224 – Hadis-i Şerif Külliyatı Ders 224
224- Hadis-i Şerif Külliyâtı Ders 224
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
‘’Elhamdülillahi Rabbil-âlemin vesselâtü vesselâmü alâ rasûlina Muhammed ve alâ âli Muhammed’’
‘’ Rabbi Eûzu bike m‘in hemezâtiş şeyâtîn ve eûzu bike Rabbi en yahdurûn’’
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Sevgili dostlarımız,
Esmâ İbnü’l-Hakem el-Fezârî (R.A) anlatıyor; Hz. Ali’yi dinledim (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) şöyle demişti; ‘’Rasûlullah’dan (A.S.V) bir hadis dinledin mi Allah’u Teâlâ Hazretlerinin faydalanmamı dilediği kadar ondan istifâde ediyordum. Şayet bir adam ondan hadis rivâyet edecek olsa gerçekten duydun mu? Diye yemin ettiriyordum. Yemin edince onu tasdik edip rivâyetini kabûl ediyordum.’’
Hz. Ebû Bekiri’s Sıddık (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) bana şu hadisi rivâyet etti ve bu rivâyetinde Ebû Bekir doğru söyledi. Rasûlullah (A.S.V) dinledim demişti ki; günah işleyip arkasından kalkıp abdest alarak iki rekât namaz kılan sonra da Yüce Allah’u Teâlâ Hazretlerine tövbe-i istiğfâr da bulunan her insan mutlaka mağfiret olunur. Sonra da şu âyet-i kerimeyi okudu meâlen; Onlar fenâ bir şey yaptıklarında veyâ kendilerine zulmettiklerinde Yüce Allah’ı zikrederler günahlarının bağışlanmasını dilerler, günahları Yüce Allah’tan başka bağışlayan kim vardır. ‘’Âli İmrân Sûresi âyet 135’’ bunu da Tirmizî, Ebû Dâvûd, İbn-i Mâce haber vermektedirler.
Evet, sevgili dostlarımız!
Hz. Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) buyurdular ki; kim „Kim, „Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâşerîke leh, lehu’l mülkü ve lehu’l hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr.“ duâsını bir günde yüz kere söylerse, kendisine on köle âzâd etmiş gibi sevâp verilir, ayrıca lehine yüz sevâp yazılır ve yüz günâhı da silinir. Bu, ayrıca üç gün akşama kadar onu şeytana karşı muhâfaza eder. Bundan daha fazlasını okumayan hiçbir kimse, o adamınkinden daha efdâl bir amel de getiremez. Kim de bir günde yüz kere „Subhânallâhi ve bihamdihi“ derse hatâları dökülür, hattâ denizin köpüğü kadar (çok) olsa bile.“ bu da Buhârî, Müslim, Muvattâ, Tirmizî’nin haberidir.
Hz. Ömer (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) buyurdular ki: “Kim çarşıya girince (‘’Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerike leh. Lehul mülkü ve lehül hamdu,yuhyî ve yümîtu ve huvel Hayyul lâ yemut bi yedihi’l hayru ve hüve alâ kulli şey‚in Kadîr.’’) Allah’tan başka İlâh yoktur tektir ortağı yoktur, mülk ve hamd ona âittir, hayatı o verir, ölümü de o verir, kendisi hayattadır ölümsüzdür. Hayırlar onun elindedir, o her şeye kâdirdir duâsını okursa Allah ona bir milyon sevâp yazar bir milyon da günâh affeder ve mertebesini bir milyon derece yükseltir.” Bu da Tirmizî’nin haberidir. Onun için cennette bir köşk vardır diye bir haber de vardır.
Dakika 5:03
“Cenab-ı Hakk’ın bunları ne ticâret ve ne de alışveriş Allah’ı anmaktan namaz kılmaktan zekât vermekten alıkoyar. Bunlar gönüllerin ve gözlerin görmeyeceği, gözlerin döneceği günden korkarlar. Bu da Nûr Sûresinin 37’nci âyet-i kerimesinde buyurduğu zümreye dâhil olurla
Evet, sevgili dostlarımız!
Tîbî de bunu açıklamıştır, yâni Allah’ın öyle kulları var ki bunları ne ticâret ve ne de alışveriş Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekât vermekten hiçbiri alıkoymaz. Bunlar gönüllerin ve gözlerin döneceği günden korkarlar. Onun için Rablerine kulluğu her an her yerde yapmaya çalışırlar.
