmdır. Evhâm ve kuvvetlilerin sihri rûhun terbiyesi, tasfiyesi ile tesîri artar derler. Canlılarda tasarruf etmek isterler.

 

Riyâzât, havas, rukye, muska, uzlet gibi garip olaylarla manyetizma, hipnotizma, fakirizm gibi ki en tehlikeli ve aldatıcısı budur. Şuanda manyetizma, hipnotizma, fakirizm gibi durumlarla kandırılmak isteniyor. Bunların tamamı kandırmacadır. Ancak İlâhî emirlere uygun olan îmâna, İslam’a, Kur’an’a dayalı olanlar ise hakîkat ve gerçektir bunlarında sihirle alâkası yoktur sihri bunlar reddeder. Birde ervah-ı ardıye cincilik cinlerden yardım alarak yapılan sihirlere denir. Bugünün ispiritizmacılarını bunlardan sayabiliriz. İspiritizmacılar Mu’tezile ve bâzı filozoflar cinleri inkâr etmişlerdir. Bakın bunlara dikkat edin bir taraf cinleri inkâr ediyor bir taraf da ne yapıyor cinlerden yardım istiyor. İslam bunların ikisini de reddeder. Cinler vardır ama cinlerden yardım da istenmez. Cincilikte İslam’da yoktur.

 

Bunun için kıymetli dostlarım, kısa görüşlü aceleciler hemen işi inkâra götürürler. Kimisi de kolayca reddetmeyi kar sayarlar. İslam’daki bilimsel akıl ve naklin işi böyle değildir. Kur’an’ı bilerek, sünneti bilerek, ilmî değerleri, aklî değerleri göz önünde tutarak hareket edilmelidir.

 

Dakika 10:07

 

Büyükleri inkâr etmemişlerdir. Sihrin en yaygınları bunlardır çünkü câhil hafif rûhlu insanlar bunların tesîri altına girerler bu kandırmacaların sultası altında perişân olur giderler. Sonunca da çıldırırlar fayda görmezler, manyaklaşırlar, intihâr ederler. Cinciyle, şeytânla iş birliği yapılamaz.

 

Tahayyülât göz boyamak el çabukluğu ile bunlara hokkabaz şa’beze denir. Arapçası ““ahiz bil uyun““ göz bağlama rûhen etkileme olayıdır. Vapurdakinin sâhili hareket hâlinde gibi görmesi. Bu nedir? Vapurda giden adam sâhile hareket ediyor sanır. İşte bunun gibi sihirbazlar da göz boyamaya çalışırlar. Câhilleri ve hafif rûhluları çabuk kandırırlar.

 

Âletlerden istifâde ederek yapılan sihir gibi ki firavunun sihirleri bu cinstendir. İpleri, değnekleri cıva ile doldurmuşlar ısının etkisiyle harekete geçiyor. Bugünün sinemaları ve benzerleri gibi hele de işin aslını bilmeyenler etkileniyorlar.

 

Kimyâsal maddelerin ve ilaçların kimyâsal özelliğinin etkisiyle olan sihirler. Bakın burada bilgide kötüye kullanılıyor. Nasıl ki yenilen içilen etlere, sütlere, sebzelere, meyvelere neler katıldı da insanların sağlığıyla oynanıyorsa işte kimyâsal maddelerinde ilaçların kimyâsal özelliğinin etkisiyle olan yapılan sihirlerde bunlardandır. Bu da bilginin kötüye kullanılmasıdır.

 

Kalbi celb etmekle talik-i kalp şarlatanlık yaparak duygularını etkiler. İsm-i Âzâm bilirim, cin çağırırım, kimyâ bilirim, simyâ bilirim derler dolandırırlar, aldatırlar. Nemamlık el altı gizli fitne tezvîrâtla aldatma yoluyla yapılan sihirdir. Netîce sırf yalan iğfal ile sözlü fiili sihirler doğru yanlış karışımıyla yapılanlardır. Bu da nemamlık ile el altı gizli fitne yoluyla yapılmaktadır.

