Tefsir 24-01

24- Tefsir Ders 24 hayat veren nurun keşif notları

24- Kur’an-ı Kerim Tefsir Dersi 24

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

Çok kıymetli ve muhterem efendiler,

 

Dersimiz devam ediyor. İslam bir ümmet dîni ferdî ictimâî İslam ve Dârül İslam dîni olduğu için Allah’ın hâkimiyeti onun hükümlerinin uygulandığı bir yurt Dârül İslam’dır. Onun için İbn-i Abbâs (R.A) cemâatten bir karış ayrılan da diyor câhiliye ölümüyle ölür. Ümmet bir bütündür. Kur’an-ı Kerim bu bütünlüğü emrediyor. Ümmetten kimsenin ayrılma hakkı şansı yoktur ve Allah’ın hükümranlığı altında birleşmek ve bir bütün olmak mecbûriyeti vardır. Reyler de Bey’âttır. Bey‘âtsız ölüm câhiliye ölümüdür. Bugün bey’ât biliyorsunuz ki Hz. Ebû Bekir yine bir şurayla seçilmiş Peygamberimizin işâreti de vardır. Hz. Ömer’de yine Hz. Ebû Bekir’in işâreti ve ittifâkla seçilmiştir. Yine Hz. Osman seçim yoluyla bey’ât yoluyla seçilmiştir. Hz. Ali’de yine seçim bey’ât yoluyla seçilmiştir. Dolayısıyla reyler Bey’âttır. Bey‘âtsız ölüm câhiliye ölümüdür. Kime bey’ât edeceğini bilmen lâzım. Ümmetin bu konuda müçtehitlerinin bir araya gelip kimin ittifâkla seçilebileceğini karar vermeleri gerekmektedir. Müçtehitlerin icmâ ümmetin ittifâkıyla yapılacak bir seçim bey’ât en hayırlı olandır. Bu te’mîn edilemiyorsa ekserisinin bugün bey’âtı alınmış olmalıdır.

 

Efendimiz (A.S.V) âlimin yanılması kişinin kendi kafasına göre şer-i fetvâya bakmadan diyor hareket zâlimin hükmünden ümmetin hakkında korkarım diyor. Şimdi ümmet âlimin yanılması bir defa şerîatın Allah’ın kânûn ve hükümlerinin dışına çıkması, lider olmayacak kişileri lider olarak seçilmesine yanlış fetvâ vermeleri. Bunlara dikkat etmek lâzım sen reyler bey ‘attır biattir dendiğine göre şöyle bir dikkat edelim rey verirken dînîni, îmânını, vatanını, milletini, mukaddesâtını sen kime teslim ediyorsun? Hangi kadrolara teslim ediyorsun? Allah’ın hükümlerine bakışı nedir? Allah’ın hâkimiyetini kabûl ediyor mu etmiyor mu? Allah’ın hükümlerini Allah’ın anayasasını ve anayasaya dayanan İlâhî kânûnları İlâhî anayasayı kabûl ediyor mu etmiyor mu bundan yana mı değil mi? Bunlara bakman lâzım. Liderlik vasıfları İslam’da Müslüman olacak. Erkek olması tabii ki tercih edilir ve emir, rivâyetler erkekten yanadır. Mükellef olacak babadan oğula intikâl, saltanat meselesi İslam’da yoktur. Bu bir içtihâtla ortaya çıkmışsa bu içtihâtta hilâfetin yapısına uygun bir içtihâd değildir. İlim, irfân olacak, adâlet esâs olacak ve yeterlilik olacak, sağlık yerinde olacak.

 

Dakika 5:06

 

Bunun tabii ki maddenin birisi ihtilâflıdır. Ebû Bekir emir bizden vezir sizden demiştir. Yâni vezir sizden dediği Ensâr’dır. Emir bizden dediği de Muhâcir’lerdir. Burada Kureyş’li olması elbette ki bu ehliyetleri taşırdığı zaman olur yoksa Kureyş’li olur bu ehliyeti taşımaz. Bu ehliyeti taşımayan bir kişiye Kureyş’li diye de emir seçilemez, lider olamaz.

 

Bunun için Müslümanların dikkat edeceği pek çok şeyler olmuştur tarih boyunca bugünde yarında dikkatleri şarttır. Lider seçimi bey‘atla, tâyinle bir grup âlim bey’ât etmişse değerleri ki tabii ki her Müslüman ne yapacak orada âlimlerin müçtehitlerin bulunduğu yerde bulunacaktır. Hiç olmasa müçtehitlerden bütün Müslümanların takdîrini kazanmış en asgâri bir müçtehit olacaktır.

 

Kaynaklar Tahâvî ’ye baktığımız zaman İbn-i Âbidîn’e baktığımız zaman, Kütüb-ü Sitte ’ye baktığımız zaman şöyle bu adı geçen durumları görebiliriz. İbn-i Ahmed Bin Hanbel’in rivâyet ettiği ve Tirmizî’nin de İbn-i Mâce’nin de rivâyet ettikleri bir hadis-i şerifte birlikte olmazsanız duâ kabûl olmaz size azâb gelir demiştir Peygamberimizden hadis-i şerifidir. Kur’an-ı Kerim de zâten

 

وَاعْتَصِمُواْ بِحَبْلِ اللّهِ جَمِيعًا وَلاَ تَفَرَّقُو

 

‘’Allah’ın ipine toptan sarılın dağılıp parçalanmayın’’ diye de Allah’u Teâlâ’nın sıkı emri vardır. Bunun için kıymetli efendiler! Müslümanlar bir ve bütün olmak zorundadırlar. Tabî önderlik lider, imam, îmândan sonra ilk farîzadır Elmalı’nın tefsîrine bakarsanız ve diğer İslam’ın sağlam kaynaklarına bakarsanız bunları görürsünüz. Yâni Müslümanın îmândan sonra ne yapacak hemen lideri de devleti de kurulmuş olacak. Îmânın yanında bu farzdır ilk farzlardandır. Sen eğer devletini, liderini, milletini, bağımsız ve hürriyetini, adâlet sosyal adâlet esâslarına göre sen böyle bir devlet teşekkürü ettiremezsen inancın içinde işte mahkûm ve esîr kalır. Birilerinin emrettiği kadar Müslüman olursun Kur’an’ın emrettiği kadar seni Müslüman yapmazlar. Müslümanın emrettiği, Kur’an’ın emrettiği, Allah’ın emrettiği gibi Müslüman olman için senin de liderin kadron, Müslüman ve İslam’ın hükümlerinden bir defa haberi olması lâzım veya anayasalarda ki inanç hürriyetinin önündeki tabuların kalkması lâzım. Hem anayasada inanç hürriyeti yazıyor hem de Müslüman inandığı gibi yaşayamıyor. Allah’ın emrettiği gibi mi yaşayacak bu Müslüman yoksa birilerinin emrettiği gibi mi yaşayacak o Müslüman?