Rasûlullah’ın (A.S.V) zevcelerinden Cüveyriye (Radıyallâhu Anha ve Erdahünne ve Erdahüm Ecmaîn) Hazretlerinin anlattığına göre, Rasûlullah (A.S.V) Efendimiz bir gün sabah namazını kılınca daha kendisi namazgâhında iken erkenden yanından çıkmış gitmiş kuşluktan sonra
Cüveyriye aynı yerinde zikrederek otururken geri gelmiş ve bırakıp gittiğim hâlde duruyorsun hiç yerinden kımıldamadın gâlibâ diye sormuş? Evet, cevâbı üzerine şunu söylemiştir; Ben senden ayrıldıktan sonra 4 kelimelik bir duâyı 3 kere okudum. Eğer bunlardan hâsıl olan sevâp tartılacak olsa senin burada sabahtan beri okuduğun duâların sevâbının ağırlığına denk olur o duâ şudur. (‘’Subhânallâhi ve bihamdihi adede halkih ve erzâ nefsih ve zinete arşihi ve midâde kelimâtih’’) Allah’ı mahlûkatı sayısınca nefsinin rızâsınca, arşının ağırlığınca kelimelerin adedince tesbih ediyoruz noksanlıklardan tenzih ediyorum. Bu da Müslim, Tirmizî, Ebû Dâvûd, Nesâî’nin haberidir.
Evet, Hz. Ebû Hûreyre (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; Rasûlullah (A.S.V) buyurdular ki, iki kelime vardır, bunlar dile hafif terazide ağır Rahmân’a da sevgilidirler. (Subhânallâhi vebi hamdihi Subhânallâhil azîm) Allah’ım! Seni hamdin ile tesbih ederim, Yüce Allah’ım seni tenzih ederim kelimeleridir. Buhârî, Müslim, Tirmizî’nin haberidir bu da. Yoksa kötülük işleyen kimseler, sağlıklarında ve ölümlerinde kendilerini inanıp sâlih amellerde bulunan kimselerle bir tutacağımızı mı sandılar, ne kötü hükmediyorlar. Bu da ‘’Câsiye Sûresi’nin 21’inci âyet-i kerimesidir. İşte görüyorsunuz ekmeden biçilmez, kötülük eken sevâp biçemez, kim ne ekerse onu biçer ekmeden de biçilmez (Subhânallâhi vebi hamdihi) kelimesini, Allah’ım! Seni hamdin ile tesbih ederim diye tercüme ettik, Şârihler buradaki ‘’vav’’ harfini hâl olarak alıp mânâyı şöyle takdir etmişlerdir; Allah’ı (C.C) bana olan yardımı sebebiyle ona olan hamdime bürünerek tesbih ediyorum, bu geniş mânâyı Allah’ım seni hamdin ile tesbih ediyorum şeklinde daha veciz şekilde ifâde ettik.
Dakika 10:08
Yine Hz. Ebû Hûreyre (Radıyallâhu Anhüm ve Erdahüm Ecmaîn) anlatıyor; buyurdular ki (Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh) güç ve kuvvet de ancak Allah’ındır sözü çok tekrar edin. İşte görüyorsunuz Rasûlullah (A.S.V) böyle buyurdular.
Yine bir kıymetli âlimimiz Me’kûl dedi ki kim bunu der ve sonra da Allah’ın gazâbından ancak onun rahmetine ilticâ etmek ile kurtuluşa erilebilir derse,- Allah ondan 70 çeşit zararı kaldırır ki bunların en hafifi fakirliktir. Bu da Tirmizî’nin haberidir.
Evet, kıymetli efendiler!
Muhayyile bir şeyi hîle ile talep etmek, istihâle bir hâlden başka bir hâle geçmek, tahavvül değişme geçirmek vesâire. Hepsinde güç isteyen bir hareket bir yer değiştirme görülmektedir. Şu hâlde bu cümle şu veyâ bu, bu şey şu veyâ bu iş için demeksizin hareket, tekâmül, güç, kuvvet gerektiren her hâlimizde, her işimizde, her hayrımızda muhtaç olduğumuz güç ve kuvvetin Yüce Allah’tan geldiğini ifâde etmektedir. Âdem’den çıkıp vücuda gelmek, zevâle gitmeyip bekâ da kalmak, mazarratı def ve menfaati celb etmek, musibetten uzak olup matluba nâil olmak, mâsiyete düşmemek, ibadete devâm etmek, azâba mârûz kalmamak. Nimete mazhâr olmak, zulmete düşmemek nûr ile tenevvür etmek, işte bütün Rabbimizden istediklerimizin isteğimizin içinde bunlar ve bunlar dışında daha nice isteklerimiz bulunmaktadır. İnşa’Allah’u Teâlâ Rabbimize Salavât-ı Şerife ile derslerimiz devâm edecektir, Peygamberimize götüren salavâtlarında fazîleti hakkında, İnşâ’Allah bir sonraki dersimiz.
Dakika 13:37