 

Hârût Mârût’un ilmi ilhâm cinsindendir vâhî değildir. İlim iyiye kullanılırsa zehirden ilaç yapılır. Kötüye kullanılırsa ilaçtan da zehir yapılır. Meselâ elektrik kötüye kullanılırsa sihir yapılır gıldanî sihri, tılsımât ve kalfatriyatla Süleyman’ın (AS.) devletine karşı siyâsî ictimâî fesatlar çevirmişlerdir. Sihir rûhları, fikirleri bozar, kalbi çeler, ahlâkı perişân eder Allah’ı ve kitâbına sarılıp Hz. Muhammed’in izinden gitmek çâredir. Her kötülüğe çâre işte budur. İslam ve İslam’ın ve kurallarını bilmek ve yaşamaktır. Allah’ın koruması altında olmaktır.

 

Dakika 15:00

 

İslam Allah’ın kulunu koruma altına aldığı insanoğluna giydirdiği bir zırhtır. İslam kişiyi zırhlandırır. Yâni İslam ile Allah kullarını korur. Îtikâtta korur, amelde, ahlâkta, hukukta, içte ve enfüsî ve âfâkî âlemde korur. Sihrin asıl zararı yapana ve yaptıranadır. Buraya dikkat et! Sihri yapmak ne kadar zararlıysa yaptırmak da o kadar zararlıdır.

 

Kur’an-ı Kerim’de 88 yerde mü’minlere güven, emniyet müjdesi verilmiştir. Dikkat et buraya! Mü’minlere güven, emniyet müjdesi verilmiştir. Mü’min ol gerçek mü’min ol. Gerçek mü’min Allah’ı onun vahdâniyetini iyi tanır. Onun kânûn ve kuralları olan İslam’ı bilir ve tam inanır tam tasdîk eder tam ikrâr eder ve yaşamına geçirir İslam’ı yaşamına uygular.

 

Tevrât’ta Yahûd’e Ey miskinler! Derki; onların damgası miskinliktir. Niçin? Onlar Tevrât’ın yolundan saptıkları için Mûsâ’nın yolundan saptıkları için.

 

Kıymetli efendiler!

 

Siyâset ilmine İlmu’rRivâye denir. Vilâyet-i Âmme genel velâyet resmiyette ki teşrîfât protokolün mâhiyeti anlatılıyor. ““ انْظُرْنَا  ““ رَاعِنَا ““‘ ağız bükmek, sövmek, hakâret içerir. Cenab-ı Hak onun için bu âyet-i kerimelerde de sihrin peşinden hemen bunları da ortaya koymuş ki bugün sihirden yana yanlıştan yana olan insanlar hep kelimeleri yanlışa kullanmak isterler.

 

Ruune ahmak, kaba, mürââttan sen bize riâyet et gibi anlamlar yüklenmiştir. Yine Nisâ Sûresinin 46’ncı âyetinde bir kısmı kelimelerin yerinden değiştirerek dillerini eğerek, bükerek ve dine saldırarak, Peygambere karşı da işittik ve isyân ettik dinle Ey dinlemez olası! رَاعِنَا derler.  İşte bu âyet-i kerimeler kelimeleri doğru kullanmayan Allah’ın âyetlerini bile bozmaya çalışan zihniyeti anlatmaktadır. Bunlara karşı doğruyu göstermektedir.

 

Sizlere sihir hakkında bâzı notlar daha vermeye çalışayım. Büyü serâbı su zannetmesi, dönen pervâneyi kestiremiyorsun el çabukluğu ile olanları da çokları fark edemiyor ve kandırılıyor sihir adı altında. Korku, dehşet salarak etki alanına alması, gizli seslerden, ölülerin kafatası kemiklerinden faydalanır karanlık odalara çekerler. Üzerinden hâkimiyet kurmak isterler. Yâni yalancı sahtekâr sihirbazlar insanları böyle ortamlarda kendi etkileri altına almaya çalışırlar.