 

Dakika 10:00

 

Başörtüsü bunlardan bir tanesidir hepsi değil. Başörtüsü kesin Allah’ın emridir, Kur’an-ı Kerim’in emridir 14 asırlık uygulamadır. Birileri çıkmış çıplaklığı savunuyor ve başını örtene aç diyor. Kahramanmaraş’ta Fransız’lar bir Müslüman kadının başına saldırıyor başörtüsüne Sütçü İmam İstiklâl savaşının işte orada ateşini yakıyor kurtuluş savaşının. O zaman Fransız’lar saldırıyordu.

 

Bugün Müslümanın inancına kim saldırıyor ve inanç hürriyetinin özgürlüğü ortadan kaldırmak isteyen kim? Demokrasinin sosyal devletin katilleri kim? Bunlara bunların hesâbını sor. Ey Müslüman! Rey verirken bunun hesâbını sor. Lider seçmek öyle pazardan yumurta satın almaya benzemez. Lider yetmez liderin kadrosu da önemli, grubu da önemli, vatana millete, mukaddesâta, ilme irfâna, terakkîye, gelişmeye, yükselmeye, çağı okumaya elverişli olacak. Rûh dünyâsı, beden dünyâsı sosyal bir yapıya sâhip olacak. Kur’an-ı Kerim’in bir yüzü dünyâ gökler ve yerler, bütün ilimler bir yüzü âhiret cennet ve cehennem, öbür âlem Arş-ı Âlâ ve ezelî âlem ve ebedî âlemdir. Kur’an’ın bir yüzü ezele, bir yüzü ebediyyâta uzanır. Sen ne zannediyorsun? Birileri çıkmış ben halîfeyim diyor ben halîfeyim diyerek halîfe olunmaz. Veya birileri çıkmış İslam’ın önünü kesmeye çalışıyor sen de yanlış yapıyorsun, sen de yanlış yapıyorsun. Doğru yapan hak ve özgürlükleri serbestçe bütün insanlığın inandığı gibi yaşamasıdır. İslam dünyâ hâkimi olur ama bütün milletlere hak ve özgürlük verir herkes inandığı gibi yaşar. Laiklik budur. Özgürlükleri yok ederek laiklik de olmaz. Laiklik bütün hak ve özgürlüklerin te’mînâtı olmak zorundadır. Eğer İslam’ın inancını ortadan kaldırmak için getirilmişse bu, birileri böyle zannediyorsa yanılıyorsunuz sizde yok olursunuz sizin anlayışınızda yok olur. Gerçek laiklik kalır. Gerçek laiklik Kur’an’ın bağrındaki bütün insanlığın tamâmına verdiği hak ve özgürlüklerin sahasıdır. Bütün inancını herkes her millet inandığı gibi yaşar ve İlâhî kânûnların egemenliğini tanımak şartıyla.

 

Bugünkü dünyânın her devletinde her türlü inanç sâhibi insan vardır. Ne yapıyor – oranın egemenliğini kabûl etmiş ve orada inancının gereğini yaşayabiliyorsa o devlet sosyal devlettir. Demokrat ve özgürlükçü devlettir. Yok, benim dediğim gibi düşüneceksin, benim dediğim gibi yapacaksın, benim dediğim gibi inanacaksın diye meto zoruyla eğer insanları zoraki kendi tabularına tabi tutmaya kalkarsan önce kendini kendin yıkmış olursun ve terörü de sen icâd etmiş olursun. Ayrıcalıklığın sebebi de sen olursun ve irticâî hortlatan da sen olursun. Bir milletin inancıyla oynanmaz. Oynadığın müddetçe karşında yer üstünde bulamazsan yer altında bulursun.

 

Dakika 15:04

 

Ne bulursun? Legal olan insanları illegal teşkîlâtlara teşvîk etmiş olursun. Özgürlüklerin önünü açmak zorundasın. Yüce Allah bütün milletleri yaratırken tek ferdî ve ictimâî insanları özgür, hür yaratmıştır. Kişi doğarken hür doğar. İllâ sen dayatıyorsun benim dediğim gibi olacak.

 

Benim dînim senin dediğin gibi olmasına müsaade etmiyorsa ben Allah’tan yana mı olacağım senden yana mı olacağım?

 

Burada bir ayrım yapalım. Sen inanmayabilirsin inanmayana biz niye inanmıyorsun demiyoruz zâten. İslam’da zorlama da yok ama sen inanana neden dayatıyorsun. Sen diyorsun ki Allah bana itâat edecek Kur’an bana uyacak ben ona uymam diyorsun ve dayatıyorsun. Beyefendi! Kusura bakma sen kim olursan ol sana değil Allah’a kulluk etmek zorundadır herkes böyledir ve bunun hesâbını yarın verirsin. Bu duruma düşmeden insanların önündeki bu tabuları zorbalıkları kaldır. İnsanoğlu ölüme râzî olur ama hak bildiği dâvâda ölür ama dâvâsından tâviz vermez. Bir milleti kutsal yüce inancından mahrum etmek kadar onu baskı altına almak kadar bir insana daha yapılacak büyük bir kötülük olamaz.

 

Ebû Cehil Hz. Muhammed’le niçin savaşıyordu? Muhammed bizi bölüyor bizim tabularımıza, putlarımıza dil uzatıyor diyor Muhammed’i öldürmeye kalktılar. Bugünde birisi gerçek Kur’an’a, gerçek İslam’a Allah’a onun emirlerine inandığı için eğer birileri cezâlandırıyorsa bu yapılan insâfa sığmaz. Demokrasiye sığmaz, özgürlüklere sığmaz, anayasalara sığmaz bu ve hiçbir kânûna sığmaz, İlâhî düzeneyse hiç sığmaz.

 

Onun için Kur’an-ı Kerim’i, sünneti, icmâ ve kıyası çağların ilerisinde olan İslam’ı çağların üzerinde olan bütün çağları içinde açılmış, açılacak çiçekler gibi barındıran Allah’ın kitâbı Kur’an’ı gel birlikte anlayalım. Birlikte insanların hayrına çalışalım. Yanlışımız varsa hangimizin birbirimize gösterelim. Şurada burası yanlış oluyor diyelim birbirimize fikir alışverişinde bulunalım ilmi teâtîde bulunalım. Faydalı olalım faydalıyı arayalım faydalıyı Allah ortaya koymuş bunu iyi keşfedelim. Onun için kıymetliler ümmetin tümünün vazîfesidir.

 

Burada ‘’min’’ tecrididir. Tecridi olduğu zaman ‘’teb-izi’’ olursa genelde o topluma yardım o toplum Kur’an’la sünnetle emir emretmek onlara farz olur. Hayra İslam’a dâvet Allah’a itâate emir Allah’a karşı gelmekten nehiy İslam nizâmı onun içeriği yâni Allah ne diyorsa İmrân Sûresi 105’e bakın, baktığımız zaman ayrılığa büyük azâb vardır diyor. Müslüman bölünemez, parçalanamaz yine İmrân Sûresinin 104’üncü âyetine bakınız. Buraları iyi anlayınız. Yanlış varsa kendi içinde düzelt, muhâlefet et ama ayrılma.

 

Dakika 20:04

 

Bakın yanlışa doğruyla karşı çık ama ümmetten ayrılma, ayrılma şansımız yok. Allah birliği bütünlüğü emrediyor. Doğrulukla, ilimle, Kur’an ve sünnetle Allah’a doğruyu ne yapacaksın? Yüce Allah’ın doğrularına bağlı kalacaksın. Daha doğruyu savunacaksın. Neyle?

Daha doğru Allah’ın emirleridir.

 

Muhâlefet nedir? Eğer daha doğruyla karşı çıkabilirsen muhâlefet faydalıdır ihtilâf rahmete dönüşür. Müçtehitlerin, âlimlerin ihtilâfı bunun için rahmettir. Cebelleşme, körü körüne hareket etme bunlar ise fayda getirmez. Netîce Kur’an ve sünnetle bütünlüğü korumak cemâatlere zarar vermemek.

 

Kıymetli efendiler!

 

İşte yüce Rabbimizin yüce kitâbının yüce âyetlerini anlamaya keşfetmeye çalışıyoruz.

 

فَاحْكُم بَيْنَهُم بِمَا أَنزَلَ اللّهُ

 

Ne diyor Cenab-ı Hak Mâide 48’de hükmet diyor emret. Neyle? Allah’ın indirdiğiyle onların arasında hükmet.

 

وَلاَ تَتَّبِعْ أَهْوَاءهُمْ bunların gerçek dışı arzularına hevâlarına uyma.

عَمَّا جَاءكَ مِنَ الْحَقِّ Hak ve hakîkat geldikten sonra artık kimsenin hevâsına uyulmaz.

لِكُلٍّ جَعَلْنَا مِنكُمْ  sizden her birisi için ne diyor Cenab-ı Hak شِرْعَةً bir şerîat  وَمِنْهَاجًا geniş bir nûr saçan yol مِنْهَاجًا minhâc ortaya koyduk diyor. Cenab-ı Hak geçmişin bütün şerîatlarını مِنْهَاجًا minhâc olan İslam’da topladı. Nesh edecekleri etti. Hükmü ortadan kaldırılacakları kaldırdı yenilenmesi gerekenleri Allah yeniledi. Yepyeni bir ش شِرْعَةً وَمِنْهَاجًا ortaya koydu. İslam yepyeni bir Allah’ın kurduğu düzendir. İslam şerîatı Allah’ın Şârî Allah’u Teâlâ’dır. Şârî’nin ortaya koyduğu düzene şerîat düzeni denir ki İslam düzeni şerîat düzenidir. Şerîat düzeni İslam düzenidir. Birilerinin uydurukçası, falı ve ortaya koyduğu düzeni şerîat olmaz. Şerîat ortaya koyabilen ancak Allah’tır. Peygamberde şerîat koymaz. Din ortaya kimse koyamaz. Peygamber Allah’ın ortaya koyduğu dîni dînin emirlerini yâni İslam şerîatını uygulamak için Hz. Muhammed görevlendirilmiş Allah’ın Rasûlü ve Nebîsi Habîbidir.

 

Bunun için Mâide Sûresinin 48’inci âyetine de bakıldığı zaman bunları görüyoruz.

 

لَا تَجْعَلُوا دُعَاء الرَّسُولِ بَيْنَكُمْ كَدُعَاء بَعْضِكُم بَعْضًا

 

Cenab-ı Hak burada da ne diyor. Birbirinize bağırıp çağırdığınız gibi Peygamberin yanında kaba saba hareket etmeyin ve Allah’a Peygambere İslam’ın bütün kânûn ve kurallarına gereği gibi itâat edin. Edep terbiye içinde olun. Erdemli olun. İlme, hükümlere, emirlere, yasaklara, iyi kulak verilmelidir. Bakın ilme, İlâhî hükümlere, emirlere, yasaklara, iyi kulak verilmelidir. Kalbini de vermelisin gereğini yerine getirmelisin ki tâat ve itâat İlâhî emirlerin gereğini yerine getirip nedir onları hayatına uygulamaktır bizâtihi. İtâat ve tâat İlâhî kânûnları bilmek ve yerli yerince uygulamak.

 

Dakika 25:22

 

(kema tekünu yüvella aleyküm) Hz. Muhammed’den (A.S.V) mervîdir ki siz nasılsanız öyle yönetilirsiniz. Bir defa millet ümmet düzelirse başa geçenlerin de hayırlı insanlar olacağı ortaya çıkmaktadır. Çünkü yöneticiler ümmetin bağrından çıkar. Ümmet bağrında değerli şahsiyetler yetiştirecek, iyi kadrolar yetiştirecek ki iyi yönetimler gelecektir. Söz dinlemek ümmetin görevidir. “ انْظُرْنَا “ Bütün asırlara şâmildir. Dikkat et! Hemen imama, emire tabi olmaktır. Müminlere îmândan sonra ilk emir budur unutma bunu. Bakın hemen İmam’a, Emîr’e tâbî olmaktır. Mü’minlere îmândan sonra ilk emir budur. İmam’ın, Emîr’in olup ona tâbî olmak Akâid de farz-ı kifaye ’dir. Bunu ümmet yapmadığı zaman hepsi farzı terk etmişlerdir. İbrâhim kıssasına bak (AS.) Allah adına hükmeden İmam yâni Emîr’e devletin başkanına itâat emrediliyor. Bu yoldaki yönetim için kıyâmete kadar geçerlidir. Allah’ın indirdiğiyle hükmeden Emîr’e, İmam’a, devlet başkanına itâat emrediliyor. Bu itâat da şarttır, farzdır ama kime itâat ettiğine dikkat et.