 

‘’İfrit tahtı yerinden kalkmadan getiririm demişti Neml Sûresinin 39 ve 40’ıncı âyetlerinde.’’

 

Kitaptan ilmi olan Âsaf Bin Berhiyâ veya Hızır (AS.) kimse gözünü açıp kapamadan onu sana getiririm dedi. Bunlar Allah’u Teâlâ’nın verdiği ilimle olan şeylerdir sihirle alâkası yok.

 

Dakika 20:08

 

Bunlar kerâmettir ilmi Cenab-ı Hakk’ın lütuflarıdır. Yalnız her lütfu da iyiye kullanmak şartı vardır şımarmamak kötüye kullanmak şarttır. Her yaratığın tâbî olduğu bir kânûn vardır. Güçlü sanarak şer güçlerden yardım alanlara Allah onlara o şer güçleri musallat eder. Şer güçlerden yardım istenmez. Sihirbaza gitmek demek belanı aramak demektir, îmânını mahvet demektir, İslam’dan vazgeçmek demektir. Allah onlara o şer güçleri musallat eder. Artık ona eziyet etmeye başlarlar. Ya intihâr eder, ya delirir, sonuç kötü olur. Falcıların, sahtekârların, yalancıların, sihirbazların, Arrafların mâhiyetine düşmemek lâzım şeytânlar başka şekillere girerler. Girdiği şeklin kânûnlarına tabi olurlar. Meselâ eşek şekline girse bir kurşunla öldürebilirsin. Şeytân bunu bilir o şekilde fazla kalamaz. Kötü şekliyle karı koca arasına girmek ister. Karı koca birbirini kötü görsün ister. Bakara Sûresi 102’nci âyet-i kerimede de işâret edildiği gibi.

 

Hayat imtihândır fitne tamâmen birçok âyet-i kerimede imtihân yerine kullanılmıştır. İmtihan anlamı verilmiştir. Mal, evlat bunların başında gelir. Tahakküm için kullanılır. Şimdi evlatta Allah yolunda malda Allah yolunda olmak şartıyla imtihân kazanılır. Fitne o zaman ne yapar imtihânın başarısına dönüşür.

 

Âli İmrân Sûresinin 142’nci âyetinde cihâd edenleri, sabredenleri belli etmeden açığa çıkarmadan cennete gireceğinizi mi zannediyorsunuz? Yâni Cenab-ı Hak cihâd edenle etmeyeni, sabredenle etmeyeni deniyor. Bu tam hayat bir imtihân îmânı denemek içindir her fitne bir imtihândır. Zırh sürekli Allah’a sığınmaktır. Onun için İhlâs Sûresini, Felak, Nas Sûrelerini çok oku. Îmân ve Kur’an senin zırhın olsun. Îmân ve Kur’an ile Allah seni himâyesine alır. Allah’a îmânınla, Kur’an’ınla, Amel-i Sâlih’lerinle Allah’a sığınacaksın. İsyân ederek, sihirbaza giderek, yanlış yaparak Allah’a sığınılmaz. Hem şeytâna hizmet edeceksin şeytânın kucağında oturacaksın izinden gideceksin hem de Allah’tan himâye isteyeceksin. Bu delilerin yapacağı bir iştir.

 

‘’Kişi kazdığı kuyuya kendi düşer’’ Fâtır Sûresinin 43’üncü âyetinde de bu gerçekler anlatılmaktadır. ‘’İnsana ufuklarda ve kendi nefsinde âyetlerimi göstereceğiz’’ diyor Cenab-ı Hak. Burada ki gösterdiği ve göstereceği nedir? Kur’an’ın yüceliğini hak kitap olduğunu İslam’ın hak din olduğunu, Hz. Muhammed’in hak Peygamber olduğunu, dünyâda Müslüman olanlar anladı birde hâlâ inkâr edenler var. Onlara da Cenab-ı Hak enfüsî ve âfâkî âlemde İslam’ın hak din olduğunu diyor onlara da göstereceğiz. Bu ne demektir? Bütün dünyâya İslam hâkim olarak geldi hâkim olarak gidecektir.