 

Kime itâat edeceksin?

 

Allah’ın indirdiği ile hükmeden Emîr’e, Allah’ın emiriyle hükmetmeyen onu tanımayan hattâ İslam’ı yaşantıya onun hak ve özgürlüklerine şans bile tanımayan ve İslam ile Kur’an ile Allah’ın emirleriyle İlâhî nizâm ve İslam şerîatıyla savaşanlara sen yetki verirsen çekeceğini düşün.

 

Yahûd ne yaptılar Yahûdîler nesli kabûl etmezler. İslamiyet, Nasrânîyet Allah’ın dîni değil derler. İncîl’i, Kur’an’ı da kabûl etmezler. Nasrânî sonra Protestanlar daha sonra da Katolikler neshi inkâra kalktılar. Hâlbuki İncîl Tevrât’ın bâzı hükümlerini nesh etmişti. Nesh ne demek? Onun bâzı hükümlerini geçmişteki kitâbın bâzı hükümlerini yeni gelen kitap hükümlerin ortadan kaldırır yeni hükümler koyar. Kur’an-ı Kerim ise bunların tamâmını hükümlerini istisnâlar hâriç kaldırmış ve yepyeni bir şerîat koymuştur ortaya. Onun için İslam tamâmen geçmişin hem şâhidi hem yenileyenidir. Hem de geçmişi bünyesinde himâye eder İlâhî kitapları ve Peygamberlerin tamâmını toz bile kondurmaz İslam.

 

لاَ تَبْدِيلَ لِكَلِمَاتِ اللّهِ

 

Yunus Sûresi 64’üde delîl göstermek istediler. Allah’a delîl gösterilir mi? Allah yenileyen Allah’u Teâlâ nesh eden Allah’u Teâlâ yeni kitâbı yeni Peygamberi gönderen eskiyi yenileyen Allah’u Teâlâ.

 

Dakika 30:00

 

Allah’u Teâlâ’ya Allah’ın sözünü delîl göstermeye kalkıyorlar. Kendi kendilerini ret etmiş oluyorlar farkında değiller. Çünkü onlardan önce şerîatlar vardı. Tevrât önceki şerîatların bâzı hükümlerini nesh etmiştir. Tevrât’tan önce de şerîatlar vardı. Ne yaptı Tevrât? Geçmişi yeniledi. Peki, İncîl ne yaptı? Tevrât’ı yeniledi. Kur’an-ı Kerim ne yaptı? Hepsini yeniledi İncîl’i de geçmişi de tam yeniledi. Çünkü kıyâmete kadar son kitap son Peygamber artık son şerîat İslam şerîatı ortaya kondu. İslam Âdem’den beri geliyor. Allah İslam’ı içindeki zamanın şartları değiştikçe Allah yeniler dîni dinde reformu kimse yapamaz. Dîni yenileyen Allah’tır. Bütün yeniliklerin en ilerisini çağların önünde yeniliklerle Kur’an-ı kerim gibi yüce bir kitap geçmişin tamâmını yenilemiştir ve geçmişin şâhidi olarak. İncîl’de Tevrât’ın bâzı hükümlerini nesh etmiştir. Kur’an-ı Kerim ise öncekilerin hükümlerinin tümünü nesh etmiştir. Kur’an’ın şerîatı İslam nesh edilmez. Çünkü ondan sonra ne kitap gelecek ne Peygamber gelecektir. Bir önceki kitâbı bir sonraki yeni kitap nesh eder. En son kitap Kur’an-ı Kerim olduğu için öncekileri nesh etmiş ve yenilemiştir. Çünkü son kitap, son din, son Peygamber hepsi İslam’ındır. İslam kıyâmete kadar çağların tüm insanlığın dînidir. Bunu kimse unutmasın. İster insanlar inansınlar ister inanmasınlar gerçek değişmez hakîkat budur. Nahl Sûresi 101’inci âyette nesih tebdîl anlamında, Hac Sûresinin 52’nci âyetinde nesih iptal anlamlarında kullanılır. Birsinde tebdîl ediyor yeni hükümler koyarken öbüründe iptal ediyor ortadan kaldırıyor.

 

Şunlarda nesih olmaz yâni şunların hükmü ortadan kaldırılamaz kıyâmete kadar. Îmân konusunda Âdem’in, Nuh’un, Mûsâ’nın, İsa’nın îmânı ne ise Muhammed’in ki odur. İslam îmânı bütün Peygamberler de aynıdır. İtikâtta ebedîyyat ifâde eden ihbârlarda yâni haberlerde bir defa nesih olmaz. Bunlar gibiler de nesih olmaz. Kur’an-ı Kerim neshi kim yapar – Allah yapar. Yâni bir başkası da nesih yapamaz. Ancak çağlar ve şartlar zamanın içindeki bu şartlar değişince Kur’an-ı Kerim yeni hükümler koyar yeni içtihâtlar geliştirir. Buda İslam’ı iyi bilen müçtehitlerin görevidir. Aklına gelen içtihâd edemez. Ağzım var diyen konuşur ama herkes de İslami ilimler yeteri kadar olmaz. Yeteri kadar ilmi olan müçtehitler içtihâd ederler. Kur’an-ı Kerim her zamana göre uygulanacak hükümler ve teşrî usûllerini içeren mükemmel şerîat getirmiştir. Bunu da hiç unutma! Yedi nesline bunu vasiyet et. İslamiyet çağdışı değil çağların önündedir. İslam şerîatı çağdışı değil çağların önündedir ve ezelî olduğu gibi ebedîdir. Geçmişte onun emsâli olmadığı gibi gelecekte de emsâli olmaz.

 

Dakika 35:00

 

Allah’ın emsâli var mı? Kur’an-ı Kerim her zamana göre uygulanacak hükümler ve teşrî usûllerini içeren mükemmel şerîat getirmiştir. Yaratılış âleminde de îcâd ve inşâ Allah’a âit bir sıfattır. Buraya da dikkat yaratılış âleminde de îcâd ve İnşâ ’Allah’a âit bir sıfattır. Allah’u Teâlâ ne yapar bütün yaratılmışlar Allah tarafından yaratılmıştır yaratıcı ondan başka yoktur. Bu kânûnlar kul irâdesiyle kaldırılamaz İslam’ın hiçbir kânûnunu kul ortadan kaldıramaz. Bu dünyâ gibi bir kaç dünyâ bir araya gelse yine kaldıramaz. Cinler yardım etse yine kaldıramaz. Ancak nerden kaldırır? Kişi eğer inanmıyorsa kendi îmânından kaldırmış ve kendini mahvetmiş kandırdıklarını da mahvetmiş olur o başka. Burada zâten insan irâdesine icbâr yoktur. İnsan irâdesi hürdür. İnanır veya inanmaz o kendi bilir.

 

Bunun için kıymetli efendiler unutmayın! Yaratılanların tamâmı Allah tarafından yaratılmıştır. Tabiat kânûnları, şer-i kânûnlar tüm bu kânûnlar kul irâdesiyle kaldırılamaz. Meselâ tabiat kânûnu güneş doğudan doğuyor batıdan batıyor. Hadi birisi ben bu kânûnu değiştireceğim güneşi ben batıdan doğduracağım doğudan batıracağım desinler. Dünyâ bir araya gelsin yapsın. Bu da tabiatın kânûnu. Tabiata Allah o kânûnu veren tabiatı işleyen kânûnları koyanda Allah’ın kendisi. Tabiatı komple yaratıp bu düzeni kuran Allah’ın kendisi. Ne kevnî âyetleri bozabilirsiniz ne kitâbî Kur’an âyetlerini bozabilirsiniz. Buna bu dünyânın insan ve cinnin gücü yetmez. Ama insanlara baskı yaparsınız, zulmedersiniz, zindana atarsınız, ağır cezâlar verirsiniz ve idâm sehpalarında sallandırırsınız bu sizin zulmünüzdür. Bunu yaparsınız yaptınız zâten. Yapın ölmek mukadderdir, şehit olmak da büyük rütbedir. Allah yolunda çile çekmek büyük rütbedir. Zâlimlerden Allah intikâmını almıştır almaya devam edecektir.

 

وَاللّهُ عَزِيزٌ ذُو انتِقَامٍ

 

‘’Allah intikâm sâhibidir.’’ Allah’tan yana olanın intikâmı alınır. Kim alır? Allah alır. Müslüman ancak Allah’ın adâletini uygular. Haddi aşamaz, ölçüyü taşıramaz misli mukâbeleyi öte gidemez. İslam da ifrât ve tefrît yoktur. İslam Allah’ın adâlet ölçüleriyle Allah’ın ölçüsüdür. Müslüman bunu uygulamak zorundadır. Bunu uygulamak için büyük Kur’an-ı Kerimi keşfeden İmâm-ı Âzâm gibi, İmâm-ı Mâlik gibi, Şâfiî ve Hanbelî gibi Kur’an’ı İslam’ı iyi keşfeden kâşif olacaksın. Büyük İslam hukukçuları bunlar. İslam hukukunu hafife alıp birilerinin hukukunu üstün tutanlar kendilerini çağdaş ilân etmişler. Birilerini Allah’ı ve onun kânûnlarını çağdışı ilân etmişler. Bunun hesâbını vereceksin Allah’a. Ey çağdışı zihniyet! Bunun hesâbını Allah’a vereceksin.

 

Dakika 40:00

 

Bunun için kullar onun yaratmasıyla tasarrufa izinlidirler. Herkesin bir tasarrufu bir işi becerisi vardır ama bütün kulların tasarrufu Allah’ın yaratmasıyladır. Kul kesb eder Allah halk eder. Kul irâdesini neye yönelttiği kesin karârını verdiyse işte o zaman onun istediği yaratılır.

 

Yine onun âyet ve delîllerin ışığında bilgi kapasitelerine göre tasarruftur. Devlet, kâinat, hâkimiyet kesin Allah’ındır. Velâyet, yardım, mülk, ahkâm onundur. Demek bu âlemlerin Allah’tan başka muktedir başka hükümdar var mı? Yok. Öyleyse Allah’a isyân ederek Allah’ın mülkünde durulmaz. Hem Allah’ı kabûl etmeyeceksin onun hükümlerini, kânûnlarını hem onun mülkünde yaşayacaksın Allah’ı kabûl etmiyorsan Allah’ın mülkünden çık nereye gidersen git ve bir başka mülk yarat kendine. Yahut bir yaratıcı bul kendine. Bunu yapman mümkün olmadığına göre muhâl ve mümtenî olduğuna göre Allah’a itâat et, Allah’ı tanı, Allah’la tanış. Cenab-ı Hak kâinattaki kevni âyetleriyle Kur’an’daki kitâbî âyetleriyle kuluyla hep tanışmak istiyor ve kendini anlatıyor kudretini anlatıyor sana seni anlatıyor. Seni ben yarattım senin rûhî gelişmen, fıtrî, dünyevî, uhrevî gelişmelerin tamâmının reçetesini Cenab-ı Hak ben yazdım diyor. Bu reçetenin yükselme reçetesi ebedî mutluluğun reçetesi hayat veren reçete İslam’ın kendisidir. Bunu da Allah’u Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri (C.C) ortaya koymuş. İslam’ı ortaya koyan Allah’ın kendisidir. Hz. Muhammed’i görevlendiren o’dur.

 

Onun için devlet, kâinat, hâkimiyet onundur. Velâyet, yardım, mülk, ahkâm onundur. Bütün yardımlar ondandır. Sana getirene değil gönderene bakarsan hepsinin yaratıcısının Allah olduğunu görürsün. Sebeplerin müsebbibine bakarsan her sebebin ilk sebebi Allah olduğunu görürsün. Sebepleri yaratanın Allah olduğunu görürsün. Terbiye, tekâmül, ıstıfa, seleksiyon kanunları ile daha iyilerinin ortaya konduğu görülür. Terbiye kânûnu, tekâmül kânûnu, ıstıfa, seleksiyon ile daha iyilerinin ortaya konduğu görülür. Bunları da Cenab-ı Hak ortaya koyan kendisidir. Hayat tamâmen tekâmül kânûnu, olgunlaşma kânûnu hayatta tamâmen işlemektedir. Herkes bakın olgunluğa doğru gitmek ister. Fıtratını bozmayan yönünü tersine çevirmeyen herkes böyledir.