 

Dakika 25:07

 

Şu asrımızda bulunan içinde bulunduğunuz durum İnşa’Allah geçicidir ve çabuk geçecektir. Büyücü sâhinler, fakir ve kâfir ölürler. Bu kelimeye dikkat et! Netîce büyücüler, sihirbazlar hem fakir geberirler hem de kâfir ölürler. Sebep işte Allah’tan başkasının tesîri altında oldukları için ve yanlış yaptıkları için Kur’an-ı Kerim’e zıt davrandıkları için.

 

Yine Cin Sûresinin 6’ncı âyetinde bâzı insanlar cinlere sığınır. Onların azgınlıklarını da artırırlar. Büyü hayâl görmek, muhâtabı etkisi altına almaktan ibârettir. Tekrar ediyorum büyü hayâl görmek, muhâtabını etkisi altına almaktan ibârettir. Hangi yoldan karşıdaki kişiyi aldatabilir te’siri altına alabilirse işte büyü odur. Hasedin yeri kalptir. Körde, görende haset eder. Dikkat et buna!

Hasedin yeri kalptir. Körde, görende haset eder. Onun için dikkat et hasetten uzak kal. Hasetçilerin şerrinden Allah’a sığın.

 

Kehf Sûresinin 39’uncu âyet-i kerimesinde MâşâAllah kuvvet yalnız Allah iledir. Nice lortlar köşke oturur güzelliğini göremez. Bakın nice lortlar, nice zenginler köşkte oturur ama malının mülkünün zevkini sefâsını süremez güzelliğini göremez hastadır yiyemez hizmetçi veya bekçi ondan daha iyi faydalanır o köşkten o sermayeden. Niçin? Hastadır da onun için.

 

Kıymetli efendiler!

 

Rûh hastalığı, kalp hastalığı, büyülere, cinlere, sihirbazlara, İslam’ın hak inancının dışındaki bütün bâtıl inançlar en kötü hastalıktır. İbrahim Sûresinin 4’üncü âyetinde de nice gerçekler ortaya konmaktadır. Hizmet ettiğin milletin dilini iyi bil. Dikkat et! Hangi millettensen kendi milletinin dilini bil. O zaman o milletine gerçek tercümân olabilirsin. Hakk’ı tebliğ edebilirsin kendi milletine hayrı olmayanın kime hayrı olacaktır. Önce kendi milletine hayırlı olmak için önce o milletin dilini bil sonra o millete Hakk’ı tebliğ eyle Cenab-ı Hak ilimde ve bedende size Tâlût’u seçti. Bakın Tâlût Dâvûd’un da (A.S.) içinde bulunduğu bir ordunun başkomutanıydı devlet başkanı oydu. Niçin? İlim vardı kendinde kişide ilim ve bedensel, fiziksel durumu da, rûhsal durumu da mükemmel olunca işte Allah onu seçti diyor bak Allah’ın değer verdiği kişinin rûh dünyâsı İslam ile donanmış beden dünyâsı da ve ona uygun olarak seçilmiştir ve bu birinci derecede makbûldür. Adam câhil olur, kâfir olur, müşrik olur, sihirbaz olur, zengin olur, yakışıklı olur bu bir işe yaramaz. İçinizde olanı biliyor.

 

Yine Cenab-ı Hak Bakara Sûresinin 20, 105, 247, 284’üncü âyetlerinde bize durumu bildiriyor. Bizim içimize bakıyor Cenab-ı Hak. İçimizde ne varsa biliyor ve ona göre hesâba çekecektir. İçinde hangi aslan mı yatıyor tilki mi, küfür mü îmân mı bunları biliyor. Niyetin nedir biliyor. Neler yaptığını neler yapacağını biliyor.