 

Bunlar kimlerdir tersine çevirenler? İlâhî fıtrata ve İlâhî kânûna ters davrananlardır. Fıtratı bozmak isteyenler veya bozulanlardır. Her mekânda, her zaman, her çağda, her muhitin durum ve şartlarına uygulanabilen her çağın ilerisinde ki şerîat İslam’dır. Bunu kalbin köşesine yaz ve unutma. O öncekileri nesh etmiştir. Dikkat et! Her mekânda, her zamanda, her çağda, her muhitin durum ve şartlarına uygulanabilen, her çağın ilerisinde ki şerîat İslam’dır. Bunun aksisini söyleyen varsa ya İslam’ı bilmiyor, ya inanmıyor veya bilmek istemiyor.

 

Dakika 45:20

 

O öncekileri nesh etmiştir dünyâ kurulalı din tekdir. İşte Cenab-ı Hak İslam dînini ortaya koymuş onu Peygamberler, İlâhî kitaplar göndererek yenileye, yenileye ne yapmış? Onun en son Hz Muhammed’e gönderdiği kitapla geçmişi nesh etmiş yepyeni bir ortaya yepyeni bir İlâhî düzen kurmuş bunun adı İslam.

 

Bakara Sûresi 109’da onlar sizin gericiliğinizi, küfrünüzü, şirkinizi, nifâkınızı arzu ederler. Görüyor musunuz? İslam’dan çevirmek demek kişiyi onun gericiliğini istemek demektir. Küfrünü şirkini arzu etmek demektir. Çünkü İslam îmândır, çünkü İslam ileridir. Bütün çağlardan ileridir. Çünkü İslam küfrü reddeder. İslam şirki reddeder. Tevhîd inancını ilân eder. İslam nifâkı reddeder için dışın gibi, dışın için gibi olacak der. İçin neyse dışın o dışın neyse için o olacak. Münafığın böyle ehli nifâkın içi başka dışı başkadır dışından Müslüman görünür, içinde başka türlüdür. İslam bunları reddeder.

 

İşte İslam’dan milletin insanlığın önünü çevirmek demek ne yapmak demek – insanlığın gericiliğini, insanlığın küfrünü, şirki, nifâkı arzu etmek demektir. Sonuç buraya götürür. Bir milletin elinden İslam’ı aldığınız zaman bundan başka yollara saptıkları zaman kimisi şirke saplandı, kimisi nifâka, kimisi küfre kimisi Budist oldu, kimisi bilmem natürist oldu, kimi ateist oldu. Bunun müsebbibi kim? Sensin. Ondan sonra bir milletin elinden îmânını, ahlâkını aldın, bankaları soydurdun seyirci kaldın o soyguncular yarın senin paçandan tutarlar seni de soyarlar ve milletin elinden nâmûsunu aldın nâmûssuzlara yol verdin. O nâmûssuzlar gelip senin nâmûsuna da tecâvüz ederler.

 

Vatanı olmayanın vatanı olmaz. Nâmûsu olmayanın nâmûsu olmaz. Şerefi olmayanın şerefsizin şerefi olmaz. Adâlet îmâna dayanmayan Allah’u Teâlâ’ya istinâd etmeyen, kötü olmayan hiçbir adâlet, adâlet değildir. Neye göre adâlet olacaktır. Senden korkacağım ben bir şeyler yapmayacağım. Senin olmadığın yerde Allah var ama sen bir yerde yoksun sonra sen bir konuda adâlet ediyorsun öbür tarafta adâlet edip etmediğini nereden bileceğiz. Adâlet etmediğin bâzı yönleri görüyorum ben zâten. Bunun için İlâhî olmayan Hakk’a hakîkate dayanmayan hiçbir adâlet, adâlet değildir. Kökü olmayan külden bir tepeye gömülmüş ağaca benzer. Kökü yok külden bir tepe. Rüzgâr estiği zaman kül bir tarafa ağaç bir tarafa gider. Sizin savunduğunuz ilkeler işte buna benzer. Hattâ bundan zayıf örümceğin ağına benzer. Ankebût Sûresinde bu misâli Allah veriyor.

 

Dakika 50:00

 

Sizin savunduğunuz ilkeler örümceğin ağına benzer. Allah’sız, Peygambersiz, kitapsız bir milletin inancını elinden alıp da sen hangi vatanperverden bahsedeceksin. O zaman başkalarına özenmişsin sen. Başkalarına özendiğin belli başkalarını taklîd ettiğin de belli. Eğer İslamiyet’e özenseydin Allah’ın düzenine Allah’ın örnek ve önder gösterdiği Hz. Muhammed’e, Kur’an’a, îmâna, İslam’a özenseydin Müslüman millete bu zulmü yapmazdın. Allah’ın huzûrunda hesap vereceğiz sen de vereceksin ben de vereceğim. Yarın mahşerde Mahkeme-i Kübrâ da bütün hâkimleri Allah önünde hesâba çekecektir. Bütün generalleri Allah hesâba çekecektir. Bütün devlet başkanlarını, bütün bürokratları, zengini, fakiri herkesi hesâba çekecektir insan ve cinni. O zaman seninle görüşürüz biz.

 

O mahkemede şimdi sen mahkeme kurmuşsun Müslümana inancından dolayı cezâlandırıyorsun. Yarın Allah’u Teâlâ’nın huzûrunda ki o mahkemede anayasa Kur’an-ı Kerim Allah’ın anayasası Allah’ın hükmü Kur’an-ı Kerim oradan Kur’an-ı Kerimle Rûz-i Cezâ da Bezm-i Âlemde şimdi sana Mahkeme-i Kübrâ da mahşerde Allah o büyük mahkemede seni de hesâba çekecek beni de çekecek. İkimizde hesâba hazırlanalım.

 

İnkâr etmekle o mahkemeden kaçıp kurtulacağını mı zannediyorsun? Sen şimdi diyorsun ki adam ölünce dirilir mi? Adam mahşere gelir mi? Yoktan yaratıldığını gözün kör mü? Yoktan yaratıldın sen. Yoktan seni bu şekil yaratan ölünce diriltmez mi? Kulağın sağır mı? Senin beyninde aklın mı yok? Dost dosta acı söyler ama doğruyu söyler.

 

Yahûdî hahamları uhud savaşını bahâne ederek İslam’ı bırakın diyorlardı. Bugünde öyle diyenler var ne diyorlar? Ya işte batılı zengin, birileri zengin İslam âlemi fakir, İslam’ı bırakın işte yönünüzü başka tarafa dönün hattâ misyonerler cirit atıyor, ajanlar cirit atıyor, gizli servisler cirit atıyor, İslam’ın zayıf zamanın da biz bunları dinlerinden çeviririz diye uğraşıyorlar. O günde öyleydi, bugün de böyle yarın da olur. İslam bir hakîkattir. İslam’ı bileni kimse yolundan çeviremez ama bilmeyen belki câhilleri kandıranlar olabilir. Hidâyet eksikliğidir o da hidâyet dışındaysa Allah hidâyet etmezse o başkadır.