 

Dakika 30:38

 

Yine Âli İmrân Sûresinin 26’ncı âyetinde de

 

 

قُلِ اللَّهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ diyor dikkat et. Nahl Sûresinin 62’nci âyetinde de yine dardakine cevap veriyor sıkıntıyı giderir sizi ne yapar halîfe kılandır diyor. Cenab-ı Hak’ka kulluk görevini yaparak çalışılarak hem de herkesten iyi çalışarak Allah’u Teâlâ’ya sığın görevini yaparak sığın bak o zaman sana nice lütuflar ulaşacaktır.

 

Sevgili dostlarımız!

 

Allah’ı bırakıp da kime sığınırsan işte o zaman başına gelecekleri düşün. Sonra Müslümanlar mutlaka kendi aralarında teşkîlâtlarını kuracaklardır İslam teşkîlât dinidir. Yerli yerince ümmet kendi içinde tam teşkîlâtlanmış olacaktır ve onlarında Allah’ın kânûnlarını uygulayacak liderleri olacaktır. Yoksa ben liderim diyen ben hâlifeyim diyen hâlife olamaz. İslam’ın aradığı özellikler onda bulunması gerekmektedir. Liderden itâat ne zaman kalkar. Mürtet olursa mürtetten lider olmaz. Deli olursa deliden de lider olmaz ama hasta olup iyileşmesi ayrı mesele esirden de lider olmaz kurtulma ihtimâli de bilhassa yoksa. Homoseksüellerden lider olmaz, kör, sağır, dilsizlerden lider olmaz.

 

Yine Sahih-i Müslim de Efendimiz (A.S.V) bana itâat Allah’a itâattir diyor. Kur’an-ı Kerim’de de bu meâlde de birçok âyet-i kerime bulunmaktadır. Bana karşı gelen Allah’a karşı gelmiştir diyor her kim emire itâat ederse bana itâat etmiş olur emire âsî olan bana âsî olmuştur diyor. Emir kimdir bunu Müslümanlar iyi bilmek zorundadır. Allah’ın emriyle emreden, hükmüyle hükmeden, emir emirdir. Birde ilimle donanmış rûh dünyâsı, beden dünyâsı, içi dışı İslam olacaktır.

 

Ebû Hûreyre’den birliği dağıtanlar İslam birliğini İslam ümmetini dağıtanlar itâati kaldıranlar ölümleri câhiliye ölümüdür diyor. Câhiliye ölümü Ebû Cehil ölümüdür o devre câhiliye devri denmektedir. İslam öncesi devir câhiliye devridir. Tevbe Sûresinin 24’üncü âyetine, 39’uncu âyetine bakıldığı zaman bunlar görülür. Birlikte savaş, birlikte hareket etmek İslam’ın asıl emridir. Yine İmrân Sûresinin 103’üncü âyetine bak cemâat, ümmet olmanın şartına bak. Müslümanlar cemâat olmak şartı vardır mecbûrdur, ümmet olmak mecbûriyeti vardır.

 

Dakika 35:00

 

Ümmet birliği Hz. Muhammed’in önderliğinde İslam’ı birlikte yaşamak, birlikte İslam’a hizmet etmek Allah’ın emrinde hareket etmektir. Allah’ın kânûnlarını uygulamaktır. Allah’ın hâkimiyeti altında bulunmaktır. İslam’da hâkimiyet kayıtsız şartsız Allah’ındır ve bir millet işte kendinde hâkimiyet görüyorsa ki İslam milleti Allah’ın hükmüyle hükmettiği zaman emriyle emrettiği zaman işte o millette kayıtsız şartsız egemenlik o millettedir denmesinin anlamı Allah’ın hilâfet görevini yüklemiş insanoğluna bu görevi ümmet yapıp yerine getirmek zorunluluğu vardır. İnşa’Allah dersimiz devam edecektir.

 

Dakika 36:11

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

(Visited 798 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}