 

Gerçek Müslümanlara bunlar sapıtmış diyorlardı. O zaman hahamlar Müslümanlara böyle diyorlardı. Uhud Savaşında Müslümanlar bir ara bozuldular ama zaferi kaybetmediler. Bir ara ihmâllikleri oldu. Hemen Müslümanların zayıf tarafını hesâba katarak İslam’ı görmüyor. Müslümanın zayıf tarafına bakıyor. İslam bir hakîkattir. Müslüman yanılabilir, gaflete düşebilir, hatâ edebilir, o beşerdir ama İslam mükemmeldir. Çünkü İslam Allah’ın düzenidir. Şunu unutma! Her yaptığın rûhunun derinliklerinde gizlidir. Her yaptığın rûhunun derinliklerinde gizlidir o mevcuttur. Senin rûhun, nefsin, nâtıkan senin hakkında Cenab-ı Hakk’ın defteridir.

 

Dakika 55:05

 

Senin için dışında ne varsa bu bir defter dürülür Allah’ın huzûruna sen çıkarılacaksın ve hesâbını vereceksin. Sen sensin içindekilerle berâber mahşere geleceksin. İçinde ne vardı? Hangi felsefen vardı? Hangi amelleri işledin? Nelerin vardı nelerin yoktu? İslam’a bakışın neydi? Onun için kıymetli efendiler, dikkat et! Allah’ın huzûruna herkes Allah’ın defteri olarak gelecek. Ali bir defterdir amelleriyle, sevâp, günâhlarıyla. Îmânı varsa îmânıyla, küfrü varsa küfrüyle bütün kazanımlarıyla Allah’ın bir defteri olarak Allah’ın huzûruna getirilecek herkes.

 

Dağdaki çoban nasıl getirilecekse yargılayın başkanı da gelecek, danıştayın başkanı da gelecek, Ali hoca da gelecek, Mehmet hoca da gelecek, İlâhiyâtçı da gelecek, devletin başındaki de gelecek, erler, subaylar gelecek, generallerde gelecek Allah’a herkes hesap verecek. Burada herkes ayağını denk alsın. Ben generalim, ben fakirim, ben zenginim, ben köylüyüm, garibanım demek yok. Îmânınla, Allah’a itâatinle, gücün nispetinle gelmek zorundasın, hesap vermek zorundasın. Herkes gücünün yettiğiyle gelecek.

 

Îmânın önünde bir engel var mı? Îmân etmek, etmemek de kalbin önünde engel var mı? En azından kalbin önünde hiç engel yoktur. Doğru bilgi almak, doğru inanç sâhibi olmak gerçek îmânla o îmânın gereği Amel-i Sâlihle yaşamak gücümüz nispetinde hepimizin boynunun borcudur. Meleklerin eliyle yazılanlar ve buna benzer ne kadar defter varsa amel defterleri günâh ve sevâpları yazan Kirâmen Kâtibîn meleklerinin yazdıkları bütün bunlar Levh-i Mahfuz da İlâhî defterde kayıtlıdırlar. Çünkü Allah ezelden ebede her şeyi bilir. Hayır ile şer terâzisi Hakk’ın elinde unutma bunu. Dikkat et! Hayır ile şer terâzisi Hakk’ın kudret elindedir unutma. Diken batınca rûhun bundan haberdar oluyor Allah’ta her şeyinden haberdardır. Nasıl rûh bir dikenden birisi dokunsa haberdar oluyor Allah’ta her şeyden haberdar. Çünkü rûhu Allah yarattı. Rûhları kuşatan Allah sana senden yakın olan Allahu Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri.

 

Allah’a yüzün ak, alnın temiz olsun. Yüzün ak olması, alnın temiz olması, göğsün pak olması iyi bir Müslüman olmaya bağlıdır. Kur’an’dan meydana gelen bir kalp ve rûh Kur’an adamı, İslam adamı, içi îmân, içi İslam, dışı dışına îmânın nûru ve İslam’ın ahlâki onun medeniyeti, onun edebi, onun erdemliliği içine dışına yerleşmiş.

 

İşte gerçek hayat veren İslam dîni gerçek hayat tarzının da İslam hayat tarzı olduğunu bu hayat tarzına göre yetişmiş insanlar da modern insanlardır. Yüz dışın en şereflisidir ilk göze çarpan insanoğlunun yüz kısmıdır. Onun için yüz her yerde önde gelir. Bundan dolayı ne diyor yüzün ak olsun, alnın pak olsun ve tertemiz bir gönülle îmân dolu kalbi selîmle Allah’ın huzûruna gelmeye çalış. Cenab-ı Hak

 

Dakika 1:00:25

 

يَوْمَ لَا يَنفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ ﴿٨٨

إِلَّا مَنْ أَتَى اللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ ﴿٨٩﴾

 

Buyurmuşlardır. O gün ne mal, ne evlat hiçbiri fayda vermez. Kalbi selîmle Allah’ın huzûruna kim gelirse işte o menfaat verecek olan odur buyurmuşlardır.

 

İslam if’al bâbının binâsına göre teslimiyet kime teslimiyet, teslim-i küllî ile Allah’a teslimiyet. İslam bu işte. İf’al bâbının binâsına göre İslam teslim-i küllî ile Allah’a teslimiyet. Allah’a râm olmak. Sâlim, selîm, lekesiz, selâmet, barış gibi kelime anlamları vardır. Sâlim olmak yâni aydın mı aydın gerçek inanç sâhibi, gerçek ilim sâhibi, gerçek ahlâk ve amel sâhibi.

 

Kalbi Selîm nedir? İçi tevhîd nûruyla parlayan şirkten, küfürden, nifâktan, kötü ahlâktan uzak olan kalbin adı selîm kalptir. Selîm akıl da budur. Lekesiz neyin lekesiz? Tevhîdinin içine şirk karışmamış karışamaz. Allah’ın lütfu hidâyetiyle.

 

Selâmet nedir? Bu kalbin sâhibi kurtuluş yolundadır. Tam bir kurtuluş bu kalbin sâhibindedir. Bu İslam’ı yaşayan kişi de bu selâmet vardır. Barış İslam barıştır. A’dan Z’ye bütün dünyâya barışı getirecek tek gerçek İslam’ın İslam gerçeği Kur’an gerçeğiyle gelir. Hz. Muhammed ise nice vahşî kalpleri ne yapmış birbirine kardeş yapmıştır Allah’ın (C.C) hidâyetiyle. Onun için İslam dîni barıştır ama ne zaman kalplere, gönüllere, enfüsî âleme, âfâkî âleme İslam hâkim olunca barış gerçekleşir. İslam’ı yok etmeye çalışacaksın dünyâda birde barış arayacaksın. Bu ne kadar da büyük bir derin dalâlettir. İslam’ı yok etmek demek; barışı yok etmek, adâleti yok etmek zulmü büyütmek demektir. Terör ise üretmek demektir. İslam’ı yok etmek demek terör üretmek demektir kargaşa demektir. İslam Allah’a teslim olan ve onun adâlet ilklerine bağlı kalan bir kişi hiçbir zaman barışın dışına çıkamaz, bir yaprağı bile keyfi isrâf etmez, bir otu isrâf etmez bir karıncayı incitmez hele eşref-i mahlûkât en değerli insanın değerini daha iyi bilir. Çünkü Cenab-ı Hak âlemleri insan için yaratmış. İnsanı da Allah’ı tanısın emrine girsin ona kulluk yapsın diye yaratmış. Netîce kendini Allah’a îmân, ihlâs ile inkiyâd etmek ki temiz ve güzel olarak netîce cennettir.

 

Bakın Dârül İslam’ın netîcesi sonucu Dârusselam’dır. Dârül İslam Dârusselâm yâni İslam’ın götürdüğü yer kesin kez cennettir. Çünkü Allah’ın kurduğu düzendir. Ama İslam’ı kendi dar kafasından ibâret zanneden denizden bir damla almış İslam tamâmen budur diye bağıran câhiller, gâfiller, dar görüşlülerde İslam’a iyilik etmiyor. Biz deryâdan bahsediyoruz kendimiz o deryâda bir damla olmaya çalışıyoruz. Deryâda bir damla olursa o damla bütün deryâdan beslenir ama o damlayı oradan çıkarırsanız o damla orada kurur hiçbir işe yaramaz.

 

Dakika 1:05:45

 

Onun için Müslüman İslam deryâsında Allah’ın ezelî ebedî rahmetinin içerisinde beslenen feyiz üzerine feyiz alan ve sürekli irfân adamıdır. Çünkü İslam hakîkattir. Her hakîkat şerîattır. Her şerîat hakîkattir. İslam’ın Kur’an-ı Kerim’in bütün âyetleri haktır hakîkattir, ilimdir irfândır, ilimler üstü ilimdir, akıllar üstü ilimdir, tabiatüstü ilimdir. Çünkü Allah’tan gelmiştir.

 

İhsân birde Kur’an-ı Kerim ihsân’dan bahseder. İç ve dış güzelliğini ortaya koymak ve aynı zamanda şu hadis-i şerife dikkat etmek

 

(El ihsânü en tağbudallâhe keenneke terâhû feinlem tekün terâhû feinnehü yerâke)

 

Ne diyor Cenab-ı Hak el i الْإِحْسَانِ ihsân Allah Teâlâ’ya ibâdet etmek nasıl? ‚Keenneke terahu‘ Allah’ı görüyor gibi ‚feinlem tekün terâhu‘ sen onu göremiyorsan da ‚feinnehü yerâke‘ o seni görüyor. O seni gördükten sonra mesele yok ki. Benim aczimden dolayı ben onu göremiyorum. Benim görecek gücüm yok O Kibriya sâhibi, büyüklüğün tamâmının sâhibi. Bütün büyüklük onda ben ise yaratılmış âciz bir kulum. Onun gösterdiği kadar görüyorum, bildirdiği kadar biliyorum, duyurduğu kadar duyuyorum. Böyle bir âcizin Kâdiri tutup da efendim falancayı, Ali’yi Veli’yi gördüğü gibi görmesi mümkün mü? Nâmütenâhi kudretin sâhibi.

 

Güneşe gözünle bakamıyorsun da güneş bu yaratık, mahlûk ona bakamıyorsun da kâğıdın arkasını göremiyorsun da gözünün önüne kâğıdı koysalar arkasını göremiyorsun da o yüce kudreti sen bu aczinle maddi gözünle nasıl göreceksin. Ama onun varlığının açıkta her şeyden daha açık olduğu ortada. Niye? Eserler ortada kudret ortada. Ben göremem başka şey. Karanlık odada birbirimizi göremezsek ama birbirimizin odada olduğunu bilirsek orada birbirimizi yok sayabilir miyiz? İşte o karanlık bizim aczimizden gelen acziyet perdeleridir. Allah’ta Kibriyâ var. Büyüklük bizde acziyet perdeleri var. Ama İnşa’Allah cennette cemâlini gösterecektir. Kalp gözüyle Rabbisinin cemâline bakanlar Allah dilerse olur. İslam tasavvufunda bu vardır. Çünkü Allah’ın dilemesine bağlıdır. Kalptaki, rûhtaki göz Allah dilerse kalpteki rûh göze Allah kuvvet verirse cemâlinden sana ne yapar tecellîsiyle gösterir dilediği kadar. İslam âlemine uyarı!

 

Dakika 1:10:00

 

 

Kıymetli dostlarım!

 

 

Dersimiz İnşa’Allah devam edecektir. Cenab-ı Mevlâ bütün insanlığın tamâmını biz bütün insanlığın kurtuluşunu, hayrını istediğimiz için bu hayat veren sohbetlerimize devam ediyoruz. Tüm insanlığın mutluluğundan başka bir isteğimiz yok. Zoraki bir şeyimiz de yok. Biz tebliğ ediyoruz. Hidâyet, tevfîk, refâh, refik tamâmen avni muamelet Allah’tandır. O hidâyet ederse her şey güzel olur. Hidâyet etmezse hikmeti vardır. Hidâyet edeceğini de bilir etmeyeceğini de bilir. Ama biz onun rahmet kapısından tabii ki istemeye kalbimizi ona uzatmaya mecbûruz. Cenab-ı Hak ebedî mutlu kullarından eylesin.

 

Dakika 1:11:12

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

(Visited 149 times, 1 visits today)
{"message":{"type":8,"message":"Undefined variable: show_right_meta","file":"\/home\/pwny9ik9\/public_html\/wp-content\/plugins\/cactus-video\/video-hook-functions.php","line":1155},"error":1}